09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ [email protected] 11 8 EYLÜL 2020 SALI Merkez Bankası’nın güçlendirme adımlarına rağmen TL’deki erime devam ediyor Dolar 7.46’yı da aştı Küresel piyasalarda dolarda güçlü bir görünüm olmamasına karşın dolar/ TL’de yukarı yönlü eğilim, yeni haftada da devam ediyor. Günün ilk yarısında yatay seyir izleyen dolar/TL, öğleden sonra 7.4680 liraya kadar çıkarak zirvesini yeniledi. Dolar günü de 7.4650 seviyesinde kapadı. Dün ayrıca Avro bir kez daha 8.83 lirayı görürken, Borsa İstanbul yüzde 0.97 artışla kapandı. Sıkılaştırma sürdü Geçen hafta yüksek enflasyon ortamında TL getirisinin yeterliliği sorgulanırken, bu endişelerin Uluslararası mali piyasalarda güçlü görünmeyen dolar, Türkiye’de ise yeni haftaya da yükselişle başladı. Dolar, gün içinde 7.4680 liraya kadar çıkarak rekor tazeledi. döviz ve altın cinsi varlıklara yeni bir yönelim ve dolar/ TL’de yeni bir baskı unsuru oluşturup oluşturmayacağı piyasalarca yakından izleniyor. Oysa TL’yi güçlendirme için Merkez Bankası) sıkılaştırma adımları çerçevesinde gerçekleştirdiği geleneksel yöntemle repo ihalesi açmayı sürdürerek dün 5 Ekim vadeli 10 milyar TL tutarında repo ihalesi açtı. İhalede ortalama basit faiz yüzde 10.57 oldu. Po litika faizi yüzde 8.25’ten repo ihalesi açmamayı sürdüren banka, geleneksel ihalelerle ortalama fonlama faizini yükseltiyor. Ancak piyasa uzmanları bu yükseliş de geçen cuma günü itibarıyla durduğunu, bunu şaşırtırıcı olduğunu belirtiyor. Aylık yüzde 13.6 Türkiye İstatiktik Kurumu’nun (TÜİK) dün açıkladığı “Finansal Ya tırım Araçlarının Reel Getiri Oranları, Ağustos 2020” raporuna göre, ağustosta en yüksek aylık reel getiri, yurtiçi üretici fiyat endeksi (YİÜFE) ile indirgendiğinde yüzde 12, tüketici fiyat endeksi (TÜFE) ile indirgendiğinde ise yüzde 13.65 oranlarıyla külçe altında gerçekleşti. Ayrıca TÜFE ile indirgendiğinde Avro yüzde 8.98 ve Amerikan Doları yüzde 5.23 kazandırırken, mevduat faizi (brüt) yüzde 0.15, Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) yüzde 3.97 ve BİST 100 endeksi yüzde 7.52 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi. l Ekonomi Servisi BORSA İSTANBUL En çok bilişim sektörü kârda Borsa İstanbul’da (BİST) yılın ilk yarısında 2019 yılının aynı dönemine göre en fazla kârı artan sektör endeksi bilişim oldu. Sektörün net kârı 11 kat artarak 320.4 milyon liraya ulaştı. Orman, kâğıt, basım sektörü ise geçen yılın ilk yarısındaki 73.6 milyon liralık zararını bu yılın aynı döneminde 5.5 milyon liralık kâra çevirdi. Borsa İstanbul’da yılın ilk yarısında en fazla zarar eden sektör, 5.8 milyar lirayla pandemi nedeniyle faaliyetlerin neredeyse durma noktasına geldiği ulaştırma oldu. l Ekonomi Servisi MCKINSEY ARAŞTIRDI Tüketici mağazada kalabalık istemiyor McKinsey&Company için Periscope tarafından hazırlanan “Perakendeyi Yeniden Keşfetmek“ adlı yeni bir rapora göre, tüketicilerin yüzde 30’u mağaza içi alanların ve giyinme odalarının daha sık temizlenmesi, yüzde 50’si ise mağazaların güvenlik ve sağlık kurallarını titizlikle uygulaması gerektiğine inanıyor. Tüketicilerin yüzde 59’u da mağazaların kalabalık olmamasını istiyor. Ayrıca tüketiciler mağazada mümkün olduğunca az zaman geçirmeyi tercih ediyor. l Ekonomi Servisi ODA BAŞKANI TEKÇE Kırtasiyede bu yıl zam yok İstanbul Kırtasiyeciler Odası Başkanı Yavuz Tekçe, uzaktan eğitim nedeniyle stoklarında ürün biriktiğini belirterek “İstanbul Kırtasiyeciler Başkanı olarak İstanbullulara söz veriyorum; geçen senenin fiyatından mal satacağız. Zam yapmadık. İstanbullular lütfen marketteki fiyatlarla kırtasiye esnafındaki fiyatları değerlendirsin, ona göre kırtasiye esnafından alışveriş yapsın” dedi. Tekçe, “Hükümetimizin verdiği desteklerden faydalandık ancak yeterli değil” diye konuştu. l Ekonomi Servisi HAZİNE AÇIKLADI Nakit açığı 110 milyar TL oldu Hazine ve Maliye Bakanlığı, Hazine’nin ağustos ayı ve ilk 8 aylık “Nakit gerçekleşmeleri”ni açıkladı. Buna göre, gelirler ağustos ayında 112.2 milyar lira, ilk 8 ayda 662.4 milyar lira oldu. Giderler ise ağustosta 81.9 milyar lira, 8 ayda 775.3 milyar liraya çıktı. Bu kapsamda nakit dengesi ise ağustos ayında ocak ayından sonra ilk kez fazla vererek 30.4 milyar lira olurken, ilk 8 ayda 109.8 milyar lira açık verildi. l Ekonomi Servisi Osmangazi Köprüsü’nden ‘geçilmediği için’ 1 milyar 750 milyon TL ödenecek. ‘Garanti’ halkı eziyor GAMZE BAL Yolcu ve geçiş garantili “mega” projelerin yurttaşın üzerinde oluşturduğu yük, her geçen gün daha da artıyor. Sadece bu yıl için 333.8 milyon Avro garanti bedeli verilen İstanbul Havalimanı’nda, pandeminin de etkisiyle hedeflenen yolcu trafiği tutturulamıyor. Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) verilerine göre, İstanbul Havalimanı’ndan 2020’nin ilk 8 ayında 16.2 milyon kişi uçtu. Bu sayı, kötü senaryoların dahi oldukça altında. Ekonomi ve Dış Politika Araştırma Derneği’nin (EDAM) kötümser senaryosuna göre, İstanbul Havalimanı 2020’de 80 milyon 163 bin yolcu taşıyacaktı. Bu, kullanılsa da kullanılmasa da garanti edilen tutarların vatandaşın sırtına yüklenmesi demek. İstanbul Havalimanı için DHMİ tarafından verilen yolcu gelir garantisi 12 yıl için ise, toplam 6.3 milyar Avro’ya ulaşıyor. Vatandaşa yük olan bir diğer proje ise, Osmangazi Köprüsü. Yılın ilk yarısında “araç geçişlerinin garanti sınırının altında kalması nedeniyle” yüklenici firmaya 1 milyar 750 milyon TL dolayında bir ödemenin yapılması bekleniyor. Diğer yandan, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın verilerine göre, yapişletdevret modeliyle yapılan projelerin finansmanı için özel sektörün çektiği kredilere devletin verdiği garanti miktarı 17 milyar 200 milyon 54 bin 669 dolara yükseldi. Gelecek 7 yılda ise Dünya Bankası’ndan 10 milyar 500 milyon dolarlık kredi çekilmesi planlanıyor. ‘Yurttaşa yarayabilirdi’ Başkent Üniversitesi İktisat Bölüm Başkanı Prof. Dr. Uğur Emek, gerçekten ihtiyaç olup olmadığı analiz edilmeden yapılan bu projeler yerine pandemi sürecinde işsiz kalan vatandaşa yardım edilebileceğine dikkat çekti. “Şu anda dünyada pandemi nedeniyle vatandaşına doğrudan hibe yapan ülkelerin en gerilerindeyiz” diyen Emek, şöyle devam etti: “Bu projelere verilen parayı küçük esnafımıza, onların çalıştırdıklarına hibe yapmamız gerekiyordu. Ama her tercih, bir vazgeçiştir. Bu projeleri seçerek vatandaşın ekonomik refahından vazgeçiyoruz. İstanbul’da kullanılmayan yol ve köprünün bedelini, kış aylarında okula, hastaneye kızakla gitmek zorunda olan köylüden de alıyorsunuz. Üstelik sadece bugünün gelirini bozmayıp, gelecek kuşaklara da borç bırakmış oluyorsunuz. Oysa ki pandemi sürecinde işsiz kalan vatandaşa kaynak ayrılmış olunabilirdi.” BORÇLARIN FAIZSIZ ERTELENMESI VE YENIDEN YAPILANDIRILMASINI TALEP EDILDI Esnaftan yapılandırma talebi Esnaf ve sanatkârlar ile reel sektör temsilcileri, kamu borçlarının faizsiz ertelenmesi ve yeniden yapılandırılmasını talep etti. Esnaf ve Sanatkârlar Derneği (ESDER) Genel Başkanı Mahmut Çelikus, “Bu yıl için hiçbir kamu borcunun geriye dönük ödemesi yapılmasın. Bütün borçlar faizsiz olarak önümüzdeki yıla ertelensin. Önümüzdeki yıl itibarıyla da bu borçlar uzun süreli faizsiz yapılandırılsın” dedi. SGK ve BağKur prim borçlarının faizsiz ertelenmesi için de çağrıda bulunan Çelikus, düğün, nişan, söz, kına gecesi gibi eğlencelere yönelik kısıtlamalar nedeniyle ilgili sektörde faaliyet gösterenlerin borçlarının daha da artacağını kaydetti. Piyasa küçülebilir OSTİM Organize Sanayi Bölgesi Sanayici İşadamı ve Yöneticileri Derneği (ORSİAD) Genel Sekreteri Mehmet Duman ise salgın nedeniyle ekim ayına ertelenen vergi ve prim ödemeler için vaktin daraldığı ESDER Başkanı Çelikus, “Bu yıl için hiçbir kamu borcunun geriye dönük ödemesi yapılmasın” dedi. nı anımsattı. Duman, “Reel sektörün beklentisi borçların yeniden yapılandırılmasıdır. Aksi halde piyasalarda daralma yaşanabilir” diye konuştu. Duman, şöyle devam etti: “Ücretsiz izin ve kısa çalışma ödeneğiyle ilgili düzenlemenin uzatılması, salgından etkilenen işletmelerin toparlanması noktasında iyi bir fırsat sağladı. Ben zer bir düzenlemenin ötelenen vergi ve prim ödemeleri için de yapılması yerinden olacaktır. Kamuya yapılacak ödemelerle ilgili yeni bir yapılandırma, bozulmuş yapılandırmaların tekrar gözden geçirilmesi, ötelenmiş borçların daha makul taksitlere bölünmesi alınacak en önemli önlemlerdir.” l Ekonomi Servisi Halklarını kurtaran ile satan liderler ayırımını yapamamak Bu çağda öyle şey mi olurmuş demeyin. Bu çağda gerçekten insanlar en ilkel, en çıkarcı, en ego merkezli bakış açılarıyla seçim yapıyor olabilselerdi dahi, davranış kalıplarının sonuçlarına göre hareket ettiklerini sandıkları yollarda, siyasal, toplumsal liderler seçimlerinden sonra bu kadar ağır kazıklar yiyor olamazlardı. Sosyal, siyasal, toplumbilimciler ülkeler için dünyaya dönük olarak çok daha gerçekçi sonuçlar çıkarabilirlerdi. Kestirmesi kendi değerlerimizle örgütlenip, yola çıktığımızda bu kadar ağır kazıklar yemiş olamaz, bu kadar çok düş kırıklıklarıyla bu kadar çok bedeller ödemiş olmazdık. Çıkar savaşlarının kaçınılmaz nedenleri sanıldığı kadar çapraşık değil. Hakhukukadalet düzenini kurabilmenin olmazsa olmaz ilkeleri, insan sömürüsünü asgariye indirebilmenin, doğadaki tüm canlılarla birlikte yaşayabilmenin vazgeçilmezlerini keşfetmek o kadar da öğrenilemez değil. Emeksermaye çelişkilerinin, sınıfların çıkar savaşlarının kuralları çok ama çok yalın. Evrensel haklar üzerinden değerlerin keşfedilip, evrensel ölçekte ilkelere dönüştürülmelerinin tarihleri farklı farklı süreçler, deneyimlerle, çok ağır bedeller ödenerek, çok kanlar akıtılmış olarak.. kazanılmış olsalar da tartışılamaz doğruları çok yalın.. Ülkemiz insanı olarak ayrıca şanslıyız.. Bu karmaşık insanlık tarihinin geçmişinden günümüze süzülen verilerle dahi, Mustafa Kemal insanlık tarihinin en başarılı liderleri arasında vazgeçilmez olarak kabul görüyor.. Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılış süreci dramları, travmasına karşın, tek kutuplu dünya düzeninin tek güç olması sevdasına kapılan Amerikan emperyalizminin, sırlarını keşfetme, bu sırlar üzerinden “ılımlı İslam projesini üretme çabası” mayanın tutmaması üzerine sonrasında vazgeçilmiş olsa bile öylesine hafife alınmamalı... Kimileri insanlık adına çok doğru bir çizgide, aydınlanmacı yaklaşımlarla Anadolu uygarlıklarının keşfedilmesi peşinde.. Kimileri de dünya çapında emperyal güç oluşturma düşlerinde; aşiretlerden, dinler, mezhepler, ırklar çatışmacılıklarından yürünmesinde diretmekte, gözü kara yalpalamakta.. En insandan yana ile en kirlisinden çıkarlar adına oynanan oyunlar bu kadar karmaşık oynanabiliyor olmasaydı kafalar bu kadar çok çarpık, karmaşık işlemeyecekti.. HHH Hiç unutamadım; Tito Yugoslavyası’nın paramparça olduğu dönemlerden, ülkemizde solda geçinenler yelpazesinde yer almışların toptancı, Amerikan emperyalizmi ustalığının eserleri arasında yer almış, Yugoslavya’yı anlatan; Yeraltı (Undergraund) ile Çingeneler Zamanı, Radyo Günleri filmlerinden çok etkilenmişlerdi. Müzik, sinema sanatı ustalıklarında hayran olmamak elde değidil elbet. Birçok kez kendim de keyifle izlemiş olmama karşın; “Batı dünyasının en güçlü, yağmacı kadrolarının Amerika’nın keşfinden sonra yağmacı, acımasız kültürleriyle Kızılderilileri tüketerek Afrika’dan getirdikleri zencileri dibine kadar sömürerek elde ettikleri en haksız, acımasızından sömürü, yağma düzeni, gücünü aldıklarının, muhteşem sinema sanatı ile pazarlanmasına benzetmişimdir.” İkinci Dünya Savaşı, paylaşım koşullarında, kapitalizmin karşıtı olarak gelişmiş dünyada gerçekleştirilemeyen Marksizmin, çarlık sonrası köylü ağırlıklı Sovyet topraklarında otoriter olarak yaşatılması çelişkilerinde, eşit olmayan iki kutuplu dünya çatışmacılığında.. İslam dünyasının Nasır önder, o zamanki şeriatçı otoriter dünyalarının içinde, Tito üçüncü önderliğinde oluşturulan dünyanın, özyönetimin, eksikli gedikli yarattığı Yugoslavya’nın nasıl iki cepheden bilinçli, çıkarları adına saldırıya uğradığının acılarına da tanığız.. Yanlış anlamayın, derdim tarihte dolanıp durmak hiç değil. Günlerdir bizde, ülkemiz sorunlarına dönük olarak yapılan, kuşkusuz kendi bakış açıları, kutuplarına göre hesaplı tartışmalarda kafalarımıza sokulan çarpık tartışmalara bir ışık tutmak katkısı olabilir mi diye düşünürüm.. Yine kestirmeden Türkiye’nin son çarpıcı yalnızlaştırılması sorgulanırken, siyahlarla beyazların karışmaması için kimi tuzak çamurlara çok dikkat etmek gerek.. Hani sözde Trump’ın karşısında Sırbistan Başkanı’nın görüntülere yakalandığı üzere okuma hakkını kazanamadığı bir metne imza atması ile dalga geçiliyor ya.. Öncesinden tuzaklarda Soros fonları ile Belgrad’ın kırmızıturuncu karanfil darbeleri ile kutarılmasına ağıt düzmüşlerdi ya.. Onu unutup sonra “Katil Miloseviç”in çıkarılması tuzağında Bosnalı Müslümanlar katledilmiş, kadınlarına tecavüz edilmişti ya.. Aynı oyunun devamıydı. Dünkü imza oyununda da ne yazık ki Kosova devletçiğinin de imzası var. Priştine Meclisi’nde Müslümanlar, İsrail’e Kudüs üzerinden taşeronluk yaptırılmasından yakınıyorlar haberiniz var mı?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle