Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
HABER 9 11 OCAK 2021 PAZARTESİ Cevap ve düzeltme >> Baş tarafı 1. sayfada ile bağdaşmayan bir içerikle hazırlanmış olup, müvekkili halkın nefdosyanın öne alım talebini şirket yetkilileri ve avukatlarıyla birlikte İstanbul retine maruz bırakmaya matuf çirBölge Adliye Mahkemekin bir karalama girişimidir. rör Örgütü’nün kumpas stratejisi ola şu şekilde gerçekleşmiştir: Ülkemizde si Başkanı’na giderek akBarış Terkoğlu ve Barış Pehlivan’ın rak şahit olduğumuz bu yöntemleri, kayda değer yatırımları olan bir Fran tarmış, istinaf incelemesi yapan heyet“Metastaz 2: Cendere” isimli kitabının bugün Barış Terkoğlu ve Barış Peh sız şirket, üçüncü bir şirketin borçla le hiçbir zaman görüşmemiştir. Altı kibir bölümünde müvekkili hedef alan livan her türlü etiği göz ardı ederek rı nedeniyle hacizlere maruz kalmıştır. şinin yer aldığı bu görüşmede müvekgerçek dışı ve itibar zedeleyici bir kı kötü niyetli bir biçimde kullanmıştır. Şirket uzunca bir süredir bu haksız ha kil, adil yargılanma ilkesi kapsamınsım iddialara yer verilmiştir. Kitabın Terör örgütünün misyonunu adeta cizlere karşı hukuki mücadele vermiş da ağır işleyen inceleme süreçlerinde yayınlanma tarihinden itibaren bazı devralarak; dünya görüşleri açısın tir. Nihayet bir dosyada lehlerine çıkan hak kayıplarının önüne geçmek ve sointernet haber siteleri, gazeteler, tele dan ve politik olarak karşıt gördükle İlk Derece Mahkemesi kararı İstinaf nucu aleyhe de olsa hızlı bir inceleme vizyon kanallarında mezkur kitaba atıf ri etkin ve saygın isimlere itibar su aşamasında uzunca bir süredir bekle yapılması, incelemenin öne alınması yapılarak müvekkil aleyhine pek çok ikastını “gazetecilik” kimliği ardımektedir. Dava ve itirazların yavaş iler taleplerinin dikkate alınması ile sınırhaber yapılmış; kitabın yazarları da bu na maskeleyen kitabın yazarları hu lemesi dolayısıyla telafisi mümkün ol lı olmuştur. Usulsüz biçimde kayıt alhaberleri kamuoyu gündeminde tut kuk ve ahlak tanımaz tavırlarını ulu mayan zararların ortaya çıkacağını fark tına alındığı anlaşılan bu görüşmede mak üzere müvekkil aleyhine elde et sal yayın organlarında dile getirme eden şirket Türkiye’den çıkma kararını müvekkilin, verilen kararın nasıl botikleri sözde delilleri ulusal medya ku ye devam etmektedirler. dahi gündeme almıştır. Şirketin mağ zulacağı, yargı üyeleriyle para pazarlıruluşlarında dile getirmiştir. Olayın kitapta anlatılma biçimi, oku duriyeti konusunda Fransız Büyükel ğı, gerekçeli kararın yazımından önce Müvekkil Avukat Mustafa Doğan yucuya verilmeye çalışılan algı ve yo çisi tarafından bilgilendirilen dönemin kendilerine gösterilmesi, benzer başka İnal hakkındaki tüm iddialar hukuka rumlar tamamen gerçek dışı uydurma Ekonomi Bakanı Sayın Nihat Zeybek karar da aldığı şeklindeki tüm iddialar aykırı ve gayri ahlaki elde edildiği an beyanlardır. Hiçbir şart ve koşulda ya çi yaşanan mağduriyetin ve hukuksuz gerçek dışı ve uydurmadır. laşılan, var olup olmadığı dahi şüpheli sadışı elde edildiği anlaşılan ses kay luğun bir an evvel giderilmesi için mü Kamuoyuna saygıyla duyurulur bir ses kaydına/ortam dinlemesine da dının kabulü mümkün olmamakla, ses vekkil Avukat Mustafa Doğan İnal’a ko MUSTAFA DOĞAN İNAL VEKİLLERİ yandırılmıştır. Geçmişte Fetullahçı Te kaydına konu olduğu iddia edilen olay nuyu aktarmıştır. Müvekkil bu amaçla AV. ÖMER FARUK KARAGÜZEL CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu basındaki sansür ve yolsuzlukları değerlendirdi: Açıkça devleti soyuyorlar CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’na “terörist” nitelemesinde bulunmasına sert tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu, “Hayatımda bu kadar saçma bir şey duymadım. Bunlar bizim gündemimiz değil. İstanbul İl Başkanı’nın da benim de bütün arkadaşlarımın da gündemi işsizlik, yatağa aç giren yüz binler” dedi. “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü” nedeniyle partisinin genel merkezinde basın toplantısı düzenleyen Kılıçdaroğlu, gazetecilerin yıpranma hakkı için Anayasa Mahkemesi’ne başvuracaklarını belirtti. Kılıçdaroğlu, “2020 yılında 68 gazeteci Türkiye’nin hapishanelerindeyse oturup düşünmek lazım. Televizyonlara karartma, gazetelere ilan ambargosu, doğru habere erişim engeli getiriliyor. Basın İlan Kurumu’nca 5 gazeteye doğru haber yaptıkları için 333 gün ilan kesme cezası veriliyorsa, Basın İlan Kurumu, Basın İnfaz Kurumu’na dönüşüyorsa, sözde Cumhurbaşkanı bir gazeteyi hedef gösterip, ‘almayın’ diyorsa, düşünmek lazım. Bir ülkenin bakanı görevinden istifa ettiği ‘SÖZDE CUMHURBAŞKANI’ İFADESİ TARTIŞMA YARATTI CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü” nedeniyle düzenlediği basın toplantısında gazeteler üzerindeki baskıyı anlatırken kullandığı “sözde Cumhurbaşkanı” ifadesi, iktidarın tepkisini çekti. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, “Kılıçdaroğlu, girdiği her seçimden zaferle çıkan Cumhurbaşkanımıza ‘sözde’ diyerek millet iradesine en büyük saygısızlığı yapmıştır” ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ise “Cumhuriyeti, demokrasiyi ve milletin iradesini hedef alan son derece tehlikeli bir sözdür ve derhal geri alınmalıdır” dedi. AKP Sözcüsü Ömer Çelik de Kılıçdaroğlu’nun ifadesinin “Yassıada zihniyeti olduğunu” söyleyerek özür dilemesi çağrısı yaptı. AKP’den gelen “özür çağrısı”na sosyal medya hesabından tepki gösteren CHP Sözcüsü Faik Öztrak, “Cumhurbaşkanı, Anayasamızın 103. maddesine göre ‘Görevi ‘tarafsızlıkla’ yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma... ‘namusum ve şerefim üzerine ant içerim’ diye yemin eden ve bu yemine uygun hareket eden kişidir” dedi. halde bin 775 radyo ve televizyon kanalı 27 saat bakanın istifasını talimat alamadıkları için veremiyorlarsa, düşünmek lazım” diye konuştu. Erdoğan’ın Türk Telekom’u batıran Hariri ailesinden Saad Hariri ile görüşmesine tepki gösteren Kılıçdaroğlu, “Açıkça Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni soydular. Soyan adam şimdi Erdoğan ile yan yana gelmiş” dedi. Ziraat Bankası’nın verdiği kredileri de değerlendiren Kılıçdaroğlu, “Yüz binlerce üniversite mezunu işsiz ama saray ve çevresi ve onların beslemeleri 5 yerden maaş alıyorlar. Devleti açıkça soyuyorlar. Hesabını vermeye gelince de vermiyorlar. Şahsım devletinde kimse hesap vermez ki zaten” diye konuştu. Basın özgürlüğü için 10 maddelik çözüm önerisi de açıklayan Kılıçdaroğlu “RTÜK’ün yapısının değiştirilmesini ve Basın İlan Kurumu’nun yeniden yapılandırılarak ilan kesme yetkisine son verilmesi gerektiğini” vurguladı. Kılıçdaroğlu, parti genel merkezinde düzenlenen “Türkiye’nin Basın Özgürlüğü Karnesi” paneline katıldı. Boğaziçi Üniversitesi’ne Prof. Melih Bulu’nun atanmasına değinen Kılıçdaroğlu, “AK Parti’den milletvekili olup olmaması bana göre hiç önemli değil. Ama Boğaziçi Üniversitesi’nin geleneksel yapısına, o kültüre uygun birisi olabilir. Tepede oturan kişinin üniversitelerin yapısına, durumuna bakarak atama yapması gerekir” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet İKTİDAR BLOKUNUN İYİ PARTI’YE ÇENGEL ATMA GIRIŞIMINE YENI ARAYIŞLAR EKLENIYOR ‘Millet’e dört koldan abanma İYİ Parti lideri Meral Akşener’e yönelik ikinci turuna geçilen “Evine dön” çağrısının ardından Demokrat Parti’nin (DP) Millet İttifakı’ndan ayrılabileceği haberleri geldi. Ardından HDP’ye karşı bir “muhafazakâr Kürt partisi” kurulacağı iddiaları... Ve son olarak da Cumhurbaşkanı SERTAÇ EŞ Tayyip Erdoğan’ın, partisinin de kaynağı olan Milli Görüş’ün temsilcisi Saadet Partisi’ne (SP) yönelmesi... Erdoğan, SP Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk ile görüşmesine ilişkin, “Sayın Asiltürk geçmişte beraber olduğum büyüğümdür. Bu ziyaretim hem bir nezaket ziyareti hem de ittifak meselesinde, seçim ittifakı mı olur ya da geleceğe yönelik terörle mücadelede her türlü desteğin bizim yanımızda olması lazım. Bundan sonraki süreçte de bu görüşmeler devam edecek” değerlendirmesini yaptı. SP lideri Temel Karamollaoğlu, “İttifakı görüşmek için erken” yanıtını verdi. Yani kapılar kapatılmadı. Siyaset dizaynı Asiltürk’ün Milli Görüş camiasındaki ağırlığı tartışılmıyor, Karamollaoğlu’nun yanıtından da bunu anlamak olanaklı. SP bu yola girerse, partide yönetim değişimi bile gündeme gelebilir. Cemal Enginyurt’un MHP’den ihracı ve DP’ye geçişiyle bu partide de Millet İttifakı sorgulanmaya başladı. Temel çıkış noktası HDP ile birlikte görünmekten duyulan rahatsızlık. DP’nin, Mustafa Destici yönetimindeki BBP benzeri Cumhur İttifakı’na eklemlenmesi, sağ camiada “olası, normal” karşılanıyor. Bilinmeyeni en çok olan parti denklemi muhafazakâr Kürt partisi... Terör örgütünün alan hâkimiyetinin iyice daralması, Kürt seçmenin elinin oy verme konusunda rahatlayacağı beklentisi bu seçeneği gündeme getiriyor. Ancak isimler ve dayanacağı dinamikler açısından parametreleri henüz netleşmemiş durumda. Hedef, HDP’nin “işbirliği” kapsamında Millet İttifakı’na sağladığı desteği, güçten düşürmek... İYİ Parti’yi anlamak Bu kapsamda en son İYİ Parti’ye bakalım. Genel Başkan Meral Akşener, geçen eylül ayındaki 2. Olağan Kurultayı’nda parti yapılanmasını Aytun Çıray gibi isimleri de dışlayarak Koray Aydın üzerine oluşturdu. Bunun hedefi ne? Partiyi daha sağa ve milliyetçi çizgiye mi çekmek, üçüncü ittifak oluşumuna kapı mı aralamak, yoksa Millet İttifakı’ndan daha büyük pay mı istemek? Henüz net değil... Bir de “Memleket Masası” önerisi var. Millet İttifakı’nın ikinci büyük partisinin lideri Akşener, niye ikinci bir yapı öneriyor? Millet İttifakı mı, Memleket Masası mı öncelikli? Biri diğerini yok etmez mi? Evet, dört koldan Millet İttifakı’na abanma başladı. Yarısı koparılsa, yalnızlık algısı seçmende çarpan etkisi yapabilir. Gerçeği kabul Asiltürk ziyareti, “Cumhur İttifakı’nın artık kendine yetmediği” tespitinin Erdoğan tarafından örtülü de olsa kabulü anlamına geliyor. Seçime iki yıl varken bu temaslara başlanması, erken seçim olasılığının yüksekliğinin kabulünü de ortaya koyuyor. Erdoğan ve Bahçeli’nin siyasi dizayna ilişkin planları uç verdi, devamı gelecek. Plan gerçekleşirse, AKP’den kopanların kurduğu iki parti de boşluğa düşecek. Evet, Ankara’da siyaset daha da fokurdayacak. İzleyelim... l ANKARA Krediyi veren de alanda aynı kurumda ‘ÇOK ROLLÜ’ BÜROKRATLAR HAZAL OCAK Ziraat Bankası’nın, Çukurova Grubu’na “vergi cenneti” olarak bilinen Virgin Adaları üzerinden Turkcell için verdiği 1 milyar 636 milyon dolar kredi yeni bir boyut kazandı. CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz, Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Bülent Aksu’nun ve Ziraat Bankası Genel Müdürü Hüseyin Aydın’ın aynı zamanda Turkcell’in Yönetim Kurulu’nda olduğunu anımsattı. Yavuzyılmaz, “Bu çok rollü bürokratlar, siyasi otoritenin güdümünde bulunup, hem partili hem de şahsidirler. Türkiye’de bütün bürokratik ilkeler birer birer çökmektedir” dedi. Ziraat Bankası’nın verdiği kredi Sayıştay’ın denetim raporunda ortaya çıkmıştı. Rapora göre, 2014 yılında 1 milyar 636 milyon dolar olarak verilen kredinin 17.5 milyon dolarlık miktarının ödendiği belirtilmişti. Raporda, “Kredinin gecikmiş son üç yıllık anapara taksiti ve faizleri tutarı toplamı 726 milyon 572 bin 712 dolar seviyesine çıkmıştır. 15.05.2020 itibari ile kredi anapara ve faiz ödemelerine ilişkin 654 gün vadesi geçmiş ödenmesi gereken tutarların bulunduğu banka bilgi işlem kayıtlarından görülmüştür” denilmişti. Ziraat Bankası ise kredinin Ekim 2020’de tahsil edildiğini açıklamıştı. Yavuzyılmaz: Bu nasıl iş? Verilen krediyi Cumhuriyet’e değerlendiren CHP’li Yavuzyılmaz, “Krediyi veren Ziraat Bankası. Krediyi alan Turkcell’in Virgin Adası’ndaki şirketi. Krediyi veren Ziraat Bankası Genel Müdürü Hüseyin Aydın, aynı zamanda krediyi alan Turkcell’in de yönetim kurulu üyesi ve Turkcell’in yüzde 26,2 hissedarı olan Türkiye Varlık Fonu’nun da yönetiminde. Bu nasıl iş!” diye sordu. Aksu’nun Turkcell ve Eximbank’ın Yönetim Kurulu Başkanı olduğunu da ifade eden Yavuzyılmaz, “Bu çok rollü bürokratlar eşzamanlı görev aldıkları kurum ve şirketlerin haklılık, kârlılık ve zarar alanlarını birbirinden nasıl ayırıyor, birbirlerine karşı çıkarlarını nasıl koruyup kolluyorlar? Mesela Turkcell’in Eximbank ile bir kredi ilişkisinde nasıl bir pozisyon alacak?” dedi. Buğra Gökçe’ye atılan iftira ‘eleştiri’ oldu MUHAMMED ÖZMEN İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Buğra Gökçe’nin “darbeci askerlerle ilişkili” olduğu iddiasıyla haber yapan muhabir “hakaret ve iftira” suçundan 1 yıl 15 gün hapis cezasına çarptırıldı. İtiraz üzerine dosyayı ele alan İzmir Bölge Adliye Mahkemesi ise haberin “basın özgürlüğü ve eleştiri” sınırları içinde kaldığına karar verdi. Karara tepki gösteren Gökçe’nin avukatı, Anayasa Mahkemesi’ne başvuracaklarını açıkladı. Sabah gazetesinde, 17 ve 19 Ağustos 2016 tarihlerinde yayımlanan haberlerde Buğra Gökçe’nin, darbeci subaylarla ilişkili olduğu iddia edilmiş ve subaylarla birlikte olduğu bir fotoğraf belge olarak gösterilmişti. Haberinin ardından Gökçe hakkında inceleme başlatılmıştı. İncelemede söz konusu fotoğrafın, 21 Mayıs 2015 tarihinde Hava Kuvvetleri’nin kuruluş yıldönümünde Çiğli 2. Ana Jet Üssü’ndeki kutlama törenine ait olduğu ortaya çıkmıştı. Gökçe’nin şikâyeti üzerine açılan davada mahkeme, Sabah muhabiri Ertan Gürcaner’in “asılsız haber, iftira suçlarını işlediğine” hükmederek, muhabiri 1 yıl 15 gün hapis cezası ve 7 bin 500 TL manevi ve 304 TL maddi tazminat ödemeye mahkum etti. Sabah’ın başvurusu üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, haberi eleştiri sınırları içerisinde bularak, Gökçe’nin “eleştirilere katlanması gerektiğine” hükmetti. Gürcaner, hakkında verilen hapis ve tazminat cezaları kaldırıldı. Yargılamanın tüm giderleri Gökçe’nin üzerine bırakıldı. ‘Linç amaçlandı’ Karara tepki gösteren Gökçe’nin avukatı Burak Güner, “Gerçeğe aykırı haberlerle Gökçe’nin itibarsızlaştırılması, toplum tarafından vatan haini olarak görülmesi ve terör örgütü üyesi olarak linç edilmesi amaçlanmıştır” dedi. l İZMİR Ayrıntılar Kurtarıcılardan kurtulmak lazım! Geçen gün bir filme denk geldim. Yehova Şahidi ailenin 17 yaşında oğlu ağır hastadır, tek çıkış yolu kan nakli yapılmasındadır. Aile ve çocuk, inancı gereği bunu uygun görmez. Hastane konuyu mahkemeye taşır, genç henüz yasal olarak kendi kararını alacak yaşta değildir. Hâkim inceleme sonunda kararı açıklar ve der ki: “Kişiyi ailesinden, kendinden ve dininden koruyarak bu nakil yapılmalıdır.” Gereken yapılır. Aynı günlerde bir gazete haberi okudum. Acil çağrı alan AFAD çalışanları yolda mola verir ve cuma namazı kılar. Yardım bekleyenlerin o kadar vakti yoktur ve sonuç ölüm olur. HHH Biri kurmaca ama hayattan esinlenilmiş diğeri gerçek olan bu iki olay etik, hukuk, inanç, demokrasi üstüne tartışmak için güzel örnekler. İnanç kişinin kendiyle ilgili olduğu müddetçe ona saygı duymak zorundayız. Ancak herhangi bir inanç kişinin ruhsal dünyasının ötesine geçtiğinde sınırlandırılmalıdır. Bir kimse inancı gereği başkasını öldürebilir, o halde sınırı doğru tarif etmek gerekir. Hukuk terazisi önemlidir. Sıradan bir fakülte mezunu hâkimlik yapamaz. Herhangi bir siyasi iradeye, dini öndere bağlı olan kimse hâkim olamaz. Yeri geldiğinde hukuk, kişiyi kendinden bile korumakla yükümlüdür. Peki, bu mümkün müdür? HHH ABD’deki işgale hem güldük, hem şaşırdık. Güldük, ortada görünen kişilerin giysileri, sözleri alay edilecek türdendi. Oysa ürkmemiz gerekirdi. O insanlar inançlarının gereğini yapıyordu, birileri onlar gibi olduğu için Trump’a oy verdi. Demem o ki dünyanın tepesine oturan ABD Başkanı, bu yığından aldığı gücü kullandı. Şu soru haklıdır: “Demokrasi gerçekten en iyi yönetim biçimi mi?” Biliyoruz ki sandıktan en iyilerimiz çıkmıyor. Buraya kadar tamam da neden giderek en kötümüz kazanan haline geldi? Dünyanın büyük kısmını meczuplar yönetiyor. Tanrı tarafından seçilmiş olduğunu düşünen, dünyaya özgürlük, barış, sevgi getireceğine inanan tuhaf tipler kitleleri arkasına alıyor. Bu korkunç güruhu denetlemek mümkün olmuyor. Kendini mesih sayan kişiler koltuğu bırakmak istemiyor. İlginç değil mi, kendini kurtarıcı sayan bu kişilerin bazısı tımarhaneye tıkılıyor, kimisi dünyayı yönetiyor! HHH Tarihin “sonu tezi” yani tüm ölçülerin yok sayılması milliyetçiliği, dinciliği, mezhepçiliği iyice egemen hale getirdi. Bizim gazetede de bir zamanlar “Çocuklarının başı açık mı örtülü mü olacak, buna aile karar verir” türü saçma sapan ve bilime karşı yazılar yazıldı. Kız ya da erkek hiçbir çocuğa aileler dilediği gibi davranamaz. Filmdeki hâkimin karar metni önemlidir; kişiyi ailesinden, dininden, kendinden ve devletinden bile korumak gerekir. Çocukların dini olmaz, milliyeti de. Belli yaşa gelince soyutlama yaparlar, bir zaman sonra Tanrı kavramı edinirler, erişkin olunca da kendi kararlarını verirler. Devlet din vermez. Yurttaş olma bilincini, insanlığın ortak değerlerini, bilime uygun davranmayı öğretmekle yükümlüdür. Dahası bu eğitim haktır, ücretsiz, herkese eşit olmalıdır. Laiklik kavgasının altında yatan da budur. HHH Bilişim olanaklarının çokluğu, etik ölçülerin derinleşmesine, uygarlığın ve elbette kültürün zenginleşmesine neden olmuyor. Tersine, yazık ki yanlış veri, inanç kolay yayılıyor. İnsan tembel, kolaycıdır. Büyük kalabalıklar bencildir. Sorgulamak işine gelmez. Vaatlere kanmaya eğilimlidirler. Siyasetçi oy kapmak için atar tutar, tarikat lideri kendi iktidarını kurmak için. Sahte cennetin müşterisi boldur. Bunun tanrısı kapitalizmdir. (Yogacılar, kişisel gelişimciler, yaşam koçları yeni tür cemaat, tarikat türleri… Bunlar da sahte cennetler vaat ediyorlar ve gerçeği gizlemeye yarıyorlar.) HHH Geleceksiz gençler, tükenmiş beyaz yakalılar, celladına tutkun işçi sınıfı ve her saniye değişen gündem, bize allayıp pullayıp bunu sunan sahte medya ve elbette sosyal medya! Kurtarıcılardan kurtulmak lazım! CHP’Lİ BAŞARIR, BOŞ KÖPRÜNÜN GÖRÜNTÜLERİNİ PAYLAŞTI ‘Beşli çeteye bir günde 6 milyon TL!’ Koronavirüs önlemi nedeniyle alınan sokağa çıkma kısıtlaması nedeniyle bomboş olan Osmangazi Köprüsü üzerinden video çekimi yapan CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, “İşçiye, köylüye, memura pandemi ama bu beyefendilere yasak ve pandemi yok. Yollar bomboş ama biz her gün için beşli çeteye, 40 bin araç garantisi vermişiz. 2021 yılı zamlarına göre; otomobiller için geçiş ücreti 147.5 TL oldu. Bir günde bu rakam 6 milyon TL yapar” diyerek geçiş garanti ücretlerini eleştirdi. Meydana gelen kamu zararına dikkat çeken Başarır sözlerine şöyle devam etti: “Her gün 6 milyon TL’yi ödüyoruz. Verilen geçiş garantileri, vatandaşımızın cebinden çıkarken ve salgın döneminde vatandaşımıza aylık yardım bile yapılmazken, bu ‘Beşli Çeteye’ ise devlet eliyle geçiş garantileri üzerinden yardım yapılmaktadır.’’ l Haber Merkezi