26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ DOLAR [email protected] AVRO STERLIN FAİZ TASARIM: SERPİL ÜNAY BORSA 11 25 HAZİRAN 2020 PERŞEMBE ALTIN CUMHURİYET ALTIN 24 AYAR 6.8710 0.2 kuruş 7.7250 4 kuruş 8.5680 2.2 kuruş 8.94 Sabit 114.449 889 puan 2632.33 7.39 lira 390.02 1.01 lira Ekonomik küçülme ve Türk Lirası’ndaki değer kaybı kredi piyasasını olumsuz etkileyecek ‘Batık’ yüzde 20’yi aşar S&P, Türk bankalarının diğer gelişen ülkelere kıyasla yüksek şirket borçları gibi baskı yaratan unsurlarla karşı karşıya olduğunu belirtti ve sorunlu kredi uyarısı yaptı. Kredi derecelendirme kuruluşu S&P Global Ratings Türki bankacılık sektöründeki sorunlu kredilerin 2021’e kadar yüzde 20’yi aşacağını tahmin etti. Sebep olarak ekonomik küçülme ve TL’deki değer kaybı gösterildi. S&P sektörde takipteki alacak (NPL) oranının son verilere göre yüzde 4.6 ile görece düşük düzeyde olmasına rağmen Türkiye’deki bankaların, diğer gelişmekte olan ülkelere kıyasla yüksek şirket borçları gibi baskı yaratan unsurlar ile karşı karşıya olduğunu belirtti. Açıklamada, “Kredi Garanti Fonu ve son dönemde kamu bankaları üzerinden hızla kredi verilmesine ek olarak dövizle borçlanma oranının çok yüksek olması gibi spesifik nedenler riskleri artırıyor” denirken, döviz kredilerinin toplama oranının yüzde 37’ye yakın olduğu ifade edildi. Bağımsızlık uyarısı Açıklamada “2021 yılına kadar NPL’lerin yüzde 1112’ye yükselmesini, Eylül 2019’da yüzde 10 olan sorunlu kredilerin (NPL ve yeniden yapılandırılan krediler) yüzde 20’yi aşmasını bekliyoruz” ifadesi yer aldı. S&P ayrıca, Türkiye’de kuvvetler ayrılığı ilkesinin zayıf durumda olduğunu ve bu nedenle TCMB ve BDDK’nin aldığı kararların kalitesi ve bağımsızlığına yönelik soru işaretleri oluştuğunu ifade etti. MSCI’ya göre, yatırımcı erişimi açığa satış ve hisse senedi borç/ödünç verme yasaklarının getirilmesinden olumsuz etkilendi. ‘Türkiye endeksten çıkarılabilir’ En büyük endeks sağlayıcısı MSCI, hisse senetleri piyasasına kurumsal yatırımcı erişiminin daha da zorlaşması durumunda Türkiye’nin gelişmekte olan ülkeler endeksinden çıkarılabileceği, bir alt endekse düşürülebileceği uyarı sında bulundu. Dünya çapında endeks izleyen fonların büyük bölümü MSC’ye bakarak portföylerini belirliyor. Bir ülkenin endeksten çıkarılması veya endeks içindeki ağırlığının azaltılması yatırımcıların çıkmasına neden olabiliyor. ‘Dünya ekonomisi yüzde 4.9 küçülür’ IMF, nisan ayında bu yıl için yüzde 3 açıkladığı küresel ekonomide küçülme tahminini, Covid19 etkilerinin beklenenden daha olumsuz olduğu gerekçesiyle yüzde 4.9’a yükseltti. Türkiye tahmini (%5 küçülme) değiştirilmedi. Sanayide üretim hareketliliği Mehmet Nuri Ersoy Rezervasyonlar 2021’e kaydı Yerli turist tarafındaki hareketliliğin temmuzda hızlanacağı öngörülürken, yabancı turist tarafındaki umutlar 2021’e kaldı. Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, “Tatilini iptal eden yabancı turistlerin büyük bölümü, rezervasyonlarını 2021’e çevirdi” dedi. “Fakat bu, çok iyi bir şey” diyen Ersoy, “Çünkü 2020’de seyahat etmekten vazgeçen yabancı turist başka ülkeye gitmiyor, yine Türkiye’de aynı tesiste tatilini 2021 olarak revize ediyor” diye konuştu. Ersoy ayrıca, iç turizmde ileriye dönük günlük rezervasyonların geçen seneye göre yüzde 50’yi geçtiğini kaydetti. l AA Baba harcaması ortalama 864 lira Küresel koronavirüs salgını nedeniyle online alışverişlerde yükseliş sürerken, bu yıl Babalar Günü’nde de hediyeleri internetten aldık. PayTR’nin açıkladığı verilere göre Babalar Günü’nde ortalama harcama tutarı geçen yıla göre 234 TL artarak 864 TL olurken, en çok harcama yapılan şehirler sırasıyla İstanbul, İzmir ve Ankara oldu. En yoğun alışveriş yapılan saat dilimi ise 17.0018.00 arası oldu. PayTR Genel Müdürü Tarık Tombul, konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede “Bu yıl Babalar Günü haftasında geçen yıla kıyasla önemli artışlar gözlemledik” dedi. En çok harcama ve artış teknoloji ürünlerinde. l Ekonomi Servisi Çaykur’dan ‘kalite’ çıkışı Bu yıl salgın nedeniyle yabancı işçilerin çay hasadına gelememesinin üretici için fırsat oluşturduğu, bunun da kuru çay kalitesini artırdığı ileri sürüldü. Çaykur Genel Müdür Vekili Yusuf Ziya Alim, Covid19 sürecinde üreticinin kendi çayını kendisinin toplamasının yaş çay bahçelerinin sağlığı için iyi olduğunu, kuru çay kalitesini de artırdığını savundu. Bölgedeki ziraat odaları ise yıllardır hasada gelen Gürcü işçilerin bu yıl gelemeyecek olmasının verimde ve rekoltede düşüş yaratacağı konusunda endişelerini dile getirmişti. l Ekonomi Servisi İsmail Gülle Adnan Bali Bankaların ihracat kredileri 2018 Nisan’da 116 milyar TL iken, 2020 Nisan’da 196 milyar TL’ye çıktı. İş’ten 95 bin ihracatçıya 500 milyon dolarlık kredi İş Bankası ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), pandemi sebebiyle zora giren ihracatçıya finansman desteği sağlayabilmek amacıyla işbirliğine gitti. Dün imzalanan protokol kapsamında İş Bankası, TİM’e üye 61 birlik ve 95 bin ihracatçıya TL ve döviz cinsinden toplam 500 milyon dolarlık nakdi kredi paketi sundu. Her firma azami 150 bin dolarAvro veya 1 milyon TL’lik kredi kullanabilecek. Döviz kredisinin faizleri, 1 yıl vadeli dolar kredilerinde yıllık yüzde 2.40, Avro kredilerde yıllık yüzde 1.15 olacak. İş Bankası için “yağmurlu günde şemsiye veren bir banka” nitelemesi yapan TİM Başkanı İsmail Gülle, “Kadın girişimci ihracatçılar, kullanacakları dolar cinsinden krediler için yüzde 2.25; Avro cinsinden kredileri için ise yüzde 1 gibi daha avantajlı faiz oranlarına tabi olacak” dedi. “Salgının gidişatına dair belirsizlikler, dış talebin kırılganlığı riskini de beraberinde getiriyor” diyen Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali ise, “Ancak yılın ikinci yarısıyla birlikte ihracat performansımızın koşullar paralelinde güçleneceğini öngörüyoruz. İhracattaki konumumuzu güçlendirecek desteği vermeye devam edeceğiz” diye konuştu. l Ekonomi Servisi Büyüme istihdam yaratmıyor MEHMET İNMEZ Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Başkanı Ender Yorgancılar, dün “EBSO 100 Büyük Sanayi Kuruluşu”nu açıkladı. Bu amaçla düzenlenen toplantıda güncel değerlendirme yapan Yorgancılar, “İşsizlik 2010’dan bu yana yüzde 10.5’ten yüzde 3.8’e geldi. Bizim büyüme ve üretim şeklimiz maalesef istihdam yaratmıyor” dedi. Yatırımların da bir önceki yıla göre yüzde 12.4 gerilediğini ifade eden Yorgancılar, şu vurguyu yaptı: “Firmalar ellerindeki ekipmanlarla günü geçiştirmeye çalıştılar. Konkordato ilan edilmesinin de kolaylaştırılması, alacaklarda sorun yaşanmasına neden oldu. İhracatçılar ise kur artışlarından kaynaklı avantaj nedeniyle bu krizden en az hasarla çıktı.” Üretim ve ihracatın Türkiye’nin geleceği olduğunu açıklayan Yorgancılar, ayrıca ArGe’ye yatırım anlamında hâlâ binde 35 civarında bir pay aldığını hatırlatarak yüksek katma değerli üretim için daha çok yol alınması gerektiğini ifade etti. l İZMİR İmalat sanayiinde, geçen nisan ayında yüzde 61.6’ya düşen kapasite kullanım oranı haziran ayında yüzde 66’ya yükseldi. Ekonomik sorunlara eklenen Covid19 salgınından büyük yara alan ve geçen nisan ayında yüzde 33.3 üretim kaybı yaşayan imalat sanayiinde, “normalleşme” adımlarıyla haziran ayıyla birlikte bir hareketlenme başladı. Merkez Bankası tarafından haziran ayıyla ilgili dün açıklanan kapasite kullanım oranı (KKO) da bu durumu teyit eder nitelikte. İmalat sanayii genelinde KKO, bir önceki aya göre 3.4 puan artarak yüzde 66’ya çıktı. KKO nisanda en düşük seviyeye inerek yüzde 61.6, mayısta ise yüzde 62.6 olmuştu. Ayrıca haziranda mevsimsel etkilerden arındırılmış kapa site kullanım oranı da bir önceki aya göre 3.1 puan artarak yüzde 65.8 oldu. ‘Dayanıklı’ hızlı Önceki aya kıyasla haziran verilerinin detaylarına bakınca, en önemli KKO artışının “dayanıklı tüketim malları”nda olduğu görülüyor. KKO yüzde 45.3’ten yüzde 62.6’ya çıktı. KKO, “tüketim malları”nda yüzde 56.3’ten yüzde 62.4’e, “dayanıksız mallar”da yüzde 58.4’ten yüzde 62.4’e, “ara mallar”da yüzde 64.5’ten yüzde 67’ye ve “yatırım malları”nda yüzde 64.6’dan yüzde 67’ye yükseldi. l Ekonomi Servisi İnşaatçılarda ‘güven’ patladı TÜİK’in “Sektörel Güven Endeksleri, Haziran 2020” raporuna göre, mevsim etkilerinden arındırılmış güven endeksi haziran ayında bir önceki aya kıyasla, hizmet sektöründe yüzde 8.5 (55.5 puan), perakende ticaret sektöründe yüzde 9.3 (86.4 puan) ve inşaat sektöründe yüzde 33.1 (78 puan) arttı. Bu kapsamda, özellikle kamu bankaları eliyle konut dahil bireysel kredilerde başlatılan faiz indirimlerinin inşaat sektöründeki gü vene etkisi büyük olmuş görünüyor. Zaten bu sektörde, bir önceki aya göre “alınan kayıtlı siparişlerin mevcut düzeyi” alt endeksi yüzde 48 artarak 59.1 oldu. Ayrıca Merkez Bankası tarafından yine dün açıklanan reel kesim güven endeksi (RKGE) de haziran ayında bir önceki aya göre 15.7 puan artarak 92.6 oldu. Ayrıca mevsimsellikten arındırılmış RKGE de önceki aya göre 16.3 puan artarak 89.8 oldu. l Ekonomi Servisi Rekabette uzlaşma yolu açıldı Rekabetin korunması hakkındaki kanunda değişiklik öngören yasa, dün Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Düzenlemeyle, Avrupa Birliği (AB) mevzuatıyla da uyumlu olan etkin rekabetin önemli ölçüde azaltılması testine geçildi. Birleşme ve devralma işlemlerinin ortaya çıkaracağı tek taraflı etkilerin ve işbirliği etkilerinin daha sağlıklı değerlendirilebilmesi amaçlanıyor. Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, “Yeni düzenlemeyle Rekabet Kanunumuz AB ve gelişmiş uygulamalarla uyumlu hale getirildi” dedi. Pekcan, Rekabet Kurulu’nun kartelleşme halinde, davranışsal tedbirlerin sonuç vermedi ğinin nihai kararla tespiti du rumunda ilgili tes¸ebbu¨slere ancak “ihlalle orantılı” olma sı kaydıyla yapısal tedbirle rin uygulanabileceğini bildir di. Bu tedbirlere uymaları için de en az 6 ay süre tanınacağı nı ifade etti. Pekcan ayrıca, Rekabet Ku rumu kaynakları nın daha etkin kullanılarak cid di rekabet ihlal lerine yo¨nlendi rilmesine imkân ta nınaca ğını da vurgu ladı. l Ekonomi Servisi Ruhsar Pekcan Avusturyalılara devroluyor Rekabet Kurulu’na, Aras Kargo Yurtiçi Yurtdışı Taşımacılık A.Ş’nin tek kontrolünün, Avusturyalı şirkete devrine ilişkin başvuruda bulunuldu. Kurumun internet sitesinde dün yer alan duyuruya göre, Aras Kargo’nun tek kontrolünün dolaylı olarak Avusturyalı lojistik şirketi Österreichische Post AG tarafından devralınmasına ilişkin başvuru yapıldı. Ortaklık 2013’te kurulmuştu. l Ekonomi Servisi ‘Yeni Osmanlı’dan emperyalist olur mu? Fransa Devlet Başkanı Macron ve Mısır Devlet Başkanı Sisi’nin, AKP Türkiyesi’ni hedef alan açıklamalarından sonra Libya iç savaşının, AKP rejiminin oradaki varlığının geleceği üzerine düşünmek iyice zorlaştı. Aslında vekâlet savaşı İç savaş diyoruz ama Libya’da yaşananları, Doğu Akdeniz’e kadar uzanan, petrol ve gaz havzaları (hatta göç yolları) üzerinde vekâlet savaşları olarak anlamak gerekiyor. Dahası Türkiye ve Arap dünyası ilişkileri açısından bu vekâlet savaşı hidrokarbon havzalarını aşan, Suudi Krallığı’nın sözcülerinin yorumlarına göre, Ortadoğu su kaynaklarını da kapsayan bir alanda hegemonya rekabetine kadar uzanıyor. Karşımızda son derecede karmaşık, bir vekâlet savaşları manzarası var. Küresel hegemonya sisteminin dağılmasıyla da ilgili olan bu manzaranın bir tarafında Birleşmiş Milletler’in desteklediği, Müslüman Kardeşler hareketinin uzantısı, Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti ile eski bir CIA unsuru, Kaddafi rejiminden kalma General Hafter’in liderliğinde Libya Ulusal Ordusu savaşıyor. Dikkatle bakınca görüntünün içine Türkiye, Katar ve İtalya giriyor. Bunların karşısında Rusya, Fransa, Mısır, Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan var. Bakış açısını Doğu Akdeniz’i de içine alacak biçimde genişletirsek resmin içine Yunanistan ve İsrail giriyor. Sonra Tunus, Cezayir gibi kararsızlar da var. Fransa ile Türkiye’nin NATO, Fransa ile İtalya’nın da AB üyeleri olması, Almanya’nın Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti’nden yana eğilmeye başlaması, başlangıçta Hafter’i destekleme eğiliminde olan, ABD’nin giderek ilgisini kaybeder görünmesi, Rusya’nın Suriye’den sonra Libya’da da bir üs edinerek Akdeniz’e yerleşme planları, Türkiye ile silah ve enerji ticareti, resmi iyice karmaşıklaştırıyor. Şimdi dikkatlerin gaz ve petrol açısından önemli Sirte Limanı üzerinde odaklandığını görüyoruz. Bu limanın kaderi, vekâlet savaşlarının geleceğini, Libya’nın bölünme olasılıklarını belirleyeceği düşünülüyor. Ben daha çok, AKP Türkiyesi’ni bu “iç savaşın” içine çeken mantığı merak ediyorum. AKP Türkiyesi, Cumhuriyetin geleneksel “yurtta sulh cihanda sulh” ilkesini terk etti, başka ülkelerin rejimleri, toprakları, kaynakları üzerinde hak iddia etmeye, diğer bir deyişle emperyalist politikalar izlemeye başladı. İyi de neden? Emperyalist sistem Modern emperyalizm, kapitalizmin kriz dinamiklerine karşı devreye giren genişleme eğilimiyle yakından ilişkilidir. Sermaye birikim süreci kendi ekonomisinin sınırlarına sığamayacak düzey ulaştığında, bir aşırı birikim sorunu oluştuğunda, yeni değerlenme alanları (birikim fazlasını yatıracak alanlar, kapasite fazlasını emecek talep) yaratmak (başka ülkelerin ekonomilerini kullanıma, coğrafyalarını kaynaklarını edinmeye uygun biçimde açmak) için devlet (emperyalist refleksler) devreye girmeye başlar. Emperyalist sistemin merkezine baktığımızda, ekonomik ve teknolojik olarak güçlü ülkeler, coğrafyasına sığamayan sermaye birikim süreçleri görürüz. Yeni alanları açan, daha zayıf devletlerin iç ve dış politikalarını şekillendiren hep bu ülkelerin devletleridir. “Yeniden paylaşım” taleplerini, vesayet savaşlarını hatta doğrudan savaşları bu devletlerin “alan açma” süreçleri gündeme getirir. Bu savaşların arkasındaki finanskapital (bankasanayi sermayesi), bu savaşlarda, devlet kontratlarından birikim süreçlerini besleyecek biçimde yararlanır. AKP Türkiyesi’ni bu resmin içine, emperyalist sistemin, sermaye birikim süreci, üretim kapasitesi, sınırlarına sığamayan bir merkez ülkesi olarak yerleştirmek olanaklı değildir. Suriye fiyaskosunun ardında işte bu çelişki var. Bugün ekonomi, “aşırı birikim” sorunu yaşamak bir yana, kaynak sıkıntısı içindeyken, var olan kıt kaynakları ülke içinde, eğitim, sağlık gibi alanlarda, teknolojik bilimsel gelişmeyi desteklemekte kullanmak varken, devri kapanmakta olan hidrokarbon kaynak havzalarını (Ah! Yine toprak rantı saplantısı) ele geçirmek hayaliyle harcamak, “kuyruğunu yiyerek yaşamaya çalışan yılanı” anımsatıyor. Toprak rantı ve haraç üzerinde durmaya göre şekillenmiş, 16. yüzyılda kendi “erkensanayileşme” sürecini dinamitlemiş Osmanlı İmparatorluğu’nu modern emperyalizm yıkmıştı. Düşünmeye değer! HAVELSAN’da Nacar, genel müdürlüğe getirildi Hava Elektronik Sanayii (HAVELSAN) Genel Müdürü Ahmet Hamdi Atalay 11 Ağustos 2015’te başladığı görevinden ayrıldı. HAVELSAN Eğitim ve Simülasyon Teknolojileri Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Akif Nacar, Genel Müdürlük görevini vekâleten yürütecek. Ahmet Hamdi Atalay, görev değişikliği nedeniyle HAVELSAN merkez binasında düzenlenen törende, son 5 yılda hedeflenen pek çok şeyi başarmış olmanın mutluluğu ile ayrıldığını kaydetti. Görevi devralan Nacar, “Ahmet Bey’in bıraktığı yerden bayrağı daha yükseklere taşıma hedefinde olacağız. Bu, bir bayrak değişimi, bize de büyük görevler düşüyor” şeklinde konuştu. l ANKARA/Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle