16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 21 NİSAN 2020 SALI EDİTÖR: CAFER KURT/ASLAN YILDIZ TASARIM: BAHADIR AKTAŞ HABER 31 ilde 4 gün sokağa çıkma yasağının uygulanacağını açıklayan Erdoğan’ın hedefinde yine muhalefet vardı Yarın bugündür Her kriz gibi Covid19 salgını da her yerde, toplumsal, ulusal, yerel, genel küresel aksaklıkların birer birer gözler önüne serilmesine yol açıyor. Daha günü kurtarmadan, salgından yarın çıkarılacak derslerin tartışması başladı bile... Son dönemlerde sıklığı artmış, herkesin diline pelesenk ettiği şu tümce durmadan tekrarlanır oldu: Artık bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Sık sık artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak dendiği halde, her şeyin eski tas eski hamam sürmesi, son dönemlerde son derecede sık kullanılır olan deyimin inandırıcılığını azaltıyorsa da, bu defa iş biraz daha ciddi görünüyor. Gerçekten hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, artık her koyun kendi bacağından asılmayacak. Bu olgu, bir süredir ayan beyan görülüyor. Evet, her koyunun kendi bacağından asılmadığı malum da kimin nasıl asılacağı, kimin nereye konacağı, kimin nereden gideceğini saptamak için büyük bir kavga veriliyor. Büyük hegemonya kavgasıdır bu. Baksanıza dünyayı allak bullak eden ve daha nerelere varacağı henüz kestirilemeyen Covid 19 musibeti örtüsü altında aslında bir Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ABD mücadelesi, dolaylı bir Çin ABD çekişmesi var. Aslında ilk belirtileri 20. yüzyılda ortaya çıkan ABD ile Çin’in hegemonya savaşını, yine 20. yüzyıldan devraldığımız çevre sorunlarının bir ölçüde geri plana atması beklenirdi. Çünkü büyük çevre sorunları, artık üretim ve tüketim süreçlerinde çevresel girdilerin de kaçınılmaz olarak hesaba katılacağı, daha çevreci ve daha paylaşımcı, katılımcı dünya düzenini gündemin başına getirip oturtmuştu. Çevresel ısınmadan su sorununa, robotların ortaya çıkışıyla insanoğlunun üretim sürecindeki yeni rolünden yapay zekâlar ile ilişkilerimize kadar bir sürü yaşamsal sorun artık çözümü ertelenemez konuma gelmiş durumdaydı. Covid19, kapitalizmin artık çözümü ertelenemez sorunlara merhem olamayacağının ve kendisiyle birlikte insanlığı da egoist bir hegemonya savaşına kurban edeceğinin kafalara dank ettiği bir zaman parçasında herkesi çarptı. HHH Bu durumda, şimdiye kadar büyük sorunlar karşısında yarın için endişe belirtmenin dışında hiçbir şey yapmayı beceremeyen insanlık, artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmaması için harekete geçme zorunluluğunu duyacaktır. HHH Dünya hızla ve kontrolümüz dışında değişiyor. Dün masallar âlemi gibi algıladığımız yenilikler, projeler, biz ne zaman olacak diye beklerken yaşama geçiyor, günlük hayatımızın bir parçası oluyor da haberimiz olmuyor. Geçen gün TV izlerken yeni Led TV’leri beklediğim yılları anımsadım. Bir sinema perdesini aratmayan yeni TV çoktan beridir evde duruyordu ve ben onu ezelden beridir öyleymişçesine kanıksamıştım bile. Her şey baş döndürücü bir hızla gelişiyor. Yeni teknolojiler eski teknolojilerle birlikte eski kuşakları da saf dışı ediyor. Artık yarın bir gelecek zaman değil, yarın bugündür. Yarının bugün olduğunu algılayamazsak eğer, yarın diye de bir şey olmayacaktır. Yarın olmazsa bugün, bugün olmazsa mazi de olmayacaktır. Zaman bütünsel bir kavramdır. THY’nin bilet fiyatını bir günde 42 dolar artırdığı iddia edildi Dönüş yolundaki öğrenciler endişeli SENA YAŞAR Türk Hava Yolları (THY), Mevlana öğrenci değişim programı nedeniyle Rusya’da bulunan öğrencilerin tahliyesi için 322 dolar bilet fiyatı çıkardı. Dışişleri Bakanlığı, Rusya’da bulunan Türk öğrenciler için 22 Nisan’da Moskova’dan uçuş düzenleneceğini duyurdu. THY biletleri 280 dolardan satışa çıkardı. Ancak, bilet satışı için internet bağlantısı açılmadı, öğrencilerin biletleri belirli yerlerden belirli saatlerde alabileceği duyuruldu. Öğrenciler, tedbir kapsamında şehirlerarası geçiş yapamadıklarına dikkat çekti. Pyatigorsk şehrinde bulunan Aysuhan Köse, “Biletin fiyatı başta 280 dolardı, bir gün sonra ise 322 dolara çıktı. Bileti alabileceğimiz bir internet bağlantısı da, şehrimizde bileti alabileceğimiz THY ofisi de yok. Bu yüzden biletin her gün artmasından ve mağdur olmaktan korkuyoruz. İlk fiyatı bile zorla denkleştirebildik” dedi. THY’yi aradıklarında “Böyle bir uçuşla ilgili bilgimiz yok” yanıtını aldıklarını belirten Köse, “Büyükelçiliği arıyoruz, onlar da THY’ye yönlendiriyor. Fiyatı ve şartları THY’nin belirlediğini söylüyorlar. Sadece, ayın 20’si ve 21’inde THY’nin belirlediği bazı şehirlerden ve havalimanından bilet alabileceğimiz bilgisine ulaştık. THY yetkilileri, büyükelçilikten haber beklememiz gerektiğini söylüyor. Dönememekten endişeleniyoruz” ifadelerini kullandı. Öte yandan YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, Türkiye’ye dönmek isteyen akademisyen ve öğrencilerin, ilgili büyükelçilik veya başkonsolosluklarla iletişime geçmelerini, Dışişleri Bakanlığı’nın internet sayfası ve sosyal medya hesaplarını takip etmelerini istedi. Erdoğan’ın derdi CHP Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi toplantısı sonrası yaptığı açıklamada, 30 büyükşehir ve Zonguldak’ta bu hafta sokağa çıkma yasağının 4 gün süreceğini açıkladı. Tarabya’daki Huber Köşkü’nde dün düzenlenen ve 4 saat süren toplantı sonrası yaptığı açıklamada Cumhurbaşkanı Erdoğan, kampanyada toplanan paranın 1 milyar 800 milyon liraya yaklaştığını söyledi. Erdoğan, “23242526 Nisan tarihleri arasında günlük hayata etkisini en az düzeyde tutacak şekilde yine 31 ilimizde sokağa çıkma sınırlandırması yapmayı planlıyoruz. 22 Nisan akşamı 00.00’dan itibaren, 26 Nisan pazar 24.00 itibarıyla sokağa çıkma kısıtlaması sona erecek” ifadelerini kullandı. Mayıs ayı sonuna kadar 5 bin solunum cihazı üretileceğini söyleyen Erdoğan, “N95 ve N99 maskelerinin nanofiber esaslı filtrelerinin testlerine başlandı, en kısa sürede üretime geçiyoruz” dedi. Erdoğan, bünyelerinde tıp ‘RAMAZAN BAYRAMI NORMALE DÖNERIZ’ Salgının başladığı günden bu yana kayda değer bir kamu düzeni sorunu yaşanmadığını ve salgının önüne geçmek için alınan tedbirlerin meyvelerini toplamaya başladıklarını söyleyen Erdoğan, “Salgının hızını engellemek için halen 239 yerleşim yeri karantina altında tutulmaktadır. 12 bini aşkın vatandaşımızın yurtlarımızdaki karantina süreci devam edi yor. Milletimizin çok büyük bir bölümünün açıklanan tedbirlere uyması sayesinde salgının felaket düzeyine ulaşmasının önüne geçtik. Amacımız önlemleri uygulayarak salgının seyrini ülkemizin Ramazan Bayramı sonrası normale dönüşüne imkân sağlayacak seviyeye indirmiş olmaktır. Bazı adımları bayram öncesinde atmaya başlayabiliriz” dedi. fakültesi bulunan 43 üniversiteye ilgili de, “8 bin 635 sözleşmeli personel ve 5 bin 865 sürekli işçi kadrosu ihdas ediyoruz” açıklamasında bulundu. ‘Şov yapıyorlar’ CHP’nin başını çektiği bir kesimin bozgunculuk peşinde koştuğunu ifade eden Erdoğan, salgına karşı mücadele ederken engellenmek istenen CHP’li belediyeler için, “Cumhurbaşkanlığı’nı, Sağlık Bakanlığı’nı, İçişleri Bakanlığı’nı, diğer bakanlıkları, valiliği, kaymakamlıkları hiçe sayarak kendi başlarına yardım toplamaya, ekmek dağıtmaya, hastane kurmaya benzeri işler yapmaya kalkıyorlar. Bunu yaptıklarında karşılarında hukuku ve devleti bulacaklar. Asli işlerini yürütemeyen CHP’li belediyelerin ısrarla ve salgınla mücadele kurallarını hiçe sayarak giriştikleri bu tür faaliyetlerin amacı halka hizmet vermek değil. Şov yapmaktadır. Bu tür teşebbüsler geçmişte FETÖ ve PKK gibi ör gütler tarafından denenmişti. Kirli zihniyet azgınlaşmakta. Sosyal yardım hizmetlerini itibarsız hale getirmek için yapıldığı açıktır. Aldığımız tedbirleri sabote etmeye çalışıyorlar. Hükümetle yarışa kalktılar. Belediyeler sosyal yardımları, kanunların belirlediği sınırlar içerisinde, şehrin mülki amirinin bilgisi ve koordinasyonu dahilinde, kendi kaynaklarıyla yapabilir. Onlar toplu taşıma seferlerini hesapsızca azaltarak halkımızı mağdur ettiler. Paralarımıza el konuldu yalanına sarıldılar. Biz kimsenin parasına el koymadık” dedi. ‘Karanlık örgütler’ Salgınla Suriye rejiminin İdlib’deki saldırganlığını artırdığını gördüklerini söyleyen Erdoğan, “Ateşkesi ve 5 Mart mutabakatının diğer şartlarını ihlal eden rejim, böyle devam etmesi halinde çok ağır kayıplarla bunun bedelini ödeyecektir. Ateşkes iklimini bozmak için provokatif eylemler düzenleyen karanlık örgütlere de müsamaha göstermeyeceğiz” diye konuştu. l Haber Merkezi Kılıçdaroğlu, ‘Bombaların altında dahi çalışmış Meclis’te sıradan bir tören yapılması saygısızlıktır’ dedi 23 Nisan’da Meclis’teyim İMAMOĞLU’NDAN ‘PARALEL YAPI’ YANITI: Siyasi kibrin yansıması İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, katıldığı bir TV programında, AKP Genel Başkan Yardı aralel yapı” suçlamasına tepki gösterdi. İmamoğlu, “Biz, paralel işinden anlamayız, onu söyleyeyim! Devletin bir kurumudur belediye. Aklı bunu kesmeyen, açar anayasadaki maddeleri, belediye nedir, devletin kurumu olmak nedir, görür. Bu, sözler siyasi kibrin yansıması. Burada, anlamsız ve gerçekten gereksiz bir ilişki bozukluğu yaşanıyor. Bu bozukluğun sebebi, belediyeler değildir” dedi. Merkezi iktidarın kendileri ile çalışmasını isteyen İmamoğlu, “20 Şubat’ta başlayan pandemi sürecinin bugün kaçıncı günündeyiz? 60 gündür biz bu süreci yönetiyoruz ve 2 Pandemi Kurulu! 16 milyonluk şehirde normal mi? O bakımdan bir araya gelip, beraber yönetmeliyiz süreci. İBB, pandemide misafir edilecek bir kurum de ğil. 100 bine yakın çalışanıyla, sürecin yönetiminde yan yana durulacak bir kurum. Zaten öyleyiz. Bizden ne isteniyorsa, yerine getiriyoruz; diğer belediyeler de öyle. Burada bir, ‘senkronizasyon istemem, ortak akıl, işbirliği istememe’ huyu var. Gereği nedir? İşbirliğine açığız. Her talimata hazırız. Ama lütfen, bizimle beraber çalışın” ifadelerini kullandı. Öte yandan İmamoğlu dün de Hamidiye Su çalışanlarına mo Ekrem İmamoğlu ral ziyaretinde bulundu. 100 ton limon dağıtacak Bu arada ihracat yasağı sebebiyle Mersinli çiftçinin dalda kalan mahsulüne İBB sahip çıktı. Mersin Büyükşehir Belediyesi ile ortak yürütülen çalışma sonucunda çiftçiden alınacak 100 ton limonu İBB, İstanbul’daki ihtiyaç sahiplerine ücretsiz dağıtacak. l İç Politika Erdoğan, Başakşehir Hastanesi’nin ilk etabının açılışına video konferansla katıldı ‘Geldiğimizde ambulans yoktu’ Yaklaşık 1 milyon metrekare kapalı inşaat alanı ve 2 bin 682 yatak kapasitesine sahip Başakşehir Şehir Hastanesi’nin ilk etabı açıldı. Video konferansla hastanenin açılışına katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “İnşası devam eden 8 şehir hastanemizin büyük bölümünü bu yıl kalanlarını da önümüzdeki yıl hizmete almayı hedefliyoruz” dedi. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ve yetkililerin katıldığı törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gelişmiş ülkelerin sağlık sistemlerinin dahi çöktüğü, insanları evlerinde, hastane koridorlarında yetersiz müdahale sebebiyle öldüğü dönemde elimizdekinin kıymetini iyi Fahrettin Koca bilmeliyiz. Türkiye yatak ve doktor sayısında değilse bile yoğun bakım yatağı sayısındaki üstünlüğü ile bu sürece oldukça avantajlı girmiştir. Şu anda bu hastanemizin 1500’ün üzerinde yatak kapasitesi var” dedi. Covid19 hastalığı teşhisinde önem li olan bilgisayarlı tomografi cihazının Türkiye’deki mevcudunun tüm Avrupa’daki toplam sayıdan daha fazla olduğunu söyleyen Erdoğan, “Hükümete geldiğimizde bu ülkede doğru dürüst ambulans bile yoktu. Bugün 5 bin 400 tam donanımlı araç ve 19 hava aracı ile en modern ambulans filolarına sahibiz. 2002 yılında 19 milyar lirayı bulmazken, bugün 190 milyar liraya ulaştı. Sağlık hizmetlerinden memnuniyet oranı ise yüzde 70 üzerine çıktı” diye konuştu. Sağlık Bakanı Koca da “Şu an 150 yoğun bakım odası ve Baykar, Arçelik, ASELSAN ile Biosis’in desteğiyle üretilen yerli 100 solunum cihazı var” dedi. Hastanenin tamamının 15 Mayıs’ta faaliyete geçeceği kaydedildi. l İç Politika Akademisyen Ekinci’den yine skandal yazı Atatürk’e çirkin iftira Türkiye, TBMM’nin 100. kuruluş yıldönümünü kutlamaya hazırlanırken, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi, Türkiye gazetesi yazarı Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci, dün Mustafa Kemal Atatürk’e yönelik iftiralarda bulunduğu skandal bir yazı yazdı. Ekinci, “Türkiye” demeden, “Ankara Meclisi 100 yaşında” başlığıyla yazdığı yazısında Atatürk’e yönelik, “Padişah’a ihanet etti... İngilizlerle işbirliği yaptı... Tevkif edilmekten korktu... Sivil darbe yaptı... Yandaşları dışında kim seyi seçtirmedi...” gibi ifadeler kullandı. Ekinci, İngilizlerin İstanbul’da toplanan Meclisi Mebusan’ı, Atatürk’ün önünü açmak için dağıttığını ileri sürerek, Atatürk’ün İngilizlerle planlı bir işbirliği içinde olduğunu ve onların desteğini alarak padişahın “ipini çektiğini” yazdı. Gazi Meclis’in kuruluş sürecini de “sivil darbe” olarak nitelendiren Ekinci, Atatürk’ün Meclis’in yetkilerini kullanmasına izin vermeyen bir “diktatör” olduğunu da ima etti. Ekinci 5 yıl önce de “Keşke Çanakkale geçilseydi” demişti. l Haber Merkezi Atatürkçü Düşünce Derneği: Meclis’in yetkilerini geri verin Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) 23 Nisan’ın 100 yılı nedeniyle, “100 yıllık Gazi TBMM’nin yetkileri derhal iade edilmelidir. Tartışmalı ve hukuk dışı 16 Nisan 2017 referandumunun öncesine dönülmelidir” açıklamasında bulundu. Kurumdan yapılan yazılı açıklamada Meclis’in 100. yılında işlevsizleştirildiği belirtilerek iktidara şu çağrıda bulunuldu: “Demokratik parlamenter sistem acilen yeniden inşa edilmelidir. Yaratılan algı operasyonlarıyla; demokrasinin doğal bir sonucu olduğu halde kötülenen, “ko alisyonlar” yerini “ittifaklara” bırakmıştır. Bu açık bir aldatmadır. Demokrasiye aykırılığı, yetersizliği ve işlevsizliği çok net anlaşılan bugünkü sistem hemen değiştirilmelidir. Basın özgürlüğü başta olmak üzere; bireysel hak ve özgürlükler yeniden güvence altına alınmalıdır. Tarikat – cemaat – siyaset – ticaret döngüsü; 100. yılında milli egemenliğimize yönelik en ciddi tehdittir. 15 Temmuz FETÖ askeri kalkışmasından ders alınarak; devlet, tarikat ve cemaatlerden temizlenmelidir.” l ANKARA/Cumhuriyet CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 23 Nisan Bayramı’nda TBMM’de sade bir tö ren yapılmasını isteyen ve Cumhurbaşkanı Re MİYASE İLKNUR cep Tayyip Erdoğan ile li derlerin törene katılmaması çağrısın da bulunan TBMM Başkanı Mustafa Şentop’u eleştirdi. Ülkelerin tarihin de 100. yılların özel günler olduğu na ve özel törenler yapıldığına dikkat çeken Kılıçdaroğlu, “Ben o gün Gazi Meclis’te olacağım ve diğer liderlerin de o gün Meclis’te olmaları için çağrı da bulunuyorum” dedi. Milli Mücadele döneminde bombalar altında dahi çalışmalarını sürdüren ve geçen haftaya kadar da karantina dö neminde bile genel kurul toplantıları nı yapan Meclis’in 23 Nisan nedeniy le sınırlı ve sadece bir törenle yetinme sinin kendi tarihine de saygısızlık ol duğunu dile getiren CHP lideri Kılıç daroğlu, “23 Nisan töreni meclisin ta rihine yakışır şekilde olmalı ve tüm li derler de o gün o çatı altında bulunma lı. Ben o gün mecliste olacağım. Diğer liderler gelmezse de kendi bilecekleri iş” şeklinde konuştu. ‘Paralel devleti erbabı bilir’ CHP’li belediyelerin yardım kampanyalarının durdurulmasını, sahra hastanelerinin mühürlenmesini ve bedava ekmek dağıtımının yasaklanmasını da eleştiren Kılıçdaroğlu, bu kampanyaların “paralel devlet yapılanması” olarak yorumlanmasına ise şu yorumu yaptı: “Bir zamanlar bir paralel yapı vardı. Devletin bütün kılcal damarlarına sızan ve hükümetin ne istediyse verdiği bu yapı ile halka bedava ekmek dağıtmanın, sahra hastanesi açmanın ne tür bir benzerliği var Allah aşkına. Belediyelerimiz ekmek, gıda kolisi dağıtarak ya da sahra hastanesi açarak hangi kılcal damarlara sızmış olabilirler acaba. Paralel yapıyı en iyi bilen bizzat o yapının mensupları ile onlara ne istedilerse veren AKP hükümetleridir. Biz o işin erbabı değiliz.” Özel bankalara siyasi görev verilemez Hükümet tarafından beklendiği kadar kredi vermedikleri için özel bankalara BDDK eliyle zorlanması konusunudaki sorumuza da “Özel bankalara siyasi görev verilemez” diyen Kılıçdaroğlu, zorlanması halinde bankacılık sisteminin yeniden krize gireceğine dikkat çekerek şu uyarıyı yaptı: “Bankalar güven kuruluşlarıdır ve uluslararası belirlenmiş kurallara tabidirler. Hükümet kamu bankalarına yaptığı gibi özel bankalara da siyasi görev verirse yabancı yatırımcı kuralın, hukukun, güvenin olmadığı bir ülkeye nasıl gelecek. Bankalar uluslararası sisteme entegre kurumlardır. Bu bankaların uluslararası denetim kriterleri söz konusudur ve güven esasına dayalı bir sisteme tabidirler. Böyle dayatmalarda bulunursanız bu güven ortamı ortadan kalkar. Bu durumda zaten hukukun ve kuralların günü birlik keyfi şekilde değiştiği bir ülkede bankacılık sistemindeki kurallar ile güven ortamı da ortadan kalkarsa zaten gelmekte terüddüt eden yabancı sermaye gelmeyeceği gibi var olan sermaye de kaçar.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle