25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR 13 22 EYLÜL 2020 SALI ÜÇ YÖNETMEN Her koşulda Şehir Tiyatroları’nda yeni mevsimde 16 yeni oyun prömiyer yapacak. Oyunlar dün yapılan basın toplantısıyla tİakyBanaeıBğtpılnıdrŞııill.aıeyğrheıınyirrlılaiTpoaiayyçnauıdytnreoolamrl.raivryıeeyekkanadrişsınıeöznolnedmaler, ÖZNUR perde açılır! 4esÖ8adz7heencoleeytlkueiy.nrBailnatudr5goe0ülnanbrye,inaŞkresaahedrliyaarinrTrcmsiyiayaaheytnrauoedlllaaeeşrnvııledanOmıĞ.RAŞ ÇOLAK Mehmet Ergen ve Hülya Muratlı Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nin önündeki maskeli kalabalık, sosyal mesafeyi dikkate alarak bekliyor. Aylardır kapısından giremediğimiz tiyatronun önünde heyecanlıyız. İBB Şehir Tiyatroları’nın yeni mevsim repertuvarı açıklanacak. İçeri girerken ateş ve maske kontrolü rutin oldu. Fuaye alanında kısa bir müzik dinletisinden sonra büyük ekranda yeni mevsimde seyredeceğimiz oyunların provalarından oluşan video gösteriyi izliyoruz. Açıklamalara gelince sözü İBB Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Mehmet Ergen’in almasını beklerken, sahneye İBB Kültür Daire Başkanı Hülya Muratlı çıkıyor ve Genel Sanat Yönetmeni Ergen’e “İzninizle sizden rol çalıyorum” diyerek açıklamalarına başlıyor: “Şehir Tiyatroları 106 yıllık bir kurum ve 106 yılda çok zorluklar yaşamış, her koşulda perdelerini açmış. Pandemi bütün dünyayı sarstı ama biz Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu’nun öngördüğü kuralları göz önünde bulundurarak sahnelerimizi açıyoruz. Bu günü heyecanla bekledik. Bu sınırlı koşullarda da olsa Darülbedayi hiçbir zaman perdesini kapatmayacak. Biz de kararlıyız” diyor. Muratlı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin pandemi sürecinde sanat için yaptığı çalışmaları da anlattığı konuşmasında, açık alanlarda kurdukları Platform Sahnelerdeki gösterimlerin 31 Ekim’e kadar süreceğini ve 218 gösteri daha planladıklarının altını çiziyor ve ekliyor, “Hep diyoruz; özel tiyatrolar zorluk içerisinde, merkezi yönetim ve yerel yönetimler ne yapıyor diye. Şubat ayından bugüne kadar ‘Sokakta Sanat Var’ etkinliğimizde toplamda 487 oyun sahnelendi. Yaklaşık 50 bin seyirciye ulaştık. Tiyatro emekçilerine toplamda bir milyon 896 bin 500 TL ödeme gerçekleştirdik. Bu ödemelerden 1500 oyuncu ve sahne ekibi yararlandı” diyor. Şehir Tiyatroları’nın bu süreçte olumsuz etkilenen özel tiyatrolarına sahnelerini açtığını ve destek olacağını vurgulayan Kültür Daire Başkanı Muratlı, “Özel tiyatrolar, şehir tiyatrolarının sahnelerinde Ekim ayında 40 yetişkin, 10 çocuk oyunu olmak üzere toplam 50 oyun sahneleyecek. Bu iş birliğinin Kasım ayında da devam etmesi için gerekli çalışmalar yapılmaya başlandı” diye ekliyor. Açıklamalarına devam ederken espriyle tekrar Mehmet Ergen’den izin isteyen Hülya Muratlı, “Dünyada ilk kez bir tiyatro 16 yeni oyun ile prömiyer yapacak. Tüm ülkemdeki kadınlar adına çok anlamlı bir olayı müjdelemek istiyorum. Aslında geçtiğimiz mart ayında bildirdik ama bu sezona kısmet oldu. Kadın yazarlar, kadın yönetmen ve kadın oyuncular seyircilerle buluşacak bu bizim için çok anlamlı” diye bitiriyor açıklamalarını. Ergen: Bugünün yeni yazarları yarının klasikleri olabilir İBB Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Ergen ise konuşmasına “Genç yazarlara destek olmalıyız” diye başlayarak ‘Sezon: minimal’ adı verilen repertuvarda, oyunların üçte ikisi, yani onunun yerli yazarlara ait olduğunu anlatıyor. “Bizim hikâyelerimizi, bugün yaşayan, bizim aramızda bulunan yazarlarımız anlatıyor. Bu kurmamız gereken bir dengeydi. Çünkü bugünün yeni yazarları yarının klasikleri olabilirler. Genç yazarların elinden tutmazsak yarın onların klasik olacağının sözünü veremeyiz.” Ergen, repertuvardaki 16 oyunun hepsinin Şehir Tiyatrosu’nda prömiyer yapacağının da altını çiziyor. Şehir Tiyatroları’nın 29 Eylül’de başlayacak yeni sezon repertuvarında “Antigone”, “I·figenya”, “Veba”, “Kutlama”, “Zehir”, “Kahvaltıya Kalsana”, “Ru¨stemogˆlu Cemal’in Tuhaf Hikâyesi”, “Herkes Sihirbaz Olacak”, “Kısraklı Kadın”, “Gec¸it”, “Yaftalı Tabut”, “Kimse O¨yle S¸eyleri Konuşmuyor Artık”, “O¨ldu¨n Duydun Mu?”, “Sen I·stanbul’dan Daha Gu¨zelsin”, “Melek” ve “Hayat Der Gu¨lu¨mserim” oyunları yer alacak. ‘YAFTALI TABUT’ “Adına tarihin dipnotlarında rastlayabileceğimiz, Türkiye’nin ilk kadın oyun yazarı, kuramcı, aktivist, sosyal ve siyasi yaşamın her alanında öncü Fatma Nudiye Yalçı’nın Yelda Baskın hikâyesini anlatıyoruz” diyor oyunun yönetmeni Yelda Baskın. “Yaftalı Tabut” ile Türkiye prömiyerini yapacaklarını söyleyen Baskın, “Çok önemli, çünkü Türkiye’nin ilk kadın tiyatro yazarı Fatma Nudiye Yalçı. Devrimci bir hayat yaşamış güçlü bir kadın. Hikâyenin çok hazin bir sonu var ama. Bu oyunu seyrederken seyirci en karanlık zamanlarda bile yapılacak bir şeyler vardır diyebilirse o zaman mesaj yerine ulaşmış demektir” diyor. 7 kadın oyuncunun yer aldığı oyunun ayrıntıları ise sahnede saklı ... ‘KISRAKLI KADIN’ Kısraklı Kadın, mitolojik bir karakterin modern çağın zorluklarıya boğuşan bir kadının hikâyesi ile başlıyor. Oyunun yönetmenliğini üstlenen Pamir, “Londra’da bir has Lerzan Pamir tane odasında bebek bekleyen bir kadının rüya ile gerçek arasında gidip gelişleri. Mitolojik karakterin, kadın ile hastanede karşılaşması ve ikisinin varoluş savaşı. Oyun ilk kez Türkiye’de sahnelenecek” diyor. Oyun kasım ayının ilk haftası prömiyer yapacak. ‘HAYAT DER, GÜLÜMSERİM’ Özen Yula’nın yazdığı ve yönettiği “Hayat Der Gülümserim” adlı oyun 9 Kasım’da prömiyer yapacak. “Bir kadın oyuncunun, yıkılmak ve AVM Özen Yula yapılmak üzere olan tiyatroya kaçak olarak girip, oynanmamış kadın hikâyelerini oynaması üzerine yazdığım bir oyun. Anlatılmaya değer bulunmayan farklı sınıflardan kadınların sıcak ve aşina hayat hikâyeleri” diyor Özen Yula... Altın Portakal’da uluslararası yarışma başladı Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla gerçekleşecek 57. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin Uluslararası Uzun Metraj Film Yarışması jüri üyeleri ve filmleri belli oldu. Uluslararası Uzun Metraj Film Yarışması’nda Türkiye’den senarist ve yönetmen Emin Alper, Romanyalı yapımcı Ada Solomon, Les Arcs Avrupa Film Festivali ve Tribeca Film Festivali’nin sanat yönetmeni Frederic Boyer, İranlı oyuncu, yönetmen Niki Karimi ile Brezilyalı video sanatçısı, yönetmen ve senarist Sandra Kogut festivalde yarışacak on filmi değerlendirecek jüriyi oluşturuyor. En İyi Yapımlar... Çogˆunluğu Venedik Film Festivali’nde dünya prömiyerini yapan yılın en yeni yapımları, Türkiye’de ilk kez Antalya’da izleyici karşısına çıkacak. Filistin’den Fransa’ya, Finlandiya’dan İran’a dünyanın dört bir yanından toplam on film, En İyi Film ve En İyi Yönetmen dallarındaki 120 bin TL para ödülü ile En İyi Kadın Oyuncu ve En İyi Erkek Oyuncu dallarında da Altın Portakal heykelciği için yarışacak. Emmanuel Courcol’un “En Başarılı Prodüksiyon / The Big Hit”, Hitchcock’un “Belirsiz Bir Süre İçin Birlikteliğe Hazırlık / Preparations to be Together for an Unknown Period of Time”, Pamela Tola’nın “Çelik Kızlar / Ladies of Steel”, Massoud Bakhshi’nin “En Uzun Gece / Yalda, a Night for Forgiveness”, Filistinli yönetmen Ameen Nayfeh’in, başrolünde “200 Metre / 200 Meters”, Uberto Pasolini’nin “Alelade Bir Yuva / Nowhere Special”, Daniele Luchetti imzalı “Bağlar / Bağcıklar / The Ties”, Ana Roche de Sousa’nın “Dinle / Listen”, Arab ve Tarzan Nasser kardeşlerin “Gaza Mon Amour” ve Jasmila Zbanic’in “Nereye Gidiyorsun, Aida? / Quo Vadis, Aida?” filmleri yarışmada yer alıyor. Uluslararası Uzun Metraj Film Yarışması’nın kazananları 10 Ekim’deki Kapanış ve Ödül Töreni’nde belli olacak. l ANTALYA / Cumhuriyet Adana’nın Altın Koza’sı kime gitti? En İyi Film ödülünü Ercan Kesal’ın “Nasipse Adayız” filmi alırken Leyla Yılmaz’ın “Bilmemek” filmi, 27. Adana Altın Koza’nın 5 ödülle aslında en çok ödül alanı oldu. YAZGÜLÜ ALDOĞAN Gitmedim, görmedim, ama uzaktan izledim; oysa pek severim festivallerin son gecelerini, ödül alanların heyecanlarını ve o gecenin şamatasını. Gözle göremediğimiz bir virüs, hayatımızı mahvetmeye devam ediyor, ne yazık ki. 27. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali, kapalı bir törenle Beşiktaş Belediyesi’nin ev sahipliğinde, İstanbul’da, sanatçıların ve görevlilerin katılımıyla sona erdi. Gösterimler de İKSV’nin yardımıyla link üzerinden herkese açık olarak yapılmıştı. Kim kazandı diye sormamın nedeni “En İyi Film” ödülünü “Nasipse Adayız” filmiyle yönetmeni, senaristi, oyuncusu Ercan Kesal’ın aldığını bilmediğimden değil. Ama bilmediğim, “Bilmemek” filmiyle Yılmaz Güney Ödülü, En İyi Yönetmen Ödülü ve SİYAD En İyi Film Ödülü’nü “Bilmemek” kazandıysa asıl galibin kim olduğu? Bilmemek’in başarısı bununla da kalmıyor, Leyla Yılmaz “Bilmemek’le, En İyi Yönetmen ödülünü de alırken aslında festivalin 5 ödülle, en çok ödül alanı oluyor. Genç bir kadının erkek egemen bir piyasada bileğinin hakkıyla bu yıl pek çok ödül alması elbette beni de Erdoğan Mitrani, Erman Ata Unur ve Viktor Apalaçi’den oluşan ve sinemanın duayen eleştirmenleri olan SİYAD jürisini de mutlu ediyor. 27. ALTIN KOZA FILM FESTIVALI SONUÇLARI ULUSAL UZUN METRAJ FİLM YARIŞMASI’NDA ÖDÜL KAZANANLAR En İyi Film Ödülü: “Nasipse Adayız” (Yönetmen: Ercan Kesal) Yılmaz Güney Ödülü: “Bilmemek” (Yönetmen: Leyla Yılmaz) En İyi Yönetmen Ödülü: Leyla Yılmaz (Film: “Bilmemek”) En İyi Senaryo Ödülü: Ercan Kesal (Film: “Nasipse Adayız”) En İyi Kadın Oyuncu Ödülü: Senan Kara (Film: Leyla Yılmaz Viktor Apalaçi “Bilmemek” bir kadın filmi diyor. “Görüntü yönetmeni, senaryo yazarı, yönetmeni, yapımcısı, yardımcı yönetmeni, cast direktörü, kostüm tasarımcısı kadın.” Ercan Kesal’ın “Nasipse Adayız” filminin her şeyi olduğu gibi burada da kadınların filmi elbirliğiyle bir şölen yemeği hazırlarcasına pişirip kotarmış olması çok güzel. Hatta başrol oyuncusu “Senan Kara’nın otoriter kocasının baskısını kabullenmiş, sevecen ama çaresiz öğretmeni canlandırırken yarışmanın en iyi kadın oyuncusu olduğunu” söylüyor Viktor Apalaçi. SİYAD Ödül Jürisi’nden bir diğer duayen sinema yazarı Erdoğan Mitrani ise Bilmemek ve Leyla Yılmaz’la ilgili düşüncelerini şöyle dile getiriyor: “Ankara’nın da En İyi Film’i seçilen “Bilmemek” sinemasal erdemlerinin yanında, sanat dünyamızın en erkek egemen oluşumu olan sinemamızda yaratıcı kadınların zaferinin “Bilmemek”) En İyi Erkek Oyuncu Ödülü: Onur Berk Arslanoğlu (Film: “Plaza”) ve Serdar Orçin (Film: “Ceviz Ağacı”) En İyi Müzik Ödülü: Payam Azadi (Film: “Ceviz Ağacı”) En İyi Görüntü Yönetmeni Ödülü: Orçun Özkılınç (Film: “Mavzer”) En İyi Sanat Yönetmeni Ödülü: Emel Erden (Film: “Topal Şükran’ın Maceraları”) “Ayhan Ergürsel” En İyi Kurgu Ödülü: Ali Aga (Film: “Nasipse Adayız”) Yardımcı Rolde En İyi Kadın Oyuncu Ödülü: Seda Türkmen (Film: “Mavzer”) ve Selin Yeninci (Film: “Nasipse Adayız”) Yardımcı Rolde En İyi Erkek Oyuncu Ödülü: Ozan Çelik (Film: “Mavzer”) “Türkan Şoray” Umut Veren Genç Kadın Oyuncu Ödülü: Sitare Akbaş (Film: “Ben Bir Denizim”) ve Deniz Altan (Film: “Plaza”) Umut Veren Genç Erkek Oyuncu Ödülü: Emir Özden (Film: “Bilmemek”) ve Ahmet Melih Yılmaz (Film: “Yeniden Leyla”) ULUSAL ÖĞRENCİ KISA FİLM YARIŞMASI’NDA ÖDÜL KAZANANLAR En İyi Belgesel Film: “Seval” (Yönetmen: Ahmet Keçili, Çukurova Üniversitesi) En İyi Canlandırma: “Circle” (Yönetmen: Melisa Hoş, Dokuz Eylül Üniversitesi) En İyi Deneysel Film: “61 Sokak No 4” (Yönetmen: Çağıl Saydam, İzmir Ekonomi Üniversitesi) Bora Beycioğlu En İyi Kurmaca Film: “Vaveyla” (Yönetmen: Birhat Temel, Çukurova Üniversitesi) FİLM YÖN EN İYİ YÖNETMEN ÖDÜLÜ Ercan Kesal (Film: “Nasipse Adayız”) SİYAD EN İYİ FİLM ÖDÜLÜ “Bilmemek” (Yönetmen: Leyla Yılmaz) de göstergesidir. Kadınlar hoş geldiniz Yaşım icabı, Yeşilçam döneminin, “Kanun Namına”dan başlayarak, gelişim, yükseliş, gerileme ve yıkılışını fiilen izlemiş biri olarak Yeşilçam’da, camianın da pek fazla önemsemediği ancak iki üç (beş bile değil!) kadın yönetmen çıkmıştır. Yeşilçam sonrası Bağımsız Türk Sinemasının ilk yıllarında da durum pek farklı değildi. Ancak, son birkaç yılda filmlerini yazan, yöneten, çeken, kurgulayan “yaratıcı” kadın sinemacılar adlarını duyurmaya başladı, ulusal yarışmalarda ve özellikle uluslararası festivallerde çok sayıda ödül aldılar. Leyla Yılmaz 20 Eylül’de “artık biz de varız” demedi, çünkü kadınlar sinemamızda hep vardı. “Bizi görün, çünkü biz buradayız” da demedi. Çünkü artık istesek de, istemesek de onları görmek zorundayız. Böyle şeyler söylemedi, ötekileştirmeden, ayırımcılıktan söz etti. Hani biz cesur erkeklerin söylemeye bile pek cesaret edemedikleri, üzerine çok da sağlam bir film yaptığı konulardan. Leyla’lar, Azra’lar, Ceylan’lar, çoktandır hakkınız olan bu yere hoş geldiniz.” Yarışmanın ödüllü filmi Ercan Kesal’ın gerçek hikâyesinden oluşan ve seçimlerde aday olmaya soyunan deneyimsiz siyasetçiyi anlatıp canlandırdığı filmini izlemiş, beğenmiş, sizlerle de paylaşmıştım. Yarışma filmlerinden ödül alan Ceviz Ağacı, (Serdar Orçin: En iyi Erkek oyuncu) ve Ben Bir Denizim” (Sitare Akbaş: Umut Veren Genç Kadın Oyuncu ) filmlerini de izledim ama festivallik bunalım filmleri desem, çok mu kızarlar? Hatta bir festivalde niye bu kadar çok ödül verilir ve hatta adı niye Genç Kadın Oyuncu olur, diye sorsam? Ne kadar çok ödül, o kadar çok katılan mı, o kadar çok teşvik mi, jürinin de işi zor! Kendi adıma “Topal Şükran’ın Maceraları” filminin de bir tek “Sanat Yönetmeni” ödülü almasını yetersiz buldum. Ödüller her zaman tartışılır. Bu kez alkışlanıyor diyelim.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle