09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 EYLÜL 2020 CUMA BETONA GEÇIT YOK Çeşme Belediyesi tarafından deniz kenarı ve Sit Alanı’na inşa edilen taş bina yıkıldı. İzmir Çeşme’deki kaçak yapılara son vermek için harekete geçen Çeşme Belediye Başkanı Ekrem Oran, “Yapı kirliliğine izin vermeyeceğiz. Öncelikle hazine ve belediye arazilerindeki kaçak yapıların önüne geçeceğiz. Bize kalan mirası koruyacağız” dedi. l İZMİR / Cumhuriyet SONUÇLARI 7 19 37 45 48 53 6 BİLEN: 20 milyon 858 bin 994 TL (Devretti) 5 BİLEN: 36.878.15’er TL 4 BİLEN: 526.25’er TL 3 BİLEN: 28’er TL 2 BİLEN: 3.10’ar TL eposta: [email protected] Sahtelere kanmayın Son 5 yılda yayımlanan 764 reklamın 743’ü mevzuata aykırı çıktı. MUSTAFA ÇAKIR Koronavirüs salgını nedeniyle piyasada yok satan takviye edici gıda reklamları ile yurttaş kandırılıyor. Son 5 yılda 764 takviye edici gıda reklamının 743’ü mevzuata aykırı çıktı. Yaklaşık 7 milyon liraya yakın ceza kesildi. İnternette çok Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, CHP Ankara Milletvekili Levent Gök’ün soru önergesine yanıt verdi. Pekcan, takviye edici gıda sektöründe, en sık karşılaşılan sorunun başta internet olmak üzere bu ürünlerin çeşitli mecralarda yapılan reklam ve tanıtımlarında, “zayıflatır, yağ yakar, kilo aldırır, boy uzatır, saç çıkartır, kelliği önler, cinsel performansı artırır, bağı şıklık sistemini güçlendirir, muhtelik hastalıklara karşı korur veya hastalıkların tedavisine yardımcı olur” gibi mevzuata aykırı sağlık beyanlarının kullanılması ve böylece tüketicilerin aldatılıp yanıltılması olduğunu belirtti. Reklam Kurulu tarafından yapılan incelemeler hakkında bilgi veren Pekcan, şunları kaydetti: “2015 yılı başından itibaren günümüze kadar 764 adet takviye edici gıda reklamı incelenip karara bağlanmıştır. Bunlardan 21 adedi mevzuata aykırı bulunmamış, mevzuata aykırı bulunan 606 adet reklam için ‘reklamı durdurma cezası’, 137 reklam için de ‘idari para cezası ve durdurma cezası’ olmak üzere toplam 6 milyon 760 bin 476 TL idari para cezası uygulanmıştır.” l ANKARA Uganda’da 219 mahkum kaçtı Mahkumların Moroto dağının eteklerine kaçtığı düşünülüyor. Çıplak firar Uganda’nın kuzeydoğusudaki Moroto bölgesindeki cezaevinden 219 mahkumun kaçtığı bildirildi. Ulusal basında çıkan haberlerde, Moroto bölgesindeki cezaevindeki mahkumlar ile bekçilerin arasında yaşanan kargaşada, 219 mahkumun fi rar ettiği belirtildi. Kargaşada bir bekçinin ha yatını kaybettiği, kaçan mahkumların 15 silahı da al dığı kaydedildi. Mahkumların yakalanmamak için ünifor malarını çıkartarak çıplak kaçtıkları ifade edildi. Ordu Sözcüsü Flavia Byek waso, yaptığı açıklamada, 2 mahkumun yakalandığını ve 2 mahkumun da öldürül düğünü kaydetti. Byekwaso, firari mahkumları arama çalışmalarının sürdüğünü söyledi. l AA Yerel halk ve polis bir süre iz sürmeye çalıştı. Mahkumlar silahlı. Greenpeace: Hibrit araçlar kuzu postunda kurt Yeni bir araştırmaya göre, elektrikle şarj edilen hibrit araçlar, test sonuçlarının gösterdiğinden iki buçuk kat daha fazla karbondioksit (CO2) emisyonuna neden oluyor. Greenpeace ile Ulaşım ve Çevre adlı çevre aktivisti grubunun yaptığı incelemeler, bu araçların kilometre başına ortalama 120 gram CO2 emisyonuna yol açtığını gösteriyor. Resmî laboratuvar sonuçları ise bu rakamı kilometre başına 44 gram olarak gösteriyor. Yeni verilere göre, PHEV hibrit araçlar kullanım süreleri boyunca ortalama 28 ton CO2 salımına yol açıyor. Greenpece PHEV araçları “otomotiv sektörünün kuzu postuna bürünmüş kurdu” olarak niteliyor. Greenpeace’ten Rebecca Newsom, “Düşük emisyon yönlü sahte iddialar otomobil imalatçılarının spor, benzin ve dizel motorlu araçları üretmeye devam etmede kullandığı bir taktik” diyor. Ulaşım ve Çevre adlı grup ise, bu araçları kullanan sürücülerin arabaları pek şarj etmediklerini ve benzin ve dizele yöneldiklerini belirtiyor. Ayrıca bu araçlar soğuk havalarda veya sürücünün aniden hız yapması halinde otomatik olarak benzin ve dizelle çalışacak şekilde tasarlanmış. Uzmanlar, aracın karbon emisyonunda sürücü davranışının belirleyici olduğunu vurguluyor. l BBC Türkçe ÇEVRE FATSA’DAKİ MADEN ŞİRKETİNİN ‘GENİŞLEME’ TALEBİNE İLİŞKİN ÇED RAPORU ÇIKTI Siyanürün çevreye zararı yokmuş CEMİL CİĞERİM Bölge sakinlerinin tepkisine neden olan Ordu Fatsa’daki siyanürlü altın arama faaliyetlerinin yürütüldüğü alanın saha genişleme talebine ilişkin hazırlanan çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) raporu askıya çıktı. Özel bir firma tarafından hazırlanan raporda genişletilen maden sahasının doğaya zarar vermeyeceği öne sürüldü. Fatsa’daki Altıntepe Altın Madeni’nin kapasite artırımına ilişkin hazırlanan ÇED raporu tamamlandı. SRK Danışmanlık ve Mühendislik tarafından hazırlanan raporda siyanürle altın arama faaliyeti yürütülecek olan maden sahalarında çevreye zarar verilmeyeceği belirtildi. Saha genişletme çalışmasıyla bölgedeki işsizliğin azaltılmasında katkı yaratılması beklendiği kaydedildi. Gerekirse dinamit Raporda özetle şu ifadelere yer verildi: “Açık ocak işletmesinde kazı işlemleri iş makineleri vasıtasıy la yürütülecek ve sadece gerekli olduğu durumlarda patlatma yapılacaktır. Açık ocak madencilik faaliyetleri esnasında kullanılacak iş makineleri vasıtasıyla oluşacak çevresel gürültü değerleri ‘akustik rapor’ çerçevesinde değerlendirilmiştir. Buna göre proje sahası yakınlarındaki yerleşim birimlerinde belirlenen 45 reseptör noktasında gündüz, akşam ve gece çalışma saatleri içinde belirlenen gürültü değerleri yönetmelik sınır değerlerini sağlamaktadır.” TÜRKIYE’YI BEKLEYEN NÜKLEER SANTRAL TEHDIDINE KARŞI UZMANLAR UYARIYOR: Geleceğimiz tehlikede Dünya nükleer enerjiden vazgeçerken Türkiye nükleer enerji için adımlarını hızlandırdı. Mersin’deki Türkiye’nin 1. nükleer santralı Akkuyu inşaatı tamamlanmadan Sinop’ta yapılması planlanan ikinci nükleer santrala onay çıktı. Böl ge sakinleri ve çevre aktivistleri karara tepki gösterdi. Greenpeace Akdeniz İklim ve Enerji Proje Sorumlusu Onur Akgül, “Karar, Türkiye’nin geleceği açısından olumsuzdur. Dünyada, nükleer enerjinin yarattığı tehlike ve yıkım artık tartışılmıyor bile” diye konuştu. Akkuyu santralına ilişkin davayı Anayasa Mahkemesi’ne taşıyan avukat Arif Ali Cangı, “Akkuyu Nükleer Güç Santralı, Akdeniz havzası için büyük bir tehdittir” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin en mutlu şehri Sinop’a kurulmak istenen nükleer santral için çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) süreci, 27 Aralık 2017 tarihinde başlamıştı. Bölge sakinleri alanda çok sayıda ağacın kesildiğini açıklamıştı. 6 Şubat 2018’de gerçekleştirilen Halkın Katılımı Toplantısı’na çok sayıda bölge sakini alınmamıştı. Projenin nihai ÇED raporu geçen günlerde onaylandı. İnceburun mevkiinde, EUAS International ICC Merkezi Jersey Adaları Türkiye Merkez Şubesi tarafından yapılması planlanan projenin yatırım bedeli 20 milyar dolar hesaplandı. Kazı çalışmaları 2021’de başlayacak santralın 2031 yılında faaliyete geçmesi hedefleniyor. Tahsis edilen alanın tamamı 10 milyon 58 bin metrekare. Bu alanın yaklaşık 1 milyon 25 bin metrekaresinin santral alanı olarak 145 REAKTÖR KAPATILDI Dünyada nükleer santrallar 1954’ten beri devrede. ABD dahil 31 ülke nükleer santrala sahip. Aralarında Türkiye’nin de olduğu yaklaşık 20 ülke ise yeni nükleer santral kurmayı düşünüyor. 69 reaktör inşa halinde. Dünyada 193 nükleer santralda 436 reaktör çalışıyor. Bugüne kadar 145 reaktör kapatıldı. Almanya, İspanya, Belçika hepsini kapatma kararı aldı. kullanılması planlanıyor. Gazetemize konuşan Si nop Nükleer Karşıtı Platform Derneği’nden (SNKPDER) Zeki Karataş yöre halkının tepkisinin yükselmeye başladığını belirterek “Dünya bu teknolojiden vazgeçerken Türkiye’de bunu neden seçerler? İnsan sağlığına ve insan yaşamına zararlı bir santral. Türkiye’de ne Sinop’ta ne de Akkuyu’da böylesi bir santrala ihtiyaç yok. Şu anda alanda kesilecek ağaç kalmadı. Bütün ağaçları kestiler. ÇED süreci için bölgeyi hazırladıklarını söylüyorduk, şimdi hazır halde. Önceden denizi göremezdik ağaç lardan. Artık her tarafı görüyoruz” ifadelerini kullandı. Dönüşü yok Avukat Arif Ali Cangı ise “Akkuyu Nükleer Güç Santralı Akdeniz havzası için büyük bir tehdittir. Akkuyu’da nükleer tesisi inşaatın başlaması ile operasyon sırasında ve herhangi bir beklenmedik kaza durumunda ekoloji, biyocoğrafya, ekonomi ve geçimi tüm diğer faaliyetlerden öte, hayati bir şekilde turizm, tarım ve balıkçılığa dayanan Akdeniz çevresindeki insanlar üzerinde dönüşü olamayan bir felakete sebep olacaktır” dedi. VAZGEÇMEK IÇIN ASLA GEÇ DEĞIL Greenpeace Akdeniz İklim ve Enerji Proje Sorumlusu Onur Akgül de özetle şöyle konuştu: “Gelişmiş ülkeler birbiri ardına nükleer santrallarını kapatıyor ve nükleer enerjiden çıkış planlarını devreye alıyor. Türkiye’nin de artık bu kirli, tehlikeli ve doğaya zararlı enerji üretim biçimi ısrarından vazgeçmesi gerekiyor. Proje şimdiden bölgenin doğal varlıklarına büyük zarar vermiş durumda. Faaliyet aşamasında ise soğutma suyu olarak deniz suyunun, ısınmış olarak geri verilmesi Karadeniz’de termal kirlilik yaratacak, deniz ekosistemini tehdit edecek. Bir diğer konu ise ortaya çıkacak nükleer atıklar. Bilinen bir atık bertaraf yöntemi henüz dünyada yok, ama nükleer atıklar binlerce, hatta milyonlarca yıl etkili. Proje bölgesine yakın yerleşim yerlerinde kanser gibi büyük sağlık sorunlarının artma riskleri ise cabası. Karar vericilerin; Akkuyu örneğini tekrar etmemeleri; bilime, sağduyuya ve yurttaş katılımına kulak vererek bu projeyi iptal etmeleri gerekiyor. Önümüzde hala Çernobil ve Fukuşima örnekleri var. Nükleer pahalıya patlar. Ondan vazgeçmek için asla geç değildir.” Yargının durdurduğu Yeşil Yol’a karşı çıkan bölge sakinlerinin davasında karar günü Yol hukuksuz ama direnen sanık Karadeniz’de 8 ilin yaylalarını birbirine bağlayacak 2 bin 600 kilometre uzunluğundaki Yeşil Yol’a karşı çıktıkları için yargılanan yayla sakinlerinin davasının karar duruşması bugün görülecek. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Yeşil Yol projesini durdurmuş, yolların yaylaların varlığını yok edeceğine dikkat çekerek yol boyunca sürekliliği olan bir yapılaşmaya neden olacağını vurgulamıştı. Yeşil Yol projesi kapsamında, Rize’nin Çamlıhemşin ilçesinin Yukarı Kavron ve Samistal yaylaları arasında yapımı süren 8 kilometrelik bağlantı yoluna yayla sakinleri karşı çıkmıştı. Yayla sakinleri, 9 Eylül 2015 tarihinde Yukarı Kavron Yaylası’nda tepkilerini di le getirerek iş makinelerini durdurmaya çalışmıştı. Gözaltına alınan 12 kişi hakkında soruşturma başlatılmıştı. Arabulucuya gitti Zanlılar hakkında, “İş ve çalışma hürriyetini ihlal” suçlamasıyla Pazar Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açılmıştı. Dava en son arabulucuya gitti. Şirket yetkilileri olaydan dolayı zarara uğradıklarını öne sürerek kişi başı 10 bin lira talep etti. Yayla sakinleri kabul etmedi. Davanın karar duruşması bugün Pazar Adliyesi’nde 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek. Sosyal medyadan yapılan duyuruda “Yaylama dokunma. Yaylayı savunmak suç değil” denildi. KANAL İSTANBUL’A KARŞI YÜRÜYECEKLER Yurttaşlar tartışmalı Kanal İstanbul projesine karşı 20 Eylül Pazar günü İstanbul Yeniköy’de bir araya gelerek Karaburun’a yürüyecek. Yürüyüş için Kadıköy, Şişli ve Avcılar’dan otobüsler kaldırılacak. Tüm yurttaşların çağrıldığı yürüyüşe ilişkin hazırlanan metinde “Pandemi, işsizlik, yoksullukla boğuştuğumuz süreçte yaşam alanlarımızı ve kentimizi yok edecek Kanal İstanbul denilen projede ısrar devam ediyor. Biz de ısrarla bu projeye karşı çıkmaya devam ediyoruz” denildi. Kanal İstanbul projesine değil, sağlığa bütçe ayrılması istenen metinde özetle “Covid19 yayılmaya devam ediyor. Eğer varsa bütçe, betona değil halkın sağlığına harcansın. Karadeniz’in mavisini, sahilinin ışıldayan kumlarını, güneşe döndükleri yüzleri güneş gibi parlayan ayçiçeği tarlalarını yok etmek istiyorlar” ifadeleri kullanıldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle