09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR Orhan Kemal, 17 16 EYLÜL 2020 ÇARŞAMBA Ayhan Geçgin’e YAZGÜLÜ ALDOĞAN el verdi Ölümünün 50. yılında 49.su verilen Orhan Kemal Roman Ödülü’nü Bir Dava adlı eseriyle alan yazar Ayhan Geçgin’e ödülünü İBB Başkanı İmamoğlu verdi. Doğum gününde, 15 Eylül’de, ölümünün 50. yılında, adına açılmış müzenin önünde, onun adına verilen “Roman Ödülü” töreniyle Orhan Kemal’i andık. Çukurova’dan yetişen ve toplumcu gerçekçi edebiyat akımının en önemli temsilcilerinden biri Orhan Kemal. Cezaevlerinde, zamanın deyimiyle “mapus damlarında” acı çekmiş, şiir yazarken Bursa Cezaevi’nde beraber yattığı Nâzım Hikmet’in yönlendirmesiyle hikâye ve romana yönelip, olgunlaşmış, halkından hiç kopmamış yazarın adına yapılan ödül töreni de kendisi gibi mütevazi oldu. Oğlu Işık Öğütçü, Cihangir’de Akarsu Caddesi’ndeki Orhan Kemal Müzesi’nin önünde kültür sanata önem veren İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da katılımıyla pandemi koşullarından ötürü sade bir tören düzenlemişti. Işık Öğütçü, müzeyi gezdirirken İmamoğlu’na babasının şapkasını taktı ve daktilosunun önünde fotoğrafını çektirdi. İmamoğlu ise duygulanarak “Şehrimizin kıymetli hemşerisini anılabilir kılmak önemli. Onu ölümsüzleştirmek ve isminin yaşatılmasını sağlamak, ödüllerin 50. yılını daha farklı kutlamak konusunda işbirliğimiz ve projelerimiz oluşturulacaktır” sözünü verdi. Ödülü Başkan verdi İmamoğlu, Cihangir’in kendisini karşılamaya gelmiş muhtarlarıyla görüştükten sonra binanın önündeki törende yazar Ayhan Geçgin’e ödülünü verdi. Orhan Kemal Roman ödülü bu yıl Ayhan Geçgin’in “Bir Dava” adlı romanına; “Türkiye’de derin işleyişe sahip hukuksuzluk, keyfilik, belirsizlik ve öngörülemezlik olgularını çok yerinde karakterlerle son derece güçlü bir olay örgüsü, anlatım, dil ve roman tekniğiyle TÜRK EDEBIYATININ USTA ISMI ORHAN KEMAL... Mehmet Raşit Öğütçü veya kullandığı adıyla Orhan Kemal, 55 yaşında (1970) Sofya’da yaşamını yitirdi. Adı, Türk edebiyatının büyük ustaları arasında anılan yazar, roman, hikâye, oyun, şiir gibi farklı tarzlarda birçok yapıta imza atmış olsa da daha çok romancılık yönü ile tanınmıştır. İlk öykü kitabı “Ekmek Kavgası” (1949) ve “Küçük Adamın Notları” başlığı altında yayımladığı oto biyografik roman dizisiyle tanındı. 1960’lı yıllarda, Adana’da toprak ve fabrika işçilerinin dünyasını, İstanbul’daki gecekondu mahallelerini, fabrika çevrelerini eserlerine yansıttı. “Murtaza”, “Hanımın Çiftliği”, “72. Koğuş” unutulmaz yapıtlarının en başında yer alıyor. Ayrıca yazar, Adanaspor’da futbol oynamış ve Golcü Raşit olarak da bilinmektedir. Orhan Kemal 49. Roman Ödülü’nü oğlu Işık Öğütçü’nün yanında İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’ndan alan yazar Ayhan Geçgin’in ödüllü kitabı Bir Dava, hukuksuzluğu anlatıyor. İmamoğlu Işık Öğütçü Ayhan Geçgin Tahir Şilkan birleştirmesi, Türkiye’nin yakın tarihindeki yargılamaların ve hukuksuzluk örneklerinin, bunun sürdürülmesi ve yeniden üretilmesi için bir zamanlar bütün gücüyle çalışan kudretli güçlerin ve ülkede yaşanan bütün hukuksuzluk ve adaletsizliklere karşı bürokratik, sınıfsal bağışıklığının nasıl tersyüz olduğunu çok güçlü diyaloglarla anlatılması nedeniyle” değer görüldü. (Birileri seçici kurula bir cümlenin 17 sa tır olmaması gerektiğini de anlatsa edebiyatımıza büyük katkısı olur!) Seçici Kurul Erendiz Atasü, Ataol Behramoğlu, M.Nuri Gültekin, Çimen G. Erkol, Adnan Özyalçıner, Tahir Şilkan ve Nazım K. Öğütçü’den oluşuyordu ama yine pandemi koşullarından ötürü olsa gerek sadece Tahir Şilkan’la temsil edildi. Işık Öğütçü, Cihangir gibi kültür sanat çevrelerinin yoğun olarak oturduğu semtte olan Orhan Ke Orhan Kemal İmamoğlu, Orhan Kemal’in şapkasıyla onun daktilosu önünde fotoğraf çektirirken duygularını “Bu yük ağır bir yük” diye dile getirdi. mal Müzesi’nin de yine bu çevrelerin çok fazla ilgisini çekmediğini dile getirmeden edemedi. Senarist, yazar ve dizicilerin G. Kore’den hikâye uyarlayacaklarına Orhan Kemal’in eserlerine göz atmaları da faydalı olur diye düşünüyorum. Bir 72. Koğuş, Murtaza, Hanımın Çiftliği, Eskici ve Oğulları az mı sükse yaptı? Ayhan Geçgin’in eserleri Ödülü alan Ayhan Geçgin, (1970) ODTÜ Felsefe Bölümü mezunu. “Uzun Yürüyüş”, “Son Adım”, “Kenarda”, “Gençlik Düşü”, “Kurbağalara İnanıyorum” ve son kitabı “Bir Dava”nın çok yakın takipçileri var. “Uzun Yürüyüş” adlı kitabı Fransızcaya çevrildi. Yazar, tanıtım çalışmalarından ve fuarlardan uzak duran, sadece kendisini keşfeden okurlarıyla buluştuğu için sosyal medyada da popüler değil. Birol Giray’ Enerjik ve melodik İlk Sosyal Mesafeli festivalini düzenleyen DJ Birol Giray’ın yeni teklisi tüm dijital platformlarda dinlenebilir. ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK İstanbul ve Çeşme'de "İlk Sosyal Mesafeli' festivalini gerçekleştirerek yeni normal hayata da eğlenceyi getiren DJ prodüktör ve organizatör Birol Giray'ın yeni teklisi “Etoile Polaire” (Enstrümantal) spotify olmak üzere bütün dijital platformlarda dün yerini aldı. n Bu hafta yayımlanan yeni tekliniz “Etoile Polaire”nden bahseder misiniz? “Koza”dan yayınlanacak yeni projeler neler olacak? Etoile Polaire enerjik ve melodik bir parça. insanı yukarı çekiyor bence ve duygusal. 14 Eylül'de, başta spotify olmak üzere bütün dijital platformlarda dinlenebilir. Benim bu yıl 3. 'release'im olucak bu yüzden heyecanlı ve mutluyum. Açıkçası plak şirketimiz Koza içimizdeki müzik coşkumuzu genç ve yenilikçi fikirlerle donatıp müziğin hep peşinde koşmamızı sağlıyor. Bize bağlı sanatçılarımızın hayal gücü ve vizyonu ile yeni parçalara çıkarmaya sürekli devam edeceğiz. n Pandemi döneminde festival yapmayı başardınız. Hazırlık dönemi nasıl geçti? Bizim için zorlu bir sınav oldu. Önce ChillOut Festival İstanbul’u eylüle, daha sonra da Electronica Festival İstanbul’u 2021’e ertelemek durumunda kaldık. Electronica Festival Çeşme’yi kamplı planlamıştık ama Covid19 önlemleri kapsamında kamp olayını iptal ettik. Kısacası planlarımız hep aksadı. Buna rağmen hem Electronica Festival’i Çeşme’de, hem de ChillOut Festival’i İstanbul’da sosyal mesafe kuralları dahilinde ve limitli kapasite ile yapmayı başardık. ChillOut Festival İstanbul’da sahne önüne kurduğumuz 2,3 ve 4 kişilik Box’lar ile Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdik. n Chill out ülkenin en uzun soluklu festivallerinden. Bu yıl 15. yılını geride bıraktı. Bunca yıldır aksamadan devam eden bu festivalin başarısını neye bağlıyorsunuz? ChillOut Festival’in en önemli kriterleri ayrıcalıklı bir atmos fer, özenle seçilmiş gruplar ve hizmet kalitesi. 15 senedir bu 3 kriteri kendi koyduğumuz standartların üstüne taşımayı başardık. n Bu yıl programı belirlerken zorlandınız mı? Malum sebeplerden dolayı yurt dışından hiç bir sanatçıyı getiremedik. Ama bu bir bakıma da pozitif oldu çünkü lokal sanatçılarımızla da bu festivallerin olabileceğini biliyorduk fakat bugüne kadar deneme şansımız olmamıştı. Kısacası sahneye gururla yerli kadro olarak çıktık. n Radyoculuk, festival organizatörlüğü, Dj'lik ve son dönemde kendi plak şirketiniz 'Koza' ile yapımcılık. Hepsi birbirini besliyor olmalı. Size en çok heyecan veren kısmı nedir? Bunları bir zincirin halkaları olarak düşündüm ben hep.Gerek DJ, gerek prodüktör olarak yeniliğe, yeni gelene her zaman açık oldum ve olmaya devam edeceğim. Heyecan müzik çalmakta aslında. Bu bir radyo frekansı, bir festival ya da bir performans veya parçanızı/setinizi yayınladığınız dijital bir platform yani hiç farketmiyor benim için. Yeni projeler n Önümüzdeki günler için planlarınız neler? Şu anda radyolarımızı Çamlıca’daki yeni kuleye taşımakla meşgulüz. Bu değişiklikle beraber Future Generation’ın frekansı da 93.7’den 93.8’e geçiyor, Lounge Fm 96.0 frekansından yayın hayatına devam edecek. İstanbul’un radyo frekanslarına yeni yapılan kule sayesinde muhteşem bir standart geliyor. Bunu okuyucalarımıza belirtmek isterim. İlerleyen günlerde ise hayal gücümüzü kullanarak, sosyal düzeyde yeni normallerde ve yeni şartlar altında insanları bir araya getirmek, eğlendirmek için yeni dijital projelerde çalışmalarımıza devam edeceğiz. Diğer taraftan uzunca bir süre daha DJ’lik kariyerimi askıya alacakmışım gibi gözüküyor. Çünkü yapılacak partiler ve eventlerde katılımcıların ve biz çalışanların sağlığı yüzdeyüz güvende olmadığı sürece gelen işlerede hayır demek durumundayım. İstanbul’un nefes aldığı konser Pazar akşamı Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava tiyatrosu, Cem Mansur yönetiminde Cemal Reşit Rey Salonu Orkestrası ve genç kemancı Naz İrem Türkmen solistliğindeki konserle sarsıldı. Uzun zamandır özlenen böylesi bir ortamın içinde herkesten mutluluk izlenimleri duydum. Ne yazık ki ben bu konserde bulunamadım, ama bir dostum canlı yayın yaparak dinlememi sağladı. Bizet’den Carmen Süiti, Sarasate’den “Zigeunerweisen”, Çaykovski’den İspanyol Dansları ve RimskiKorsakov’dan İspanyol Kapriçyosu gibi alımlı parçalar seçilmişti. Cem Mansur’un hünerlerinden birisi de programlarında izleyiciye öğretici olduğu kadar zevk veren yapıtlar seçmesi ve onları konser öncesinde keyifle anlatması. Bu konserin bir sürprizi de İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun eşi ve çocuklarıyla birlikte izleyiciler arasında olmasıydı. Onu yine ailesiyle birlikte birkaç yıl önce Boğaziçi Üniversitesi’nde düzenlediğim Albert Long Hall konserlerine de konuk etmiştik. Betin Güneş yönetimindeki Almanya’dan gelen orkestra çalıyordu. Sonra öğrendik ki, büyük oğlu Betin’den piyano dersi alıyormuş. Naz şanslı bir çocuk Naz’ın çalışmalarını ve ailesini yakından bildiğim için bu yazımda onu okurlarıma biraz daha tanıtmak istedim. Çok şanslı bir çocuk Naz. Yeteneğini küçük yaşta fark eden ailesi onu doğru ellerde yetiştirmeye çalışıyor. Hocaların önerilerini dikkatle dinliyor ve uyguluyorlar. Annesi, babası, 12 yaşındaki piyanist erkek kardeşi, teyzeleri ve özellikle ismini taşıdığı anneannesi Nazire Argeşo onun çevresinde pervane oluyorlar. Nazİrem, “Nazirem”den üremiş iki isim. Anneannesi ona yurtdışındaki kimi yarışmaya ve ustalık sınıfına giderken eşlik ediyor, nice yarışma sonucunu beklemenin heyecanını birlikte yaşıyorlar. Bugüne kadar kazandığı birçok yarışma arasında en önemlileri 2019’daki Belçika Grumiaux Uluslararası Keman Yarışması Birinciliği; 2018’de Ukrayna Odessa Uluslararası Keman Yarışması’ndaki on yedi yaş altı kategoride Büyük Ödül ve Artistik Kişilik Ödülü. Naz’ın büyük dedesi Türkiye’de orkestracılığa çok emek veren, İstanbul’da Cemal Reşit Rey’in kurduğu ilk senfonik orkestranın 45 yıl boyunca başkemancısı olan Semih Argeşo. Onu bizim kuşaklar, radyodaki “Semih Argeşo ve Yedi Kemanı” programlarıyla da tanırlar. Naz’ın annesi klarinetçi. Teyzeleri de konservatuvarda okumuş, ailede hemen herkes bir çalgı çalıyor. Bütün ailenin Naz’ın üstün başarısında payı var. Naz, 14 Temmuz 2006’da İstanbul’da doğmuş. Yedi yaşında İstanbul Devlet Konservatuvarı’nda Aslı Erdal ile kemana başlamış. Halen Prof. Ceyda Uzgören’in öğrencisi. Özel olarak Muhammedjan Turdiev ve Münih’e gelip giderek Sonja Korkeala ile çalışıyor. Pekineller’in öncülüğünde ve TÜPRAŞ sponsorluğunda yürütülen “Dünya Sahnelerinde Genç Müzisyenler” projesine seçildikten sonra birçok ülkede ustalık sınıflarına ve yarışmalara katıldı. Ayrıca bu yıl Üsküdar Amerikan Lisesi’nin sınavını kazandı. Şimdi, müzik dünyasının yanı sıra o kurumun da öğrencisi olarak eğitimine devam edecek. Konserde “Zigeunerweisen”i bütün incelikleriyle çaldıktan sonra, bis olarak Özkan Manav’ın solo keman için 2011’de bestelediği “Horon”u da ateşli bir yorumla seslendirdi. Naz artık uluslararası kariyere iyice hazır görünüyor. Giderek sahneye daha dik, daha güvenli çıkmaya başladı. Kemanını, sahnede olmayı ve izleyicisini de çok sevdiği belli oluyor. Pekinel destekli bu yetenekli ve bilinçli çocuklar ise artık bir “ekol” haline gelmeye, dünyanın birçok sahnesinde ünlenmeye başladılar. AÇILIŞ KONSERI YouTube’da ücretsiz İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen 48. İstanbul Müzik Festivali, 18 Eylül Cuma akşamı saat 20.00’de İKSV YouTube kanalında ücretsiz olarak yayımlanacak üçılış konseri ile başlayacak. Festival kapsamındaki 20 konserin tümüne ise festivalin dijital platformu online.iksv.org/muzik adresinden erişmek mümkün olacak. Açılış konseri, Tekfen Filarmoni Orkestrası ile açılacak. Şef Aziz Shokhakimov yönetimindeki Tekfen Filarmoni Orkestrası’nın sahnede keman sanatçısı Emre Engin’e eşlik ettiği konserde Beethoven, Mozart, Prokofiev ve Bartok’tan eserler dinleyicilerle buluşacak. Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampus Meydanı’nda, COVID19 önlemleri altında, yalnızca sınırlı sayıda Lale Kart üyesinin katılımıyla yapılan konserin kaydı ücretsiz olarak tüm Türkiye’den ve dünyadan izlenebilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle