17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: EMİNE BİLGET 13 9 MART 2020 PAZARTESİ MÜSLÜM GÜRSES’SIZ 7 YIL ‘Biz babadan böyle gördük’ Erten rejisiyle ‘Azizname’ Trump Sahne’de Aziz Nesin’in kaleme aldığı, Yücel Erten tarafından sahneye uyarlanan “Azizname”, bugün saat 20.00’de Trump Sahne’de sahnelenecek. Erten’in Aziz Nesin’in eserlerinden uyarladığı “Azizname”, ülkenin siyasi, sosyal ve ekonomik yapısını konu alıyor. Oyunda, Köksal Engür, Bülent Çolak, Burak Şafak, Pınar Gülkapan, Merve Anlağan, Yiğit Yalkın, Burak Şentürk ve Fatih Topçuoğlu rol alıyor. Bursa’nın ‘Kadın Kafası’ İrfan Kangı’nın yazdığı ve yönettiği “Kadın Kafası” saat 20.30’da Bursa Akademik Odalar Birliği’nde sahnelenecek. Oyunda, Melda Gür, Merve Sevi, Ebru Karanfilci, Duygu Şen ve İrfan Kangı rol alıyor. Kadın ve erkek arasında yüzyıllardır bitmeyen bir savaş diye başlarlar klasik cümleye, karşı iki cinsi anlatırken. Peki, bu bir savaş değil de gereklilikse? Yani kadının erkeğe, erkeğin kadına ihtiyaç duydukları bir dünyada beklentiler karşılanmadığı için ters düştülerse. Hangi toplumsal sınıf, sosyoekonomik ve kültürel farklılıkları temsil etseler de kadın ve erkek aynı şeylere başta farklı tepkiler verip sonunda aynı noktada buluşuyorlarsa işte “Kadın Kafası” da tam bu noktada izleyicinin kafasını ve zihnini güldürerek açıyor. Haluk Bilginer ve ‘Kral Lear’ William Shakespeare’in yazdığı, Muharrem Özcan’ın yönettiği, “Kral Lear”, 11 Mart’ta Ankara MEB Şura Salonu’nda saat 20.00’de sahnelenecek. Oyunda, Haluk Bilginer, Berfu Öngören, Hare Sürel, Nazlı Bulum, Yavuz Topo yan, Deniz Celiloğlu, Kaan Turgut, Onur Özaydın, Sertan Müsellim, Efe Tunçer, Hüseyin Sevimli rol alıyor. Kral Lear, kızları ve ülkedeki diğer güç odakları arasında dönen bu trajedi, oyunun özündeki grotesk etkiler eşliğinde yorumlanıyor. Nilipek Ankara’da Nilipek, 12 Mart’ta saat 21.00’de Ankara IF Performance Hall’de konser verecek. ‘Kalanlar, Geri Dönenler ve İmalar’ İnci Eviner’in kişisel sergisi, “Kalanlar, Geri Dönenler ve İmalar”, Nev Galeri’de 13 Mart’ta açılıyor. Sanatçının yeni sergi sinde, çalışma pratiğinin temelini oluşturan çizimleri mekânsal bir kurguyla galeriye yayılıyor. Eviner’in görsel diliyle zihnindeki im gekelime bağlantılarının buluşması, yapıtların kendi içlerinde özerk, mekânla ilişkilerindeyse bütünsel bir dizge yaratıyor. Sergi,11 Nisan’a kadar görülebilir. Söylediği şarkılar, toplumun en altaki ezilmiş sınıfını etkiledi. Albümleri milyonlar satmasına karşın geniş bir kesim tarafından fark edilmesi yıllar aldı. Hayranları tarafından “Baba” olarak tanımlanan ve konserleri adeta “Müslümcüler” tarikatının ayinine dönüşen sanatçının, Murathan Mungan’la çalıştığı, 2006’da yaptığı “Aşk Tesadüfleri Sever” albümünde David Bowie, Björk, MIYASE ILKNUR Bob Dylan ve Leonard Cohen gibi müzisyenlerin bestelerini yorumlaması müziğine sınıf atlattı. Keban Barajı’nın inşası için Elazığ’ın baraj altında kalacak köylerine Cumhuriyet tarihinin en büyük kamulaştırma bedelleri ödenince köylüler, davar peşinde koşmaktansa şehirli olmaya karar verdi. Cebi para dolu insanların kent merkezine akını, kentin yaşamını da değiştirdi. Elazığ’ın pavyon ve meyhane sayısı beşe, ona katlandı. Geç vakitlerde pavyonda sahneye çıkanlar akşam saatlerinde de aile çay bahçesinde konser vermeye başladı. Kadın ve çocukların çay ve gazoz, babaların Tekel birası ve Buzbağ şarabı içerek dinledikleri sonradan şöhret olacak İzzet Altınmeşe, İbrahim Tatlıses, Seyfi Doğanay ve Müslüm Gürses gibi sanatçıları, Türkiye tanımadan ilk “Gakkoşlar” dinledi. Bunlar içinde yörenin en ünlüleri Kenan Temiz ile “Sevda Yüklü Kervanlar” ve “Mezara Girmeme Lüzum Kalmadı” şarkıları ile Elazığlıların “Çolle” dediği berduş takımını mest eden Müslüm Gürses’ti. “Aileye Mahsus” olduğu için içeri alınmayan bu berduş takımı da çay bahçesinin duvarlarına kurdukları mütevazı çilingir sofrasında demlenirken izlerdi “şarkıları hem kalbe hem damara giriyor” dedikleri Müslüm Gürses’i. Arabeskten türküye O yıllar arabesk müziğin emekleme dönemiydi. Müslüm Gürses de o yıllarda arabeskin yanında türkü de okuyordu. Orhan Gencebay’dan sonra Ferdi Tayfur kasırgasının estiği yıllarda arabesk müziğin sanatçılarını minibüsler de tanırdık. 1970’lerin sonunda “İsyankâr” şarkısıyla Müslüm Gürses, Orhan Gencebay ile Ferdi Tayfur gibi arabes kin esas oğlanları arasından kafayı çıkartıverdi. Bu şarkının 45’liği çok satınca filmini yaptılar. Artık minibüslerden yükselen tek ses onunki olmuştu. İlk filminin afişini gördüğümüzde “İbrahim Tatlıses’ten sonra Müslüm Gürses de bizim aile çay bahçesinden şöh ret oldu” diye gülmüştük ama o yıllar içinde şarkılarıyla, ne kente ne hayata “tutunamayan”ların tarikat lideri olup çıktı. Müritlerinin isyanı ile diğer “İsyankâr”ların hedefinde olanlar farklıydı. Ne düzene, ne toplumaydı isyanları, sadece kendilerine ve kaderlerineydi! Milyonlarca “İsyankar” ve “kadersiz”in taparcasına sevdiği Müslüm Gürses’i herkesin tanıması kolay olmadı. “Müslüm Baba” münzevi bir yaşam sürüyordu. Ne paparazzilerin kapısında yatıp kalktığı mekânlar ve beach’lere uğrar; ne aşklarıyla, lüks arabalarıyla gündeme gelir, ne de kabadayıların sofralarında görünürdü. Magazin basınıyla “al takke ver külah” ilişkisi de olmadığından hakkında haber ve röportaj da çıkmazdı. Şarkılarını saymazsak “sessiz, sitemsiz” kendi halinde bir derviş gibiydi. Alkol bağımlılığından yakasını kurtaramadığı için müzik yapımcıları ve ona şöhretin kapılarını açan arabesk sanatçı avcısı Elenor Plak da ondan vazgeçmişti. İyi ki de öyle olmuş, yoksa 80’li ve 90’lı yılların arabeskinde aranjör ve besteci olarak çığır açan ve onunla çalışmak için sanatçıların kavga ettiği Burhan Bayar’la muhteşem ikili olamayacaklardı. Onno TunçSezen Aksu, KayahanNilüfer birlikteliklerini bile solda bırakan bir yol arkadaşlığı oldu onlarınki. Adana’dan çocukluk arkadaşı olmaları ve aynı yörenin kültürüyle mayalanmaları ortak çalışmalarının başarısındaki en önemli etkendi. İkinci bahar Burhan Bayar’la birlikte çalışınca Müslüm Gürses, ikinci baharını yaşıyordu adeta. En damar şarkıları o dönemin eseriydi. İlk yıllarında Mustafa Sayan’ın bestelerini okuyarak şöhret olan Müslüm Gürses, “Baba” lakabını da Bayar’la yaptığı çalışmadan sonra aldı. Gazino ve konser salonları artık ona dar geliyor, statları, kapalı spor salonlarını dolduruyordu. Jiletli ayinler de o dönemde başladı. En altta kilerin ilahı Müslüm Gürses’i küçümseyen üsttekilerin onu tanıyıp ilahlaştırması ise 2000’li yılların başında oldu. 2006 yılında Murathan Mungan’la ortak projesi “Aşk Tesadüfleri Sever” adlı albümde David Bowie, Björk, Bob Dylan ve Leonard Cohen’in de aralarında olduğu birçok yabancı müzisyenin bestelerine Mungan’ın yazdığı sözleri yorumlayan sanatçı, albümde Haris Alexiou şarkısını Sezen Aksu ile birlikte seslendirince kaymak tabaka da bir anda “Müslüm Baba” tarikatına yazılıverdi. Son yıllarında bazı pop ve rock tarzındaki şarkıları da seslendiren sanatçı, Bülent Ortaçgil’in “Sensiz Olmaz”, Nilüfer’in “Olmadı Yâr”, Teoman’ın “Paramparça”, Tarkan’ın “İkimizin Yerine”, Şebnem Ferah’ın “Sigara” ve Kenan Doğulu’nun “Tutamıyorum Zamanı” adlı şarkılarına albümlerinde yer vererek dinleyici kitlesini iyice çeşitlendirdi. Ölümünden birkaç yıl önce de Alevi deyiş ve nefeslerine meyletti. Kalan Müzik çatısı altında seslendirdiği bu deyiş ve nefesleri bir okudu pir okudu. Müslüm Gürses’in şarkılarından en az bir tanesini bilmeyen yoktur neredeyse. “Küskünüm”, “Ben İnsan Değil Miyim?”, “İçimde Yılların Yorgunluğu Var”, “Paramparça”, “Biz Babadan Böyle Gördük”, “Seni Kalbime Gömdüm”, “Hangimiz Sevmedik” en bilinenleri. Yaşamına dair çok az şey bilenen sanatçının ölümünden sonra yapılan “Müslüm” filmi gişe rekorları kırdı. Roman gibi yaşamöyküsünü onu kaybedince öğrendik. “Müslüm Baba”, artık tüm ülkenin farklı müzik, farklı yaşam, farklı inanç kültürlerini birleştirendi. Onu dinleyenlere de “yanmak” düştü. ‘BIR KADIN TANIDIM, ÇOK AĞLIYORDU’ Hayatları zor geçmiş iki ünlü isim. Çocuk yaşta başlayan dramlar, ölümler, yalnızlık. Bu acılar mı birleştirdi onları bilinmez ama Müslüm Gürses ve Muhterem Nur aşkını tüm Türkiye konuştu bir zamanlar. “Adana’da onun filmlerini hiç kaçırmazdım. Platonik olarak seviyordum. Onu görmek rüya gibi bir şeydi” diyen Müslüm Gürses ve “Kendisini hiç tanımıyordum. ‘Ben İnsan Değil Miyim’ diye bir şarkısı vardı, dinleyip dinleyip ağlıyordum ama söyleyeni bilmiyordum” diyen Muhterem Nur. Sonrası uzun bir yol. Her uzun yolda olan inişler çıkışlar, şiddet, bağlılık, sadakat... Muhterem Nur ve Müslüm Gürses 1986 yılında evlendi. Gürses, Muhterem Nur’u tanışmalarından önce de seviyordu. Tanıştıklarında Muhterem Nur, 41 yaşındaydı ve kariyerinin sonlarını yaşıyordu. Aralarındaki yaş farkı 21 idi. Kendisi sıradan bir gençken, Muhterem Nur ünlü bir yıldızdı. Gürses ise şöhret basamaklarını yeni tırmanmış ama alkol kullanımını abarttığı ve agresifleştiği için yalnız yaşıyordu. Bu aşkın ikisine de şifa olduğu, birbirlerini tamamladıkları söylenir. Evlilik gibi şeyler akıllarının ucundan bile geçmezken o dönemin koşullarında turneye gittikleri otellerde aynı odada kalmakta sıkıntı yaşadıkları için evlendiler. Teklifi yapan da Muhterem Nur’du. Yıllarca birbirlerine büyük bir sadakatle bağlı yaşadılar. Müslüm Gürses’i kaybetmek Muhterem Nur’u çok sarstı. Mezarından uzak kalmamak için seyahate bile çıkmadı. “Ölümünden sonra kendimi yarım hissediyorum” diyen Nur, inzivaya çekilerek yaşadığı sürecin sonunda organ yetmezliği teşhisiyle hastaneye kaldırıldı. Muhterem Nur’un sağlık durumu ciddiyetini koruyor. l Kültür Servisi Müslüm Gürses ve Muhterem Nur. Kariyer Zirvesi’nde Aydın Karlıbel dinletisi Boğaziçi Üniversitesi’nde Albert Long Hall’da 910 Mart günleri düzenlenecek“Eğitimde Ka riyer Zirvesi”nde 85 mezunu besteci piyanist Aydın Karlı bel, hem konuşmacı olarak yer alacak hem de 15.45’te vereceği mini konserde, Vi yana, Gesellschaft der Mu sikfreunde arşivinden ken di imkânları ile bulup ortaya çıkardığı, Beethoven’ın tale besi piyano pedagogu Carl Czerny’nin “Grand Rondeau National Turque brillant Aydın Karlıbel et caractéristique op.192” eserinin dünya prömiyerini yapacak. “Eğitimde Yaşam Boyu Öğrenme” oturumuyla başlayacak zirvede, aralarında Prof. Dr. Zeynep Kızıltepe, Doç. Dr. Sevil Akay gün, Dr. Tamer Atabarut, Prof. Dr. Derin Atay, Şeyma Erdoğan (AÇEV, Erken Çocukluk Eğitimi Birimi Merkez Koordinatörü), İdil Seda Ak’ın da olduğu eğitimciler katılacak. l Kültür Servisi II. ABDÜLHAMIT’IN SAATINE REKOR ÜCRET Nişantaşı’ndaki bir galeride Osmanlı ve Karma Sanat Eserleri müzayedesinde, 300’ün üzerinde eser satışa çıkarıldı. II. Abdülhamit’in cep saati 180 bin lira açılış fiyatı ile satışa sunuldu, 1 milyon 100 bin liraya satıldı. Çalışır durumdaki 18 ayar altın damgalı saat, eski Türkçe rakamlı beyaz mineli kadranlı ve ön kapağının merkezinde, lacivert mine işçilikli “Sultan II. Abdülhamit” tuğrası bulunuyor. Bordürleri ve arka kapak yüzeyi ince kalem işçiliğiyle yapılmış, bitkisel motiflerle süslü olan saatin ağırlığı ise 146 gram. l Kültür Servisi İdil Biret ile Beethoven akşamı Beethoven’ın, dokuz senfonisinin F. Liszt tarafından yapılan piyano uyarlamalarının tamamını yorumlamış ve kayıtlarını yayımlamış, dünyanın ender piyano virtüözlerinden İdil Biret, bu akşam saat 20.00’de Kadıköy Süreyya Operası’nda, besteci nin 1. Senfonisi ve pek sık çalınmayan son dönem eserlerinden “Diabelli Varyasyonları”nı seslendirecek. “Doğumunun 250. Yılında Beethoven” temalı resitalden 1 saat önce müzik yazarı, flütist Aydın Büke, İdil Biret ile söyleşi yapacak. l Kültür Servisi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle