09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ 11 13 EYLÜL 2020 PAZAR Moody’s jeopolitik, rezerv, ödemeler dengesi gibi alanlardaki sorunlara dikkat çekti Riskler arttı not düştü Türkiye’nin kredi notuna ilişkin dün takvim dışı değerlendirmeye giden Moody’s, notu “B1”den ”B2”ye düşürdü ve görünümü “negatif” olarak belirledi. Kuruluş not açıklamasıyla birlikte kapsamlı bir değerlendirme yaptı: n Fitch gibi Merkez Bankası’nın rezervlerindeki erimeye vurgu yapan Moody’s, “Merkez Bankası’nın 2020 başından bu yana sürdürdüğü ve başarısız sonuç veren TL’yi savunma girişimleri, döviz rezervlerinin gayrisafi yurtiçi hasılanın (GSYH) en düşük seviyesine inmesine yol açtı. Altın hariç net rezerv 44.9 milyar dolara indi” dedi. ‘Başkanlık’ vurgusu n Rezervde swapla bankalardan borç alınan dövizin önemli tutar oluşturmasının endişe kaynağı olduğunu vurgulayan kuruluş, temmuz sonu itibarıyla TCMB’nin 53 milyar dolar swap yükümlülüğü altında bulunduğuna dikkat çekti ve rezervler azaldıkça ödemeler dengesi krizi yaşama olasılığının arttığını savundu. Karadeniz’de keşfedi Kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, Türkiye’nin kredi notunu sürpriz şekilde kırarak B1’den B2’ye düşürdü. Böylece Türkiye’nin notu, tarihinin en düşüğüne gerilerken, “yatırım yapılabilir” seviyenin de 5 kademe altına indi. len gazın dış finansman yükünü biraz hafifletebileceğini de öngören Moody’s, bununla birlikte gazın çıkarılmasının zaman alacağını hatırlattı. n Moody’s, uygulanan politikaların etkinliği ve itibarındaki aşınmaya da vurgu yaptı: “Siyasi baskılar ve TCMB’nin bağımsızlığının sınırlandırılmış olması, para otoritelerinin olaylara geç yanıt vermesi ve uygulanan politikaların öngörülemezliği, döviz kurunda sert düzeltme olasılığını artırıyor. Politika faizi reel olarak negatif seviyede, enflasyon hedefin üzerinde ve enflasyon beklentisi yükseliyor.” n Bütçe açığına da atıf yapan ku ruluş, IMF tanımlı açığın GSYH’nin yüzde 7.5’ine yükseleceğini öngördü. Kamu borcunun GSYH’ye oranı da bu yıl yüzde 32.5’ten yüzde 42.9’a yükselecek. n Ayrıca Moody’s, Cumhurbaşkanlığı (başkanlık) sisteminin 2018 ortasında devreye girmesinden bu yana notu birkaç seviye kırdıklarını hatırlattı ve “O tarihten bu yana Türkiye’de resmi kararlarla yasa ve uygulamalarda ciddi değişiklikler yapmak olağan uygulama haline geldi. Yönetim, kilit kurumların bağımsızlığını aşındırarak itibarlarını ve etkinliklerini zedelemeye devam ediyor.” Moody’s’in kararını sosyal medya hesabından yorumlayan ekonomistler ve uzmanlardan Uğur Gürses de, özellikle şu vurguyu yaptı: Borç verenler için “Bu seviye, iktidar partisinin 2003’te devraldığı kredi notunun altında. Hem tarihsel olarak en düşük seviye. Bilmeyenler için hatırlatma: Moody’s gibi kredi dereceleme kuruluşları ülkemize borç veren kurumlara, fonlara, yatırımcılar yazıyor bu değerlendirmeleri. ‘Ben takmıyorum’ demek işe yaramıyor.” Türkiye’nin notu, “yatırım yapılabilir” seviyenin de 5 kademe altına geriledi. 2001 krizinde bile böyle değildi. Ayrıca bu not seviyesinde Türkiye ile birlikte Uganda, Tanzanya, Etiyopya ve Kenya, Kırgızistan gibi ülkeler yer alıyor. Ayrıca Türkiye, diğer iki önemli derecenlendirme kuruşu Standart and Poor’s (S&P) ve Fitch’ten de Ocak 2017’den bu yana olumlu bir not alamadı ve “son derece spekülatif” sınıfta yer alıyor. Yatırım yapılabilir notunun çok aşağısında bulunuyor. Türkiye’nin kredi notu S&P’de “B+”, Fitch’te “BB” seviyesinde bulunuyor. SALGIN ETKİLEDİ Çarşamba Şeker yine açılamıyor Samsun’un Çarşamba ilçesinde 9 yıldır çalıştırılmayan Çarşamba Şeker Fabrikası’nın yeniden açılması için çalışma yapılırken kapısına bu kez de “Covid19” kilidi vuruldu. Karar “SMS” yoluyla duyuruldu. Çarşamba Belediye Başkanı Halit Doğan, en çok vaka görülen ilçeler arasındaki Çarşamba’da fabrikanın salgın nedeniyle açılışının ertelendiğini, çiftçilerin ürettiği pancarların alınarak Kastamonu Şeker Fabrikası’na gönderileceğini açıkladı. TASARIMCI KORÇAN Salgınla ihtiyacın öncelikleri değişti Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği ile Türkiye Ev Tekstili Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği’nin online seminerine katılan tasarımcı Bahar Korçan, salgının moda dünyasına etkilerini yorumladı. Korçan, “İhtiyaçlarımızın öncelik listesi değişirken, önceliğimiz insan ve doğa dengesini yeniden kurmak olmalı. Ev tekstilinde de daha uniq, daha süzgeçten geçirilmiş koleksiyonlar görmeyi arzu ediyorum ve pazar buna doğru gidecek” dedi. l Ekonomi Servisi En ‘adaletsiz’ İstanbul en ‘yoksul’ Kastamonu MOBİLYA İLK 8’DE Dünya ihracatında 6 basamak yükseldi Milano merkezli araştırma merkezi Centre For Industrial Studies’in (CSIL) raporuna göre Türkiye, küresel mobilya ihracatında 6 basamak birden atlayarak sekizinci sıraya yükseldi. Her yıl hazırlanan Dünya Mobilya Görünümü başlıklı rapora göre, Türkiye, 2019’da 2.9 milyar dolarlık mobilya ihracatıyla önceki yıla göre 14. sıradan 8. basamağa yükseldi. Sektörün hedefi 2023’te ilk 5 ülkesi arasına girmek. YATIRIMCIYA DAVET İhtisas bölgelerinde yasal altyapı tamam Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, ihtisas serbest bölgelerine ilişkin yasal altyapı hazırlama çalışmalarının tamamlanarak 9 Eylül’de yürürlüğe girdiğini ve İstanbul İhtisas Serbest Bölgesi’nde faaliyet göstermek isteyen firmaların kabulüne başlandığını açıkladı. Pekcan, “Yazılım ve bilişim sektörlerinde yapılacak yatırımlar ‘öncelikli yatırım’ konuları arasına alınarak, bunlara faiz desteği ve sigorta primi işveren hissesi desteği sağlandı” dedi. l Ekonomi Servisi Yanlış politika ve yatırım tercihleri, Türkiye’nin son 2.5 yıldır ekonomik krizle boğuşmasına neden olurken halkı da yoksullaştırıyor. Bu durum resmi verilere de yansıyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) “Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması Bölgesel Sonuçları, 2019” raporu da bu açıdan dikkat çekici detaylarla dolu. Rapora göre medyan gelirin (gelirler küçükten büyüğe sıralandığında ortaya düşen değeri ifade ediyor) yüzde 50’si üzerinden hesaplanan genel yoksulluk oranı 2018’de yüzde 13.9 iken 2019’da yüzde 14.4’e çıktı. Yoksul sayısı da 11 milyon 91 bin kişiden 11 milyon 641 bine yükseldi. Bu kapsamda TÜİK’in detaylı bölgesel sınıflamasına bakıldığında, Türkiye’de en yüksek yoksulluk oranı yüzde 15 ile “Kastamonu ÇankırıSinop” bölgesinde görüldü. Bu bölge Gelir dağılımını gösteren Gini katsayısına göre, 2019’da en adaletsiz bölge İstanbul. “KastamonuÇankırıSinop” ise yüzde 15 ile en yüksek yoksulluk oranına sahip bölge. yi yüzde 14 ile “AdanaMersin”, yüzde 13.3 ile “TekirdağEdirneKırklareli” izledi. En düşük yoksulluk oran ise yüzde 4.6 ile “MalatyaElazığBingölTunceli” bölgesinde. Bu bölgeyi yüzde 5.8 ile “GaziantepAdıyamanKilis”, yüzde 8 ile BursaEskişehirBilecik” takip etti. Zonguldak adil Gelir dağılımıyla ilgili durumu gösteren ve küçüldükçe iyileşmeyi ifade eden “Gini katsayısı”na gelince, en yüksek olduğu bölge 0.428 ile İstanbul. İstanbul’u 0.391 ile “ŞanlıurfaDiyabakır”, 0.376 ile “BalıkesirÇanakkale” bölgeleri izledi. Bu katsayının en düşük ol duğu bölge ise 0.281 ile “ZonguldakKarabükBartın.” Bu bölgeyi 0.301 ile “MalatyaElazığBingölTunceli”, 0.303 ile “BursaEskişehirBilecik” izledi. Toplam gelirden en çok pay alan yüzde 20’lik kesimle en az pay alan yüzde 20’lik kesim (en yoksul kesim) arasındaki gelir farkına bakılınca, İstanbul 7.8 kat farkla ilk sırada yer alıyor. Bu bölgeyi 6.8 katla “ŞanlıurfaMalatya”, 6.6 kat farkla “BalıkeskirÇanakkale” izliyor. En az fark ise 4.2 katla “ZonguldakKarabükBartın”da. Bu bölgeyi 4.3 katla “MalatyaElazığBingölTunceli”, 4.5 katla ”BursaEskişehirBilecik” izledi. l Ekonomi Servisi Esnafın mali endişesi yüksek Salgın süresini, esnafın yüzde 25’i 612 ay, yüzde 60’ı 12 aydan fazla olarak tahmin etti. REM People’ın periyodik olarak hazırladığı “Esnaf Barometresi Raporu”nun ağustos ayı sonuçları, esnafın mali durum ve genel ekonomiyle ilgili endişelerinin arttığını ortaya koydu. Raporuna göre, esnafın “güven endeksi” temmuz ayına kıyasla 0.7 puan artışla ağustosta 20.4 puana çıktı. Bu kapsamda gelecek 1 yıla dair iş yapma seviyesindeki kısmi artışa karşın geçen yıla göre ve geçen aya göre iş yapma seviyesinin anlamlı seviyede azalmasından kaynaklı olarak “mali durum” alt endeksi bir önceki döneme göre 3.9 puan azaldı ve 23.4 puana indi. “Genel ekonomi” alt endeksi de bir önceki döneme göre 4,5 pu an azaldı ve 21.5 puana indi. Ekonomik durum göstergelerinde ve halkın satın alma gücünde gerileme yaşanması, esnaf nezdinde ülke ekonomisi hakkında kötümser beklenti oluşturdu. Ayrıca ana endekslerden “ticaret endeksi” 7.1 puan artarak 29.7 puana çıktı ve 3 aylık düşüş trendini kırdı. “Politika endeksi” de temmuz ayına göre 8 puanlık artışla 34.6 puana çıktı. Hem merkezi yönetim hem yerel yönetimlere olan desteğin bir önceki döneme göre artış göstermesi bu endekse katkı sağladı. Ayrıca Doğu Akdeniz’de izlenen politika da olumlu etkiledi. l Ekonomi Servisi Ekonomide Kşekilli toparlanma (hikâyesi) Alfabenin genellikle L, U, V ve bizde olmasa da W harfleri ile ekonomideki toparlanmayı tanımlamaya gayret eder hale geldi ekonomistler. Aynı analistler her ayın yeni verisine göre ekonomide bir çıkış hikâyesi yarattılar. Yeri geldi aylık sanayi sektöründe baz aya göre yükselişine iştahlandılar, yeri geldi çöküş yaşayan işgücü piyasasında nasıl olduğu belirsiz istihdam oranında 1 puanlık, burun kaldırmayı V çıkışı olarak sunmaya zorladılar. Daha da ileri gidip ayları birbiriyle güzellik yarışına tuttular ama makro dengeler sürekli bozuldu. Öyle garip ve aynılaşan veriler karşımıza çıktı ki sonunda şaşırıp kaldılar. Bunun en açık örneği de enflasyon, faiz ve işsizliği oran olarak yüzde 13’lerde eşitlediler ve adına da ne demekse dengelenme dediler. Özetle, top(ar)lanması gereken dağılmış bir ekonomi ile karşı karşıya geldik. Verimlilik, rekabet kavramlarını unuttuğumuz bir düzensizlikte, gelirsizliği ve fakirliği yaşayan büyük bir kesimin varlığını hissederek hem de... Bu durumda doğal olarak bir toparlanma hikâyesi gerekiyordu. Bu hikâyenin en ateşli aktörü muhakkak V harfi oldu çoğu zaman çünkü ani düşüşün aynı şekilde yukarıya çıkması beklentisi kapsamında açıklaması da kolaydı. Ama işin rengi her zaman farklı oldu... Bu toparlanma çoğu zaman, zamana yayılan görünümüyle U veya L harfleriyle eşleşti. Her neyse... Gelin yeni bir harfi, K’yi deneyerek bir çıkış hikâyesi yaratalım mı? Şaka değil... Ciddi ciddi bunun üzerinde duruyor ekonomistler son dönemde... Ani düşüşün acıları yaşanırken aynen ikili para sisteminde (lira ile ABD Doları’nın kullanıldığı) bir grup sektörün, piyasanın aşağı yönlü hareketi devam ederken, diğer bazılarının toparlanma emaresi göstermesi olarak şekillenen K görünümlü garip bir durum ortaya çıktı. Özellikle pandemi döneminde yaşanan piyasa davranışları K’nin yukarı ve aşağı giden kolları da tam bunu ifade eder niteliğe büründü. Reel, yani üretime dayalı sektörler K’nin aşağı kolunu gösterirken yukarıya giden sektörü finansal piyasalar da karşımıza çıktı. Bunun örneği, 8 bin 500’lerden 1100’e gelen borsa endeksinde, özellikle de teknoloji ve garip bir şekilde futbol kulüplerinin hisse değerlerindeki yükselişte yaşandı. Ekonomik küçülmenin yaşandığı, işsizliğin yükseldiği ve daha kötüsü geleceğin yöneticileri olan gençlerdeki karamsarlık halinde borsa endeksinin yükselişi K harfini kanıtlar niteliğe sahip bir yapı ortaya koydu... K’nin diğer sonuçları da mevcut doğal olarak... 2019 yılında yapılan TÜİK gelir dağılımı göstermese de her kriz sürecinde üst gelir grubunun servetini artırarak süreçten çıktığını, aksine alt gelir grubunun ise kayıpla bu dönemi tamamladığını görmekteyiz. Kşekilli sözde toparlanma kazananı ve kaybedeni aynı bünyede taşıdığı için iyi bir gösterge olarak görülebilir mi bilmem ama harfe dayalı yenilenmenin her zaman orta ve alt gelir grubu için sancılı olduğunu söylemek zor değildir. 2 özet bilgi Moody’s raporu: Moody’s cumartesinin ilk saatlerinde Türkiye’nin notunu B1’den B2’ye düşürdü... Bunun nedeni olarak da 3 noktayı vurguladı: Türkiye ekonomisinin dışsal kırılganlıkları ödemeler dengesi içinde katı bir hal alıyor (ödemeler dengesi krizi olasılığı vurgusu), Ekonominin kredi profilindeki risklerin artmasına rağmen karar vericiler (kurumlar) bunu kulak arkası ediyor, Türkiye’nin mali tamponunda aşınma yaşanıyor. Ve ekliyorlar: “Böyle devam ederse yaşanan iki krizin yanında bir de önümüzdeki dönemlerde ödemeler dengesi krizi eklenebilir”. Yoruma gerek var mı? Günlük enflasyon verisi: Harvard Üniversitesi öğretim üyesi (Arjantinli) Prof. Alberto Cavallo’nun yaklaşımını Türkiye ekonomisine uyarlayarak günlük enflasyon serisini elde etmeye başladık. Oldukça yorucu bir sürecin sonucunda doktora öğrencim ile oluşturduğumuz günlük fiyat endeks serisi yeni araştırma ve analizlere ışık tutar niteliğe sahip... Önümüzdeki dönemde daha ayrıntılı bilgileri okuyucularımızla paylaşacağız. Faydalı olsun! ‘Zamanı doğru kullanan geleceğe önce ulaşıyor’ Yıldız Holding, çalışanlarının veri odaklı teknolojilere adaptasyonunu desteklemek amacıyla “Analitik Akademi” programını başlattı. Programda “Data Navigators”, “Data Champions” ve “Digital Transformers” gibi eğitim modülleri yer alıyor. Yıldız Holding Üst Yöneticisi Mehmet Tütüncü, “Günümüzün değişen iş dünyasında zamanı doğru kullananların, geleceğe önce ulaşanlar olacağına inanıyoruz” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle