28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: ECE KURTULUŞ DURSUN 15 19 MAYIS 2020 SALI 19 Mayıs, milli dış politika ve yön kaybı Bugün 19 Mayıs. Mustafa Kemal Atatürk’ün, Kurtuluş Savaşı’nı başlatmasının 101. yıldönümü. Hepimize kutlu olsun. Salgın hastalık nedeniyle getirilen sokağa çıkma yasağından dolayı evden çıkamadığımız, ay yıldızlı al bayraklarımızla meydanlarda buluşamadığımız bugün, hep birlikte Milli Mücadele’nin dış politikasını ve dış politika mirasını ele alalım. Günümüzde, o geleneğin çok uzağında olduğumuzu unutmadan, tarihsel ve güncel olanı birlikte tartışalım... Marx, “Her savaş, aynı zamanda bir iç savaştır” der. O nedenle savaşın, hele de savaşla iç içe geçmiş olan devrimin önderi, çok kararlı olmak zorundadır. O nedenle Atatürk, hem emperyalist düşmana hem onun ülke içindeki uzantılarına karşı tetiktedir hep. Gerek dünya, gerek Osmanlı tarihinden gerekli dersleri çıkaran Atatürk, dış politikada da gerçekçidir, akılcıdır. İdeolojik olarak antiemperyalisttir. Tam bağımsızlıkçıdır. Moskova ile dostluğu önemsemiştir. Arap ülkelerinin kendi aralarındaki sorunlara ve içişlerine karışmamıştır. Bölge merkezli dış politikayı savunmuştur. Balkan Antantı (1934), Sadabat Paktı (1937) bunun somut örnekleridir. Bölge ve dünya dengelerini çok iyi gözeterek kotardığı Montrö Boğazlar Sözleşmesi (1936) ve “Hatay benim şahsi meselemdir” dediği, anavatana katılması için her türlü girişimi yapıp ortamı hazırladığı ve maalesef anavatana katılmasını (1939) göremediği büyük diplomatik başarısını da unutmayalım. İşte böyle bir dış politika felsefesi ve hariciye geleneği vardır Türkiye’nin. Peki, bugün nasıl? İşte bu sorunun yanıtı acı vericidir. Dış politikadaki yön kaybı Dış politikanın saptanmasında birinci dereceden etkili olması gereken, Cumhuriyetten bu yana yetiştirdiği yetkin Hariciyecilerle bilinen bakanlık, etkisizdir. Devre dışıdır. Kurumsal belleği ve birikimi yok sayılmaktadır. Çok sayıda büyükelçi, artık bakanlık dışından atanmaktadır ki aralarında başka devletlerin yurttaşı olanlar vardır. Acıdır.     Dış politikanın saptanmasın da, katkısı alınan çok önemli bir kurum, Ciheti Askeriye de etkisini yitirmiştir. Emperyalizmin uzantısı olan casusluk ve terör örgütü FETÖ’nün verdiği zarar büyüktür. Sonrasında da kurumsal geleneğin tasfiyesi, komuta yapısının bozulması, askeri okulların ve hastanelerin kapatılması, tartışmalar, iç çekişmeler, tasfiyeler, milletin gözbebeği olan milli orduya zarar vermiştir. Son olarak Tümamiral Cihat Yaycı’nın istifasıyla yaşananlarla da, bir kez daha açığa çıkmıştır bu durum. Dış politikanın saptanmasında, yıllarca önemli bir kurum olarak bilinen Milli Güvenlik Kurulu da işlevini büyük ölçüde yitirmiştir. Bu savrulma ve yön kaybından, elbette iktidar sorumludur. Ama muhalefet de bundan payına düşeni fazlasıyla almıştır. Yıllarca, dış politika kadrolarının yetkinliğiyle dikkat çeken, çok başarılı Hariciyecileri bünyesine katıp, çok başarılı dışişleri bakanlarını bünyesinde bulunduran ana muhalefet partisi de son günlerde yanlış bir yönelim içindedir. Cumartesi günü bu sütunda yazıldığı üzere, CHP’nin Hariciye kökenli dış politika kurmayı Ünal Çeviköz’ün açıklamaları, bunun kanıtıdır. Parti içinden, eski diplomatlardan, dış politikaya vâkıf emekli komutanlardan, bu alanın uzmanlarından gelen mesajlar da bu acı durumu ortaya koymaktadır. Partinin, işgal altındaki adalarla ilgili, şimdiye dek izlediği doğru siyasetin tam aksini dillendirmesi, vahimdir. Çeviköz’ün milletvekillerine yolladığı bilgi notunun, partinin yetkili organlarında tartışılmaması; dışişleri bakanlığı yapmış, diplomasi kariyerinden sonra partiye katılmış isimlerden oluşan danışma kurulunda ele alınmaması, endişe vericidir. Çeviköz, bu açıklamayı genel başkanından habersiz yapamayacağına göre, işleyişte bir aksaklıktan öte, anlayışta bir değişim söz konusudur. Mesele de budur. İktidardan sonra muhalefetin de, Yunanistan işgali altındaki Türk adalarına sahip çıkmaktan vazgeçmesi, üstelik bunu yapan partinin de Atatürk’ün partisi olması, inceden inceye incelenmesi gereken bir durumdur. Barışlar’ın avukatları, başsavcı ve başsavcı vekilini HSK’ye şikâyet etti Masumiyet karinesini ihlal SEYHAN AVŞAR OdaTV Sorumlu Haber Müdürü ve Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Terkoğlu ile OdaTV Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan’ın avukatları, dosyada gizlilik bulunmasına karşın bilgi ve belgelerin yandaş gazetelere sızdırıldığını, müvekkillerinin masumiyet karinesinin ihlal edildiğini belirterek şikâyette bulundu. Hâkimler ve Savcılar Kurulu’na (HSK) verilen şikâyet dilekçesinde, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan, başsavcı vekili Hasan Yılmaz ve savcılar Y.E. ile Y.A.K. hakkında soruşturma başlatılması istendi. HSK Başkanlığı’na gönderilen dilekçede, Terkoğlu ve Pehlivan hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’nca başlatılan soruşturma kapsamında, İstanbul 3. Sulh Ceza Hâkimliği’nin kısıtlama kararı verdiğine dikkat çekildi. Dilekçede, dosya avukatlarının ulaşamadığı bilgi ve evrakların bazı gazetecilerle paylaşıldığı ve bir kısım gazetenin internet sitesinde haberleştirildiği aktarıldı. ‘Gizliliği ihlal ettiler’ Soruşturma savcısı Y.E. tarafından aynı dosyada şüpheli sıfatıyla ifadesi alınan E.E’nin olaya ilişkin lehe detaylara yer verilen ifadesi Pehlivan Terkoğlu nin yine avukatlarla paylaşılmadığının aktarıldığı dilekçede özetle şu ifadeler yer aldı: “Kısıtlama kararları sebebiyle şüpheli müdafiilerinin haberdar olmadığı bilgi ve evrakı, Sabah ve Hürriyet gazeteleri ve Demirören Haber Ajansı ça lışanlarına servis ederek soruşturmanın gizliliğini ihlal eden ve masumiyet karinesine aykırı hareket eden soruşturma savcıları ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı ve başsavcı vekili hakkında Kurulunuz tarafından soruşturma başlatılmasını talep ederiz.” ‘Darp’ Meclis’te... CHP’li Utku Çakırözer, Pehlivan’ın Silivri Cezaevi’nde bir infaz memuru tarafından darp edilmesine ilişkin görüntüleri Meclis’e taşıdı. Çakırözer, Adalet Bakanı’nın yanıtlaması istemiyle verilen soru önergesinde, “Hem sorumlular hem de üstünü örten savcılar için gereğini yapacak mısınız” diye sordu. ‘ŞIDDET ÇAĞRILARINA TAVIZ VERMEYECEĞIZ’ RTÜK BAŞKANI ŞAHİN GERI ADIM ATTI Sevda Noyan’ın yurttaşlara yaptığı ölüm tehdidi “Noyan’ın söylemleri RTÜK ilkeleri bakımın nin ardından “Çok büyütü dan asla kabul edilemez. İl lecek bir konu değil” açık gili uzman raporu Üst Ku lamasında bulunan RTÜK rul gündemine geldiğinde Başkanı Ebubekir Şahin, RTÜK olarak söz konusu geri adım attı. İlk günden söylemlerin bir televizyon beri Noyan’ın ifadelerinin da yayımlanmasının gere kabul edilemez olduğunu ği ne ise yapılacaktır. RTÜK söylediğini savunan Şahin, Ebubekir Şahin sanki bunları mazur görü “Hukuk dışı çağrılar ve şid yormuş gibi önyargıyla pro deti teşvik, taviz veremeyeceğimiz paganda yapanlara karşı ‘Kimsenin kırmızı çizgilerimizdendir. Kimse büyütmesine gerek yok gereği yapı nin kuşkusu olmasın daha önce pek lır, alacağımız kararlarla darbe se çok örnekte olduğu gibi RTÜK, ku vicileri sevindirmeyelim’ mealinde ruluş amacına uygun olarak ilk top konuşsam da halen bu süreci fark lantısında gereğini yapacak” dedi. lı noktalara çekmeye çalışanlar ol Şahin, sosyal medya hesabından duğunu üzülerek ve ibretle görüyo yaptığı açıklamada şunları kaydetti: rum” l ANKARA / Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle