16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 2 NİSAN 2020 PERŞEMBE EDİTÖR: ÇAĞDAŞ BAYRAKTAR TASARIM: MEHMET AMAN OLAYLAR VE GÖRÜŞLER COVID19 PANDEMİSİ İÇİN BİLİMSEL YAKLAŞIM NASIL OLMALI? PROF. DR. MİTHAT KIYAK Salgın (epidemi) yönetiminin temel kuralları var. Bu kuralların ilk adımlarını geçtik. Bu adımlar: Hastalığa tanı koyma, salgın olduğuna karar verme, olağanüstü durumla ilgili örgütlenmeyi gerçekleştirme. Salgın çok sayıda ülkeye yayıldıktan sonra, hatta kıtalarüstü pozisyona geldikten sonra (pandemi) ülkemize gelmesi de kaçınılmazdı. Bize gecikmeli gelecek olması açısından ülke olarak çok şanslıydık, bir fırsat penceresi vardı. Salgına hazırlanmak için neredeyse iki aylık bir zamanımız oldu. Medyanın da yardımıyla toplumun COVID19 için daha bilinçli davranması, bunun için davranış değiştirmesi (su ve sabunla doğru el yıkamak, tokalaşmamak, sarılmamak, sosyal mesafeyi korumak gibi) kolay olacaktı. Öyle de oldu. Ülke çapında Bilim Kurulu oluşturuldu. Sağlık Bakanlığı, Bilim Kurulunun önerileri doğrultusunda olduğunu belirterek kararlar almaya başladı. Salgın olan ülkelerle sınırlar kapatıldı, ulaşım durduruldu. Komşu ülkelerin hemen tümünde salgın kendini gösterirken bizde vaka saptanmadı, pandeminin ülkemize girişini geciktirmiştik. Ancak daha sonra, salgın yönetimi kuralları içinde yer alan örgütlenme ve planlama için çok zamanımız olmasına karşın, bunun yeterince yapılıp yapılamadığı konusunda toplumda kaygılar oluştu. Bilim Kurulu üyelerinin medyada yaptıkları açıklamalar ile alınan tedbirler arasında zaman zaman çelişkiler görüldü. Toplumun tecrit edilmesi gerekliliğinin söylenmesine karşın böyle bir karar alınmadı. Kararları bilmiyoruz Oluşturulan bilim kurulunun yapısını incelediğimizde salgın yönetimi eğitimini almış sadece bir halk sağlığı öğretim üyesi olduğunu biliyoruz. Bildiğimiz kadarıyla diğerleri enfeksiyon hastalıkları uzmanları. Yani bireysel olarak hastaları tedavi edenler, hastalık akciğerleri tuttuğunda (pnömoni oluştuğunda) göğüs hastalıkları uzmanları, daha ileri devrede yoğun bakım gerektiğinde de yoğun bakım uzmanları (anestezi ve reanimasyon uzmanları) devreye giriyor. Bu uzmanlık alanlarında olanlar, ne yöneticilik için ne de toplumsal sağlık sorunlarının çözümü için eğitim almış değillerdir. Toplumsal sağlık sorunlarını analiz etme, çözüm yolları bulma ve yönetme eğitimini alanlar, halk sağlığı uzmanlarıdır ve daha da uzmanlaşan epidemiyologlardır. Kaç kişi olduğu, kimlerden oluştuğu tam açıklanmayan ama bazılarını medyada gördüğümüz Bilim Kurulu’nun kararlarını da tam olarak bilmiyoruz. Sağlık Bakanlığı’nda COVID19 pandemisine karşı çalışmaları kim yürütüyor? Sağlık Bakanı diyebilirsiniz. Elbette, Sağlık Bakanı olacak ama aslında salgın sürecinin kontrolü ve yönetimi için epidemiyolog, halk sağlığı uzmanlarından oluşan bir ekip olmalı. Sağlık Bakanlığı’nda deneyimli halk sağlığı uzmanı yok mu? Aslında var olduğunu biliyoruz. Ayrıca üniversitelerden destek alınabilirdi. Hazırlık döneminde alınan kararları değerlendirmeyi başka bir zamana bırakarak hastalık ülkemizde görülmeye başladıktan sonra neler yapıldığına bakalım. 100 b n k ş ye düşen kr t k bakım yatağı 300 Kr t k bakım ve amel yat 250 yatak kapas tes Bütün verileri H çb r şey yapılmayacak değerlendiren 200 Karant na ve gelecekteki 150 Evde karant na Okullar ve ün vers teler kapanacak olası vakalara göre önlemler 100 Tecr t, evde karant na ve 70 yaşından büyüklere öneren bir ekip sosyal mesafe uygulanacak için çok da geç 50 değil. 0 Mart20 N san20 Mayıs20 Haz.20 Tem.20 Ağu.20 Sep.20 Ek m20 Bilimsel kural, sürveyans, tarama ve filyasyon çalışmalarının yapılması gerekliliğidir. Hasta olanlar tespit edildikçe verilerin doğru girilmesi, temaslıların saptanması, tüm temaslılara ve tüm semptom gösterenlere testler yapılarak yeni hastaları ve bulaştırıcı olanların saptanıp izole edilmesi gerekir. Girilen veriler düzenli olarak değerlendirilir ve etkenin üreme hızı (R0*), hastalığın insidans hızı (yeni vakaların görülme hızı), prevalans hızı (toplam vaka hızı) hesaplanır, salgın eğrileri yapılır, matematik modellemelerle gelecek günlerde, gelecek aylarda olası sayılar hesaplanır ve hangi önlemlerle bu sayıların düşürüleceği öngörülerek karar vericilere bu bilgiler aktarılır. Karar vericiler, bu bilgiler ışığında ne yapılacağına karar verir. Zamanımız vardı Bunlar yapılırken toplum desteğinin mutlaka alınması gerekir. Toplum bu ekibe güvenmelidir, bunun için de kontrollü bir şekilde şeffaf bir yönetim gösterilmelidir. Görüldüğü gibi ne hastanelerden ne yoğun bakımlardan bahsettik. Bütün bu işler birinci basamak örgütlenmesiyle yapılır. İlçe sağlık müdürlükleri, aile hekimleri ve ekibi (ne yazık ki sağlıkta dönüşüm sonrası aile hekimlerinin ekibinden bahsetmek zor), test örneklerini alıp laboratuvara gönderecek ya da hızlı testleri bizzat yapacaklar, pozitif çıkan kişilerin evde izolasyonu ve takibini sağlayacaklar, hastane tedavisi gerekenleri hastaneye sevk edecekler. Hastaneye sevk edilen hastalar için kamu hastaneleri yetmeyecek ise özel hastaneler, onlar da yetmeyecek ise yeni kurulacak geçici hastaneler hazır olmalı. Bu organizasyonu hazırlamak için de zamanımız vardı. Birinci basamakta ve hastanelerde çalışacak sağlık çalışanları için koruyucu giysileri hazırlamak için de zamanımız vardı. Özel hastanelerin pandemi hastanesi olduklarında ekonomik sürdürülebilirliklerini sağlamak için de zamanımız vardı. İki çözüm Deneyimler ışığında toplumsal izolasyon için iki çözüm var: Yavaşlatma veya baskılama. Sağlık Bakanlığı iki çözümden yavaşlatmayı tercih etti. Ulaşımın kısıtlanması, sınır kapılarının kapatılması, okulların tatil edilmesi, 65 yaş üzeri sokağa çıkma yasağı gibi kararlar alındı. Adım adım ilerleyen ve gittikçe radikalleşen “evde kal” çağrıları yapıldı. Böylece hastalık kısa sürede en üst seviyede engellenerek zamana yayıldı. Ama dar gelirli çalışan kesim, üretimin aksamaması için çalışmaya devam etti. Eleştirile bilir, bu bir tercihtir. Bu tercihte bizler durumu ortaya koyar ve önerilerimizi yaparız. Gerisi karar vericiye aittir. Ama bu salgında görülen, ne yaparsanız yapın sonuçta tümden bir üç haftalık izolasyona ihtiyaç olduğudur. 16 Mart 2020’de Imperial College’in COVID19 ile ilgili yaptığı çalışmada, yavaşlatma ve baskılama tercihleriyle ara tercihler sonucunda yüz bin kişiye yatak kapasitesinin nasıl da sorun olduğu yukarıdaki şekilde gösterilmektedir.** Hastalık en üst seviyeye yükseldiğinde hiçbir ülkenin sağlık sistemi bu yükü kaldıramadı. Bu nedenle birinci basamakta en yetkin çalışmayı yapmak gerekiyor. Pandeminin ülkede her kente yayılıp yayılmadığını öğrenemedik. Henüz vaka görülmeyen illeri kurtarabilir miydik? Çin’in bölgesel tedbirleri gibi biz de kentsel tedbirler alabilir, yayılımı bazı bölgelerde kesebilirdik. İllerde pandemi kurulları daha yeni oluşturuldu. Böylece il bazında da inisiyatif kullanılması sağlanmış oldu. Bunun, sorunun çözümüne yönelik olarak ileri bir adım olduğunu düşünüyorum. Üç haftalık izolasyon Dünya Sağlık Örgütü, sürekli olarak test, takip, izolasyon ve karantinadan bahsediyor. Sonuç olarak ilk başvurunun aile hekimlerine yapılması, en ufak bir şüphede aile hekimlerinin test yapması, temaslıların izlenmesi (ki yapılmaya başlandı) ve gerekli görülenlerin hastaneye sevkini sağlamalıyız. Aile hekimleri, hafif belirtiler gösteren pozitif tanı almış hastaları ve temaslıları izliyor. Ancak hafif belirtiler gösteren herkes hastanelere koşuyor, gidenlerin çok az bir bölümüne test yapılıyor. Hastaneler artık bu yükü kaldıramayacaklar. Bütün verileri değerlendiren ve gelecekteki olası vakalara göre önlemler öneren bir ekip için çok da geç değil. Bunun için Sağlık Bakanlığı, üniversitelerden, meslek odalarından, uzmanlık derneklerinden de destek alabilir. Unutmayalım, bu pandemi kısa sürede bitmeyecek, aşı için 1218 ay gibi bir süre veriliyor. Herkese değil, hastalığın semptomlarını gösterenlere ve hasta olanların temaslılarına test yapıp üç haftalık tümden bir izolasyona ihtiyacımız var. Geriye kalan aşının bulunmasını beklemek olacak. *R0, etkenin üreme hızı, Bir infeksiyon etkeninin insandan insana yayılma potansiyelini gösterir. Tamamen duyarlı bir toplulukta bir hastanın bulaştırıcı olduğu dönemde infekte ettiği insan sayısıdır. Ro>1 ise salgın oluşacaktır. ** https://www.imperial.ac.uk/media/imperialcollege/medicine/sph/ide/gidafellowships/ImperialCollegeCOVID19NPImodelling16032020.pdf COVID19 postmodernizmi yeniyor 2 Postmodernizm, esas olarak “Toplumsal ve nesnel gerçek önemli değildir, asıl gerçek insanın kalbindeki ‘hakikattir’ ” ilkesine dayanıyor. Böylece, dışımızdaki dünyayı reddediyor, tarikatcemaat yapılarına dayanan, yalan söyleyen, yolsuzluk yapan, halkı aldatan, dinci politikacılara destek oluyor. COVID19 bu yaklaşımı yerle bir etti. HHH Postmodernist yaklaşıma sahip olan dinci politikacılar, ne kadar büyük yanlışlar yaparlarsa yapsınlar, halkı ne kadar çok ve ne kadar sık aldatırlarsa aldatsınlar, seçmenlerin “inançlarından” dolayı, bu yaptıklarını görmeyeceklerini, görseler bile kabul etmeyeceklerini ve desteklerini sürdüreceklerini düşünürler. Bu inanç ve buna dayalı olan seçmen istismarı kısa dönemde geçerli de olabilir... Ama “algı yönetimi” yani manipülasyon yoluyla seçmenlerin aldatılmasının sürdürülmesi, uzun süreli iktidarlar açısından pek olanaklı değildir. Çünkü gerçekler, eninde sonunda kendilerine aykırı olan algı operasyonlarını mağlup ederler! HHH Bütün dünyada iktidarlar koronavirüs salgını dolayısıyla vatandaşlarına ekonomik yardım paketleri açıklarken, Türkiye’de kaynakları yandaşlarına aktararak tüketmiş olan iktidarın halktan yardım istemesi ve bu isteğe karşı kamuoyunun tepkisi Postmodernizmin iflasını açıkça gösterdi. Örneğin, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Vatandaş deprem vergisini ödedi, önlemi almak size düşüyor. 34 milyar dolar nereye gitti” diye sormuştu. (Buna Erdoğan “Utanmadan soruyor ‘deprem için toplanan paraları ne yaptınız’ diye. Deprem için toplanan paralar yerine gittiği gibi biz milli bütçeden harcayarak oraları ayağa kaldırdık” diye yanıt vermişti.) Örneğin, CHP İzmir Milletvekili ve Parti Meclisi (PM) üyesi Alaattin Yüksel, Soma’da şehit düşen 301 işçi için yardım kampanyasını hatırlatmış: “İzmir Büyükşehir Belediyesi şehit aileleri için AFAD hesabına 602 bin lira yatırdı ancak paralar hâlâ hesaplara geçmedi. Bunun sebebi nedir?” demişti. Örneğin, CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, Beşiktaş’taki bombalı saldırıda yaşamını yitirenler için toplanan yardımların akıbetini sormuş: “Beşiktaş saldırısı sonrası 52 milyon lira yardım toplandı. Devlet, yardım paraları iki yıldır bizde duruyor diyor. Aradan geçen bu kadar zamana rağmen yardım için topladığınız parayı ailelere vermediniz!” demişti. Örneğin, CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, AFAD’ın Elazığ depremzedeleri için topladığı miktara dikkat çekerek “Acun Ilıcalı’nın topladığı bağışlar nerede” diye sormuştu. Örneğin, CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, 15 Temmuz şehit aileleri ve gaziler için toplanan yardım paraları için: “3.5 yıl ne vakıf vardı ortada, ne yönetim, ne para. Toplanan yardım paraları, vakfın hesabına dahi hâlâ aktarılmadı” demişti. (Aile, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Selçuk Özkoç’un “Vakıf nerede” sorusuna “Vakıf adreste” diye yanıt vermişti.) İktidarın vatandaştan yardım istemesine karşı CHP’nin, COVID19 ile savaş ve ekonomik önlemler için önerileri Postmodernizmin mağlubiyetini vurguluyordu: Cumhurbaşkanlığı’nın 13 uçağının 12’sinin satılması. Kızılay’ın akladığı vergi kaçırmalarına el konulması. Yazlık, kışlık sarayların satılması. Man Adası’ndan kaçırılan vergilerin Hazine’ye kaydedilmesi. Ensar, TÜRGEV, TÜRKEN ve TÜGVA gibi vakıflara aktarılan paraların Hazine’ye aktarılması. Hazine garantisi verilen ödemelerin durdurulması. Saray’ın harcamalarından tasarruf edilmesi. Kanal İstanbul’dan vazgeçilmesi. Katar ve yerli işbirlikçilerin hortumlarının kapatılması. Özelleştirmelerden devlete borçlu olanlardan paraların alınması. HHH Bu maddelerin en masum ve en küçük olanlarından sadece biri için bile şu hesap yapılıyor: Sayıştay, Saray’ın bir günlük harcamasını, 2 yıl evvel, 2018’de, 4.5 milyon lira olarak gördüğüne göre sadece 1 yıllık harcama bir buçuk milyardan fazla ediyor. YAŞASIN SOSYAL DEVLET… YAŞASIN DEMOKRASİ! EverGuard TPO Membran Sistemi Dünya çapında 300 milyon m2 üzerinde satışla performansı kanıtlanmış, uzun ömürlü ve güvenli TPO membran sistemi. Birbiriyle tam uyumlu detay çözümleri ve geniş ürün gamı. Sosyal, ticari, kamu yapıları ve sanayi, lojistik tesislerinin çatıları için. bmigroup.com/tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle