26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 2 EYLÜL 2020 ÇARŞAMBA [email protected] olaylar ve görüşler Hekimler seçeneksiz bırakıldı Doç. Dr. Okan Toygar Türk Tabipleri Birliği Büyük Kongre Delegesi Dr. Uğur Cilasun anısına... Ülkemizde sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesine yönelik 1980’li yıllarda başlayan çalışmalar, AKP döneminde “Sağlıkta Dönüşüm Programı” adını almış ve artan bir hızla günümüze kadar gelmiştir. Bugün Türkiye’de kamu sağlık kurumları dahi birinci basamaktan üçüncü basamağa kadar piyasalaştırılıp işletme haline getirilirken özel hastanelerin açılması devlet tarafından teşvik edilerek etkinliği artırılmıştır. Sağlık Bakanlığı’nın en güncel verileri içeren Sağlık İstatistikleri 2018 Yıllığı’na(1) bakıldığında AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında 271 olan özel hastanelerin sayısı, 2018 yılında yüzde 113 artışla 577’e çıkarken, aynı zaman diliminde kamu hastaneleri sayısında sadece yüzde 15’lik bir artış olduğu görülmektedir (774’ten 889’a). 2002 yılında 5 milyon 697 bin 170 olan özel hastanelere müracaat sayısı, 2018 yılında yüzde 1210 artışla 74 milyon 675 bin 65 olurken, aynı süre zarfında özel hastanelerdeki yatan hasta sayısı yüzde 622, ameliyat sayısı ise yüzde 600 oranında artmıştır. Adres ‘özel’ oldu Özellikle 2006 yılından itibaren, kamu sigorta kurumlarının özel hastanelerden hizmet satın almaya başlaması ile bazı özel hastane grupları hızla büyümüş, yaygınlaşmış ve hastane zincirine dönüşmüşlerdir. Bu zincir hastanelerde çalışacak, daha doğrusu çarkı döndürecek olan hekimleri bulmak ise hiç zor olmamıştır. Devlet, bir yandan çıkardığı tam gün yasası ile kamuda çalışan hekimlere adres olarak özel hastaneleri gösterirken, diğer yandan hekimlerin muayenehane açma haklarının önüne pek çok idari engel çıkarıp mevcut muayenehanelerin kapatılması yönünde yoğun çaba göstererek hekimleri bir anlamda özel hastanelere hapsetmiştir. Böylece neredeyse seçeneksiz bırakılan pekçok hekim, özel hastanelerin olumsuz koşullarıyla boğuşmak durumunda kalmıştır. Günümüzde özel hastanelerde hekimlere pervasız sözleşmeler dayatılmakta, mevcut sözleşmede Ağır çalışma koşulları, ciro baskısı, iş güvencesinin olmaması ve dayanılmaz boyutlara ulaşan emek sömürüsü, özel sağlık kuruluşlarında çalışan hekimleri tükenme noktasına getirmiştir. Ancak hekim emeğini yok sayan özel hastane tekelciliğine karşı verilecek mücadelede en önemli adım, hiç kuşkusuz özel hastanelerde çalışan sağlık emekçilerinin sendikalaşması olacaktır. Yıllardır kamu kaynaklarıyla beslenerek büyütülen özel hastanecilik anlayışının pandemi döneminde elini taşın altına sokmaktan kaçındığı, krizin bedelini emekçilere ödetmeye çalıştığı açıkça görülmüştür. Dr. Uğur Cilasun hekimi koruyan az sayıdaki madde çoğu zaman gerekçe dahi gösterilmeden özel hastane yöneticileri tarafından ihlal edilmektedir. Başta Göz ve Fizik Tedavi olmak üzere çok sayıda kliniği işletmeye vermeyi (taşeronluk) tercih eden hastaneler, tıbbi cihaz ve personel giderlerinden çoğunlukla işletmeyi sorumlu tutmakta, bazen bununla da yetinmeyip hekimlerden aylık ciro garantisi isteyerek tüm ekonomik riski hekimlere yüklemektedirler. Gelir kaybettiler Klinik işletmeleri bazen hekim dahi olmayan tüccarlara verilerek halkın sağlığı düpedüz tehlikeye atılmakta, bu tür işletmelerde çalışan hekimler hastane patronu veya işletme sahibi tarafından ciro baskısı altında çalışmaktadırlar. Kısacası hekimler deyim yerindeyse özel hastanelerin kölesi gibi çalışmakta, buna karşılık toplusözleşme ve grev gibi sendikal hakları olmadığı için tüm bu baskılar altında ezilmekte, tükenmektedirler. Özel hastanelerde çalışan hekimler bordrolu olarak iş kanununa bağlı çalışma yerine şirket kurma veya serbest meslek makbuzu kesmek suretiyle hastaneye hizmet satmaya zorlanmaktadırlar. Bu şekilde çalışan hekimlerin sosyal haklarında ve iş güvencesinde önemli kayıplar olmaktadır. Hekimler sosyal güvenlik ve sağlık primini kendileri ödemek zorunda bırakılmakta, hastalık, iş kazası, doğum izni, mazeret izni ve yıllık izinler hekimin kendi sorunu olarak görülmekte, hastane patronu kendini hizmet satın alan pozisyonunda konumlayarak hiçbir sorumluluk almamaktadır. Bu durum, özellikle pandemi sürecinde meslektaşlarımızda ciddi gelir kaybına neden olmuş, bu şekilde çalıştırılan hekimler hastalanmaları durumunda bütün gelirlerini kaybetmişlerdir. Sıradanlaşan sömürü Özel sağlık sektörü AKP’nin 18 yıllık iktidarı boyunca gelişip güçlenirken, hekimlerin ve tüm sağlık çalışanlarının çalışma koşulları giderek ağırlaşmıştır. Her yeni düzenleme sağlık çalışanları için da ha fazla emek sömürüsü getirmiştir. Özellikle son 15 yılda özel hastanelerde çalışan hekimlerin hakedişlerinde önemli kayıplar yaşanmış, hekim emeği ölçülebilir bir hale getirilerek metaya dönüştürülmüştür. Hekim ücretleri özel hastane yöneticileri tarafından “en büyük gider” olarak görüldüğünden hekimlerden çeşitli adlar altında kesinti yapmak, hakedişi ikiüç ay geriden, bazen daha da geç vermek birçok özel hastane için sıradan bir uygulama haline gelmiştir. Ekonomik kriz dönemlerinde ise bu uygulamanın dozu daha da artmıştır. Tükenme noktası Örneğin, var olan krizi daha da derinleştiren pandemi döneminde sabit maaş almayan, ancak baktığı hasta, yaptığı işlem sayısına göre “hakediş” üzerinden gelir elde eden hekimlerin gelirleri hızla azalmış, neredeyse ücretsiz olarak çalışmaya zorlanmışlardır. İş, bir hastane zincirinde zaten azalmış olan hakedişlerden yüzde 25 kesinti yapılmasına kadar gitmiştir. Sabit ücretle çalışan hekimlerin ise ücretsiz izne çıkarılması veya yarı zamanlı çalıştırılması söz konusu olmuştur. Böylece, yıllardır kamu kaynaklarıyla beslenerek büyütülen özel hastanecilik anlayışının pandemi döneminde elini taşın altına sokmaktan kaçındığı, krizin bedelini emekçilere ödetmeye çalıştığı açıkça görülmüştür. Sonuç olarak, ağır çalışma koşulları, ciro baskısı, iş güvencesinin olmaması ve dayanılmaz boyutlara ulaşan emek sömürüsü, özel sağlık kuruluşlarında çalışan hekimleri tükenme noktasına getirmiştir. Aslında bu sorunlar, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Türk Tabipleri Birliği’nin mücadele alanı içinde olacaktır. Ancak hekim emeğini yok sayan özel hastane tekelciliğine karşı verilecek mücadelede en önemli adım, hiç kuşkusuz özel hastanelerde çalışan sağlık emekçilerinin sendikalaşması olacaktır. (Bu yazı hazırlanırken Demokratik Katılım Grubu 20202022 programından ve Türk Tabipleri Birliği kaynaklarından yararlanılmıştır.) 1Sağlık Bakanlığı Sağlık İstatistikleri 2018 Yıllığı. 2019, Ankara. https://dosyasb.saglik.gov.tr/ Eklenti/36134,siy2018trpdf.pdf?0 Kuşaktan kuşağa bağımsızlık destanı... Işık Kansu’nun hazırlayıp kurguladığı, çocuklarınızla hem eğlenip hem de tarih bilginizi “Yaşasın Cumhuriyet” tazeleyeceğiniz, eğitici ve bilgilendirici kutu oyunu, sizlerle! ÇIKTI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle