Katalog

HABER 9 18 EYLÜL 2020 CUMA Öymen, İsrail ve BAE arasındaki anlaşmanın Türkiye’ye etkilerini değerlendirdi İlişkileri canlandırmalıyız AYASOFYA MÜEZZİNI KURAN OKUDU Anmaya, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve yurttaşlar katıldı. Menderes, Zorlu ve Polatkan anıldı Eski başbakanlardan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan idam edilişlerinin 59’uncu yılında Topkapı’daki Anıt Mezar’da düzenlenen törenle anıldı. Törene İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanvekili Hüseyin Aksu, İstanbul Emniyet Müdürü Zafer Aktaş ve çok sayıda yurttaş katıldı. Tören, Ayasofya Camii müezzini Ak can Çelik’in okuduğu Kuranıkerim tilaveti ile başladı. İstanbul İl Müftüsü Mehmet Emin Maşalı, Menderes, Polatkan ve Zorlu için dualar okudu. Protokol konuşmalarının ardından Bakan Soylu ve beraberindekiler, Adnan Menderes’in mezarını ziyaret ederek karanfil bıraktı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Adnan Menderes’in mezarının ardından 8’inci Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın da kabrini ziyaret etti. l İç Politika Rabia Naz’ın ailesi AYM’ye başvurdu Giresun’un Eynesil ilçesinde şüpheli şekilde yaşa kipsizlik kararı verilmişti. Karara tepki gösteren mını yitiren 11 yaşındaki Ra baba Şaban Vatan, huku bia Naz Vatan’ın anne ve ba ki girişimleri başlatacakla bası AYM’ye başvurdu. Baş rını belirterek “Kasıt içeri vuru dilekçesinde dosyanın sinde burada bir çocuk ca yeniden yargılanma talebiyle nını örtbas etme durumu ilgili mahkemeye geri gönde vardır. Adalet ve Kalkınma rilmesi istendi. Anayasanın Partisi iktidar olarak hep 17, 36 ve 40’ıncı maddeleri si bir elden vicdansızlık nin ihlalinin tespit edilmesi istenen başvuruda 1 milyon yapmıştır” ifadelerini kulRabia Naz Vatan lanmıştı. Giresun Sulh Ce lira maddi ve manevi tazmi za Hâkimliği, soruşturma nat talebinde de bulunuldu. da verilen takipsizlik kararına yöne Rabia Naz Vatan’ın şüpheli ölümü lik itirazı da reddetmişti. ne ilişkin yürütülen soruşturmada ta l ANKARA/Cumhuriyet Öymen, “Bölgede yaşanan bütün gelişmeleri alt alta koyup değerlendirdiğimizde Türkiye’nin yalnızlığa sürüklenmesi ciddi sakıncalar doğurabilir” dedi. SARP SAĞKAL Eski diplomat Onur Öymen, İsrail ve Birleşik Arap Emirlikleri arasında imzalanan anlaşmaya ilişkin “Bölgede yaşanan bütün gelişmeleri alt alta koyup değerlendirdiğimizde Türkiye’nin yalnızlığa sürüklenmesi ciddi sakıncalar doğurabilir. Bu nedenle bizim de bölgedeki önemli ülkelerle ilişkimizi canlandırmamız lazım” dedi. Türkiye’nin Mısır gibi bölge ülkeleriyle ekonomik anlaşmalar için diplomatik girişimlerde bulunması gerektiğini vurgulayan Öymen, “Bizim de bu ortamda İsrail’le ilişkilerimizi kopartarak bir yere varamayacağımızı görmemiz lazım” ifadelerini kullandı. İsrail ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn arasında varılan “ilişkilerin normalleştirilmesi”ne yönelik anlaşmalar, ABD Başkanı Donald Trump’ın ev sahipliğinde, Beyaz Saray’da düzenlenen törenle imzalandı. Anlaşmayı değerlendiren eski diplomat ve milletvekili Öymen, “Trump’ın bunu yaklaşan seçimler için iç politika yatırımı olarak gündeme getirdiği görülüyor. Bir taraftan da bölgedeki dengeleri değiştirerek İsrail’i daha etkili yapma politikası güdüyor” dedi. Dış politikada yaşanan gelişmelere bir bütün olarak bakılması gerektiğini vurgulayan Öymen, Birleşik Arap Emirlikleri’nin Girit’e savaş uçağı göndererek Yunanistan ile ortak tatbikat yaptığına dikkat çekti. Amerika’nın Akdeniz konusunda Güney Kıbrıs’a silah ambargosunu kaldırarak Yunanistan, İsrail ve Güney Kıbrıs üçlüsüne destek verdiğini belirten Öymen, “Bölgede yaşanan bütün gelişmeleri alt alta koyup değerlendirdiğimizde Türkiye’nin yalnızlığa sürüklenmesi ciddi sakıncalar doğurabilir” Onur Öymen değerlendirmesi yaptı. “Bu nedenle bizim de bölgedeki önemli ülkelerle ilişkimizi canlandırmamız lazım” uyarısında bulunan Öymen, “Eski söylemleri bir tarafa bırakarak Türkiye’nin çıkarları doğrultusunda, mesela Mısır’la ilişkileri normalleştirme çabaları yapılması lazım” dedi. Türkiye’nin bölge ülkelerle münasır ekonomik bölge oluşturma çabasına girmesi gerektiğini belirten Öymen, “Yalnızca Libya ile bir anlaşmamız var. Libya’da da bizim desteklediğimiz Birleşmiş Milletler’in meşru saydığı hükümet başkanı, önümüzdeki ayın sonunda görevini bırakacağı açıklandı. Yani Türkiye büsbütün bir yalnızlığa itiliyor. Yeni gelecekler bizimle anlaşmayı sürdürecek mi, bütün bunlar bilinmezliklerle dolu” diye konuştu. ‘İsrail etkin hale geliyor’ “İsrail bölgede etkin bir hale geliyor, buna dikkat etmek lazım” diyen Öymen, “Biz de bu ortamda İsrail’le ilişkilerimizi kopartarak bir yere varamayacağımızı görmeliyiz. İsrail’i bölge ülkelelerden tanıyan ilk ülke biz olmuştuk. ‘Başka ülkeler niye tanıyor?’ diyecek son ülke biziz” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin etkili bir ülke olduğunun altını çizen Öymen, “Bu etkisini bölge ülkeleriyle uzak durarak gösteremez” dedi. l ANKARA T.C. İSTANBUL ANADOLU 7. SULH HUKUK MAHKEMESİ’NDEN T.C. KÜTAHYA 2. AĞIR CEZA MAHKEMESİ’NDEN ESAS NO: 2017/618 Esas DAVALILAR: HALİL KÜTÜKÇÜOĞLU,MEHMET YAVUZ, MEHMET ERGİN TEKİR, RECEP KADER,SALİH ÖZSOY, YAKUP SALİM Davacı/Davacılar tarafından aleyhinize açılan Ortaklığın Giderilmesi (Miras Nedenli) davasının yapılan yargılamasında; Mahkemenizce dava dilekçesinde belirtilen paydaş olduğunuz İstanbul ili, Üsküdar ilçesi, Burhaniye Mahallesi, Çamlıca Cad Mevkii, 742 Ada, 5 Parselde kain beş kargir ev vasıflı taşınmaza ilişkin Mahkememizin 2017/618 Esas sayılı dosyasında ortaklığın giderilmesi davası açılmış olup yargılama sırasında adresinize ulaşılamamış, adres araştırmasından da bir netice alınamadığından bilirkişi ek raporu ve duruşma gününün ilanen tebliğine karar verilmiştir. Durusma Günü: 19/11/2020 günü saat: 11:05’da duruşmada bizzat hazır bulunmanız, veya kendinizi bir vekille temsil ettirmeniz, Aksi taktirde H.U.M.K.’nun 3156 sayılı yasa ile değişik 213/2 maddesi uyarınca yargılamaya yokluğunuzda devam olunacağı hususu, bilirkişi ek raporu ve duruşma günü yerine geçerli olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1222634) Dosya No: 2020/149 Esas Gerek soruşturma gerekse kovuşturma aşamasında sanık Necla KUŞLU (Alaattin ve Şöhret kızı, 07/12/1988 K.ÇEKMECE doğumlu, DİYARBAKIR, HAZRO, Uzunarğıt mah/köy nüfusunda kayıtlı. Battalgazi Mahallesi Selçukhan Caddesibaysal Sokak No:6 Sultanbeyli/ İSTANBUL. TC Kimlik No: 5*********8) ‘nın yurt içinde bilinen adresine tebligat işlemlerinin yapılmış olmasına rağmen sonuçsuz kaldığı ve sanığaulaşılamadığı anlaşılmakla; bu kapsamda Sanık Necla KUŞLU hakkında 5237 sayılı TCK’nın 314/2 maddesinde düzenlenen silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan soruşturma yürütülerek iddianame ile kamu davası açıldığı, atılı suçun 5271 sayılı CMK’nın 248/2a, 18 madde fıkra, bendi ve alt bendinde yer aldığı, bilinen konutununkapısına asılan bu ilanın asılma tarihinden itibaren 15 gün içerisinde mahkememize müracaat etmediği takdirde 5271 sayılı CMK’nın 248 maddesinde ön görülen tedbirlere hükmolunacağı, 5271 sayılı CMK’nın 247/2b maddesi uyarıncaise bu işlemlerin yerine getirildiğinin bir tutanak ile saptanmasından itibaren 15 gün içinde mahkememize başvurmadığı takdirde KAÇAK olduğuna karar verileceği, sanık Necla KUŞLU hakkında kovuşturmaya devam olunacağı, ilanen tebliğ olunur. Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1222591) T.C. KÜTAHYA 2. AĞIR CEZA MAHKEMESİ’NDEN T.C. KÜTAHYA 2. AĞIR CEZA MAHKEMESİ’NDEN T.C. KÜTAHYA 2. AĞIR CEZA MAHKEMESİ’NDEN Dosya No: 2020/98 Esas Gerek soruşturma gerekse kovuşturma aşamasında sanık Emine YURTDAŞ ( İsmail ve Nefise kızı, 16/04/1983 KÜTAHYA doğumlu, KÜTAHYA, SİMAV, Gümüşsu mah/köy nüfusunda kayıtlı. Cumhuriyet Mah. DilrubaSk. No:1 İç Kapı No:6Kütahya. TC Kimlik No: 3*********8) ‘ın yurt içinde bilinen adresine tebligat işlemlerinin yapılmış olmasına rağmen sonuçsuz kaldığı ve sanığaulaşılamadığı anlaşılmakla; bu kapsamda Sanık Emine YURTDAŞ hakkında 5237 sayılı TCK’nın 314/2 maddesinde düzenlenen silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan soruşturma yürütülerek iddianame ile kamu davası açıldığı, atılı suçun 5271 sayılı CMK’nın 248/2a, 18 madde fıkra, bendi ve alt bendinde yer aldığı, bilinen konutununkapısına asılan bu ilanın asılma tarihinden itibaren 15 gün içerisinde mahkememize müracaat etmediği takdirde 5271 sayılı CMK’nın 248 maddesinde ön görülen tedbirlere hükmolunacağı, 5271 sayılı CMK’nın 247/2b maddesi uyarıncaise bu işlemlerin yerine getirildiğinin bir tutanak ile saptanmasından itibaren 15 gün içinde mahkememize başvurmadığı takdirde KAÇAK olduğuna karar verileceği, sanık Emine YURTDAŞ hakkında kovuşturmaya devam olunacağı, ilanen tebliğ olunur. Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1222551) Dosya No: 2020/181 Esas Gerek soruşturma gerekse kovuşturma aşamasında sanık Rıdvan BOZKURT ( HALİL ve EMİNE ‘den olma, 01/09/1959 doğumlu, Durak Mah. Kükürtlü Cad. No:40 İç Kapı No:8Tavşanlı / KÜTAHYA adresinde oturur. TC. Kimlik No: 3*********2)’un yurt içinde bilinen adresine tebligat işlemlerinin yapılmış olmasına rağmen sonuçsuz kaldığı ve sanığaulaşılamadığı anlaşılmakla; bu kapsamda Sanık Rıdvan BOZKURT hakkında 5237 sayılı TCK’nın 314/2 maddesinde düzenlenen silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan soruşturma yürütülerek iddianame ile kamu davası açıldığı, atılı suçun 5271 sayılı CMK’nın 248/2a, 18 madde fıkra, bendi ve alt bendinde yer aldığı, bilinen konutununkapısına asılan bu ilanın asılma tarihinden itibaren 15 gün içerisinde mahkememize müracaat etmediği takdirde 5271 sayılı CMK’nın 248 maddesinde ön görülen tedbirlere hükmolunacağı, 5271 sayılı CMK’nın 247/2b maddesi uyarıncaise bu işlemlerin yerine getirildiğinin bir tutanak ile saptanmasından itibaren 15 gün içinde mahkememize başvurmadığı takdirde KAÇAK olduğuna karar verileceği, sanık Rıdvan BOZKURT hakkında kovuşturmaya devam olunacağı, ilanen tebliğ olunur. Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1222545) Dosya No: 2020/105 Esas Gerek soruşturma gerekse kovuşturma aşamasında sanık Ahmet ONAY (Kamuran ve Emine oğlu, 01/12/1972 AYDIN doğumlu, AYDIN, KOÇARLI, Tekeli mah/köy nüfusunda kayıtlı. Hanımçeşme Mah. Dekor Sk. No:1 İç Kapı No:2 . Tavşanlı/ KÜTAHYA. TC Kimlik No: 1*********4) ‘ın yurt içinde bilinen adresine tebligat işlemlerinin yapılmış olmasına rağmen sonuçsuz kaldığı ve sanığaulaşılamadığı anlaşılmakla; bu kapsamda Sanık Ahmet ONAY hakkında 5237 sayılı TCK’nın 314/2 maddesinde düzenlenen silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan soruşturma yürütülerek iddianame ile kamu davası açıldığı, atılı suçun 5271 sayılı CMK’nın 248/2a, 18 madde fıkra, bendi ve alt bendinde yer aldığı, bilinen konutununkapısına asılan bu ilanın asılma tarihinden itibaren 15 gün içerisinde mahkememize müracaat etmediği takdirde 5271 sayılı CMK’nın 248 maddesinde ön görülen tedbirlere hükmolunacağı, 5271 sayılı CMK’nın 247/2b maddesi uyarıncaise bu işlemlerin yerine getirildiğinin bir tutanak ile saptanmasından itibaren 15 gün içinde mahkememize başvurmadığı takdirde KAÇAK olduğuna karar verileceği, sanık Ahmet ONAY hakkında kovuşturmaya devam olunacağı, ilanen tebliğ olunur. Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1222558) Toplu şiraze kayması Dilimizdeki en güzel sözcüklerden biridir “Şiraze”. Söylerken bile ağza çok yakışır. “Top Ten” listebaşı şarkı sözü gibi, “best seller” edebi bir kitap adı gibidir. Türkçe Sözlük’te tam karşılığı şu: “Ciltçilikte, kitap yapraklarını diplerinin ucundan birbirine bağlayan ve onları düzgün tutmaya yarayan ince bez şerit.” Ama tek başına kullanmayız hiç. “Şirazesi kaymak” deyimi ile hatırlarız hep bu sözcüğü: “Dengesini yitirmek. Kontrolünü kaybetmek. Psikolojik tutarsızlık.” Bu anlam ve içeriği ile toplumsal manzarayı umumiye’mizi çok iyi anlatmıyor mu? Aslında, Refikimiz Sözcü’nün yazarı sevgili meslektaşım Yılmaz Özdil kadar yerim olsa, bir gazete tam sayfası kadar alanda örneklerle açabilirim de… Sadece birkaç örnekle değineceğim. Sayın H.D.Ö.D.İ (Her Devrin Önemli Devlet İnsanı) Cemil Çiçek’in, hafta başında İsmail Saymaz’a verdiği röportajda sarf ettiği cümlelere bakınca insanın beyni yanıyor. Diyor ki: (…) tekke ve zaviyeler kapatıldı diyoruz ama bu oluşumlar varlığını sürdürüyor. Aykırı bir şey diyeyim: Bu yapılara yardım yapıyorsak şeffaf olacak. İcap ediyorsa vergiden düşsün. Ama kaynak nereden geliyor, nereye harcanıyor, bunun temin edilmesi lazım (...) “Hem siyasetin kayıt dışı unsurları haline geliyorlar hem kayıt dışı dini oluşum meydana geliyor. Ekonomide, siyasette ve dinde kayıt dışılık var. Denetime ihtiyaç var (…) Bu mülakatın çıkış noktası, bir tarikat şeyhinin küçük bir kızı taciz etmesi üzerinden başlayan, “Bu tarikat ve cemaatleri ne yapacağız?” tartışması. Bu tartışma yapılırken, sağcıların sürekli tekrarladıkları bir türkünün sözleri şöyle (mealen) özetlenebilir: “Bunlar toplumsal yaşamın. Bu toprakların. Bu toplumun bir parçası. Tümden ortadan kaldırılamaz. Ama denetlenmeli. İyisikötüsünü birbirinden ayrıştırmalı. Devlet denetimi ve gözetiminde faaliyetleri devam etmeli.” Adeta “Bunlara ihtiyaç var” demeye getiriyorlar. Geçen hafta da yazmıştım, birtakım reyting peşinde meslek erbabı da bunları “kakarakikiri” tarzı TV röportajlarında ağırladıkları “Tontiştatlıesprilizararsızinsancılgerçek(!)” cüppeliler, sarıklılar, poturlular, takkeliler tercih edilecek. Ama taciztecavüzbadeleme vs. iğrençlikleri ile deşifre olmuşlar “tukaka” edilip temizlenerek sözüm ona “adalet ve asayiş” temin edilecek o cephede.. Öyle mi? Çare son derece açık ve net biçimde ortada duruyor hanımlar, beyler. Mustafa Kemal ATATÜRK’ün rehberliği ve önderliği ile çıkarılmış yasalar var ortada. Bunların içerik ve biçim olarak toplumsal yaşama verdikleri zarar da… Yasaları uygulayacaksınız olacak bitecek. Dininanç alanındaki düzenlemelerin yasal çerçevesi ne ise (Diyanet, camiler, imam hatip eğitimi vs.) o çerçevede hayata geçirilecek. Gerisi de sadece ve sadece insanların birey ve aile olarak kendi iç vicdani uhrevi hayatlarının mevzusu olacak. Bunun dışında tekkevaziye, tarikat, cemaat, medrese vs. örgütlenmeler “zararlı faaliyet” kabul edilecek. Bu kadar basit ve net. Aksi? On yıllardır söylemekten dilimizde tüy biten ve asla bıkmadan tekrarlayacağımız şekilde, FETÖ’ler, METÖ’ler ÇETÖ’ler, TETÖ’ler türeyecek ve devleti ele geçirerek, bugüne kadar başımıza açtıkları belaları açmayı sürdürecekler. Tercih bizim. Utanılacak yalnızlık Dış politikadaki felaket ve rezalet tablosunu hatırlatmaya gerek yok. Bir zamanlar “duvara toslayanların” uydurdukları tabir vardı ya: “Değerli yalnızlık...” Adeta o filmin tekrarını oynatıyorlar. Suriye’den Libya’ya, Ege’den Doğu Akdeniz’e, Ortadoğu’dan Avrupa’ya, her alanda buz gibi bir iklimde tir tir titrer bir biçimde yalnızlığa mahkum edilmiş bir politikanın esiri olmuş sürükleniyoruz. Ve işin en dayanılmaz tarafı da, bu politikanın daha “üç vakit önceki” mimarları, bugün ortaya çıkmış herkesten çok eleştirme cüretini ve utunmazlığını sergilemekteler. İnsan diyecek söz bulamıyor. Bari sus, Muhterem. Bari sus! En azından kapsamlı bir özeleştiri yaptıktan sonra konuşmaya başla ki senin yerine biz utanmayalım. Hiç mi yüzü kızarmaz sizin gibilerin? ATATÜRK tartışması Milyonlarca satırlık, yüzlerce sayfalık yazıldı, çizildi konuşuldu bu konuda. CHP İstanbul İl Başkanı Sayın Canan Kaftancıoğlu’nun sözleri üzerine başlayan tartışmadan söz ediyorum. Hayatları boyunca Yüce Önder ATATÜRK’e söven, devrimlerini hedef alan, mirasını yerle bir etmeye yeminli çevrelerin bu konunun “üzerine atlamasını” iğrenerek izlememi bir yana koyuyorum. Canan Hanım’ın bugüne kadar genel olarak alkışladığım, desteklediğim ve bundan sonra da aynı şeyi yapmaya devam edeceğim duruşuna ve gururla taşıdığı cesur siyasi kimliğine saygımdan dolayı ben de üzüntülerimi belirten bir tweet attım bu konuda. Özetle “Madem ATATÜRK ismini kullanmakta bir beis görmediğinizi söyleyecektiniz, malum toplantıda bunu neden oracıkta söyleyerek işin içinden çıkıvermediniz de kendinizi bu duruma soktunuz?..” dedim. Tekrarlıyorum. Yüce Önderimizin “Hangi isimle anıldığı” meselesi, herkesin, her duruma göre kişisel tercihidir. Kimse asla karışamaz, dikte edemez ve bunun tezviratını yapmamalıdır. Ama bir tercihin arkasında durarak savunuyorsanız, üzerinize gelindiğinde “farklı zamanlarda farklı tercihler kullanabileceğinizi” söyleyerek sizi seven ve destekleyenlerin sizin adınıza üzülmesine neden olmak niye?