21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 5 9 TEMMUZ 2020 PERŞEMBE CHP’li Özkoç ve Erkek’ten ‘çoklu baro’ teklifi için STÖ’lere ve yurttaşlara çağrı: Ses çıkarın, bizi yalnız bırakmayın CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, baro düzenlemesiyle ilgili tepki göstermeyen sivil toplum örgütleri ve meslek odalarının sıranın kendisine gelmeden ses çıkarması gerektiğini belirterek, “Yılan size de dokunmaya başladığında, etrafınıza baktığınızda yalnızlığı yaşamamak için yalnız bırakmamanız gerekiyor” dedi. CHP’li Özkoç, TBMM basın kapısı önünde yaptığı açıklamada halkın pek çok derdinin bulunmasına karşın iktidarın gündeminin CHP’li belediyeleri engellemek, gazetecileri hapse atmak, muhalif TV’lerin ekranlarını karartmak, sosyal medya düzenlemesi ve baroları bölmek olduğunu dile getirdi. Baro düzenlemesi, güvenlik soruşturması ve sosyal medya yasa sının çıkacağını kaydeden Özkoç, “Çünkü millet olarak bir kişiye yetki verdik. O bir tek kişi TBMM Genel Kurulu’nda kendisiyle birlikte hareket eden kişilere emir veriyor” diye konuştu. İşçiler, kadınlar, esnaf ve çiftçinin talepleriyle ilgili yasaların ise çıkmadığını söyleyen Özkoç, “İktidarı koruyan yasalar TBMM’de yasalaşıyor” diye konuştu. Baroların TBMM’ye gelerek kendileriyle ilgili konuya sahip çıktıklarını belirten Özkoç, “Sesi çıkmayan diğer sivil toplum örgütleri, meslek odaları yarın size sıra geldiğinde, bir atasözü vardır: Yılan size de dokunmaya başladığında, etrafınıza baktığınızda yalnızlığı yaşamamak için yalnız bırakmamanız gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu. l ANKARA/Cumhuriyet CHP’Lİ MUHARREM ERKEK ‘Çok baro, yok baro demektir’ CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, barolarla ilgili yasa teklifine ilişkin “Bu ucube teklif savunmayı alçaltır. Bağımsız ve tarafsız yargı istiyorsanız, bağımsız ve tarafsız bir savunma olmak zorundadır” diye konuştu. Teklifin geri çekilmesi gerektiğini kaydeden Erkek, çok baronun “yok baro” demek olduğunu ifade ederek, “Bugün çoklu baroyu savunanlar, yarın çok hukuklu luğu savunurlarsa şaşırmayın. Lozan’da masada bu ülkeyi işgal edenler çok hukukluluğu dayatıyorlardı. Emperyalist güçler çok hukukluluğu ve çoklu baroyu savunuyorlardı” diye konuştu. Siyasi görüş, etnik kimlik ve siyasi inanca göre baroların kurulmasının önünün açılacağına işaret eden Erkek, “Geç olmadan, yarın yine kandırıldık dememek için bu teklifi Meclis’ten geri çekin” dedi. l ANKARA ‘Çoklu baro’ teklifinin görüşmeleri TBMM Genel Kurulu’nda tartışmalarla başladı: Bu bölücü bir teklif ‘Çoklu baro’ düzenlemesinin TBMM Genel Kurulu’ndaki görüşmeleri muhalefetin itirazları ve tartışmalarla başladı. Genel kurula bugün getirilmesi planlanan teklife dair AKP grubu önerge vererek dün görüşülmesini istedi. Teklifin tümü üzerinde yapılan görüşmeler dün gece tamamlandı ve maddelerin görüşülmesine başlandı. Teklifin görüşmelerine başlanmadan önce, HDP’liler ellerine baroların Savunma Yürüyüşü eylemini ve bu eyleme dönük polis müdahalesini içeren fotoğraflar alarak ayağa kalktı ve topluca Fransız filozof Molier’in “Görevimizi yaparken kimseye, ne müvekkile ne hâkime hele ne iktidara tabiyiz. Bizim aşağımızda kişilerin varlığı iddiasında değiliz. Fakat hiçbir hiyerarşik üst de tanımıyoruz. En kıdemsizin en kıdemliden veya isim yapmış olandan farkı yoktur. Avukatlar tarih boyu köle kullanmadılar ama hiçbir zaman efendileri de olmadı” ifadelerini yüksek sesle okudu. Bu sırada Meclis Başkanvekili Celal Adan, protestoya müdahale ederek, mikrofonları kapattı. Oturuma 5 dakika ara verildi. ‘Anayasaya aykırı’ Teklif genel kurul gündemine gelir gelmez, CHP’liler teklifin anayasaya aykırı olduğunu ve TBMM İçtüzüğü’ne aykırı bir şekilde genel kurula getirildiğini savunarak görüşülmeyeceğini, Adalet Komisyonu’na iade edilmesi gerektiğini belirtti. Meclis Başkanvekili Celal Adan’ın talebi reddetmesi üzerine, CHP’liler art arda iki kez usul tartışması açtı. Tartışmaların sonunda teklifin anayasaya aykırı olduğuna yönelik iddialara yanıt veren Adan, görüşmeler esnasında teklife itiraz edilebileceğini bu nedenle görüşmelerin yapılmamasını gerektirecek bir durum olmadığını söyleyerek, itirazları reddetti. Bunun üzerine teklifin görüşmelerine başlanmış oldu. ‘Millete bedel ödetmeyin’ Teklif üzerine ilk söz sahibi olan İYİ Partili Müsavat Dervişoğlu, baro başkanlarının teklife karşı olduklarını vurguladı. Teklifin anayasaya aykırı olduğunu söyleyen Dervişoğlu, FETÖ’nün de daha önce baroları bölmeye çalışan bir teklifi olduğuna dikkat çekerek, “Paralel devletin bedelini bütün millet olarak ödedik. Paralel baronun da bedelini bütün millete ödetmeyin” dedi. Baro başkanlarıyla her zaman aynı görüşleri savunmadığını, buna karşın her görüşe saygı duyulması gerektiğini vurgulayan Dervişoğlu, “Ben Erdoğan’ın görüşlerine katılmıyorum. Ayrı bir vatandaşlık mı yapacağız? Biz barolarda nispi bir temsil olmasını savunuyoruz. Siz baroların hükümete teslimiyetini istiyorsunuz, buna izin vermemiz mümkün değildir” diye konuştu. HDP adına söz alan Meral Danış Beştaş ise AKP’lilerin görüşmelere az sayıda milletvekiliyle katıldığına dikkat çekerek “Kanunların geçmesine Meclis karar vermiyor derken bunu demek istiyorduk. Oylama sırasında iktidar vekilleri gelecek, evet diyecek ve bu karar yasalaşacak. İktidar teklifi ciddiye almıyor. Yol yakınken bu teklife evet demeyin” dedi. ‘Türkiye sizden kurtulacak’ CHP’li Zeynel Emre, teklifin komisyondaki görüşmeleri sırasında baro başkanlarının Meclis kapısında bekletildiğine dikkat çekerek “Avukatlarla ilgili bir yasa çıkıyor, siz kendi keyfinize göre bunu nasıl çıkartırsınız? Sizin yüzünüzden avukatlar sokakta yattı. Bu, FETÖ’nün 2013’te sunduğu bir projeydi. Bu teklif sizin FETÖ’yle aynı düşünceye sahip olduğunuzu gösteriyor. Türkiye FETÖ’den nasıl kurtulduysa sizden de kurtulmadan düzelemez” dedi. Teklifle kurulacak barolara işaret eden Emre “Türk barosu, Kürt barosu, Sünni barosu kurulacak. Bu bölücü bir teklif. Azıcık ülkesini seven biri böyle bir teklif getirmez. Saray’dan gelen her şeyi kabul ediyorsunuz. Neyin karşılığında bunu yapıyorsunuz? Ülke menfaatine aykırı bir şey yapmayın” diye konuştu. AKP’li Cahit Özkan ise eleştirilere yanıt vererek “Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir. Baroların değildir. Meclis’indir. Tarih bu reformu altın harflerle yazacak” dedi. l ANKARA/ Cumhuriyet AKP’LI TURAN’IN HEDEFINDE BARO BAŞKANLARI VARDI ‘Çoklu baro’yu içeren teklifin TBMM Genel Kurulu’na gelmesinden önce konuşan AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan, tekli fi savundu. Baro başkanlarını hedef alan Turan, “Şu anki baro başkanlarının birçoğunun yaptığı gibi Diyanet’e hakaret ederse, Anadolu ru huna ihanet ederse, DHKPC’nin bazıları için söylüyorum sözcüsü gibi davranmaya devam ederlerse…” ifadelerini kullandı. AVUKATLARDAN ADLIYE VE BARO ÖNÜNDE EYLEM ‘Savunma susturulamaz’ nöbeti İstanbul Barosu’na bağlı avukatlar, iktidarın “çoklu baro” düzenlemesine karşı dün İstanbul Adalet Sarayı’nın Atrium alanında üç dakikalık alkışlı eylem yaptı. Avukatlar yasa teklifinin görüşmelerinin TBMM’de başlamasının ardından ise İstiklal Caddesi’ndeki İstanbul Barosu önünde bir araya gelerek, ‘Savunma Susturulamaz’ nöbetini tuttu. Sık sık “Ba ro dik dur savunmaya sahip çık”, “Savunma susmadı, susmayacak”, “Faşizme karşı omuz omuza” sloganları atan avukatlara doktorlar da destek verdi. Avukatlar, İzmir’de ise Gündoğdu Meydanı’nda toplandı. İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel, baroların “marjinalleşmekle” suçlandığını belirterek, “Marjinalleşmek dediğiniz kadın cina yetlerine karşı mücadele ise Kaz Dağları’na sahip çıkmaksa, çocuk istismarına karşı mücadeleyse biz marjinalleşmeye devam edeceğiz. Sizin işiniz Çorlu’da katliam yapmaksa bizim işimiz faillerin yargılanmasını sağlamak. Bizim çocuklarımıza onurlu bir tarih kalacak, siz ise utançtan başkasını bırakamayacaksınız” dedi. l İSTANBUL İZMİR / Cumhuriyet CHPAKP arasında ‘terör’ tartışması AKP’li Cahit Özkan’ın konuşmasının ardından söz alan CHP’li Engin Özkoç’un “Baroların terörle ilişkisi yoktur. AKP’nin yüzde yüzdür” demesi üzerine Meclis’te tartışmalar yaşandı. AKP’nin FETÖ’yle ilişkili olduğunu söyleyen Özkoç, “Bugün FETÖ’ye mensup milletvekilleriniz vardır. Buna ait bakanlarınız, il başkanlarınız vardır. Siz FETÖ savcısının arkasında duran bir ge nel başkanın arkasında durdunuz. Siz PKK terör örgütüyle el ele yürüyen, onların önünü açmaya çalışan tek siyasi partisiniz. Baroların bölünmesi vatana ihanettir” dedi.Özkoç’a yanıt veren AKP’li Özkan, “Şu anda FETÖ liderinin hedefinde bir tek AKP ve MHP var. Cumhur İttifakı var” dedi. Özkoç ‘gasp’ı sordu Bunun üzerine tekrar söz alan Özkoç “Şehitlerin yakınları için toplanan parayı gasp eden siyasi parti misiniz değil misiniz onun cevabını verin. Telefonun arkasında durup da millete ‘çıkın’ diyen, ardından uçaklarla korumalarıyla kalan sizin genel başkanınızdır. Tünellerde saklanan başbakanınızdır. Siz Adil Öksüz’ün, PKK’nin, FETÖ liderinin yanında oldunuz” diye konuştu. Tartışmaların büyümesi üzerine oturuma ara verildi. CEZA ALAN AVUKATTAN TEPKİ: Cumhurbaşkanına hakaret koğuşu açıldı Avukat Özgür Urfa’nın 2014 yılında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ı Kırklareli’nde protesto eden iki kadına “kamu görevlisine hakaret” suçlamasıyla açılan davada verilen karara ilişkin yazdığı temyiz dilekçesinde “Cumhurbaşkanına hakaret ettiği” iddiasıyla açılan dava karara bağlandı. İstanbul 4. Ağır Ceza Mahke mesi avukat Urfa’ya “Cumhurbaşkanına hakaret” suçundan 10 ay hapis cezası verdi. Urfa’nın cezası ertelenmedi. Duruşmada savunma yapan Özgür Urfa şunları söyledi: “Cumhurbaşkanıyla ilgili eleştirel, olumsuz, aleyhe olarak konuşan, tweet atan, paylaşım yapan, şarkı söyleyen, kendi arasında soh bet eden kim varsa hakkında tutuklama kararı verilmekte veya soruşturma, kovuşturma açılarak bir korku iklimi yaratılmak istenmektedir. Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla bugüne kadar yüzlerce insan tutuklanmış, cezaevlerinde cumhurbaşkanına hakaret koğuşları açılmıştır.” l İSTANBUL/Cumhuriyet Hiç olmazsa Galata’nın kuşları kurtuldu! Bir süredir tırmandırılan gerginlikten, adaletten elimizde son kalan can simidi, sığınağımız, avukatların üzerine gelinip hatta fiziki şiddete başvurulup yerlerde sürüklenmelerinden öyle umutsuz, öyle mutsuzdum ki Simurg Kuş Yuvası Derneği’nden arkadaşlar “Galata’nın kuşlarını kurtarmak için yaz” dediklerinde çaresiz kaldım. Kuşun sırası mı? Evet, sırası. Her can değerli elbet. Dağda kimseye zarar vermeden yaşayan yaban hayvanlarının bir gece ansızın Meclis’ten torbaya atılıp çıkarıverilen bir maddeyle, yabancı diplomatlara, devlet misafirlerine “buyurun, istediğiniz gibi öldürün” diye ikram edilmesi de çok önemli, hatta utanç verici. Ama gözümün önünde bir dram yaşanıyor: Galata Kulesi’nde bir şeyler oluyor! Kuşlar ciyak ciyak dönüyor kulenin etrafında, şehrin ortasında kuş sesinden durulmuyor ama cıvıltı değil bu, feryat! Yine ne oluyor? Galata Kulesi, bir süredir, ilk benim duyurduğum gibi belediye ile bakanlığın arasında bir tür Maksim Gorki’nin Ana romanında yazdığı gibi “o benim evladım” diye iki kolundan çekiştirilip duruluyor! Öküz öldü, ortaklık bozuldu, belediye kaptırıldı ama devlet AKP’de madem, kuleyi 100 yıldır sahibi gözüken belediyeden alıveriyor! Müze yapılacakmış, çok iyi. Yapılsın. Bunun için kavga mı çıkması gerekiyordu? Neyse, konumuz kuşlar! Yaşar’ın şarkısındaki gibi Galata Kulesi’nin de kuşları var. Yüzyıllardır o kuşlar, kulenin duvarlarında kendileri için bırakılmış kovuklara girip yuva yapıyor, yumurta bırakıyor. Çıkan yavrularını besliyor, tıpkı Hezarfen Çelebi’ye örnek olduğu gibi, büyüdüklerinde kuleden uçuruyor! Ama kulenin etrafı, bir gecede çelik ağlarla örülüyor! Çelik sesleri kuş seslerini bastırıyor. İki koca vinç çelikleri lego parçaları gibi yukarı taşıyor, hiç görmediğim bir sürat ve hızla çelik iskele birkaç günde kulenin tepesine ulaşıyor, Vakıflar Genel Müdürlüğü kuleyi restore edecekmiş. Kuşlar, çelik iskelet ve işçiler yüzünden kovuklardaki yavrularına ulaşamadığı, yavrular da aç kaldığı için feryat figan ediyor. Üstelik kuşların bir kısmı da Kuran’da bile öyküsü anlatılan, kutsal sayılan ebabil kuşları imiş. Aç kalan, korkan yavrular kovuklardan düşüp ölüyor. Yaz diyorlar bana, iskele kaldırılsın, ekime kadar, kuşlar büyüsün, uçsun, sonra yine yapsınlar! Ben yazacağım da o birkaç günde çıkıverdikleri devasa iskele kaldırılacak ha? Bırak yazmayı, iskelenin önünde kendimi yaksam üzerime bir bardak su dökmezler diyorum! O kadar umutsuzum! Avukatların hali ortada, muhalifiz ya, ne istedikse tersi yapılmadı mı, hangi talebimize kulak verildi, hangi derdimize derman olundu da ko ca iskele sökülüverecek? Hele bizim gibi “öbür mahallenin çocukları”ndan bir talep geldi diye? Gençler yılmıyor, imza topluyor, muhtarlarımız yalvarıyor. Ve bir mucize oluyor; artık Vakıflar Genel Müdürlüğü mü, rasyonel ve iyi niyetli olduğunu bildiğim, politikacı da olmadığı için farklı davranabilen Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy mu? Restorasyonun durduğu haberi geliyor! İşçiler çekiliyor! Gazeteden çıkıp kuleye koşuyorum! Çelik sesleri susmuş, kuşlar cıvıldıyor! Güvercinler, hatta ilk kez fark ettiğim yeşil cennet kuşları ve ebabiller, yavrularına yem taşıyor, kovuklara girip çıkıyor. Kuşlar, kuşlar kurtuldu Yaşar! Güvenmemiş olduğum için özür diliyorum, yanılmış olmaktan çok mutluyum! Ya öteki hayvanlar? Avukatlar kendilerini savunur! Yaban hayvanlarını ikram etmeyiniz efendiler! Düşünün, evinizden biraz dolaşmaya çıkıyorsunuz, kimseye bir zarar verdiğiniz, bir kötülük yaptığınız yok, elinde dürbünlü tüfek birisi zevk için nişan alıp sizi vuruyor ve öldürüyor! Kovuğunuzda büyütememiş olduğunuz yavrunuz, boşa gitmiş bir hayatınız var. Niye? Av, spor olabilir mi! Hayvanlar doğanın dengesi içinde, beslenmek için avlanır! İnsan spor yapıyormuş, öldürmenin sporu olur mu, Allah cezanızı versin! Anadolu’nun panteri vardı, parsı vardı, hiçbiri kalmadı! Havada uçan kuşu öldürüyorlar, git tavuk ye! Parasını verene devlet öldürtüyor üstelik, taammüden organize cinayet! Zengin beyaz Avrupalıya, gel benim ülkemdeki hayvanı öldür de üç kuruş para kazanayım. Vahşet! Diyeceksiniz ki hâlâ bir Hayvan Hakları Yasası çıkamadı. O hepsi evlerinde köpek besleyen milletvekilleri, köpeğin hâlâ mal değil can olmasını yasaya bağlamadı. Hastane bahçesinde arabasıyla köpeğin üzerinden geçip kemiklerini kırarak ölümüne yol açan insan müsveddesi, arkasını dönüp bakmadı bile. Anası feryat ediyor, sahipli mal, bari ondan ceza verin diye. Sahipsizlerin hiç cezası yok. Mardin Belediyesi, yıllardır köle gibi çöp toplama işinde çalıştırdığı eşekleri yaşlı ve hasta diye bir kamyona doldurup Angels Farm Sanctuary adlı yardım kuruluşunun bahçesine bırakıverdi baksınlar diye, emekli edip sen baksana? Her gün bir suiistimal vakası, file çorap geçirmiş, fotoğrafını koymuş, internetten 20 liraya pazarlayan sapık hâlâ bulunmadı. Arabanın arkasına bağlayıp km’lerce sürükleyen mi istersiniz, evinde dayak atma zevkini hayvanda tatmin eden mi! İçişleri Bakanı Soylu ilgileniyormuş. Lütfen, bir yasa çıkarın, sapıklar, manyaklar, caniler, hiç olmazsa ceza alsın! Vallahi bak, bölücüler kadar tehlikeli onlar! Yapmazsınız biliyorum, hadi beni yine yanıltın, gelip özür dileyeceğim sizden! Türkiye İşçi Partisi ve Türkiye Solunun Unutulmaz Lideri MEHMET ALİ AYBAR Aramızdan Ayrılışının 25. Yılında 10 Temmuz 2020 11.00 AŞİYAN da ANILIYOR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle