09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR 13 13 EYLÜL 2020 PAZAR Umurunda mı sanat? Erbil Tuşalp... 12 Eylül... Bitmedi... Sevgili Erbil Tuşalp... Meslek yaşamımda yolumun kesiştiği en namuslu, en dürüst, en ahlaklı, en sorumlu, en çalışkan insanlardan biri... İnandığı doğrulardan, ilkelerinden asla vazgeçmeyen... Gerçeğin peşinde sonuna kadar tutarlı... Mesleğin sorumluluğunu kişiliğiyle bütünleyen gazeteci. Onu sonsuzluğa uğurladık... O günden beri kitapları arasında dolaşıyor, eski yazılarımda onun hakkında, kitapları hakkında yazdıklarımı karıştırıyorum. 80’li yıllarda, gerçekleri öğrenmek için onun kitaplarını bu ülkede yaşayan herkes okumalı diye çırpınıyordum. 12 Eylül vahşetini en iyi belgeleyenlerden biriydi. “Bin İnsan”, “Bin Tanık”, “Eylül İmparatorluğu”... 90’larda Milliyet anıları... Ve yine kitaplar: “Tarihle Yüzleşme”, “Şeriat”, “Şeriatı Beklerken” ve daha 2010’da yayımlanan “İslam İmparatorluğu”... Sevgili Erbil Tuşalp, senin kitaplarını bu ülkede herkes okusaydı, okuyabilseydi, bugün bu durumda olmazdık! Çünkü o zaman millet, Eylül İmparatorluğu’nun İslam İmparatorluğu’na nasıl bir davetiye çıkardığını açık seçik görebilirdi. Sözümona Atatürkçü geçinen, ama Atatürk’ü sadece kullanan “Eylül İmparatorluğu”nun nasıl irticayı, karşıdevrimi, dincileri kışkırtarak tarikatlara cemaatlere egemenlik sağladıklarını kavrayabilirdi. Sevgili arkadaşım, bu yazının başlığını böyle koydum. Çünkü sen aramızdan ayrılmış olsan bile bil ki henüz bitmedi... Senin onca emek verdiğin, öncüsü olduğun, örnek oluşturduğun gazetecilik anlayışı bitmedi. Gürül gürül gelen gençler, hapse atılsalar da tehdit edilseler de gerçeğin peşini bırakmıyor... 12 Eylül de bitmedi... O da hâlâ devam ediyor... Sayılar, yöntemler, yol yordam değişmiş olabilir, ama özü devam ediyor. Eylül İmparatorluğu’ndan İslam İmparatorluğu’na dönüşme sürecinde, gençler de bilsin, bilenler unutmasın diye birkaç satırbaşı veriyorum. Bugünün sayılarını, oluşumlarını, tartışmalarını siz ekleyebilirsiniz her satırbaşına... Gençler unutmayın 12 Eylül askeri darbesinden sonra 650 bin kişi gözaltına alındı. Tümü işkenceden geçirildi. 171 kişi işkencede yaşamını yitirdi. Gözaltında kuşkulu ölüm sayısı 400 civarındadır. (171, İnsan Hakları Derneği’nin kesin kanıtları elde ettiği ölümlere ilişkindir.) Sıkıyönetim askeri mahkemelerinde 210 bin dava açıldı. 85 bin kişi düşüncelerinden dolayı yargılandı: 71 bin kişi TCK’nin 141 ve 142. maddelerinden... 14 bin kişi 163. maddeden (Bilmeyen gençlere ipucu: 141 ve 142 madde sol kesime, 163. madde sağ kesime yönelik). Bu davalarda 6 bin 353 sanığın idamı istendi. İşkence ile alınan ifadeler karar gerekçesi yapıldı. 517 insan ölüm cezasına çarptırıldı. İçlerinden 50’si idam edildi. En gençleri 17 yaşındaki Erdal Eren’di. 12 Eylül döneminde 1 milyon 683 bin kişi fişlendi. 348 bin kişiye pasaport tahdidi konuldu. (Ruhi Su’dan Genco Erkal’a...) 1402 sayılı yasayla, 14 bin 509 kamu görevlisi işlerinden atıldı. Ayrıca 18 bin memur, 5 bin öğretmen, 2 bin yargıç ve savcı, 4 bin polis, 2 bin subay baskıyla istifaya zorlandı. İşkence ve baskıdan kurtulmak için 30 bin kişi Türkiye’yi terk etti. Bunlardan 14 bini vatandaşlıktan atıldı. Sadece Mamak’ta 113 bin 607 kitap yakıldı. SEKA’da imha edilen kitap, dergi, gazete 40 tondur. 937 film, sayısız oyun yasaklandı. 8 gazete toplam 195 gün kapatıldı. Liselerde din dersi zorunlu, felsefe dersi seçmeli oldu. Tüm ders kitaplarına “Türk İslam Sentezi” yerleştirildi. İmam hatip kursları, okulları katlanarak çoğaldı, şeriat örgütleri, cemaatler desteklendi. 12 Eylül’ün 40. yılında , “Bugünlere nasıl geldik” diye şaşanlara ‘keşke o zaman üç maymunu oynamasaydınız’ demek istedim... Belleklerimizi tazeleyelim istedim... Işık içinde uyu Sevgili Erbil Tuşalp. Tüm yakınlarına, sevenlerine, okurlarına sabır diliyorum. Tarihe 6.7 milyon destek İzmir Büyükşehir Belediyesi geçmişi 8 bin 500 yıl öncesine kadar uzanan ve onlarca medeniyete ev sahipliği yapan kentin toprak altında kalmış köklü tarihini gün yüzüne çıkarabilmek için arkeolojik kazı alanlarındaki çalışmalara desteğini artırarak sürdürüyor. Bugüne kadar antik kentlerdeki kazılara 29.4 milyon TL’lik maddi katkı sağlayan Büyükşehir Belediyesi, bu yıl destek verdiği kazı sayısını 12’den 13’e çıkardı ve Torbalı’da yer alan Nif Dağı Kazısı’nı da destek programına ekledi. Destek miktarı da bir önceki yıla göre yüzde 40 oranında artarak 6 milyon 794 bin TL oldu. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Kültür ve Turizm Bakanlığı ile protokol imzalayarak destek verdiği kazılar ise şöyle; Smyrna Antik Kenti , Phokaia, Yeşilova Höyüğü, Metropolis, Eski Smyrna, Teos Antik kenti, Erythrai, Klazomenai, Klaros, Panaztepe, Ayasuluk Tepesi, Limantepe ile Nif Dağı. l İZMİR / Cumhuriyet En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeceğim: Bütün sıkıntı ortak akılla karar almamaktan, tek adam rejiminden ve o tek adamı yanlış ve eksik bilgilendiren, yönlendiren yakın çalışma grubundan kaynaklanıyor! Kültür Sanat etkinlikleri pandemi sürecinden en çok etkilenen alan oldu. En çabuk vazgeçilen, olmayıversin, yasaklarsın biter denilen. Neydi onlar? Konser, tiyatro, gösteri, sanat, hatta eğ lence. Sanatçılar aylarca sahneye çıkmadı. Müzisyenler, tiyatro, bale sanatçıları, gündelik kazançla yaşayan bir sekYAZGÜLÜ törün yüz binlere vaALDOĞAN ran emekçileri, büyük sıkıntıyla bekledi. Önce AVM’ler açıldı, yeni normal koşullarda! İşin ekonomik yanı bir tarafa, kültür sanat, hatta eğlence, insan denen, yeme içme dışında da ihtiyaçları olan canlı türünün morali açısından önemli. Moral, hastalığı yenme açısından daha önemli. O ceza gibi eve tıkılan 65 ve üstü vatandaşlar, klasik müzik konserlerinin en baş dinleyicisi. Ve onlar bugün, İstanbul’da, sokağa çıkma yasağına takılmasınlar diye kendileri de düşünülerek saati 18.30’a çekilmiş bir klasik müzik konserine gitmeye hazırlanıyorlardı. Bir genelgeyle açık havadaki bütün konser, gösteri gibi kültür sanat etkinlikleri de yasaklandı. Tabii bu arada açık havadaki düğün, nişan gibi geleneksel törenler de yasaklanmıştı ve herhalde o kesimden gelecek tepkilerin büyüklüğünü göğüsleyemeyeceklerini düşünüp, habersiz sokağa çıkma yasağındaki kargaşa yaşanmasın diye, kararı gece yarısı düzelttiler. Bu yasaklar 12 Eylül değil, 14 Eylül’den sonra geçerli olacak. Yani hafta sonu düğünleri ve o sayede, yoksa dert etmezlerdi, sanat etkinlikleri yapılacak. Hafta başı yasaklar yürürlüğe girecek. Ayakta kalmaya çalışan sanatçıların, sosyal mesafe dahil bütün sağlık önlemlerini alarak açık havaya taşıdıkları etkinliklerine ani olarak yasak gelmesi, bir partilinin düğünü için iki günlüğüne ertelenmesi böylesi ancak kabile devletinde olur dedirtti. Unique Tiyatro’da ‘Sahnede Yeniden Buluşuyoruz’ etkinliğinden bir kare. Koşullar Beşiktaş Sanatçılar Parkı sağlıklıydı Bu yasak kara rını alanlara so ruyorum: Bir kez gidip gördünüz mü o konser, o ti yatro gösterileri hangi koşullarda gerçekleşiyordu? Bir gidene sordu nuz mu, bilginiz var mı? Yok, olsa böyle bir karar almazdınız çünkü! Onlara gidiyorum ben, işimi yapmak, izlenim yazmak için. İskemleler iki metre aralıkla dizili. Tek kişilik bilet alana tek kişi oturma düzeni. Girişte ateş ölçülüyor, el dezenfektanı var, su bile içmek yasak, maske tabii ki şart! İKSV’nin Caz konserleri, Uniq’deki tiyatro gösterileri, Fıstıklı Bahçe’deki barok müzik konseri, Fişekhane İDOB konserleri, hep san sizin için önemsiz, onlar size oy vermeyenler değil mi? Bırakın moralini, sağlığını, hastalığa yakalanıp yakalanmamasını düşünen yok! Ayasofya’nın açılışına 300 bin kişiyi getirmek ne kadar sağlıklıydı? Giresun’daki mitingi CHP yapsaydı linç edilmişti. AKP Sakarya milletvekilinin 1500 kişilik düğününü polis niye basmadı? AKP İstanbul eski İl Başka bu koşullarda gerçekleşti. En sağlık nı Babuşçu’nun oğluna yaptığı düğü lı koşullarda. Ama zaten o grup in ne kim gitti? Sanatçılardan İstanbul’da cuma gece isyan si açıklanan yasak kararının 4 saat sonra tek rar toplantı yapılarak iki gün sonra ya ertelenmesinin altında sanatçıla rın tepkisinden çok düğün sahipleri nin tepkisinin olduğunu düşünmek te haklı çıktık. Bir iddiaya göre AKP İstanbul Milletvekili Halis Dalkılıç’ın oğlunun 13 Eylül’de İstanbul’da dü ğünü olduğu ortaya çıktı. Düğüne Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da katıl ması bekleniyor. Tepkiler sürüyor Cuma gecesi gelen etkinlik yasağına gösterilerini açık havaya çekmiş olan sanatçılar sosyal medyadan isyan etti. Mert Fırat, “Uçaklar, havaalanları, marketler, pazar yerleri, miting alanları, kafe ve restoranlar ve diğer toplanma alanları açık, yani hiçbir sorun yok? Yazarken Levent Üzümcü, “Tek nefes alacağımız yer açık hava oyunları ve konserleriydi. Gelen seyircilere ateş kontrolü yapılıyor, maskeli bir şekilde, 1.5 m aralıklı oturuyorlardı. Size “Sizden destek bekleyen sizin gibi olsun, gölge etmeyin yeter” demiştik. Onu da beceremediniz” diye tepkisini dile getirdi. Gaye Su Akyol da “Önlem adı altında birilerinin mesleklerini icra etmelerini yasaklıyorsan, o meslekten geçindirdikleri hayatlarını ekonomik olarak garanti altına almak zorundasın. Sosyal devlet budur” diye yazdı. Deniz Atam da “Bana ‘Tiyatronu açamazsın, oyununu oynayamazsın’ diyorsa bu süre boyunca tüm giderlerimi de karşılamak zorunda devlet. Zaten 7 aydır tek kuruş kazanmadan yaşamaya çalışıyoruz bir 7 ay daha kimse dayanamaz. Tiyatrolarımızın kiralarını, çalışanların maaşlarını da ödeyeceksiniz o halde” diye feryat etti. Sanatçılar pandemi döneminde en çok zarar gören kesimlerden biri oldu. Antalya, ‘Toprak’ filmini neden görmedi? EMEL SEÇEN / KONUK YAZAR Aslında çok basit. Kendi toprağına ihanet edenler, bakkalları bırakıp ama marketlerde “her şey” var diyerek gittiler. Kendi toprağına ihanet edenler, iki somyalı evleri, havuzlu ve güvenliği var diyerek sitelere gittiler. Kendi toprağına ihanet edenler, 80 darbesi sonrası liberalizm rüzgârlarını meltem sananlar. Ne zaman ki kapına kadar gelen ve sözde seni zengin ve toplumda yarışa sokacak “üstenci” kostümü giydirecek bankaların kartları market önlerin de satıldı, o gün, o kartların ce kasını anlayabilme fırsatını bulabildi binde olmayan paranı harcatan ğimizi düşündüm. 57. Antalya Film modern tefeciler olduğu canın Festivali yaklaşırken aklıma bunlar dan can çıkarak anlaşıldı. Siya geldi. Günlerdir jüri üyeleri takdim silerin seçimler boyunca bir ku ediliyor. Asıl emekçiler yok. Dün tu şeker, bir paket çay, kahve ile yayı dolaştı, ödüller aldı ama Sevgi başlayan aldatışları bugün gel Hirschhauser’ın Toprak filmi, ken diğimiz noktanın temel taşları. di toprağında yer bulamadı ne ya Sonra boğulduk. Toprağa kaç zık ki. Neden? Setlerde küçük yaş tık! Kaç kuşak sonra toparlana Sevgi Hirschhauser lardan itibaren emekçi olarak çalış bilir bilmiyorum ama hazır pan tığı için mi? Antalya’da doğduğu için demi süresince kendi öz kimliği mi? Kendi memleketinin sorununu, mize dönebilme, ruhumuzu, yaşamı ve baş kendi toprağında anlattığı için mi? Yoksa Türk Sinema tarihimizde Fikret Otyam ile başlayan ilk TOPRAK filminin yeni jenerasyonu olduğu için mi? Ya da vefalı olup, Altın Portakal alması için ciddi emek veren Behlül Dal’ı andığı için mi? Sanırım nitelikli olmanın cezası. Aklı başında bir genç kadının sadece kendine değil ekibine, ülkesine kazandırdığı ödül, birilerine mi dokundu? Kime, niye, neden dokundu? Her şeyi Antalya’da geçen, Antalyalı yönetmen olan bu sanatçımızın işi, madem yarışma filmleri arasına giremedi de neden prömiyeri için yer verilmiyor? “Bahçe’de Yaz Festivali” kapanış konseri için ilk kez bir araya gelen Aji, Doruk, Kızılay üçlüsü izleyicileri mutlu ederken Kamran İnce’nin bu İlk kez birlikte ama konseriçin bestelediği “Dede mükemmel çaldılar Remix”in dünya prömiyeri yapıldı RINA ALTARAS/KONUK YAZAR “Üç virtüozun bir araya gelmesi ortaya çıkacak müziğin kalitesi için yeterli değildir. Her biri tek başına çok iyi olabilir ancak birlikte oda müziği yapmak başka özellikler gerektirir” demiş unutulmaz Beaux Arts Trio’nun ünlü piyanisti Menahem Pressler (d. 1923). Ancak gelin görün ki bazen hayat size umulmadık sürprizler sunuyor. Neredeyse tüm dünya genelinde müzikgenel anlamda sanat alanında festivalleri COVİD19 küresel salgını nedeniyle iptal olurken, İstanbul’da “Bahçe’de Yaz Festivali” İstanbullu müzikseverlerin sanatçılarla buluşmasını sağladı. SSM Fıstıklı Teras’ta gerçekleşen festivalin kapanışını bu konser için ilk kez bir araya gelen, çelloda Dorukhan Doruk, kemanda Olgu Kızılay ve piyanoda Jerfi Aji üçlüsü gerçekleştirdi. Her ne kadar istisnalar kaideleri bozmasa da, üçlünün performansı “bu sefer Pressler yanıldı” dedirtecek türdendi. Hakan Erdoğan’ın Dede Efendi ve Beethoven etrafında şekillendirdiği bu festival programında, Beethoven’ın Arşidük ve Dvorak’ın Dumky Triolarının yanı sıra Kâmran İnce’nin bu konser için özel olarak bestelediği “Dede Remix” eserinin dünya prömiyeri yer aldı. “Dede Remix” Dede Efendi’den alıntılanmış ufacık bir motif etrafında kurgulanmış bir kolajı andırıyor. Kamran İnce’nin sıklıkla kullandığı minimalist yaklaşım bu eserde de kendini gösteriyor. Piyanonun kendini tekrar eden ve kişisel olarak bana hayatınbu sefer hep bir harala güreledeakıp gittiğini anımsatan dizileri iskeleti oluştururken, çello ve keman diyaloglarını sürdürüyor. Eser son derece sakin, başladığı gibi meditatif tatta bu uyumun son kez duyulmasıyla bitiyor. Aji, Doruk, Kızılay üçlüsü eseri büyük bir keyifle seslendirirken, bu duygularını dinleyiciye de aktarmayı başardı. Bu prömiyerin ilk ve son olmaması umuduyla! Aji, Doruk ve Kızılay üçlüsünün Beethoven yorumunda müzik nefes aldı, uzun lirik cümleler acelesiz ama tempoya uygun, sonat formunun tüm bölümlerinin net bir şekilde algılandığı son derece başarılı bir yorumdu. Dvorak’ın ünlü Dumky triosu yorumunda yalnızca aniden neşelenmekle kalmayıp, aynı zamanda hüzünlü, düşündürücü melodilerin bizi Boğazın derin sularına savurmasıyla nefes aldık. Her ne kadar üçlünün üyeleri farklı şehirlerde, hatta farklı ülkelerde kariyerlerini sürdürseler de Aji, Doruk ve Kızılay’ın birlikteliğinin devam etmesini oda müziği camiası adına içtenlikle diliyorum. Erhan Patır’ın yeni kitabı “Mavi Berem”i ilk okuyanlardan olmak ister misiniz? www.galeatiyayinevi.com galeatiyayincilik gletiyayincilik galeati2017
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle