15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 2 NİSAN 2020 PERŞEMBE EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ HABER İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI EKREM İMAMOĞLU, CUMHURİYET’E YAZDI: Ayrıntılar Yaşama tutunmak için güçlü bir neden! Sabah iyi ve düşündüren bir haberle uyandım. Çocukluk arkadaşım baba olmuş! Sevindim, kutladım. Doktoru içinde bulunduğumuz günleri gözeterek normal doğumu öne alıp sezaryene geçerek bebeğin aramıza katılmasını sağladı. Can Deniz henüz nasıl bir dünyaya geldiğini bilmiyor. Doğum koşullarının ne denli güç oluştuğunun farkında değil. Belki bir hafta sonra daha da ağırlaşacak ortam. Başta hekimler olmak üzere tüm sağlık çalışanları en önde, riskli konumda. Yüzümüzü gülümseten bebek, şimdi annesinin memesinde yaşama tutunmaya çalışıyor. HHH Kaç zamandır pencereden bakarak özlemle bekliyor sokağa atılacağı günü büyük çoğunluk. Bahar geldi gibi. Belki çiçeklerin kokularını en güzel vereceği, renklerini cömertçe sunacağı günlerdeyiz. Bu bahar uzağımızda! İstanbul’un erguvanlarını görmeden geçip gidecek bahar. Şiirsiz yaşamımız, iyice soluklaşacak. “Faydalı yanı bulunabilir mi bu mahpus günlerinin?” diye düşündüm. Çıldırtıcı bilgi bombardımanından sıyrılıp, ruhunun derinliğini irdeler mi insan acaba? Sanmam. Henüz yolun başındayız. Üstelik kimsenin düşünmeye, demlenmeye pek zamanı da yok gibi! HHH Geleceğin dünyasını tahmin etmek, bilmek hep ilgi çekici olmuştur. Sanatçının, yazarın değerli konusudur. Hoş, dün birisi şu yaşadıklarımızı bire bir yazsaydı, filme alsaydı abartılı bulabilirdik; bazen yaşamın gerçeği, kurgunun çok ötesine geçiyor, şaşırtıyor. İlk beklentim, tüketim alışkanlıklarının, beşeri ilişkilerin hayli değişeceği yönünde! Din kurumlarının yara aldığını tahmin etmek zor olmasa gerek. Kaderci kolaycılık yerini bilime bırakır mı bilmem, yalnız din adamlarının saltanatı yerle bir olacak. Tüm dünya yeniden laikliği keşfeder diye umuyorum. Gerçi sürecin sonunun ulusdevletleri güçlendireceği, milliyetçiliğin ve elbette baskı uygulamalarının artacağını kestirmek de zor değil. Irkçılığa varan yolun açıldığı ortada. Bugün herkesin diline dolanan Suriyeliler meselesi umulandan öte sonuç doğuracak. Dünyanın dört yanında göçmen karşıtlığı, yabancı düşmanlığı artacak. Oysa, görünen o ki, kürenin her yerinde düşünen, duyarlı insanlar göçmen konumunda. Acımasızlığın meşru görüldüğü, bencilliğin arttığı şu süreç daha da keskinleşecek. “Biz bize yeteriz!” söylemi, birlik beraberlik arayışı gibi sunulsa da, sürekli “öteki” yaratmak anlamı taşır. Kimler o “biz”e dahil, hangimiz dışındayız bilmiyoruz. Üstelik ne kadar süreyle “biz”in içinde olacağınız, hangi ölçütle bunun sağlanacağı da belli değil! HHH Dünya halkları büyük çaresizlik, şaşkınlık içinde devletlerinin uygulamalarına gözlerini döndürmüşken, bir yandan yaşamlarının (konforlarının demeliyim) nasıl pamuk ipliğine bağlı olduğunu da görüyor. Doğal olanı, tam da “öteki”ni işitmek, anlamak için bu sürecin vesile olmasıydı. Tüm sınırların yapay olduğunu fark etmeliydi insanlık. Savaş için harcanan paranın, zamanın, bilginin nasıl da küremizi yaşanmaz kıldığını kavramak için iyi bir fırsattır bu. Hamasetin, vasatlığın, bayağılığın egemenliğini ortadan kaldırmak için koşullar uygun aslında. Sorsanız: “Bu olasılık var mı?” diye, yazık ki “hayır” derim. Can Deniz’e nasıl bir dünya bırakacağımız konusunda iyimser veriler yok elimizde. Daha düne dek göçmen çocuk cesetleriyle doluydu kıyılar. Şimdi artık o cansız bedenlerden söz açan bile yok. Dağ taş beton, insanlık temiz havaya hasret, buna karşın herhangi bir önlem almak şöyle dursun; vahşi kapitalizm en zalim hükümranlığını sürmeye devam ediyor. Hakikati gösterme görevi olanlar ya yılgın, ya cezalandırılıyor ya da ses verme olanakları çalınmış durumda. İnsanın varlık nedeni olan; erdem, özgürlük türü değerler çürüdü. Bencil biçimde gövdesini doyurmaya çalışan yığınlar görüyoruz her yerde. Elbette salgın korku var bir de! HHH “Ne yapacağız?” diye karamsar biçimde içe gömülecek değiliz elbette. Süreç ağır hasar doğuracak, bu açık. Önlemlerin zamanında, keskin biçimde alınmadığını görüyoruz. Üstelik halen meseleyi salt iktisadi düzeyde anlamak gibi garip bir adamsendecilikle geçiyor günler. Propaganda aygıtları ısrarla benzer cümleleri yinelese de; inatla “biz” ve “öteki” yaratarak iktidara tutunmaya devam edilse de derinden bir değişimin eşiğindeyiz. Bu eğri olumluya doğru mu gider, tersine mi, kestirmek güç. Aydınlanmacı kimsenin görev ve sorumlulukları vardır. Böyle zamanlarda daha da belirginleşir, bundan vazgeçemez. Can Deniz’in aramıza katılması benim için yaşama tutunma sebebidir. Can Deniz bütün çocuklardır! 302 isimden infaz düzenlemesine tepki Aralarında gazeteci, yazar, siyasetçi, hak savunucusu ve sinema oyuncusunun da bulunduğu 302 isim dün yazılı bir açıklama yaparak infaz düzenlemesi için adalet çağrısı yaptı. “Birlik ve beraberlik işte tam böyle zamanlar içindir!” başlığını taşıyan çağrı metninde siyasetçiler, gazeteciler ve hak savunucularının kapsam dışı bırakılmasına tepki gösterildi. Açıklamada Türkiye’nin koronavirüs nedeniyle çok zor zamanlardan geçtiği ifade edilerek “Devlet, yurttaşlara karşı suç işleyenleri salıvermek, kendi otoriterliğine karşı gelenleri içeride tutmak istiyor” denildi. l Haber Merkezi Birlikte başaracağız Ayrıntılar Ayrıntılar Bütün dünyanın büyük bir salgın testinden, akıl ve bilim sınavından geçtiği bu zor günleri, fiziksel olarak değil ama manen el ele aşacağız. Biz, 16 milyon İstanbullunun belediyesi olarak, tam kadro ve inançla görevimizin başındayız. EKREM İMAMOĞLU İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Dünyanın neredeyse tamamının karşı karşıya kaldığı bir salgın ile biz de mücadele ediyoruz. Üstelik pek çok Avrupa ülkesinden daha kalabalık, dünyanın en büyük kentlerinden biri İstanbulumuzda. Her şeyden önce şunu söylemeliyim ki bu kadim kentimizin belediye başkanı olarak, 16 milyon hemşehrimin her biri için eşim, çocuklarım, annem ve babam adına duyduğum ölçüde kaygı duyuyorum. Ancak omuzlarımda hissettiğim bu büyük sorumluluğa karşın, kendime ve ekibime güveniyorum. Bütün kentin refahı için canla başla çalışan İBB personeline ve sorumlu davranarak #EvdeKal çağrısına uyan herkese teşekkür ediyorum. Bu salgına karşı çok erkenden önlemleri aldığımızı ve ardımızda bıraktığımız süreçte de ciddi bir şekilde çalışmalarımızı sürdürdüğümüzü söylemeliyim. İlk vakanın görüldüğü anda tiyatro, kalabalık katılımlarla gerçekleşen konser ve İSMEK gibi etkinliklerimizi, hiç düşünmeden iptal ettik. Müzelerimizi hemen kapattık. “Korona Hijyen Filosu” oluşturarak kentimizin meydanlarını, kapalı alanlarını, ibadethanelerini, toplu taşıma araçlarını düzenli olarak dezenfekte etmeye başladık ve bu çalışmamız bütün hızıyla devam ediyor. İstanbul’un farklı noktalarında bilgilendirme etkinlikleri düzenleyerek farkındalık yaratmaya çalıştık; görselleri, videoları, haberleri, bildirileri, broşürleri, sosyal medya paylaşımları ile.. Özetle, her kanaldan yapmaya çalıştık bunu. Farklı dillerde bilgilendirici içerikler ve animasyonlar da hazırlayarak sosyal ağlardan paylaştık. İstanbullulara bir yandan evde kalmaları çağrısında bulunurken, bir yandan da evde kalış motivasyonu sağlayan materyaller ürettik. Pazarlarda alınacak önlemlerin öncülüğünü yaptık. Böylesi zor bir dönemde, su ve doğalgaz gibi fatura ödemelerinde hemşehrilerimizin kaygısı oluşmasın diye kolaylıklar sağladık. Yenikapı Avrasya Gösteri ve Sanat Merkezimizi bu sürecin merkezi haline getirdik. Bütün süreci oradan takip edeceğiz. Burada yaşama geçirdiğimiz “İstanbul Yardımlaşma ve Koordinasyon Merkezi” İstanbullunun kimsesi olacak. Süreç ilerlerken olası sorunlara karşı projeksiyonlar geliştirdik ve hızla bunları uygulamaya koyduk. İstanbul’da olası bir gıda sorununa karşı tedarikçilerle toplantılar gerçekleştirdik. Hemşerilerim bilsin ki, İstanbul’un gıda sorunu olmayacak. Gıdanın bulunabilirliği yanında alınabilirliği de gündemimizde. Bugün 200 bini aşkın aileye gıda veya başka tür yardımda bulunuyoruz. Yüz bine yakın çocuğumuza süt servisi yapmaya devam ediyoruz. Şimdi bir kampanya başlatarak yardım eli uzatılan aile sayısını daha da artırmayı hedefledik. Ne mutlu ki bu kampanyamıza destek akmaya başladı, gücü yeten herkesin de buraya katılmasını bekliyoruz. Çünkü bu savaşı #BirlikteBasaracagız. Bu arada bir kez daha belirtmek isterim ki İstanbulumuzun bu mücadeledeki yeri çok önemli. Türkiye’nin yüzde 60 oranında riski burada. O nedenle hepimize büyük sorumluluk düşüyor. Ben de bu kentin seçilmiş belediye başkanı olarak ilk günden itibaren alınması gereken önlemleri, sokağa çıkma sınırlaması da dahil dile getirip duruyorum. Ancak, yeterince yankı alabildiğimizi söyleyemiyorum. Sonuçta bu kararlar merkezi hükümet tarafından alınmalı. Ancak, bazı bakanlıklara yazdığımız yazılara dahi henüz yeterince yanıt alamadığımızı söylemek durumundayım üzülerek. Bakın, pazartesi günü Lizbon Belediye Başkanı ile görüştüm. Kendisi bir gün önce ülkenin başbakanı ve ilgili bakanlarla yaptığı toplantıyı anlattığında içim sızladı. Çok üzüldüm. Ancak, Avrupa’nın en büyük kentinin belediye başkanı olarak ben, günlerdir sesleniyor olmama rağmen merkezi yönetime kimse ses vermedi. Daha geçen hafta ancak valilikte bir toplantı gerçekleştirdik. Oysa, bizim bu kadar büyük bir kentte ve risk faktörünün bu kadar yüksek ol duğu bu kadim İstanbul için ortak yapmamız gereken çok ve acil işler var. Kaynak kullanımından alınması gereken kararlara, hızlandırılması gereken süreçlere kadar... Umuyorum ki hiç değilse bundan sonra çok daha güçlü bir koordinasyon ve ortak akılla süreci yürütürüz. Çünkü bu salgını yenecek gücü bu şekilde daha rahat yaratırız. Bunlarla da yetinmeyip, salgın sonrası yeni bir dünyaya uyanacağımızı bilerek süreci iyi görmeliyiz, kafa kafaya vererek yapılması gerekenleri şimdiden öngörebilmeli, hazırlıkları başlatmalıyız. Önceliğimiz sağlık Kaynaklarımızı en doğru şekilde ve kamu yararına kullanmamız gereken bu süreçte üzerinde mutabakat olmayan projelerin ihalesinin yapılıyor olmasına inanamıyorum. Sizler adına sürecin takipçisi olacağımı belirtmek istiyorum. Yine bütün dikkatimizi halk sağlığına odaklamamız gereken bu günlerde sokakta ve sosyal medyada organize bir şekilde yapılan saldırılara rağmen önceliğimizin İstanbullunun sağlığı olduğunu rahatlıkla söylüyorum. Ama bu koşumuzu yavaşlatmayı, nefesimizi kesmeye çalışanlara can sağlığınızın hesabını sormayı da asla atlamıyoruz. Son olarak, elbette özveri ile çalışan sağlık çalışanlarımızı unutmadık. Her birine büyük bir saygı besliyoruz, şükranlarımızı iletiyoruz. Sağlık çalışanları için İSPARK’ı ücretsiz hale getirdik. Yine hastanelere yakın ve korunaklı yerlerde konaklamaları için otel ve yurt ihtiyaçları İBB Başkanı İmamoğlu, “Geçen yıl sancılı günleri nasıl aştıysak yine direnerek başaracağız” dedi. nı giderecek adımlar attık. İstekte bulunan sağlık kuruluşlarına elimizden gelen her desteği verdik, veriyoruz. Önümüzdeki günlerde de vereceğiz. Değerli İstanbullu hemşehrilerime de son olarak şöyle seslenmek istiyorum: Dayanışma kazanacak Bu süreç, bir arada hareket etmenin ve dayanışmanın kazanacağı bir süreç. Biz hep birlikte İstanbuluz. Anımsarsanız geçen yıl bu zamanlarda da bir sancı ile kıvranıyordu bu şehir. O günleri nasıl aştıysak, direnerek yine başaracağız. Yine, 16 milyon el ele verip bu zorluğun üstesinden geleceğiz. Tabii bu kez sadece manen el ele vereceğimizi anımsatmak istiyorum. Bu süreçte sosyal mesafemize dikkat ederek, yaşlılarımıza yardımcı olarak, İstanbul için evde kalarak hareket etmemiz oldukça önemli. Sonra yine bahar gelecek... Size söz veriyorum o zaman sahillerde piknik yapacağız, ben de geleceğim. Mutlulukla ve sağlıkla. Ne diyordu Nâzım: “Hastalar Kardeşlerim İyileşeceksiniz. Ağrılar, sızılar dinecek Yumuşak, ılık bir yaz akşamı gibi inecek Ağır, yeşil dalların ardından rahatlık. Hastalar, kardeşlerim, Biraz daha sabır, biraz daha inat. Kapının arkasında bekleyen ölüm değil, hayat. Kapının arkasında dünya, dünya cıvıl cıvıl Kalkacaksınız yatağınızdan, gideceksiniz...” İnfaz yasa teklifinde “kapalı cezaevinden geçişe hâkim karar verir” düzenlemesi yer aldı O suçlar için dolaylı tahliye mi? ‘AF ÇÖZÜM DEĞIL, KAFAYI DEĞIŞTIR’ CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, TBMM’ye sunulan infaz teklifini incelediklerini ve AKP’ye göre konuşmanın adam öldürmekten daha büyük suç olduğunu belirterek “Gasp, darp, çıkar amaçlı suç şebekesi kurmak, dolandırıcılık bunların hepsini salıverelim diyen bir yaklaşımla karşı karşıyayız. Konuşmak, düşüncesini açıklamak, mitinge katılmak, haber yapmak suç, bunlar cezaevinde kalsın. Gelen teklifin mahi yeti budur” dedi. Meclis’te basın top lantısı düzenleyen Altay, teklifte Cumhurbaşkanı Erdoğan ve politikalarına karşı konuşan herkesin en az 5 ay cezaevlerinde yatıEngin Altay rılmasının düzenlendiğine işaret ederek “Korona değil, beni senin sistemin öldürür, diyen bir TIR şoförünün hâkim karşısına çıkarıldığı bir sistemde af çözüm olmaz. Önce kafayı değiştireceksin” dedi. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’a da tepki gösteren Altay, “Sarayın dayatmalarına sen dini dayanak ve gerekçe yaratmak için orada değilsin. Sayın Başkan’ın uygulamaları kamu vicdanını rahatsız etmektedir” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, 28 Haziran 2014 öncesi suçlara ceza indiriminin perde arkasını anlattı. ‘Kadın ve çocuk tacizine örtülü af var’ MAHMUT LICALI CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, teklifle belli suçlarda infaz aşamasında ceza indiriminin öngörüldüğünü belirterek, “Aslında bu örtülü bir af” dedi. CHP’li Erkek, teklifte yer alan düzenlemeyle Türk Ceza Yasası’nın 102, 103, 104 ve 105. maddelerinde düzenlenen cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen bütün suç türleri ile 188. maddesinde düzenlenen uyuşturucu ticareti suçlarına 28 Haziran 2014 tarihinden önce işlenmesi koşuluyla infaz indiriminin sağlandığına dikkat çekti. Erkek, “Bu durum, teklifi hazırlayanların gerekçeleriyle çelişiyor. 28 Haziran 2014’ten önce işlenen suç larda uyuşturucu ticareti, tüm cinsel suçlara da çocuklara ve kadınlara yönelik tacizlere de indirim geliyor” diye konuştu. Gazetecilere tahliye Tutuklu gazetecilere isnat edilen suçun alt sınırının 3 yıl olduğunu vurgulayan Erkek, “Gazeteciler siyasi gerekçelerle cezaevinde. Öncelikle onların tahliye edilmesi lazım. Demek ki bir samimiyet yok. Yalnızca belli suçlarda, belli kişileri kurtarmayı amaçlıyor” dedi. AKP ile görüşmelerin sürdüğüne, bu konularda değişiklik yapılmasını talep edeceklerine işaret eden Erkek, “Ağır cezalar dışında tutuklu yargılanan binlerce insan tahliye edilmeli. Bugün tutuklu sayısı 80 bine yakın” dedi. l ANKARA SELDA GÜNEYSU TBMM Başkanlığı’na sunulan infaz yasa teklifine göre toplam 10 yıl ve daha fazla hapis cezasına mahkum olanlar ile terör, örgüt, uyuşturucu imalat ve ticareti ile cinayet, cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlardan mahkum olanların kapalı ceza infaz kurumundan açık ceza infaz kurumuna ayrılmalarına ilişkin idare ve gözlem kurulu kararlarını “infaz hâkiminin onayı” belirleyecek. Doğrudan açık ceza infaz kurumuna alınanlar dahil olmak üzere bu kurumlarda bulunan hükümlülerden firar edenler veya başka bir fiilden dolayı haklarında tutuklama kararı verilenler ise idare ve gözlem kurulu kararıyla kapalı ceza infaz kurumuna gönderilecekler. Teklifte yer alan hükümler, “bu suçları işleyen hükümlüler için dolaylı tahliye yolunu açar mı?” sorusunu da beraberinde getirdi. Teklife göre kasten öldürme suçu bakımından 2/3, diğer suçlar yönünden 3/4’lük “koşullu salıverme” oranı uygulanmaya devam edilecek. Ancak teklif, yeni tip koronavirüs salgını nedeniyle açık ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlüler ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanan hükümlülerin, 31 Mayıs’a kadar izin YETKILERI GENIŞLETILDI Teklifin yasalaşması durumunda mahkemeler tarafından infaz aşamasında verilen tüm kararları artık infaz hâkimleri verecek. Mahkumun, açık cezaevine alınmasından denetimli serbestliğe ve iyi hal durumlarına ilişkin kararları infaz hakimi denetleyecek. Ağır ceza mahkemeleri ile büyükşehir belediyesi bulunan illerde, infaz hakimliğinin yargı çevresi, il veya ilçe sınırlarına bakılmaksızın Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nca (HSK) belirlenecek. Düzenlemeler 1 Eylül’de yeni adli yılın başlamasıyla geçerli olacak. li sayılmasına ve bu kişilerin cezalarını konutta çekmelerinin önünü açıyor. Bu sürenin de gerektiğinde Adalet Bakanlığı’nca 2 kez uzatılabilmesi ve böylece hükümlülerin en fazla 6 aya kadar cezalarını evlerinde çekebilmelerine olanak tanınıyor. İnfaz hâkimliğince bu suçlardan “kapalı cezaevinden açık cezaevine alınanlar için de Adalet Bakanlığı’nın uzatma kararı alması durumunda tahliye olabileceği, yasa teklifinde bu durumun tartışmaya açık olduğu” ifade ediliyor. l ANKARA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle