09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ [email protected] 13 16 EYLÜL 2020 ÇARŞAMBA Türkİş Başkanı Ergün Atalay, salgının emekçiler üzerindeki etkilerini yorumladı En çok ‘kayıt dışı’nı vurdu Türkİş Başkanı Ergün Atalay, koronavirüs salgınının çalışma hayatında yarattığı sorunları Cumhuriyet’e değerlendirdi. “Hem ülkemizde hem dünyada bu hastalığın bedelini toplumun her kesimi ödüyor. İşsizler, emekliler, dar gelirliler bu süreci daha ağır geçiriyor” diyen Atalay, şu konulara dikkat çekti: n En ağır geçirenler ise Ergun Atalay Kayıt dışı çalışan kesimin salgın sürecinde hiçbir destekten yararlanmadığını söyleyen Ergün Atalay, hükümet ve Meclis’in bu kesim için harekete geçmesini istedi. MUSTAFA ÇAKIR kayıt dışı çalışanlar. Çünkü hiçbir şeyden istifade etme imkânları yok. Ülkeyi yönetenler, Meclis bir an önce bu konuya çözüm bulmalı. Örgütlü olan kazandı n Bu süreçte örgütlü olmanın ne kadar önemli olduğu da ortaya çıktı. Örgütlü olanlar en azından sendikalara, kitle örgütlerine ulaşıyor. Sıkıntılarını anlatıyor ama kayıt dışı çalıştırmada bu yok. Ülke de bunun bedelini ödüyor. Sigorta yok, vergi yok, kayıp var! n İşsizlik rakamları orta da. Ücretsiz izne çıkarılan işçilere aylık 1168 lira veriliyor. Bu rakamın en azından asgari ücretin altında olmaması lazım. Kısa çalışma ödeneği devam ediyor. Bu süreçte görevini yapan işverenler var. Ancak ağırlıklı olarak hep örgütlü olan yerlerde oluyor. n İşten çıkarmanın yasak olduğu bir dönemde hâlâ bunu dinlemeyen işverenler var. Yasal değil. Bununla ilgili bize intikal edenleri bakanlığa bildiriyoruz. Duyamadıklarımızın ise bulundukları yerlerde valililiklere, Emniyet güçlerine, Ça lışma Bakanlığı’na, Türkİş il temsilciliklerine başvurmaları lazım. n Öyle işyerleri var ki... Örneğin bazı market zincirleri. Devlet “4 gün sokağa çıkma yasağı var” diyor. 4 günü işçinin ücretinden kesiyorlar. Tencere kaynamalı n 1 milyona yakın kurye var. Bugün en çok hizmet veren onlar. Tamamı örgütsüz. Sorunlarını kamuoyunun gündemine taşımak lazım. Sosyal güvenceye almak lazım. n Kâğıt toplayanlar var. Salgından dolayı eskisi gibi çalışamıyorlar. Bunlar geçimlerini neyle sağlayacaklar? n Bu süreç beraber olma zamanı. İşçisi, işvereni, iktidarı, muhalefeti yan yana olursak meselenin altından kalkarız. Virüs zengin fakir ayırmıyor. Vakalar artıyor. Bu süreci beraber olursak, atlatırız. Olamazsak bu rakamlar çoğalır. Sessiz çoğunluğun sesi olmak zorundayız. n Özellikle belediyelerde toplu taşıma araçlarının, metroların sayısını çoğaltmak lazım. İşyerlerinin çalışma saatlerini yeniden düzenlemesi lazım. n Tencerenin kaynamasına önem vermemiz lazım. Tencere kaynamazsa hastalığın bedelini daha ağır ödüyor insanlar. l ANKARA TÜİK AÇIKLADI Tüketimin 4’te biri İstanbul’da Tüketim harcamalarından en düşük payı yüzde 1.8 ile Kuzeydoğu Anadolu bölgesi aldı. Bu bölgeyi yüzde 2.6 ile Ortadoğu Anadolu ve yüzde 2.9 ile Doğu Karadeniz izledi. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) dün açıkladığı Hanehalkı Tüketim Harcaması (Bölgesel), 2019 verilerine göre, tüketim harcamalarının dörtte biri İstanbul’da gerçekleşti. Verilere göre: n Konut ve kira harcamalarına en yüksek payı ayıran bölge yüzde 28.6 ile İstanbul, en düşük payı ayıran bölge de yüzde 20.2 ile Kuzeydoğu Anadolu oldu. n Gıda ve alkolsüz içecek harcaması payının en yüksek olduğu bölgenin yüzde 28.5 ile Ortadoğu Anadolu, en düşük olduğu bölgenin yüzde 15.9 ile İstanbul olduğu belirtildi. n Sağlık harcamalarına ise en yüksek payı yüzde 2.7 ile Batı Marmara bölgesi ayırırken, en düşük payı yüzde 1.2 ile Ortadoğu Anadolu bölgesi ayırdı. n Hanehalkı tüketim harcamaları içinde eğitime yüzde 3.7 ile en yüksek payı İstanbul bölgesi ayırırken, Doğu Karadeniz yüzde 0.9 ile en düşük payı ayıran bölge oldu. l Ekonomi Servisi Ağustosta vergi gelirleri yüzde 47.8 artarak 98 milyar TL oldu. Bütçe fazla verdi Bütçeyi vergi kurtardı ELEKTRIK VE GAZ ZORLUYOR Faturalarda indirimi talebi Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Bu günlerde kazanç azaldığı gibi, masraflar da artıyor. Evde kalındığı sürede elektrik ve doğalgaz sarfiyatı kat kat arttı” diyerek elektrik ve doğalgaz faturalarında indirim talep etti. Palandöken, Covid19 salgını nedeniyle evlerde elektrik ve doğalgaz kullanımının arttığını, işyerlerinin kapalı olduğu dönemde bile faturaların geldiğini anımsattı. Her zamankinden çok evde kalmak zorunda olan vatandaşların ve işleri sekteye uğrayan esnafın kış döneminde elektrik ve doğalgaz faturalarını ödemede zorluk yaşayacağına işaret eden Palandöken, “Elektrik ve doğalgaza kayda değer bir indirim şart” diye konuştu. l Ekonomi Servisi PEGASUS KAP’A BILDIRDI Yolcu sayısı yüzde 54 düştü Pegasus’un önceki akşam Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) bildirdiği 2020 Ağustos ve ocakağustos trafik sonuçları, hava trafiğindeki düşüşün sürdüğünü ortaya koydu. Buna göre, yolcu sayısı ağustosta geçen yıla göre yüzde 45 düşüşle 1.66 milyona indi. Ocakağustos aralığında ise yolcu sayısı yüzde 54 düşüşle 9.3 milyona geriledi. Doluluk oranı ise ağustosta 14.5 puan düşüşle yüzde 77.6’ya düştü. Ocakağustos dönemindeki doluluk oranı ise 5.4 puan düşüşle yüzde 83’e indi. l Ekonomi Servisi MUSTAFA ÇAKIR Hazine ve Maliye Bakanlığı ağustos ayı merkezi yönetim bütçe sonuçları, yurttaşın vergi ödemeleriyle bütçeyi sırtladığını ortaya koydu. Ağustosta geçen yılın ayına göre bütçe gideri yüzde 14.3 azalarak 80.3 milyar lira, bütçe geliri yüzde 15.1 artarak 108.7 milyar lira oldu. Bütçe dengesi ise uzun süre sonra fazla vererek 28.2 milyar TL oldu. Geçen yılın aynı ayında fazla 576 milyon TL idi. Faiz dışı dengede 60.3 milyar TL fazla verdi. Bütçedeki iyileşmede en büyük etkiyi vergi gelirleri yaptı. Ağustosta vergi gelirleri yüzde 47.8 artarak 98.5 milyar TL’ye çıktı. Bu kapsamda özellikle otomobil satışlarının artmasıyla çok hızlı büyüyen motorlu taşıtlar vergileri önemli etki yaptı. Faiz gideri yüksek Yine ağustos ayında faiz giderleri yüzde 9.5 artarak 11.9 milyar TL, faiz hariç giderler yüzde 17.4 düşerek 68.4 milyar TL oldu. Yılın ilk 8 ayında ise gider DIYANET 7.5 MILYAR HARCADI Cumhurbaşkanlığı’nın ağustos harcaması 251.3 milyon lira, ilk 8 aylık harcaması ise 1.7 milyar lira oldu. Bütçe başlangıç ödeneği 29 milyar lira olan Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın harcaması 34 milyar liraya ulaştı. Dev bütçesi ile birçok bakanlığı geride bırakan ve mevcut başkanın açıklamaları nedeniyle son dönemin en çok tartışılan kurumu olan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ise 8 aylık harcama toplamı 7.5 milyar liraya çıktı. ler yüzde 15.6 artarak 761.4 milyar TL, gelirler yüzde 10.1 artarak 650.5 milyar TL, açık da yüzde 62.9 artarak 110.9 milyar TL oldu. Hatırlanacağı gibi ilk 7 aylık açık 139.1 milyar liraya çıkarak 138.9 milyar liralık yılsonu hedefini aşmıştı. Ağustostaki iyileşme açığı şimdilik hedefin altına indirdi. Ayrıca yıl başında Merkez Bankası’ndan Hazine’ye 40.5 milyar TL aktarıldığını da unutmamak gerekiyor. İlk 8 ayda faiz dışı denge de 19.3 milyar lira açık verdi. Yine ilk 8 ayda vergi gelirleri yüzde 18 artarak 510.4 milyar TL, bu kapsamda yurttaşın cebinden çıkan ÖTV de yüzde 35 artış la 122.7 milyar TL’ye ulaştı. ÖTV yüzde 24 ile vergi gelirleri içerisinde ilk sırada yer alıyor. Faiz giderleri yüzde 32.1 artarak 91.6 milyar TL, faiz hariç giderler yüzde 13.6 artarak 669.8 milyar TL’ye çıktı. ‘Örtülü’ 1.3 milyar TL Öte yandan Cumhurbaşkanlığı’nın kullanımında bulunan “örtülü ödenekten” ağustosta 21.5 milyon lira, 8 ayda ise 1.3 milyar lira harcama yapıldı. İçerisinde Ziraat ve Halk Bankası’nın da bulunduğu mali kurumların görev zararlarında 8 aylık toplam 4.7 milyar lira oldu. Ayrıca SGK’nin görev zararı ağustosta 6.1 milyar lira, 8 ayda 67.1 milyar liraya ulaştı. BIR AILENIN SAĞLIKLI BESLENEBILMESI IÇIN GÜNLÜK EN AZ 80 TL GEREKLI Gıdaya günlük 80 TL şart Günlük harcamalarda sebze ve meyve için yapılması gereken harcama miktarı 12.78 TL, ekmek için yapılması gereken harcama tutarı günlük 5.08 TL oldu. Dört kişilik bir ailenin sağlıklı beslenmesi için aylık yapması gereken harcama tutarı 2 bin 401 TL’ye çıktı. Son 17 yılda açlık sınırı 5.4 kat artmış oldu. Birleşik Metalİş Sendikası Araştırmaları Merkezi’nin (Bisam) yaptığı bu araştırmaya il bazında bakıldığında ise açlık sınırı İstanbul’da 2 bin 582 TL, İzmir’de 2 bin 622 TL oldu. Hanehalkının bir ayda tüm tüketimini kapsayan yoksulluk sınırı ise 8 bin 304 TL’ye yükseldi. Bisam’ın araştırmasında şu veriler dikkat çekti: n 2003 Ağustos’ta dört kişilik bir aile, günlük mi nimum 14.9 TL’ye sağlıklı beslenebilirken, bugün ancak 80.02 TL’ye sağlıklı beslenebiliyor. n Yetişkin bir kadının sağlıklı beslenmesi için yapması gereken günlük harcama tutarı 20.74 TL, yetişkin bir erkeğin 21.42 TL, 1518 yaş arası bir gencin 22.76 TL, 46 yaş arası bir çocuğun ise 15.1 TL. n Günlük harcamalarda Ağustos 2020’de en yüksek maliyet grubunu 28.55 TL’lik harcama gereksinimi ile süt ve süt ürünleri grubu oluşturdu. n Bunu 15.94 TL ile et, tavuk ve balık grubu takip etti. l Ekonomi Servisi Ktipi büyüme: Gelirin eşitsizliği Ulusal ekonominin seyrindeki inişli çıkışlı dalgalanmaların alfabenin harflerine benzetilerek açıklanmaya çalışılması ekonomi gündemimizin renkli ve popüler uğraşları arasında. Özellikle ilgi çeken harf, V ! Bununla daralan bir ekonominin, aynı hız ve kararlılıkla çıkışa geçeceği vurgulanıyor. Örneğin, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak geçen hafta içerisinde yaptığı açıklamada, “tüm öncü göstergeler Türkiye açısından en kötünün geride kaldığını gösteriyor. 2. yarıda ‘V’ şeklinde toparlanma bekliyoruz” sözleriyle bu beklentiyi dile getirmekteydi. Ancak ekonomide yaşanan durgunluğun uzun sürmesi, U ya da L; ve Türkiye’de yaygın biçimiyle aşırı oynak ve dalgalanma göstermesi ise M harflerini de kullanıma sokmakta. Bu yaratıcı uğraşa bir de “Ktipi büyüme” kavramı eklendi ki kanımızca kapitalist bir pazar ekonomisinin seyrini ifade eden en doğru benzetimlemelerden birisiydi. Nitekim, 13 Eylül tarihli Cumhuriyet’teki köşe yazısında Veysel Ulusoy da Ktipi büyümeyi bize şu sözlerle tanıtıyordu: “Verimlilik, rekabet kavramlarını unuttuğumuz bir düzensizlikte, gelirsizliği ve fakirliği yaşayan büyük bir kesimin varlığını hissederek (…) her kriz sürecinde üst gelir grubunun servetini artırarak süreçten çıktığını, aksine alt gelir grubunun ise kayıpla bu dönemi tamamladığını görmekteyiz.” Veysel Hoca’nın tespitlerini TÜİK tarafından daha yeni yayımlanmış bulunan Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması istatistiklerinde yakından izlemekteyiz. Ancak bu çalışmada sadece son bir senenin konjonktürel iniş çıkışıyla sınırla kalmayıp, uzun dönemli bir bakış açısıyla gelir dağılımının Türkiye’deki seyrine bakmak daha doğru olacaktır. Türkiye’de gelir eşitsizliği sürekli ve kalıcıdır Gelir dağılımı üzerine en yalın göstergelerden birisi nüfusun en zengin (yüzde 5) gelir grubunun milli gelirden aldığı payı; en alt grupların gelir paylarıyla karşılaştırmak. Burada en alt gelirli yüzde 20’lik dilimi “yoksul”; daha da az gelirli yüzde 5’lik grubu ise “en yoksul” diye tanımlayabiliriz. TÜİK’in Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması verileri 2006’ya dayanıyor. Aşağıda söz konusu verilerden derlenmiş olan grafik uzun dönemde Türkiye’de gelir dağılımı arasındaki uçurumun nasıl da kalıcı bir seyir izlemekte olduğunu; yoksulun yoksul; zenginin de zengin olarak Türkiye kapitalizminin kendi sınıfsal konumlarını nasıl da kalıcı biçimde üretmekte olduğunu belgeliyor. Kaynak: TÜİK, Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması.    TÜİK verilerine göre, Türkiye kapitalizminin zirvesinde yer alan en zengin yüzde 5’lik kesim, milli gelirin beşte birini elde ediyor. En altta kalan yüzde 5 ise sadece yüzde 1’i kadar gelire sahip. Bu iki kesimin ortalama (medyan) gelirlerinin 2019’da oranı 1’e 16! Veriler, en üst gelir grubunun payının 2010 sonrasında yüzde 18.519 aralığında seyrederken, 2014 sonrasında yaklaşık yüzde 3 puan artarak 2018’de yüzde 21.6’ya değin çıktığını belgeliyor. Bu ara dönem, Türkiye’de inşaata ve imar rantlarına dayalı sermaye birikim rejiminin ivmelendirildiği; yandaş şirketlere açılan ihaleler, başta Katar olmak üzere, yakın uzak Asya ülkeleriyle girişilen çoğunlukla kayıt dışı finansal işlemler ve benzeri rant mekanizmalarıyla “yerli ve milli” sermaye gruplarının gözetildiği yılları yansıtıyor. Siyasi anlamda da Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi diye anılan üstyapının tasarım ve uygulama yılları. Resmi söylemlerde hararetle altı çizilen 2018’den 2019’a gözlenen göreceli iyileşme ise konumuzun bütünündeki ana eğilimleri değiştirmekten uzak, sadece daralan ve yoksullaşan Türkiye ekonomisinin yaşamakta olduğu dibe doğru yarışın uzantılarını resmediyor. Ktipi büyüme ve kriz kapitalizmin kendisidir Ktipi büyüme ve toparlanma olgusu kapitalizmin üretim koşullarına müdahale etmeden gelirin paylaşımında kalıcı bir iyileşmenin mümkün olmadığı gerçeğini bir kez daha vurguluyor. Türkiye’nin yaşamakta olduğu Ktipi büyüme ve kriz süreçleri, kuşkusuz bir yarı çevre kapitalist ekonomi olarak yaşamın her alanında emek sermaye çatışmasında; kadın ve erkek emekçiler arasında süregelen cinsiyet ayrımcılığında; kır kent ayırımında; etnik ve dini köktencilikte sürekli üretilmekte. Kapitalizmin ta kendisi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle