09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 8 EYLÜL 2020 SALI HABER Kayyım olarak atananların da aralarında bulunduğu 43 mülki idare amiri açığa alındı Yine idam Devlet Bahçeli’nin yine huyu depreşti, bir kez daha saplantısını gündeme getirdi ve idam cezasının geri getirilmesini istedi. Siyaset sahnemizde abes bir öneri ortaya atmaya görün, hemen birçok yerden destekçi bulmanız kaçınılmazdır. Nitekim bu kez de öyle oldu. TBMM Başkanı Mustafa Şentop “belli suçlarla sınırlı olmak üzere” idam cezasına taraftar olduğunu söyledi. Onu, “Vatandaşımız istiyorsa, bunu parlamentoda yapmak zorundayız” sözleriyle AKP Grup Başkanvekili Cahit Özkan izledi. Arkadaşımız Zehra Özdilek’in dünkü Cumhuriyet’te yayımlanan haberinde belirttiğine göre, Turgut Kazan, Rıza Türmen, Prof. Köksal Bayraktar gibi ciddi hukukçular ise yeniden gündeme taşınan ölüm cezası tartışmalarını “gereksiz ve saçma” bulmaktaydılar. Gerçekten de öyledir. Şu anda bin dert ile hemhal olmuş Türkiye’de en son tartışılacak konu idam cezasının geri getirilmesidir. İdamı geri getirerek Türkiye’nin hangi sorununu çözebilirsiniz? Suriyeli sığınmacıları mı? Suriye’de içine saplandığımız batağı mı? Koronavirüs salgınını mı? Doğu Akdeniz’deki ve de her konudaki korkunç yalnızlığımızı mı? Her geçen gün daha da karmaşıklaşan Libya ile ilişkilerimizi mi? Cumhuriyet tarihinin en büyük çıkmazı olmaya doğru seyreden ekonomik durumu mu? HHH Bu ortamda üzerinde ciddi olarak düşünülmesi gereken konu yukarıda sıralanmış olan ve hepsi de birbirinden ağır sorunlarla doluyken hâlâ Bahçeli gibi “sallandıracaksın üç beş kişiyi bak...” zihniyetinde olanların iktidar ortağı olmalarıdır. Bu zihniyet yüzünden bu saçma ve gereksiz konuyla kamuoyu uzun süre işgal edilebilmektedir. Siyasi yaşamı bir sürü ayıpla dolu, yargısı tek adamın emrinde olma sakatlığıyla malul Türkiye’de çok şükür ki idam cezası 34 yıldır fiilen, 18 yıldır da resmen yoktur. Böyle bir durumda, idam cezasını yeniden geri getirdiği takdirde, Türkiye bu alanda tek ülke olmak konumuna gelecektir. Evet, bugün ABD’nin kimi eyaletleri de dahil olmak üzere, 58 ülkede idam cezası vardır. Ama buna karşılık, 21. yüzyılda idam cezasını getiren bir tek ülke bile yoktur. Eğer Bahçeli’nin önerisi kabul edilirse, Türkiye 21. yüzyılda idam cezasını yeniden canlandıran tek ülke olacaktır. Böyle bir girişim Türkiye’nin kurucu üyesi olduğu Avrupa Konseyi’nden de çıkarılması sonucunu doğuracaktır. Çünkü Avrupa Konseyi idam uygulamasını hukuk dışı olarak kabul etmektedir. HHH Uygulaması ancak otoriter baskıcı ülkelerde kalmış olan idam, artık çağdışı bir kurumdur. Çağdaş ceza sistemlerinde, cezanın asıl amacı caydırıcılıktır. Cezanın caydırıcı olması, suçların mutlaka cezalandırılacakları ve çeşitli gerekçelerle suçun karşılıksız kalmayacağı inancının kamuoyunda pekişmiş olmasına bağlıdır. Yargının bağımsızlığının zedelenmiş olmasının yanı sıra, çok çeşitli saikler ve yöntemlerle suçun cezasız kalma olasılığının söz konusu olması, cezaların caydırıcılık işlevini zedeler. Örneğin çocuklara karşı işlenen tecavüz veya kadınlara karşı işlenen şiddet suçlarında, sanıkların çeşitli çevrelerin hoşgörüsüyle veya göz yummalarıyla cezasız kalmaları veya hafifletici sebeplerden yararlanmaları, bu suçlar ile ilgili olarak konmuş cezaların, nasıl olsa tam olarak uygulanmayacağını düşündüreceğinden caydırıcılık unsurlarının zedelenmesine yol açar. Kısacası, cezanın caydırıcılığı ağırlığıyla orantılı değildir. Bunun en güzel örneğini de Arthur Koestler ölüm cezası konusundaki çalışmasında anlatır. Koestler’in yazdığına göre, ortaçağ İngilteresi’nde yankesiciliğin cezası ölümdü. Ama gelin görün ki yankesicilik suçunun en fazla işlendiği yerler ise yankesicilerin cezalarının halkın önünde infaz edildiği meydanlardı ve suçlar infaz törenleri sırasında doruğa çıkmaktaydı. İdam cezasının yeniden getirilmesi hiçbir şeye yaramayacak, üstelik Türkiye’nin çağdaş dünyadan kopukluğunu artıracaktır. KAFTANCIOĞLU’NDAN TEPKİ: Sanatoryumu sağlık çalışanlarına verin CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, Türkiye’nin ilk pandemi hastanesi olarak kullanılan Heybeliada Sanatoryumu’nun Diyanet İşleri Başkanlığı’na devredilmesine tepki gösterdi. Kaftancıoğlu, “Heybeliada Sanatoryumu sağlık çalışanlarımız için dinlenme tesisi olsun. Aynı zamanda sağlık merkezi olarak yeniden halkın hizmetine açılsın” dedi. Kaftancıoğlu, “Bu sanatoryum Atatürk tarafından ülkemiz ve İstanbul için tarihi ve kültürel bir miras. Biz bu tarihi mirasın ranta kurban gitmemesi için elimizden geleni yapacağız. Ben bir kez daha Adalar ve İstanbul halkımızı sahibi oldukları bu değerleri korumaya davet ediyorum” diye konuştu. l İç Politika Kaymakam depremi İçişleri Bakanlığı, FETÖ soruşturması kapsamında aktif görevde bulunan 43 kaymakam ve va li yardımcısını görevden uzaklaştır dı. Açığa alınan kaymakamlar ara sında, kayyım olarak gö rev yapanların da olduğu öğrenilirken, önümüzde ki günlerde sayının daha da artacağı belirtildi. ALICAN 15 Temmuz darbe giri ULUDAĞ şiminin ardından kamu daki FETÖ soruşturmala rının önemli bir ayağını mülki idare amirleri oluşturdu. Darbe girişiminin ardından bugü ne kadar 1875 mülki idare amirin den 563’ü ile ilgili soruşturma açıl dı. Bunlardan 470’i ihraç edilirken, 93 mülki idare amiri de görevinden uzaklaştırıldı. FETÖ’nün “mülki idare mah rem imamları”na yönelik MİT ve Emniyet’in yürüttüğü çalışmalar so DAHA ÖNCE KRIZ YARATMIŞTI Savcılıkların kaymakamlara yönelik operasyonları, daha önce İçişleri Bakanlığı ile krize neden olmuştu. Darbe girişiminin ardından FETÖ’nün kaymakam yapılanmasına yönelik peş peşe operasyonlar yapan dönemin Tokat Başsavcısı Erdoğan Bayrakdar, iddiaya göre Bakan Sü leyman Soylu ile tartıştı. Soylu’nun, aradığı başsavcıya “Siz hepsini alırsanız, ben kiminle çalışacağım” dediği iddia edildi. Başsavcı Bayrakdar, daha sonra 2017’de HSK tarafından görevden alınırken, soruşturma dosyalarının önemli bölümü Ankara’ya devredildi. l ANKARA nucu elde edilen bilgilerden yeni isimlere ulaşıldı. Bilgiler, Ankara Başsavcılığı ve İçişleri Bakanlığı ile paylaşıldı. İddiaya göre, FETÖ ile bağlantılı 400 kaymakam ve vali yardımcısının isminin tespit edildiği bildirildi. Alınan bilgiye göre, FETÖ ile bağlantılı olduğu belirlenen çoğu Doğu ve Güneydoğu illerinde olmak üzere aktif görevdeki 43 kaymakam ve vali yardımcısı İçişleri Bakanlığı talimatıyla görevden alındı. Dün sabah saatlerinden itibaren İçişleri Bakanlığı’ndan ye ni görevden alma kararları illere tebliğ edilmeye başlandı. Kayyımlar da var Görevden alınanlar arasında Diyarbakır Silvan Kaymakamı ve aynı zamanda belediye kayyımı Mehmet Uslu, Ağrı Diyadin Kaymakamı ve aynı zamanda belediye kayyımı Hasan Doğan, Batman Beşiri Kaymakamı Sinan Aşçı, Bitlis Güroymak Kaymakamı Muhammet Furkan Sancaktutar de yer aldı. Erzurum’un Narman, Uzundere ve Hınıs ilçe kaymakamları, Şanlıurfa’nın Akçakale ile merkez Karaköprü ilçe kaymakamları açığa alındı. Görevden alma listesinde Pensilvanya’ya giderek Fethullah Gülen’i ziyaret eden kaymakam ve vali yardımcısının isimlerinin yer almaması soru işaretlerine neden oldu. Metiner’den mesaj FETÖ ile mücadele konusunda İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile daha önce polemik yaşayan eski AKP milletvekili Mehmet Metiner, görevden almalara ilişkin, “Ata yurdum Ağrı’dan üç kaymakam FETÖ iltisakları dolayısıyla görevden alındı. Demek ki neymiş, kripto unsurlar her yerde varlar. Kurumsal asabiyete gerek yok. Her an tetikte olmalı ve yapılan uyarıları dikkate almalıyız. Duyarlılığından dolayı Bakanlığımıza teşekkürler” paylaşımını yaptı. İnsani ilişkilere vurgu yapan Demirtaş, liderlerin bu anlayışla hareket etmesini istedi ‘Akşener’e kahvaltıya giderdim’ FİRARİ SANIK SONKUR Almanya Sivas sanığını iade etmedi ALİCAN ULUDAĞ Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Sivas Katliamı davasının üç firari sanığından Murat Sonkur’un Almanya’dan iade edilmesi talebine olumsuz yanıt geldi. Almanya Federal Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, 23 Temmuz 2020’de gönderdiği notada, Sonkur’un iadesinin onaylanmasının ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum edilmesi ihtimali bulunması nedeniyle mümkün olmadığı bildirildi. Söz konusu yanıt, Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla mahkeme dosyasına girdi. Bakanlık: İtiraz edin Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü Suçluların İadesi ve Hükümlü Nakil Bürosu Daire Başkanı Bayram Erdaş, Dışişleri Bakanlığı’na 27 Ağustos’ta “İvedi” notuyla bir yazı gönderdi. Almanya adli makamlarınca verilen kararın kesinleşip kesinleşmediği, kesinleşmediyse karara karşı gidilebilecek itiraz yolları hususunda bilgi verilmesi talep edilen yazıda, “Şayet karar kesinleşmişse anılan ret kararının Türkçe tercümelerinin bakanlığımıza iletilmesi hususunda gereğinin Dışişleri Bakanlığı’ndan arz ve talep ederim” denildi. Adalet Bakanlığı’nın yazısında, sanık Sonkur’un iadesinin talep edilmesine esas teşkil eden suçun “Anayasal Düzeni Zorla Bozmaya Kalkışmak” suçu olduğu ve muhteviyatında bir terör suçu olduğuna işaret edildi. İade talebinin reddedilmesinin kabul edilmesinin mümkün olmadığı belirtilen yazıda, “Söz konusu kararın, uluslararası sözleşme hükümleri ve terörizme karşı uluslararası işbirliği anlayışı ile bağdaşmadığı da aşikârdır” denildi. Yazıda, Sivas Katliamı’nın yapıldığı gün neler yaşandığı, hangi sloganların atıldığı, otelin nasıl yakıldığı, kaç kişinin öldüğü de ayrıntılarıyla yer aldı. Almanya’nın iade talebini reddetmesine tepki gösteren Sivas Davası Müdahil Avukatı Ali Yılmaz, “Nazi kıyımını yaşamış Almanya nasıl bu kadar duyarsız kalabilir? Vahim hatadan dönmeleri için Almanya adli makamlarını uyarmalıyız. En kısa süre içinde Büyükelçilikle görüşmeliyiz” dedi. Zamanaşımı tehlikesi Sivas Katliamı davası duruşması, yarın Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. Kırmızı bültenle aranan firari sanıklar Murat Sonkur, Eren Ceylan ve Murat Karataş yakalanmazsa davanın 2023’te zamanaşımından düşmesi bekleniyor. Müşteki avukatları, katliamın insanlığa karşı suç olduğunu belirterek zamanaşımı uygulanmaması görüşünü savunuyor. Sivas Katliamı avukatları, Cafer Erçakmak’ın arasında bulunduğu bazı sanıkların yargılandığı davanın zaman aşımı nedeniyle düşürülmesi üzerine 2014’te Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştu. Yüksek Mahkeme, aradan 6 yıl geçmesine karşın davayı esastan görüşmedi. Oysa AYM, şu an 2016’da yapılan başvuruları görüşüp karar veriyor. Sivas Katliamı başvurusunun bekletildiği AYM’de Celal Mümtaz Akıncı da üye olarak görev yapıyor. Akıncı, avukat olarak mesleğini sürdürürken Madımak Katliamı’nda bazı sanıkların avukatlığını yapmıştı. l ANKARA IĞNELI FIRÇA ZAFER TEMOÇIN İBB BAŞKANI EKREM İMAMOĞLU Avcılar’a ‘yıldız’ müjdesi İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, dün Avcılar Meydanı ve sahilinde başlanacak projelerle ilgili inceleme gezisi yaptı. İmamoğlu’na Avcılar Belediye Başkanı Turan Hançerli de eşlik etti. Avcılar Meydanı’nı yayalaştırmayı ve hakla, çevredeki üniversiteleri buluşturmayı amaçladıklarını belirten İmamoğlu, “Belediye binasından başlayan, Marmara Caddesi ve bu meydan, inşallah metromuzla, fünikülerle veya diğer unsurlarla buluşan bir mantıkta Avcılar’ın yıldızı olacak. Bu yıldız işlerimize 2021’de çok önem ver mek istiyoruz. Avcılar için de şu anda o yıldızın içindeyiz aslında” dedi. İmamoğlu’na ziyaretinden dolayı teşekkür eden Hançerli de “Bugün buraya gelmeniz çok kıymetli. Önemli ölçüde yol alındı. İnşallah 2021’de kazmayı vurabilecek durumda oluruz” diye konuştu. İmamoğlu, Avcılar’daki kentsel dönüşümle ilgili bir soruya ise “Depremin Avcılar için ne kadar tehditkâr olduğunun farkındayız. Planlama noktasında ilçe belediyesiyle müşterek çalışacağız” yanıtını verdi. l İç Politika İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI SOYER: 9 Eylül’ü coşkuyla kutlayacağız İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda pandemi döneminde kısıtlamaların sadece milli bayramlarda uygulandığını belirterek “Kısıtlamaların sadece milli günlerde uygulanmasını sessizce izleyemeyiz. Pandemiye karşı önlemlerimizi alıp coşku ve heyecanla 9 Eylül İzmir’in kurtuluşunu kutlayacağız” dedi. Salgın önlemli koşu İzmir’in işgalden kurtuluşunun anısına bu yıl sekizincisi düzenlenen 9 Eylül Uluslararası İzmir Yarı Maratonu koşuldu. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Türkiye Atletizm Federasyonu’nun önerdiği kurallar çerçevesinde 500 kişi ile sınırlandıran yarışa 350 sporcu alındı. Cumhuriyet Meydanı ile İnciraltı arasındaki 21 kilometre 97 metrelik parkurda koşulan yarışı İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tunç Soyer başlattı ve hemen sonra 35001 numaralı forma ile yarışa katıldı. İzmirliler maratona katılan sporcuları yarış güzergâhı boyunca alkışlayarak destekledi. 21 kilometrelik parkuru tamamlayan Başkan Soyer koşunun ardından yarışta dereceye girenlerine madalyalarını verdi. Erkekler kategorisinde geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Etiyopyalı atlet Getaye Gelaw oldu. Milli atlet Sezgin Ataç ikinciliği, milli atlet Saffet Elkatmış da üçüncülüğü aldı. l İZMİR / Cumhuriyet “Başak’la birlikte Meral Hanım’ın kapısı çalıp ‘kahvaltıya geldik’ derdim” diyen Demirtaş’a, Akşener, “Güneydoğu’nun gelenekleri”ni örnek göstererek “Kan davalınız bile olsa kapıyı çalanı içeri alırsınız” yanıtı verdi. Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, gazeteci Ruşen Çakır’ın sorularını yanıtlayarak çeşitli açıklamalarda bulundu. Güçlendirilmiş parlamenter sistem ve ittifaklara ilişkin soruya Demirtaş, “Demokratik bir topluma ulaşabilmenin ilk adımları bunu kimlerle, hangi yöntemlerle, hangi ilkelerle yapacağımızı belirleyip hayata geçirmektir. İttifak ve mücadele birliği kurulmadan da seçim kazanılabilir belki ama demokrasi kazanılamaz. Demokrasi mücadelesi, geniş toplumsal kesimlerin desteğini alır ve kitleselleşirse seçim de bir an önce yapılır ve değişim daha erken başlar. Böylece zulmün yaratacağı daha fazla tahribatın da önüne geçilmiş olur. AKP’nin kendiliğinden gitmesini beklemek yerine, mücadeleyi ve demokratik güç birliğini, ittifakı büyütelim” dedi. Demokrasi cephesinin geçmişten gelen sorunları nasıl aşabileceğine yönelik soruya ise Selahattin Demirtaş, “Siyasi amaçla bir araya gelmeden önce tüm liderler, sırf aile ziyareti kapsamında ve insani ilişki çerçevesinde, bir kahvaltı için herhangi bir liderin evinde buluşarak birbirlerini daha yakından tanımaya, daha iyi anlamaya gayret edebilirler. Mesela ben dışarıda olsaydım bir sabah Başak ile birlikte Meral Hanım’ın kapısını çalar ve ‘Kahvaltıya geldik’ derdim. Yıllar önce, Ankara’da, bir akşam Tayyip Bey’in evine neredeyse bu şekilde gidecektim. (Rahmetli Dengir Bey de bunu önermişti.) Ancak Sayın Erdoğan bizim açımızdan hep öngörülemeyen bir lider oldu. Bizimle insani, siyasi ilişki geliştirmede ketumdu. Çözüm sürecinde bile böyleydi. Oysa ben şuna inanıyorum; önce birbirimizin insan yönüne odaklanalım ki siyasi sorunlarımıza dair çözüm noktasında daha iyi anlaşabilelim” ifadelerini kullandı. Akşener’den yanıt İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de FOX TV’de katıldığı programda, Selahattin Demirtaş’ın “Başak ile birlikte Meral Hanım’ın kapısını çalar ve kahvaltıya geldik deriz” sözlerine yanıt vererek “Haberin tamamını okumadım. Ama şunu söylemek isterim. Güneydoğu’da şöyle bir gelenek var, kan davalınız bile olsa kapınızı çaldığı zaman içeri alırsınız. Evin en yaşlısı tarafından karşılanır. Sonra kapıdan çıkıp gittikten sonra davanız devam eder. Güneydoğu’nun böyle bir özelliği var. Biz partimizi zaten değerler üzerinden kutuplaştıran anlayışı ortadan kaldırmak için kurduk. İnsan odaklı bir bakış açımız var. İnsanlar birbirleriyle derin dostluklar kurmak zorunda değil ama saygı göstermek zorunda. Bunu yaptığınız zaman derin sorunlar ortadan kalkar” yanıtını verdi. l İç Politika
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle