25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER/YORUM EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ 11 21 NİSAN 2020 SALI Virüs, ‘toplumsal bağışıklık’ ve sosyal devlet Aynen bireyin bağışıklığı gibi toplumların da (ve ülkelerin) bağışıklıkları söz konusudur. Bu konu koronavirüsten sonra Türkiye’nin ve dünyanın da gündemine “mecburen” oturdu. Kapitalist ülkeler, Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra, “artık kapitalizm her derde çözümdür” diyerek vahşi ve kontrolsüz kapitalizmi dayattılar: hem de Asya, Afrika, Orta Amerika ve Ortadoğu’daki savaşları çıkarma ve doğayı mahvetme pahasına dünyayı bölüp parçaladılar. Yeni bir küresel virüs canavarı, yerküremizi tehdit edince “ortak küresel çıkarları” hatırladılar. ABD’den İngiltere, Fransa, İtalya ve İspanya’ya, kendi insanları da kıyıma uğrayınca “küresel adaleti” ve ortak küresel çıkarları düşünmeye başlayabildiler. Ortak çıkarlar, sosyal devlet uygulamaları gündeme geliverdi. Dinci ya da postalcı diktatörler, krallar, başkanlar ise bu işin sadece dualarla ve postallarla çözülemeyeceğini kanıtlarcasına, kendileri de şahsen karantinaya sığındılar. Dün Varşova’ya koşarak Walesa’ya destek vererek milyonları meydana döken Vatikan’ın Papa’sı bile bugün virüs karşısında, bomboş meydanlara konuştu, adeta koronavirüsü “vaftiz etti”! Bilim ve akılcılık her şeyin önüne geçti. “Öbür dünyayı” pazarlayarak bu dünyanın “nimetlerinden yararlanan” ve bu dünyayı boş verin diyen dinciler, virüsün esas bu dünyada, insanlar arasında (ve içinde) olduğunu, kendilerine de koydukları yasaklarla adeta itiraf ettiler. Toplumsal bağışıklığının Türkiye’de çöküşü Devletin (ve ulusal bağışıklığın) içinin boşaltılması 12 Mart, 12 Eylül ile düğmeye basılarak başlatıldı ve 2002 sonrası hızlanarak sürdürüldü. 12 Eylül’ü, 12 Mart’ı hazırlayan çevreler, 1961 Anayasası bize bol geliyor diyerek sosyal devletin içini, hem siyasal hem de ekonomik olarak boşaltmaya başladılar. Siyasal olarak “ulusal çıkarları ve demokrasiyi ön planda tutan yasalar değişti”. Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP), yavaş yavaş ortadan kaldırılmaya başlandı: Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) ikinci plana itildi: “Plana gerek yok, piyasa her şeyi belirler dendi”. Ve tarımın altı yavaş yavaş oyuldu. Özal’la ve bugünkü tarım bakanının babası Ekrem Pakdemirli ile 1980’li yıllarda bu konuları enine boyuna tartışmış bir insanım (*). Ve 2002 sonrası AKP iktidarı döneminde kamu kurumlarının iktisadi ve siyasal olarak “özelleştirilmesi” sonucu ülkenin toplumsal bağışıklığı iyice zayıfladı. Cumhuriyet’teki bu köşemde, “yapmayın, etmeyin, ülkenin hayati ulusal çıkarları ile oynamayın” diye yaptığım uyarıların haddi hesabı yoktur. Yalnız yazmadım, konuşmadım; şahsen de yüzlerine karşı söyledim. Ve tarımdan hayvancılığa, enerjiden dış borçlara “ulusal bağışıklığımızın çok zayıfladığı bir duruma sürüklendik”. Hele bu coğrafyada: hele depremden küresel mali krizlere: hele bölgesel iç savaşlara bir de “beklenmedik virüsler eklenince”, o elimizle zayıflattığımız “toplumsal bağışıklığımız” bizi çok zor duruma soktu. Türkiye sosyal devlet için planlı kalkınmaya dönmek zorundadır. Bunun yolu ise “katılımcı demokrasiden geçer”. Tek adam rejiminin çözüm olmadığını, yaşadıklarımız gözler önüne fazlasıyla serdi. Ve son kitabımdan kimi esintiler: (**) Aptal kişiye aptallığını söylemenin hiçbir anlamı yoktur. Stalinci, Maocu, dinci ya da silme liberal bir ideolojik saplantı içindeki insana yanlışlarını sıralamak bir sonuç vermez. Hele hele fırsatçı, sahtekâr ve ahlaksız yaşam tarzını “özümsemiş” bir yaratığa nasihat etmenin bir anlamı yoktur. Çünkü bunlar, Victor Hugo’nun romanlarındaki acıdığımız kahramanlara, hiç mi hiç benzemezler. Ve son söz: Ey 23 Nisan, 19 Mayıs ve 29 Ekim’lere karşı çıkanlar: Bu yanlış, biyolojik ve siyasal virüslerin yolunu açmaktan başka bir şey getirmez.. (*) Yolumun Kesiştiği Ünlüler, syf. 19, Kırmızı Kedi, 2019 (**) Yüzleşme, Cumhuriyet Kitap, 2020 21 NİSAN 2020 SAYI: 34530 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Yayın Koordinatörü Serkan Ozan Yazıişleri Müdürleri İpek Özbey / Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Hakan Akarsu (Ek Yayınlar) Görsel Yönetmen Münevver Oskay Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Gece: Ayça Bilgin Demir l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Jale Özgentürk l İç Politika: Ali Açar l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Fotoğraf: Uğur Demir l Spor: Sami Gürel l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 04:35 06:09 13:08 16:54 19:57 21:25 Ankara 04:23 05:55 12:52 16:37 19:40 21:05 İzmir 04:51 06:20 13:15 16:59 20:00 21:23 Cuma günkü yazım şöyle başlıyordu: “Geçen yazımda çocuk lar için ‘Momo’ heykelinin tehlikesi ne değinmiştim! Bugün, ondan da ha da tehlikeli ve ölümcül olan ‘Ma vi Balina’yı’ arşivimden ve internetin görsellerinden yararlanarak kısaca ta nıtacağım…”           Ne yazık ki bu sayfaya gelen bü Bilgisayar bağımlılığı (7) yük boy “Resmi İlan”, yazımı köşe ye sıkıştırmakla kalmamış, görselleri HHH de çöp sepetine atmak zorunda kalmış! 2 Nisan… Van’da, saat 13.45’te, Ak Yazının görselli bölümünü tekrarlayalım: köprü Kayalıkları’na çıkan Sevda Erkaç HHH maz intihara kalkıştı. Polis ve rehber öğ retmenin çabalarına karşın Sevda, son anda engellendi. Sevda’nın ‘olaydan 4 gün önce elleri ne ölüm tarih olarak 02.04.2019 tarihini yazdığı’ da saptandı! HHH 5 Nisan… İzmir Gaziemir’de, Tuna M., ‘Mavi Balina’ kurbanı olarak, evleri nin çatı katında ölü bulundu! “Gelelim Türkiye’den 8 Nisan… Aydın Koçarlı’da, 14 yaşın bazı örneklere… daki öğrenci Raşit Ç., ‘Mavi Balina’dan’ 21 Ocak… Adana’da, av dolayı kendini astı… tüfeğiyle intihar eden Emi HHH ne Karadağ’ın (13) ‘Mavi 13 Nisan… ‘Mavi Balina’ bu kez 15. Balina’ oyununun kurbanı kattaydı… İstanbul’da, Veysel Çetin olduğu ortaya çıktı. Olay, (14), apartmanın 15. katından atladı… Yüreğir ilçesine bağlı Ba HHH şak Mahallesi’nde, ortao 21 Ekim… Kayseri’de bir fabrikada kulu 8. sınıf öğrencisi Emi çalışan Sefa G (22), ‘Mavi Balina’ oyunu ne (13) evinde babasının nedeniyle, kendisini iple doğalgaz boru pompalı tüfeğiyle vurul suna asarak yaşamına son verdi…” muş şekilde ölü bulundu. HHH Polis yaptığı incelemede kız çocuğunun Çocukları, internette “bağımlılığın” ya intihar ettiğini belirledi. nı sıra önemli bir “tehlike” bekliyor. Emine’nin defterlerini inceleyen ai Çocuklar, internetlerinde sıkça “siber le ve polis, küçük kızın çizdiği balinala zorbalıkla” karşılaşabiliyorlar! Çocuklar ra rastladı. ‘Ölmeden önce 1 yıllık yapı bu oluşumu annebabalarından gizliyor lacak’ başlığı altında, ‘Mavi Balina’ oyu lar… Bu durumda annebabalara çok iş nundan gelen, Emine’nin yazdığı 25 düşüyor! maddelik bir liste bulundu. Emine’nin, “Momo” gibi, “Mavi Balina” da en ‘Fare zehri ile karışım yapıp intihar tehlikeli “Siber zorbalık”lardır! Peki, edersen hemen öldürüyor, çok güzel “siber zorbalık” nedir? bir ölüm oluyor!’ yazdığı bir notu da bu “Siber zorbalık”, bireylerin, iletişim lundu. araçları kullanılarak tehdit edilmeleri, kü Listede ‘İntihar kaçıştır. Herkesle zıt çük düşürülmeleri, arkadaş grubundan laşacaksın, herkesle ters gideceksin. dışlanmaları, ayrımcılığa maruz bırakıl Hep yalnız takılacaksın. Gerektikçe ko maları ve hatta ölümlerine neden olma nuşmaya yemin edeceksin. Anneni ba ları biçiminde tanımlanıyor. banı huzurevlerine atacaksın. Yılda bir “Siber zorbalık”, nedeniyle ortaya çı kez ziyaret edeceksin o da sevap olsun kan duygusal sorunlar, yerinde ve za diye. Artık sana herkes hayalet diye manında önlem alınmadığı takdirde, cid cek!’ yazısı dikkat çekti. di sorunlara yol açabiliyor. Bu konuda HHH velilere büyük görev ve sorumluluk dü 15 Şubat… İstanbul’da, lise öğrencisi şüyor… Velilerin, çocuklarının özel ya Burak K. (16) ‘Mavi Balina’ kurbanı oldu… şantılarını ve bireysel sınırlarını ihlal et meden, onları nasıl koruyacakları konusunda bilinçlenmeleri gerekiyor. “Siber zorbalar” her yerde… Çocuklar siber zorbalığa giderek daha çok maruz kalmaya başladı. Bu durumu çoğunlukla gizleyen, annebabalarına söylemek istemeyen çocuklarını korumak için annebabalara olağanüstü iş düşüyor. HHH “Siber zorbalık” nasıl anlaşılır? Dijital ortamda yaptığı etkinlikler hakkında konuşmaktan kaçınıyorsa, Aile ve arkadaşlarla birlikte olmaktan kaçınıyor, okula gitmek istemiyorsa, Duygu durumunda, davranışlarında, uykusunda ya da iştahında değişiklik varsa, İleti, bildirim, eposta aldığında huzursuz ya da tedirgin oluyorsa, Bilgisayar, tablet ya da cep telefonu hakkında konuşmaktan kaçınıyorsa, Okul başarısında düşüş gözleniyorsa… HHH Çocuklar, saldırılara kesinlikle karşılık vermemeli. Sorunu kendi başına çözmeye çalışmamalı, mutlaka büyüklerinden yardım istemeli. Zorbalık örneklerini ve kanıtları saklamamalı, büyüklerine ve gerekirse yetkililere bildirmeli... (Sürecek) 23 Nisan 1920… Gazi Mustafa Kemal’in 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin toplanacağını, 19 ve 21 Nisan genelgeleri ile halka duyurdu. 23 Nisan toplantısına, o günün ulaşım koşulları nedeniyle; 337 milletvekilinden ancak 115’i katılabilmişti. 23 Nisan “Ulusal Bayram” olarak ilan edildi… 1 Kasım 1922’de Saltanatın kaldırılmasıyla, Çocuk Esirgeme Kurumu’nun 1927’de ilan ettiği, Atatürk’ün himayesinde düzenlenen “23 Nisan Çocuk Bayramı” ile 1935’te “Hâkimiyeti Milliye Bayramı” birleştirildi. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra Milli Güvenlik Konseyi, bu bayrama resmi olarak “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” adını verdi. HHH Türk halkının “özgürlüğünün” simgesi olan “23 Nisan 1920’nin” 100. yıldönümünü virüs salgını nedeniyle, sokaklarda coşkuyla kutlayamadığımız için üzgünüm! Tüm okurlarımızın ve halkımızın, bu eşsiz, mutlu gününü kutlar, nice sağlıklı yıllar dilerim… Uzaklaştırma kararı aldırdığı eşi tarafından darp edildi, yardım istedi ‘Artık sesimi duyun’ O baba yakalandı Esenyurt’ta 4 yaşındaki oğlunu akülü aracına bindirdikten sonra otomobiliyle çeken babanın ehliyetine el konularak 420 lira para cezası kesildi. Ayrıca sokağa çıkma yasağını ihlalden de 3 bin 180 lira idari para cezası verildi. Sosyal medyada yayımlanan görüntülerde halatın bir ara gevşemesi ile küçük çocuğun akülü aracını kontrolde zorlandığı, park eden bir araca çarpmaktan son anda kurtulduğu, daha sonra yanından iki aracın geçtiği görüldü. l DHA KÜBRA KÖKLÜ Kayseri’de yaşayan Serap İ. (40) uzaklaştırma kararı aldırdığı 24 yıllık eşi Hacı İ. (39) tarafından 4 Mart gecesi şiddete maruz kaldığını iddia etti. Yıllardır madde bağımlısı eşi tarafından şiddet gördüğünü, sakat kaldığını ancak korkusundan boşanma davası açamadığını söyleyen Serap İ., “Lütfen bana yardım edin. Korkumdan sokağa bile çıkamıyorum. Sadece bana değil, 2 kız çocuğuma da şiddet uyguluyor. Ölmeden önce sesimi duyun” dedi. Eşi tarafından öldürülmekten korkan Serap İ., eşinin kendisine ve çocuklarına uyguladığı şiddetten dolayı 24 dosyasının olduğunu ancak bu davaların bir kısmının ertelendiğini, bir kısmının da para cezasına çevrildiğini vurguladı. Cumhuriyet’e konuşan Serap İ’nin kızı Filiz Y. (22), annesiz kalmak iste mediğini vurgulayarak “4 Mart gecesi babam uzaklaştırma kararına karşın eve zorla girmiş. Önce annemin kafasına sert bir cisimle vurmuş, sonrasından soba demiriyle parmaklarını ezmiş. İşkencesi saatlerce sürmüş. Çaydanlığı üzerine dökmüş, annem bayılmış. Kendine gelince de evden kaçıp benim yanıma geldi. Hastaneye götürdüğünde beyin travması geçirdiğini öğrendik. Annem, bu işkenceyi ilk kez yaşamıyor. Defalarca bıçaklandı. Dayanacak gücü kalmadı. Vücudu tanınmayacak halde” diye konuştu. Filiz, çocukluğundan beri babası Hacı İ. tarafından şiddete uğradığını ve 18 yaşındayken 1 aylığına kadın sığınma evinde kaldığını söyleyerek “Babamın sicil kaydı temiz değil. Buna karşın sokaklarda elini kolunu saylayarak geziyor. Annemi öldürene kadar da durmayacak. O yüzden annemi kurtarmama yardım edin” dedi. Kaşıkçı’nın cep telefonu şifresi çözülememiş Suudi Arabistan Krallığı İstanbul Başkonsolosluğu’na girdikten sonra bir daha kendisinden haber alınamayan gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesine ilişkin 20 kişi hakkında açılan davanın iddianamesinde, Kaşıkçı’ya ait iPhone marka iki adet cep telefonu ve Apple tabletinin açılamadığı belirtildi. İddianamede, Adli Bilişim Büro Amirliği tarafından yapılan inceleme sonucu hazırlanan 10 Ekim 2018 tarihli rapora da yer verildi. Raporda, Kaşıkçı’nın cep telefonları ve tabletinin şifreli oldukları, iTunes programına bağlanıp cihazın sıfırlanması gerektiği, içerisindeki verileri yedeklemenin bir yolunun olmadığı, cihazın mevcut yazılım ve donanımları ile imajının alınmasının mümkün olmadığı ifade edildi. Cihazların açılmasını sağlayan şifreler ve iCloud yedeklemesinin Apple şirketinden temin edilmesi için Adalet Bakanlığı ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü’nden adli yardım talebinde bulunulduğu belirtildi. l DHA BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Orta Anadolu’ya özgü 1 2 3 4 5 6 7 8 9 12 iri bir çoban köpeği cinsi. 2/ Akdeniz Bölgesi’nde bir akarsu... Şifalı kaynak 1 K A T L AMA U 2 OBA D İ D İ M 3 CANFES SU 1 2 suları ya da çamurla 4 tedaviyi amaçlayan 5 kuruluşlara verilen ad. 3/ Püskürtü... İstek, 6 AN İ T İ NA BOSTANA H AZAR ARDA 3 4 5 dilek. 4/ Bir tür iri 7 Ş B E L M E N 6 hıyar.. Yaşamını ya da 8 M U İ D A R E kariyerini boşa harcamış kimse. 5/ Kırılmış 9 MAKARON İ K taş döşenip silindir geçirilerek yapılan yol. 6/ Telli bir çalgı... özgü, mercimek ve 7 Kuzey Amerika’da yetişen bir cins bulgurla yapılan ceviz ağacı. 7/ Üstü kapalı ve yay yemek. 3/ “Adam, 8 9 lı bir at arabası... Bir görevin yü herif” anlamında rütülebilmesi için merkez olarak argo sözcük... Takım seçilen yer. 8/ Kuran’da bir sure... lar grubu, küme. 4/ Muğla’nın bir ilçesi. 9/ Bütün eski Güzel sanat... Kolza bitki Yunan mimarlığına örnek olan ev sine verilen bir başka ad. biçimi. 5/ Yemen ve Etiyopya’da yetişen, YUKARIDAN AŞAĞIYA: yaprakları uzun süre çiğnenince 1/ Alaska kökenli, haskiye benzer sarhoşluk veren bir ağaççık... Bin bir köpek cinsi. 2/ Uşak yöresine metrekare değerinde yüzey ölçüsü 3 4 5 6789 birimi. 6/ İri taneli bezelye. 7/ Sakarya yöresine özgü bir tür köfte... Hububat tozu. 8/ Evde beslenen hayvan... Hiç, sıfır. 9/ Küçük kilise... Çölden esen rüzgâr. Tarım Bakanı neden susuyor? Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, geçen eylül ayında, 2020’de hayvan ithalatı yapılmayacağını söylemedi mi? Söyledi. 27 Mart 2020’de “Et ve Süt Kurumu’nun depoları ağzına kadar et dolu” demedi mi? Dedi. Tarım ve Orman Bakanlığı, Ekim 2019’da, “besilik sığır ithalatı uygulama talimatı ve teknik şartnamesinde düzenleme çalışması” yapılacağını belirterek hayvan ithalatının durdurulduğunu açıklamadı mı? Açıkladı. 26 Ekim 2019’dan sonra hayvan ithalatı için yapılan başvuruları kabul etmeyeceğini duyurmadı mı? Duyurdu. Öyleyse neden dünyanın koronavirüs ile mücadele ettiği bu dönemde, 10 bin hayvan koronavirüsün en hızlı yayıldığı Brezilya’dan ithal edildi? Polaris 2 gemisiyle 12 Nisan’da İskenderun Limanı’na getirilen hayvanları alan şirkete nasıl bir ayrıcalık sağlandı? Yüzlerce TIR’la Şanlıurfa’ya gönderilen hayvanların nakliyatı sırasında neden hiçbir görüntü alınmasına izin verilmedi? Neden İran’dan 5 bin 500 canlı hayvan alınarak Tekirdağ’a getirildi? İran’dan yapılacak karpuz ithalatı için bile Sağlık Bakanlığı’ndan görüş isteyen Tarım ve Orman Bakanlığı, hayvan ithalatı için de görüş istedi mi? Koronavirüsten ciddi şekilde etkilenen İran ve Brezilya’dan yapılan bu ithalatlara nasıl izin verildi? Tarım ve Orman Bakanı, bu soruların yanıtlarını vermek zorundadır. Medyada bu konudaki haberlerde, bu ithalatlarla ilgili kontrol belgelerinin “26 Ekim’den önce başvuru yapanları mağdur etmemek” için verildiği şeklinde bir açıklama yer alıyor. Koronavirüs salgınının ortasında en riskli ülkelerden yapılan canlı hayvan ithalatı, sağlık açısından tehdit oluşturarak halkı mağdur etmiyor mu? Sorunun temeli hayvansal tüketimidir! Yukarıdaki soruları halk sağlığı adına sormak zorundayız. Ancak sorunun temeli, hayvanlara işkence/ölüm, insanlara hastalık/ölüm ve çevreye felaket olarak dönen hayvansal tüketimdir. Aylardır COVID19 ortaya çıktığından bu yana birçok dürüst bilim insanı ve uzman, hayvan yemenin, hayvanlara zalimce davranmanın salgın hastalıklara yol açtığını anlatıyor, yazıyor. Bu süreçte insanlığın kendisini dünyanın merkezine koyan yıkıcı egosunu sorgulayabileceğini ummak istiyorum ama görünen o ki bu öldürücü hastalık da yeterli olmayacak... İnsanlık, hayvanları katlederek, onları mal gibi alıp satarak, hayvan yemeyi sürdürerek yeni virüsler yaratmaya devam edecek. Yeryüzündeki kendi varlığını tehlikeye atma pahasına sürdürdüğü hayvan katliamına en azından yakın dönemde son vermeyecek. Türkiye gibi ülkeler “et” talebini karşılamak için dünyanın öbür ucundan gemilerle canlı hayvan ithal etmeyi sürdürdükçe, İran gibi ülkelerde koronavirüs nedeniyle tavuk “etine” talep düştüğü için yeni doğmuş yüz binlerce canlı civcivin üzerine toprak dökülerek katledildikçe, Hayvandan insanlara geçtiği bilinen salgın hastalık sırasında, insanlar hâlâ “et” için talep yaratmayı sürdürdükçe... İnsan doğayı katledip hayvanları kaynak olarak görmeyi sürdürdükçe... Virüslerin de sonu gelmeyecek! Gıda üretimi hakkında dürüst bir tartışma gerekli 16 Nisan’da The Guardian’da yayımlanan bir makalede de (The Covid19 pandemic shows we must transform the global food system), bu soruna vurgu yapılıyordu. Öneriler şöyleydi: “Bireysel olarak hayvansal ürünleri yemeyi kesmeliyiz. Toplu olarak da, küresel gıda sistemimizi dönüştürmeliyiz; hayvancılığı sonlandırmak ve dünyanın büyük kesimini canlandırmak için çalışmalıyız.” Makalenin en vurucu kısmında yazanlar ise altı çizilecek kadar isabetliydi: “Tuhaf bir şekilde, iklim değişikliğinin gerçeklerine asla karşı durmayacak birçok insan, ‘et’ yiyenlerin halk sağlığını tehlikeye atmada oynadığı rolü görmeyi reddediyor. ‘Et’ yemek, bilimi inkâr etmenin toplumsal olarak kabul edilebilir bir şekli olarak görünüyor.” İnsanlık artık silkelenmeli. Toplumlar dönüştürülmeli. Yeryüzü canlanmalı. Bütün bunların olması için gıda üretimi hakkında dürüst bir toplumsal tartışma başlatılmalı! Jandarmaya ateş açıldı: 2 asker yaralı Balıkesir’in Edremit ilçesinde bir otomobildeki şüpheliler ile jandarma görevlileri arasında çatışma çıktı. 2 jandarma görevlisinin yaralandığı olay sonra çatışmaya giren 2 şüpheli ile, yakalanmalarını engellemeye çalışan 2 arkadaşı yakalanarak gözaltına alındı. Yaralı jandarma görevlilerinin hayati tehlikesinin bulunmadığı açıklandı. l BALIKESİR / DHA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle