09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 8 EYLÜL 2020 SALI SAĞLIK [email protected] Toplumda Covid19’a yakalananların yüzde 11.5’ini sağlık çalışanları oluşturuyor Ya gazetecilik ya da yandaşlık... RTÜK tarafından beş gün boyunca ekranı karartılan Tele 1 TV, bugün tekrar yayına başladı. Neden karardı ekran? “Karanlıktan Aydınlığa” isimli programda ilahiyatçı Cemil Kılıç’ın Diyanet İşleri Başkanlığı’nın tüzelkişiliğini hedef aldığı savunuldu. Ayrıca 2. Abdülhamit’i eleştirmek de cezalar için gerekçe olarak gösterildi. “18 Dakika” programında Merdan Yanardağ’ın Osmanlı Padişahı 2. Abdülhamit hakkındaki sözleri, RTÜK’ün AKP’li ve MHP’li üyeleri tarafından “yayın ihlali olarak” görüldü ve üst sınırdan idari para cezası uygulandı. Böylece AKP döneminde basın özgürlüğüne yapılan darbenin tarihine bu ilk de eklenmiş oldu. 13 Nisan 2020’de “Ülkemiz sadece koronavirüsten değil, aynı zamanda bu medya ve siyaset virüslerinden de inşallah kurtulacaktır” demişti Cumhurbaşkanı Erdoğan. Hükümetin uygulamalarını eleştirenlere yönelik yeni bir operasyonun habercisiydi bu sözler. Demek ki bu konuşma birilerince emir olarak algılanmış. Tak diye emredilmiş, şak diye yapılmış! Özgür yayıncılık yapmaya çalışan televizyon kanallarının sesini kesmeye dönük bu operasyon son derece tehlikeli. Çünkü ceza verilen televizyon kanalları aynı maddeden 1 kez daha ceza alırsa, bu kez lisansları iptal edilecek. Ekranları tamamen karartılacak, yani fişleri çekilecek! HHH Böylesine ağır bir darbe karşısında diğer medya kuruluşlarının tepkisini izliyorum günlerdir. Demokratik bir dayanışma ortaya kondu mu acaba diye bakıyorum... Gerçeklerden yana olan çok sayıda bağımsız ve dürüst gazeteci ve aydın, bireysel olarak destek mesajları paylaşıyor ama medya kurumları bir araya gelip bu faşizan uygulamaya karşı güçlü bir ortak duruş sergilemiş değil... Temmuz ayında RTÜK, Tele 1 TV ve Halk TV’ye 5 günlük ekran karartma cezası verdiğinde, Tele 1 TV Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ, bir bildiri yayımlamıştı. Bildiride 5 gün boyunca tüm televizyon kanallarına 1 dakikalık ekran karartma çağrısı yapılmıştı. O metnin bir bölümünde şu satırlar vardı: “Bütün televizyonları tebliğ kararı geldikten sonraki 5 gün boyunca ekran karartmaya çağırıyoruz. Ya RTÜK’ün sansüründen yana olacaklar ya da bağımsız gazeteciliğin yanında. Bu bir demokratik direniş hattıdır. Türkiye’de haber alma hakkı ve ifade özgürlüğünün savunulmasıdır. Hangi gerekçeyle olursa olsun bu çağrının gereğinin yapılmaması iktidarın, sansürün ve RTÜK’ün yanında olunduğu anlamına gelecektir. Türkiye’de herkesi bunun gereğini yapmaya çağırıyorum.” Bu çağrıya olumlu yanıt veren TV kanalı olmadı... Medya o dönemde dayanışma testini geçemedi. Hatta o sırada FOX TV’de çalışan Fatih Portakal, gereksiz bir polemik yaratarak “Tele 1’in diğer kanallara 1 dakikalık ekran karartma önerisi bu ortamda yapılacak bir şey değil. Bir de koşul var: Ya onlardan ya bağımsız gazetecilik deniyor. Bu da bir zorlama! Herkesin nerede durduğu zaten aşikâr. Önemli olan zor zamanlarda inatlaşma değil, sürdürülebilirlik...” diye yanıt verdi. Fatih Portakal, bireysel olarak sansüre tepki gösteren bir gazeteci olsa da FOX TV’nin sahibi, dünyanın en büyük medya ve eğlence şirketlerinden Amerika merkezli The Walt Disney Company sonuçta... HHH Oysa bu ortamda yapılması gereken tam da Tele 1 TV’nin önerisiydi. İktidar ekranları zorla karartmadan önce, direniş için topluca 1 dakika gönüllü olarak karartmak anlamlı bir tepki olurdu. Medyaya son 25 yılın en ağır yaptırımı uygulanıyorsa, sadece gazetecilerin bireysel olarak tweet atıp tepki göstermesi yetmez; kurumsal olarak medya organları da ses çıkarmalı, ortak bir direniş göstermelidir. Çünkü ya gerçekler ortaya çıkarılarak GAZETECİLİK yapılacak ya da iktidarın istediği haberler onların uygun bulduğu manşetlerle verilecek ve böylece YANDAŞ olunacak. Bu ikisinin ortası yok. Sansür bu kadar fütursuzca uygulanabiliyorsa, halkın haber alma hakkı, düşünce ve ifade özgürlüğü bu kadar kolay yok edilebiliyorsa, gün gelir hiçbir medya kurumu gerçekleri ortaya çıkaramaz. Gerçekler ortaya çıkarılamadığında da gazetecilik yapma olanağı kalmaz. Asıl sürdürülebilir olmayan budur! ‘Risk altındalar’ Özellikle pandemi sürecinde sağlık çalışanlarının mağduriyetine sebep olan her türlü işleyiş büyük sıkıntılara neden oldu. Aile Hekimliği Çalışanları Sendikası (AHESEN) Başkanı Dr. Gürsel Özer, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın 29 bin 865 sağlık çalışanının Covid19’a yakalandığı bilgisini verdiğini anımsatarak buna göre toplumda hastalığa yakalanma oranı yüzde 1.2 iken sağlık çalışanlarında yüzde 11.5 olduğunu kaydetti. Özer, “İyileştirmeler alkışı hak ediyor ancak pandemi ve çalışan motivasyonumuz açısından her türlü mücadele ve iyileştirme girişimine devam edeceğiz” dedi. ‘Kabul edilemez’ Son bir haftada 9 sağlık çalışanının hayatını kaybettiğini anımsatan Özer, “Alınan her türlü koruyucu önleme rağmen sağlık çalışanlarının büyük bir risk altında olduğu aşikâr. Aile hekimliği çalışanlarına detayları bakanlık tarafından belirlenerek verilecek ek ödemenin, mart ayından bu yana devam eden ve ne kadar süreceği belli olmayan pandemi dönemi için 3 ay süre ile sınırlandırılmış olması, sağlık çalışanlarınca kabul edilebilir bir yaklaşım değildir. Yapılacak ödemenin pandemi süresi boyunca koruyucu sağlık sunumu baz alınarak yapılması gerekliliktir” diye konuştu. Kesintiler iade edilmeli Özer, Covid19 nedeniyle hasta olan aile hekimliği çalışanlarının ya SAĞLIK Dr. Gürsel Özer ‘aile hekimlerinin iş güvencesi yok’ Dr. Özer, önerilerini şöyle sıraladı: n Covid19 hastalığı sağlık çalışanları için meslek hastalıkları listesine eklenmelidir. Hiçbir koruyucu ekipmanın yüzde 100 koruyucu olamayacağı biliniyor iken Covid19 hastalığına yakalanan sağlık çalışanları ve sağlık hizmetlerinde yer alan çalışanlar, hiçbir prosedüre gerek kalmaksızın meslek hastalığına yakalanmış kabul edilmeli, tedavi ve rehabilitasyonları bu doğrultuda sağlanmalı, ölümü halinde ise yasada belirtilen koşullar vârisleri ve yakınlarına uygulanmalıdır. n Pandemi süreci sağlık çalışanlarında psikolojik ve fiziksel yorgunluk oluşturmuş, yıpranmalarına neden olmuştur. Yıpranma tüm sağlık çalışanlarını kapsamaktadır. Bu bağlamda yıpranma payı ile ilgili yasal düzenleme gözden geçirilmeli, sadece nöbet tutan çalışanları kapsayan kanun tüm sağlık çalışanlarına yaygınlaştırılmalı, yıpranma süreleri yeniden düzenlenmelidir. n Aile hekimliği çalışanlarının iş güvencesi yok. Aile hekimliği çalışanlarına da 657 Sayılı Devlet Memuru Kanunu’nda ki güvenceler sağlanmalı veya çalışanlar 4A kadrosuna geçirilmelidirler. n Pandemi süreci nedeniyle aile hekimlerine verilen okul aşıları gibi görevlendirmeler ve izlemler negatif performans uygulaması kapsamı dışında tutulmalıdır. Aile hekimliği çalışanları yıllar içerisinde hak ediş kayıplarına uğramıştır. Bu kayıplar giderilmeli ve pandemi sürecinden muaf olmak üzere katsayı artışları ile hak ediş kayıpları telafi edilmeli ve tüm süreci kapsayan koruyucu hekimlik uygulamaları bazlı ek ödeme sağlanmalıdır. şadıkları sıkıntılı sürecin yanı sıra Aile Hekimliği ve SGK Kanunu gereğince çifte para kesintisi uygulamasına tabi olduğunu anlatırken, “Yeni süreçte, yönetmeliğin 4. maddesi bakanlıkça belirlenen bulaşıcı has talıklar kaynaklı iş göremez raporlarını çalışma günü olarak saymış ve ücret kesintisini ortadan kaldırmıştır. Bu olumlu değişim, geçmiş süreci kapsamalı ve hastalıktan dolayı para kesintisi yapılanlara ücretle ri iade edilmeli ve uygulama sadece Covid19 ile sınırlı kalmamalıdır. Bu haliyle bile sürecin en başında yaptığımız talebe verilen olumlu yanıt camiamızda memnuniyet yaratmıştır” değerlendirmesinde bulundu. Kollarınızda veya bacaklarınızda şişme varsa dikkat! SAĞLIK REHBERİ Lenfödem olabilir Vücut savunmasında bağışıklık sistemi ile birlikte çalışarak koruyucu bir filtre görevi üstlenen lenf sisteminin düzenli işleyişi oldukça önemli. Bu kadar önemli görevi olmasına rağmen tanımadığımız bu sistemde oluşan tıkanmalara bağlı olarak ortaya çıkan rahatsızlığa ise “lenfödem” halk arasında bilinen ismiyle “fil hastalığı” deniyor. Prof. Dr. Semih Barlas, ileri yaş, aşırı kiloobezite, romatoid veya psöriatik artrit hastalıkların lenfödem hastalığında risk faktörleri arasında geldiğini söyledi. Vücudumuzdaki dokularda toplanan sıvıyı drene eden ve bağışıklığı sağlayan hücreleri gereksinim duyulan bölgelere taşıyan lenf (beyaz kan) damarlarının tıkanmasına, lenfatik tıkanıklık deniyor. Lenfödem olarak bilinen sorunu ve tedavi yöntemlerini anlatan Barlas, “Lenfatik sistem, proteinden zengin lenf sıvısının vücudumuzda dolaşımını sağlar. Bakterileri, virüsleri ve atılım ürünlerini toplar. Lenfatik sistem bu sıvıyı ve zararlı maddeleri, lenfatik damarlar yoluyla, belli bölge/kavşaklarda yerleşik lenf düğümlerine taşır. Atılım ürünleri, ‘lenfosit’ adı verilen ve lenf düğümleri içinde yaşayıp enfeksiyonla savaşma görevini üstlenen hücreler tarafından filtreden geçirilip vücuttan atılırlar” dedi. Kol ve bacakta ciddi sorun Lenfödemin nedenlerini anlatan Barlas, “Lenfödem, lenf damarlarının kol veya bacaktaki drenaj işini yeterince yapamadıklarında oluşur. Lenfödem, sistemin kendisinden kaynaklı (primer) veya başka bir hastalık/duruma bağlı (sekonder) olarak karşımıza çıkabilir. Sekonder lenfö Dr. Semih Barlas dem, çok daha sık karşılaşılan bir födem gelişmiş/gelişmekte olan kol durumdur” diye konuştu. “Lenfödem, veya bacağa buz veya aşırı sıcak tat kolda veya bacakta ciddi komplikas bik edilmemelidir. Her fırsatta, len yonlara yol açabilir” diyen Barlas, födemden etkilenen kol/bacağı kalp şöyle devam etti: düzeyinin üzerine kaldırmak yarar “Lenfödem bulunan kol veya ba sağlayacaktır. Kol veya bacağı sıka cağı yaralanmalardan koru cak giysi veya tansiyon ale mak gerekir. Keskin cisimlerden uzak durulmalıdır. Bıçak yeri Belirtileri neler? ti gibi malzemelerden kaçınılmalıdır. Tansiyona, lenfödemden etkilen ne elektrikli traş ma n Kol veya bacağı kısmen/ memiş koldan bakıl kinesi kullanmak; tamamen tutan, genelde ması doğrudur. Cilt bahçede veya mut parmakları da içine alan, şişlik ve tırnak bakımına fakta çalışırken ko n Uzuvda ağırlık veya gerginlik büyük önem veril ruyucu eldiven giy hissi melidir. Bir enfek mek; dikiş dikerken yüksük kullanmak, örnek olarak gösterilebilir. Kan n Hareket kısıtlılığı n Ağrı veya konfor bozukluğu n Tekrarlayan enfeksiyonlar Ciltte sertleşme ve kalınlaşma (fibröz siyon odağı oluşturabilecek cilt değişiklikleri veya kesileri saptama amacıy ser tedavisi sonrasın doku oluşumu). la, düzenli olarak kol da egzersiz veya germe ve bacaklar kontrol edil hareketleri yararlı olacaktır. melidir. Hafif egzersizler, Ama cerrahi tedaviden veya radyo lenfödemin etkilediği uzuvdaki sıvı terapiden hemen sonra aşırı aktivi drenajının iyileşmesine katkıda bu teden de kaçınmak önemlidir. Len lunacaktır.” Türkiye’de diyabet yüzde 86 arttı Halk arasında şeker hastaları olarak bilinen diyabet hastaları, koronavirüsten en çok etkilenen riskli grupların başında geliyor. Uzmanlar, son yıllarda hareketsiz yaşam şekli ve sağlıksız beslenmeye bağlı olarak diyabetin daha da yaygınlaştığını belirterek obeziteye karşı hastaları uyarıyor. Endokrinoloji ve Metabolizma Uzmanı Dr. Ali Saklamaz, diyabet oranının yüzde 86 arttığını anımsatarak “Bunun en önemli sebebi yaşam tarzımız ve beslenme alışkanlıklarımızdaki değişiklikler. Evden çalışma ile birlikte her işi mizi internetten halletme alışkanlığı geliştirmeye başladık. Günlük aktivite süremiz kısaldı. Düzenli egzersizin hayatımızın bir parçası olması gerekiyor. Aşırı kilolu olmak da önemli bir risk faktörü” diye konuştu. Minik Aylin artık mutlu Muğla’nın Menteşe ilçesinde geçen yıl kaza sonucu sağ bacağını kaybeden 9 yaşındaki Aylin Dağdeviren, yaklaşık 7 ay sonra protezle yürümeye başladı. Muğlalı hayırsever iş insanlarınca temin edilen protezin ardından ayağa kalkan Aylin, hayalini kurduğu eğitimine de başladı. Dağdeviren, yürüdüğü için mutlu olduğunu belirterek “6 ay sonra okula döndüğüm için mutluyum, arkadaşlarımı, öğretmenlerimi, ders yapmayı özledim. Herkes ellerini dezenfekte etsin, eldiven taksın, sosyal mesafeyi korusun” dedi.l DHA CİLDİ YENİLEMEYE YARDIMCI 7 BESİN Havuz, güneş, kum derken yaz aylarında oldukça yıpranan cildimiz, bunlara bir de Covid19 pandemisinden korunma kapsamında maske ve dezenfektan kullanımları da eklenince bu yaz her zamankinden fazla yıprandı. Ancak cildimizi yenilemek mümkün ve öncelikli yolu da sofralarımızdan geçiyor. Beslenme ve Diyet Uzmanı Evrim Demirel, cildi yenilemeye yardımcı 7 besin hakkında bilgi verdi. Yumurta: Kolajen cildin yenilenmesi ve ve dokuların iyileşmesinde yer alan en önemli protein. Yumurtanın beyazı, glisin ve prolin de dahil olmak üzere kolajeni oluşturan diğer amino asitleri de içerdiği için en iyi kolajen kaynaklarından biri. Avokado: Serbest yağ asitleri açıcından en zengin besinlerden biri. Cilt sağlığında iyi bir antioksidon olan A ve C vitaminlerinden de zengin. Ay çekirdeği: Cilt hücrelerinin yenilenmesine yardımcı olabilecek linoik asit bakımından yüksek bir besin. Somon: İyi bir antioksidan olan serbest yağ asitleri, omega3 yağ asitlerini içerir. Serbest yağ asitleri sağlıklı cilt hücreleri için yapıtaşıdır. Kırmızıbiber: Vücudun A ve C vitaminine dönüştürdüğü mükemmel beta karoten kaynağı. Bu karatonoidler güneş duyarlılığını azaltıyor, göz çevresindeki ince çizgilerin görünümünü ve kaz ayaklarının görünümünü azaltıyorlar. Ceviz: Vücudumuzun kendi kendine yapamayacağı serbest yağ asitleri olan omega 3 ve omega 6’dan zengin. Bunlar cildin elastikiyetini artıran, sarkmasını önleyen ve cildin genç kalmasını sağlayan kolajenin sentezlenmesinde önemli yerleri olan amino asitler. Domates: Kırmızı rengini veren likopen cildi güneşin zararlı ışınlarından koruyan güçlü bir antioksidan olma özelliği taşıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle