21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 13 9 TEMMUZ 2020 PERŞEMBE Vedat Günyol Deneme Yarışması’na başvurular başladı Kartal Belediyesi çevirmen, eleştirmen, öğretmen, yayıncı ve yazar Vedat Günyol anısına 5’inci kez deneme yarışması düzenliyor. Başta edebiyat alanına giren sorunlar olmak üzere toplumsal yaşam içinde insanı ilgilendiren hemen her konuya eğilen “Yazarların Cumhurbaşkanı” Vedat Günyol’u gelecek kuşaklara tanıtmak ve deneme alanındaki çalışmaları desteklemek amacıyla düzenlenen “Vedat Günyol Deneme Ödülü” tüm yazarları bekliyor. Türkiye Yazarlar Sendikası, Kırmızı Kedi Yayınevi, Cumhuriyet gazetesi ve İstanbul Atatürk Lisesi Mezunları Vakfı’nın da destek verdiği “Vedat Günyol Deneme Ödülü”ne katılmak isteyen yazarlar için 6 Temmuz’da başlayan başvurular, 15 Kasım’a kadar devam edecek. Seçici kurulda; Adem Uçar, Adnan Özyalçıner, Aykut Küçükkaya, Celal Ülgen, Rengin Cemiloğlu, Tahir Şilkan ve Uğur Kökden’in yer aldığı yarışmada ödül alan eser, bir kitap olabilecek hacim ve biçimde olması halinde yayımlanacak ve birinci olan yazar 7 bin 500 TL ile ödüllendirilecek. Ayrıca Jüri Özel Ödülü; 3 bin TL ve Genç Deneme Yazarı Ödülü olan 3 bin TL de sahiplerini bulacak. 7 Mart 2021 Pazar günü düzenlenecek törenle ödüller sahiplerine verilecek. Başvuru Adresi: Ebru Şahin (Kartal Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü) Yukarı Mah. Belediye Cd. No: 6 Kartal / İstanbul. Tel: 0216 280 58 06. (Sorular ve bilgi için: [email protected]) Genç cazcılar canlı yayında The Kites grubu, Genç Caz’ın ardından festivalde sahneye çıkmıştı. İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteğiyle, Garanti BBVA sponsorluğunda sonbahar aylarında düzenlenecek 27. İstanbul Caz Festivali’nin habercisi Genç Caz değerlendirme konserleri, bu yıl Salon İKSV’den canlı yayımlanacak. Koronavirüs salgını nedeniyle ertelenen, başvuruları da uzatılan “Genç Caz” seçmelerinin son yılların en büyük başvuru sayısına ulaştığı açıklandı. Genç Caz’a başvurular yüzde 50 oranında yükseldi. 1112 Temmuz tarihlerinde Salon İKSV’de düzenlenecek Genç Caz değerlendirme konserlerinde sahnede Afroloji, An Quartet, Büşra Kayıkçı, Cemre Kıralioğlu Quartet, Deli Bakkal, Gökhan Ulusoy Quintet, Ox, Saynur Eren Duo Project, Tersopalas ve Udgang Trio olacak. Seyircisiz olacak konserler İKSV’nin YouTube kanalından canlı yayımlanacak. Konser saatleri bu hafta içerisinde İstanbul Caz Festivali sosyal medya hesaplarından ve web sitesinden duyurulacak. ‘Duvarları aşmak zaman alıyor’ BEDÜK, YENI ALBÜMÜ ‘INTERGALACTIC’ ILE MÜZIKSEVERLERLE BULUŞTU. Bedük, 16 senelik müzik kariyerinde 8 albüm çıkardı. Bu süreçte yüzlerce konser verdi, onlarca festivale katıldı. Yani hayranlarını hiçbir zaman çok uzun süreler müziğinden mahrum bırakmadı. Her yeni işin de de kendi sınırlarını zor ladı, seviyesini hep belli bir düzeyde tuttu. Şimdi de son ORHUN ATMIŞ olarak “Intergalactic” albümünü Sony Music etiketiyle hayranlarıyla buluşturdu. Üç senedir İngiltere’de haya tını sürdüren Bedük’le oradaki yaşamını, müziğini ve diğer işlerini konuştuk. n İlk albümünüzden bu yana çok uzun süre ara verip de sonradan al büm yaptığınız bir dönem olmadı. Bir üretim sıkıntısı çekmiyorsunuz gibi gözüküyor. İşin sırrı ne? Her yaratımım bana daha iyisini yapa bileceğimi söylüyor. Denemediğim yeni dünyaların kapılarını aralıyor. Hep yeni denemelerle başlıyorum, bittiğinde bam başka dünyalarla tanışmış oluyorum. Bu bende bir açlık oluşturuyor. Daha iyisini, daha farklısını yaratma açlığı benim itici gücüm sanırım. YouTube’da prodüksiyon dersleri... n Twitter’da albümünüzü, “10 sene sonra değerini bilememişiz demeyin” diyerek tanıttınız. Sıkça böyle tepki mi alıyorsunuz? Neden? Her şeyin birbirinin benzeri olduğu bir dünyada kendime özgü ve farklı bir iş yapıyorum. İnsanlar her şeyi kategorize ederek tüketmeye alıştığından, haliyle onlara yeni ve özgün bir şey sunduğunda bunun geri dönüşleri ve algılama süreleri daha ağırdan oluyor. Ne kadar ses çıkarsan da kendi duvarlarını aşman zaman alıyor. Mesela bazı eski işlerim her yıl en az iki defa sosyal medyada tekrar keşfedilip, ne kadar iyi olduğuna şaşırılıp önüme koyuluyor sanki dün yapmışım gibi (gülüyor). Ben de şakayla karışık bu defa öyle yapmamalarını, yemeği sıcakken yemelerini söyledim. Bedük n YouTube’da çeşitli kategorilerde videolar çekiyorsunuz ve hayranlarınızla sürekli etkileşim halindesiniz. Nasıl bir uğraş sizin için YouTube ve diğer sosyal medya ağları? Güzel sanatlar grafik tasarım mezunu olmam ve müzik hayatımın tümüne sirayet etmeden önce iş olarak reklam ajanslarında sanat yönetmenliği yaptığımdan ötürü görsel dünyaya ve kamera arkasına da önü kadar ilgiliyim. Benim için video çekmek, kurgulamak, görsel yaratım yapmak hem yan işim hem de hobim. Tüm albüm kapak tasarımlarımı da yapmak buna dahil. Olaya sosyal medya, yazılı, görsel medya olarak değil, 360 derece bakmaya çalışıyorum. Bunlara sadece iş gibi değil de hayatımın bir yansıması, benim birer uzantılarım olarak bakıyorum. YouTube da bu ağın bir parçası. Zamanım oldukça benim yolumdan gitmek isteyenlere işin püf noktalarını ve neyi, nasıl, neden yaptığımı anlatmaya çalışıyorum. İnternette müzik prodüksiyonu işini Türk ‘BU ALBÜM KARIYERIMIN YAPITAŞI’ n “Intergalactic”i diğer albümlerin yanında nasıl bir yere koyuyorsunuz? Gelen yorumlardan memnun musunuz? Kendimi en verimli, açık ve yaratıcı dönemimde görüyorum. Albüm de hem sound’u, hem sözleri hem müziğiyle geldiğim yeri çok güzel ifade ediyor. Kariyerimin yapıtaşı bir albüm oldu diyebilirim. Gelen tepkiler ve dinlenme rakamları da bu albümün öncekilerden daha hızlı algılandığını gösteriyor. Bu beni oldukça mutlu ediyor. çe eğlenceli hızlı ve kolay anlaşılır şekilde anlatan kaynak hiç yok denecek kadar az. Benim de yeni müzik insanlarının geleceğinde bir tuzum olsun istediğim için başladım. Güzel ve sağlam da devam ediyoruz. İngiltere’de yaşam... n İngiltere’de olmak hayatınızı ve müziğinizi ayrı ayrı nasıl etkiledi? Hayatımı Türkiye’de yaşadığım standartlara göre küçülttüm tabii. Eskiden olduğu gibi hep daha yenisi, hep daha büyüğü demek yerine hayatımı belli bir standartta sabitleyip vizyonumu ve bakış açımı büyütmeye yöneldim. Yurtdışında yaşamak insanın kendi iç dünyasında büyük bir yolculuğa çıkarıyor. O dünyayı doğru bir şekilde dışarı çıkarabilirsen hem hayat anlamında hem iş anlamında harika kazanımlarla çıkabiliyorsun bu yolculuktan. Pes etme lüksün, yatma lüksün olmuyor. Bu da sende hep ilerleme ve keşfetme dürtüsü oluşturuyor. AÇIK HAVADA YAZ OYUNLARI... Devlet Tiyatrolarının normalleşme sürecinde temmuz ayında hayata geçirdiği “Açık Hava Yaz Oyunları” projesi Ankara’da İzmir Devlet Tiyatrosu’nun sahneleyeceği “Türkiye Kayası” adlı oyunla devam ediyor. Oyun, 9, 10 ve 11 Temmuz tarihlerinde her akşam saat 21.00’de Macunköy Yerleşkesinde açık havada izlenebilecek. Fehime Seven’in yazdığı ve Seval Erözmen Kip’in yönettiği oyun, Bulgaristan’dan Türkiye’ye göç eden bir ailenin gelecek umudunu, geç mişten kopma çabasını, aidiyetlerini geri de bırakmalarını ve sınır kapısında yaşadık ları güçlükleri yer yer eğlenceli bir üs lupla, trajikomik biçimde gözler önüne seriyor. Dekor tasarımının Murat Gülmez’e, kostüm tasarı mın Günnur Orhon’a, Işık tasa rımının Mehmet Yaşayan’a ve müziklerinin Cenap Oğuz’a ait olduğu oyunda; Mesu re Tahir, Ömer Polat, Gi zem Tataroğlu, Egecan İn tepeler, Muhammed Taş demir ve Çağatay Özçe lik rol alıyor. İzmir Dev let Tiyatrosu’nun ardın dan Antalya Devlet Tiyat rosu da 23, 24 ve 25 Tem muz tarihlerinde “Buzlar Türkiye Kayası Çözülmeden” adlı oyunla Ankara’da tiyatrosever lerle buluşacak. Uluslararası sanat buluşmaları... Yapı Kredi Yayınları tarafından düzenlenen konuşmalar dizisi koronavirüs salgını ile birlikte sanat alanında yaşanan sürece odaklanıyor. Her bölümünde farklı isimlerin konuk olduğu konuşma dizisinde, pandemi sonrası fiziksel mesafelenme gerekliliklerinin sanat üretimi ve sergilenmesindeki etkileri ele alınıyor. Sanat Dünyamız Konuşmaları’nın 10 Temmuz Cuma günü saat 18.00’de internet üzerinden canlı olarak yapılacak yeni bölümünde 5. İstanbul Tasarım Bienali konuşulacak. Tasarım Bienali Direktörü Deniz Ova’nın katılacağı söyleşiye Aslı ve Can Altay konuk olacak. (Etkinlik linki: https://instagram.com/ yapikrediyayinlari?igshid=4q8l6i2njda3) Yolculuk, edebiyatın ana izleklerinden biri. Çok eski çağlardan beri edebiyatın ilgi alanlarından. Yeryüzünü, gökyüzünü, denizler altını, dünyanın merkezini biraz da bu edebiyatla tanımadık mı? Kutsal yer, İpekyolu, göç, keşif yolculukları... Fransız Devrimi’nden sonra Jön Türklerin, Fransa ve Paris yolculukları... Yolculuk deyince hepimizin aklına önce Jules Verne, Evliya Çelebi, Cervantes, Marco Polo, Piri Reis gelmez mi? Bunlara elbette başka adlar da eklenebilir. Örneğin İtalyan edebiyatından Dante’nin İlahi Komedya’sı... Yazarın Cehennem’e, Araf’a ve Cennet’e yaptığı düşsel yolculuk... Yahya Kemal Beyatlı’nın “Sessiz Gemi”si... Yani “son yolculuk”... Cengiz Aytmatov’un Beyaz Gemi’si de bir yolculuk özlemidir... Başkişisi 7 yaşındaki çocuk, dedesinin armağanı sahra dürbünüyle her gün Isık Göl’ü seyretmekte, yıllar önce giden babasının Beyaz Gemi’yle geri gelmesini beklemektedir. ‘Simyacı’ Öte yandan iki yolculuk romanı daha var ki ayrıntılı anmamak olmaz. İlki Arjantinli yazar Paula Coelho’nun Simyacı, yıllardır ilgi görüyor, diğeri de film yönetmeni Ferzan Özpetek’in yeni çıkan Bir Nefes Gibi yapıtı. Simyacı’nın başkişisi Endülüslü genç çoban Santiago, 16 yaşındadır, babası papaz olmasını ister, o ise çoban olmak... Babası, tarlada bulduğu üç İspanyol altını ona verir, git kendine bir sürü al, dilediğini yap, der. Santiago bir sürü alır, elinde bir yamçı ve Yolculuk deyince... bir kitapla yola çıkar, kendi menkıbesini (alın yazısını, düşünü, geleceğini) yaşamaya başlar. Aynı rüyayı iki kez görür. Bunu gelecekbilici yaşlı kadına yorumlatır. Kadın, para istemiyorum ama bulduğun hazinenin onda birini bana vereceksin, der, Santiago kabul eder. Sürüsünü satar. Yola çıkar, “işaretleri” önemser, benzersiz bir yolculuk yapar. Yol boyunca olağanüstü deneyimler yaşar. Bir çöl kadınına âşık olur. Tehlikelerden geçer, Mısır Piramitleri eteğinde olan hazineye ulaşır mı? Masalsı, felsefi bir yolculuktur bu. Yazar Mevlana’nın Mesnevi’sinde geçen bir öyküden yola çıkıp çağdaş bir roman yaratmıştır. Simyacı (Can Yayınları, 151. bas. 70 bin adet, Aralık 2019), Özdemir İnce’nin eşsiz çevirisiyle Türkiye’de ilk basımı 1996’da yapılan, kitaptaki bilgiye göre, dünyada 85 milyon satılmış, 81 dile çevrilmiş bir roman. ‘Bir Nefes Gibi’ Ferzan Özpetek’in de İtalyanca yazdığı üçüncü romanıdır Bir Nefes Gibi (Can Yayınları, çev. Neval Barlas, 1. bas. 30 bin adet, Haziran 2020). Romanın başkişileri Adele ile Elsa kardeşlerdir. Roma yakınlarında Viterbo’da yaşarlarken Elsa, ansızın evden ayrılır. Doğu Ekspresi’yle Türkiye’ye gelir. 23 Ekim 1969’da ablasına ilk mektubunu gönderir. İstanbul’da yarım yüzyıl maceralar yaşar. Bu süre içinde 12 mektup yazar. Bu mektuplara Elsa ve Adele’nin sıra dışı yaşamları yansır. Son mektubu tam bir yıl önce 20 Haziran 2019 tarihlidir ve onu görmeye Roma’ya geleceğini belirtir. Belirttiği tarihte 50 yıl önce yaşadıkları evin kapısını çalar. Dramatik ve sağlam yapısı, olay örgüsü, kolay okunurluğuyla Bir Nefes Gibi, aşkın gücünü kanıtlayan, gerçekçi bir roman. Yolculuk deyince aklıma gelen başka yazar ve kitaplarını da anımsatmak isterim: Ahmet Haşim Frankfurt Seyahatnamesi, Nâzım Hikmet Memleketimden İnsan Manzaraları, Halikarnas Balıkçısı Mavi Sürgün, Azra Erhat Mavi Yolculuk, Melih Cevdet Anday Sovyet Rusya,...Seyahatnamesi, Attilâ İlhan Ah Ulan Paris, Cevat Çapan Ne Güzel Yolculuktu Aklımdan Çıkmaz, Ataol Behramoğlu Yolculuk, Özlem, Cesaret ve Kavga Şiirleri, Yüksel Pazarkaya Yol Dolayları, Demir Özlü İthaka’ya Yolculuk, Mustafa Balbay Çin’in Uzun Yürüyüşü, Haluk Oral Nâzım’a Yolculuk, Feyza Hepçilingirler Sabah Yolcuları, Esra Alkan Kalk Gidelim / Ahlat, Ahmet Hamdi Tanpınar Beş Şehir, Alberto Manguel Tanpınar’ın İzinde (çev. Sevin Okyay Kutlukhan Kutlu). Yolculuk yapacaklara iyi yolculuklar... Yolculuk kitapları okuyacaklara iyi okumalar... Birikimlerden sayfalara... Benim kuşağımın gazetecilerinde “fikri takip” dediğimiz özellik vardır. Yani yazdığınız bir yazının ya da haberin sonrasında olupbiteni, o konuyla ilgili gelişmeleri okurlarınızla paylaşma alışkanlığı... Bundan vazgeçemiyoruz... Geçen haftayı kucağımda üç kitapla geçirdim. Biri eski göz ağrım, diğer ikisi matbaadan yeni çıkmış, dumanı tüten, buram buram birikim kokan sayfalar... Fikri takiple ne ilgisi var? Son zamanlarda bu köşede yer verdiğim iki insanın birikimlerinden kaynaklanan kitaplar bunlar. James Baldwin ve Muazzez İlmiye Çığ’ın birikimlerinden... İlkinden başlıyorum: Ben Senin Zencin Değilim Raoul Peck’in aynı adı taşıyan, o çok etkileyici filmi görmüş olun ya da olmayın, kitabı mutlak okuyun. Filmde bir kez duyup gidiveren en çarpıcı sözleri, siyah ırkın en bilinçli yazarlarından yeniden gözlerinizin önünde bulundurmak, çok farklı bir duygu veriyor. Filmde yapamadığınızı kitapta yapabiliyorsunuz. Sayfaları ileriye geriye çevirebiliyor; sizi asla terk etmeyecek tümcelerin, vurucu sözcüklerin altını çizebiliyorsunuz.   “Dünyada herhangi bir beyaz adam ‘bana ya özgürlük ya ölüm verin’ deyince bütün beyaz dünya alkışlıyor. Siyah bir adam aynı şeyi söyleyince, suçlu olduğuna hükmediliyor ve suçlu muamelesi görüyor ve bu pis zenciden örnek oluşturmak için mümkün olan her şey yapılıyor ki bir daha onun gibisi çıkmasın.” “Beyaz” ve “siyah”... Bu sözcüklerin yerine başka sözcükler koyarak, her okur kendi ırkçılığıyla hesaplaşabilir. Kırmızı Kedi’den çıkan kitap Sevin Okyay’ın mükemmel çevirisiyle taçlanıyor. Bundan Sonrası Ateş Eski göz ağrım dediğim “Bundan Sonrası Ateş”e gelince... James Baldwin’in bu kitabını İngilizce okuduğumda (1964) çok gençtim. Paris’te öğrenciydim. Yazarın kendisiyle, çocukluğuyla, babasıyla, her tür otoriteyle, Hıristiyanlıkla, tüm dinlerle, eğitim sistemiyle, derisinin rengiyle, cinsel tercihleriyle, toplum baskısıyla, siyahların ve beyazların hem beklentileri hem de rezillikleriyle hesaplaştığı bu kitap beni çok etkilemişti. Günün birinde onunla “arkadaş” olabileceğimi, o günlerde hayal bile edemezdim. Aradan yarım asır geçtikten sonra yeniden okumak istedim. Kıvanç Güney’in çevirisiyle, Yapı Kredi Yayınları’ndan yeniden okudum. Ve bir kez daha çarpıldım. İlk okumadan belleğime en çok yer eden politik ve toplumsal mesajlardı. Her satır arasında yer alan ahlaksal, etik sorgulamalar üzerinde gereğince durmamışım! Irkçılığa, ayırımcılığa karşı isyan çağrısı, kendi kendiyle hesaplaşma çabasını geri plana itmişti. Bu ikinci okuyuş, James Baldwin’in çabası kadar, edebiyat gücüne de bir kez daha hayran olmama yol açtı. Yazarın deneme türünde, 14 yaşındaki yeğenine yazdığı iki mektuptan oluşan kitap, edebi eser olarak iz bırakmasaydı bugüne sadece bir manifesto olarak kalırdı. Oysa hâlâ bir başyapıt! Cumhuriyet Mucizesi Elimdeki üçüncü kitap Nurdan Arca’nın yazdığı “Muazzez İlmiye Çığ: Cumhuriyet Mucizesi”... Benim “Bereket Tanrıçası” diye adlandırdığım bu eşsiz insanın 106. yaşını geçen hafta kutlamıştık. Kitap, Sia Yayınları’ndan yeni çıktı. Belgesel sinemacı Nurdan Arca, daha önce “Muazzez Mucizesi 104 Yaşında” belgeseline imza atmıştı. Şimdi belgeselin izinde Muazzez İlmiye Çığ’dan çok, onun gözünden Türkiye’nin serüvenine eğiliyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı sonrasında eğitim seferberliği, üniversitelerin kuruluşu, Nazi Almanyası’ndan kaçan hocalara kucak açılışı, Sümeroloji bölümünün kuruluşu, kadına karşı pozitif ayrımcılık ve aydınlanma çabaları... Muazzez Hanım üniversiteye giren ilk kadın öğrencilerden. O gün bugün Atatürk’ün yolunda ilerliyor!. Ülkenin tarihsel, toplumsal ve siyasal gerçekliğinde minicik işte söylediklerinden, tadımlık niyetine birkaç satır: “Sümerler ne demiş? Mademki biliyorsun, neden öğretmiyorsun? Boş vakitte çürüyorsun, neye yaradın? Bazı insan, çok okur, okur, okur. Ama okuma seninle gidecek. Paylaşmazsan kime ne faydası var?” Bol okumalı ve paylaşımlı günler diliyorum... ‘Arabalı Sinema Geceleri’ ücretsiz Türk Telekom’un “Prime” üyesi abonelerine ücretsiz olarak düzenlediği “Arabalı Sinema Gecesi” etkinlikleri temmuz ayında Ortaköy Açık İSPARK’ta yapılacak. Temmuz ayı etkinlikleri bu akşam “Bir Şans Daha” filmiyle başlayacak. Etkinliğe katılmak isteyen Türk Telekom Prime kullanıcıları, 0507 178 56 81 numaralı telefondan rezervasyon yaptırabiliyor. Saat 21.00’deki film gösterimlerine katılmak isteyen ama rezervasyonsuz gelen Prime’lılar ise boş yer olması halinde alacakları şifre ile Arabalı Sinema Gecesi’ne katılabiliyor. Filmler: 11 Temmuz Rafadan Tayfa 2: Göbeklitepe, 16 Temmuz Bayi Toplantısı, 18 Temmuz Ajanlar İş Başında.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle