17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 11 TEMMUZ 2020 CUMARTESİ [email protected] EDİTÖR: ÇAĞDAŞ BAYRAKTAR TASARIM: BAHADIR AKTAŞ OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Felsefe inanmak için değil düşünmek içindir PROF. DR. AFŞAR TIMUÇIN Çobana kepeng gerek yatıp anda gerine Çobanı mescide imam yapmanın faydası ne Kul Nesimi Öyle görünüyor ki bir zamandır dünyada da bizde de felsefeye verilen emek felsefeye gösterilen ilginin çok altında kaldı. Ülkemizde birçok felsefe meraklısı var, bu meraklıların felsefeyle gerçek anlamda bağlarının olduğunu söyleyebilmek çok zor. Bunu nereden anlıyoruz? Kitaplardan birinde şöyle yazar: “Onları meyvalarından tanıyacaksınız.” Meyve ya hiç yok ya da tam anlamında ham. Öteden beri felsefenin güçlüklerinden sözedilir. Felsefe bilgi alanlarının en kolayıdır oysa. Yalnız bütün bilgi alanları gibi felsefe de belli bir çabayı gerektirir, dizini kırıp çalışmayı gerektirir. Gündüz kırk kapının ipini çekip akşam iki satır felsefe okumakla kotarılacak iş değildir felsefe. Bu iş bol bol okumakla, bol bol metin görmekle ilgilidir. Bu anlamda bilgi alanları arasında felsefenin özel bir yeri vardır. Herhangi bir bilgi alanının tarihi o kadar önemli olmayabilir. Gene de burada her bilgi alanı ancak tarihiyle doğru olarak anlaşılabilir gerçeğini unutmamak gerekir. Anatominin tarihini bilmeyen anatomi uzmanından çok felsefenin tarihini bilmeyen felsefe uzmanı yadırgatır bizi. Jeoloji uzmanı kendi alanının tarihini sevmiyorsa kıyamet kopmaz. Felsefenin tarihi neden önemlidir? Çünkü felsefe tarihinin dışında felsefe yoktur. Felsefe tarihini bilmiyorum ama felsefeyi çok iyi biliyorum diyen kişiye gülerler. Felaketin başladığı yer Felsefede uzmanlaşmış birçok arkadaşımızın felsefe tarihiyle ilgileri olmadığını kendilerinden işitmişizdir. Felsefenin geçmişini baştan sona ne diye öğreneyim, gerektiğinde açar oku Bugün ne yazıktır ki hiçbir felsefe eğitiminden geçmemiş kimseler kendi kendilerine felsefe üretiyorlar. Zaten iyiden iyiye kafası karışık bir toplumda yeni kafa karışıklıklarına yol açmaktan başka bir iş yapmamış oluyorlar böylece. rum dediklerinde bu arkadaşlarımız bizi hayrete düşürmüşlerdir. Platon’u bilmiyorum, Aristoteles’i de bilmiyorum, Descartes’ı da okumadım ama felsefe biliyorum diyen kişiye ne diyebiliriz? Hem felsefeye meraklıyım hem de felsefe bilmiyorum. O zaman ne yapmam gerekir? Felsefeyi kendi kendime yapmam gerekir. İşte felaket orada başlar. Bugün ne yazıktır ki hiçbir felsefe eğitiminden geçmemiş kimseler kendi kendilerine felsefe üretiyorlar. Zaten iyiden iyiye kafası karışık bir toplumda yeni kafa karışıklıklarına yol açmaktan başka bir iş yapmamış oluyorlar böylece. Gelişigüzel koşullarda ortaya konmuş olan birtakım ürünlerin felsefede hiçbir karşılığı olmayan sözde bilgilerle dolu olduğunu görüyoruz. Bilinç bulandırma sanatı Bu işin yalnızca bir merak sorunu ortaya koyduğuna inanmak hiç de kolay değil. Bilmediği bir konuda meraklar geliştirip yapıtlar üreten kişinin gerçekte bir başka hesabı olmalı. Bu hesap elbette vardır ve çok açıktır: felsefenin etki gücünden yararlanarak insanları bir şeylere inandırmak bir şeylere yönlendirmek. Bilinçleri bulandırma sanatı da diyebiliriz buna. Bu çok tehlikeli eğilim felsefeye dıştan gelmedi, tam tersine iki yüzyıl kadar önce felsefenin bağrından doğdu ve gelişti. Aşağı yukarı iki yüzyıldır bu eğilim pek güzel işe yaratılıyor. Doğruyu arayan felsefenin yerini yavaş yavaş inandıran ve yönlendiren sözde felsefeler aldı. Böylece bir zamandır felsefe asıl işlevinin dışına düştü ve daha çok kurulu düzenlere iş yapan ideolojilerin buyruğunda yalan yanlış bilgiler üretmeye başladı. Tarihten bu yana hiçbir bilgi alanı fel sefe kadar kötüye kullanılmamıştır. Yalnızca felsefenin inandırıcı gücünden yararlanmakla açıklayamayız bunu. Özellikle geçen yüzyılın başlarından bu yana felsefe kurulu düzenlerin korkulu düşü oldu. Ondan sonra siz bu işi bize bırakın, biz gerekeni yaparız diyen birileri ortaya çıktı. Bunlar dünyanın her yerinde filozoflar diye tanıtıldılar ve filozoflar diye işlem gördüler. Genç insanlar garip ve anlaşılmaz bir dille konuşan bu gezici şarlatanları bir şey sandılar. Onların bulanık karmaşık karanlık ve hiçbir gerçeği karşılamayan metinlerini anlamaya çalıştılar. Bu garip sözde filozoflar bazen üniversitelerin bile gözdesi olmayı başardı. Buna koşut olarak bilime yakın duran olumlu felsefeye karşı bir düşmanlık geliştirildi. Akıllı görünen birçok insan bilimin sonuçlarından yararlanırken, örneğin gidip aşısını yaptırırken bir yandan da bilime atıp tutmaya, bilimin zararlarından söz etmeye başladı. Çağdaş bilimselfelsefi düşüncenin kurucusu Descartes’a sövüp saymak gündelik uğraşlardan biri oldu. Demek istiyorlardı ki bilim bizim manevi yaşamımızı sildi götürdü. Asıl sorun o değildi. Sen kendi manevi yaşamını sürdür, ne duruyorsun. Asıl sorun aydınlık bilinçleri bulandırmak ve karartmak sorunuydu. Onlara göre bir yönetilmesi gereken kabasaba ve gelişime kapalı kitleler vardı, bir de bütün doğruları varlığına sindirmiş seçkin kimseler vardı. Bu seçkinler bu kitleleri yönetmeliydiler. Felsefeyle oynamayın beyler, bırakın felsefe gene de felsefe olarak kalsın. Siz amaçlarınızı bir başka yolla gerçekleştirmeye bakın becerebilirseniz. Sıra havai fişek gösterisi kazalarına gelmeden! PROF.DR. ÇAĞATAY GÜLER Havai fişek fabrikasındaki patlamanın ardından “taşıma” kazası... Oysa havai fişek güvenliğinin hammaddeden son kullanıcıya ve gösterileri izleyenlerle, havai fişek yağmuru altında kalabilecek tüm “ortamları” kapsadığını anlatıp durmuşuz. Sorun hem işçi sağlığı ve güvenliği, hem halk sağlığı, hem çevre sağlığı hem de ergonomi sorunu. Sakarya Hendek’te havai fişek fabrikasında meydana gelen patlamayla ilgili olarak başlatılan idari soruşturmada “İçişleri Bakanlığı'nca 1 mülkiye başmüfettişi, 1 polis başmüfettişi, 1 jandarma müfettişi” görevlendirildi. Elde pek kalmamış herhalde “eskinin” iş müfettişlerinden! Bu patlamalar kaza değil; bilgisizlik, sorumsuzluk ve umursamazlık yumağı. Tek temel neden sınırsız kazanç hırsı! Zaten işçi sağlığı iş güvenliği ile ilgili halk sağlıkçılarının adı yok! Bu konularda yazacağım yazı gündemi ne kadar aralayabilirdi ki! Konunun halk sağlığı boyutunu bilmeyenler kırk yıllık bir halk sağlığı hocasının ünlenme merakına bile bağlayabilirler bu konuda yazacaklarımı. Nitekim başıma gelenleri 5 Ekim 2013 tarihli Cumhuriyet’in “Olaylar ve Görüşler” sayfasında “Yoksul ve Kör Bir Halk Sağlıkçısı!” yazısıyla anlatmaya çalışmıştım. Büyük tehlike Korkum sıranın yaz günlerinin havai fişek gösterilerine gelmesi. Bu konuda alınması gereken önlemleri sıralamak istiyorum, ola ki birileri bir köşeye not eder umuduyla. Her yıl binlerce çocuk havai fişek kazasında yaralanıp berelenir bütün dünyada. Temel kural çocukların fırlatma alanının dışında, izleme uzaklığında kalmaları. Havai fişeklere erişimleri ve bunlarla oynamaları engellenmeli. Yoksa çocuklarımız bunlara ulaşabiliyorlar mı? Havai fişek fırlatma araçlarının üze Bu patlamalar kaza değil; bilgisizlik, sorumsuzluk ve umursamazlık yumağı. Tek temel neden sınırsız kazanç hırsı! rine el, kol, ayak dayanmamalı. Gözleri kıvılcım ve kalıntılardan koruyacak gözlükler takılmalı. İşaret fişekleri gösteri amaçlı kullanılmamalı. Bunların atış yörüngeleri çok dengesiz ve kararsızdır. İşaret fişeği ateşleme araçları da kimi zaman patlayarak çevreye cam ya da metal parçaların fırlamasına neden olabilirler. Konuyla ilgili teknik uzmanlardan biri olunsa da evde ya da okulda havai fişek yapmaya kalkışmamalıdır. Havai fişekler çanta ya da cepte taşınmaz. Asla çocuklara havai fişek taşıtılmaz. Havai fişek ateşlenmesi bir uzman işidir. Tarif üzere havai fişek fırlatmaya kalkışmamalıdır. Alerji ilacı ya da alkol almış olanlar havai fişek ateşlememelidir. Ateşleyiciler, ateşleme işleminden önce çevredeki tüm izleyicilerin uzaklaştığından emin olmalıdır. Yapı içinde havai fişek ateşlenmez. Bir ağaca, binaya, kişiye yöneltilerek ateşleme yapılmaz. İnsanlardan, yanabilir ve tutuşabilir nesnelerden uzakta ateşlenmelidir. Aynı anda birkaç havai fişeği ateşlemeye kalkışmamalı, her seferinde biri ateşlenmelidir. İlk seferinde ateşlenmemiş olan fişekleri yeniden ateşlemeye çalışmamalıdır. Yangın olasılığına karşı bir kova su ya da hortum bağlantısı kurulmalıdır. Ateşleme kap içinde yapılmaz. Ateşlenen fişek elde tutulmaz. İş işten geçtikten sonra Gözlerde bir yaralanma ya da etkilenme olursa etkilenim ne kadar küçük olursa olsun hemen acil sevişe götürülüp muayenesi sağlanmalıdır. Gözü yıkamaya kalkışmamalıdır, bu uygulama göze daha fazla zarar verebilir. Gözler ovulmamalı, bastırılmamalı, yaraya dokunulmamalıdır. Ağrı için aspirin, ibuprofen türü ilaçlar kullanılması kanamayı artırabilir. Evde bulunan merhem ya da damla da kullanılmamalıdır. Evde bekleyen gözle ilgili bu ilaçlar büyük bir olasılıkla kirlenmiştir ve zararlı olacaktır. Kullanılmış ya da kullanılmamış, yanmamış havai fişekler çöpe verilmeden önce birkaç saat suda bekletilmek zorundadır. Bunların havai fişek atığı olduğu çöp toplama görevlilerine söylenerek teslim edilmelidir. Havai fişek üretimi, depolanması, taşınması ile ilgili önlemlere gelince... Her patlamadan sonra müfettişler gönderiyoruz işte! 2/&.7ÿ' :D?µF GFJ:¶µ 2´FA¨°ÅFÔ: °ÅP´FA 25.00 TL 15.00 TL &<)81 "/$+ øjAEAP=´CA 2:;:F<µ AJŶ 30.00 TL 18.00 TL "="/ Ocak ø@:F´K 30.00 TL 18.00 TL Server "1ÿ//ÿ Voltaire ve 40.00 TL 24.00 TL "Ô=µFD:FE: 15. 5(ÿ1 +/%+=2ô/8 2´FA¨$:LAPE 25.00 TL 00 TL Mehmet "#"6"."/ .ÅJCAÔ´?FAF °´EGCJ:¶A µF:Mµ 30.00 TL 18.00 TL 60"ÿ/ "..+ 21(8ã 20.00 TL 12. *´¶K:DGPPA Çocuklar 00 TL Köyü İ1&5 81$&5 ³L¶K:>: ¬´E:D?AF :M:LD:Jµ 35.00 TL 21.00 TL /8ã İ5."1 #JE´FA GJLFLFL "FD:E:C 32.00 TL 19.20 TL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle