23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 9 TEMMUZ 2020 PERŞEMBE EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ HABER CHP, TBMM’deki komisyonun Rabia Naz Vatan raporuna şerh düştü Dosya eksik, tespit yanlış CHP, TBMM Başta Rabia Naz Vatan Olmak Üzere Şüpheli Çocuk Ölümlerini Araştırma Komisyonu’nun raporundaki eksikleri tek tek tespit etti. Rabia Naz’ın babası Şaban Vatan, adalet arayışı mücadelesini sürdürüyor. CHP, TBMM Başta Rabia Naz Vatan Olmak Üzere Şüpheli Çocuk Ölümleri ni Araştırma Komisyonu’nun raporuna düştüğü şerhte, so ruşturma dosyala rındaki eksiklikle ri tek tek sıraladı. CHP’nin şerhinde özetle şu tespitler SELDA yapıldı: GÜNEYSU Dosyada yok: Olay sonrası gör gü ve bilgi tanıklarının ilk iz lenimlerinin trafik kazası şek linde olduğu soruşturma dos yasında yer almamaktadır. Tespit doğru değil: Raporda yer alan, “Başta ortopedi uz manı olmak üzere Rabia Naz’a müdahalede bulunan doktorla rın bu yöndeki beyanları doğ rultusunda, olayın trafik kaza sı dışında, başka bir nedenle gerçekleşmiş olabileceği şüp hesinin oluşması nedeni ile” tespiti doğru değildir. Zira, Ra bia Naz’a müdahalede bulunan ortopedi doktoru Mustafa Ka vak, kendisini Eynesil’de din lediğimizde, “Rabia Naz’ın vü cudundaki hasarların yüksek enerjili travma sonucu olu şabileceğini, araba ise yük RAPORDA İFADELER EKSİK VE ÖZET ALINMIŞ Raporda, soruşturma dosyası kapsamında ve komisyon çalışmalarında dinlenen görgü ve bilgi tanıklarının bazılarının ifadelerinin seçilerek özet olarak yer verildiği görülmektedir. Örneğin, komisyon raporunda soruşturmada sıkça adı geçen Alper Nalbant’ın “Ne ben ne de o gün yanımda bulunan İbrahim Somoncu, siyah renk araç yıkamadık” ifadesine yer verilirken, Somuncu’nun aynı gün, 23.04.2018 tarihinde verdiği soruşturma dosyasında yer alan “Ben oto yıkamacıda bulunduğum süre içinde tam emin olmamakla birlikte koyu renkli doblo tarzı bir araç yıkadığımı hatırlamıyorum. Bu araçta herhangi bir hasar izi hatırlamıyorum. Arabanın kime ait olduğunu hatırlamıyorum” ifadesine yer verilmediği görülmektedir. sek hız, düşme ise yüksek bir yer” olması gerektiğini ve kemiklerin kırılma yönünü filmde görmesi gerektiğini söyleyerek kesin bir kanaat bildirmemiştir. Kanaate varılamamış: Görele Cumhuriyet Başsavcılığı’nın olay gecesi, olay yeri inceleme ve ölü muayene tutanağın da cesedin harici incelemesinde, “Cesedin kesin ölüm nedeni belli olmadığından, klasik otopsi yapılmak üzere Trabzon Adli Tıp Şube Müdürlüğü’ne gönderilmesine karar verildi” ibaresiyle, ölü muayenesinde, ölüme sebebiyet veren olayın gerçekleşme nedeni ile ilgili bir kanaate varılamadığı gö rülmektedir. Net bir görüş yok: Ayrıca, dosyada yer alan ölü muayene işlemi sırasında çekilen videoyu izlediğimizde, konuşmalarda ölüme sebebiyet veren olay ile ilgili net bir görüş açıklanmadığı anlaşılmaktadır. Ölü muayenesini yapan doktorun “olayın düşme olabileceği yo rumu üzerine” olayın araştırma seyrinin değiştirilerek trafik kazası yönünde kısa süren araştırmaların sonlandırıldığı bilgisi, soruşturma dosyasında yer almaktadır. Tam araştırılmadı Otomobiller araştırılmadı: Olaydan dört ay sonra Trabzon Adli Tıp Grup Başkanlığı’ndan gelen otopsi sonucunda olayın gerçekleşme nedeniyle ilgili kesin bir kanaat bildirilmemesine, baba Şaban Vatan’ın trafik kazası olduğuna yönelik iddialarına ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı’ndan “trafik kazası olabileceği” yönündeki mütalaasına rağmen, trafik kazası yönünde araştırma yapılmadığı ve kamera kayıtlarında araçların araştırılmadığı, soruşturma dosyasında görülmektedir. İfadeler özensiz alınmış: Soruşturma dosyasının incelemesinden, olayın ilk aylarında ifadelerin özensiz bir şekilde alınması, olayı aydınlatmaya yönelik sorular sorulmaması, bazı tanıkların ifadelerine farklı makamlarca defalarca başvurulmasında, her ifade alımında eklenen ya da değişen detaylar, zamana yayılan bu süreçte ifadelerin deformasyona uğraması, bazı tanıkların ifadelerinin geç alınması ya da hiç alınmamasının olayın aydınlatılamamasında etken olduğu anlaşılmaktadır. l ANKARA OYBİRLİĞİYLE KARAR HUKUKSUZ IHRAÇ IPTAL EDILDI MUSTAFA ÇAKIR Ticaret Bakanlığı’nda görev yapan KESK’e bağlı Büro Emekçileri Sendikası (BES) üyesi memur, öğrencilik yıllarında terör örgütleriyle bağlantılı olduğu gerekçesiyle memuriyetten atıldı. Eşinin de öğrencilik yıllarında örgütlerle bağlantılı olduğu iddiası atılma gerekçeleri arasında sayıldı. Memur hakkında adli, idari soruşturma veya mahkumiyet kararı olmadığına dikkat çeken mahkeme, memuriyetten atma işlemini iptal etti. İstanbul 11. İdare Mahkemesi’nin kararına göre yargı süreci şöyle işledi: İstanbul Gümrük ve Dış Ticaret Bölge Müdürlüğü’nde görev yapan Dursun Laleli, Ocak 2018’de geçici olarak görevinden uzaklaştırıldı. Ticaret Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü’nce savunması alınan Laleli, 375 sayılı 25 Temmuz 2018 tarihli KHK gereğince kamu görevinden çıkarıldı. Gerekçe olarak öğrencilik yıllarında terör örgütleriyle olan bağlantısı gösterildi. Ayrıca memurun eşinin de Erzincan’da öğrenciyken terör örgütlerinin etkinliklerine katıldığı ileri sürüldü. Laleli, memuriyetten çıkarma işleminin iptal edilmesi istemiyle dava açtı. İstanbul 11. İdare Mahkemesi kararında şöyle denildi: “İddia edilen olayların davacının memuriyete başladığı 14 Ocak 2010’dan önce gerçekleştiği ve davacının memuriyete başlamadan önce hakkında yapılmış herhangi adli ve idari soruşturma veya mahkumiyet kararının bulunmadığı ayrıca eşi ile ilgili iddia edilen yıllarda eşinin Erzincan’da ikamet etmediği görülmektedir.” Mahkeme, davacının kendisine ve eşine ilişkin olarak herhangi bir somut kanıt olmadan yapılan tespitlerin dava konusu işleme esas alınabilecek nitelikte olmadığına dikkat çekti. Mahkeme istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle aldığı kararla, kamu görevinden çıkarılma işlemini iptal ederken davacının kayıplarının idarece karşılanması gerektiğine hükmetti. l ANKARA İstanbul İl Başkanlığı için başkan Kavuncu ve Beyaz yarışacak İYİ Parti’de seçim zamanı KAVUNCU: SEÇIMLERE AĞIRLIK VERILECEK LEYLA KILIÇ BEYAZ: HEDEFIM 1 MILYON YENI ÜYE 26Temmuz’da yapılacak İYİ Parti İstanbul İl Kongresi’nde yeniden aday olan mevcut başkan Buğra Kavuncu, “688 delegemizin tamamı irdeleyen, sorgulayan, eleştiren partililerimizden oluşuyor. Sonuç ne olursa olsun o sandıktan yanlış bir şeyin çıkması mümkün değil” dedi. n Yaklaşık iki yıldır il başkanısınız. Bu süreci nasıl geçirdiniz? 1. Olağanüstü kongrenin gerçekleşmesinin ardından Millet İttifakı da ilan edildi ve İmamoğlu’nun adaylık süreci başladı. Kendi aday çıkardığımız ilçeler ve büyükşehirde ittifak adayımız için çalıştık. 23 Haziran’a kadar olan süreçte de demokra Kavuncu si çadırlarımızı kurduk. Genel Başkanımız ile 39 ilçenin tamamını gezdik. 14 ilçemize kayyım atanma tehlikesi olduğu için bu sıkışık zamanda bir de bu kongrelerimizi tamamladık. Ne mutlu ki bu süreç Millet İttifakı’nın lehine sonuçlandı. Aralık 2019 tarihinde normal kongre sürecimize başlayarak ilçe kongrelerimizi tamamladık. n Bir sonraki dönemde nasıl projeleriniz var? Ekonomi ve istihdam sorununun yanı sıra Z kuşağı için özel çalışmalar ve araştırmalar yapacağız. İl ve ilçe komisyonlarımız politika üretecek hale gelecek. 2024 yerel seçimleri için bugünden çalışmalara başlayacağız. Genel seçimlerin de 2023’e kalmadan yapılacağını düşünüyorum. İl ve ilçe yönetimimiz ile Türkiye’nin ilk kadın cumhurbaşkanını İstanbul’dan Ankara’ya göndereceğiz. Bizim 688 delegemizin tamamı sorgulayan, irdeleyen, analiz eden, eleştiren kişilerden oluşuyor. Fikri hür vicdanı hür bir şekilde değerlendirmesini yaparak sandığa gidecekler. Bu nedenle çok büyük bir iddia ile söylüyorum, sonuç ne olursa olsun o sandıktan yanlış bir şeyin çıkması mümkün değil. n Akşener’in sizinle paylaştığı bir fotoğrafla kongre sürecinde tarafsız olmadığı yönündeki iddialar ortaya atıldı... Genel Başkanımızı sanki bir tarafmış gibi sürecin içine çekmek ve lanse etmek kimseye fayda sağlamaz. Genel Başkanımızın İstanbul’da katıldığı her faaliyete iştirak ediyorum. Bahsedilen fotoğrafı, Genel Başkanımız kendi tensipleri ile sosyal medya hesabında yayımladı. Bu algının çıkarılmasını doğru bulmuyorum. Büyütülecek bir konu değil. İYİ Parti İstanbul 2. Olağan Kongresi’nde aday olan Genel İdare Kurulu üyesi Ersin Beyaz, seçilmesi halinde partiye 1 milyon üye daha kazandırmayı hedeflediklerini söyledi. n İYİ Parti’nin İstanbul İl kurucu başkanlığını üstlendiniz. Seçilmeniz halinde neler yapacaksınız? 5 aylık bir parti için İstanbul’da 8 milletvekili çıkarmak iyi bir başarıydı. Bundan sonra da partimizi daha da büyütmeye, geliştirmeye odaklanacağız. Kongreden sonra yapacağımız tüm çalışmaları yönetici ve delegelerimizle paylaşacağız. Mali ve idari tasarruflarımızın tamamını üç ayda bir şeffaf biçimde açıklayacağız. Sistemli bir teşkilat kurup fır Beyaz sat eşitliğini sağlayacağız. İyi İstihdam ve ticaret ağı kurarak iş ve işçi ihtiyacı olanları bir platformda buluşturacağız. Daha çok sahada yer alarak bilim, teknoloji, ekonomi ve sosyalkültürel yaşama dair çalışmalar yapacağız. 39 ilçemizde sosyal desteğe ihtiyaç duyanlara ulaşacağız. Yeni dönemde İstanbul’da 1 milyon üye hedefimiz var. n İstanbul seçimlerini Millet İttifakı olarak kazandınız. İmamoğlu ve Kaftancıoğ lu ile yürüteceğiniz projeler var mı? İBB ve 14 ilçe belediyesi İYİ Parti’nin oyları ile kazanıldı. Bu başarı Meral Akşener ve İYİ Parti teşkilatının Türk demokrasisine armağanıdır. Ama CHP’nin ittifak anlayışı içerisinde İYİ Parti’yi görmediğini düşünüyorum. Partimizin üyeleri maalesef CHP’li başkanlar tarafından muhatap alınmıyor ve randevu verilmiyor. Biz iletişimin güçlenmesini sağlaya cağız. Millet İttifakı’nın İstanbul’da var olduğunu göstereceğiz. Ekrem İmamoğlu ve Canan Kaftancıoğlu ile de koordineli çalışacağımızı düşünüyorum. n Parti lideri Meral Akşener’in Buğra Kavuncu ile paylaştığı bir fotoğraf sonrasında tarafsız olmadığına yönelik iddialar ortaya atıldı. Bunun için ne söylersiniz? Genel Başkanımız ile bu konuya yönelik konuştuk. Genel Başkanımız katıldığı bir yayında Buğra Kavuncu’nun kendisine eşlik ettiğini, fotoğrafın da doğal olarak ortaya çıktığını ve buna bir anlam yüklemenin yanlış olduğunu söyledi. Partimiz kongrelerinin çok adaylı olmasının demokrasinin işlediğini ve partimize teveccühün arttığını gösterir. Genel Başkanımız herkese eşit mesafelidir. Kurtulmuş: İbadete açılmasını bekliyoruz AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Danıştay’ın Ayasofya’nın ibadete açılması yönünde karar almasını beklediklerini söyledi. Kurtulmuş, “Temennimiz, yargının bu konuda müspet bir karar vereceği, yani müze haline getirilmesini sağlayan Bakanlar Kurulu kararının uygun olmadığı şeklinde karar vereceği. Bunun da otomatik sonucu olarak Ayasofya’nın ibadete açılacağını bekliyoruz, böyle ümit ediyoruz” ifadelerini kullandı. l ANKARA/Cumhuriyet DANIŞTAY 10. DAİRESİ’NİN KARARININ BEKLENTİLERE KARŞIN UZAMASI GÜNDEMDE Ayasofya’da süreç uzayabilir SARP SAĞKAL Ayasofya’nın toplu olarak ibadete açılmasına ilişkin başvuruyu değerlendirmeye devam eden Danıştay 10. Dairesi’nin karar verme sürecinin uzayabileceği belirtiliyor. Kamuoyunda Danıştay 10. Dairesi kararının önümüzdeki hafta içinde açıklanabileceğine ilişkin beklentiler oluşmasına karşın, kararın dosyadaki kimi eksiklikler gerekçe gösterilerek müzekkereler yazılması nedeniyle bu sürenin uzayabileceği öğrenildi. Ayrıca, 2 Temmuz’da yapılan duruşmada, “Ayasofya hakkındaki karar geçmişte Bakanlar Kurulu tarafın dan alınmıştır. Ayasofya’yı açmak Bakanlar Kurulu’nun, yani Cumhurbaşkanlığı’nın takdirindedir, bu nedenle davanın reddi gerekir” yönünde görüş bildiren Danıştay Savcısı’nın aksine bir karar verilebileceği de duyumlar arasında yer alıyor. Dava sürecine ilişkin değerlendirme yapan hukukçular, dos yanın uluslararası boyutu da bulunan bir siyasi konu haline gelmesi karşısında Danıştay’dan hızlı bir karar çıkması olasılığını düşük buluyorlar. Danıştay 10. Dairesi’nin alacağı karar, sürecin son noktası olmayacak. Başvuru halinde, dava dosyası, Danıştay Dava İdareler Kurulu’nun önüne gelebilecek. l ANKARA Koyu muhafazakârlık = Totaliterliğe yolculuk İktidarın seçimlere doğru yolculuğunun programı bir süredir iyice aydınlandı: En çekirdek seçmenini, partinin, daha doğrusu iktidarının çevresinde tutabilmek. Buna göre bu seçmeni öncelikle parti etrafında tutmayı amaçlayan daha fazla din eksenli politikalar, daha fazla muhalif sesleri giderek mümkün olduğunca kesmeyi amaçlayan, giderek daha hızlı azalan demokratik hak ve özgürlükler ve daha çok totaliter yönetimi uygulamaya sokan politikalar gündeme sokuldu. Rakip, iktidara alternatif kim varsa, hangi parti, sivil veya yasal toplum kuruluşu varsa (barolar, mühendis vb. odaları, Tabipler Birliği vb.), hepsini dağıtmayı ve susturmayı hedefleyen aşırı dinci / aşırı muhafazakâr bir program. ‘Gidersem sen de gidersin’ Tabii bunun bir ayağı da iktidara bağlı olmayan medyayı, ellerindeki tüm araçları kullanarak ceza, kapatma, susturma, kısma, içeri atma, susturmaya yönelik. Bu programı yürürlüğe koydular, bunu inceleyeceğim birkaç yazıda. Ana hedef, iktidarı destekleyen seçmen kitlesinin daha fazla erimesini durdurmak, bu amaçla da bildikleri en önemli strateji olan, toplum içindeki düşmanlıkları, baskılarla, yalan haber üretimleriyle körüklemek, parçalanmış düşman kitleleri yaratmak. Seçmenine şu mesajı vermeye başladılar: Ben gidersem sen de sahip olduğun zenginlikleri, sana peşkeş çekmelerimi, yani iktidarını kaybedersin. Tek umutları burada. Çekirdek seçmen kavramı ne? Peki, seçmen kitlesi kim ve yüzde kaç? Şimdiki kitlesi mi, ki seçim anketleri ham oylarının yüzde 30 civarında olduğunu gösteriyor... En çok tartışılması ve bilimsel olarak bir açıklama getirilmesi gereken soru budur. Buna yanıt verebilmek sadece tarafsız siyaset ve sosyal bilimcilerin işi değil, aynı zamanda iktisatçıların da devreye girmesi gerekir. Soruyu tekrar edersek: Çekirdek seçmeni kim ve oranı ne? Bu soru bile yeterli değildir, derdimizi tam anlatmaz; çünkü bir partinin “seçmen kitlesi” göreceli bir kavramdır. Bir siyasi parti ve iktidarı eğer raydan çıktıysa, kendi seçmenine artık bir şey veremiyor üstelik onu da ütmeye başlıyorsa, giderek iktidar olamayacağı bir seçmen kitlesine iner. Bunda mutabık mıyız? Bu anlamda aslında CHP’nin ve diğer partilerin bile sabit bir seçmen kitlesinden bahsedemeyiz. Ancak belirli aralıklarda değişken oranlar verebiliriz. AKP seçmeni demek yanlış Bu nedenle genellikle “AKP seçmeni” demem. Her seçimde AKP’ye oy veren seçmen kitlesinden veya oranından bahsetmeyi tercih ederim, doğrusu budur, yoksa bir “donmuş – kalıp seçmen kitlesi”nden bahsediyor oluruz ki, bu da hayatın gerçekleriyle uyumsuzdur. Fakat iktidar yanlısı yazarlar “AKP seçmeni” derler, sanki seçmen babalarının malıymış, nüfus kütüklerine yazılmış gibi! Oysa Türkiye, siyasi parti mezarlığı gibidir. Bu girişi yaptıktan sonra AKP’ye oy veren sayılara bakalım. Yükseliş nedenleri AKP, 2002 Kasım seçimlerinde, Türkiye’yi yıllarca iflas ettirmiş merkez sağ partilerin yerine, sanki yeni bir merkez sağ partiymiş gibi geçti. Aldığı oy yüzde 34.42. Bu başarının arkasındaki siyasi hikâyeye baktığınızda, merkez sağ partilerin eriyişini ve Erbakan’ın yüzde 20’ye yükselişini görürsünüz. Bu iki olayı devraldı AKP. Bir de tabii ki RTE’nin İstanbul Belediye Başkanlığı’ndaki göreceli “başarı algısı” yeni kurulan partiyi ve RTE’yi tamamen seçimi kazanacak düzeye yükseltti. Ayrıntısına girmiyorum, arkasındaki liberal desteği unutmayalım. Yükselişler ve alçalışlar 2007 seçimlerinde AKP 46.58’e yükseldi. Buradaki hızlı yükselişte, demokrat partinin AKP’ye “satılışı” etkili oldu. Ayrıca 2007 mağduriyetleri, en önemlisi de 2007’ye kadar, Türkiye’ye milyarlarca doların akması.. Ve tabii Avrupa Birliği ile imzalanan anlaşma... Bunlar yüzde 12 gibi yüksek bir ekstra oya dönüştü. Fakat bitmedi bunun etkisi: 2011’de oy oranı en yükseğe çıktı: 49.83. 2015’ten itibaren geri çekilme başladı, 7 Haziran’da 40.87. Fakat seçim tekrar ettirilecekti: Kurdurulmayan koalisyon, patlayan bombalar ve kitlesel katliamlar ve başlatılan hendek savaşları, 2015’teki 1 Kasım seçimlerinde büyük bir anomali yarattı: AKP yüzde 49.49. 2018’de normalleşmeye dönüş süreci: Yüzde 42.56 Şimdiki anketlerin ortak sonucu ham yüzde 30, kararsızların dağıtılmış hali en çok yüzde 37. HHH Erime sürüyor. Bunu nasıl engelleyecekler? Bahsettiğim programda dinci eksende kayma ve demokratiksizleştirme, bekledikleri sonucu verecek mi? Yüzde 3037, çekirdek seçmeni mi? Programın başka ana hatları var mı, neler? Van’da batan tekne bulundu Van Gölü’nde göçmen taşıyan ve 27 Haziran tarihinde batan tekneye dün ulaşıldı. İçinde 55 kişinin olduğu düşünülen tekneden bugüne kadar 13 kişinin cansız bedeni çıkarıldı. Konuya ilişkin açıklama yapan Van Valiliği ise “Van Gölü’nde batan teknenin yeri tespit edilmiştir. Tekne ve cenazelerin çıkarılması için gerekli çalışmalara başlanılmıştır” dedi. l AA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle