16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: CAFER KURT / BURAK YURTTAŞ TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 5 7 NİSAN 2020 SALI Soyan dışarıya, CHPLIDERI MECLİS’TE GÖRÜŞÜLECEK yazan içeriye INFAZ DÜZENLEMESINE ÇOK SERT TEPKI GÖSTERDİ: CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM Genel CHP’nin dünkü MYK toplantısında infaz düzenlemesiyle ilgili de değer Kurulu’nda ele alınacak in lendirmeler yapıldı. Ceza faz düzenlemesinin bu haliyle Meclis yoluyla hırsız MAHMUT evlerinde 80 bin uyuştuLICALI rucu, 45 bin hırsızlık, 37 ların heykeli bin terör, 32 bin cinayet, ni dikme çabası 32 bin yaralama, 27 bin gasp, 22 olduğunu belir bin cinsel suç, 3 bin mala zarar, terek “Yasa bu 3 bin dolandırıcı, 3 bin de orga haliyle vicdan nize suç örgütü suçlarından hü sızdır, adaletsiz kümlü bulunduğu ifade edildi. dir. Ya vicdanlı ve Düzenlemenin mevcut haline adaletli bir yasaya tepki gösteren Kılıçdaroğlu’nun dönüştürülür ya da toplantıda şu değerlendirmeleri karşısında bizi bulur yaptığı öğrenildi: lar” diye ko Düzenleme örtülü af: Kendisi nuştu. bir af kanunu olan böyle bir dü zenleme ile yolsuzluğun kita bını yazan Murat Ağırel 3 yıl hapiste tutulacak, Ağırel’in ki Kılıçdaroğlu tabını yazdığı yolsuzluk yapan memur ceza almadan serbest kalacak. Bunu hiçbir vicdan kabul etmez. Bu düzenleme örtülü aftır. Hırsızların heykelini dikmektir: Devleti soyanları yazanlar içeride, soyanlar dışarıda. Bu düzenleme devletin kendi eliyle, yani Meclis yoluyla hırsızların heykelini dikme çabasına dönüşür. Erdoğan çıksın, anlatsın: Yasa özgür medyayı sansürlemek için getiriliyor. Bunu nasıl kabul ederiz? Erdoğan çıksın, savunsun. Bir anlatsın bakalım. Rüşveti yazan gazeteciyi neden hapse atıyor, soyanları neden bırakıyor? Bu, devleti soyanların affıdır. Usulsüzlüğe kılıf hazırlanıyor: Basın İlan Kurumu havuz medyasının finansmanı gibi kullanılıyor. Basın İlan Kurumu ilanı al mayan gazeteler cezaevlerine girmeyecekmiş. O gazeteler biliyoruz ki muhalif gazeteler. Basın İlan Kurumu’nun usulsüzlüğüne bu yasayla kılıf hazırlanıyor. Soyguncuları bırakmak istiyorlar: Cezaevindeki insan devletin teminatı altındadır. Onun hastalanmamasını devlet sağlamalıdır. Mazeret ile yapılanın alakası yok. Muhaliflere en üst düzeyden ceza vermek; soyguncuları, rüşvetçileri dışarı bırakıp onları yazanları hapse atmak istiyorlar. Karşısında bizi bulur: Yasaya karşı değiliz. Biz yasaya vicdan ve adalet koymak istiyoruz. AKP bunu kabul etmek istemiyor. Yasa bu haliyle vicdansızdır, adaletsizdir. Ya vicdanlı ve adaletli bir yasaya dönüştürülür ya da karşısında bizi bulurlar. l ANKARA Eski Yargıtay Başkanı Sami Selçuk: Bu af paketidir, geçmişten ders çıkarılmalı ‘AYM’den iptal çıkar’ ALİCAN ULUDAĞ Eski Yargıtay Başkanı Sami Selçuk, AKP ve MHP’nin hazırladığı infaz paketinin “koşullu salıverme” adı altında “af” düzenlemesi olduğunu kaydetti. Selçuk, hazırlanan yasa, bu durumuyla çıkarsa Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) iptal kararıyla koşullu salıverme düzenlemesinin genişleyebileceğini belirtti. İnfaz paketini Cumhuriyet’e değerlendiren Sami Selçuk, Türkiye’de bugüne kadar çıkarılan tek başarılı af çalışmasının, ayrımsız herkesi kapsadığı ve tartışma yaratmadığı için 1950’de çıkarılan af olduğunu söyledi. Selçuk, şunları kaydetti: “1950’de Demokrat Parti iktidara gelir gelmez ayrımsız bütün suçlar affedildi. Daha sonra Cumhuriyetin 50. yılı dolayısıyla bir af çıkarılmak istendi, ancak TBMM’de gereksiz çıkışlarla yasanın tutarlılığı örselendi. Sonuçta affın gerek kapsamının, gerek uygulanmasının belirlenmesinde sıkıntılar yaşandı. Özetle bugüne değin çıkarılan af yasalarının hiçbirisi affın temel kurallarına uygun olmamıştır. Başka ülkelerde de af çıkar. Türkiye sanıldığı ölçekte af yasaları çıkaran bir ülke değildir. Ancak af kurumunun ilkelerine uyularak af yasalarını çıkarmayan bir ülkedir. Bu yüzden sorunlar yaşanmaktadır. Sözgelimi, Fransa’da her Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında genellikle bir af çıkar. Ama af kavramının özüne uygun olarak çıkar. Biz ise sorunlar yaratan bir kuruma dönüştüğü için af kurumunu peçelemek amacıyla, varlık nedeninden saptırılarak affa dönüşen koşullu salıverme üzerinden af çıkarıyoruz. Hukukun onaylamadığı çok yanlış bir işlemdir bu. Kendimizi aldatmayalım, üstün olduğunu yineleyip durduğumuz hukukun gereklerine uyalım.” Tasarının şu andaki biçimiyle yasalaştığı takdirde “büyük açmazlar yaratacağını” vurgulayan Selçuk, “Yasa bu biçimiyle çıkarsa büyük olasılıkla AYM’nin önüne gelecektir. YM’nin iptal kararı vermesi de kimseyi şaşırtmayacaktır. Geçmişten dersler çıkarılmalı, hukukun ilkelerine, kavramlarına, kurumlarına uyularak yasalar düzenlenmelidir. Yok yasa, yap yasa anlayışıyla değil” dedi. Hukuk profesörleri uyardı: Öngörülmeyen sonuçlar doğar Türkiye’nin önde gelen üç ceza hukuku profesörü İzzet Özgenç, Adem Sözüer ve Mahmut Koca, infaz paketine ilişkin hazırladıkları 15 sayfalık değerlendirmede iktidara uyarılarda bulundu. İnfaz Kanununun geçici 6. maddesiyle, 30 Mart 2020 tarihine kadar işlenen suçlardan dolayı koşullu salıverilmesine üç yıl veya dört yıl kalanların, hatta bazı hallerde ne kadar kalırsa kalsın infaz kurumundan çıkmasına izin verildiği anlatılan yazıda, “Bu düzenlemelerin, içerdiği istisnalar ve bu istisnaların belirlenmesinde suçların niteliği, ağırlığı gibi kriterlerin gözetilmemesi ve aranan diğer koşullar nedeniyle özel af niteliği ağır basan bir şekle dönüştüğü görülmektedir” denildi. Yazıda, “Teklifle oluşturulan karmaşanın uygulamada önemli sorunlara yol açacağı görülmektedir ve yasalaşmadan düzeltilmesi zorunludur” eleştirisi yapıldı. “Cezanın ayrı bir infaz biçimi haline getirilen, temel sorunları örten, öteleyen ‘denetimli serbestlik yoluyla infaz’ üzerinden cezaevlerindeki nüfusu azaltmak yerine, bu soruna kalıcı çözümler bulunması gerektiğine” işaret edilen yazıda, şu ifadeler kullanıldı: “Kalıcı ve geçici hükümlere konulan istisnalar, ceza infaz kurumlarını normal seviyesine getirmekten uzaktır. Bu düzenlemelerde aynı hukuki değeri koruyan ve haksızlık muhtevası itibarıyla birbirine yakın olan suçlardan dolayı farklı işleme tabi tutulmanın anayasadaki eşitlik ve hukuk devleti ilkeleri bakımından sorun oluşturacağı ve AYM tarafından iptal edilebileceği ihtimali göz önünde tutulmalıdır. Düzenlemelerin genişlemesi nedeniyle öngörülemeyen durumlarla karşılaşılması mümkündür.” l ANKARA Tutukluluk kararlarına yeniden itiraz edildi Pehlivan Terkoğlu HUKUKA AYKIRI KARAR SEYHAN AVŞAR Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan OdaTV Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan ve Sorumlu Haber Müdürü, gazetemiz yazarı Barış Terkoğlu’nun 2 Nisan’da görülen tutukluluk incelemesinde mahkemenin tutuklululuğa devam kararı vermesine itiraz edildi. Terkoğlu ve Pehlivan’ın avukatları tarafından İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliği’ne sunulan itiraz dilekçesinde, 2 Nisan’da yapılan tutukluluk incelemesinin “usuli bir prosedürün” yerine getirilmesinden öteye gidemediğine dikkat çekilerek “Bu durum adalete güven noktasında kaygı vericidir” denildi. Tu tukluluk incelemesinin duruşma açılarak yapıldığı ancak avukatlara haber verilmediğine dikkat çekilen dilekçede, bu durumun hukuka aykırı olduğu vurgulandı. Tutukluluğa devam kararında her müvekkil için delil durumunun ayrı ayrı incelenmesi gerekirken “genel geçer, somut gerçeklikten uzak” gerekçeler ile karar verildiği belirtildi. Kararda, “şüphelilerin kaçma ve saklanması hususunda kuvvetli şüphenin bulunması” iddiasının da gerekçe yapıldığına dikkat çekilerek, Barış Pehlivan’ın 5 Mart 2020 tarihinde savcılığın çağrısı üzerine ifade vermek için bizzat adliyeye geldiği aktarıldı. “Delillerin toplanmamış olması”nın da tutuk luluk halinin devamına gerekçe yapıldığına işaret edilen dilekçede, Terkoğlu ve Pehlivan’ın ev ya da işyerinde herhangi bir arama ya da el koyma kararı verilmediği anlatıldı. Dilekçede, “Müvekkilimizle ile igili soruşturma makamı delil toplama işlemi dahi gerçekleştirmemişken itiraza konu kararda bu gerekçelerin kabulü mümkün değildir” denildi. Dilekçede AİHM ve Anayasa Mahkemesi’nin basın ve ifade özgürlüğü konusunda vermiş olduğu kararları sıralanırken, koronavirüs salgınına de değinilerek cezaevlerindeki ciddi sağlık riskleri anımsatıldı ve tahliye kararı verilmesi istendi. l İSTANBUL CHP, infaz paketine kapsamlı bir muhalefet şerhi verdi Muhalifler cezaevlerine girecek MAHMUT LICALI AKP ve MHP’nin ortaklaşa hazırladığı ve TBMM Genel Kurulu’nda ele alınacak infaz düzenlemesine ilişkin CHP muhalefet şerhini yazdı. Yazıda, denetimli serbestlik uygulamasıyla ilgili yapılan değişiklikle muhalif görüş açıklayanlar ya da iktidarın uygulamaları ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı eleştirenlere açılan davalarda verilen cezaların büyük bir kısmının artık cezaevinde geçirileceğine işaret edildi. İnfaz düzenlemesine ilişkin CHP muhalefet şerhi verdi. TBMM Adalet Komisyonu’nun CHP’li üyeleri Zeynel Emre, Tufan Köse, Rafet Zeybek, Turan Aydoğan, Alpay Antmen ve Süleyman Bülbül tarafından hazırlanan 14 sayfalık muhalefet şerhinde özetle şunlar yer aldı: Teklif anayasaya aykırı: Yasa teklifi de kısmi af niteliğindedir. Yasa teklifinde tu tuklu ve hükümlüler arasında keskin bir ayrım yapılması, gerçek suçlularsiyasi (sanal) suçlular arasında ayrımcılık, terör suçlarının tümden kapsam dışı tutulması anayasaya aykırılıkların başında gelmektedir. Bu düzenleme tarzı ile anayasanın başta, yaşam hakkını güvence altına alan madde 17, eşitlik ilkesini güvenceleyen madde 10 ile düşünce, ifade ve basın özgürlüklerini düzenleyen madde 25 ve devamı ile başkaca birçok maddesine aykırıdır. Düşünce suçları af dışında: Teklifin, terör suçlularını kategorik olarak af dışında tutmuş olması da anayasaya aykırıdır. “Terör” suçlarında asıl ölçüt, şiddet öğesi olmalı; şiddet kullanmayan ve şiddete bulaşmayan söz, yazı, slogan ve eylemler, şiddet ve silah kullanımından ayrı tutulmalıdır. Bu düzeltmeler yapılmadığı sürece, teklifin bu şekilde yasalaşması, anayasaya aykırı olacaktır. Anayasal uyarınca af düzenlemeleri nin 3/5 çoğunlukla yasalaştırılması zorunluluğu da teklifin yasalaşıp uygulamaya konulmasının ardından Anayasa Mahkemesi’nin gündemine gelmesi durumunda aykırılık temelinde genişlemesini kaçınılmaz kılacaktır. Muhalifler cezaevine girecek: Getirilecek uygulamanın en net sonuçlarından biri, basit suçlardan kısa süreli hapis cezası alanların da artık cezaevinde girmesi olacaktır. Özellikle sosyal medyada muhalif görüş açıklayanlar ya da iktidarın uygulamalarını, AKP Genel Başkanı ve aynı zamanda Cumhurbaşkanı olan Erdoğan’ın açıklamalarına eleştirel yorum yapanlara sıklıkla açılan soruşturma ve davalar neticesinde verilen cezaların büyük bir kısmı artık cezaevlerinde geçirilecektir. Şu anda 300 bin civarında olan tutukluhükümlü sayısının çok kısa bir zamanda 500 binlere çıkması kaçınılmaz gözükmekte. l ANKARA Prof. Pasteur… Prof. Ovalı… Fransız bilim insanı Louis Pasteur, 1854’te profesör oldu, araştırma laboratuvarına yönetici olarak atandı. Şarbon, kolera, kuduz dönemin belaları arasındaydı. 1871’de laboratuvara girdi, 14 yıllık çalışmanın sonunda bulduğu kuduz aşısı 1885’te 9 yaşındaki bir çocukta denendi, sonuç başarılıydı. 1887’de Pasteur Enstitüsü kuruldu. Pasteur’ün bu başarısının ardından Paris’teki bir konferansta kürsüye gelenlerden biri söze şöyle başlar: “Pasteur’ün şans eseri bulduğu bu aşı…” Öğrencileri tepki gösterir. Salon karışır. Pasteur kürsüye gelir ve şöyle der: “Evet, ben bu aşıyı, şans eseri buldum. Ama unutmayın, bu şans sadece iyi araştırmacılara güler…” Pasteur, yıllarca çalışmasını sürdürürken bir imparatorluk şatosu onun laboratuvar çalışmaları için düzenlenmişti. Bugün korona aşısı geliştirmesi için dünyanın gözünü diktiği yerlerden biri Pasteur Enstitüsü. HHH Türkiye’de ise iyi araştırmacı olmanız yetmiyor. Amacınızı devlete iyi anlatmanız şart… Kimseyi ürkütmemeniz gerekiyor… Yaptığınız çalışmanın ülke yararına olduğunu fazla çaktırmamalısınız… Bir de gereğinden fazla yurtsever olmamaya, böylesi duygularınızı kimseye açmamaya özen göstermelisiniz… Prof. Dr. Ercüment Ovalı’dan söz ediyoruz. 2009’da Ergenekon dalgalarının rektörler, bilim insanları ayağında Prof. Ovalı da gözaltına alınmıştı. O günlerde ben de Silivri’de hücrede tek başıma kalırken bir gardiyan teselli etmişti: “Merak etmeyin, önümüzdeki günlerde mutlaka okumuşyazmış birini tutuklarlar. Sizin yanınıza veririz…” Çok geçmedi; Prof. Fatih Hilmioğlu ve Prof. Erol Manisalı’yla aynı koğuşta, ülke sorunlarını konuşmaya başladık. Prof. Ovalı, 5 Ağustos 2013’te Ergenekon davasında 59 numaralı sanık olarak 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. Önceki gün Prof. Ovalı’yı zamanını çalıp çalmama ikile mi içinde aradım. Söze, “Sayın dava arkadaşım” diye başlayıp sordum: Sizin Ergenekon operasyonları öncesinde bilim insanı olarak işlediğiniz bir suç var mıydı? Şu karşılığı verdi: “2009’un başı gibi anımsıyorum… Gözaltına alınmadan birkaç ay önce stratejik bir plan hazırladım… Türkiye biyolojik bir savaşa hazır değildi. O yıllarda SARS salgını sonrasında dünyada bilim insanları başka virüslerin gelişme olasılığı üzerine çalışıyordu. Biz de böyle bir salgına karşı yapmamız gerekenleri planlamalıydık. Savaş derken yanlış anlaşılmasın, doğal bir salgınla da bir savaş gibi mücadele etmek gerekir…” Prof. Ovalı, o dönem Kızılay’la bu çalışmanın yürütülebileceğini düşünmüş… Bereket, gözaltına alarak daha fazla suç işlemesini önlediler! HHH Prof. Ovalı, o günden bu güne her şeye karşın mücadelesini sürdürüyor. Şimdi kendi tanımıyla “28 kahraman Türk çocuğu” ile laboratuvarda koronaya karşı aşı geliştirmeye çalışıyor. Prof. Ovalı, çalışmasını şöyle özetledi: “Benim laboratuvar ve klinik deneyimim var. İkisini birleştirmek çok önemli. Koronayı yenmiş bir kişinin kanı üzerinden çalışmaya başlamak gerekiyordu. İzin almak beklediğimizden uzun sürdü ama aldık. Türkiye’de şu anda bu salgınla ilgili sonuç alınabilecek otopsi laboratuvarı yok. Bu yanlarına girmeyeyim… Biz başaracağız…” Prof. Ovalı, ayrıntıya girmek istemedi, ama koronavüsün Türkiye’de de görülmesinden hemen sonra bakanlığa başvurup aşı çalışması için izin istiyor. Mart sonunda izin çıkıyor. Geldiğimiz nokta için sadece AKP dönemini suçlarsak yarım olur. 1928’de kurulan Hıfzıssıhha Enstitüsü, verem, kuduz, kolera, tifüs, boğmaca, çiçek aşıları üretti. 1950’de Dünya Sağlık Örgütü’nce bölge influenza (bulaşıcı solunum yolu hastalıkları) merkezi ilan edildi. 1980’lerden itibaren dünyada aşı teknolojisi değişti. Enstitünün bu değişme ayak uydurmasını sağlayacak adımlar atılmadı. Çağı yakalayamadı. AKP de 2011’de kapattı. Şimdi her alanda aklı ve bilimi öne alan bir sistemi konuşma, yaratma zamanı. AKP infaz düzenlemesine komisyonda ek yaptı Tecavüzcüye kısmi af ALİCAN ULUDAĞ TBMM Adalet Komisyonu’nda kabul edilen infaz paketinde, koronavirüs nedeniyle yıl sonuna kadar “izinli sayılacak” hükümlüler arasına kapalı cezaevinde kalan “cinsel suçlar” ve “kasten öldürme”den mahkum olanların da eklendiği ortaya çıktı. AKP’nin verdiği son dakika önergeye göre, kapalı ceza infaz kurumunda yatan ve açık cezaevine geçmesine bir yıl kalan hükümlüler 31 Aralık 2020 tarihine kadar izinli sayılabilecek. İzin hakkından terör ve darbe gibi devlete karşı işlenen suçlular yararlanmayacak. AKP ve MHP’nin hazırladığı infaz teklifinde Covid19 nedeniyle, açık ceza infaz kurumlarında bulunanlar ile açık cezaevine ayrılmaya hak kazanan hükümlüler 31 Mayıs 2020 tarihine kadar izinli sayılacaktı. Salgının sürmesi halinde bu süre, Adalet Bakanlığı’nca her defasında iki ayı geçmemek üzere iki kez uzatılabilecekti. Teklif, 3 Nisan’da Adalet Komisyonu’nda görüşülerek kabul edildi. Ancak görüşmeler sırasında AKP milletvekilleri tarafından bir önerge verildi. Kabul edilen önerge ile Adalet Bakanlığı’nın izin süresini uzatma yetkisi, iki yerine “üç kez” şeklinde değiştirildi. Böylece ek izin hakkı 6 aya yükseltildi. Önergeye göre başta kadına ve çocuğa yönelik olmak üzere cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar, kasten öldürme, hırsızlık, yağma, uyuşturcu, gasp gibi suçlardan hüküm giyen ve “iyi halli” olanlar, açık cezaevine ayrılmalarına bir yıl veya daha az süre kalmışsa açık ceza infaz kurumuna gönderilecekler. Bu kişiler, izni bittiğinde, “üç ayda bir, yol hariç 7 güne kadar” verilen “özel izin” hakkından da yararlanacak. Avukat Hülya Gülbahar, değişikliği eleştirerek “Hiçbir koruyucu tedbir alınmaksızın kadınlar ve çocuklar açısından risk oluşturan suçlular salınacak. Bu düzenlemeyle Berfin Özek’in yüzüne asitli saldırıda bulunan kişi de aftan yararlanacak. Yaraları kapanmayan bir kadın, şimdi saldırganı karşısında bulacak” dedi. ANMA Çifteler Köy Enstitüsü Mezunu, Cumhuriyet Öğretmeni Annemiz, Büyükannemiz ZARIYE KAYHAN’I Geçen yıl bugün (7 Nisan 2019) kaybettik. Acısı ve özlemi her geçen günle artıyor. ECZ. NALAN KAYHAN, PROF. DR. ÖNDER KAYHAN, PROF.DR. FIGEN E. KAYHAN, DR. K. ASENA KAYHAN, PROF. DR. A. KEREM COŞAR, DR. JENNIFER COŞAR, S.SIBEL COŞAR.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle