21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMI DOLAR [email protected] AVRO STERLIN FAİZ BORSA 9 25 TEMMUZ 2020 CUMARTESİ ALTIN CUMHURİYET ALTIN 24 AYAR 6.8710 0.1 kuruş 7.9640 2.5 kuruş 8.7790 4.9 kuruş 10.57 0.17 puan 119.202 171 puan 2824.95 33.78 lira 421.95 5.38 lira Türkiye’nin online ilk teknoloji perakendecilerinden İstanbul Bilişim, konkordato ilan etti İstanbul Bilişim havlu attı Yıl başından itibaren sattığı ürünleri göndermeyen ve paraları da geri ödemeyen şirket, salgın nedeniyle tedarikte sorun yaşadığını iddia ediyor. Türkiye’nin online satış yapan ilk teknoloji perakendecilerinden İstanbul Bilişim, yaşadığı krizi atlatamayarak konkordato ilan etti. Koronavirüs salgınının da etkisi ile ürün tedarikinde sorun yaşadığını ve bu nedenle satın alınan ürünleri gönderemediğini söyleyen İstanbul Bilişim’in mağdur ettiği tüketici sayısı 30 binin üzerinde. İstanbul Bilişim, 2002 yılında kurulan bir eticaret şirketi. Şirketin kurucusu Özgür Güleç. FETÖ’nün önemli isimlerinden. 2010 yılında iddialara göre Güleç, bandrol yolsuzluğu ile TRT’yi 800 milyon Avro’ya yakın dolandırmış. Şirket daha sonra kayyım tarafından yönetiliyor. Bu kez, daha önce yanında çalışan Ediz Akın, şirketin yeni sahibi olarak ortaya çıkıyor. Şirketin son sahibi Perrekim Yapı Kimyasalları şirketinin sahibi Diyarbakırlı işadamı Nurettin Yavuz. Yavuz’un, Ediz Akın’dan şirketi aldığı tarih kasım ayı. Şirketin sorunları da kasım ayında eticaret satışlarında “Kara Cuma” olarak tanımlanan indirim furyası döneminde ortaya çıkıyor. Şirketin yöneticisi Önder Yeşiloba’nın anlatımı ile bu süreçte Almanya’dan parası ödenen ürünler gelmiyor ve tedarik zincirinde bozulma başlıyor. Bunu aşmaya çalışırken bu kez Çin’den patlayan koronavirüs salgını gündeme geliyor. Tedarik zincirinde sıkıntı yaşamaya başlasa da şirket tüketiciye ürün satmaya devam ediyor. Ancak ürünler teslim edilemiyor, para iadesinde de sıkıntılar baş gösteriyor. Şirket hakkında şikâyet fur yası yaşanırken konu Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne bile yansıyor. Tüketicinin şikâyetten öte dava açmaya başlaması ve icra davalarının da sıraya girmesi ise İstanbul Bilişim’in konkordato talep etmesi ile sonuçlanıyor. Asliye ticaret mahkemesine yapılan başvurusu kabul edilen şirketin mağdurlarının sayısı ise 30 binin üzerinde. l Ekonomi Servisi MÜŞTERI GEREKSIZ PANIĞE SEVK EDILDI Şirketin açıklaması şöyle: “Yaşanan kur dalgalanmaları ve ardından Covid19 salgını ile dünya genelinde üretim, tedarik ve lojistik sıkıntısı yaşanmıştır. Oluşan aksaklıkları fırsat bilen bazı kötü niyetli kişiler yüzünden şirketimiz çok zorlu bir sürece gelmiştir. Müşterilerimiz gereksiz bir paniğe sevk edilmiştir. Bankalar nezdinde hareket kabiliyetimizi yitirmemize neden olunmuştur. Bunun için yeniden yapılandırma süreci başlatılmıştır.” Ekonomide umut yok Dericilerin kurban hedefi 300 milyon Deri sektörü, kurban derilerinin doğru kesim, yüzüm ve saklama işlemleriyle sektöre kazandırılmasını hedefliyor. Bilgi veren Türkiye Deri Sanayicileri Derneği (TDSD) Başkanı Burak Uyguner, “Sektörümüz için Kurban Bayramı büyük önem taşıyor. Kurban derilerinin doğru kesim, yüzüm ve saklanması sayesinde ham deri ihtiyacının büyük kısmı yurtiçinden sağlanacak. Kurban derilerinin ekonomimize 250300 milyon TL’lik katkı sağlamasını hedefliyoruz” dedi. Maden ocağında iş cinayeti Zonguldak’ta Türkiye Taşkömürü Kurumu’na (TTK) ait maden ocağında meydana gelen iş cinayetinde 29 yaşındaki Fatih Kafkas, tavandan başına taş düşmesi sonucu önceki gün hayatını kaybetti. Evli ve 2 çocuk babası Kafkas’ın geçen yıl TTK’de yapılan 1500 işçi alımı için yapılan kurayı kazanıp, işbaşı yaptığı belirtildi. Ahmet Kırman Şişecam ‘tek çatı’ izni aldı Şişecam Topluluğu’nun tüm faaliyetlerini tek çatı altında toplamak üzere Sermaye Piyasası Kurulu’na (SPK) yaptığı başvuru onaylandı. Şişecam Topluluğu Genel Müdürü Prof. Dr. Ahmet Kırman, “Yeni normalde de Şişecam’ın iddialı küresel hedeflerine ulaşması için ana faaliyet alanlarımızda etkinliğimizi artıracak stratejik adımların yanı sıra gelecek vaat ettiğine inandığımız yeni iş alanlarındaki yatırım fırsatlarını da takip edeceğiz” dedi. 14 ülkeden üretim yapan şirketin 22 bin çalışanı var. l Ekonomi Servisi ‘Yüksek teknoloji’ yüzde 3.5 TÜİK’in “Yıllık Sanayi Ürün (PRODCOM) İstatistikleri, 2019” raporu, özellikle teknoloji düzeyi yüksek mal üretimindeki sorunların devam ettiğini ortaya koydu. Buna göre girişimlerin ürettikleri ürünlerden yaptıkları satış 2019 yılında 2 trilyon 72 milyar TL oldu. Bu değer 2018’de 1 trilyon 780 milyar TL, 2017’de 1 trilyon 345 milyar TL idi. Bu kapsamda imalat sanayiinde geçen yıl üretilen ürünler teknoloji dü zeylerine göre sınıflandırıldığında, yüksek teknoloji sınıfındaki ürünlerin toplam satış değerinin yüzde 3.5’ini oluşturduğu görüldü. Düşük ve ortadüşük teknoloji gruplarının toplamı yüzde 70.6 olurken ortayüksek teknoloji grubunun payı yüzde 26’da kaldı. Ayrıca 2019’da ürettikleri ürünlerden yapılan satış tutarından en büyük payı yüzde 13.6 ile gıda sanayii ürünleri aldı. l Ekonomi Servisi Perakende küçülecek EYParthenon ve Türkiye Alışveriş Merkezleri ve Perakendeciler Federasyonu’nun hazırladığı güncel araştırmaya göre üst düzey yöneticiler, sektörün bu yıl ortalama yüzde 30 küçüleceğini öngörüyor. İstihdamdaki azalma tahmini yüzde 17 olurken, araştırmaya katılanların yüzde 90’ı, sektörü bekleyen en büyük riskler arasında makro gelişmeler sebebiyle işsizlik ve gelir kayıplarının oluşması ve hanelerin har cama kapasitelerinin düşmesinin öne çıktığını ifade ediyor. Yöneticilerin yüzde 80’inden fazlası da turizm talebindeki düşüklüğün ve AVM’lerin eski performansını yakalayamamasının da perakende sektörü için en önemli riskler arasında yer aldığını belirtiyor. Bununla birlikte talep ve tüketici davranışlarına ilişkin toparlanma hızının düşük olması, yöneticilerin yaklaşık yüzde 70’i tarafından kısaorta vadede risk olarak görülüyor. Anlayış göstermeyen AVM’den çıkacak Hazırgiyim sektörüyle ilgili güncel değerlendirme yapan Orka Holding Başkanı Süleyman Orakçıoğlu, bazı AVM yatırımcılarının Covid19 sürecindeki uygulamalarını eleştirdi. Eski sözleşmeleri uygulamak isteyenler olduğunu belirten Orakçıoğlu, “Yeni normalde anlayış gösteren AVM’lerle devam edeceğiz. Ceza kesmek isteyenden ayrılacağız. Bugün ortada ‘çi kolatalı pasta’ yok ‘ekmek’ lu, Avrupa ve Ortadoğu’da 8 var. Bunu bölüşmeliyiz. Bizi mağaza açacaklarını belir iş ortağı olarak görmeli tirken yurtiçindeki yeni ler. Yüzde 80’inden bu şube sayısının haziran nu görüyoruz. Ciroların dan ağustosa 12’yi bu kiraya oranı kabul edi lacağını duyurdu. Orak lebilir olmalı. Yüzde 50 çıoğlu, ayrıca kış sezo ise orada yaşanmaz. nunda markaları Ciroyu dikkate nın ünlü İspan almalılar” dedi. yol zincir El Cor Yeni yatırım te Ingles’te yer ları konusun alacağını açık da da bilgi ve ladı. l Ekono ren Orakçıoğ Süleyman Orakçıoğlu mi Servisi İkinci çeyrekle ilgili küçülme tahmini yüzde 12. Yöneticilerin yüzde 32’si, 2021’den itibaren ekonomide ivmelenme bekliyor. Her yeni araştırma, Türkiye’nin yaşadığı krize eklenen küresel Covid19 salgınının ekonomiye etkilerini net şekilde gösterirken, geleceğe ilişkin umutların da yetersizliğini ortaya koyuyor. Örneğin CRIF Türkiye’nin yaptığı güncel “Covid19 ve Sonrası Yönetici Beklenti Anketi”ne katılan şirket yöneticilerinin tamamına yakını, şirketlerinin salgından olumsuz etkilendiğini, yüzde 49’u da bu etkinin büyük ölçüde olduğunu söylüyor. ‘Vadeyi uzatın’ Anket sonuçları, yılın ikinci çeyreğinde talepte yaşanan sert düşüşün etkisiyle bu süreçten en fazla otomotiv ve inşaatta faaliyet gösteren şirketlerin etkilendiğini ortaya koyuyor. Yine salgın süreciyle ilgili olarak şirket yöneticilerinin yüzde 74’ü siparişlerinde azalma olduğunu belirtirken, sadece yüzde 7’si bu dönemde siparişlerinin arttığını vurguladı. Ayrıca yöneticilerin yüzde 67’si, gerek sipariş taleplerinin azalması gerekse nakit akışında yaşanan aksaklıklar nedeniyle müşterilerinden gelen vade uzatım taleplerinin arttığı bilgisini paylaştı. Bu gelişmelerin ışığın da “Hangi çeyrekte ekonomide yukarı doğru ivme bekliyorsunuz” sorusuna ise ankete katılan yöneticilerin yüzde 21’i üçüncü çeyrek, yüzde 30’u dördüncü çeyrek, yüzde 32’si 2021’den itibaren yanıtını verdi. Yöneticilerin yüzde 17’si ise bu soruyu “emin değilim” diye yanıtladı. Öte yandan şirket yöneticilerin yüzde 45’i şirket cirolarının yılın üçüncü çeyreğinden itibaren artacağını, yüzde 35’i düşeceğini ve yüzde 20’si değişmeyeceğini öngörüyor. l Ekonomi Servisi YILLIK KÜÇÜLME TAHMINI YÜZDE 4.3 Türkiye ekonomisinin, küresel koronavirüs salgınının etkilerinin en çok hissedildiği ikinci çeyrekte yüzde 12.2 olmak üzere 2020 yılını yüzde 4.3 daralma ile tamamlaması bekleniyor. Reuters’ın 42 ekonomistin katılımıyla gerçekleştirdiği ankette ülke ekonomisinin üçüncü çeyrekte yüzde 3.1 daralması beklenirken, 2021 yılında ise yeniden büyüme gerçekleştirerek yüzde 4.5 büyümeye ulaşması bekleniyor. OTELLER BOŞ, KAYIP ÇOK Cari açığın finansmanında en önemli kalemlerden biri olan turizm sektöründe, haziran ayında da sert düşüş devam etti. Haziranda ziyaretçi sayısı yüzde 96 azalırken oteller boş kaldı, oda başına gelir düştü. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın verilerine göre dört aydır art arda yaşanan sert düşüşün ardından ocakhaziran döneminde ise yabancı ziyaretçi sayısı geçen yıl aynı döneme göre yüzde 75 düşüşle 4.51 milyona geriledi. Geçen yıl aynı dönemde Türkiye’yi 18 milyon yabancı ziyaret etmişti. Dünya çapında veri ve analiz şirketi STR’nin TÜROB için hazırladığı Haziran Destinasyon Performans Raporu’na göre ise Türkiye’nin Haziran 2020’de otel dolulukları, 2019 yılının aynı ayına göre yüzde 68.4 azalarak yüzde 21.2’ye geriledi. RusyaTürkiye uçuşları başlıyor Rusya Başbakan Yardımcısı Tatyana Golikova, Rusya ile Türkiye arasındaki uçuşların karşılıklı olarak 1 Ağustos’ta başlayacağını duyurdu. Golikova, “Rusya’dan uçuşlar 1 Ağustos itibarıyla İstanbul ve Ankara’ya, 10 Ağustos itibarıyla Antalya, Dalaman ve Bodrum’a yapılmaya başlayacak” dedi. Haziran 2019’da bu oran 67.1 olmuştu. Haziranda ortalama günlük satılan oda bedeli ise yüzde 37.2 düşüşle 54.4 Avro, toplam oda sayısı üzerinden elde edilen oda başı geliri ise yüzde 80.1 düşüşle 11.5 Avro’ya geriledi. l Ekonomi Servisi Ekonomide ‘zorunlu fren dönemi’ başlıyor Merkez Bankası, yükselen enflasyon nedeniyle bu ay da faiz indirimine gitmedi. Bundan sonra artık faiz indirimi değil faiz artırımı yapması gerektiği piyasalarda konuşulmaya başlandı. Bir başka deyişle makro dengelerdeki bozulma arttığı için artık “ekonomide zorunlu fren dönemi”nin başladığını söyleyebiliriz. Ekonomi yönetiminin pandemi sonrası ekonomiyi canlandırmak için giriştiği kredi atağının da artık sonuna doğru gelmeye başladığını tahmin ediyoruz. Son 10 gündür kredi faizlerinde küçük artırımların başladığı görülürken, kamu bankaları dışındaki bankaların kredi faiz oranlarının, önümüzdeki aydan itibaren belirgin biçimde artışa geçebileceği söyleniyor. Buna karşılık ekonomi yönetiminin bir süre daha bu gidişatı sürdürmeye çalışacağı açık. Ancak artık işin sonuna gelindiği, eylülden itibaren hem mevduat hem kredi faiz oranlarında artırımın kaçınılmaz olacağı görülüyor. Ekonomi yönetiminin tavrının ne olacağını tartışan piyasa uzmanları, ağustos ayında mevcut canlı seyrin devamını, konut kredileri dışında, eylülden itibaren faiz artışlarının kaçınılmaz olacağını kaydediyorlar. Hükümetin “konut sektörüne teşvik takıntısı”nın devam ettiğini kaydeden uzmanlar, kamu bankaları kanalıyla yılsonuna kadar konut kredilerindeki seyrin devam etmesine çalışılacağını kaydediyorlar. Ancak kamu bankalarının bilançolarındaki bozulmanın büyüdüğüne dikkat çekerek, yılsonuna varmadan konuttaki ucuz kredilere son verilmesi gerekebileceğine de dikkat çekiyorlar. Merkez Bankası’nın 2 aydır faiz indirimlerini durdurması, önce “Yılsonuna kadar başka indirim yapar mı?” tartışması başlatmıştı. Ancak Merkez Bankası’nın son açıklaması ve enflasyondaki beklentilerin kötüleşmesi üzerine piyasa artık “faiz indirimlerinin bittiği”ni konuşuyor. İndirimin aksine, enflasyondaki yüksek seyir nedeniyle yılsonuna varmadan Merkez Bankası’nın faiz artırımlarına başlaması gerektiği bile konuşulmaya başlandı. Ancak siyasi iktidarın faiz konusundaki takıntılı tavrı nedeniyle, faiz artırımını geciktirmek için, dengeleri zorlayabileceği de konuşuluyor. Bu arada Merkez Bankası’nın politika faizinin altındaki oranlarla piyasaya para verdiğini hatırlatan uzmanlar, önce fonlama faizini yükselteceğini, artık enflasyondaki gidişatla birlikte yer kalmayınca, politika faizini de artırmak zorunda kalacağını tahmin ediyorlar. Bunun zamanlaması konusunda ise enflasyondaki trende bakmak gerekeceğini, ekonomi yönetiminin politika faiz artırımına mümkün olduğunca direnmek isteyeceğini kaydediyorlar. İç tasarruf yok, döviz bitti.. Ekonomideki mevcut sınırlı imkânlara rağmen, büyüme için tüm dengeleri zorlamanın artık sonuna gelindiği söylenilebilir. Dolayısıyla “faizleri ve kurları zorla tutma döneminin da artık sonuna gelmeye başladık” diyebiliriz. Bunun en somut göstergesi olarak Merkez Bankası’nın, son dönem kendi yaptığı gibi, bankaları döviz talebini azaltmak için Londra piyasasında vadeli işlem yapmaya zorladığı, bu yolla düşen rezervlerin bir süre idare etmesini amaçladığı konuşuluyor. Döviz tevdiat hesapları yeniden tırmanışa geçti. Avro’nun değer kazanması nedeniyle, dolar bazında açıklanan hesaplarda bir miktar kendiliğinden artış olsa bile, eğilimin yeniden dövize döndüğü kesin. Bunun en önemli nedeni, enflasyonun çok altında kalan mevduat faizleri. Son dönem yükselen hisse senedi piyasaları da, kredi alıp hisse senedi alan riskli yatırımları saymazsak, artık doyma noktasına gelmiş gözüküyor. Bankaların hisse senetlerinde, kârların düşeceği beklentisiyle, yaşanan düşüş de borsa yatırımcılarını tedirgin ediyor. O zaman geriye bir tek döviz kalıyor. Tasarrufçunun uzun zamandır düşen rezervlere rağmen, Merkez Bankası ve kamu bankaları kanalıyla düşük tutulan kurların yeniden yükselmesini kaçınılmaz görerek, dövize yatırım yaptığı açık. Aslında durum ortada; mevcut politikanın sürdürülebilir olmadığı açıktı, şimdi bu daha bariz biçimde görülmeye başlandı. İç tasarruflarınız baskı altındaki faizler nedeniyle iyice düştü, döviz kaynağı bulamıyorsunuz ama buna rağmen kredileri patlatarak büyümeye çalışıyorsunuz. Merkez Bankası’nın da son toplantı tutanağında belirttiği gibi; çekirdek enflasyon artışı, gıda fiyatlarındaki artış devam ediyor ve enflasyondaki yön yukarı doğru. Merkez Bankası talep etkisiyle enflasyonla mücadele sürecinin olumlu etkileneceğini söylüyor ama hepimiz biliyoruz ki eylül ayından itibaren fiyatlarda klasik artış dönemi başlar. Böyle olunca da artık kimse yılsonunda tek haneli enflasyonu beklemez oldu. Aksine, tahminler hep yukarı doğru revize ediliyor. Buna rağmen hâlâ kurları ve faizleri zorla tutmaya çalışıyorsunuz. Bunun mümkün olamayacağı, “dökme suyla değirmenin dönemediği” artık açıkça görülüyor. Bir başka deyişle tüm faizler yukarı çıkmak zorunda, kurlarda da yükseliş kaçınılmaz gözüküyor. Önemli olan nokta mevcut tablo çok açık görünmesine rağmen, hükümet mevcut politikada daha ne kadar devam edecek, onu bilemiyoruz. Meşhur araba örneğinde olduğu gibi; altınızdaki araba bu kadar hızlı gitmenize imkân vermiyor. Daha 2 ay geçmeden araba bu süratle yalpalamaya başladığını gösterdi, o nedenle hızınızı azaltmanız gerekiyor. Bunun için de hemen, usul usul frene basmanız lazım, aksi takdirde balatalar da sıyıracak ve araba artık fren de tutmayacak. Bu araba eski, bildiğimiz, geçen yıllarda bakımını bile yapmadığınız, sınırları belli olan araba. Daha önce de aynı araba, şoför hızlı gittiği ve zamanında frene basmaya başlamadığı için, gidip duvara çarparak durmak zorunda kaldı. Bunu bir daha mı yaşamamız gerekecek?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle