17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ DOLAR [email protected] AVRO STERLIN FAİZ BORSA 11 30 TEMMUZ 2020 PERŞEMBE ALTIN CUMHURİYET ALTIN 24 AYAR 6.9880 0.8 kuruş 8.2350 3.5 kuruş 9.0790 6.1 kuruş 11.08 0.04 puan 1.135 17.15 puan Rezervlerdeki erime, satış baskısı getirmişti. Merkez, ‘rezervlerde dalgalanma olağan’ dedi Merkez’den iyimser tablo Yılsonu enflasyon tahmininde beklenti yüzde 10 civarındayken yüzde 8.9’da kaldı. Merkez’in siyaseti gözettiğine dikkat çeken Ekonomist Uğur Gürses, “Pembe tablo çizilecek ki düşük faiz korunabilsin” dedi. Piyasa, yılsonu enflasyon beklentisinin çift haneye çıkarılmasını beklerken Merkez Bankası (TCMB) tek ha nede tuttu. Yılın üçüncü enflasyon rapo runu dün açıklayan TCMB, yüz de 7.4 olan yılsonu enflasyon tahminini 1.5 puan yükselterek yüzde 8.9’a çıkardı. GAMZE BAL Piyasanın yüzde 10 civarındaki tahmini ne göre enflasyonda iyimser bir görünüm çizmiş oldu. Banka, 2020 yılı gıda enflasyonu tahminini de yüzde 9.5’ten yüzde 10.5’e yükseltti. Enflasyona dair bu tahminleri ikinci bir dalga olmayacağı var sayımına göre yaptıklarını söy leyen TCMB Başkanı Uysal, enf lasyonun temmuz ayından itiba ren düşüş eğilimine gireceğini öngördüklerini aktardı. Uysal, enflasyonun 2021 sonunda ise yüzde 6.2’ye geriledikten sonra orta vadede yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağını tahmin ettiklerini söyledi. 2021’e iliş kin gıda enflasyonu tahminini ise yüzde 7’den yüzde 8’e çek tiklerini belirtti. Rezerv erimesi ‘normal’ Dünkü sunumda öne çıkanlar şöyle: 4 Ülkedeki sermaye çıkışlarını ve yılın ilk yarısı itibarıyla 20 milyar dolara yakın cari açık verildiğini belirten Uysal, “Cari açıkta yılın ikinci yarısı böyle devam etmeyecek, daha olumlu bir seyir görüyoruz” dedi. 4 Koronavirüs döneminde “rezervlerde dalgalanma olağan” diyen Uysal, rezervlere ilişkin “yılın ikinci yarısından itibaren olumlu bir döneme girmiş olduğumuzu düşünüyoruz” dedi. Ancak bu hafta piyasalarda TCMB’nin rezerv yeterliliklerine ve Türkiye’nin kur politikalarına yönelik endişeler satış baskısı olarak hissedilmişti. Neredeyse iki aydır 6.85 civarında yatay bir seyir izleyen dolar/TL bu hafta 7 seviyesine doğru yükseldi. 4 Normalleşme adımlarının kapsamının genişletilmesiyle iktisadi faaliyetteki toparlanmanın güç kazandığı belirtildi. Uysal, “Salgında ikinci bir dalga olmayacağı varsayımı altında ekonomideki toparlanmanın yılın ikinci yarısında devam edeceği tahmin ediliyor. Toparlanma hızı, normalleşmenin yurtiçi ve dışındaki seyrine bağlı olacak” dedi. 4 Salgına bağlı tedbirlerle kısa vadede etkili olan arz yönlü unsurların, normalleşme sürecinin devamıyla kademeli olarak ortadan kalkacağını öngördüklerini anlatan Uysal, yılın ikinci yarısında talep yönlü dezenflasyonist etkilerin daha belirgin hale gelmesini beklediklerini vurguladı. Murat Uysal KENDİSİYLE ÇELİŞİYOR Ekonomist Uğur Gürses, Merkez’in yılsonu enflasyon tahmininin beklentilerin altında kalmasının gerekçesini “düşük faizin korunması” şeklinde yorumladı. “Merkez Bankası siyasetin emrinde. Enflasyonu değil, siyaseti gözetiyor” diyen Gürses, “Yüzde 1011’lik enflasyon tahmini yaparsanız faizleri artırmanız lazım. Pembe tablo çizilecek ki düşük faiz korunabilsin” dedi. Gürses, “Aslında şu deniliyor: Daha güçlü bir büyüme tablosuyla enflasyonu düşük tahmin ediyoruz.” An cak yüksek büyüme tahmini veriyorsa, enflasyonun düşük seyretmesi mümkün değil. Kendi kendisiyle çelişiyor” dedi. Özyeğin Üniversitesi öğretim görevlisi Gizem Öztok Altınsaç ise “Türkiye’de enflasyonun temel problemlerinden biri atalet faktörü, geriye dönük fiyatlama. Bu davranış şeklini kıramadığınız sürece enflasyon beklentilerini yönetemezsiniz” dedi. “Şiddetli bir toparlanma var, çünkü şiddetli bir kredi büyümesi var” diyen Altınsaç, şöyle devam etti: “Ticari krediler biraz yavaşladı ama tüketici kredileri belirgin artmakta. İlerleyen vadede yavaşlayacağını düşünüyorum. Hepsini topladığımızda enflasyon yaratan bir ortam var. Kur geçişkenliği, krediler ve atalet faktörüne bir de Covid19 kaynaklı arz yanlı etkiler eklendi. Hepsi de enflasyonun aleyhine.” Altınsaç, ayrıca Türkiye’nin döviz ihtiyacının devam ettiğine dikkat çekerek bu ihtiyacın ve enflasyon probleminin çözülmesi gerektiğini vurguladı. Dış açık 6 ayda Borsada kayıplar hızlandı Pandeminin kontrol altına alınamamasının yarattığı belirsizlik, endişeleri tırmandırıyor. Önceki gün 6.97 seviyesini gören dolar/TL, dün güne 6.94’lerde başlamasının ardından öğle saatlerinde önceki kapanışın yaklaşık yüzde 0.55 üzerinde 6.9715’ten işlem gördü. Gün içinde 6.9816’ya kadar çıktı. Öğlen saatlerinde yüzde 0.77 artışla 8.1970’ten satılan Avro/TL ise, 8.2250’ye kadar yükseldi. Piyasalar, ABD Merkez Bankası’nın Türkiye saati ile 21’de açıklayacağı faiz kararını bekliyor. Güne yatay başlangıcın ardından yüzde 1’i aşan değerlenen Borsa İstanbul BİST 100 Endeksi, öğleden sonra artan satışlar sonrasında kayıp yüzde 2.5’un üzerine çıktı. Dün başlayan düşüşler sonrası 2 günlük değer kaybı yüzde 6’yı buldu. Günü ise yüzde 1.49 kayıpla kapattı. Bankalara ceza Öte yandan, BDDK, 1 Mayıs itibarıyla uygulamaya koyduğu ve her ay için bakacağını açıkladığı bankaların Aktif Rasyosu ile ilgili ilk cezaları kesti. HSBC’ye kesilen ceza 180 milyon TL civarında oldu. Albaraka Türk’e ise 20.6 milyon TL idari para cezasına karar verildi. l Ekonomi Servisi rekor kırdı Salgın, yılın ilk altı aiDtyhıışantldaicataıirdheartadacüçaıştğıüıdridasüe. yüzde 73.2 arttı. Koronavirüs salgınının dış ticarette ilk altı aylık bilançosu ortaya çıktı. İhracat ve ithalat gerilerken dış ticaret açığı ise yıllık bazda yüzde 73.2 oldu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ile Ticaret Bakanlığı’nın geçici dış ticaret verilerine göre yılın ilk altı ayında ihracat yüzde 15.1 azalarak 75 milyar 21 milyon dolar, ithalat yüzde 3.2 azalarak 98 milyar 895 milyon dolar olarak gerçekleşti. Dış ticaret açığı ise yıllık bazda yüzde 73.2 artarak 13 milyar 788 milyon dolardan 23 milyar 874 milyon dolara yükseldi. Aynı dönemde ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 86.5 düzeyinden yüzde 75.9’a geriledi. Yılın ilk yarısında ekonomik faaliyetlere göre ihracatta imalat sanayiinin payı yüzde 94.2, tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörünün payı yüzde 3.6, madencilik ve taşocakçılığı sektörünün payı yüzde 1.7 oldu. Haziran ayında ise ihra cat yüzde 15.2 artarak 12 milyar 745 milyon dolara, ithalat yüzde 11.1 artarak 15 milyar 835 milyon dolara yükseldi. Haziranda dış ticaret açığı ise yüzde 3.1 azalarak 3 milyar 189 milyon dolardan 3 milyar 91 milyon dolara geriledi. 200 milyar dolar için cesur adım lazım TürkiyeABD İş Konseyi (TAİK) ile Boston Consulting Group’un (BCG) işbirliği ile hazırlanan “COVID19 Sonrası TürkiyeABD Ekonomik İlişkileri” raporunun ilk bölümü açıklandı. Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak ve Türkiye Amerikan İş Konseyi (TAİK) Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ’ın online toplantıda açıkladığı rapora göre ABD ile Çin arasında geçen yıl başlayan ticaret sa ABD’nin Çin’den uzaklaşma kararı 200 milyar dolarlık pasta yaratıyor. TAİK’e göre Türkiye’nin şansı var ama cesur adım gerekiyor. vaşından ortaya çıkan fırsatı, Türkiye henüz değerlendiremedi. TAİK Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ, ABD ile Çin arasında ticaret koridorunda yaşanan daralmanın gelecek yıllarda derinleşeceğini ve 2023’e kadar 150 ila 200 milyar dolarlık bir daralma öngörüldüğünü söyledi. Yal çındağ şu bilgileri verdi: “Türkiye’nin ABD’ye hiç ihracat yapmadığı sektörlere odaklanması gerek. Bunlardan biri elektronik ve elektrikli ekipmanlar sektörü. Bu sektörde Çin’den çıkışın hızlanarak devam edeceğini öngörüyoruz. Diğer bir alan da bilişim ve haberleşme teknolojileri (ICT) sektörü. Öne çı kan ülkeler Hindistan ve İrlanda. Otomotiv parçaları, tekstil ve hazırgiyim, beyaz eşya gibi sektörlerde ise ölçek ekonomisini sağlayacak tedarik şirketleri kurulmalı.” DEİK Başkanı Nail Olpak ise “Henüz Covid19 salgınıyla tanışmamışken başladığımız kapsamlı raporumuzu, bu bağlamda yeniden şekillendiriyoruz. İkinci aşamasını da eylülde açıklayacağız” diye konuştu. l Ekonomi Servisi Turizmci ‘güven’ için turist bekliyor Güvenli Turizm Sertifikasyon Programı’nın başlamasının ardından geçen iki aylık sürede söz konusu sertifikayı alan otel sayısı 2 bin 211’i, restoran sayısı ise 1235’i buldu. Sektör temsilcileri, ağustosla birlikte yabancı turist sayısının canlanmasını beklediklerini, bu sayede sertifika alan işletme sayısının artacağını açıkladı. TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya, “Bazı konaklama tesisleri kapılarını açmak için yurtdışından turist akışının hız kazanmasını bekliyor” dedi. İngiltere ile serbest ticaret yakın Birleşik Krallık İstanbul Başkonsolosu, Doğu Avrupa ve Orta Asya Ağı Ticaret Müsteşarı Judith Slater, 28 Temmuz’da 9’uncu kez gerçekleştirilen Birleşik KrallıkTürkiye Serbest Ticaret Anlaşması tasarısı için yapılan teknik görüşmelerde yeni ilerlemeler kaydedildiğini bildirdi. Slater, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “Amacımız, gelecek ikili ticari ilişkilerimiz için gerekli anlaşmaları bu sene yerine getirmek” dedi. Elektriğin enerjisi mayısta da düştü Türkiye’nin lisanslı elektrik üretimi, mayısta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 17.8 azalışla 19 milyon 734 bin 699 megavatsaate geriledi. Faturalanan elektrik tüketim miktarı ise mayısta geçen yıla göre yüzde 16.5 azalarak 15 milyon 381 bin 723 megavatsaat oldu. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun mayıs ayına ilişkin “Elektrik Piyasası Sektör Raporu”na göre, lisanslı elektrik üretiminin yüzde 45.7’si hidroelektrik santrallar, yüzde 16.5’i ithal kömür, yüzde 13.2’si linyit, yüzde 8.7’si doğalgaz santralları tarafından yapıldı. Bu kaynakları sırasıyla rüzgar, jeotermal, biyokütle, taşkömürü, asfaltit, güneş ve fueloil izledi. Elektrikte abone sayısı mayısta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 2.5 artarak 45 milyon 360 bin 512’ye ulaştı. 2943.39 10.41 lira 444.22 3.19 lira ‘Adamlar’ seçimle gitmeyi kabul edemiyor ABD’de seçimler yaklaşırken, kamuoyu yoklamaları Demokrat Parti adayı Biden’in seçimleri kazanacağını söylemeye devam ediyor. Seçimlere kadar dengeleri değiştirecek bir gelişme beklenmiyor. Bu nedenle tartışmalar, “Trump seçimleri kaybederse ne yapar” sorusu etrafında yoğunlaşmaya başladı. Ya gitmezse Biden, Trump’ın “seçimleri dolaylı olarak çalmaya çalışacağına” inanıyor. Washington Post, New York Times, The Atlantic, New Yorker gibi Demokrat Parti’ye yakın ana akım medyanın önde gelen yazarları, Trump’ın seçimlere katılımı düşürmeye, yolsuzluk iddialarıyla seçim sonuçlarını reddetmeye, son kararı, kendi atadığı hâkimlerin çoğunlukta olduğu Yüksek Mahkeme’ye bırakmaya çalışacağına inanıyorlar. Kısacası bir “hukuk” darbesi bekliyorlar. Buna karşılık, Biden ve Washington Post’tan Ignatius, askerin sadakatinin Trump’a değil anayasaya olduğuna, gerekirse Trump’ı Beyaz Saray’dan zorla tahliye edebileceklerine inanıyorlar. Böylece, Biden ve Ignatius’un, Yüksel Mahkeme’nin, anayasaya uygun ancak, içinde gerçekleştiği bağlamdan dolayı açıkça bir hukuk darbesi anlamına gelecek kararına karşı, ordu genelkurmayından medet ummaları açıkça askeri darbe çağrısı anlamına geliyor. Diğer taraftan Trump’ın “öyle yetkilerim var ki bunları kimse bilmiyor” ifadeleriyle altını çizdiği gibi ABD başkanlarının, Eisenhower döneminde başlayan, 9/11’den sonrasında eklenenlerle daha da güçlenen gizli yetkileri var. The New York Times’tan Gary Hart, “New York Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin Brennen Adalet Merkezi’nden öğrenebildiğimiz kadarıyla, bunlar, ülke çapında olağanüstü hal ilan etmek, habeas corpus (tutuklama sürecinde zanlının haklarını) hakkını askıya almak, mahkeme kararı olmadan izlemegözlemedinleme, haneye girmek, tutuklama yetkileri vermek, orduyu harekete geçirmek, gibi ama tam olarak kapsamı bilinmeyen yetkiler” diyor. Hart, bu kadar tartışmalı bir seçimler yaklaşırken, acilen, “Bu gizli yetkiler nereden geliyor? Nerede saklanıyor? Kimin bunlara erişimi var? Neredeyse tüm anayasal hakları askıya almaya yol açabilecek bir ulusal acil durum nasıl bir şeydir? En önemlisi de bu yetkiler neden gizlidir? Sorularının cevaplarını bulacak bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulmalıdır” diyor. Sürecin tutsakları Biden ve Ignatuius gibi “demokratlar” denize düşen yılana sarılır misali umudu askere bağlamış görünüyorlar. Ancak başkanın gizli yetkileri, büyük olasılıkla, askeri anayasal biçimde zapturapt altına almayı da kapsıyor. Karşımızda adeta evrensel bir durum var: Yalnızca, Hitler ve Mussolini gibi faşist liderler, Franco, Salazar gibi faşist başlayıp Katolik korporatist diktatörlüklere dönüşerek, dış politikada maceralardan kaçınarak, uzun süre iktidarda kalan rejimlerin liderleri, “süreç olarak yeni faşizmin” ürettiği liderler seçimlerle ya da kendi arzularıyla iktidarı terk edemiyorlar. Mısır, Tunus, Cezayir, Sudan deneyimleri, bu gözlemleri doğruluyor. Hitler ve Mussolini, güçlerinin çok üstünde militarist emperyalist maceralara girdiler ve ülkelerini yangın yerine çevirerek yıkıldılar. Franco ve Salazar, sömürgeciliğe karşı mücadelenin, Avrupa Birliği’nin baskısının, artık kabına sığmayan bir toplumsal muhalefetin çakıştığı bir konjonktürde, sol eğilimi askeri darbelerle devrildiler. Mısır’da Tahrir Meydanı’na sendikalar inince ordu, Mübarek’i iktidardan düşürdü, yeni başlayan demokratik süreci Müslüman Kardeşler İslamcı bir diktatörlük kurmak için kullanmaya kalkınca, ordu yine, toplumsal muhalefete dayanarak darbe yaptı. Ama bu darbeyi, Tunus, Cezayir ve Sudan’daki gibi demokratikleşme çabalarının süreci izlemedi. “Adamlar” seçimlerle ya da kendi arzularıyla “gidemiyorlar”. Çünkü, iktidarları döneminde tüm yasaları allak bullak ediyorlar, türlü adaletsizliklere, yolsuzluklara hırsızlıklara imza atıyorlar, halkın çoğunluğunun düşmanlığını kazanıyorlar. “Gitmek” bu adamlar, aileleri ve çevreleri, temsil ettikleri kesimler için intihar anlamına geliyor. Bir anlamda, iktidarları ya da “süreç olarak faşizm” onları da tutsak alıyor, seçeneklerini yok ediyor. Geriye ne pahasına olursa olsun iktidarda kalmaya çalışmak kalıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle