08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 27 EYLÜL 2020 PAZAR HABER/YORUM Furkan’lar çoğalırken... Furkan intihar etti. Kısaca hayal kurmaktan vazgeçti. Onun intihar mektubunu okurken aklıma karantina döneminde yaşadığım bir olay geldi. Herkes için sokağa çıkma yasağı var, bu nedenle sokağımdan motosikletli kuryeler son hızla geçip evlere yiyecek, içecek, onlardan birinin dediği gibi oje, saç boyası, tırnak makası götürüyorlar. Çok hızla hareket etmeleri gerekiyor, çünkü çalıştıkları şirketin talimatı var, asla bir yerde durmayacaklar, her şeyi en fazla yirmi dakika içinde yerine yetiştirecekler, şirket yönetimi onları cep telefonlarından izliyor. Yemek için, su içmek için duranın parası kesiliyor. İşte o günlerden bir gün ben de Godot’yu beklermaskemi, eldivenimi giymiş, elimde ken. Fotoğraf: Işıl makas kimselere görünmeden apart Özgentürk. man bahçelerinden gül kesiyorum. Adamın gül hırsızına çıkması umurumda değil. Tam köşeyi dönüyorum, hemen yanımda motosikletli bir kurye yere kapaklanıyor. Kimseler yok, hemen yanına gidiyorum, rengi sapsarı, titriyor. Sesi anca çıkıyor, “Teyze bana su verir misin? Ölüyorum.” Ne yaptığımı bilmeden caddede açık bir yer arıyorum, neyse bir fırın var, su istiyorum, fırıncılar bir şişe suyu bana uzatıyorlar, birden aklıma geliyor: “Lütfen şu poğaçalardan dört tane verir misiniz?” Gül kesmeye çıkmışım ya yanımda para yok, durumu anlatıp fırıncının insafına sığınıyorum. Kuryenin yanına geldiğimde onu motosikletin üstünde öylece kıvrılmış beklerken buluyorum. Su şişesini kapıp bir çırpıda bitiriyor, derin bir oh çekip poğaçalardan birini yemeye başlıyor. Biraz kendine geldiğinde bana teşekkür ediyor, 18 saattir çalışıyormuş, dur durak bilmeden. Eve gidince sadece uyuyormuş, hayal kurmayı çoktan unutmuş. Furkan mektubunda şöyle demiş: “Merak ediyorum, neden kimse bana değerli olduğumu hissetirmiyor? Neden kimse beni sevmiyor? Milyarlarca insan olmasına rağmen neden kendimi bu dünyada yalnız ve değersiz hissediyorum. Biraz daha eğlenceli, daha yakışıklı, daha çalışkan olmam gerek. Hayat bunları istiyor. Benim bunları karşılayacak ne gücüm ne de umudum var.” Birden aklıma başka bir intihar olayı geliyor. Bir onur intiharı. Gaziantep Zeugma Müzesi’nde görevli arkeolog Merve Kaçmış 13 Ocak 2020 günü intihar etti. Genç arkeolog, geride bıraktığı mektubunda müzedeki envanter kaydı olmayan ya da hiç bulunmayan eserlerin üzerine zimmetlendirilmek istenmesi nedeniyle ağır bir baskı gördüğünü açıkladı. Daha sonra kayıp on eser bulunmadı. Görevlilerin bir kısmı işten uzaklaştırıldı. Ama Merve, o gencecik kız, bu çok karmaşık, ezici, insanı sürekli aşağılayan hayata dayanamamıştı. Dostlarım ne yazık ki bir ülkede genç intiharları çoğalmaya başlamışsa, herkes için tehlike çanları çalmaya başlamıştır. Kimseler kendilerini aldatmasın, “Onlar da çalışmak istemiyorlar, hemen CEO olmak istiyorlar”, “Saygısızlar” gibi cümleler kurmasın, onların büyük çoğunluğu açlıkla, evet açlıkla karşı karşıya. Onların bu kadar “geleceksiz” kalmalarında hepimizin suçu var. Sessizliğimiz, bencilliğimiz onları öldürüyor! İşte onlardan birinin daha hikâyesi, dostum Orhan Aydın’dan aldım: “Adı Leyla Pınar idi, 28 yaşında. Elbistan doğumlu. Sarı uzun saçları, yeşil elma gibi gözleri vardı. Sahnede peri, hayat içinde ise unutulmuş bir şarkı gibi gezerdi. Okuduğu oyunculuk bölümünü, bursu kesildiği için yarım bırakıp çalışmak zorunda kalmıştı. En büyük tutkusu tiyatro, kitap, müzik ve danstı. İki arkadaşıyla ile bir oda bir salon evde nefes almaya çalışıyordu. Kendi yazdığı, yönettiği, dekorlarını, kostümlerini kendisinin kotardığı doğaçevrehayvan üstüne metinleri hayata katıyor, çocuk tiyatrosu yaparak hayata tutunuyordu. 6 aydır sahneler, salonlar, okullar kapalıydı. Geçen hafta evindeki tüm kitaplarını satmak zorunda kalmıştı. Son parası ile mahalle bakkalından aldığı balonları şişirip çocuklara dağıttığı biliniyor. 3 gün önce siyah bir kartonun üstüne, palyaço makyajı yaparken kullandığı malzemelerle ‘Boğuluyorum’ diye yazarak yaşama veda etti. Cami avlusunda mahallenin çocukları ve ev arkadaşlarından başka kimseler yoktu.” Şimdi sakın ola ki “Başka bir iş yapsaymış” demeyin, onun bir tutkusu vardı ve bu ülkede tutkulu olmak, tutkularının peşinden gitmek kolay değil. Bir pazar sabahı canınızı sıktım. Müge Anlı’nın programlarını izlemenizi öneririm, ülkemizin nasıl bir bataklık haline geldiğini göreceksiniz. İşte bu bataklık en çok hayatını değerli kılmak için bir amaç bulmaya çalışan, tutkularından vazgeçmeyen genç insanları boğuyor. Bütün bunlar olurken “Mustafa Kemal mi, Atatürk mü?” tartışmasının hiçbir anlamı kalmıyor. Manavların önünde çürümeye yüz tutmuş meyve ve sebzeleri tek tek ayıklayanlar çoğalıyor, icra daireleri tıka basa dolu, KürtTürk fark etmiyor, iktidar her gün en az elli kişiyi gözaltına alıyor, tutukluyor. Paraları ödenmediği için Amerikan ilaç şirketleri Türkiye’ye ilaç göndermekten neredeyse vazgeçiyor, bir ekonomist ülkede kasa satışının patladığını söylüyor, bu kasaları alanlar öyle büyük şirketler filan değil, bizzat parası ve altını olan ülkenin şanslı kesimi. Ve biz Godot’yu beklemeye devam ediyoruz. 27 EYLÜL 2020 SAYI: 34686 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Yayın Koordinatörü Serkan Ozan Yazıişleri Müdürleri İpek Özbey Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Hakan Akarsu (Ekler) Görsel Yönetmen Münevver Oskay Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Gece: Ayça Bilgin Demir l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Jale Özgentürk l İç Politika: Ali Açar l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Fotoğraf: Uğur Demir l Spor: Sami Gürel l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: l İstanbul: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Yenibosna mh. 29 Ekim Cd. no: 1A/41 Bahçelievler/İstanbul Tel : 0212 454 35 10. l Ankara : İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Saracalar mh. 57. cd. no: 21/A Akyurt/Ankara Tel : 0312 353 29 61. l İzmir: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Fatih mh. 199 sok. no:1/7 SarnıçGaziemir/İzmir Tel : 0232 483 96 60. l Adana: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Levent mh. 1791 sok. no: 33/A Yüreğir/Adana Tel : 0322 346 36 25. l Trabzon: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Organize sanayi Bölgesi no: 2 Arsin/Trabzon Tel : 0462 71 40 20. l Antalya: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Yenigöl mh. Serik cad. Havaalanı yolu üzeri no: 38 Antalya Tel : 0242 340 50 40. Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 05:25 06:50 13:00 16:21 19:01 20:20 Ankara 05:11 06:34 12:45 16:06 18:45 20:03 İzmir 05:35 06:57 13:07 16:29 19:08 20:24 Ali, ezeli düşmanları Gardiklilerin önünde diz çöküp baş eğmelerini bir süre sessizce seyretti. Sonra onlara güvence verdi, bol bol kardeşlerim, oğullarım, canlarım gibi muazzez isimlerle hitap etti. Hepsine parlak vaatlerde bulunup komşu bir hana çağırdı. Orada, Gardiklilere mutabakat teminatı olarak muhteşem bir ziyafet sunacaktı. Gardikliler Ali’ye dua ettiler, iyi niyetinden şüphe duydukları için birbirlerini suçlayıp neşeyle hanın yolunu tuttular. Şendriya kayalığından tahtırevanla inen Ali, kayanın dibine gelince atına bindi ve askerlerini arkasına alarak hana ilerledi. Duvarların çevresinde atıyla iki kez tur attı ve Gardiklilerin üstüne kapatılan kapının önünde durup, içeri girin işareti verdiği Müslüman çuhadarlara: “Gebertin!” diye bağırdı. Çuhadarlar şaşkınlık ve dehşet içinde donakaldılar. Öfkeli paşa emrini tekrarlayınca, silahlarını yere attılar. Paşa infial halindeki askerleri önce pohpohladı, sonra tehdit etti, ama boşuna. Onları geri çekip bu sefer bayrağı altındaki Mirdita Katoliklerine hitap etti: Latinler dediler ki cellat değiliz! “Namıma düşman olanları yok etme görevini şimdi size tevdi ediyorum, cesur Latinler! İntikamıların başında ilerleyip infazı üstlenmeyi önerdi. Ali Paşa rahatlamıştı. Tanaş Vanya’ya yetki verdi ve katliam manzarasının tadını çıkarmak Tepedelenli Ali Paşa’dan üzere atının sırtında yüksekçe bir Monte Kristo Kontu’na tepeye çıktı. Katolik Mirditalılar ile Müslüman mı alın, bu hizmetin karşılığını en çuhadarlar bir arabüyük mükafatlarla vereceğim!” ya gelip vadesi dolan talihsiz GarMirdita saflarından bir homur diklilerin ruhuna dua etmek için tu yükseldi. Ali Paşa, katliama bi diz çöktüler. çilmesi gereken bedeli tartıştıklaAli Paşa’nın karabinayı ateşlerını sandı. yerek verdiği işaretin ardından ha“Söyleyin” diye haykırdı. “Sizi nın içinden korkunç feryatlar yandinleyip hoşnut etmeye hazırım!” kılandı. Mirdita Katoliklerinin başı, öne Bir saat süren katliamdan sonra çıkıp paşaya yaklaştı. Siyah pezemini tamamen cesetlerle kaplerinin kapüşonunu indirdi, yüzü lanan han, kasvetli bir sessizliğe ne karşı “Ali Paşa” dedi kararlı bir büründü.* sesle. “Sözlerin bize hakarettir. Silahsız esirleri boğazlayacak tıyAli, Cesare Borgia’nın nette insanlar değiliz biz. Gardikli Müslüman olmuş hali** leri serbest bırak, onlara silahlarını geri ver. O zaman savaşırız onlarla. Biz asker olarak senin hizmetindeyiz, cellat olarak değil!” Osmanlı’ya Mora’yı kaybettiren vali olarak da bilinen Tepedelenli Ali Paşa; ahlaksız kişiliği ve gaddar zekâsıyla Machiavelli’nin Siyah pelerinli Katolik taburun adeta Müslüman ruh ikizi olarak tezahürat yaptığı bu sözler üzeri 18. yüzyıl Batı edebiyatçılarının ne Ali Paşa korktu. Çevresini kuş çok ilgisini çekmiştir. Örneğin emkuyla gözlerken tam Gardiklileri peryal İngiltere’nin en büyük şairi bağışladığını ilan edecekti ki, Rum sayılan Lord Byron, pek çok Avdönmesi ve Paşa’nın pek kıymet rupa ülkesiyle doğrudan ilişki kulisi, hatta gayri meşru oğlu olduğu ran Ali Paşa’yı 1809 yılında ziyasöylenen Tanaş Vanya, çapulcu ret etmiş ve hakkında bir dizi yazı yazmıştır. Üç Silahşörler başta olmak üzere pek çok unutulmaz romanın yazarı Fransız Alexandre Dumas ise Osmanlı’ya karşı başlayan Yunan isyanını bastırmak için 1788’de Vanya valisi atanan, ama Epir bölgesinde nüfuzunu genişletip Osmanlı’ya isyan etmesinin ardından 1822’de kurşunla infazını takiben kesilen kellesi İstanbul’a gönderilen Tepedelenli Ali Paşa’yı, ölümünden çok sonra derinlemesine irdeleyen edebiyatçı olmuştur. 1844 yılında yayımlanan ve dünya çapında ün kazanan Monte Kristo Kontu romanında geniş biçimde Vanya valisinin yaşamından esinlenen Alexandre Dumas; 1862 yılında “Ali Pacha” başlığını taşıyan biyografik romanla “Tiberius, Caligula ve Neron’u kişiliğinde buluşturan adam” diye nitelediği Tepedelenli’nin en ayrıntılı portresini edebiyat tarihine kazandırmıştır. Cehalet zindanında Osmanlıyız diye volta atarken, liselerde Türkiye’nin ilk Cumhurbaşkanı kim sorusuna “Recep Tayyip Kılıçdaroğlu” yanıtı veren gençler yetiştiren ülkemizde, okumaya ve okutmaya klasiklerden başlamakta yarar var. *Alıntı/Tepedelenli Ali Paşa (Çeviren: Didem Tuna) Kırmızı Kedi Yayınevi, 2020 **Alexandre Dumas’nın betimlemesi, sayfa 33. Deli Dumrul, susuz dere üstüne köprü yaptırdı. Geçenden 5, geçdeğil; elhamdülillah Müslüman! Güvencesi garanti yani. Amma mesela “Cumhurimeyenden 10 kuruş aldı. Deyet tarihinin en büyük camide Korkut’un anlattığı en eski si” diye inşa edilen 63 bin kiTürk efsanesi böyle doğdu. şilik Çamlıca Camii’ne neReyiz de geçiş garantili den cemaat garantisi verilmiköprülerle yaptırıyor. yor da sabah namazına 63 kişi Fıstıki yeşil hak... Haşa deli meli değil, sadece partili Sayın Cumhurbaşkanımız. bile gelmediği için müftülük bu caminin kendi personelini Efsane olacak mı bilemiyoruz. takibe alıyor? (Milli Gazete) Ama Washington’dan gelen son haber çok olumlu. Temsilciler Meclisi Başkanı Bayan Pelosi, demokrasiye meydan okuyan “dünyanın 4 liderinden ikincisi olarak Mr. Erdoğan”ı sayıyor. Şimdi sabırla 2023’ü beklememiz gerekiyor ki.. Seçimi kaybetsin. Bir numara icat etsin. Koltuğu teslim etmesin. Bir dünya efsanesi olsun. Cami ve ilim müjdesi Diyanet Başkanı, son cuma hutbesinde müjdeyi verdi: “1 Ekim’den itibaren ‘Camiler ve Din Görevlileri Haftası’nı kutlayacağız!.” Bu yılın anafikri de “cami ve ilim” imiş. Lütfen, “O nemene ilim?” demeyelim ve müjdenin devamına kulak verelim: “Ömrünü din hizmetine adayan Yanıt net ve kesindi: “Kadından imam olmaz!” H Olmaz ise imam hatip okulları neden kız öğrenci ile dolduruluyor? İdeal birer eş olsunlar diye mi? Öyleyse boşa gayret. İmam hatipliden ideal bakan, ideal Danıştay başkanı, ideal vali hatta tövbe tövbe ideal cumhurbaşkanı olmadı ki ideal eşe de layık olsunlar! Olanlar da Allah saadetlerini daim etsin, zaten müktesep hak sahibi. Diyanet Başkanı, “ömrünü din hizmetine adayan fedakâr hocalar”dan da söz ediyor. Ömrünü din hizmetine adamak çok mu ağır fedakârlık ki kadınlara kıyılamıyor da sadece erkek milletinin sırtına yükleniyor? Cemaat garantisi verilirse cehennemlik olacağından mı korkuluyor? Bu ihtimal asıl milyarlarca dolar garantili köprüler için söz konusu değil mi? Bu sorular kimilerini çileden çıkarabilir ama kimseyi dinden çıkarmaz! İlla unutma hakkı Yandaşlar arada bir köpürüyor: “Sayın Erdoğan’ı takıntı yapmışsınız... Unutun kardeşim... İki dakika unutun!” Keşke mümkün olsa! Onlar da biliyor ki ülkenin yarıdan fazlası sesine bile tahammül edemiyor.. Bahçeli’yi öne çıkararak millete sunduğu “ihtiyaç molası” bu yüzden. Amaç, hiç değilse beş on saatliğine kendisini unutturma. Geçenlerde “unutulma hakkı yasafedakâr hocalarımız ile camileri inşa ve ihya eden aziz milletimizi rahmet ve minnetle yâdedeceğiz.” Dinden çıkaran sorular sı” çıkarıldı. Bu hak, hakların en postmoderni. İnsan hakkı, çalışma hakkı, eğiMüjde değil, deve anatomisi. “İlKimi sorular Diyanet fetvalarında tim hakkı, sağlıklı yaşam hakkı. Hepme” neresini nasıl uyduracağız? “dinden çıkaran sorulardan” sayılı sine doyduk. (Kul hakkı, iktidar için “Rahmetli” ilan edilen milletimize yor. Kişiyi Tanrı’ya eş koşmaya, şir Kuranıkerim’de sadece kenar süsü.) mi yanalım, milletin eşdeğer tutuldu ke kadar götürüyormuş. Şahsa özel anayasa ve yasalarla ğu “fedakâr hocalarımızı” hangi vaKendisi de bizzat fedakâr bir imam hakkın her türü her boyayla boyandı. sıflarıyla nasıl analım? olduğu için Diyanet İşleri Başkanı’nın Fıstıki yeşili de “unutulma yasası” ile Diyanet’in 150 bin kişilik kadrosu laflarını fazla kurcalamayalım. tamamlandı. varmış. Ama yeterli değilmiş: Amma madem “cami ve ilim hafBu yasa, dijital ortamdan kişiye ait “Bütçemizin yüzde 96.5’i, perso tası” arifesindeyiz. Şu soru ilmen, rahatsız edici içeriklerin silinmesinel maaşlarına gidiyor. 88 bin cami, hem farz hem sünnet sayılmalı: ni isteme hakkı olarak tanımlanıyor. 30 bin Kuran kursu var. Her yıl 600 “Köprüler, otoyollar, tüneller için ge Zira dijital âlemin hafızası “sıfırlama adet yeni cami yapılıyor. (Ülkemiz çiş, havaalanları için yolcu, hastaneler kasetleri”, “valilere verilen PKK’ye de iki günde 3 cami yeni açılıyor de için hasta garantisi veriliyor da neden dokunmayın haberleri” ile dolu. mektir bu). Yurtdışında da 2 bin din Allah’ın her günü yenisi açılan cami “Unutulma Yasası”nın ne için çıkagörevlisi çalışıyor.” ler için cemaat garantisi verilmiyor?” rıldığı belli. Kendisine “Kadın imam var mı” di Üstelik halkımızın yüzde 99.5’i Ama “hatırlatma”nın güvenceye de soruldu. otomobil sahibi, yolcu veya hasta si yok! KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] TAKSİCİLERİN YOLCU ALMA KAVGASI Durakta vahşet: 3 ölü, 4 yaralı İstanbul’un Esenyurt ilçesinde dün sabah saatlerinde taksi durağı önünde çıkan silahlı, sopalı kavgada 3 kişi yaşamını yitirdi, 4 kişi yaralandı. İddiaya göre aralarında daha önceden yolcu alma yüzünden husumet bulunan başka bir taksi durağında çalışan Fatih G., Yalçın D. ve Zeytin A., Esenyurt Meydanı’ndaki durağa geldi. Durak önünde taksiciler arasında silahlı ve sopalı kavga çıktı. Kavgada bir kişi pompalı tüfekle 4 kişiyi vurdu. Saldırgan kaçarken, Fatih G., Yalçın D. ve Zeytin A., yaralandı. Hastaneye kaldırılan Cengiz ve Yavuz Dayanmaz kardeşler ile taksici Sinan Öztürk yaşamını yitirdi, Tahir Ç. tedavi altına alındı. Olayla ilgili sosyal medyaya yansıyan görüntülerde olayın şüphelisi olduğu ileri sürülen kişinin ağır yaralı olan kişinin otomobille üstünden geçtiği görüldü. l İSTANBUL/Cumhuriyet GASP ŞÜPHELILERI SERBEST BIRAKILDI HSK’den tepki çeken karara soruşturma İstanbul Bahçelievler’de restoran sahibini önce darp edip sonra yaklaşık 7 metre yükseklikten aşağıya atan şüpheliler önce serbest bırakıldı daha sonra tekrar gözaltına alındı. Şüphelilere tutuklama tedbiri uygulanmamasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK), inceleme başlattı. Bahçelievler’de satılık otomobil alacakları bahanesiyle 4 kişilik grup, restoran sahibi Suriye uyruklu Muhammed Selmo’yu dere yatağına götürüp silah zoruyla gasp etmek istedi. Şüpheliler darp ettikleri şahsı yaklaşık 7 metre yükseklikten dere yatağına attı. Ağır yaralanan restoran sahibi hastaneye kaldırılırken şahıslar polis ekipleri tarafından önce gözaltına alındı, ardından serbest bırakıldı. Haklarında yeniden yakalama kararı çıkartılan şüphelilerden birinin askerde olduğu öğrenilirken, şüphelilerden birinin gözaltına alındığı öğrenildi. Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, sosyal medyadan yaptığı paylaşımda “Kamu vicdanını şoke eden bir karar varsa bunun arkasında meslek kuralları ve disiplin hukukuna aykırı bir durum olup olmadığını araştırmak da HSK’nin görevi” dedi. HSK konuya ilişkin inceleme başlatıldığını açıkladı. l Haber Merkezi, ANKARA/Cumhuriyet ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] FETÖ’cü astsubaya MİT operasyonu İzmir’de, FETÖ’ye mensup sözde mahrem imam S.İ. ile aktif olarak görüşmeye devam ettiği belirlenen astsubay M.Ç, MİT destekli operasyonla yakalandı. FETÖ’nün, TSK’ye sızdırdığı mensuplarıyla haberleşmek için kullandığı ankesör ve sabit kontörlü hat aramaları da saptanan M.Ç., çıkarıldığı nöbetçi sulh ceza hâkimliğince tutuklandı. S.İ. de başka ilde yürütülen soruşturma kapsamında “terör örgütü yöneticisi olma” suçundan tutuklandı. l İHA 5 IŞİD şüphelisi tutuklandı Adana’da 22 Eylül’de IŞİD’e yönelik düzenlenen operasyonda gözaltına alınan 5 şüpheli tutuklandı. Soruşturma kapsamında hakkında gözaltı kararı verilen firari bir şüphelinin ise arandığı öğrenildi. l AA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle