23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 2 NİSAN 2020 PERŞEMBE EDİTÖR: ALPER İZBUL HABER ÇÖZÜM: ATATÜRKÇÜ KAMUSAL EKONOMİDE ALEV COŞKUN Dünkü yazımızda Türkiye’nin kamusal ekonomiye girişi için, o günkü Rusya ile yaptığı teknik ve mali anlaşmalar üzerinde durulmuştu. KİT’ler satılıyor Sonunda Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı kabul edildi. Ülkenin sahip olduğu ve kendi ürettiği değerlerin işlenip katma değer yaratılması öngörülüyordu. 19301939 yılları arasında 9 yılda aşağıdaki tabloda görülen fabrikalar kuruldu. O dönemde dünya sanayi üretimi yüzde 19 artarken, Türkiye’de sanayi üretimi yüzde 90’lara ulaştı. Atatürk, Nazilli İplik ve Basma Fabrikası’nın açılış töreninde, fabrikadaki 20.000’i aşkın iğinin bir anda çalışmasından çıkan sesi duyunca “İşte bu bir musikidir” dedi. Kurulan fabrikalar sadece bir fabrika değil, o bölgeleri dönüştüren toplumsal araçlardı. Fabrikalarda kütüphane, sinema, tiyatro salonları vardı. Bu planlama çalışmaları sonunda, 1936 yılında İkinci sanayi planı yapıldı. Ancak, İkinci Dünya Savaşı’nın 1939’da patlak vermesi nedeniyle bu planın uygulaması zora girdi. Bu dönemde Sümerbank ve Etibank kuruldu. Tekstil, şeker, kağıt, demirçelik, bakır, suni ipek, camporselen, kimya, Çimento sanayiinde büyük adımlar atıldı. Türkiye kendine yeten bir ülke durumuna geldi. Büyüme hızı, dünya rekoruna ulaştı. 1930’lardaki sanayileşmeyi öven Cemal Nadir’in ilginç bir karikatürü Ulusalcı bir politika Bu dönemi sadece “Devletçilik” ya da “Devlet Öncülüğünde Sanayileşme” dönemi olarak nitelemek eksik olur. Çünkü planlı bir yöntemle ithal ikameci sanayileşme politikası uygulamaya konulurken demiryolu, su elektrik, havagazı, telefon, tramvay, tünel (İstanbul) gibi kamu hizmeti alanlarında faaliyette bulunan yabancı şirketler için 1928 yılında başlatılan millileştirmekamulaştırma uygulamaları, 1931’den itibaren hız kazanmıştı. Ekonomiye devlet müdahalesinin en etkin aracı olarak iktisadi devlet teşekkülleri (KİT) uygulamaya konulmuştu. Böylece ülkenin sanayileşme hareketine hız verme olanağı doğmuştu. 1960’tan sonra kurulan Devlet Planlama Teşkilatı’nın hazırladığı beş yıllık planlarla Türkiye daha akıllı bir ekonomi politika izleme olanağını buldu. Ne oldu? Küreselleşmeciler, Neoliberalciler, başta Özal, onu izleyen Çiller, 1990’lardan sonra KİT’lerin satışına başladılar. Türkiye’nin en önemli kazanımları, birer birer elden çıkarıldı. Cumhuriyet denilince 1990’lı yıllara gelinceye kadar Cumhuriyet denilince, sadece siyasal sistem değil, Cumhuriyetin ekonomik kazanımları, demiryolları, fabrikalar, sanayi atılımları da akla gelirdi. 1990’dan sonra KİT’ler birer birer satılmaya başlandı. Fabrikalar, Petkim, Tüpraş, Et Balık Kurumu, Süt Endüstrisi Kurumu, et kombinaları, tekstil fabrikaları satıldı. Fabrikaların arazileri ranta açıldı. 292 milyon dolara satılan tekeli alanlar 2 yıl sonra tekel fabrikalarını 810 milyon dolara sattılar. Bu yeni sahipler de aynı fabrikaları bir süre sonra 2 milyar 100 milyon dolara sattı. Böylece KİT’ler kimileri için rant kapısı zenginleştirme alanı oldu. Korona Krizi Kapitalist sistem, en büyük krizini 2008’de yaşadı. Bugün yaşanan sağlık krizi de liberal ekonomiyi sarmıştır. Adam Smith’in “piyasanın görünmez eli” kuralı çökmüştür. Krizin yarattığı ekonomik sarsıntıları tamir etmek için batıda ve doğuda bütün devletler kamusal ekonomik önlemler alıyorlar. Artık özellikle ekonomi alanında hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Ancak son kriz dünyanın aklını başına getirmektedir. Neoliberalizm çökmüştür. Türkiye için tek yol vardır: Yeniden Atatürk’ün gösterdiği kamusal planlı ekonomiye dönüş yapılmalıdır. 1930’larda kurulan fabrikalar BİTTİ Erdoğan’ın başlattığı kampanyaya katılım için kamu personeline yazılar gönderiliyor ZORUNLU GÖNÜLLÜLÜK! Diyanet bağışı ‘zekât’a bağladı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın koronavirüs gündemine ilişkin başlattığı bağış kampanyasına Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan da destek açıklaması yapıldı. Din İşleri Yüksek Kurulu’ndan yapılan açıklamada, küresel salgından dolayı evde kalma zarureti sebebiyle pek çok kişinin işini sürdürme imkânı bulamadığı ve zekât alabilecek konuma geldiği belirtildi. Açıklamada, şunlar kaydedildi: “Zekât, söz konusu kimselere mükellefler tarafından doğrudan verilebileceği gibi aracı bir organizasyon vasıtası ile vekâleten de ödenebilir. Açılan zekât hesabına zekât niyetiyle para yatırmakla da vekâlet gerçekleşmiş sayılır. Bu çerçevede zekâtların bugünlerde ulusal düzeyde başlatılan dayanışma kampanyaları vasıtasıyla toplanıp hak sahiplerine ulaştırılması caizdir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, bu tür kampanyalara zekâtını yatıran mükellefin, yatırdığı meblağın ‘zekat’ olduğunu belirtmesi, yetkililerin de zekât fonunda toplanan bu paraların ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması konusunda gereken hassasiyeti göstermesidir.” Türkiye Diyanet Vakfı’nca (TDV) da “Kardeşliğimiz Zekâtla Bereketlensin, Zekâtlarımız Türkiye İçin” ve “Vakit Türkiye İçin İyilik Vakti, Beklenen Sensin” yardım kampanyaları başlatıldı. l ANKARA/Cumhuriyet Vakıflara ‘Bağış yapın’ yazısı Vakıflar Genel Müdürlüğü, azınlık vakıflarının da içinde olduğu tüm vakıflara gönderdiği yazıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başlattığı “Biz Bize yeteriz” kampanyasına katılım istedi. Vakıflar Genel Müdürü Burhan Ersoy imzasıyla gönderilen yazıda, “Söz konusu kampanyaya tüm çalışanlarınız ve paydaşlarınızla destek olunması önem arz etmektedir. Kampanyaya personelimize, yeni vakıflardan, mülhak vakıfları, esnaf vakıfları, cemaat vakıfları ile vakıf dost ve bağışçılarına duyurulmasını ve gerekli desteğin verilmesini önemle rica ederim” denildi. Yazının 31 Mart tarihinde gönderilmesiyse dikkatler kaçmadı. Önceki gün Hahambaşı İshak Haleva kampanyaya katıldığını belirterek 5 maaşını bağışlamıştı. Ardından da Türkiye Ermenileri Patriği II. Sahak 5 maaşını bağışlamış, kampanyaya iki başrahip de katılmıştı. l İSTANBUL/Cumhuriyet Soylu’dan valiliklere: En az bir maaş! İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 81 ilin valisine gönderdiği yazıda, vali ve kaymakamların en az bir maaşla Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başlattığı “Milli Dayanışma Kampanyası”na katılmalarını istedi. Soylu’dan gönderilen yazıda şu ifadelere yer verildi: “Milli birlik ve beraberliğimizin güçlendirilmesi, karşı karşıya kaldığımız sıkıntıların hep beraber aşılması açısından oldukça önemli olan bu kampanyaya Bakanlığımızın en üst seviyede katılım sağlamasını arzu etmekteyiz. Bu çerçevede, bürokratlarımız, valilerimiz ve kaymakamlarımızın kampanyaya en az birer maaşlarıyla katılımlarının sağlanması, bu konudaki duyarlılığımızı ortaya koyacaktır. Toplumun tüm kesimlerinin kampanyaya katılımının en üst seviyeye çıkarılması için vali ve kaymakamlarımızın öncü olmalarını sağlamalarıdır.” Genel müdürlük dekontları istedi SENA YAŞAR Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey, kendisine bağlı tüm birimlere gönderdiği ıslak imzalı yazıyla, koronavirüsle mücadele kapsamında Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından başlatılan bağış kampanyasına bağışta bulunulmasını “rica etti”. Birimlerin personelinin bulunduğu WhatsApp gruplarında da paylaşılan mesajda, genel müdürlük bünyesindeki her çalışanın “en az bir yevmiyesini” 20 Nisan’a kadar Erdoğan tarafından açıklanan IBAN’a yatırması istendi. Mesajda, bağış yapanların dekontları da genel müdürlüğe iletmesi gerektiği belirtildi. Maaşında haciz olan çok sayıda personel, “Zorunlu olarak bir de bu bağışı yaparsak, ne yiyip ne içeceğiz” sözleriyle duruma tepki gösterdi. l ANKARA Salgınla mücadelede dün n İçişleri Bakanlığı’nın Valiliklere gönderdiği genelgesine göre pazar yeri ne giriş ve çıkışlar mümkünse aynı yer den yapılmayacak. Tezgâhların araları en az 3 metre olacak, pazar alanına içe rideki esnaf sayısının en fazla 2 katı ka Uzun araç kuyruğu İstanbul’un giriş ve çıkışında yapılan koronavirüs de netimi nedeniyle Tuzla ve Silivri’de araçlar kilometreler ce kuyruk oluşturdu. Polisler araçları tek tek durdururarak dar vatandaş alınacak. n Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Hastanelerimize 24 milyon cerrahi maske, 3 milyonun üzerinde N95 mas kimlik kontrolleri yaptı, yurttaşların ateşleri ölçüldü. l DHA ke, 1 milyonun üzerinde koruyucu tu lum ve gözlük dağıttık” dedi. n Gençlik ve Spor Bakanlığı, evde ka lanların yapabileceği spor egzersizlerini, uygulamalı anlatan bir video paylaştı. n TBMM’ye her gün gelen yüzlerce kargonun yerleşke içine dağıtılmadan tek bir kapıdan alıcısı tarafından teslim alınması ve bütün personel ile dileyen milletvekillerinin Meclis’e girerken ateşlerinin ölçülmesi kararlaştırıldı. l ANKARA/Cumhuriyet Maske takmalı mıyız? Karantina olmasaydı milyonlarca insan ölebilirdi! COVID19’a karşı korunma önlemleri arasında maske takmalı mı, önemli konu oldu. İzlediğim kadar bizim uzman bilimcilerde ve Bilim Kurulu’nda egemen anlayışa göre, hasta değilseniz, hasta tedavi etmiyorsanız “gerek yok”. Gerekçeleri arasında iyi kullanılmadığı, takanın ikide bir eliyle maskeyle oynadığı ve böylece bulaşılığı artırdığı vb. var (doğru kullanmama). Ama daha etken olan, millet maske kullanırsa sağlık personeline yetişmez, bir maske kıtlığı yaşanır. Dünya Sağlık Örgütü ve Amerika Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi de benzer düşünceyle sağlıklı olanlar maske takmasın diyor. Ama bilim insanlarında ağırlıklı görüş, maske kullanılması yönünde. Ayrıca virüsle en iyi mücadele eden Çin, Güney Kore gibi ülkeler kesinlikle maske kullanılmasını etkili bir mücadele yöntemi olarak görüyor ve maske takmayın görüşünü eleştiriyor: Virüs belirtileri olsun olmasın! Maske halk arasında bulaşmayı engelliyor. Çekoslovakya da kamusal alanlarda herkesin burun ve ağızlarını kapatacak maske takmasını zorunlu kıldı ve evde maske yapılmasının ve yaygınlaştırılmasının yolunu açtı! Dışarıda tükürük yayıyoruz Maskeyi önerenler “Evet, virüsün önlenmesinde etkisi büyük olmasa da” diyor: Sadece kendinizi korumak olarak görmeyin. İnsanları solunum yolunuzdan çıkan damlacıklara karşı korumak için gerekli... Şüphesiz temel olarak sosyal mesafe önemli ve mümkün olduğunca evde kalınmalı.. Ama insanlar dışarı çıkıp etkileşimde bulunduklarında muhtemelen tükürük yayar; konuşup nefes aldığında ve şarkı söylediklerinde bu damlacıklar çıkıyor, “damlacıkların çıkması için sadece hapşırmak veya öksürmek gerekmiyor, bu en kötüsü.” Virüs almış ama belirtilerini henüz göstermeyen insanların, maskesiz olmaları halinde virüsü rahatça bulaştırmaları söz konusu, maske bu durumu belirli ölçülerde önleyebilir. Veriler, enfekte kişilerin belirtileri göstermeden önce virüs bulaşmalarının neredeyse yarısını gerçekleştirdiklerini gösteriyor. Virüslerin parçacıklar olarak havada takılıp kalması mümkün, ama bunların iletimi nadir.. Virüs daha çok, büyük damlacıklarla yayılıyor, çok küçük parçacıkların etki ettiği de bilinmiyor. Cerrahi maskelerin koruyucu olmadığı düşüncesine katılmayanlar var. ‘ABD ve Avrupa hata yaptı’ Çin Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi yönetimi ise Avrupa ve ABD’de maske takmamaya, büyük hata diyor: Virüs taşıyorsa bir insandan dışarı kaçmasını önler. Bir de halk arasında düzenli olarak ateş ölçmenin önemini vurguluyor. Milyonlarca termometre kullanıyorlar. Bir de sadece bu salgın için modül hastaneler inşa etmenin önemini vurguluyor. Türkiye’de ise hastaneler genellikle virüslü virüssüz karışık. Virüsün yayılmasını önlemek için karantina ilk koşul. Sonra virüslüleri ayıklama, bunun için de yaygın test önemli, ama henüz evlerde virüs güvenliği yoksa tıpkı sokaktaki gibi önlemli yaşamak şart. 40 milyon insan ölebilir Londra Imperial College’nın son modellemesine göre, COVID19 salgını, dünya nüfusunun yüzde 90’ını enfekte edebilir ve virüse karşı önlemler alınmazsa 40.6 milyon insanı öldürebilir. Ayrıca “eve kapanma” ve dışarı çıkma yasağının, 11 ülkede mart sonuna kadar 21 bin 120 bin kadar insanı ölümden koruduğu da raporda yer alıyor. Ne kadar sıkı ve erken önlem alınıyorsa, o ülkelerde hastalıkların ve ölümlerin de azaldığı ve azalacağı belirtiliyor. Bir de virüsün bireyleri ne kadar hasta edebileceği meselesini herkesin genleriyle ilişkili gören uzman görüşü de var. Bu amaçla hasta olan ve kurtulanlarla kurtulamayanların DNA’ları karşılaştırılıyor. Neden kalp ve damar hastalıkları, hipertansiyon vb. gibi hastalıklara sahip insanların virüse karşı dayanıksız olduğu araştırılıyor. Genel kanı, “bağışıklıkları iyi değil” olmasına rağmen. Çünkü bu da test edilmemiş bir yargı. Bu amaçla Harvard’da “Kişisel Genom Projesi” yürütülüyor. İngiltere ve İzlanda’da büyük bir veri bankası oluşturulmuş durumda. Bazı kaynaklar: https://www.sciencemag.org/ news/2020/03/wouldeveryonewearingfacemaskshelpusslowpandemic?utm campaign=newsdaily20200330&et rid=391118738&etcid=3266504 https://www.sciencemag.org/ news/2020/03/notwearingmasksprotectagainstcoronavirusbigmistaketopchinesescientistsays GEBZE GENELGE DİNLEMEDİ İmar planı için meclisi toplantıya çağırmışlar! İçişleri Bakanlığı’nın tüm belediyelerde nisan, mayıs ve haziran aylarında meclis toplantıların ertelemesine yönelik genelgesine rağmen AKP’li Gebze Belediye Başkanı Zinnur Büyükgöz, belediye meclisini olağanüstü toplantıya çağırdı. İmar değişikliği gündemi ile karantinaya rağmen belediye meclisinin olağanüstü toplantıya çağırılmasına tepki gösteren CHP Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhan, “Çok acil, önemli, halk sağlığı ve güvenliğini ilgilendiren konular yok. Neresinden tutsanız elinizde kalacak bu toplantının ne vicdani ne de hukuki bir dayanağı yoktur” diye konuştu l İç Politika
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle