17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 11 MART 2020 ÇARŞAMBA EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: BAHADIR AKTAŞ HABER HDP Eş Genel Başkanı Buldan gazeteci tutuklamalarını eleştirdi: Gerçeğin sesi kesilemez HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, yalnızca kadınların katıldığı grup toplantısında Türkiye’de gazetecilere yönelik “hukuk dışı tutuklamaların” devam ettiğini ifade etti. Buldan, “İktidar ne yaparsa yapsın, hakikatin sesini kesemeyecek. Gerçekler asla karanlıkta kalmayacak” dedi. Görevden alınan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Adnan Selçuk Mızraklı hakkında hapis cezası verilmesine tepki gösteren Buldan, “Bu karar hukuk dışıdır, siyasidir, gayri meşrudur ve halk iradesine bir saldırıdır. Bu kararı asla tanımıyoruz” diye konuştu. Buldan, 8 Mart’ta kadınların tüm engellemelere karşın Taksim’de “feminist gece yürüyüşünü” yaptığını söyledi. Buldan, “Mültecilere gaz bombası atan Yunanistan’a, ‘Savunmasız insanlara gaz sıkmak barbarlıktır’ diyen AKP iktidarının sözcülerine bunu hatırlatıyorum.. 8 Mart’ta Taksim’de kadınlara yaptığınızın bundan bir farkı var mı?” dedi. Buldan, başından beri Suriye politikasına ilişkin iktidarı uyardıklarını belirterek, “İdlib’de battıkça soluğu Moskova’da alıyorlar. Moskova, NATO, Washington ile bugüne değin sayısız görüşmeler gerçekleştirdiler ama hiçbir şey değişmedi. Acı ve yıkım katlanarak devam etti” değerlendirmesini yaptı. Buldan, yıllarca “Şu kadar mülteciye baktık” diye övünen AKP’nin şimdi gidenleri saydığını belirterek “Karşımızda insanları ölüme göndermekle övünen bir iktidar var. Ayıptır, günahtır, yazıktır. İnsan biraz utanır” diye konuştu. Mültecilerin pazarlıklıklara alet edilmemesi gerektiğini söyleyen Buldan, “Avrupa’ya da seslenmek isterim: Kapılarınızı insanlığa, mültecilere derhal açın” değerlendirmesini yaptı. l ANKARA/Cumhuriyet Korona günlerinde dünya Distopik günlerden, geleceğe dair, hayali pek de hoş olmayan işaretler aşamasından geçiyoruz. Bir virüs biz farkında olsak da olmasak da bütün dünyada hayatı etkiliyor. Hayata etkisi iki boyutlu; zira bir yandan can alıyor ve ölümlü vaka sayısı hızla artıyor, diğer yandan da gündelik, kamusal hayatın akışını küresel düzeyde sınırlıyor. Çin’den başlayıp İran’a, İtalya’dan Japonya’ya kadar uzanan virüsün yayılımının engellenmesi amacıyla ülkeler sınırlarını birbirine kapatıyor, şehirler karantina altına alınıyor, havayolu şirketleri binlerce uçuşu iptal ediyor, okullar tatil ediliyor, sosyal etkinlikler ve gündelik yaşamda insanların sosyalleşmesini sağlayan tüm karşılaşma biçimleri ortadan kaldırılıyor. Hayata etkisinin ikinci boyutu da bu; virüs kamusal ve sosyal yaşamı bir “korku iklimi” etrafında iyiden iyiye kısıtlayıp milyonlarca insanı eve, özel alana kapanmaya sevk ediyor. Korku ise, korkutarak ayakta duran siyasetlerin önünü daha da açıyor. Diğer yandan virüsle beraber, zaten kırılgan durumdaki kapitalist küresel ekonomide panik işaretleri yayılıyor, ekonomik kırılganlık daha da artıyor. Bu küresel sisteme bağımlı ekonomiler açısından sonuçların daha da vahim olacağı açıkça görülüyor. Yani açlık, yoksulluk, işsizlik gibi milyonların hayatını etkileyecek olumsuz gelişmelerin habercisi bunlar. Tam da bu noktada asıl mesele, devletlerin küresel sorunlar karşısında izleyeceği politikalarda düğümleniyor. 21. yüzyılda, aşırı kâr hırsına dayalı ekonomik sistemin yarattığı sorunları çok daha ağır yaşıyoruz, yaşayacağız. Örneğin küresel ısınma ve buna bağlı olarak ortaya çıkan sorunların hiçbiri tek başına bir şehri ya da ülkeyi ilgilendirmiyor. Bu sorunları yaratanlar bir avuç; ama etkilerini yaşayacak olanlar milyarlarca in san. Zira sorun bir yandan da gıda krizine bağlanıyor. Yine bir başka küreselleşen sorun: İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana görülen en büyük göç dalgasıyla karşı karşıyayız. Dünya aynı ülkedeki şehirler arasında, ülkeler arasında ve kıtalar arasında sefer halinde olan milyonlarca mültecinin sorunları karşısında çözümsüz. Bir avuç gelişmiş ülkenin, savaşlarla ve işgallerle tarumar edilmiş ülkelerin zorba yönetimleriyle işbirliği halinde yarattıkları sefil tablonun bedelini, her ülkenin mağdurları, yoksulları ödüyor. Küresel iklim değişikliğinin yanında, küresel mülteci krizi de büyüdükçe büyüyor. Şimdi koronavirüsün küresel ölçekte bu denli hızlı yayılması da, yeni yüzyılda insanlığın karşı karşıya kalabileceği geniş ölçekli tehditlerin açık bir görüntüsünü veriyor. Bu küresel bir sınav. Küresel sorunlar, yalıtan çözümler Dünyayı, insanlığı tehdit eden sorunlar küreselleşiyor. Gıda, sağlık, barınma, eğitim gibi haklardan mahrum kalan insanların sayısı bu krizlerle daha da artacak. Oysa devletler yeni yüzyıla bu alanlarda kamusal ve hak temelli çözümler yaratmak yerine, özelleştirmelerle ve silaha, savaşa dönük harcamalarını katlayarak giriyorlar. Yani insanlığın sorunları küreselleşiyor; devletlerin yanıtı ise ortaklaşmıyor, birbirine karşı askerileşiyor. Dünyanın, insanlığın karşı karşıya olduğu sorunlar bu denli küreselleşirken; tek tek ülkelerin çözümleri giderek daha fazla tecrit, yalıtım ve ulusal sınırlar içine kapanma reflekslerine, korku siyasetlerine sıkışıyor özetle. Önümüzdeki yüzyılın kaderini işte bu ikilem belirleyecek. Oysa artık, insanlığın sonunu getirebilecek sorunlar karşısında tek tek ülkelerin bu siyaset tarzıyla sonuç üretmesi imkânsız. Dünyanın bu aşırı kâr hırsına ve sömürgeciliğe dayalı ekonomik sistemle bir yere varamayacağı ortada. Kamuculuk dünya için bir zorunluluk. Konu hayati; herkese nitelikli ve kamusal sağlık hizmeti sunabilecek, yeterli beslenme ve dinlenme olanakları yaratabilecek, hastalıklar karşısında insanların dirençlerini, bünyelerini geliştirebileceği koşulları sağlayabilecek bir ekonomik, sosyal program tüm dünya için kapıya dayanıyor. Birlikte hareket eden devletlere; kaynaklarını rant yerine halk sağlığı için seferber eden hükümetlere ihtiyaç var. Gerçek antivirüs programı bu olacaktır. Hukukçu Altıparmak, ‘cumhurbaşkanına hakaret’ suçunu değerlendirdi ‘TCK 299 kaldırılmalı’ ALİCAN ULUDAĞ Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sosyal medyada hakaret ettiği iddiasıyla yargılanan kişinin, “cumhurbaşkanına hakaret” yerine olağan hakaret suçundan cezalandırılması kararına itiraz etti. Hukukçu Kerem Altıparmak, Avrupa Konseyi’nin “cumhurbaşkanına hakaret” davaları nedeniyle Türkiye’yi izlemeye aldığını belirterek, Türk Ceza Yasası’nın 299. maddesinin kaldırılması gerektiğini kaydetti. Ankara 46. Asliye Ceza Mahkemesi, Erdoğan’a “Al seçim senin olsun İblis” diyen K.D. adlı kişiye, sözlerin Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı icraatlarıyla ilgili değil, siyasi kişilik olarak bir siyasi parti genel başkanının eylemlerine dönük olması gerekçesiyle hakaret suçundan 5 ay hapis cezası vermişti. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne itiraz dilekçesi veren başsavcılık, sanığın eyleminin “cumhurbaşkanına hakaret” suçu kapsamında kaldığını savundu. Hatalı vasıflandırma ile sanığa eksik ceza tayin edildiği ileri sürülen dilekçede, “Usul ve esas yönünden kanuna aykırı bulunduğundan kararın istinafen kaldırılması arz olunur” denildi. Mahkemenin kararını değerlendiren Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi Başkanı Altıparmak, Türkiye’de “cumhurbaşkanına hakaret” suçu nedeniyle 100 binden fazla kişiye soruşturma, 30 binin üzerinde dava açıldığını kaydetti. TCK’nin 299. maddesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) aykırı olduğunu belirten Altıparmak, “Sözleşmeye aykırı olduğu için 299. madde esas alınamaz, uygulanamaz. Bu hâkimin söylediği şekilde bile kimseye uygulanamaz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarındaki çizgi ise şu: Kral dahi olsa bir kişi, diğer bütün insanlardan daha ayrıcalıklı şekilde korunamaz. Anayasadaki eşitlik ilkesinin de sorunlu bir sonucudur bu. AİHM içtihadı olmasaydı bile böyle bir karar vermek gerekirdi. Bence yetmez ama evet.” 299. maddenin tamamen kaldırılmasını öneren Altıparmak, “Bu davalar nedeniyle Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi bir hafta önce Türkiye’yi nitelikli izlemeye aldı. Ben eninde sonunda 299’un kaldırılacağını düşünüyorum” dedi. l ANKARA 9 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırılan Mızraklı, partisi aracılığıyla mesaj gönderdi ‘Kararlar siyasetin sopasına dönüştü’ Yerine kayyım atanarak İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alınan HDP Diyarbakır Belediye Eşbaşkanı Adnan Selçuk Mızraklı, silahlı terör örgütüne üye olmak iddiasıyla 9 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırılmasının ardından partisi aracılığıyla mesaj gön derdi. Mızraklı mesajında “Verilen kararlar hukukun, yargılamanın iğdiş edildiği, siyasetin sopası ve gölgesine dönüşmüş kararlardır, saygı duymuyorum. Hakikat her zaman olduğu gibi, bütün bu süreçleri bitirecek ve aydınlığa vesile olacaktır” dedi. l İç Politika ESKİ YÜKSEKOVA BELEDİYESİ EŞBAŞKANI Sarı tahliye edildi HDP Yüksekova Belediye Eş yal medya paylaşımlarımın ifade başkanı İrfan Sarı, özgürlüğü kapsa yargılandığı dava mında olduğu bi lardan yattığı süre linmelidir. Daha göz önüne alına önceki dosyamda rak tahliye edildi. 15 Ekim 2019 İrfan Sarı ifadesi olan iki tanık mahkemede tarihinde gözaltına alına ifadelerinden vazgeçtiler” rak tutuklanan Sarı’nın dedi. Mahkeme, Sarı’yı 2’nci duruşması dün “örgüt üyeliği”nden bera Hakkâri 3. Ağır Ceza at ettirirken, “örgüt pro Mahkemesi’nde görüldü. pagandası” suçundan ise Sarı savunmasında “Yıllar 1 yıl 3 ay hapisle cezalan dır yazıyorum ve yazdık dırdı. Sarı, hapiste kaldığı larımın suç olma olasılı süre göz önünde bulundu ğı yok. Suçlamaları haka rularak tahliye edildi. ret kabul ediyorum. Sos l İç Politika KATLIAM MAĞDURUNU YARALAMIŞTI 10 taksitle para cezası Reyhanlı katliamı mağdurunu yaralayan ve “HDP’li zannettik” diyen polise, 10 taksitle ödenmek üzere 3 bin lira para cezası verildi ve hükmün açıklanması geri bırakıldı. Ankara Adliyesi’nde 7 Temmuz 2017 tarihindede eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve Reyhanlı katliamı davaları aynı güne denk gelmişti. Bu sırada Reyhanlı ailelerine müdahale ederek katliamda annesini kaybeden Ahmet Yumuşak’ı kafasından yaralayan polis, “Kusura bakma. Sizi HDP’liler zannettik” dedi. Yumuşak’ın yaralanmasına ilişkin Ankara 27. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen 17 Aralık’ta görülen karar duruşmasında mahkeme, polis H. K’yi, basit yaralama suçundan, 10 taksitle ödenmek üzere 3 bin lira para cezasına mahkum ederek, hükmün açıklanmasının ertelenmesine ve 5 yıl denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verdi. l Haber Merkezi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle