16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER/YORUM EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: ECE KURTULUŞ DURSUN 11 7 NİSAN 2020 SALI Düşman virüs mü, muhalefet mi? Sayın iktidar (ve Sayın Erdoğan), Türkiye’nin karşısındaki dev düşman öldürücü bir virüstür, “muhalefet” değildir. Sizin, insanlığı ve Türkiye’yi tehdit eden bu sinsi ve acımasız düşmana karşı muhalefetle işbirliği yaparak ve ülkeyi bütünleştirerek, birlikte savaşmanız gerekir. Felaket, FETÖ’den bile beter bir biçimde içimize sızmıştır. Ortak düşmanımız bu öldürücü virüstür. Size karşı olan muhalefet ise “demokrasinin gereği olan” bir mücadeledir. İktidar, “Benim düşmanım bana muhalefettir, virüs ikinci plandadır” dediği anda 83 milyon insan, sağlıktan ekonomiye, her alanda bu felaketin altında ezilir kalır. “Vatan söz konusu ise gerisi teferruattır” özdeyişiyle olduğu gibi, “ulusal bir siyasal kararlılık” gösterilmesi gerekir. Ama ne görüyoruz: Ötekileştirici, ayrıştırıcı, ülkenin çoğunluğunu “öteki kabullenen” bir politika (ve uygulama) İktidarda kalma hesabını “her şeyin üzerinde tutan” kutuplaştırıcı bir yaklaşım. Bu yaklaşımı, “umre, cuma namazı ve bağış icazeti” olaylarında yaşandığı üzere siyasal İslamcı uygulamalar üzerine oturtan yanlış bir tercih. Oysa iktidarın bu olağanüstü öldürücü virüs felaketi karşısında çözüm için muhalefetle işbirliği içinde bilimi, aklı ve sağduyuyu tercih etmesi gerekirdi. İktidar hesabının ve siyasal İslam çizgisinin “her şeyin üstünde kabullenilerek uygulamaların yapılması”, yarın sağlıktan ekonomiye çok daha kötü sonuçların yaşanmasına yol açacaktır. Fatura 83 milyonun sırtına binecektir. AKP içinde de bu yanlış tercihe karşı çıkanlar oldu. Zararın neresinden dönersek kârdır: iktidar gücünü ellerinde bulunduranların artık, yaşanmakta olan olağanüstü felaketi görmeleri: ayrıştırıcı, ötekileştirici uygulamalardan vazgeçmeleri gerekir. “Düşman muhalefet değil, halkı öldüren virüstür.” Bizi bu olağanüstü küresel felaket de birleştiremiyorsa, ne birleştirecektir? Siyasal İslam mı? İktidarın belediye kavgası virüsü güçlendirir Televizyonu açtıklarında insanların şöyle bir haber izlemeleri, bu ülkenin büyük çoğunluğunu mutlu edecektir: “Erdoğan ve İmamoğlu bugün bir araya geldiler ve salgın felaketinin odak noktasında bulunan İstanbul halkının sorunlarını çözmek için her türlü işbirliğini kararlaştırdılar.” İşte bu siyasal irade gösterildiğinde, öldürücü virüs felaketinin önü kesilebilir. 16 milyonluk İstanbul halkı Türkiye’de sanayinin, ticaretin, finansmanın, kültürün, eğitimin, sanatın yarısı demektir. Türkiye genelinde AKP dışı belediyelerin halka hizmet girişimlerinin yolunu kesmek, Ankara’nın bu belediyelerle işbirliğine karşı çıkmak “öldürücü virüs felaketine karşı savaşta, kendi güçlerimizin yarıdan fazlasını devre dışı bırakmak ile eşanlamlıdır”. Öldürücü virüsün yolunun açılarak, insanımıza daha büyük zarar vermesi sonucunu doğurur. Türkiye düşmanlarını ve FETÖ’cüleri sevindirir. İktidarın sırf AKP belediyeleri ile işbirliği yapması, diğerlerinin yolunu kesip engellemesi, yaşadığımız yüzyılın salgın felaketinde “halkımızın çıkarları ve yararları ile taban tabana zıt bir politikadır”. Olağanüstü felaketler karşısında bile “esas düşmanı boş vererek” kısır iktidar hesaplarının öne çıkarılması, inanılması çok güç yanlış bir politikadır. AKP yeni iktidara geldiğinde, 1 Mart 2003 tezkeresinde bile akılcı ve sağduyulu duruş sergileyebilen bir TBMM vardı. O günden bugüne nasıl gelmişiz! Yüzyılın salgın felaketine yol açan, öldürücü düşman virüse karşı bile “cephede birleşemeyip, aramızda ayrıştırıcı kavgaya girebiliyoruz”. İçerideki iktidar mücadelesini her şeyin önüne çıkarıyoruz. Tekrarlamak zorundayım: “Sürdürülebilir üstünlükler tezim”, iktidarın virüs karşısında bile çıtayı yükseltmesine yol açıyor: “nereye kadar” bir matematik sorusu: insanlık açısından ise “niçin” sorusunun çok daha uygun olduğuna inanıyorum, gerçekten değer mi! Bu arada, Haydarpaşa ve Sirkeci garlarını virüsün arkasına sıkıştırmak ise vicdanları sızlatacak kadar acı… 7 NİSAN 2020 SAYI: 34516 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Yayın Koordinatörü Serkan Ozan Yazıişleri Müdürleri İpek Özbey / Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Hakan Akarsu (Ek Yayınlar) Görsel Yönetmen Münevver Oskay Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Gece: Ayça Bilgin Demir l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Jale Özgentürk l İç Politika: Ali Açar l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Fotoğraf: Uğur Demir l Spor: Sami Gürel l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 05:01 06:31 13:11 16:49 19:42 21:05 Ankara 04:49 06:16 12:56 16:33 19:26 20:47 İzmir 05:15 06:40 13:19 16:55 19:47 21:06 Bu diziyi arşivimden derlerken, Milli Eğitim Bakanlığı ile TV’nin ortak çaba araştırma amaçlı olarak, “interneti” Türkiye’ye getiren ilk kurum olmuştu… sı gündeme gelince, benim ya Ben de 1992’de Cumhuriyet zımla da örtüştü… Genel Yayın Yönetmeni iken, HHH Türk basınında ilk kez, “inter Uzmanlar, “Bilgisayar bağım net” ile bağlantı sağlamış, ay lılığı, koronavirüsten daha tehli rıca dünyanın ünlü 6 gazetesi Bilgisayar Bağımlılığı (3) keli!” diyorlar ve ekliyorlar: “Çocukların, bilgisayar, tablet ve cep telefonuyla geçirdiği za ile abonelik edinmiş ve gazetemizin o günkü bozuk ekonomik koşullarına kar man dilimi 1 ila 2 şın, “Çeviri Servisi” de kur saatle sınırlandı önce, “cep te muştum… rılmalıdır!” lefonu ve tab HHH HHH let kullanımını” 1980’lerden itibaren yaşama Ne var ki, bu önermiyorlar… “merhaba” diyen, “Bu tür araç ge bilimsel yar Komşumun “2 reçleri, günlük kullanımlarının vaz gı, “koronavirüs yaşında!” sem geçilmez bir parçası olarak koşulla le” altüst oldu! patik bir çocu nan 2021. yüzyıl gençleridir.” Çünkü okullarda ğu var. Anaoku Bu “dijital yerliler” teknolojinin ders yerine, evde eğitim dev Bağımlılık... luna gidiyordu. Şimdi evde… içine doğmuş kişilerdir. “Dijital göçmenler” ise bu teknolojik gelişim reye girdi… Mil “Youtube’dan” lere ve çevrimiçi ortamlara sonra li Eğitim Bakanlığı, TRT ile işbirliği anaokulu derslerini ve etkinlikleri dan uyum sağlamaya çalışan (be yaparak “EBATV” kanalından, öğ ni, babasının bilgisayarı aracılığı ile nim gibi) kişilerdir. Buradaki en bü rencilere dersler vererek oluşacak öğreniyor. 2 yaşında, “internet” tut yük fark, aslında yaş temellidir. önemli boşluğu doldurdu… saklığının kapısı açılmadı mı? Annebabaların artık sokaktan Öğrenciler, “bilgisayar, tablet, cep HHH çok, evde bilgisayar başındaki ço telefonlarından” bu dersleri öğreniyor Uzmanlar, 3 yaş üstü için ise cuklarını merak ettiklerini anlatan lar! Uzmanlar ise “Bu durum, rol kar “günde, en fazla bir saat kullanıma” uzmanlar, velilere değişik adlar tak gaşası yaratır!” diyerek “velilerin ken o da ancak velilerinin izinleri ile... mışlar: dilerini öğretmen yerine koymamala Ve uykudan en az bir saat önce “Dijital ebeveyn, internet ebevey rı” noktasında uyarıyorlar! tüm bu tür araçlarını kullanmamala ni ya da çevrimiçi ebeveyn…” HHH rını öneriyorlar… HHH Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Uzmanlar, “7 yaşından küçük ço Koronavirüsün yarattığı ortamda “Uzaktan eğitim süreci 30 Nisan’a cuklar için ise bilgisayar, dizüstü, çalışan velilere ücretli izin verilmesi kadar devam edecek…” dedi. Ya iPad ve akıllı telefon ile tanıştırılma isteniyor! Ayrıca, Eğitim Sen’e gö “koronavirüs” o tarihi geçerse ne malıdır. 7 yaşından sonra ise günde re “internet desteğinin” sınırsız ola olacak? ancak 1 saat, rak öğrencilere Daha sonra çocukların sınavları velilerin göze sağlanması ve nasıl yapılacak? Uzmanların velilere timinde olacak uzaktan eğitim önerilerine göz atalım: biçimde olma veren TV ka “Bu dönemde çocuğunuzun, öğ lıdır...” diyor nallarının artı retmenliğini yapmanıza değil, süreci lar… rılması şart! yönetmenize ve ailesi olarak her za Uzmanların Taşrada, man destek olabileceğinizi bilmeye bu önerisine köylerde ya da ve güvene gereksinimi var. Özel bir durumu yoksa çocuğun karşılık, TRT kanalı ile ilko Anne beee... yoksulluk sınırının altında yanına oturarak birlikte ders çalış kul ve ortaokul yaşayan ailele mayın… Destek olmak yerine, mü öğrencileri için verilen dersler bilgi rin çocuklarının bilgisayarlarının ol dahaleleriniz ile onun kendi öğren sayar başında 3.5 saat sürüyor! Ve madığı, internete ulaşım sorunu ya me sürecine zarar verirsiniz. lileri 2060 yaş arası ise çocukların şadıkları ortamlarda çocuklar aca Sorduğu soruları bazen yanıtla işleri kolaylaştı, demektir… ba bu koşullarda nasıl eğitim görü yın, bazen de onun yanıtları bul Bu koşullarda ilk, orta ve lise öğ yorlar? ması için yol gösterici olun… Ev rencilerinin sözlü ve yazılı sınavları HHH de öğrenmenin, okulda öğrenme nasıl olacak? Eğitim kurumları, uzaktan eği den farklı bir yapıda olduğunu ka HHH tim uygulaması kapsamında yapıla bul edin… Bire bir, okul saati ka Kuşkusuz, 1980’li yıllarda başla cak tüm çalışmaların önceden bilim dar, günlük ders saati içeren planlar yan bu tür araç kullanımı 20 ve 21. insanları, sağlık örgütleri ve eğitim oluşturmaktan kaçının…” yüzyıl gençliğinin vazgeçilmezle sendikaları ile birlikte yürütülmesi HHH ri oldu… gerektiğini öneriyorlar... Uzmanlar, çocuklara 3 yaşından İşin önemli yanı, ODTÜ, bilimsel (Devam edecek…) 112 ÖRGÜTTEN HÜKÜMETE ORTAK ÇAĞRI ‘Hastaneleri açın’ 112 örgütün içinde bulunduğu Hastanemi Açın Platformu (HAP), koronavirüs salgınının hızla yayıldığına dikkat çekerek Ankara Şehir Hastanesi’nin açılmasıyla kapatılan altı hastanenin yeniden açılmasını istedi. İçinde çok sayıda siyasi parti, dernek, vakıf, sendika ve meslek kuruluşu bulunan 112 örgütün yer aldığı Hastanemi Açın Platformu tarafından yapılan açıklamada, Ankara’nın salgından en çok etkilenen üçüncü şehir olduğu ve hastalığın yayılması yönünden en riskli iller arasında sayıldığı anımsatıldı. Açıklamada, Ankara’nın salgına, kolay ulaşılabilir ve üst düzey sağlık hizmeti veren hastanelerin kapatıldığı dönemde yakalandığı belirtildi. Ankara Şehir Hastanesi’nin eksikliklerine dikkat çekilen açıklamada, “Yepyeni, dev gibi, hastaların yoğun olarak yönlendirildiği, ancak sağ PLATFORMDAN İMZA 112 örgütün yer aldığı Hastanemi Açın Platformu’nun içinde Ankara Barosu, Ankara Dişhekimleri Odası, Ankara Eczacı Odası, Ankara Tabip Odası, Ankara Veteriner Hekimler Odası, TMOBB’a bağlı meslek kuruluşları, Birleşik Kamu İş, DİSK, KESK, Ankara CUMOK, CHP il ve ilçe örgütleri, Kızılırmak Yerel Dernekler Federasyonu, ODTÜ Mezunlar Derneği, Sosyal Demokrat Avukatlar Derneği, Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı gibi örgütler yer alıyor. lık çalışanlarının camlarını açıp havalandıramadıkları, enfekte hastaların yoğunluğundan dolayı kendilerini rahat hissedemedikleri bir hastane ile karşı karşıyayız” denildi. Ankara Şehir Hastanesi’nin açılmasıy la birlikte kapanan Zekai Tahir Burak Hastanesi’nin, salgının başlangıcında karantina hastanesi yapılarak “can simidi” olduğu belirtilen açıklamada, kapatılan diğer 5 hastaneye ihtiyacın artacağına da dikkat çekildi. Açıklamada, şunlar kaydedildi: “Kapatılan Ankara Numune Hastanesi’ni, Türkiye Yüksek İhtisas Hastanesi’ni, Dışkapı Çocuk Hastanesi’ni, Ankara Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi’ni, Ulus Devlet Hastanesi’ni açın. Bunların en azından Covid19 hastalarının karşılanması; tanısının, tedavisinin, gerekirse yoğun bakım tedavilerinin sağlanması için gecikmeden organize edilmesi, bazılarının Covid19 haricindeki hastalarımızın güvenle tedavilerini sürdürebilecekleri merkezler olarak hazırlanması çok değerli olacaktır.” l ANKARA/Cumhuriyet KADINA YÖNELİK ŞİDDET Başsavcılıktan örnek talep ALİCAN ULUDAĞ Ankara Cebeci’de, 2011 yılında, Sedat Koç adlı bir kişi, sokak ortasında eşi Cennet Koç’u darp etmeye başladı. O tarihte Ankara Üniversitesi’nde asistan olan Cenk Yiğiter ve Hakan Mertcan, saldırgan kocayı sözlü olarak uyardı. Koç ve aynı ismi taşıyan yeğeni, iki asistana saldırdı. Ankara 20. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Mahkeme, Sedat Koç’a eşini darp ettiği gerekçesiyle 5 ay, iki asistana yö nelik saldırıdan dolayı ise 1.5 yıl hapis cezası verdi. Mahkeme, iki asistanın olaya müdahalesini “haksız tahrik” sayarak cezada indirim uyguladı ve Sedat Koç’un cezasını 5 aya düşürdü. Yeğeni de “Yiğiter’in burnunu kırdığı” için önce 1 yıl 2 ay hapis cezasına, ardından “haksız tahrik” uygulanmasıyla 5 ay 25 gün hapse çarptırıldı. Yiğiter ve Mertcan’a ise Sedat Koç’a yönelik “müessir fiil” suçundan 3 ay 10 gün ceza verildi. Her iki taraf da ceza yı temyiz etti. Davaya ilişkin tebliğname hazırlayan Yargıtay Savcısı Ali Yeldan, sanıklara “haksız tahrik” indirimine karşı çıkarak kararın bozulmasını istedi. Kararın gerekçesinde, kadına yönelik şiddetle mücadelenin bütüncül bir yaklaşımla yapılması gerektiği belirtilerek “olaya katılanların, haksız tahrik oluşturabilecek herhangi bir söz ya da davranışta bulunmadığı” vurgulandı. Son kararı Yargıtay 3. Ceza Dairesi verecek. l ANKARA BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1 234 5 678 9 1/ Anadolu’da 1 PALASKA Ö çok eskiden beri göçerler arasında dokunan bir tür ensiz dokuma. 2/ Kadastro haritala 2 ORUK AMAÇ 3 S İM EYER 4 T BAT I R I K 5 İ ŞARET LA rında parseller top 6 Ş O G U N Y A Ş luluğu... “akşamlar 7 P O S M A M A bir gibi biterdi” 8 A A E R İ V A N (Attilâ İlhan). 3/ 9 T R A K E E K E Yeraltı demiryolu hattı... Yüce, yüksek. 4/ Tanrıtanımazlık... Hicap. 5/ Bir nota... Hayvancı lıkla geçinen göçebe Türkmen boyu. 6/ Bir kümes hayvanı... Giysilerin kol, yaka, etek kenarlarına di kilen şerit ya da kaytan. 7/ Bektaşi dervişi... İslam da geçici evlilik. 8/ Harman sonunda kalan tozla karışık taneleri tırmıkla toplamak. 9/ Ağrı Dağı’na verilen bir başka ad... Şaşma belirten bir ünlem. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ İzmir ilinde bulunan, Türkiye’nin en büyük tuz lası. 2/ Binicilikte atın normal yürüyüşüne verilen ad... Kent. 3/ Yaşamını ya da kariyerini boşa harca 1 2 3 4 5 6789 1 2 3 4 5 6 7 8 9 mış kimse... Cinayet. 4/ Özü sözü bir olmayan kimse, ikiyüzlü. 5/ Yolları sulamaya yarayan motorlu araç... Lantan elementinin simgesi. 6/ Japon lirik dramı... Tıpta en gelişmiş görüntüleme tekniğinin kısa yazılışı... Donuk renkli. 7/ Gözleri görmeyen... Bir meyve. 8/ Bir çeşit basma. 9/ Yenilebilir kırmızı ve ekşi meyveleri olan çalımsı bir bitki... Yeni Zelanda’nın yerli halkı Maorilerin savaş dansı. Çok cepheli direniş Korona günlerinde dünyanın neresinde olursak olalım, çoğumuz, içimizi kemiren bir duyguyu ilk kez bu kadar derinden hissetti. Aslında hayatın başından beri var olan ama günlük yaşantımızı kontrol ettiğimizi düşündüğümüz sürece pek önemsemediğimiz bir duygu: Belirsizlik! Yarın ne olacak, haftaya bugün nerede olacağım, gelecek yıllarda hayatım önceden alıştığım şekilde sürebilecek mi? Hiçbirinin yanıtını bilmiyoruz. Önceden de tam olarak bilmek mümkün değildi ama etkinlikler organize ediyor, randevular verebiliyor, plan yapabiliyorduk. Telefonlarımızın ajandalarında aylar sonrasına randevu kaydederken belirsizlik duygusunu ensemizde hissetmiyorduk. Tüm insanlığı aynı anda avucunun içine alan bu duyguyla baş etmek kolay değil. Üstelik dünyada diğer devletler vatandaşlarına karantina günlerinde her türlü ekonomik desteği verirken, Türkiye’de bu konuda tamamen yalnız bırakılan halkın endişesi kat kat fazla. Aklın yolunu seçeceğiz Yaşananlar geleceğimiz üzerinde söz sahibi olma yeteneğimizin iyice sınırlandığını gösteriyor. Adeta bir distopyanın içindeyiz. Son birkaç haftadır kontrolü tamamen kaybettik. Vites boşaldı; COVID19’un yayılma eğrisi yükseldikçe topluca yokuş aşağı yuvarlanıyoruz. Bir aşamada sert bir şekilde toslayarak duracağız ama sonrası ne olacak? Bu süreçte iki yol var. Ya karamsar olup kaderci tavırlarla pes edeceğiz ya da umudu koruyup buradan en az zararla çıkış için aklın yolunu seçeceğiz. Ben yaşam hakkı savunucusu olarak ikinciden yanayım. Tabii Türkiye’deki mevcut politik ortamın umudu korumayı ne kadar zorlaştırdığının da farkındayım. Hastanelerde binlerce insan koronavirüs yüzünden ölüm kalım savaşı verirken siyasi çekişmeleri sürdürenler mi ararsınız, yoksa virüslerin Allah tarafından insan nüfusunu azaltmak için yaratıldığını söyleyen bilim insanı mı? Hayvan sömürüsünün sonucunda ortaya çıkan COVID19’dan kurtulalım diye hayvan katleden belediye başkanı mı ararsınız yoksa tütsü yakan mı? Hangi saçmalığı arasanız var bu ülkede! Bilim Kurulu’nda Diyanet! Mesela son olarak Türk Diyanet VakıfSen Genel Başkanı Nuri Ünal, Koronavirüs Bilim Kurulu’nda Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan bir temsilcinin olmasını talep etmiş. İnsan düşünüyor... Skandal fetvalarıyla gündemden düşmeyen dev bütçeli Diyanet, Bilim Kurulu’nda yer alsa nasıl bir katkı yapabilir? Bilim insanları toplu etkinlikler yapılmasın derken, bu kurum cuma namazına temsilen de olsa devam edilsin kararı aldığına göre, herhalde halka çözüm olarak dua etmeyi tavsiye eder... Ama benim bir önerim var. Bütçesi 8 bakanlığı geride bırakan Diyanet’in bütçesi koronavirüs mücadelesinde kullanılabilir. İşte o zaman somut bir yardımda bulunmuş olur! Görüldüğü gibi bu ülkede her türlü tuhaflığa karşı akılcı çözümler bulmakta direniyoruz. Tüm dünyada olduğu gibi virüse karşı direneceğiz! Bütün insanlık gibi belirsizliğin yarattığı psikolojik baskıya karşı direneceğiz! Ama bazılarımız aynı anda bağnazlığa, yobazlığa ve faşizme karşı da direnecek! Bizimkisi çok cepheli direniş! ‘5 terörist etkisiz hale getirildi’ Milli Savunma Bakanlığı’ndan, yapılan açıklamada, Irak kuzeyindeki AvaşinBasyan ve Hakurk bölgelerinde, keşif ve gözetleme vasıtalarıyla tespit edilen bölücü terör örgütü mensubu 5 PKK’li teröristin, düzenlenen hava harekâtıyla etkisiz hale getirildiği bildirildi. l ANKARA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle