26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 25 HAZİRAN 2020 PERŞEMBE TASARIM: ÖZGÜR ÖZKÜ HABER/YORUM Sirte düğümü Libya’yı bölebilir Trablus kuvvetlerinin Sirte ve Cufra’ya ilerlemesi durumunda Kahire’nin buna doğrudan askeri müdahalede bulunacağını ilan etmesiyle Libya’da TürkiyeMısır gerginliği tırmandı. Politikada sorunun çözüm yollarından biri de, “sorunun varlığı kime yarar” sorusuna doğru yanıtı bulabilmektir. O nedenle öncelikle “Libya’da Türkiye ile Mısır arasındaki gerginlik olması kime/kimlere yarar” sorusunu sormalıyız... TürkiyeMısır çatışması kimlere yarar? Türkiye ile Mısır’ın askeri restleşmesi, dahası bunun bir sıcak çatışmaya dönüşmesi, bölge için en kötü senaryodur. Askeri restleşme; 1. Libya düzleminde Rusya’ya yarar; çünkü Kahire ile Ankara gerginliği, Ankara ile pazarlık yapan Moskova’ya avantaj doğurur. 2. Doğu Akdeniz düzleminde MısırİsrailYunanistanGKRY cephesine ve bu cepheye destek veren AB ile ABD’ye yarar. 3. Bölge düzleminde ABD ve İsrail’e yarar; Türkiye ile Mısır’ın çatışması, İsrail’in “ilhak” projesi öncesinde bu ülkeye olumlu şartlar yaratır. Bu gerginliğin Türkiye’ye yaramayacağı açık! Dahası bu gerginlik, Libya’yla yapılan deniz sınırı anlaşmasının bir benzerinin Mısır’la yapılma olasılığını da tamamen ortadan kaldıracaktır. Oysa Libya’yla yapılan anlaşmanın pratikte amacına ulaşması, Türkiye’nin bu anlaşmayı Doğu Akdeniz’in diğer ülkelerinden birkaçıyla daha yapabilmesine bağlı... Sisi’nin hedefleri Türkiye bölgesinin en güçlü ülkesi. Mısır’ın askeri olarak Türkiye’ye rakip olabilmesi söz konusu bile değil. Buna rağmen Mısır Cumhurbaşkanı Sisi neden gerginliği tırmandırıyor peki? Kahire’nin “doğrudan askeri müdahalede bulunma” açıklamasıyla hedeflediği ne ya da neler? 1. Savaş riski gösteren bir askeri caydırıcılıkla Türkiye’nin Libya’daki atağını frenlemek. 2. Bu caydırıcılıktan hareketle Türkiye’yle “ortak çalışma” kararı alan ABD’yi yeniden görece “tarafsız” pozisyona çekmek. 3. Türkiye ile Libya’da çelişmeleri olan Rusya’yı siyasi destekçiye dönüştürmek. 4. Ekonomik sıkıntıları aşmakta Suudi ve BAE desteğini alabilmek. 5. 8 Haziran’da ilan ettiği Kahire Bildirisi’ni reddeden Türkiye ve Ulusal Mutabakat Hükümeti’ni masaya oturmaya zorlamak. Müslüman Kardeşler sorunu Türkiye’nin de Mısır’ın da Libya’daki meseleye baktıkları boyutta elbette Müslüman Kardeşler faktörü de var... Nitekim Ankara ile Kahire arasındaki sorun tam da bu nedenle başlamıştı. Halk, Mübarek’i deviren 2011’deki eylemlere sonradan dahil olan ve en örgütlü güç olduğu için de o devrimi çalabilen Müslüman Kardeşler’e ve onun düşük oyla cumhurbaşkanı seçilen liderlerinden Mursi’ye karşı 2013’te ayaklandığında, bu kez halk hareketini çalan Sisi olmuştu! Ankara ise Mursi’yi desteklemiş ve Sisi’yi tanımamıştı. Ankara’nın desteklediği Trablus hükümetinin de Müslüman Kardeşler’le ilişkisi bir sır değil elbette. Kahire ise komşusu Libya’da bir Müslüman Kardeşler iktidarını kendisi için beka problemi görüyor. AKP hükümetlerinin ilk dışişleri bakanı olan Yaşar Yakış’ın bu konudaki saptaması önemli: “Müslüman Kardeşler ağırlıklı bir hükümetin yöneteceği Libya, Mısır için, Türkiye için PKK ne ise öyle bir tehdittir.” (Cumhuriyet, 22.6.2020) Libya’nın bölünme riski Türkiye ile Mısır arasındaki askeri restleşmenin Yaşar Yakış’ın da belirttiği sıcak çatışmaya dönüşme riski, bölge için en kötü senaryodur. Türkiye ile Mısır’ın karşı karşıya gelmesi, Sirte ve Cufra sınır olmak üzere Libya’yı bölünmeye götürür. Libya’nın bölünmesi ise toplamda Türkiye’nin Doğu Akdeniz çıkarlarına uygun bir tablo oluşturmayacaktır. Batı’da Türkiye’nin nüfuz ettiği bir parça kuşkusuz başta inşaat sektörü olmak üzere bazı kesimlerin iştahını açacaktır ancak Türkiye’ye deniz sınırı olan bölge Doğu’da kaldığı için münhasır ekonomik bölge düzleminde Türkiye’nin aleyhine olacaktır. Çünkü Ankara’nın Trablus’la imzaladığı anlaşma, Doğu’da geçmeyecektir! Ancak şu iyi senaryo daha olası: RusyaMısırSuudiBAEFransa cephesinin Hafter’den vazgeçtiği, Akile Salih ya da onun uygun gördüğü bir ismin öne çıktığı bir ateşkes ve diplomatik çözüm süreci başlar. Ne yapmalı? Türkiye, askeri restleşmeyi, “diplomasi kanallarının yeniden açılması” fırsatına dönüştürmeli. Çünkü yukarıda da belirttiğimiz gibi Libya’nın bölünmesi Türkiye’nin işine gelmemektedir. Tersine Türkiye o anlaşmadan tam sonuç alabilmek için benzerini Mısır’la da imzalamalıdır. Askeri restleşmenin diplomasi kapılarını açması ve Türkiye ile Mısır’ın Libya’da Rusya’yla birlikte çalışması, Libya’nın birliğinin garantisidir. Berlin Konferansı sürecine dönme şansı vardır ve kullanılmalıdır. Böylece Türkiye Libya’da ABD ile “ortak çalışma” yanlışından da dönmüş olur... 25 HAZİRAN 2020 SAYI: 34592 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Yayın Koordinatörü Serkan Ozan Yazıişleri Müdürleri İpek Özbey / Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Hakan Akarsu (Ek Yayınlar) Görsel Yönetmen Münevver Oskay Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Gece: Ayça Bilgin Demir l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Jale Özgentürk l İç Politika: Ali Açar l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Fotoğraf: Uğur Demir l Spor: Sami Gürel l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 03:26 05:26 13:12 17:12 20:47 22:39 Ankara 03:18 05:14 12:56 16:54 20:28 22:15 İzmir 03:52 05:42 13:19 17:13 20:46 22:28 30’larının sonlarında, en verimli çağında olan genç insanlar düşünün. En büyük dertleri, nerede tatil yapacakları olabilirdi! Ama onlar, siz doğruları öğrenin diye gazetecilik yapmayı tercih ettiler. Dün sabahın erken saatlerinde gittik Çağlayan Adliyesi’ne, “Barışların Davası”na... Gazetecilerin haksız esaretlerine dur demek ve adalete sahip çıkmak için... Çevremdeki isimler arasında OdaTV’den Pınar Saraçogˆlu, tiyatrocu Orhan Aydın, Cumhuriyet’ten Şükran Soner, avukat Celal Ülgen, CHP milletvekilleri Özgür Özel, Tuncay Özkan, Barıs¸ Yarkadas¸, Mahmut Tanal, Kadir Gökmen Öğüt, Aylin Nazlıaka, Muharrem Erkek ve Utku Çakırözer gibi yakından tanıdığınız aydınlar ve siyasiler vardı. Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Murat Ağırel, Hülya Kılınç, Aydın Keser ve Ferhat Çelik’le yüreklendirici bir diyaloğa girişmeye çalıştım. Terkoğlu ve Pehlivan, benim de Cumhuriyet’in ara döneminde, 2.5 yıl yazdığım ve evim gibi gördüğüm OdaTV’nin en çarpıcı, çalışkan ve cesur araştırmacı gazetecileri. Davanın tamamına katılamasam da 5 saat uğraştıktan sonra mahkeme salonuna girip Terkoğlu ve Pehlivan’ı görüp onlarla dayanışma selamlaşmamızı yapabildim. Şeffaf olması gereken adaletimizi, bir sır ve sis perdesi kuşatmış durumda! Sanki adalet ve demokrasi ile buluşacağımız alanlar giderek daraltılıyor. Bu kadar önemli bir dava neden çok daha büyük bir salona alınmıyor? Neyse, hiç olmazsa avukatlar katılabiliyor ve takip edebiliyor (!) Barolarımızın direnci kazandı! Avukatlarımız, yalnız bir meslek odası değil, adeta evleri olan baroların kaderi ve geleceği için günlerce yürüdüler. Her zamanki gibi gösterişten uzak, mütevazı ama kararlı, ne dediğini bilen değerli arkadaşım, İstanbul Barosu’nun asil başkanı Mehmet Durakoğlu ve ödün Aklıma bir yandan demokra gibi düşünmeyenin sağlam bir avuka si tarihimize geçen bu güzel tısavunması da olmasın.” Bu düşünce insanlar ve dirençleri geliyor, tarzının tabii başka açılımları da var, bir yandan da Feyzioğlu’nun “benim partimden kopup siyasete de sözleri kulaklarımda yankıla vam edenler başka hiçbir baltaya sap nıyor: “Acaba bu yürüyüş olamasın, siyaset yapamasın. CHP za gerçekten yargının sorun ten düşman, onların her işi ters gitsin, Demokrasinin larını çözmek için mi yoksa başka bir sebep için mi?” Sizce bu soruya cevap ver tercihen de yok olsunlar!” AKP doğrudan bir futbol liginde oynasa, inanın ya tek başına oynamak isterdi ya da kararlı meye değer mi? hem bütün hakemleri, müşahitleri, Önlerinde örülen her duvara karşı federasyonu, belki ve hatta rakip ta çıktılar, direndiler, kazandılar ve Ata kımın teknik yönetimini kendi üyele kahramanları mız ile buluştular, ondan güç almayı ri arasından seçmek isterdi! başardılar! Onlara destek veren Ön Gerek Barışlar’ın gururlu duruşu, der Sav, Meral Akşener, CHP ve gerek barolarımızın kararlı direnci, süz, Atatürkçü, cumhuriyetçi, de tüm siyasilere teşekkür ediyorum. gerek bu siyasi mücadelelere des mokrat tavırlarıyla diğer bütün il Yaratılmaya çalışılan nedir? “Benim gi tek veren aydınlar, bu ülkede ay lerimizin güzide baro başkanları... bi düşünmeyen yazmasın, araştırma dınlanmanın silinmesi mümkün ola Hepsi Ankara’nın girişinde bir araya sın, hatta gazetecilik yapmasın; benim mayan izlerine imza atıyorlar. gelip kararlılıkla Anıtkabir’e yürümek istiyorlardı. Bu tabii ki birilerine fazla geldi! “Yollar yürümekle aşınmaz, bırakın yürüsünler” diyen Demirel’i bi İlhan Selçuk, Behramoğlu, Çölaşan, le arar olduk. Eskişehir Yolu’nun Ankara ile birleşme noktasında durdu Meydan ve Aydın dürüstlüğü rulan baro başkanlarımız, o andan itibaren açık eziyet gördüler. Darp edi Antidemokratik baskılar Cumhuriyet olarak gördüğüm Ataol Behramoğlu... gazetesini yine hedef aldı. Dün baş Behramoğlu’nun bu yıl Cumhuriyet’te lenler, tartaklananlar, itilip kakılanlar, layan diziyi muhakkak satır satır okuyun: kaleme aldığı şu sözler de ortadan geve tehdit edilenler, yere yatırılanlar, gözaltına alınmaya çalışılanlar... O üzücü görüntülerde işin her karanlık tonunu gördük. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından gönderilen kumanyaların engellenmesi, ihtiyaçlarını gideremesinler diye kapattı Hukukçuların, gazetemize yapılan bu kabul edilemez baskı ve tehditlere olan yanıtlarını kaçırmayın! Geçen hafta Türk aydınlarına yaptığım açık çağrı da yerini buldu, çok olumlu sesler getirdi. Gerçekten inanmak istiyorum ki artık “27 Mayıs” dendiğinde bazı sevgili yazarlarımız o suçluluk duygusu ile kıvranan “İlk leyen bazı yazarlara küpe olsun: “Benim için 27 Mayıs darbesi bir devrimdir. Kimliğimi, o devriminin sonucu olan 1961 Anayasası’nın sağladığı özgürlük ortamına borçluyum.” Aslında tarihin hakkını veren ve sözlerini esirgemeyen o kadar çok değerli aydınımız daha var ki! Son 60 yılımız, bir rılan ve “sosyal mesafe” cezası kesi faşist darbeydi” nakaratından kendileri birinden içerikli gerekçelerle bu konuda len kafe, iki kilometre ötedeki benzin ni kurtarmış olacaklar. Bu hafta, Mec makaleler, kitaplar yazmış, konferans istasyonuna yürümek zorunda kalan değerli avukatlar, polis kalkanları ile kuşatmalar... Metin Feyzioğlu’nun, artık bizleri asla şaşırtmayan, kurnaz manevraları ve ona kanmayan, dimdik duran güzel yurdumun her lis, Yassıada’nın aldığı kararları iptal etti. Ama geçmişin yaralarını tedavi edelim, acılara anlayış gösterelim, kabul. Ama darbelere karşı durmakla, tarihe uydurma kulplar takmaya çalışmak ayrı hikâyeler. 27 Mayıs Devrimi’ni gerekçeleriy lar vermiş ülkenin birbirinden değerli aydınlarının bıraktıkları izleri taşıyor. İnanıyorum ki bundan böyle 27 Mayıs’ın, aslında 27 Nisan’da yapılan faşist darbeye karşı Cumhuriyete demokrasi oksijenini geri getirmiş olmanın onurunu taşıdığını ve onu sadece o korkunç idam noktasından gelen baro başkanla le savunan, bundan çekinmeyen açık larla ele almanın, gerçeklerin bütününe rı... Gaziantep’ten Bektaş Şarklı, sözlü ve en değerli aydınlarımızı ekle haksızlık olduğunu artık herkes görecek! İzmir’den Özkan Yüce, Kocaeli’nden Bahar Gültekin Candemir, Sivas’tan Hacı Yılmaz Demir, Antalya’dan Polat Balkan, Kayseri’den Cavit Dursun tüm diğerleri ve onları karşılayan Ankara Baro Başkanı Erinç Sağkan... mek istiyorum! En başta, Türk aydınlanmasının sönmez meşalesi İlhan Selçuk, Türkiye’nin en cesur gazetecilerinden Emin Çölaşan, ülkenin en heyecan verici tarihçilerinden Sinan Meydan ve her zaman günümüzün Nâzım Hikmet’i Yassıada’nın artık “Demokrasi Adası” olarak anılmasına da itirazım yok. Ancak yaşanmış tartışılmaz gerçekleri tahrifata uğratmayalım. Umarım önümüzdeki yıl, bu oportünist beyanları en azından bizim kesimden artık duymayacağız. Valilik katliamın 27. yıldönümünde anma etkinliğini 100 kişiyle sınırlandırdı Madımak’ta yürüyüşe yasak MEHMET MENEKŞE 2Temmuz 1993’te Sivas Madımak Oteli’nde yakılarak katledilen 33 aydın sanatçı ve iki otel görevlisi için katliamın 27’nci yıldönümünde yürüyüş pandemi gerekçesiyle yasaklandı. Sivas Valiliği, Covid19 pandemisi nedeniyle sosyal mesafe kuralı şartıyla 2 Temmuz 2020 Perşembe günü 10.3014.00 saatleri arasında Madımak önünde yapılacak anmayı 100 kişiyle sınırlı tutarken, katılacakların isim listesini istedi. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Sivas Şube Başkanı Hidayet Yıldırım, yedi kişiden oluşan anma komitesi ile birlikte anma dilekçesini Sivas Valiliği’ne verdi. Sivas Valiliği, pandemi nedeniyle 2 Temmuz Madımak Katliamı anmasını adeta yasakladı. Seyrantepe Cemevi’nden Madımak önüne kadar yapılacak yürüyüşe izin vermezken sadece 100 kişilik bir grubun Madımak önünde anma yapabileceğini belirtti. Valilik anma için dışarıdan hiç kimsenin çağrılmamasını isterken, Hidayet Yıldırım başkanlığında oluşturulan anma komitesinden de 26 Haziran’a (yarın) kadar, Madımak önüne anmaya gelecek kişilerin isim listesini istedi. Sadece Madımak’ta katledilen kişilerin birinci dereceden yakınları ve anma komitesinin vereceği isim listesinde yer alan kişilerin Madımak önüne alınacağı belirtildi. Madımak önü dışında toplanan, gösteri ve yürüyüş yapanlar hakkında 2911 Gösteri ve Yürüyüşler Kanunu doğrultusun ‘Bu yılki anma daha önemli hale geldi’ Madımak katliamının ciddiye alınmadığını belirten Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Gani Kaplan, “Her yıl olduğu gibi tüm Türkiye genelinde eşzamanlı olarak tüm Alevi örgütlerimiz akşam saat 18.00’de bulundukları ilde anma yapacaklar, ortak basın bildirimizi okuyacaklar” dedi. Hükümetin attığı bazı adımların bu yılki anmayı daha önemli hale getirdiğini söyleyen Kaplan, sözlerine şöyle devam etti:.“Cumhurbaşkanı sağlık bahanesiyle Madımak katilini serbest bıraktı. Firari üç Madımak zanlısının arama listesinde olmadıklarını gördük. Bu üç zanlının yurtdışında olduğu bilindiği halde Türkiye’deki adreslerinde arandılar. Dava zamanaşımına uğradığında ‘Milletimize hayırlı olsun’ diyecek kadar devleti yönetenler ileriye gitti.” da işlem yapılacağı belirtilirken Hıfzıssıhha Kanunu’nun 282’nci maddesine göre 3150 TL, Kabahatler Kanunu’nun 32’nci maddesince 392 TL para cezası uygulanacağını bildirdi. Ayrıca valilik yazısında Türk Ceza Kanunu’nun “Bulaşıcı hastalıklara ilişkin tedbirlere aykırı davranma” başlıklı TCK 195’inci maddesi gereğince alınan kararlara uymayanlara 2 aydan 1 yıla kadar hapis cezası ile dava açılacağını belirtti. Taleplerimiz değişmedi Madımak Katliamı Anma Komitesi ve Pir Sultan Abdal kültür Derne ği Sivas Şube Başkanı Hidayet Yıldırım, “Taleplerimiz değişmedi. Madımak hâlâ utanç müzesi yapılmadı. Oluşturulan anı köşesinde Madımak’ı yakmaya gelenlerin isimleri en başta hâlâ yazılı duruyor. Madımak katili affedilmiş, Sivas’ta normal yaşantısını sürdürüyor. Arananlar bulunamıyor ama Cafer Erçakmak’ın öldükten sonra emniyete yakın bir mesafede oturduğu ortaya çıkıyor. Adalet yerini bulmamış, katliamın perde arkası aydınlatılamamıştır. Madımak yangını yüreklerde, insanım diyenlerin bilincinde hala sürüyor” dedi. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] Hakkâri şehidi uğurlandı Hakkâri Yüksekova’ya bağlı Esendere beldesinin Tuğtepe üs bölgesinde, PKK’li teröristlerce İran yönünden açılan taciz ateşi sonucu Piyade Sözleşmeli Onbaşı Recep Durak (23) şehit oldu, 2 asker de yaralandı. Hakkâri Dağ ve Komanda Tugay Komutanlığı’nda düzenlenen törenin ardından şehidin cenazesi Elazığ’ın Maden ilçesindeki baba evine getirildi. Helallik alınırken şehidin annesi Nezahat Durak ile kardeşleri ve yakınları tabuta sarılarak gözyaşı döktü. Şehidin cenazesi, memleketi Diyarbakır’ın Ergani ilçesine bağlı Gözekaya köyünün camisinde kılınan cenaze namazının ardından toprağa verildi. l Haber Merkezi BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 23 4 5 6789 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Geniş bir 1 G Ü M G Ü M S İ görüş açısı 2 Ö R Ü S A B U K sağlamak için 3 Z E T A R U M İ yüksek bir yere yapılan bahçe köşkü... Altın elementinin simgesi. 2/ Doğaya yö 4 5 6 7 8 EMAR E T OR T İ İ SOT C M ANALOJ İ EŞK TOP İ K NE Mİ SAL nelik gezileri 9 Ş A İ R N E M içeren turizm etkinliği. 3/ “Mısır anasonu” da denen ve tohumlarından kekik kokulu bir yağ elde edilen otsu bitki. 4/ Meslek... Cana yakın, uysal. 5/ Pasak... Sabahattin Ali’nin bir öykü kitabı. 6/ Tahıl tanelerinden yapılan Alman damıtık içkisi... Yeteneği ve saygın lığıyla ünlü kadın şarkıcılar için kullanı lan sözcük. 7/ Kişinin öz benliği... Zaman öldürmeye dönük sohbet. 8/ Yabani kuş konmaz bitkisine verilen ad. 9/ Şöhret... Tarihöncesi dönemlerde Kuzey Hindistan ve İran’da yaşayan bir halk. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Koyun ya da keçi yavruladığında çobana verilen bahşiş. 2/ Halk dilinde sütlaca veri len ad... Tanrı. 3/ Briçte roberi oluşturan iki bölümden her biri... Kır koşusu. 4/ Seyrek dokunmuş bir tür kumaş... Panama’nın plaka kodu. 5/ Dinsel törenlerde güzel ve hoş bir koku vermek için yakılan maddeleri... Büyük demiryolu durağı. 6/ İki nicelik arasındaki bağıntı... Pazar ya da panayır kurulan gün. 7/ Bir adın ya da sözcüğün baş harfi. 8/ Azerbaycan’ın plaka kodu... Peru mutfağına özgü, karides, midye gibi deniz ürünleriyle yapılan bir yemek. 9/ İstek, arzu... Muğla Marmaris karayolunda bir dağ geçidi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle