22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 22 EYLÜL 2020 SALI HABER FinCEN belgelerine göre Türk bankaları uluslararası 538 şüpheli işleme aracılık etti Sarraf’a küresel ‘yardım’ Türkiye’nin de aralarında olduğu, İran’dan ABD’ye, Rusya’ya Avrupa ülkelerine, mali denetim takibi zor ada off shore hesaplarına uzanan, siyaset, bankacılık, iş dünyasını mercek altına alan, rüşvet, kaçakçılık, sahtecilikle iç içe küresel çapta yolsuzluk iddiaları bir kez daha gündemde. ABD Hazinesi’ne bağlı istihbarat birimi Mali Suçları Soruşturma Ağı’nın (FinCEN) belgelerine dayandırılan şüpheli fon transferleri, kara para aklama, rüşvet ağları iddialarında karşımızda yine “tanıdık” bir isim var, Rıza Sarraf ve bağlantıları... ABD merkezli haber sitesi Buzzfeed’e sızdırılan belgeler, dünyanın dört bir yanından araştırmacı gazetecileri bünyesinde barındıran Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu’yla (ICIJ) paylaşıldı. Dosyayla ilgili araştırmanın parçası olan Organize Suç ve Yolsuzluk Raporlama Projesi (OCCRP) ve Court House News Service’in haberinde ise Sarraf’ın kuryesi olarak bilinen Adem Karahan’ın işe ilk başladığı zaman kuşkuları üzerine patronunun kendisine söylediğini iddia ettiği şu ifadeler dikkat çekiyor: “Türk yetkililerden korkma. Hükümet işin içinde!” Karahan’ın kendisiyle aylar süren telefonla yapılan görüşmelerde İran’ın eski Cumhurbaşhanı Ahmedinejad ile Erdoğan’ın hükümet içinde yer alan bir akrabasına işaret ettiği iddia edildi. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın önceden Çalık CEO’su olduğu, bu şirket bünyesinde Aktif Bank’ın bulunduğu, bu bankanın da İran’la iş yaptığı savunuldu. Kurye Karahan’a göre, Sarraf ve ortağı Hüseyin Agajooni, İran hesaplarını boşaltmak için Albayrak’ın siyasete girmeden önce CEO’su olduğu Çalık Holding’e ait Aktif Bank’ı kullandı. Ayrıca aynı dönemde Çalık Holding’e bağlı Aktif Bank, Taliban’a destek olmakla suçlanan şirketin yanı sıra porno siteleri için para transfer etti. ICIJ’in analiz ettiği FinCEN kayıtlarında, Türkiye’deki banka hesaplarının gönderen ya da alıcı olarak geçtiği 538 işlem, “şüpheli” olarak nitelendirildi. Türkiye’deki banka hesaplarına gelen “şüpheli fon”ların miktarı, toplamda 70 milyon doları aşıyor. Türkiye’den yurtdışına yapılan “şüpheli havale” miktarı ise 71 milyon dolar. ABD’nin İran’a uyguladığı yaptırımların delinmesiyle suçlanan altın tüccarı Rıza Sarraf’ın küresel para akışının gerçekleşmesi için kurduğu ağda, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Merkez Bankası ile İngiltere merkezli Standard Chartered ve Almanya merkezli Deutsche Bank’ın da rol aldığı ortaya çıktı: l Sarraf’ın kurduğu ağın bir parçası olan Gunes General Trading adlı şirket, sızdırılan belgelere göre 20112012 arasında BAE finansal sisteminde 142 milyon dolar değerinde şüpheli işlemin gerçekleşmesinde rol aldı. l Standard Chartered bankasının 20072016 yılları arasında Sarraf ve ağı için toplamda 5.8 milyar doları aşan 37 bin 533 adet para transferi gerçekleştirilmesinde rol oynadığı ortaya çıktı. l Deutsche Bank’ın da ABD’de faaliyet gösteren bir iştirakinin Mart 2017’de, Sarraf ile ilişkili olduğu 2013 yılında kamuoyuna yansıyan bir şirket için yaklaşık 29 milyon dolar para transferi gerçekleştirdiği belirtildi. l Deutsche Bank, 2015’te ABD’nin İran’a uyguladığı yaptırımları ihlal ettiği için 258 milyon dolarlık para cezası ödemeyi kabul etti. l Standard Chartered, Sarraf’ın Mart 2016’da ABD’de tutuklanmasından sonra da bu işlemlere bir son vermedi. Tanıdık isimler! l Banka, OcakEylül 2016 arasında Sarraf ile bağlantılı olduğu belirlenen 24 şirket ve kişi için toplamda 133 milyon doları aşan 715 transfer yaptı. l FinCEN kayıtlarına göre bankanın OcakEylül 2016 arasında şüpheli para transferlerini aktardığı kişiler arasında Rıza Sarraf’ın kuryesi olmakla suçlanan Halil Akkaya, Murat Yılmaz, eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın özel kalemi Onur Kaya ve eski İçişleri Bakanı Muammer Güler de yer alıyor. l Aynı rapora göre Standard Chartered, Reza Sarraf’ın kardeşi Mohammad Sarraf’ın sahibi olduğu Lord Metal İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Ltd Şti adlı şirket için de para transferi yaptı. l FinCEN kayıtlarına göre Nargis Uluslararası Dış Ticaret Ltd Şti de Sarraf ile ilişkili olduğu için para transferleri incelenen şirketler arasında yer aldı. l Nargis Uluslararası Dış Ticaret, 2013’te yürütülen soruşturma kapsamında Türkiye’de mal varlıklarına el konulan şirketler arasında yer alıyordu. l Ekonomi Servisi BANKALAR NE DEDİ n Deutsche Bank hazırladığı raporda, şüpheli faaliyetlerin birkaç Türk bankası arasında dağıtılan şirket içi ödemeler olduğunu belirtti: “Bu SAR dosyalanmaktadır; çünkü işlemler yüksek riskli bir ülkeden (Türkiye) yapılmaktadır. Çok sayıda büyük, yuvarlak dolar işlemi var ve işlem ayrıntılarında hiçbir ticari amaç tespit edilmedi.” n Konuyla ilgili gazetecilerin sorularını yanıtlayan Deutsche Bank ise bu bilgilerin kendileri ve yetkililer için yeni olmadığını aktardı. Raporların 2016 öncesine dayandığını iddia eden banka sözcüsü, “Deutsche Bank artık eskisi gibi değil. Sistemimizdeki geçmiş zaafları ve ilgili cezalarımızı kabul ettik’’ dedi. n FinCEN belgelerine göre BAE Merkez Bankası, Gunes General Trading şirketinin BAE merkezli Rakbank ve Dubai Ulusal Bankası’nda (NBD) yer alan diğer hesapları üzerinden gerçekleştirdiği şüpheli işlemleri durdurmak için harekete geçmedi. NBD ve BAE Merkez Bankası BBC’nin konuyla ilgili sorularına yanıt vermedi. NELER IFŞA OLDU? n HSBC, dolandırıcıların yüz milyonlarca dolarlık çalıntı parayı finansal sisteme sokmasına göz yumdu. Banka, ABD’li yetkililerden oluşturulan sistemin dolandırıcılık olduğunu öğrenmesine karşın adım atmadı. n JP Morgan, bir şirketin Londra’da kime ait olduğu belli olmayan bir hesap üzerinden 1 milyar dolardan fazla para transferi yapmasına izin verdi. Banka daha sonra hesabın FBI’nın en çok aranan 10 kişi listesinde yer alan bir mafya babasına ait olabileceğini fark etti. n Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e en yakın isimlerden birisi Barclays’i kullanarak yaptırımların etrafından dolaştı ve Batılı finansal kuruluşların hizmetlerinden faydalanmaya devam etti. Söz konusu kaynaklarla pahalı sanat eserleri satın alındı. n Birleşik Arap Emirlikleri Merkez Bankası, yerel bir şirketin İran’ın yaptırımları delinmesine yardımcı olacak faaliyetlerde bulunduğu uyarıları karşısında tedbir almadı. n Deutsche Bank, organize suç örgütlerinin, uyuşturucu tacirlerinin ve Batılı ülkeler tarafından “terörist” olarak sınıflandırılan şahısların kara paralarının transferlerine aracılık etti. n Standard Chartered, Arap Bankası’nın Ürdün’deki şubelerinin “terörün finansmanından” suçlu bulunmasından sonra dahi yıllarca Arap Bankası’nın fonlarının transferine aracılık etmeyi sürdürdü. ANTALYA’DA IKI KAYMAKAM HAKKINDA “GÖREVI KÖTÜYE KULLANMA” SORUŞTURMASI ‘Dolandırıcı’nın vakıf ajandası Antalya’nın Akseki Kaymakamlığı’na bağlı Akseki Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın hesaplarında usulsüz harcama yapmakla suçlanan iki kaymakam hakkında Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı’nca soruşturma başlatıldı. Kaymakamların vakfın heSEYHAN sabından çekilen parayı AVŞAR yoksullara dağıtıyormuş gibi gösterdikleri, vakıf parası ile 100 bin liraya Volkswagen Amarok cip aldıkları, bu aracın tamir masrafı ile radar cezalarını vakfa ödettirdikleri, vakfın parası ile 4 bin 500 liraya drone aldıklarını, ev harcamalarından temizlikçi masraflarına kadar vakfın hesabından karşıladıkları öne sürüldü. Kaymakamlar hakkında soruşturma izni veren Konya Bölge İdare Mahkemesi kararında ise “Soruşturma izni verilmesi için yeterince emare var” denildi. Defter ele verdi Antalya’nın Akseki Kaymakamlığı’na bağlı Akseki Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı hakkında bir yıl önce başlatılan soruşturma kapsamında vakfın eski müdürü Abdullah Çatlı tutuklandı. “Usulsüz harcama”, “dolandırıcılık” ve “evrakta sahtecilik” suçlarının yöneltildiği Çatlı hakkında dava açıldı. Eski müdür Abdullah Çatlı’nın vakfın harcamalarına ilişkin tuttuğu ajandası ise soruşturmanın kaymakamlara uzanmasına neden oldu. Ayrıca Çatlı, Antalya Valiliği’ne ve Cumhurbaşkanlığı’na başvurarak, vakfın hesabından yapılan tüm ödemeleri 20152019 yılları arasında ilçede görev yapan kaymakam Murat Beşikçi ve Muhammed Emin Nasır’ın talimatı ile gerçekleştirdiğini belirterek kaymakamların vakfın hesabından kişisel harcama yaptığını öne sürdü. İddialar üzerine kaymakamlar Murat Beşikçi ve Muhammed Emin Nasır hakkında Antalya Valiliği’nden soruşturma izni istendi. Ancak valilik, iddiaların “sübuta ermediğini” belirterek iki kaymakam hakkında soruşturma izni vermedi. Abdullah Çatlı’nın avukatları valiliğin bu kararına itiraz etti. İtirazı değerlendiren Konya Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesi iki kaymakam hakkında soruşturma yürütülmesine izin verdi. Dairenin kararında iki kaymakam için soruşturma yürütülmesi için yeterince emarenin olduğu belirtildi. Abdullah Çatlı’nın yargılandığı dava kapsamında müfettişin yaptığı incelemeler sonucunda hazırladığı rapor ise vakfın hesabından neler için harcama yapıldığını gözler önüne serdi. Raporda kaymakam Murat Beşikçi’nin vakıf kasasından alınan 100 bin liraya Volkswagen Amarok cip aldığı bu aracın tamir masrafı ile radar cezalarının da vakfın hesabından karşılandığı aktarıldı. Ayrıca kaymakamın vakfın parasından 4 bin 500 liraya drone aldığı, evinin Digiturk ödemelerini, evine temizliğine gelen S. P’nin ödemesini de yine vakıf kasasından yaptığı aktarıldı. Beşikçi’nin, tayin dolayısıyla ilçeden ayrıldığında dahi vakfın kasasında kalan 14 bin lirayı, “çocuklara oyuncak alacağım” diyerek aldığı aktarıldı. Bu 14 bin ile ise Beşikçi’nin yeni aldığı arabasının kasko ve sigortasını ödediği belirtildi. Beşikçi’nin ilçeden ayrılmasının ardından yerine Muhammed Emin Nasır geldi. Nasır ise diğer kaymakam döneminde alınan çipi sattı. Cipin parasının bir kısmı ile hükümet konağının önüne hayvan figürleri koydururken bir kısmı ile makam odasını restore etti. Ayrıca Nasır’ın talimatı ile vakfın hesabından 3 bin 500 lira çekildi. Bu para 7 yoksula dağıtılmış gibi gösterildi. Ancak, paranın 3 bin lirası ile kaymakamın da fotoğrafının basıldığı “Sıfır Atık Boyama Kitabı” bastırıldı. Ayrıca Nasır’ın ramazan ayında ilçede yaşayan 9 fakir kişiye 30 gün boyunca iftar yemeği verilmiş gibi sahte fatura düzenlettiği belirtildi. Soruşturma başlatıldı İki kaymakam hakkında soruşturma izni verilmesinin ardından Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı kaymakamlar hakkında “Görevi kötüye kullanma” suçundan soruşturma başlattı. Haklarında soruşturma izni verilen kaymakam Murat Beşikçi şu an Diyarbakır Yenişehir’de, Muhammed Emin Nasır ise Tunceli’nin Pertek ilçesinde görev yapıyor. l İSTANBUL T.C. NİLÜFER BELEDİYE BAŞKANLIĞI’NDAN ARSA SATILACAKTIR İŞİN ADI: 2.900.000,00 TL. Tahmini satış bedelli, 87.000,00 TL Geçici teminatlı, 1/1000 Ölçekli Başköy Sanayi Alanları Uygulama imar planı daihilinde ‘Ticaret Alanında’ kalan Başköy Mah. 120 ada, 1 parsel nolu 3.400,00 m² arsanın satılması işi 2886 Sayılı Kanunun 36 ncı maddesine göre Kapalı Teklif Arttırma Usulü ile ihaleye konulmuştur. İhalesi Belediyemiz Encümeninde 07.10.2020 Çarşamba günü saat 14.00’de yapılacaktır. Şartnamesi Destek Hizmetleri Müdürlüğü İhale Bürosunda görülebilir. Belediyemiz ihaleyi yapıp yapmamakta serbesttir. İhaleye iştirak edecek şahısların; a)İç Zarfa konulacak belgeler; 1)Teklif Mektubu, b)Dış Zarfa konulacak belgeler; 1)İç Zarf, 2)Geçici teminata ait alındı veya banka teminat mektubu, 3)Kanuni ikametgahlarını gösterir belge, (Yerleşim Yeri Belgesi vb.), 4) Vekaleten başvurularda vekaletname, 5) Nüfus Cüzdan örneği, İhaleye iştirak edecek tüzel kişilerin; a)İç Zarfa konulacak belgeler; 1)Teklif Mektubu, b)Dış Zarfa konulacak belgeler; 1)İç Zarf, 2)Geçici teminata ait alındı veya banka teminat mektubu, 3) 2020 yılında alınmış Ticaret Sanayi Odası veya Esnaf ve Sanatkarlar Odasına kayıtlı olduğuna dair belge, 4)Vekaleten başvurularda vekaletname, 5)Noter tasdikli imza sirküleri ile birlikte teklif mektuplarını havi kapalı tekliflerini ihale günü saat 14:00’e kadar Destek Hizmetleri Müdürlüğü İhale Bürosuna vermeleri gerekmektedir. Postada meydana gelecek gecikmeler kabul edilmez, ilan olunur. www.nilufer.bel.tr Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1219882) Otoriter ve totaliterlerin ana meselesi, hukuka boyun eğdirmek Şu sıralarda Amerikan demokrat çevrelerin başlıca sorunlarından biri, Trump’ın boşalan Yüksek Mahkeme üyeliğine yapacağı bir atama.. Amerikalıların hiç bu kadar “anayasal demokratik düzen” derdine düştüğünü görmüş müydük bilmiyorum. Trump, her şeyi iğdiş eden bir adam. Toplumu bölen, silahlısilahsız olarak karşı karşıya getiren, iç savaş körükleyen bir otokrat. Diyeceksiniz ki Türkiye de oranın küçük ölçekli modeli değil mi... Bilemem, ben derdimi anlatayım önce. ABD’de şu sırada yaşananlara bakınca, Türkiye’de yaptığımız yargı ve hukuk (ve sosyal çatışma) tartışmalarının şimdi de oraya sıçradığı görülüyor. Hem de en ağır biçimde.. Bize dönmeden önce, kısaca anlatayım... Bir efsane savaşçının ölümü ABD çok önemli bir kadın hakları, eşitlik, hukuk, özgürlük savaşçısını, avukatını kaybetti: Ruth Bader Ginsburg. Yılmaz bir mücadeleci ve ABD’nin ikon insanlarından biri. Bu nedenle büyük bir yas tutuluyor ülkede. Yas derken, şüphesiz muhafazakâr çevrelerde bir sevinç bir sevinç! Ginsburg’un çok önemli bir özelliği de ABD’nin Yüksek Mahkemesi’nin üyesi olması. Hak savunuculuğunda keskin dilli ve tüm demokratların özellikle de kadınların ve genç kuşağın adeta taptığı bir insan! Cinsiyet ayrımcılığına karşı mücadelesi ile Amerikan tarihine damgasını vuran ve açıklamalarıyla yargıda içtihat yaratan efsane bir kadın. Bu kısa özet sadece bir anımsatma, anma ve ayrıntıyı araştırmanız için. Hemen yargıç atamak istiyor Ginsburg’un vefatı üzerinden daha birkaç saat geçmeden Trump, hemen yerine bir yargıç atayacağını duyurdu! Bu ne acele diye ayağa kalktı ABD! Çünkü daha önce Barack Obama, Yüksek Mahkeme’de ölen bir yargıcın yerine adayını açıklamış ama başkanlık seçimlerine 9 ay kaldığı için resmi atamanın seçimden sonra yapılmasını kararlaştırmıştı. Muhafazakâr siyasetçi utanmazdır. Trump da bunların başı olunca, seçimlere şurada 40 gün kadar kalmasına rağmen, hemen muhafazakâr yargıç atamaya soyundular. Yüksek Mahkeme’de çoğunluk, muhafazakâr başkanlar tarafından atanan yargıçlarda olmasına rağmen.. Alelacele yargıç atanması “soygunculuk” olarak nitelendiriliyor. Yüksek Mahkeme’den bazı yargıçlar da atama yapılmasını yanlış buluyor. Yüksek Mahkeme’de büyük muhafazakâr çoğunluk, kürtaj hakkından tutun cinsiyet eşitliği ve pek çok toplumsal sorunların çözümünü bloke edebileceği tartışmalarını sürdürüyor. Bir de tabii, anayasal ve yasal çerçeveye aykırı başkan tutumlarına destek... Daha önemlisi, atama seçim kampanyasının eksenine oturabilir, pandemideki yalanlarıyla binlerce Amerikalının ölümünde parmağı olmakla suçlanan Trump’ın, suçlamaları unutturmak için atama konusunu öne çıkaracak kampanya başlatma ve toplumu germe vesilesi olarak kullanabileceği de gündemde. Geride enkaz bırakıyorlar Keyfi yönetimlerin verdikleri kararların anayasa ve yasalara uygunluğunu sürekli tescil ettirmek, muhalefete gözdağı vermek, toplumu istedikleri siyasi ve sosyal cendereye sokmak ve tabii ki kendi haklarında açılabilecek davaları engelleyebilmek.. Otoriter ve totaliter liderlerin yargı ve hukukla olan ilişkilerinin temelinde bu düşüncelerin yattığını biliyoruz. Bizde de otoriter iktidar ile yargı bütünleştirilmesi, kuvvetler ayrılığının ortadan kaldırılması ve mahkemeler üzerinde güdülemelerin nedenleri, yukarıdaki saptamalarda yatıyor. Otoriter rejimlerin ve liderlerin dur durağı yoktur, sürekli olarak totaliterliğe doğru yol almak isterler. Onları anayasal ve yasal sınırlar içinde tutmak, demokrasilerin en zayıf yönü; otoriterleri yasal sınırlar içinde tutmak genellikle mümkün de olamıyor, totaliter lider yapacağını yapıyor, her ne kadar sonra çekip gidiyorsa da. Geride ise toplumun büyük bedeller ödeyerek kaldırmak zorunda kalacağı bir toplumsal ve siyasal enkaz kalıyor.    Pasaportumu kaybettim. Hükümsüzdür. MOHAMMED ABDULSALAM HASAN ALAHMO
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle