16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 20 NİSAN 2020 PAZARTESİ EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: EMİNE BİLGET HABER/YORUM Medya ve siyaset virüsleri Kendisini padişah sanan ve bu nedenle Türkiye’yi yıllardır padişah gibi yöneten “Cumhurbaşkanı” Recep Tayyip Erdoğan, korona salgını günlerinde bile kin, nefret ve öfke nöbetlerini ihmal etmeyerek, geçen günlerde yaptığı bir konuşmada, “Ülkemiz sadece koronavirüsten değil, aynı zamanda bu medya ve siyaset virüslerinden de inşallah kurtulacaktır” ifadelerini kullandı! Muhalefete, eleştiriye, farklı düşüncelere ve görüşlere tahammülü olmayan ve demokrasi kavramını bir türlü özümseyemeyen Erdoğan, “savcılara” ve “hâkimlere” yine hedef mi göstermiş oldu?! “Savcılar, hâkimler, ilk hedefiniz medya üyeleri ve siyasetçilerdir!” talimatı mı vermiş oldu?! HHH Erdoğan’ın sık sık kullandığı yöntem budur. Talimatları bizzat kendisi yargı üyelerine vermez. Bu konuda kamuoyuna bir açıklama yapar, bunu öfkeli ve sinirli bir ses tonuyla bağırarak yapıyorsa, “medyadaki” amigoları ve “yargıdaki” emir kulları mesajı alır, “medya” maskesi takmış propaganda mekanizması devreye girerek kamuoyu oluşturur, arkasından “savcı” ve “yargıç” kılığına girmiş emir kulları düğmeye basarlar. Eğer gerekiyorsa ve mesajı almayanlar olursa, bununla birlikte, yürütme makamındaki belli danışmanlar, bürokratlar, AKP’liler devreye sokulur, aracılar yoluyla sonuç alınır! “Ergenekon”, “Balyoz”, “OdaTV”, “Casusluk” adlı kumpas davalarından beri “yargıda” böyle bir yol açıldı. Başka bir deyişle bağımsız yargı ve hukuk devleti ortadan kalktı, anayasa rafa kalktı! O dönemde “Ben bu davaların savcısıyım” diyen Erdoğan, artık bu kadar açık bir ifade kullanmasa da, yaptığı bir açıklama, nasıl oluyorsa, “yargıyı” harekete geçirmeye yetiyor. Bunun için artık “yargıda” bir FETÖ örgütlenmesine de gerek yok. AKP, FETÖ’ye ihtiyaç duymadan aynı yöntemleri zaten uyguluyor. Cumhuriyet gazetesi yazarı ve OdaTV Haber Müdürü Barış Terkoğlu’nun, OdaTV Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan’ın, OdaTV muhabiri Hülya Kılınç’ın, Yeniçağ gazetesi yazarı Murat Ağırel’in, Yeni Yaşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Ferhat Çelik’in ve yazıişleri müdürü Aydın Keser’in, eski Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Hakan Aygün’ün, işadamı Osman Kavala’nın tutuklu olmaları, aynı zihniyetin ve yöntemlerin ürünüdür. Tarihe kara bir leke olarak geçecek olan ve geçen hafta kabul edilen “infaz” yasasının sonucunda sahtekârların, dolandırıcıların, rüşvetçilerin, zimmetçilerin, hırsızların, mafya ve çete üyelerinin serbest bırakılması sağlanırken, masum gazetecilerin, yazarların, işadamlarının, sivil toplum örgütü liderlerinin hapiste yatmaya devam etmesi de aynı zihniyetin ve yöntemlerin ürünüdür. HHH Birisi çıkıp Erdoğan’a, “kurtulmamız gereken asıl virüs sensin!” biçiminde bir ifade kullansa, kendisi kıyameti kopartır. Ancak kendisi, herkese her şeyi söylemeyi hak görüyor, kendisine muhalefet edenlere hakaret etmekte ve iftira atmakta hiçbir sakınca görmüyor! Çünkü kendisini dokunulmaz olarak görüyor. O herkese dokunabilir, ancak kimse ona dokunamaz! Kendisini dokunulmaz ulu insan statüsüne yükseltmiş! Zihin yapısı bu! Tarihteki tüm monarşik, oligarşik, teokratik yapılanmalarda yönetim kademesinde ne yaşanıyorsa, bugün Türkiye’de de o yaşanıyor. Erdoğan’ın korona salgını ortamında siyasi baskıyı artırması çok dikkatli bir biçimde analiz edilmelidir. “Nasıl olsa salgın var, baskıyı artırsam, anayasanın 34. maddesini gerekçe göstererek ‘Gezi’ tarzı toplu gösteri ve protesto eylemi de yapamazlar; fırsat varken daha önce yapamadıklarımı yapayım” diye mi düşünüyor?! Bu baskılar bir korona fırsatçılığı mıdır?! Erdoğan’ın böylesine çılgın bir “kamikaze” hareketi içine girip girmeyeceğini önümüzdeki haftalarda ve aylarda anlayacağız. Erdoğan’a bir kere daha, cumhurbaşkanı seçildikten sonra TBMM’de ettiği yemini; anayasanın 2., 6., 7., 8., 9., 11., 14., 24., 25., 26., 28., 138. ve 148. maddelerini ve cumhurbaşkanının anayasanın üzerinde olmadığını hatırlatmakta büyük yarar var! 20 NİSAN 2020 SAYI: 34529 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Yayın Koordinatörü Serkan Ozan Yazıişleri Müdürleri İpek Özbey / Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Hakan Akarsu (Ek Yayınlar) Görsel Yönetmen Münevver Oskay Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Gece: Ayça Bilgin Demir l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Jale Özgentürk l İç Politika: Ali Açar l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Fotoğraf: Uğur Demir l Spor: Sami Gürel l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 04:37 06:10 13:08 16:54 19:56 21:23 Ankara 04:25 05:56 12:53 16:37 19:39 21:04 İzmir 04:53 06:21 13:15 16:59 19:59 21:22 Saray, CHP’li belediyelere yaşam hakkı vermiyor. Son iki günde diyen kişidir Özal. “Açız” diye ona seslenen işçiye “Senin reyine ihtiyacım yok” di olanlar: yendir. Adana Belediyesi’nin açtığı HHH sahra hastanesi mühürlendi. Özal’ın kurduğu dört eğilim Mersin Belediyesi’nin ücretsiz ekmek dağıtımı yasak Ayrıntılar partisi; ülkücüleri, dincileri, liberalleri ve dönek solcula Hem Özal’ı övmek landı. Kadıköy Belediyesi’nin rı kapsamıştı. Özal açıkça “Ben zengini severim” di izinli 23 Nisan bandosu yasaklandı. Peki, bu olanlara şaşıran, rastlantı sayan var mı acaba? hem Köy Enstitülerine üzülmek! yerek kimden yana olduğunu söylemişti. Dönemin muhalefet partisi SHP’ye ağza alınmayacak sözlerle saldırmıştı. Terörist ilan et HHH mişti. Oysa SHP “Kürt So AKP milliyetçi, mukadde gün iktidara geldi. runu” gibi yakıcı bir mese satçı, piyasacı bir koalisyondur. Kim ne söylerse söylesin Men lede taşın altına elini koyma cesa Uygulamalarının tamamı bu yönde deresBayar liberal gerici hattı ilk reti göstermişti. Bedelini de ağır dir. Erbakan’dan ayrılıp “Milli Gö yıkıcı eylemi gerçekleştirdiler. ödemişti. Sanılanın tersine Özal, rüş gömleğini çıkardık” demelerinin HHH süreçte milliyetçi çizgiden asla anlamı şudur: Küreselci olacağız, Aynı gün Özal’ın ölüm yıldönü vazgeçmemişti. ayağımıza pranga olan “yerli” ne müydü. Özal kimdi? HHH varsa vazgeçeceğiz, kullanışlı bir Gerici MSP’nin Konya vekil ada Erdoğan, Özal’ın tüm hayallerini iktidar kuracağız! Erbakan da geri yıydı. Tarikatçıydı. Nakşibendi idi. başarmış bir siyasal aktördür. Baş ciydi, ancak AKP gibi liberal çevre 24 Ocak Kararları’nın mimarıydı. kanlık düzenini getirerek, tek adam lerle kol kola değildi. AB karşıtıydı, Sonradan Demirel’i hançerleye olmayı sağladı. Artık onun haberi ABD’ye söverdi. Erbakan da Cum cekti gerçi ama onunla birlikte ça olmadan kuş uçmuyor memleket huriyet, aydınlanma düşmanıydı, lışıyordu. Darbeciydi. Evren’in 12 te. CHP belediyelerine yapılan zu ancak öğrencileri gibi Batı’ya sev Eylül’ünden sonra başbakan yar lüm uygulamalarının tümü, kuram dirememişti kendini. Şimdi Erba dımcısı oldu. Ardından karşısında cısı Özal olan düzenin RTE eliy kan güzellemesi yapanlar sözlerini tüm engeller vetolarla kaldırıldı ve le yaşama geçmesidir. Piyasacılık, anımsasınlar. önce başbakan, ardından cumhur milliyetçilik, dincilik, pragmatizm HHH başkanı yapıldı. hepsini bire bir uygulamaktadır Geçen cuma Köy Enstitülerinin Özal, “Bize iki buçuk parti, iki bu RTE. Onun Özal’ı hayırla, saygıy kuruluş yıldönümüydü. Eğer o sü çuk gazete yeter” diyen adamdı. la, özlemle anması doğaldır. Ter reç başarıyla yönetilseydi, baskı Sansürcüydü. Piyasaya tapandı. si şaşkınlık yaratırdı. Dikkat edin lara direnebilseydi İnönü, bugün İşçiler onun için “Ankara’nın şişma Cumhurbaşkanı Köy Enstitüleri için devrimler amacına ulaşmış olacak nı işçi düşmanı” diye yürüdüler. tek cümle kurmamıştır. Haklıdır ay tı. Yoksul halk çocukları dahil tüm Dönemin muhalefet lideri Erdal rıca, eğer o okullar olsaydı, böyle insanlarımız eşit, adil eğitim almış, İnönü onu eleştirdiği vakit; “İnönü bir düzen kurulamazdı. özgür düşünen, aydın insanlar ola bile bizim Ahmet’le uğraşıyor. Ah HHH caktı. Yazık ki Köy Enstitüleri ka met biraz ağır gelir, daha ufağı var, Hem Özal’ı hayırla anıp hem Köy pandı, Cumhuriyet düşmanları o küçük Turgut var, onunla uğraşsın” Enstitüleri için üzülemezsiniz. İmamoğlu: İki günlük sokağa çıkma yasağı ne kadar faydalı bilmiyorum 1 Mayıs’a kadar yasak çağrısı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, kentte 23 Nisan’dan rütemez” ifadelerini kullandı. ‘100. yıl kutlanacak’ 1 Mayıs’a kadar sürecek so Salgın nedeniyle düzenlen kağa çıkma yasağı kararı meyecek olan 23 Nisan tö alınması için çağrıda bulun renlerine değinen İmamoğlu, du. İmamoğlu, dün akşam ka “Bu sıkıntılı günlerden kur tıldığı canlı yayında, ilgili ku İmamoğlu tulduktan sonra, 23 Nisan’ı rumlarla yeteri kadar pandemi top başka bir tarihte büyük bir coşkuy lantısı yapılmadığını söyleyerek, “2 la kutlayacağız. 100. yılı asla boş günlük sokağa çıkma yasakları ne geçmeyeceğiz” dedi. İstanbul Vak kadar faydalı oluyor, bilmiyorum. fı için başvurularına hâlâ yanıt bek 2 ya da 3 haftalık bir karantina sü lediklerini söyleyen İmamoğlu, “Da reci olabilir” diye konuştu. Beledi ha önce 1 saat içinde hangi vakıfla yelerin bütçesinin pandemi günle ra izin verildiği açıklansın. Sabırla rine yetersiz kaldığının altını çizen bekliyorum. Ama yarın sabırsızca İmamoğlu, “Ek katkıya ihtiyaç var. bekleyeceğim. Valiliği her gün ara Yoksa birçok belediye bu süreci yü yacağım” dedi. l Haber Merkezi İBB’den çiftçi için üretim seferberliği İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), salgın sürecinde yurttaşların gıda ihtiyacını karşılamak, çiftçiye destek olmak için üretim seferberliği başlattı. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun sosyal medyadan duyurduğu destekle İBB, çiftçinin satamadığı ürününü hal fiyatı üzerinden satın alacak ve ihtiyaç sahibi ailelere dağıtacak. İBB Muhtarlıklar ve Gıda Dairesi Müdürü Ahmet Atalık, “Fide ve tohumları 115 Mayıs aralığında toprakla buluşturarak projemizi başlatmış olacağız” dedi. l İç Politika BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1 234 5 678 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Mayasız hamurdan yapılan, bir tür peynirli pide. 2/ Göçebelerin konak yeri... Aydın’ın turistik bir ilçesi. 3/ İnce dokunmuş bir tür ipekli kumaş... Başlıca içece 1 2 3 MABE Y İ N H ABARA İ DA BAZ S İMİ T 1 2 ğimiz. 4/ İki tarla arasındaki sınır... Özen. 4 E R B E N Ş U 3 5/ Soğan, domates, biber, maydanoz ve salçayla hazırlanan bir tür salata. 6/ Pay 5 6 YAS EM İ N N 4 İ İ N İ AL İ lama... İşaret olarak yere dikilen çubuk. 7/ Toprağı işlemekte kullanılan bir tarım aracı... Bir şeyin yapılmasını yasaklama. 7 N İ M NANAY 5 8 D İ Ş LALE 6 8/ Yaklaşık on iki bin yıl önce Pasifik’e 9 H A T U N İ Y E gömüldüğüne inanılan kıta... “Helali” de denen 7 ve giysi yapımında kullanılan yarım ipekli bir kumaş. 9/ İtalyanca ve Latince sözcüklerin birbirine karıştırıldığı bir tür kaba güldürü şiiri. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ “Flurcun” da denen ötücü bir kuş. 2/ Siyah, sert ve ağır bir tahta... Fas’ın plaka kodu. 3/ Şafak... Doğu Karadeniz’in dağlık kesimlerinde yaşayanların giydiği, bacağı çorap gibi saran bir tür çizme. 4/ Ramazan ayında verilen, miktarı belirli sadaka. 5/ Binicilikte atın normal 8 yürüyüşüne verilen ad... 9 Kaynağı an tik çağlara dayanan kirişli bir çalgı. 6/ Olta ipi... Bir nota. 7/ Peygamberleri Hud’u dinlemedikleri için Tanrı tarafından yok edilen kavim... Erzurum’un bir ilçesi. 8/ Bir peygamber... Pazarın ya da panayırın kurulduğu gün. 9/ İstek, arzu... Söz, konuşma. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] Ayrıntılar Karantinaüretim çelişkisi “Virüsün ekonomipolitiği” başlıklı makalemizde, her şey gibi virüsün bulaşıcılığının da, tedavisinin de sınıfsal olduğunu anlatmıştık. Bugün “karantina ile ekonomik faaliyet” arasındaki çelişkiyi inceleyeceğiz. O nedenle bu makaleyi “Virüsün ekonomipolitiği 2” diye de okuyabilirsiniz. Başlayalım… Çin modeli mi, ABD modeli mi? Koronavirüs salgını “küresel” bir krizdir. Ancak salgınla mücadele henüz küresel değildir. Dahası salgınla mücadelede uygulanan tek bir model de yok. İlk andan itibaren ulusların önünde iki model vardı: Sosyalist/Çin modeli: Virüsün görüldüğü Wuhan’ı tam karantinaya alarak, Çin’in diğer bölgelerine yayılmasını önlemek. Tam karantina, eyaletin izolasyonu, üretimin ve her türlü ekonomik faaliyetin durdurulması, sürekli sokağa çıkma yasağıydı. Çin, bu modelle sorunu 70 günde büyük oranda çözdü. Kapitalist/İngiliz modeli: Ekonomik faaliyetleri askıya alacak en ufak bir karantina uygulamadan, “sürü bağışıklığı” sistemi uygulamak. Kapitalizmin efendileri böylece “ölen ölsün ama ekonomi dönsün” diyordu. Ancak kısa bir sürede bunun ekonomiye maliyetinin daha yüksek olacağı görüldü ve Kapitalist/ABD modeline geçildi. Kapitalist/ABD modeli: Üretimi tam durdurmadan, ekonomi faaliyetlerini tamamen askıya almadan, sadece yoğun vaka görülen yerlerde ama kısmi karantina uygulamak. Bu model de başarısızdı ve ABD’de vaka sayısında patlama yaşanmasına neden oldu. Saray: Tam tedbir maliyetli Ancak kapitalist dünya için karantina ile ekonomik faaliyet arasındaki çelişme derinleştiğinden, bu modeli bile uygulamak istemiyorlar. Hızla önlemleri gevşetmek ve ekonomiyi canlandırmak istiyorlar. Bunun karşılığı daha çok ölüm olsa da… Bu tablo öncelikle iki gerçeğe işaret ediyor: Birincisi, kapitalizm için para insandan daha değerli; ikincisi, kapitalist devletlerin Çin gibi 70 gün üretimi tam durduracak ekonomi rezervleri yok. Çünkü rezervler ultrazenginlerin kasalarında… İşte bu nedenle ABD Başkanı Donald Trump, “Salgının artışının bittiğini düşünüyorum” diyerek ekonomik faaliyetlere tam kapasite başlama sinyali veriyor (18.4.2020). Ülkelerin yaşadığı karantina ile ekonomi faaliyetleri arasındaki çelişkiyi en iyi Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın açıkladı aslında: “Genel bir yasağın ekonomik maliyeti büyük olur. Virüsün dünyaya maliyeti 34 trilyon dolar olacak” (16.4.2020). Yani Saray, “tam tedbir uygulamak, ekonomik değil, çok maliyetli” diyordu özetle… Oysa yarım tedbir de tedbir değildir! Kissinger’ın kaygısı Kapitalist dünyanın, salgın krizinin ekonomiye zararını azaltmak adına salgınla mücadele tedbirlerini gevşetmesi, aslında ekonomiye daha büyük zarar verecek. Esas kriz, salgın krizi kontrol altına alındıktan sonra başlayacak. O krizin de 1929’daki Büyük Buhran’dan daha sert olabileceğine dair yayımlanmış rapor var… Zaten sistemin efendilerinin ideoloğu konumundaki Henry Kissinger’ın “Koronavirüs pandemisi dünya düzenini ilelebet değiştirecek” uyarısı yapması bundan (Wall Street Journal, 3.4.2020). Salgın sürecinde yaşanan karantinaüretim çelişkisi, sonrasında derinleşerek büyüyecek. Şundan: Egemen sınıflar, ekonomi krizini aşabilmek için krizin yükünü her zaman olduğu gibi emekçi sınıfların sırtına yükleyecek. Bu ise kaçınılmaz olarak sınıf hareketi doğuracak. İşte Kissinger’ları kaygılandıran da budur, sınıf hareketidir. Zira bir değişim olacağı kesin, ama bunun nasıl bir değişim olacağı sonuçta sınıf mücadelesinin sonuçlarına bağlıdır: Salgın/güvenlik esaslı sorunlar karşısında egemen sınıfların “otoriter” çözümleri toplumlara kabul ettirebilmesi de olası, orta sınıfların desteğiyle emekçi sınıfların önemli kazanımlar elde ederek devleti “sosyalleştirebilmesi” de… Fakat devletler düzeyinde şu kaçınılmazdır: ABD hegemonyasına dayalı sistem iflas etmiştir, çok merkezli bir dünya düzeni şekillenmektedir. Bu yeni bir konsensüs doğuracak ve pek çok uluslararası kurumun değişimini, hatta yerini yenisinin alması sonucunu getirecektir. ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI İBB SÖZCÜSÜ MURAT ONGUN: [email protected] Görevden alınma yok İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sözcüsü Murat Ongun, Ulaşım A.Ş’deki görevinden alındığına ilişkin iddiaları yanıtladı. “Görevden alınma diye bir şey söz konusu değildir” açıklamasını yapan Ongun, şunları söyledi: “Ekrem Bey seçildikten sonra, iştiraklerin başındakiler istifa etmiyorlardı. Başkan kamuoyuyla paylaşınca hepsi birden istifa etmişti. Hızlıca 28 şirkete yönetim kurulu başkanı atamamız icap ediyordu. Genel kurul dönemi geldiği için, olması gerektiği gibi her şirketin başına farklı bir yönetim kurulu başkanı getirildi. Ben Medya AŞ’nin Yönetim Kurulu Başkanı olarak görevimin başındayım.” l İç Politika
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle