09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 22 EYLÜL 2020 SALI HABER/YORUM AKP’nin (ve Erdoğan’ın) önünde ‘kalan’ olasılıklar… AKP ilk iktidar yıllarında, Türkiye Cumhuriyeti’ni siyasal İslamcı bir sosyal, ekonomik ve politik yapıya dönüştürmek için, uluslararası literatürde “soft power” olarak anılan “yumuşak güç”ü uygulamakla işe başladı. Bu zaten ABD uzmanlarının (yeni Türkiyeılımlı İslamcı) politikasının uygulanması idi. Ancak, “zorunlu olarak kullandığı araçlar ve dış talepler” açısından ekonomiden demokratik haklara, her alanda gerilemeye yol açtı. Çünkü, demokrasiden uzaklaşmayı, saydamlığı karartmayı, kaynakların kullanımında denetimsiz uygulamaları, vahşi kapitalizmin istediği talepleri karşılamak zorundaydı. Kamu kurum ve kuruluşları yabancılara ve yandaş firmalara satıldı. Tarıma dayalı kamu tesisleri elden çıkarıldığı için, tarım dışarıya bağımlı hale getirildi. Partidevlet bütünleşmesi sağlayarak bu negatifleri, “kutuplaştırma ve ötekileştirme üzerinden” telafi etmeye çalıştılar. Ancak ekonomiden sosyal yaşam tarzına, bireysel ve toplumsal haklardan kadınerkek eşitliğine bozulmalar o kadar arttı ki AKP destekçileri bile zarar gördüler. AKP’nin kullandığı “yumuşak gücün” bu sonuçları doğurarak çoğunluğun her alanda büyük zarar görmesine yol açması, son çare olarak “sert gücehard powe”a geçmek iktidarı “fiilen” sürdürmek için kaçınılmaz hale geldi. “Sert güç” tercihinin kaçınılmaz sonucu olarak “sürdürülebilir üstünlükler kuramının gereği yerine getirilmeye başlandı”: statükoyu korumak için çıtayı sürekli yükseltmek zorundalar. İşin daha da kötüsü, “ihvancı politika ile tek adam rejimi” birlikte çalışmaya başlayınca, yalnız iç dengelerde değil, dış dengelerde de gayri milli olağanüstü bozulmalar ortaya çıktı. Ankara, tarihte çok nadir görülen bir biçimde, hem bölgesinde hem de uluslararası alanda yalnızlığa itildi. Ülkenin ulusal çıkarları için “uygulanması gereken dış politika açık açık bilindiği halde” uygulanamıyor. İhvancı koşullanma, tarikat baskısı ve tek adam rejimi birlikte bunu tetikler hale geldiler. AKP’nin (ve Erdoğan’ın) önündeki olasılıklar: 1) Mevcut (sert güç) politikasını içerde sürdürerek AKP (ve rejim) için halk desteğinin giderek daha da zayıflamasına yol açmak ve ilk seçimde iktidardan düşmek. 2) Sert gücü sürdürürken, iktidarda kalabilmek için seçimleri “geciktirmenin” yollarını sürekli açmaya çalışmak. Ancak bu olasılığın doğurabileceği “olağanüstü negatifler”, herhalde aklı başında AKP’li siyasilerin de değerlendirebileceği çok kritik hususlardır. 3) AKP’nin (ve Erdoğan’ın) çok hızlı ve radikal bir değişiklik ile “yumuşak güç” politikasına zorunlu olarak dönmesi. Ancak, içeride ve dışarıdaki İhvancılar, diğer dinci örgütler açısından, AKP’ye (ve Erdoğan’a) karşı şiddetli tepkilerin doğmasına yol açabilecektir. Bu da, AKP’nin (ve Erdoğan’ın) inatla bugüne kadar ödünsüz sürdürmeye çalıştığı, siyasal İslamcı politikalarının inkârı anlamına gelebilecektir. Cihatçı gruplardan İhvancılara destek kaybına neden olabilecektir. Ayrıca, partidevlet bütünleşmesinde, “devlet sistemine yerleşmekte olan tarikatlar da politikanın bu yönde değişmesine şiddetle karşı çıkacaklardır”. ABDAKP (ve Erdoğan) ilişkilerinde, “yeni değerlendirmeler” ortaya çıkacaktır. ABD stratejistleri 1990’lı yıllarda, “yeni Türkiye, Ilımlı İslam” önerileri ile başlamalarına rağmen, Ankara’nın 2010’dan itibaren içerde “sert güç” politikasına geçmesinden çok memnun kaldılar. Türkiye’de kutuplaşma artınca ABD, “Irak ve Suriye’de PKKYPG bütünleşmesini askeri ve siyasi olarak sağladı.” AKP’nin içerideki “sert güç” politikası, ABD’nin Suriye’yi bölmesini kolaylaştırdı. Türkiye bölgede gerilerken ABD, İsrail ve Yunanistan ekonomik, siyasal ve askeri egemenliklerini artırdılar. İktidarın İhvancı bir “sert güç” uygulamasını içeride ve dışarıda tercih etmesi onların işine yaradı. AKP içeride oy kaybederken, Türkiye de bölgede ulusal kayıplara uğradı. Sert power’ın meyvesini onlar yedi, 83 milyon ise kaybetti. AKP’nin (ve Erdoğan’ın) önündeki olasılıklar derken, ne yazık ki akla gelen olasılıklar bunlar. Türkiye’nin ulusal çıkarlarını içeride ve dışarıda koruyabilmesi için kuvvetler ayrılığına dayalı, güçlü bir parlamenter rejim artık kaçınılmaz hale gelmiştir. Siyasal İslamcı sert güç uygulamalarının içerideki küçük bir azınlık ile emperyalizmin işine yaradığı kesinleşmiştir. Bu gerçeği artık herkesin anlayıp tutum belirlemesi gerekir: bu Cumhuriyeti yıkıp dinci bir faşist düzen isteyenler hariç… 22 EYLÜL 2020 SAYI: 34681 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Yayın Koordinatörü Serkan Ozan Yazıişleri Müdürleri İpek Özbey Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Hakan Akarsu (Ekler) Görsel Yönetmen Münevver Oskay Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Gece: Ayça Bilgin Demir l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Jale Özgentürk l İç Politika: Ali Açar l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Fotoğraf: Uğur Demir l Spor: Sami Gürel l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: l İstanbul: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Yenibosna mh. 29 Ekim Cd. no: 1A/41 Bahçelievler/İstanbul Tel : 0212 454 35 10. l Ankara : İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Saracalar mh. 57. cd. no: 21/A Akyurt/Ankara Tel : 0312 353 29 61. l İzmir: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Fatih mh. 199 sok. no:1/7 SarnıçGaziemir/İzmir Tel : 0232 483 96 60. l Adana: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Levent mh. 1791 sok. no: 33/A Yüreğir/Adana Tel : 0322 346 36 25. l Trabzon: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Organize sanayi Bölgesi no: 2 Arsin/Trabzon Tel : 0462 71 40 20. l Antalya: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Yenigöl mh. Serik cad. Havaalanı yolu üzeri no: 38 Antalya Tel : 0242 340 50 40. Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 05:19 06:45 13:02 16:27 19:09 20:29 Ankara 05:05 06:29 12:46 16:12 18:53 20:12 İzmir 05:31 06:52 13:09 16:35 19:16 20:33 Türkiye’de iyi deneysel araştırmaların daha çok yapılmasını engelleyen nedencek sorunlar, yıllar içinde azalmayıp aksine üniversitelerde bir tür “geleler nedir? neğe dönüşmüş” durum“1 Araçgereç sağlanmasında da... güçlük çekiliyor. Muhayyel Yayıncı2 Türkiye’de bilim adamları lık tarafından yayımlaarasındaki işbirliği azdır. 3 Yetişmiş laboratuvar teknisyenleri ihtiyacın altındadır. 4 İlgili üniversite bölümlerinde yeterince iç araştırma program‘Bilim Cumhuriyeti’ ve üniversitedeki çöküş nan Cumhuriyet Dönemi Türkiyesi’nde Bilim, bunun gibi bilim tarihi hakkında birçok önemli bilgiyi içeriyor. Matematik, laması yoktur. 5 Eğitim sistemimiz yaratıcılığa özendirmiyor. 6 Günümüzün araştırma literatürü kolayca elde edilemiyor. 7 Araştırma yapmaya yönelten itici güç zayıftır. 8 Öğretim ve yönetim ile ilgili görevler, araştırmaya az vakit bırakır. 9 Eleştiri yapmaya hazır bir ortam yoktur. Cumhuriyet Dönemi Türkiyesi’nde Bilim adlı iki ciltlik çalışmasından alıntıladım. “Sanılan Önemine Göre Türkiye’de İyi Deneysel Araştırmaların Daha Çok Yapılmasını Engelleyen Nedenler” başlıklı bu tabloyu Peter Hopkins, 1978 yılında Türkiye’de bilim insanları ile görüşerek ortaya çıastronomi, fizik, kimya, doğa bilimleri (jeoloji, botanik, zooloji) başlıkları altında toplanan özenli çalışma, 19232010 arasındaki ihmal edilen yakın tarihe dair büyük bir eksiği gideriyor. Üniversiteler zapturapt altında 10 Araştırma sırasında karşıla karmış. Ankara, Hacettepe, İsKalaycıoğulları’nın kitabı sonşılan güçlükleri yenmek için ge tanbul, Ege üniversiteleri ile OD landırırken yazdığı satırlar, bir rekli inisiyatif gösterilmiyor. TÜ ve İTÜ’de görevli olan ve fi gerçeği düşündürttü bana: 11 Deney araçlarını kullanzik, kimya, biyokimya alanların“Uzun vadeli bilimteknoloji pomakta bir çekingenlik vardır. da deneysel araştırmalar yapan litikaları uygulayabilmek için çok 12 Başka neden(ler).” 75 bilim insanı ile yaptığı görüş da geç kalmış sayılmayız... Yemelerin sonucunda bu nedenleri ter ki bilime ve bilimsel düşünceBüyük bir eksiği oranlar vererek belirlemiş. ye yöneltilen saldırılara gerekli ve gideren önemli bir çalışma Kalaycıoğulları’nın kitapta belirttiği gibi, dikkat çekici olan, Üniversite Reformu sürecinde etkili cevaplar verilsin ve bu ‘savaş’ bilimin lehine sonuçlansın. Bu noktada üzücü ve düşündürüYukarıdaki 12 maddelik listeyi, ortaya çıkan ve o dönemin ko cü olan, ‘bilgi’ üretme anlayışımıDoç. Dr. İnan Kalaycıoğulları’nın şullarında makul karşılanabile za karşı başlatılan bu mücadeleye, ‘bilgin’lerimizin bir bölümünün de seyirci kalması ve bu yolla sürecin hızlanmasına yardımcı olmalarıdır. Aksi takdirde, temelleri ne kadar sağlam atılmış olursa olsun, ‘Bilim Cumhuriyeti’mizin büyük bir sarsıntı geçireceğidir.” Gerçek şu ki 18 yıllık AKP iktidarında akademik özgürlükler ve üniversite özerkliği kavramlarına ağır bir siyasi darbe yapıldı, üniversiteler zapturapt altına alındı. Son yıllarda bilimsel yayınlarda intihal olayları fazlasıyla arttı; Türkiye, para karşılığında şaibeli ve sahte dergilerde en çok yayın yapan Hindistan ve Nijerya’dan sonra 3. ülke konumuna geldi. Üniversitedeki çöküşle birlikte “Bilim Cumhuriyeti” de o büyük sarsıntıya maruz kaldı. Üniversitelerin medreseleştirilmeye çalışıldığı günümüzde, kitabın iki cildinin de kapağında bilim insanlarıyla birlikte yer alan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 96 yıl önce söylediği sözü üzüntüyle anımsıyor insan... “Dünyada her şey için; maddiyat için, maneviyat için, hayat için, başarı için en hakiki mürşit ilimdir, fendir. İlmin ve fennin dışında yol gösterici aramak gaflettir, cehalettir, sapkınlıktır.” EMEKLI TUĞAMIRAL ERDAĞ, AKDENIZ’DEKI GELIŞMELERI DEĞERLENDIRDI: Başarı için birlik gerek SARP SAĞKAL Akdeniz’de yaşanan gelişmeleri değerlendiren emekli Tuğamiral Turgay Erdağ, “Mustafa Kemal Atatürk’ün belirttiği gibi iç cephemizin çok güçlü olması gerekir. Siyasal iktidarlar dış ilişkilerde güçlü bir Türkiye istiyorlarsa iç cepheyi bölüp parçalamak yerine ulusal hedeflerde tek vücut haline getirmeyi istemelidirler” dedi. Emekli Tuğamiral Turgay Erdağ, Akdeniz’de yaşanan tüm gelişmeleri Cumhuriyet’e değerlerdirdi. ‘Kutuplaştırma çabası’ “Cumhurbaşkanı’na küfürlü manşetler atılmasını asla kabul edemeyiz” diyen Erdağ, Türkiye’nin her türlü hukuki ve siyasi girişimde bulunması gerektiğini belirtti. Erdağ, Yunan basınının kutuplaştırma oluşturmaya çalıştığını belirterek şunları kaydetti: “Yunan basınının bu davranışı beni şaşırtmıyor. Uluslararası konular, özellikle de Türk Yunan ilişkileri iç politika malzemesi olarak kullanılıyor. Yunan kamuoyunun tek bir cephede tutulabilmesi için böyle bir düşmanlığa ihtiyaç var. Böylesine bir kutuplaşma olmasa gerilimi sorgulayan, iki ülkenin de çıkarlarının gerçekte ne olduğunu anlamaya çalışan insanlar ortaya çıkacaktır. Yunan kamuoyunda bu tür sorgulamaları yapanları görmeye de başladık. Ama yaratılan bu aşırı gerginlik ve insanları iki ayrı uçta toplama çabaları gerçekçi sorgulamaları yapanların sesinin çıkmasını engelliyor.” Yunanistan’ın gerginliği artırarak diğer devletlerin devreye girmesini beklediğini belirten Erdağ, şunları aktardı: “Ancak hesap etmedikleri şey yüz yıl önceki dengelerin değiştiğidir. Türkiye, yüz yıl önce Osmanlı’nın çöküş dönemindeki ülke değildir. Tarihten dersini almıştır. Gözünün önünde neredeyse her gün bir adası işgal edilirken, donanması olmadığından ne yazık ki bu trajediyi seyretmek zorunda kalan bir ülke değildir artık. Silahsız olması gereken adaları pervasızca silahlandıran Yunanistan karşısında suskun kalan Türkiye de artık yoktur.” Bölgenin daha çok Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) ilgi alanında olduğunu söyleyen Erdağ, “Böyle olması aslında bir şeyi değiştirmiyor. GKRY ile Yunanistan aynı hedefe ilerlemek istiyorlar. Birini diğerinden ayrı düşünemiyorum. AB de bu ikilinin çabalarına destek vererek Türkiye’yi denizlerden dışlamak istiyor. Yani yüz yıl önce ne istiyorlarsa bugün de aynı şeyi istiyorlar” ifadelerini kullandı. AB’nin Yunanistan’a verdiği desteği ve Türkiye’ye yönelik yaptırım tehditlerine ilişkin olarak Erdağ, “AB, Türkiye’yi özellikle Doğu Akdeniz’den dışlamak istiyor. Yunanistan ve GKRY üzerinden Doğu Akdeniz’in çok büyük kısmına hukuka ve adalete aykırı bir biçimde el koymak istiyorlar. Çünkü el koymak istedikleri alan hem ekonomik zenginlik açısından hem de jeopolitik kontrol sağlamak için kilit öneme sahiptir” diye konuştu. ‘Tek vücut olmalıyız’ Erdağ, Türkiye’nin Akdeniz’de başarılı olması için, atılan adımların iç politikaya malzeme yapılmaması gerektiğinin altını çizerek “Mustafa Kemal Atatürk’ün belirttiği gibi iç cephemizin çok güçlü olması gerekir. Siyasal iktidarlar dış ilişkilerde güçlü bir Türkiye istiyorlarsa iç cepheyi bölüp parçalamak yerine ulusal hedeflerde tek vücut haline getirmeyi istemelidirler. Dış politikada ulusal çıkarlarımız gereği özgürce kararlar verebilmek ve yaptırım gibi onur kırıcı tehditleri boşa çıkarmak için çok güçlü bir ekonomiye sahip olmak hedeflenmelidir” ifadelerini kullandı. l ANKARA ‘Helikopterden atıldılar’ iddiası Meclis’te CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Van’ın Çatak ilçesinde operasyona çıkan askerler tarafından 11 Eylül’de gözaltına alınan Osman Şiban (50) ve Servet Turgut’un (55) helikopterden atıldığı iddialarını gündeme getirdi. Özel, “Türkiye’yi 1990’lara döndürmeye çalışan, kamu gücünü kullanırken yasadışı yöntemlerde ısrar eden bir akılla karşı karşıyayız. İki yurttaşımızın helikopterden düştüğü ya da atıldığı iddiaları hakkında derhal soruşturma başlatılmalıdır. Konunun Meclis’te de takipçisi olacağız” dedi. Van’ın Çatak ilçesinde operasyona çıkan askerler tarafından 11 Eylül’de iki yurttaşın gözaltına alındıkları ve helikopterden atıldığı iddia edilmişti. Önceki gün taburcu edilen Osman Şiban’ın hasta epikriz raporunda “helikopterden düşme sonrası yaralanma” şikâyetiyle Van Eğitim Araştırma Hastanesi’ne getirildiği öne sürüldü. DEVA Partisi İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu da iddialara ilişkin Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi. Yeneroğlu, önergesinde, “Osman Şiban ve Servet Turgut, bölge halkının tanıklığı altında askeri helikoptere bindirilmiş, iki gün boyunca kendilerinden haber alınamamıştır. Akabinde bir özel hastanede ortaya çıkan vatandaşlarımıza ‘yüksekten düşme’ teşhisi konulmuş ancak daha sonra Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürüldüklerinde Osman Şiban’a ait hasta epikrizinde ‘helikopterden düşme’ şeklinde kayıt girilmiştir” bilgilerine yer verdi. Van Valiliği ise operasyon bölgesinde gözetleme yapan ve şüpheli hareketler sergileyen S.T. isimli şahsın, “dur” ihtarına uymayarak kaçtığı esnada kayalık alanda düşüp yaralandığını, mukavemet göstermesine rağmen yakalanıp usulüne uygun olarak muhafaza altına alındığı ve hastaneye sevk edildiğini aktardı. l Haber Merkezi İçişleri: Etkisiz hale getirilen 4 terörist gri listede İçişleri Bakanlığı, Yıldırım 5 Operasyonu kapsamında, 22 Ağustos’ta Hatay Amanoslar kırsalında etkisiz hale getirilen 3 teröristin, gri kategorideki terör örgütünde sözde İskenderun Hassa grubu takım sorumlusu Hüseyin kod adlı Cihan Erbaş, sözde İskenderun Hassa grubu halkla ilişkiler sorumlusu CiğerAmed kod adlı Serhat Aykul ve sözde Dörtyolİslahiye grubunda faaliyet yürüten Ali Norşin kod adlı Şefik Körman olduğunu bildirdi. Yıldırım3 Iğdır Operasyonu kapsamında gri kategoride aranan “Roni” kod adlı Halis Erdoğan’ın da öldürüldüğü bildirildi. Milli Savunma Bakanlığı, Fırat Kalkanı bölgesi ve Irak’ın kuzeyindeki Avaşin bölgede 5 PKK/YPG’li teröristin etkisiz hale getirildiğini açıkladı. l ANKARA ‘TARİKATLAR SİLAHLANIYOR’ İDDİASI ‘Tahkikat başlatıldı’ İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy, “Cübbeli Ahmet” olarak tanınan Ahmet Mahmut Ünlü’nün silahlandığını söylediği derneklerin en az 150’sinin ismini açıklayacağını söylemesi üzerine açıklama yaptı. Ersoy şunları kaydetti: “Bir kısım derneklerin silahlandığı iddiası ya da ihtimaline karşı kayıtsız kalmamız mümkün değildir. Paylaşılan ilk demeçten sonra derhal Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü denetçileri, terör ve istihbarat birimlerimiz tekrar tahkikata başlamıştır. Mesele aynı hassasiyetle takip edilmeye devam edilecek, idari ve adli süreçler işletilecektir.” l ANKARA/Cumhuriyet ‘İLIŞKILERIMIZI DÜZELTMELIYIZ’ Türkiye’nin bölgesel devletlerle işbirliği yapması gerektiğini söyleyen Erdağ, sözlerini şöyle sürdürdü: “Uluslararası alanda yalnız kalmış bir ülkenin en haklı olduğu konuyu bile çözmesi son derece zordur. Bu nedenle süper güçler bile koalisyon adı altında birliktelikler oluşturaTurgay Erdağ rak uluslararası sorunlara müdahale edebiliyorlar. Türkiye diğer ülkelerle ilişkilerini sadece gerçekçi ulusal çıkarlar zemininde geliştirmelidir. Din, mezhep ya da uluslararası ilişkilerde geçerli olmayan başka kaygılarla kurulan ilişkilerin ülkemiz yararına olmadığını yaşayarak görüyoruz. Türkiye en kısa zamanda bölgesel ve küresel çapta diplomatik atak yapmalı ve özellikle Doğu Akdeniz’de komşu olduğu ülkelerle ilişkilerini düzeltme yolunu aramalıdır. Bu yapılırsa AB’yi oluşturan ülkelerin hepsinin, İngiltere’nin, Rusya’nın, Mısır’ın, İsrail’in çıkarlarının aynı olmadığı görülecek ve Türkiye Doğu Akdeniz’de dengeli ve mantıklı işbirlikleri geliştirebilecektir.” BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 23 4 5 6789 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ “Kaba, an 1 A L K A R A S I layışsız, aptal” 2 Ğ A L A B O R A anlamında argo 3 I R K N A R Y sözcük. 2/ Al 4 R E N E T T A V datma işi, hile... Toplu ya da turistik geziler için yapılmış büyük otobüs. 5 6 7 8 AMER R İ BA Y AMA TO AD A Y T OMA K A KÖS KABAN 3/ Karadeniz 9 Z İ V A N İ Y A yöresine özgü, mısır unu, peynir ve tereyağıyla yapılan bir yemek. 4/ Bir peygamber... Suni. 5/ “ ile yola gelmeyeni etmeli tekdir / Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir” (Ziya Paşa)... Rize ilinde bir yayla. 6/ Güney Kore’nin başkenti... Küçük mağara. 7/ En küçük izci kuruluşu... ABD halkından olan kimse. 8/ Eritre’nin başkenti. 9/ Mezopotamya’da kurulmuş en büyük sitelerden biri... İlave... Suriye’nin başkenti. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Argoda karşılıksız elde edilen çıkara verilen ad. 2/ Mersin’in Gülnar ilçesinde bir şelale... Kaplarda su nedeniyle oluşan tortu. 3/ Duyarlı. 4/ Yayla ya da bahçe kulübesi... Helyum elementinin simgesi... Kuzu sesi. 5/ “Oğuz ’: Yazarımız... Kafiye. 6/ Balkanlar’da yaşayan Müslüman bir halk. 7/ Afrika’da yaşayan, bacakları beyaz çizgili bir hayvan... “Git, defol” anlamında argo sözcük. 8/ Güney Afrika Cumhuriyeti’nin plaka kodu... Çabuk davranan, çevik. 9/ “Işıncılık” da denen soyut resim akımı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle