29 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1619 MAYIS 2020 SALI EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: EMİNE BİLGET KÜLTÜR ‘Yayıncılığın en Buyıl93.yaşınıkutlayanİnkılâp Kitabevi’nin CEO’su Şenorkyan, ZOR GÜNLERI’ salgın sürecinde internette satış oranlarının arttığını ancak toplamda daha az kitap satın alındığını dile getiriyor. Cumhuriyetin ilk yıllarından bu yana eğitim, kültür ve edebiyat türünde yayınlar yapan İnkılâp Kitabevi, 93 yıllık geçmişi ve 20 binin üzerinde kitabıyla Türkiye’nin en kök lü yayınevlerinden biri. 1927’de kurulan İnkılâp, üç nesildir yoluna devam ediyor. Son olarak ise Zülfü Livaneli’ni bünyesine kataORHUN rak ses getiren yayınevinATMIŞ de yaklaşık 20 yıldır CEO görevini sürdüren Aren Şenorkyan ile koronavirüs salgını sürecini konuştuk. n İnsanların koronavirüs salgını nedeniyle evlerine kapandığı bu süreçte kitap okuma/satın alma sayılarında artışlar yaşandı mı? İnternet ve mağaza satışları arasındaki ilişki, kitap söz konusu olduğunda salgın döneminden önce sırasıyla yüzde 25 yüzde 75 gibiydi. Fakat özellikle zincir mağazalar başta olmak üzere çoğu kitabevi kapandı. İnternet siteleri satışlarını bu süreçte yüzde 50 yüzde 100 arasında artırdılar fakat genel tabloya bakıldığında satın alma oranında yüzde 50 civarında bir düşüş bulunuyor. Bunda internet sitelerinin sürece haklı olarak hazırlıksız yakalanmalarının da payı var. Organizasyon gelişiyor ama bu süreçte kitap okunmasının arttığı yönünde yanlış bir algı oluşmasın. Tabii bu bir tatil olmadığı, endişenin de hâkim olması gibi koşullar nedeniyle en azından satışlarda karşılığı olmadı. En çok okunanlar n Peki, kitap okuma alışkanlıklarında normal şartlara göre belirgin bir değişiklik var mı? Yani, hangi kitaplar daha çok satın alınıyor, okunuyor? Her türe ilgi var fakat özellikle içinde bulunduğumuz kötü koşullar nedeniyle olsa gerek psikoloji ve kişisel gelişim kitaplarına ilgi daha fazla... Daha sonra sırasıyla edebiyat, araştırmatarih ve çocuk kitapları geliyor. Bizim en çok satılan kitaplarımız da Aren Şenorkyan şu şekilde: l Konstantiniyye Oteli / Zülfü Livaneli / Sinan Meydan l Olmasa da Olur / Aslı T. Kızmaz l Senin Suçun Değil / Beyhan Budak l Türk Edebiyatından Öyküler 12 / Kolektif l Bin Aşık Yılı Uzakta / Yılmaz Erdoğan l Dikili İlişkiler / Haluk Tatar l Korku Sal Cesur Desinler / Yankı Yazgan l 2020 Şifreleri Çözüyor / Zeynep Turan l Ekrana Yapışan Çocuk / Pedagog Ayşen Oy n Siz bu süreci nasıl yorumlarsınız? Tüm dünyayla birlikte ülkemizi de etki si alan salgından dolayı yayıncılık en zor günlerinden birini geçiriyor. Son yıllarda kitabevleri, ağırlıklı olarak AVM’lerde yer alıyordu. Doğal olarak da salgında çoğu kapalı ve tabii kitabevleri de... AVM’ler açıldı ama kitabevleri açılmadı, bu yüzden satışlarımızda bir değişiklik olmadı. AVM dışındaki kitabevlerinin de bir kısmı zaman zaman açılıyor, geriye kalan çok azı hâlâ açık. İnternet siteleri de böyle bir durumda oluşan yoğun talebe göre organize olmadıkları için kendilerini toparlama aşamasındalar. Yine de güzel işler çıkarıyorlar fakat insanların da internet üzerinden alışveriş yapma alışkanlığı kısa sürede oturacak mı göreceğiz. Hal böyle olunca da özellikle yeni çı kanları sergileyecek internet siteleri dışında çok fazla alan kalmadı. Bu yıl 93. yılını kutlayan bir yayınevi olarak çok geniş bir yelpazemiz var, 44 başlık altında kitap yayımlıyoruz. 20 bin kitaplık arşivimizle okurların bu kötü dönemi, olabildiğince keyifli ve kitaplarla atlatması için üretmeye devam ediyoruz. Yeni roman sonbaharda n Zülfü Livaneli'nin kitaplarıyla ilgili nasıl çalışmalarınız olacak? Zülfü Livaneli bizim hem okur hem de yayıncı olarak çok sevdiğimiz ve değer verdiğimiz bir yazar. Aramıza katılmasından öncelikle hepimiz çok mutluyuz. Çalışmalarımızı bunun bilinci içinde yapıyoruz. Salgın öncesi ve salgın sonrası planlarımızda doğal olarak değişiklikler oldu tabii... Bunun ilk sonucu olarak da Zülfü Livaneli’nin yeni romanı olan “Kaplanın Sırtında” kitabımızı sonbahara ertelemek zorunda kaldık. İnsanlar evlerine kapandıkları için bu değişiklik zorunlu oldu. Salgın dönemi için, gerek Zülfü Livaneli’ye ait yayımladığımız ilk müteakip romanı olan “Konstantiniyye Oteli” kitabı, gerek de diğer yayımladığımız kitaplar için ağırlıklı olarak dijital platformlar başta olmak üzere tanıtımlara yoğunlaştık. Yazılı ve görsel medyada da duyurularımız başladı. Daha önceden yapılan planlar doğrultusunda da çalışmalar devam edecek. MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN MECLIS KONUŞMALARI İnkılâp Kitabevi, 23 Nisan’a denk getirerek Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin gizli ve açık oturumlarında yaptığı konuşmaları (19201938) yayımladı. Tabii en önemlisi bu konuşmaları gençlerin okuyup anlaması. 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nı evlerde kapalı kutladığımız bu olağanüstü dönemde güzel bir okuma seçkisi olmalı. Metinler, gençlerin ve herkesin daha kolay anlaması için sadeleştirilmiş, dönemin söyleyiş özellikleri korunmuş ama anlaşılmayan sözcüklerin günümüzdeki karşılıkları kullanılmış. Ayrıca Meclis’te okunan tezkereler, ilk kaynaklarından yorumsuz olarak bir araya getirilmiş ve kitapta yer alıyor. Ancak bunun ötesinde TBMM’deki o tartışmalar, bir yandan savaş sürer, bir yandan yeni bir ulus ve ülke yapılandırılırken yaşananlar, o kadar ilginç ki, heyecanla okunuyor. Bugün her türlü siyasi tartışma sürerken kapalı olan Meclis o şartlarda açık. Tayinlerden tutun da yabancı ülkelerle pazarlıklara kadar her konu tartışılıyor, bilgi veriliyor. Çünkü orası bakın nasıl algılanıyor: Mustafa Kemal üslubunu beğenmediği Erzurum Milletvekili Avni Bey’le nasıl tartışıyor: “MK: Mahalle kahvesi mi burası? Avni Bey: Milletin Kâbe’sidir. MK: O halde riayet ve hürmet ediniz Kâbe’ye. Avni Bey: Ben hürmetkârım.” TBMM’de bazen sesler yükseliyor, bazen üslup bozuluyor ama birlik devam ediyor. Çünkü bu bir Kurtuluş Savaşı’dır! O koşullarda ülkeyi hep beraber Meclis’le yöneten bir ekip başarılı oluyor. 100 yıl sonra gelinen noktada ibretle okunması gereken bir gerçek tarih… Sadeleştiren ve yayına hazırlayan Kurtuluş Güran. İstanbul’da dolu dolu 19 MAYIS ETKINLIĞI İstanbul Büyük Şehir Belediyesi (İBB) 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nı dijital ortamda kutluyor. Belgesel, film ve tiyatro gösterimlerinden konserlere, gençlik orkestraları festivallerinden satranç turnuvalarına kadar birçok etkinlik paylaşılıyor. Şişli’de bulunan Atatürk Evi, Atatürk’ün Milli Mücadele Dönemi’nde yazdığı mektupların, Bandırma vapuru sürecine dair belgelerin ve fotoğraflar derlendiği “Yürüyelim Arkadaşlar” belgeselini, bugün saat 16.00’da yayımlayacak. “İlelebet... Bir Atatürk Hikâyesi” isimli tiyatro oyunu saat 18.00’de gösterilecek. İBB Orkestralar Müdürlüğü de seçkin repertuvarını “Evden Konserler” ile dinleyicileriyle paylaşacak. Ve Saat 21.00’de balkonlardan İstiklal Marşı okunması için çağrıda bulundu. İZMİR Gençleri Hazine Avı yarışmasına çağırıyor İzmir Büyük Şehir Belediyesi, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nı, “İzmir’de 19 Mayıs” temasıyla, her şehirden, her ülkeden katılınabilecek eğlenceli bir etkinlikle kutluyor. Bugün saat 12.0019.19 arasında yapılacak olan, etkinlik Hazine Avı yarışması! Dijital ortamda çeşitli dosya formatları (resim, video, metin vb.) kullanılarak oluşturulmuş, şifrelerin çözülmesi bekleniyor. İlk şifreyi İzmir Belediye Başkanı Tunç Soyer, sosyal medya hesabından paylaşacak. Ödüllü yarışma hakkında detaylar @izmirbuyuksehirbelediyesi, @izbbkultursanat Instagram sayfalarında! Salgın günlerinde tiyatromuz İstanbul’da bir grup özel tiyatronun bir araya gelmesiyle Haziran 2019’da kurulmuş Tiyatro Kooperatifi. Yönetim kadrosunda yer alan isimler: Iraz Yöntem, Yeşim Özsoy, Ersin Umut Güler, Mert Fırat ve Muharrem Uğurlu. Şu anda, İstanbul’da çeşitli tiyatro topluluklarından oluşan 42 ortağı var Kooperatifin. Türkiye geneline de yayılacak kuşkusuz. Geçen günlerde, Covid19 salgını nedeniyle Tiyatro Kooperatifi tarafından başlatılan “Bizde Yerin Ayrı” destek programı üstüne başkan yardımcısı Yeşim Özsoy’la konuşuyoruz. “Birkaç ay önce, şu an içinde olduğumuz durumu kulağımıza çıtlatsalar herhalde fantezi dünyalarının çok gelişmiş olduğunu düşünürdüm” diyor. Gerçekten de, aylar önce Çin’de çalmaya başlayan tehlike çanlarını uzaklardan dinledik sanki. Ya da dinler gibi yaptık. Sadece biz değil, tüm dünya… Yıllar önce nerdeyse Afrika kıtasının yarısı Ebola’dan kırılırken yaptığımız gibi… Şanslıydık, yırttık! Ama bu kez, göz açıp kapayana kadar sarıverdi dünyayı Covid19. Soluklar kesildi. Ve virüs, beraberinde, hızla büyüyen ekonomik buhranın yıllarca estireceği fırtınaları da getirdi dünyamıza. Tiyatroda fiziksel bir aradalık Salgın günlerinde tiyatromuza dair söyleyecekleri var sanatçının. “Tiyatro tamamen insana dayalı bir sanat dalı” diyor. “Bir heykeltıraş ya da ressamın malzemesi nesnelerken, müziğin ana elementi notalar ve enstrümanlarken, bir edebiyatçının malzemesi kelimelerken bizim ana elementimiz insan. Tiyatro yüz yıllar boyunca canlı olanın, ‘burada ve şimdi’nin, seyirci ve yaratı arasındaki organik bağın bereketinden beslenmiş çok özel bir sanat dalı.” Sanatçı, ayrıca, Türkiye gibi bir ülkede bu sanat dalını seçmenin ayrı bir enerji, tutku ve özveri gerektirdiğinin de altını çiziyor. Hoş, bu topraklarda Yeşim’in saydıkları tüm sanat dalları için geçerli. “Hal böyle olunca Covid gibi vahşi ve yıkıcı bir salgınla karşılaştığınızda en fazla yara alan kitlelerden biri haline geliyorsunuz” diyor sanatçı. “Hem senelerin ve yaşamların özverisi masaya yatırılıyor hem de bizim gibi Devlet, Şehir ve Belediye Tiyatroları denklemi dışında tiyatro yapmak için çabalayan Özel tiyatro olarak tabir edilen tiyatrolar için senelerdir yaşanan problemlerin altı kırmızı ve kalın çizilerek çok daha fazla belirginleşiyor.” Dayanışma kültürünü perçinlemek Bu sorunların üstesinden nasıl gelecek özel tiyatrolar? Normal diyebileceğimiz zamanlarda bile devletin elinin özel tiyatrolara uzandığını söylemek hakça olmaz. Peki, korona günlerinde ileriye dönük düşünceler, beklentiler nelerdir? Bu anlamda, Tiyatro Kooperatifi’nin durduğu yer neresidir? Yeşim Özsoy: “Dünyanın belki hiçbir yerinde olmadığı kadar çok piyasa ekonomisine bağlı olan Özel, ya da benim tercihimle ‘Bağımsız’ diyebileceğimiz tiyatromuz var. Vergi yükünden, bilete dayalı ayakta kalma mücadelesine, hukuksal tanım eksikliğinden, ekonomik destek eksikliğine kadar aklı başında kimsenin ‘normal’ şartlarda girmeyeceği bir alandayız. Hal böyleyken üstüne bir de salgın olunca maalesef alanımız yangın yeri haline geliyor” diyor. Tiyatro Kooperatifi yönetim kurulunun kurmaya çalıştığı üç boyutlu iletişim kanallarından söz ediyor sanatçı: Kültür ve Turizm Bakanlığı ve de Özsoy’un tanımıyla, özel tiyatrolar “tacir” (!) statüsünde olduğu için, Maliye Bakanlığı bunlardan birini oluşturuyor. Belediyelerle olan işbirliği ve özel sektörle ilişkiler diğer iki iletişim kanalı. Umalım ki bu kanallarda tıkanıklık yaşanmasın! Tiyatro Kooperatifi’nin başlattığı “Bizde Yerin Ayrı” kampanyasının amacını da şöyle izah ediyor sanatçı: “Sadece kamuya bağımlı kalmamak için seyircimize ve tiyatroyu destekleyen değerli kurumlara seslendiğimiz yeni projemiz bu. Tiyatronun seyircisiyle ve tiyatrolarımızı destekleyecek kurumların varlığıyla ayakta durabileceği bilinciyle attığımız bir adım. Bu kampanyada şimdiden gelecekteki oyunlarımıza davetiye almak mümkün.” Evet, umutları yeşertmenin ötesinde dayanışma kültürünü perçinleyen bir girişim “Bizde Yerin Ayrı”.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle