23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 11 NİSAN 2020 CUMARTESİ TASARIM: EMİNE BİLGET HABER/YORUM Şükür Bir iktidar, insanların çaresizliğine, yoksulluk ve yoksunluğuna nasıl bu denli kayıtsız kalabilir diye düşünenler için... Siyasal İslamcılar dünyaya farklı bakarlar: Osmanlı medreselerinde okutulan “Delaili Hayrat (Hayır Kanıtları) Şerhi”ne göre, “Müslüman biri, dünya nimetlerinde sıkıntıya uğrasa, fakirliği artsa, gücü azalsa, türlü hastalıklara uğrasa, halk arasında hakir (değersiz) ve zelil olsa (aşağılansa), onlara itibar etmeyip asla kendine gam (üzüntü) getirmez, aksine ‘Ben iman nuru ile nurluyum, şerefliyim’ diyerek şükür duymalıdır.” (Menemen ve Kubilay Olayı, Osman Selim Kocahanoğlu) Siyasal İslamcıların yönetim kadrosu, dünya nimetlerinde hiç sıkıntıya uğramaz, gücü azalmaz, fakirleşmez, hastalıklarla uğraşmaz... Durumuna hep şükredecek olan yönetilen ümmettir. Rizeli Recep Reis’in Öyküsü Arkadaşımız Mustafa Çakır, kayyı ma devredilmiş olan Türk Ha va Kurumu’nun (THK) uçakla rının ardından 7 taşınmazının daha satışa çı karıldığını du yurdu gazetemizden. THK, AKP tarafından, diğer Cumhuriyet ku Recep Reis (oturan), Rizeli Kuvayi Milliyeciler ile. Sağ baştan ikinci, Sakarya Meydan Savaşı’nda şehit düşen, benim de büyük dayım olan Süleyman Asaf Bey’dir. rumları gibi çü rütülmek, yok edilmek isteniyor. THK’nin önemini, değerini, işlevini, geçmişini; saray dan oraya buraya emir verenlerin bilmesi zor. İşte size THK ile ilgili bir öykü: İpsiz Recep (Recep Reis), kurduğu çete ile Kurtu luş Savaşı’nda Anadolu’ya silah ve malzeme kaçırıl ması, sivil aydınların ve subayların Ankara’ya ulaştırıl ması, eşkıya ayaklanmalarının bastırılmasındaki yarar lılıkları ile Kuvayi Milliye tarihine geçen bir Rizeli kah raman kaptandır. Bu yararlılıklarından dolayı Atatürk, kurtuluş sonra sı Recep Reis’e 250 lira maaş bağlar. Paraya önem vermeyen Recep Reis, maaşını yeni kurulmuş olan Tayyare Cemiyeti’ne (şimdiki Türk Ha va Kurumu) bağışlar. (İpsiz Recep, Ergun Hiçyılmaz) Çünkü, reislik böyle davranmayı gerektirir. Durup Düşüneceksin Tekâlifi Milliye derken, bir durup düşüneceksin. Kolay değil... Saltanat ve hilafetin ilmiği boynundayken, üç kuruş, beş para ve lastiğine paçavra doldurulmuş tekerlekli araba ile Amasya, Erzurum, Sivas, Ankara derken bağımsızlığın ateşini yakacaksın. Osmanlı paşalığından ayrıldığında, sivil giysin olmadığı için Sivas Valisi’nin kullanılmış jaketatayını giyeceksin. Kurtuluş Savaşı’nı küçücük istasyon odasından yöneteceksin, Cumhurbaşkanlığı köşkü olarak bir bağ evini kullanacaksın! Elde yok, avuçta yokken bağımsızlık için halkına Tekâlifi Milliye ile yaslanacaksın. Kurtuluş Savaşı’nda kurmay subay olan Cevdet Kerim İncedayı anlatıyor: “Tebliğimizden 24 saat sonra 250 kağnı gelmiş bulunuyordu. Bazıları, öküzleri olmadığından kağnılara ineklerini koşmuşlardı. Kağnıları getirenlerin bir kısmı çocuk ve ihtiyar, çoğu da kadınlardı. Tümen komutanı, düzlükte sıralananları teftiş ederken, uzun övendireleriyle sevgili hayvanlarının başlarında dizilen kadınlara, erkeklerinin niçin gelmediklerini sordu. Kadınların verdikleri cevap şuydu: Erkeklerimiz askerdedir. Emrinize biz geldik. Böyle bir günde bize bu kadarcık iş düşmesin mi? Bunların çoğu, harap olmuş köylerinde çocuklarını komşularına teslim etmişlerdi.” (Tek Adam, Şevket Süreyya Aydemir) Bir kez daha yinelemek gerek: Tekâlifi Milliye derken, durup düşüneceksin... 11 NİSAN 2020 SAYI: 34520 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Yayın Koordinatörü Serkan Ozan Yazıişleri Müdürleri İpek Özbey / Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Hakan Akarsu (Ek Yayınlar) Görsel Yönetmen Münevver Oskay Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Gece: Ayça Bilgin Demir l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Jale Özgentürk l İç Politika: Ali Açar l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Fotoğraf: Uğur Demir l Spor: Sami Gürel l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 04:54 06:24 13:10 16:50 19:46 21:11 Ankara 04:41 06:10 12:55 16:34 19:30 20:52 İzmir 05:08 06:34 13:18 16:57 19:51 21:11 Salgın hastalık, pek çok kavramın daha iyi anlaşılmasını sağlıyor. Pek ye gibi, ABD’nin Yeşil Kuşak, Ilımlı İslam ve Büyük Ortadoğu Projesi’nin he çok ilkenin, değerin, kuru defi olmuş bir ülkede, içe mun, yasanın önemini daha riden ve dışarıdan, siyasal iyi kavratıyor. Hür düşünce İslama yapılan onca yatı nin, özgür bilimin, özerk bi rıma karşın, toplumun bü Salgın hastalık, lim kurumlarının, laik devlet ve toplum düzeninin, ehliyet yük bölümünün laikliği sahiplenmesi kayda değer laiklik ve özgür bilim ve liyakatin, sosyal devletin, kamucu sağlık hizmetlerinin dir. SODEV Başkanı Ertan Aksoy, bu durumu kıymetini daha iyi anlıyor pek şöyle yorumlamaktadır: çok insan. Akademinin bilimselliği, nes nelliği, özerkliği, etkinliği, Sağlık Bakanlığı’nca oluşturulan bilim kurulları üzerinden de tartışılıyor birkaç gündür. Özdemir İnce, dünkü yazısında laikliğin önemine bir kez daha değindi. İlhan Selçuk, sıkça laiklik ve aydınlanmayı gündeme getirir, “bilimin dinden, aklın inançtan bağımsızlığını kazanmasının” önemini vurgulardı. Gazetemiz, haber ve yorumlarında laikliğin tarihsel, siyasal, toplumsal, felsefi, hukuksal yönünü en çok işleyen yayın organıdır. yınları, İstanbul) adlı çok önemli eserinde, sekülerizmin karşılığı olarak “dünyevileşme” kavramını kullanır. Atatürk’ün devleti, toplumu, hukuku, eğitimi laikleştiren adımlarının ne kadar önemli olduğunu, ne denli kök saldığını anlamak; Türkiye’nin 57 İslam devleti içindeki farkını, önemini, özgünlüğünü kavramak için, bu tarihsel süreci iyi bilmek gerekir. Çünkü aksi yönde, hem de 1950’den beri atılan onca adıma rağmen, toplumda laiklik, yabana atılamayacak ölçüde kök salmıştır. “Ankete göre; toplumda laiklik karşıtlarının oranı, yüzde 10.3. Laiklik dinsizliktir diyenlerin oranı, yüzde 2.8. Bu durum, solda siyaset yapan bazılarının AKP tabanına ilişkin yargılarının geçerli olmadığını gösteriyor. Yani AKP’ye oy veren seçmenlerin hepsi laiklik karşıtı değil. O nedenle, laikliği konuşursak oy kaybederiz yaklaşımı doğru değil. Laikliği konuşmak doğru ama tek başına yetersiz. Laiklikle birlikte ekonomiyi, işsizliği, yoksulluğu, hayat pahalılığını da konuşmak gerekiyor. Laikliğin tehdit altında olduğunu düşünenlerin oranı yüz Son yıllarda kimi sosyalistlerin, kimi liberallerin, kimi sos Diyanet ve devlet işleri de 30.1. Çoğunluğu sol seçmen. Laikliğin tehdit altında olmadığı yal demokratların yaygın fakat Son yıllarda yapılan araştırma nı düşünenlerin oranı yüzde 43.1. yanlış olarak kullandıkları “se lar, toplumun, laikliği giderek da Çoğunluğu sağ seçmen. Devletin külerizm” değildir laiklik. Farklı ha fazla sahiplendiğini göster işleyişi konusunda, laikliğin teh dır. Türkiye Cumhuriyeti, laik bir mektedir. Emperyalizm destekli dit altında olmadığını düşünenler devlettir. Fransa da öyle. ABD terör örgütü FETÖ’nün, 15 Tem bile, devlet içindeki İslamcı yapı ve Britanya’da ise sekülerizm muz 2016’daki hain darbe giri lardan rahatsızlar. Diyanet, devlet söz konusudur. Büyük düşünü şimi sonrasında bu eğilim daha işlerinde etkili olmamalı diyenlerin rümüz Niyazi Berkes, (1908’de da güçlenmiştir. Kısa süre önce oranı yüzde 52.5. Toplum siyasi Kıbrıs’ta doğmuştur, adı Res Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV) lerden daha ileride.”    neli Niyazi’den gelir, ikiz karde tarafından, Türkiye genelinde ya Sözün özü; Cumhuriyet, de şinin adı Enver’dir) “Türkiye’de pılan laiklik konulu anket de bu mokrasi, laiklik altın üçgendir. Çağdaşlaşma” (Yapı Kredi Ya gidişatı doğrulamaktadır. Türki Kıymetini bilelim. BAROLAR, AÇLIK GREVINDEKI AVUKATLAR IÇIN ÇAĞRIDA BULUNDU ‘Yaşam kutsal, adalet haktır’ Aralarında İstanbul, Ankara ve İzmir’in de bulunduğu 39 baro, adil yargılanma talebiyle, tutuklu bulundukları cezaevilerinde 5 Şubat’ta açlık grevi başlatan ve 5 Nisan’da ise eylemi ölüm orucuna çeviren Halkın Hukuk Bürosu (HHB) üyesi Av. Ebru Timtik ve Av. Aytaç Ünsal için açıklama yaptı. Çağdaş Hukukçular Derneği’ne (ÇHD) yönelik operasyonun ardından Kasım 2017’de tutuklanan 18 avukata toplam 159 yıl hapis cezası verildiği hatırlatılan, “Yaşam kutsal, adil yargılanma ve adalet haktır” başlıklı açıklamada, “Meslektaş larımızın talepleri karşılanamaz nitelikte ve olağanüstü istemler değildir. Meslektaşlarımızın yargılama sürecinde birçok hukuksuzluk tespit edilmiştir. Adil bir yargılamanın ölümler olmaksızın da sağlanabileceğini, tarafsız ve adil bir muhakemenin herkes için bir hak olduğunu hatırlatarak, tutuklu meslektaşlarımızın yasal ve insani taleplerinin bir an önce karşılanarak tahliye edilmelerini ve adil yargılanma koşullarının sağlanmasını talep ediyor, meslektaşlarımızı da ölüm orucu eylemlerini sonlandırmaya davet ediyoruz” çağrısı yapıldı. l Haber Merkezi Osman Kavala için tahliye başvurusu Gezi Parkı davasında beraat etmesinin ardından 15 Temmuz darbe girişimi soruşturması gerekçe gösterilerek tutuklama kararı verilen iş insanı Osman Kavala için bir kez daha tahliye başvurusunda bulunuldu. İstanbul Sulh Ceza Hâkimliği’ne sunulan dilekçede, “insan sağlığını tehdit eden böyle bir dönemde yaşam ve sağlık hakkının devlet tarafından korunması gerekliliği” hatırlatıldı. Kavala hakkında AİHM’nin verdiği tahliye kararının gereğinin yerine getirilmesi istendi. l Haber Merkezi BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Bunaltıcı kaygı. 2/ “Yâr elinden içmiş deliyim / Üstü kan köpüklü meşe seliyim” (Pir Sultan Abdal)... Dağkeçisi. 3/ Dinsel inançları olmayan... Alçak enlemlerde esen düzenli rüzgâr. 4/ Adın durum eklerinden biri... Açıksamanrengi. 5/ İşaret olarak yere dikilen çubuk... “Akaju” da denilen büyük bir ağaç. 6/ İrin birikimi... Lityum elementinin simgesi. 7/ Halk edebiyatında sekizli hece ölçüsüyle yazılan bir şiir türü... İnce kamış. 8/ Zerdüşt dininde ateş tanrısı... Tütsüyle kurutulmuş balık ya da ete verilen ad. 9/ Hiçbir tehlike olmamasına karşın, kişiyi saran ani dehşet duygusu. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Isparta’nın Sütçüler ilçesinde antik bir kent... Argoda arkadaşı, sevgilisi olmayan erkeğe verilen 1 234 5 678 9 1 TOKA TÇ I H 2 I L I CA SK İ 3 REYE ALEV 4 Ş AMAKA T 5 I S İ KAME T 6 KUT ADA E 7 ÇAR İ ÇE OR 8 I RAK MEK E 9 EKAB İ R K 1 23 4 5 6789 1 2 3 4 5 6 7 ad. 2/ Çeşitli belge ve işlemlere 8 geçerlik kazandırmakla yükümlü kamu görevlisi... Yunan abe 9 cesinde bir harf. 3/ Güreşte bir oyun... Birçok bedensel özelliğiyle file benzeyen, tavşan iriliğinde bir hayvan. 4/ Kenar süsü... Yemişinden turşu yapılan gebre otuna verilen bir başka ad. 5/ Güzel sanat... Bir nota. 6/ Ciddi olmayan, ciddi işlerle uğraşmayan... Bir nota. 7/ Kongo halkının inandığı yeteneklilik gücü... “Yiğit yiğide yâr olur / Kötülerde ham olur” (Karacaoğlan). 8/ İnce ve keskin ses... Tarlaları ayıran çalılık. 9/ Kurnaz, açıkgöz... Küçük mızrak. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com Virüsün ekonomipolitiği Virüsün sosyalist olduğu, zenginfakir ayırt etmediği, herkese bulaştığı görüşü doğru değil. Her şey gibi virüsün bulaşıcılığı da, tedavisi de sınıfsal. Madde madde anlatmaya çalışalım ve virüsün ekonomipolitiği için bir girişe başlayalım: Virüs en çok emekçilere bulaşır New York Belediye Başkanı Bill de Blasio, “ABD’de koronavirüs kaynaklı ölüm oranlarının siyahiler ve Hispaniklerde daha yüksek” olduğunu açıkladı. Siyahların ya da Hispaniklerin daha çok ölüyor olması etnik değil, sınıfsal bir meseledir. Çünkü ABD’de siyahlar ve Hispanikler, genel olarak alt sınıflardandır. Çoğunluğu hizmet sektöründe ve emek isteyen işlerde çalışır. Dolayısıyla, bırakınız üst sınıflara göreyi, karantinayla birlikte evinde çalışma olanağı bulunan orta sınıflara göre bile korona ile temas etme oranları çok daha yüksektir. Aynı durum bizde de yok mu? İstanbul’un ilçe ilçe salgın istatistikleri açıklandı. Benzer tablo burada da geçerli. Bağcılar ve Esenler’de vaka oranının en yüksek olması, sınıfsal nedenledir. Çünkü bu iki ilçemizde emekçiler yaşar ve onların evden bilgisayarla çalışabilme lüksü yoktur. Fabrikalarda, pazarlarda, marketlerde, kargo şirketlerinde, hizmet sektörünün diğer işkollarında çalışmak zorundadırlar. Ücreti ödenmediği sürece bu emekçileri karantinaya almak, teknik olarak korona etkisiyle aynıdır maalesef. Kısacası istisnalar olmakla birlikte, genel olarak fakirlerin virüse yakalanma oranı, zenginlere göre çok daha fazladır. Zenginler tedavide daha şanslıdır Tedavi için de benzer durum geçerlidir. Virüse yakalanan bir zenginle bir fakirin aynı şartlarda tedavi edilmeyeceğini biliyoruz. Boğaz’daki yalısında spor yaparken fotoğraf paylaşan ve haliyle kendisini dışarıda sanıp da “neden karantinaya uymadığını” soranlara, “sakin ol şampiyon, evimdeyim” diye hava atan o burjuva örneğin, kargo taşırken virüsü kapan emekçi kardeşimizle aynı şartlarda mı tedavi edilecek? Elbette çoğunluğu halkçı olan, halk sağlığı perspektifine sahip hekimlerimizin nezdinde ikisi de eşittir. Ancak özel hastane sektörü açısından para/gelir, Hipokrat yemininden daha kutsaldır! Bu gerçek, en çıplak haliyle o model gösterilen İsveç’te yaşandı örneğin: Bir hastanenin, 80 yaş üstü koronavirüslü hastaların yoğun bakıma alınmaması yönünde doktorlara talimat verdiği ortaya çıktı. ABD’de sağlık sigortası olmayan 17 yaşındaki koronavirüslü gencin ölümü ise daha da çarpıcı... Uzatmayalım: Zenginle fakir, ilaca erişimde de, kaliteli besine erişimde de aynı şartlara sahip değildir. Paketler şirketleri kurtarmak için ABD, AB ve Japonya salgın nedeniyle yaklaşık 7 trilyon dolarlık paket açıkladı. Ancak bu paketler esas olarak salgına karşı halkı desteklemek için değil, şirketleri ayakta tutmak için açıklandı. Yani “gelişmiş kapitalist” ülkeler, aslında şirketlerini, sistemi, kapitalizmi kurtarmak için paket açıklıyorlar. Bizdeki durum da pek farklı değil. Açıklanan 100 milyar TL’lik paket incelendiğinde görülecektir ki, AKP’nin paketi de esas olarak şirketler içindir. Kuşkusuz halk için de küçük bir pay var pakette: Kolonya ve maske; Erdoğan imzalı “hediyedir” yazan bir “propaganda” torbası içinde tabii... Şirketin ‘milli dayanışması’ vergiden düşüyor! Şirket kurtarma paketini oluşturan kaynak, esas olarak emekçilerin vergilerinden ve ürettiklerinden oluşuyor elbette. Yani iktidar, şirketleri kurtarmak için emekçilerin oluşturduğu kaynağı kullanırken, o emekçilere destek paketi oluşturabilmek için de yine emekçilerden kaynak isteyen bir “milli dayanışma kampanyası” düzenliyor! Diyebilirsiniz ki, “kampanyanın destekçileri sadece bir telefon mesajıyla 10 TL verenler değil ki, şirketler milyon TL veriyor!” Doğru, veriyorlar ve ödeyecekleri vergiden düşüyorlar! O büyük işinsanları bağışı şahsi servetlerinden değil, şirketleri üzerinden ödeyerek vergiden düşüyorlar! Dolayısıyla kazanan büyük şirketler oluyor: Milli Dayanışma Kampanyası’na yaptıkları “bağış” vergiden düşüyor, yani devlete vergi olarak vereceğini “yardım/bağış” diye vermiş oluyor; diğer yandan da kamu kaynaklarını “kurtarma paketi” olarak kendilerine yönlendiren iktidar tarafından destekleniyorlar! Kuşkusuz bazı sektör ve büyük şirketlerin çok, bazılarının az ya da hiç yararlanamaması da söz konusu; bu da iktidarla ilişkilerinin çapına bağlı elbette. Son not: Mesele küçük ve orta boy işletmeler ve şirketler değil elbette, sistemin as oyuncuları olan büyük şirketler! Zira pek çok küçük işletme ve şirket sahibinin durumu, çalıştırdığı emekçilerden çok az daha iyi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle