21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SİGORTA [email protected] 13 21 TEMMUZ 2020 SALI Pandemi sonrası sağlık, olmazsa olmaz bir sigorta ürünü haline dönüşecek Faiz kararı ve akılcı tedbir umutsuzluğu Merkez Bankası’nın bu haftaki toplantısında faizi değiştirmeyeceği konusunda, piyasalarda genel bir mutabakat var. Halbuki bağımsız bir Merkez Bankası’nın olduğu bir ülkede, piyasaların mevcut parametrelere bakarak, Merkez Bankası’nın mutlaka faiz artırımına gideceği tahmininde bulunması gerekirdi. Siyasi hayatta olduğu gibi, ekonomide de olması gerekenlerin yapılmayacağına ilişkin genel bir kanı oluşmuş gibi. Bu nedenle de “ekonomistler ve piyasa analistleri de beklentilerini düşürüp siyasi otoritenin yapılması gerekenleri yapmayacağı, yanlış da olsa kendi yolunda gitmeye devam edeceğine alıştı” diyebiliriz. Halbuki haziran sonu itibarıyla yüzde 12’lik bir enflasyon olmasına rağmen, Merkez Bankası’nın mevcut politika faizi 8.25’te duruyor. Hatta Merkez Bankası piyasaları yüzde 7.6 oranından fonlamaya devam ediyor, yani pratikte, geçerli faiz oranı budur, diyebiliriz. Buna karşılık Merkez Bankası’nın yüzde 7.4’e düşürdüğü enflasyon tahminini, bu ay sonunda yayımlayacağı yeni raporda ne kadar artıracağı tartışılıyor. En az 1 puan artışla 8.5’e çıkması beklenirken, piyasada yılsonunda enflasyon oranının çift hanenin altına ineceğine ise hemen hemen kimse inanmıyor. Yani burada da “nasıl olsa gereken rakamı yapmazlar” diye, hedefin 8.5 olması neredeyse yeterli görülüyor. Bu arada Merkez Bankası’nın “gerçekleşen değil gelecekteki enflasyona bakın” demesi de anlamını yitirdi, her şartta negatif faiz büyümeye devam ediyor. Üstüne üstlük bu tavrı Merkez Bankası döviz rezervlerinin iyice eridiği, enflasyondaki artış trendinin devam ettiği, faizi zorla düşük tuttuğu, kurları kamu bankalarını açık pozisyona sokma pahasına kullanarak baskıladığı, kredilerle iç talebi patlatma politikasını sürdürdüğü bir ortamda gösteriyor. Pandeminin etkisi ne kadar büyük olursa olsun, ne kadar piyasaları rahatlatma ihtiyacı var derseniz deyin, böyle bir tabloyla Merkez Bankası’nın faizleri bu seviyede tutmasının bence mantığı yok. Eğer tüm dünyanın fiyatlar artsın diye çaba gösterdiği bir iklimde, sizin enflasyonunuz büyümeye devam ediyor ve makro dengeler bu kadar hızlı bozuluyorsa, faizleri bu noktada tutmanızın bir anlamı olamaz. Tüm yapılanlar için açıkça söylenmeyen gerekçe, ekonomideki daralmanın biraz azaltılması. Hatta politikacılar böyle bir ortamda 2020 yılını, küçük de olsa, büyüme oranlarıyla atlatabiliriz diyorlar. İyi de böyle bir makro dengesizlik yaşayan ülkede, bu dengeleri iyice bozup arabayı devirme pahasına, yüzde 2’lik küçülme yerine sıfır büyüseniz ne değişecek? İmkânların çok ötesinde büyüme hırsı, ülkenin ekonomisinin geleceğini çok daha fazla tehlikeye atıyorsa, bunun bir anlamı olabilir mi? Halk zaten işsizlikle kıvranırken, eksi 2 yerine sıfır büyüme olduğu için bir dahaki seçimde size oy mu verecek? Hadi, bu nedenle oy verdi diyelim; ülkenin geleceğinin daha fazla tehlikeye girdiğini görmüyor musunuz? Gördüğünüz halde bunu yapıyorsanız, devlet adamlığı gibi bir kavramı bu kadar mı unuttunuz? Döviz kaynağı bulunur mu? Halbuki sizin faizi, kuru zorla baskılamak yerine bozulan dengeleri onarabilmek için çok ciddi vizyonu olan, kapsamlı bir ekonomik paket hazırlığında olmanız gerekiyor. Türkiye’nin en acil sorunu olan dış kaynak sorununa bir an önce çözüm bulmanız lazım. Bunun için de böyle bir program şart. Türkiye’nin risk primi çok yüksek, bu kadar olmaması gerekir diye yorum yapanlar var da, risk primini bu kadar yükseğe kimse çıkarmadı ki, ekonomi yönetimi çıkardı… Siz hem bu bozuk dengelerle gitmeye devam edip hem Kanal İstanbul gibi projelere devam edeceğim derseniz, demokrasideki geri gidişle yetinmeyip tüm medeni haklarda bile geriye gidişi hızlandırırsanız; üstüne üstlük sermaye hareketlerine sürekli kısıt uygulayıp normal yollar yerine baskıyı kamu bankaları gibi dolambaçlı yollarla yaparsanız, güven vermeniz mümkün değil ki. Buna rağmen hükümete yakın görünmeye çalışan bazı ekonomi çevrelerinde “Küresel likidite çok yüksek, eninde sonunda bize buradan kaynak gelecek, biraz daha dişimizi sıkarsak sıcak para geliyor” gibi söylemler görüyorum. Takas kuruluşu olan Euroclear ile anlaşmanın yapıldığı, artık bu kanalla Türkiye’den yabancı sermayenin tahvil alımlarının başlayacağı gibi bir izlenim veriliyor. “Doğru dürüst swap anlaşması yapamadık ama buradan bir şey gelir” umudu pompalanmaya çalışılıyor. Türkiye’nin Euroclear anlaşmasını değerlendiren ING, bu tür anlaşmaları yapan ülkelerin bundan fayda sağladığını, Türkiye’nin de Hazine kâğıtları için mevcut küresel likiditeye bu kanalla daha rahat ulaşabileceğini söylemiş. Ama bununla birlikte Türkiye için, “Diğer gelişen piyasalarla kıyaslandığında yüksek dış finansman ihtiyacı, rezervlerdeki düşüş ve devam eden jeopolitik gerginliklerden doğan risk beklentisi dikkate alındığında, anlaşmanın hızlı ve doğrudan bir etki etmesinin beklenmemesi gerektiğine” de dikkat çekilmiş. Dün Cumhuriyet’e konuşan eski Merkez Bankası Başekonomisti Hakan Kara ise kredilerdeki patlamanın olumsuz sonuçlarına dikkat çekip artık frene basmak gerektiğini söylemiş. Kendisi görevdeyken, bu kadar olmasa da bunların öncüsü sayılacak kararlar verilirken ne kadar uyardı bilmiyoruz ama özet olarak ipin ucunun kaçtığını, enflasyonla mücadelenin sıkılaşması gerektiğini söylemeye çalışmış. Fiyat istikrarı için en etkili araç faiz kararları ama gerekenin yapılacağı konusunda umut yok. İhtiyaçbütçe önemli Sağlık sigortasının hayatın bir parçası olarak görülmesini isteyen Demir Sağlık Genel Müdürü Hodara, poliçe tercihleri için de ihtiyacın iyi belirlenmesini önerdi. Demir Sağlık ve Hayat Sigorta Genel Müdürü Viktor Hodara, sektörün Covid19 salgınında hızla reaksiyon gösterdiğini, kapsam dışı olmasına rağmen “jest” uygulamasıyla hasarları ödeme kararı aldığını hatırlattı. “Bu sektörün itibarını ve gücünü gösterdi” diyen Hodara, şu noktalara dikkat çekti: “Daha çok yatarak tedavi için 33 milyon liralık ödeme yapıldı. Bu dönemde sağlık sektörüne de bakış değişti. Bu olumlu yansıyacak sektörümüze. Talepte artış var. Olmazsa olmaz sigorta olacak sağlık. Özellikle tamamlayıcı sağlık. Ayrıca bugün, Covid19 birçok sigortada zorunlu olmaya başladı. Örneğin seyahat sağlıkta. Bundan sonraki süreçte ise poliçelere salgın hastalıklar da dahil edilecek. Ama bu nedenle ‘primler hızla artacak’ diye bir durum yok. Çünkü, öncelikle poliçeler çeşitlenecek. Yine, fiyatlamada rekabet daha önemli hale gelecek.” ‘Dijital reçete’ yolda Sürecin dijital hizmetlere olan ilgiyi de artırdığını anlatan Hodara, online satınalma gelişirken, doktor hizmetinin de bu alanda yoğunlaştığını ve hızla talep gördüğünü belirtti. Hodara, “Mevzuat değişikliğiyle ‘online reçete’nin önü açılırsa bu alan daha da büyüyecek. Bugün dünyada ‘te Kalıpların dışında düşünmek lazım Viktor Hodara, sağlık ve hayat sigortalarını bilen acente sayısının çok az olduğunu vurguladı. Şirket olarak sağlığın her alanında büyümek istediklerini belirten Genel Müdür Viktor Hodara, farklılık yaratmanın önemine dikkat çekti: “Bu nedenle kalıpların dışında düşünmek lazım. Örneğin motorlu kuryelere ferdi kaza sigortası yaptık ve çok iyi geri dönüşler aldık. Daha önce hamilelik başladıktan sonra bile yaptırılabilen ‘iki can hamilelik sigortası’nı başlattık. Bugüne kadar 5 bin anne böyle doğum yaptı.” Sağlıkta her zaman ilk 10 şirket içinde kalmak ve kârlı büyümek için çalıştıklarını ifade eden Hodara, kurumsal sigortacılık tarafında yenilikler peşinde olduklarını da vurguladı. le tıp’ hacmi 50 milyar dolara ulaştı. Bunun 100150 milyar dolara çıkması bekleniyor” dedi. Türkiye’deki sigorta algısı konusunda da değerlendirmeler yapan Hodara, birçok riski teminat altına alan sigortacılığın risk gerçekleşmeden hatırlanmadığına dikkat çekti. Bunun sağlık sigortaları için de geçerli olduğunu anlatan Hodara, şöyle bir örnek verdi: “Türkiye’de, tüketicinin kendi yaptığı yıllık sağlık harcaması ortalama 1500 lirayı buluyor. Oysa bu parayı tamamlayıcı sağlık için kullanarak daha büyük riskleri de teminat altına almak mümkün.” Sigortalanmak isteyenlere önerilerde de bulunan Hodara, şöyle devam etti: “En önemli kriterlerden biri ihtiyaç. Sigortalanmak isteyen, neye ihtiyacı olduğu en iyi şekilde or taya koymalı. Ayrıca bütçe de iyi hesaplanmalı. Tercihler de bunlara göre yapılmalı. Bunların yanında bizlerin bilgilendirmesi de çok önemli. Sağlık sigortası yurtdışında hayatın bir parçasıdır. Örneğin çocuğu doğanlar ‘poliçe yapalım’ diye hemen sigortacılarını ararlar.” SEDDK heyecanı Yeni kurulan Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (SEDDK) sektörde heyecan yarattığını ifade eden Hodara, şu değerlendirmeyi yaptı: “Yönetiminin sektörden gelmesi çok önemli. BDDK sonrası bankacılık çok hızlandı. Aynısını biz de bekliyoruz. Denetim ve uygulamada yapılacak çok şey var, tabii sektörle birlikte...” COVID19 sonrası yeni bir tüketici oluşuyor Generali Sigorta’nın acenteleri için düzenlediği “internet semineri”nde konuşan genel müdür yardımcısı Seydi Demir, artık müşteri davranışlarında pandemi öncesi ve sonrası diye iki farklı dönemi konuştuklarını vurguladı. Demir şunları söyledi: “Gelişmeler ve değişen tüketici profiliyle birlikte, yeni müşteri elde etmek ve mevcut müşteriyi elde tutabilmek acentelerimiz ve sektör açısından daha önem taşıyor. ‘En iyi müşteri deneyimini’ yaşatmak bilinen müşteri ilişkileri yönetiminin ötesinde bir noktada.” Seydi Demir Uğur Gülen Her 3 kişiden ikisinin deprem çantası yok! Mapfre: Detay iyi incelenmeli Mapfre Sigorta, DASK’ın karşılamadığı hasarlar için konut sigortası gerektiğini hatırlatarak, bu sigortayı edinmek isteyenlere uyarılarda bulundu. Buna göre, sigorta şirketlerinin sunduğu paketlerin kapsamı detaylıca araştırılıp ihtiyaçlara göre ek teminatlar talep edilmeli. Sigortanın fiyatı ise binanın yapı tarzı, brüt metrekaresi, bulunduğu ilçe gibi kriterlere göre değişir. Ayrıca yapının satış fiyatı değil, inşa bedeli baz alınır. Hasarda da inşa bedeli baz alınır. Ev içindeki eşyalar da poliçeye dahil edilebilir. Evin alarm sistemi gibi birtakım özelliklerine göre konut sigortası indirimli olarak yaptırılabilir. Aksigorta’nın “Olası Depreme Karşı Hazırlık Durumu” araştırması, son dönem yaşananlar ve beklenen İstanbul depremine karşı toplumun hazırlıklı olmadığını ortaya koydu. Araştırmaya göre, Türkiye’de her üç kişiden birinin deprem çantası bulunurken, insanların ancak yüzde 35’i bir acil toplanma yeri olduğunu biliyor. Zorunlu Deprem Sigortası’na (DASK) ilişkin verilere de, hazırlıksız olduğumuzu kanıtlar nitelikte. Halen her iki konuttan birinin deprem teminatı var. Türkiye’nin deprem kuşağında yer aldığını hatırlatan Aksigorta Genel Müdürü Uğur Gülen, şu vurguyu yaptı: “Zorunlu olmasına rağmen halen deprem teminatlı konut sayısı 9 milyon. En kısa sürede bilinci artırmalıyız. Böylesine bir depremde sadece konutlar değil aynı zamanda işyerleri ve fabrikalar, bununla birlikte de tüm ekonomik hayat risk altında.” Doğa’nın eğitim yatırımı sürüyor Kısa süre önce Doğa Sigorta Grubu bünyesine geçen İstanbul Ayvansaray Üniversitesi için yeni bir yerleşke daha inşa ediliyor. Konuyla ilgili bilgi veren Doğa Sigorta Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Kırmızı, Kazlıçeşme’de kurulan yeni yerleşkenin 20 bin metrekare üzerinde açık alanı ile toplam 50 bin metrekare olacağını söyledi. Aynı zamanda üniversitenin mütevelli heyeti başkanı olan Kırmızı, tüm grup şirketlerinin burada yetişecek gençlere staj ve ardından istihdam konusunda destek vereceğini belirtti. Nihat Kırmızı Tüm salgın hastalıklar için teminat verecekler Covid19’u salgının başında sigorta kapsamına dahil eden Axa Sigorta’nın, şimdi de gelecekte oluşabilecek tüm salgın hastalıkları kalıcı olarak teminat altına aldığı açıklandı. Yeni sağlık sigortası ürünü ile ayrıca tek kişilik özel oda, yemek gibi masraflar ve uygun durumlarda refakatçi giderleri de karşılanıyor. Bireysel Teknik ve Sağlık Başkanı Sanem Çıngay, “Yaşadığımız olağanüstü dönem hayatın farklı dinamikleriyle yüzleşmemizi sağladı. Bu benzersiz günler beraberinde benzersiz ihtiyaçları getirdi. Biz de bu paralel de hızla harekete geçerek müşterilerimizin bu dönemi daha kolay atlatmalarına yönelik yeni teminatları hayata geçirdik mevcut müşterilerimizin de kullanımına sunduk” dedi. Sanem Çıngay Çalışan yan haklarını kendi belirleyebilecek Sompo Sigorta’nın, çalışanların beklentileri doğrultusunda yeni insan kaynakla rı uygulaması başlattığı açıklandı. “Nasıl İs terSen!” adlı yan haklar programı, mevcut yan hakların kişisel ve ailevi ihtiyaçlar doğ rultusunda farklı alternatiflerle şekillendi rilmesine olanak sağlıyor. Genel Müdür Yardımcısı Işın Mengen li, şu bilgileri verdi: “Program kapsa mında tüm çalışanlarımız; ye mek yardımı, özel sağlık si gortası, yılbaşı hediyesi, araç hakkı, benzin hakkı gibi mevcut yan hakları nı diledikleri gibi esnete rek, sunduğumuz alternatif yan haklardan faydalanabili yorlar. Örneğin isterlerse yemek ücretinin bir kıs mını kurum katkılı BES seçeneğinden, esnek BES’e aktararak ge leceği için birikim yapabiliyorlar.” Işın Mengenli
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle