25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: EMİNE BİLGET 3 7 NİSAN 2020 SALI 70/1 5 0 120/2 0 0 60/1 0 0 70/1 4 0 60/1 3 0 10/1 4 0 110/3 0 40/1 6 0 110/2 0 0 100/2 0 0 60/1 5 0 80/1 3 0 60/2 1 0 140/2 0 0 80/1 8 0 10/1 0 0 90/2 2 0 100/1 8 0 80/1 8 0 80/2 0 0 80/1 6 0 70/1 8 0 TARİHTE BUGÜN 1948: Birleşmiş Milletler’e bağlı olarak Dünya Sağlık Örgütü (WHO) kuruldu. 1978: İstanbul Üniversitesi hukuk fakültesi öğretim üyesi ve gazetemiz yazarı Server Tanilli silahlı saldırıya uğradı. TMSF yönetimindeki Koza Altın, ikinci siyanür göletini yapmak istiyor Kayyım altın peşinde Türkiye koronavirüsle savaşırken TMSF yönetimindeki Koza Altın İşletmeleri, Eskişehir HAZAL Sivrihisar’da yaşam alanlarıOCAK nın yakınına siyanürlü ikinci atık depolama tesisi yapılması için harekete geçti. Mahalleli ayağa kalktı. CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, “Binlerce Sivrihisarlının, Eskişehirlinin yaşamını, hayvanların sağlığını, doğayı, tehlikeye atacak siyanür havuzu için bu acele neden? Havayı, toprağı, suyu, koyunu, kuşu, insanı zehirleyecek adımdan derhal vazgeçin” dedi. NIĞDE’DE IKINCI CEVHER TESISINE ONAY KÖYLÜLER ITIRAZ ETTI KÜBRA KÖKLÜ Niğde’de altın çıkarma tesisindeki havuzun patladığı ve siyanürün toprağa karıştığı iddiaları üzerine açılan davalar sürerken Gümüştaş AŞ tarafından ikincisi yapılmak istenen cevher tesisi projesine “ÇED olumlu” kararı verildi. Yerleşim yerine 450 metre uzaklıkta olan birinci tesiste siyanür ile altın çıkarma üreti mi yapılırken ikinci tesiste ise demir ve çinko çıkarma işlemleri yapılmak isteniliyor. 400 imza toplandı Ulukışla’ya bağlı Tepeköy’ün sakinleri, topraklarının ve sularının siyanür nedeniyle kirlendiğini belirterek yapılmak istenen ikinci tesis için Aksaray İdare Mahkemesi’ne 400 imza ve 4 bin evrak ile itiraz etti. Öte yandan Çevre ve Şehir cilik Bakanlığı Çevre Referans Laboratuvarı’nın, geçen ay siyanür havuzunun patlaması sonucu toprağa ve suya siyanürün karıştığı iddialarına ilişkin analiz raporu hazırladığı öğrenildi. Yeraltı suyu ve sızıntı suyunun analiz sonucunda “İnsani tüketim amaçlı suların korunması hakkındaki yönetmelikte belirtilen sınır değerin tam 17.5 katıdır” denildi. CHP’li Çakırözer (sağda), siyanürlü atık havuzunun yapılacağı alanda. Bütün kente tehdit Siyanürlü atık havuzunun yapılacağı alanı ziyaret eden Çakırözer, gazetemize yaptığı açıklamada, 40 hektar alan içinde 1 milyon 750 bin metreküp kapasiteli atık depolama göleti inşa edileceğini belirterek “Altın madeninin siyanür ile temizlenmesinden sonra ortaya çıkan atıklar bu dev gölete bırakılacak. Bu göletin yapılacağı yer Kaymaz Mahallemizin dibi. Baktığınızda evler gözüküyor. Bu atık havuzu Eskişehir’deki tüm canlılar için bir tehlike oluşturmakta” dedi. ‘Kimse zehir solumak istemez’ Kaymaz Mahalle Muhtarı Bayram Canigür ise 12 Mart’ta Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından gönderilen yazının 31 Mart’ta ulaştığını ifade ederek “Koronavirüs ile mücadele döneminde bu yazı bize geç geldi. Sosyal izolasyon nedeniyle mahallemizde yaşayanları doğru dürüst bilgilendiremedik bile” diye konuştu. Kaymaz Koruma Derneği yöneticilerinden Reha Önen, “Kim evinin kapısının önünde zehir solumak ister? Hayvanlarımız, insanlarımız ölüyor. Sadece yüzde 1’i kendi eceliyle ölüyor. Gerisi hep kanserden. Kapımızın dibine zehirli siyanür göleti yapılmasın” dedi. CUMHURIYET KADINLARI DERNEĞI: Zonguldak nefes alsın Cumhuriyet Kadınları Derneği Zonguldak Şubesi Başkanı Gülhan Çetin, koronavirüsle mücadelede 30 büyükşehirle birlikte araç girişi ve çıkışı yasaklanan Zonguldak’ta, termik santralların faliyetlerinin bir an önce durdurulmasını istedi. “Bırakalım da Zonguldak artık nefes alsın” diyen Çetin, yazılı açıklamada şunları söyledi: “Madenleri ile bilinen Zonguldak, madenci hastalığı olarak bilinen ‘akciğer hastalığı’nı 100 yıldır çekmektedir. Son 10 yıldır, ÇED raporlarına karşın, termik santralların faaliyete geçmesi ile kanser, KOAH, solunum yolları hastalıkları kenti nefes alamaz hale getirmiştir ve bu hastalıklar rekor düzeye çıkmıştır.” l Haber Merkezi Sakarya’da, yurtdışından gelmeleri nedeniyle koronavirüs önlemleri kapsamında yurtlarda bulunan 631 kişi, 14 gün karantina süresinin dolmasıyla evlerine gönderilmeye başlandı. l DHA Karantinadan kaçtı, İstanbul’dan memleketi Rize’ye gitti 1200 km’lik kaçış! Fatih Turan AĞAÇ EVİN BÖYLESİ Trabzon’un Maçka ilçesinde yaşayan 42 yaşındaki Fatih Turan, iki kızının ağaç ev isteğini “Karadenizli yine aklını kullandı” dedirten bir fikirle gerçekleştirdi. Turan, kızları için köydeki evinin önüne demir iskele üzerine kondurduğu 1985 model minibüste yatıp kalkıyor. Özel bir şirkette çalışan Turan, koronavirüs nedeniyle ailesini korumak için minibüste kaldığını söylüyor. l İHA n İSTANBUL’da koronavirüs testi pozitif çıkan ve tedavisinin ardından karantinaya alındığı evinden ayrılarak memleketi Rize’nin Fındıklı ilçesine geldiği belirlenen K.E., (60) yakalandı. Hasta, gözlem altına alınırken kaldığı apartman da karantinaya alındı. n İSTANBUL Bağcılar’da Merkez, Çınar, Kirazlı ve Kazım Karabekir mahallelerinde Covid19 testleri pozitif çıkan yurttaşların ikâmet ettiği 4 bina karantinada. n İSTANBUL Esenyurt’ta ihtiyaç sahibi ailelere 1000’er liralık yardım parasının evlere getirileceğinin açıklanmasına karşın bazı yurttaşlar, dün PTT önlerinde yoğunluk oluşturdu. Sosyal mesafe kurallarına uyulmadı. n ADIYAMAN Sarıkaya köyü sakinleri aldıkları karar ile köyün giriş ve çıkışını kapatarak kendilerini karantinaya aldı. n MALATYA’da Yeşilyurt Hastanesi’nde koronavirüs tedavisi sona eren Ö.K. (30), doktor ve hemşirelerin alkışları eşliğinde önceki gün taburcu edildi. l Haber Merkezi nu anladım bir süre sonra. Tam aksine çalışma odam bü tün evreni kapsadı, esin kaynağım de rinleşti ve çoğaldı, çünkü artık bütün Karantina günleri zamanım şiire aitti. Çalıştığım sürece, Fransa’dan bir mesaj geldi. Benim çevirmen Claire Lajus’den. Claire, şair ve çevirmen. Türkiye’de Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fransızca Dili ve Edebiyatı bölümünde 5 yıl öğretim görevlisi olarak çalıştı. Fransa’ya dönünce internet üzerinde çağdaş Türk şiirini tanıtmak amacıyla bir edergi kurdu. Türk şiiri ve Türk edebiyatını tanıtmaya çalışıyor, söyleşilere katılıyor. İşte, bu, bizim Claire, Türk şair ve yazarlarına aşağıdaki iletiyi gönderdi. Cevapları dergisinde (www.revueayna.com) yayımlanacak. AYNA’nın sorusu ve cevabım aşağıdadır: HHH “Dünyaca olağanüstü bir durumla karşı karşıyayız. Hepimiz, Fransız olsun, Amerikalı, Türk olsun, aynı dertteyiz. Evden çıkma yasakları çoğalıyor, neredeyse 3 milyar insan evlere kapandı. Hepimiz şaşırıp kalıyoruz. Bir yandan sağlık önlemleri alınıyor, öbür yandan kaygı verici özgürlük kısıtlamaları. Bu durum karşısındaki bakış açınızı öğrenmek istiyorum. Yazar, düşünür olarak bu durum size neler düşündürüyor?” HHH Huyumdur ve tanımlarım: “Karantina, bulaşıcı bir hastalığa maruz kalan şüpheli durumdaki insan ve hayvanları, hastalığın en uzun kuluçka devresine eşit bir süre kimse ile temas ettirmemek suretiyle alınan tedbirsel faaliyetlerin tümü, sağlık yalıtımı. Kelimenin kökeni İtalyancadır. Ekonomisi ticarete dayanan Venedik Cumhuriyeti’nde başkent Venedik’e salgın hastalık bulaşmasın diye kentte gelen gemiler 40 gün şehir açıklarında denizde beklermiş. Karantina kelimesi buradan gelir.” HHH Bu tanımda “yalıtım” sözcüğünü tuttum. Kendinizi herhangi özel bir şeye, hastalığa falan karşı yalıtabilirsiniz ama hayata karşı yalıtamazsınız. 48 Eylül 1981 günlerinde Yannis Ritsos’la Karlovassi’de (Samos Adası) konuşurken bana şöyle demişti : “Kırk sekiz yaşıma kadar 24 saatimi bölen engeller vardı: avukat yanında yazmanlık, sanatoryum, tiyatro, toplama kampları, sürgün, bir yayınevindeki işim. Kırk sekiz yaşımda, telif ücretlerimle yaşayabilmek olanağı çıkınca, bir çekingenlik duydum. Acaba çalışma odama çekilip dün odamdan çıkmadıkça kimse rahatsız etmez beni. Telefonlara cevap vermem. Süre önemli değildir, çalışmam bitince odamdan çıkarım.”(*) HHH Bunları bana söylediği sırada Ritsos 72 yaşında ben de 45 yaşımdaydım. Ben de 1982’den, 46 yaşımdan, TRT Televizyonu’ndan atıldığımdan bu yana onun gibi yaşıyorum. Çeviri yaparken, editörlük yaparken, gazetede sürekli yazmaya başladığım 2000 yılından bu yana hep gönüllü ve zorunlu karantinada yaşadım. Yazarları büyük bir çoğunluğu böyle yaşar. Yazların sabah 5’ten, kışları 7’den itibaren gece 12’ye kadar böyle çalışıp yazarım. Bu nedenle, evden çıkma yasağı, karantina bana vız gelir. Korona adlı zımbırtı ziyarete gelmeseydi de ben böyle yaşayacaktım. Yaşım 83, virüsten ya da doğal ölümle tahtalı köyü boylayıncaya kadar böyle yaşayacağım. HHH Densiz herifler “Hayat (ya da dünya) evinize sığar” diye vecize döktürüyorlar. Halt etmişler. Bir de milyonerlerin, eğlence sektörünün yıldızlarının, spor zenginlerinin karantina esaretinden fotoğraflı örnekler veriyorlar. Nüfusun yüzde doksanından fazlasını oluşturan yoksul emekçiler gecekondularda, 3040 metrekare düdüklü tencerelerde yaşamakta… Beş ile on arasında değişen bir nüfusla. Bu bir etüvlü cehennem hayatıdır. Bilmezler. Ben çok iyi bilirim. Ülkenin yalansız halini biliyoruz: Emekli = 12 milyon; işçi = 14 milyon; sendikalı işçi= 1 milyon 917 bin; işsiz = 4 milyon 394 bin. Virüs hazretleri yüzünden patronlar emekçileri kapının önüne koymakta. Nüfusun en azından 40 milyonu açlık sınırında yaşıyor. Kurtuluş için AKP’yi devirmek yerine Hızır Hazretleri’ni bekliyorlar. HHH 15 yaşımda, 1951 yılında annembabam ve 4 kardeşimle birlikte 7 kişi 30 metrekarelik bir odada yaşıyorduk. Evde su ve elektrik yoktu. Ders çalışmam, kitap okumam olanaksızdı. Hayatım gerçek bir cehennemdi. Deniz kıyısındaki parka ve Akkahve diye bir yere sığınırdım. Şimdi, kendimi o evde tasavvur ediyorum: Orada olmaktansa avuç avuç virüs yutar(d)ım! İşte bu nedenle, efendiler, bana yoksul emekçilerin karantina günlerinde nasıl yaşadıkları sorulmasın. Kalaylamaya başlarım!.. ya ile ilişkim kesilince esin kaynağım kuruyacak mıydı? (*) Özdemir İnce, Agios Rit Kuşkularımın boşuna olduğu sos, Ve Yayınevi, 2016. S.41 FIRTINA ÖLÜ BULUNDULAR 1 ayda 8 kaplumbağa Son 1 ayda, uygun yaşam alanı buldukları için Kuşadası’nı tercih eden 3 yeşil kaplumbağa ve 5 caretta caretta ölü bulundu. Kaplumbağalarda herhangi bir yara olmaması nedeniyle ölümlerin, trol teknelerinin ağlarına takılıp boğularak ya da plastik yutma kaynaklı olduğu düşünülüyor. l İHA Kargo gemisi sürüklendi Marmara ve Karadeniz’de fırtına, deniz ulaşımını olumsuz etkiledi, çatılar uçtu, ağaçlar kökünden söküldü. Şile’de Tanzanya bandıralı bir kargo gemisi dün hızı 100 km’ye ulaşan poyraz nedeniyle kıyıya sürüklendi. Beyoğlu’nda Özel Zapyon Rum Lisesi binasının çevresindeki iskeleler uçtu. Silivri’de bir minibüs durağı yolun ortasına uçtu. Karadeniz’in dev dalgaları nedeniyle 40’a yakın gemi Sinop Limanı’na demirledi. l Haber Merkezi EverGuard TPO Membran Sistemi Dünya çapında 300 milyon m2 üzerinde satışla performansı kanıtlanmış, uzun ömürlü ve güvenli TPO membran sistemi. Birbiriyle tam uyumlu detay çözümleri ve geniş ürün gamı. Sosyal, ticari, kamu yapıları ve sanayi, lojistik tesislerinin çatıları için. bmigroup.com/tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle