18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 8 ŞUBAT 2020 CUMARTESİ EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN HABER Kızılay üzerinden 2017’de TÜRKEN’e para aktaran Başkentgaz o yıl hiç vergi ödememiş Zarar açıklamış 4 SKANDAL VERGİ LEVHASINI AKP yandaşı Torunlar Şirketi’ne ait Başkentgaz’ın Kızılay üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın yönetiminde YAYINLIYORUZ olduğu TÜRGEV ve Ensar’ın yurtdışındaki uzantısına 8 milyon dolar bağışlaması tartışma konusu... TUNCAY MOLLAVEİSOĞLU 4Şirketin sahibi Mehmet Torun, “Aktardığımız para vergi kaçırmak için değil, misli ile fazlasını ödedik” açıklaması yapmıştı. Ancak Cumhuriyet’in ele geçirdiği belgeye göre bağış yapıldığı yıl, “zarar açıklanarak” vergi ödememiş! Saray’a en yakın şirketlerden Başkentgaz, Aralık 2017’de Kızılay üzerinden Ensar Vakfı’na ve oradan da Erdoğan ailesinin kontrol ettiği TÜRGEV ve Ensar’ın yurtdışındaki ortak vakfı TÜRKEN’e ulaşan 8 milyon dolarlık bağış yapmıştı. Gazeteci Celal Eren Çelik’in ortaya çıkardığı bağış, kamuoyunda tartışma konusu oldu. Çünkü söz konusu para doğrudan Erdoğan’ın kızı Esra Albayrak’ın da yönetiminde yer aldığı TÜRKEN Vakfı’na verilmek yerine, Kızılay ve Ensar Vakfı aracı kılınarak verilmişti. Bağışa aracılık ettiklerini doğrulayan Kızılay Başkanı Kerem Kınık’ın, “Şirket vergi kaçırmamıştır, vergiden kaçınmıştır” sözleri büyük tepki çekmişti. Başkentgaz’ın sahibi Torunlar Holding’in patronu Mehmet Torun bağış yaparak vergi kaçırdığı iddialarına yönelik olarak gazeteci Muharrem Sarıkaya’ya verdiği röportajda, “8 milyonun çok üzerinde bir vergi ödedik. YANITLANMASI GEREKEN SORULAR 4 Zarar eden bir şirket nasıl ve neden 8 milyon dolar bağışlar? 4 TÜRKEN Vakfı’na yaklaşık 40 milyon TL bağış yapacak gücü olan Başkentgaz, nasıl olur da o yıl hiç vergi ödemez? 4 Maliye, ilk yıl kâr eden ve vergi ödeyen bir şirketin ikinci yıl zarar göstermesini nasıl gözden kaçırır? 4 Mehmet Torun “Vergimizi misli ile ödedik” diyor. Peki, bu belgeye ne yanıt verecek? (Şirketi aradık ancak haberi yazıncaya kadar dönüş olmadı) 4 Bir şirket hem zarar açıklayıp hem 40 milyon TL bağış yapabilir mi? Neden? Burada vergi ile alakalı bir sorun yok, kamu yararı vardır” dedi. Oysa elimize ulaşan belge Mehmet Torun’u yalanlıyor. Başkentgaz’ın üç yıllık vergi matrahını gösteren belgeye göre bağışın yapıldığı 2017 yılında şirket bir kuruş vergi ödememiş! 2017 yılında zarar! 2016’da 156 bin 657 TL, 2018’de 18 milyon 333 bin TL vergi ödeyen Başkentgaz, TÜRKEN’e bağış yaptığı 2017’de, hiç gelir beyan etmemiş! Şirketin vergi levhasında, bağış ya pıldığı yıl nasıl zarar gösterildiği net şekilde yer alıyor. Mehmet Torun “vergi ile ilgisi yok” dese de, 2016 da kâr eden, bağış yapıldığı yılın bir yıl sonrası olan 2018’de 83 milyon TL gelir beyan eden şirketinin, 2017’de nasıl zarar ettiği merak konusu oldu. Bu çarpık fotoğrafın gösterdiği; Başkentgaz’ın, TÜRKEN Vakfı’na bağış yaptığı para, devlete ödemesi gereken paraydı. Bir şirket hem zarar gösterip hem bağış yapamayacağına göre, bağış parası milletin hazinesine gitmek yerine yandaş vakfın kasasına aktarıldı. BAŞKENTGAZ’A ÇİFTE ŞİKÂYET CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, asıl faaliyeti gaz dağıtımı olan Başkentgaz’ın kurumlar vergisinden muaf tutulmasını sağlayan Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı (GYO) statüsüne geçirilmesini Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Sermaye Piyasası Kurulu’na (SPK) ayrı ayrı şikâyet etti. Tanal, SPK’ye yaptığı başvuruda Başkentgaz’ın GYO statüsüne geçmesinde herhangi bir usulsüzlük olup olmadığının, GYO faaliyetlerine devam ederken şartları yerine getirip getirmediğinin araştırılmasını talep etti. Tanal, “mevzuatlara aykırı olarak statü değişikliğine giderek yasadışı imtiyazlar sağlayan firmanın GYO statüsünün 2016’dan itibaren iptal edilmesini, Başkentgaz hakkında gerekli yaptırımların uygulanmasını” istedi. Tanal, bakanlığa sunduğu şikâyet dilekçesinde ise şirketin GYO statüsünden çıkarılmasını, 2016 Şubat ayından itibaren sebep olduğu vergi zıyaının tespit edilerek tahsil edilmesini, idari yaptırımların uygulanmasını istedi. l Haber Merkezi Beykoz’da ‘film’ gibi ihale AKP’li Beykoz Belediyesi, ilçe için belgesel filmlerin hazırlanması ve yayımlanması amacıyla bir ihale açtı. Şartnamede 725 adet belgesel film çekimi yapılması istendi ancak bunlardan sadece 50’sinin yayımlanması şartı getirildi. HAZAL OCAK Beykoz Belediyesi 14 Ocak’ta tartışma yaratacak bir belgesel yapımı ihaleye imza attı. İhale kapsamında “725 Adet Belgesel Film Hazırlanması, 50 Adet Belgesel Filmin Yayını ve 50 Adet Belgesel Filmler için Reklam yayımlanması” talep edildi. İhale “Beykoz Belediye Başkanlığı sınırları içerisinde yer alan 45 mahallenin tarihi, kültürel ve manevi değerlerinin dijital olarak kayıt altına alınıp, belgesel filmlerinin hazırlanması ve yayımlanması” işini kapıyor. İhalede işe başlama tarihi 27 Ocak 2020, işin bitiş tarihi ise 30 Kasım 2020 olarak belirlendi. İhalenin teknik şartnamesinde yer alan bazı maddeler dikkat çekti. Toplam süreleri 3 dakika ile 15 dakika arasında değişen 725 adet belgesel film çekilecek. Şartnamede idare tarafından belirlenen 50 adet belgesel filmin ve 40 saniyelik toplam 50 adet reklam filminin Rumeli TV, Mavi Karadeniz, SRT, TV 52, TV 58 ve benzeri kanallarda yayımlanmasını istemesi dikkat çekti. İhale sonucu önümüzdeki günlerde açıklanacak. ‘Rekabet sağlanamadı’ İhaleyi Beykoz Belediyesi Meclis gündemine verdiği sözlü önergeyle taşıyan CHP’li Cemal Sataloğlu ihalenin idare, teknik veya idari şartnamede belgesel çekiminin hangi yıl içinde yapılması gerektiğinin ayrıca belirtilmediğine dikkat çekti. Sataloğlu, “Geçmiş dönemlerde yapılmış olan çekimlerin de hizmet alım ihalesinde geçerli olacağı görülmektedir. İhale konusu iş için arşivinde aynı konulu belgesel film çalışması olan isteklinin bir avantaj sağlamasına yol açacak kriterler mevcuttur. İdare ayrıca, isteklinin benzer iş olarak kabul edilecek işler kısmında ise ‘belgesel film çekimi’ olduğunu belirtip istekli sayısını sınırlandırarak rekabeti engellemiştir” dedi. “Rekabet sağlanamadı ve bu ihalede bazı isteklilere avantaj sağlayacak maddeler yer aldı. Resmen adrese teslim ihale yapılıyor” ifadelerini kullanan Sataloğlu, “Şartnamede 725 adet belgesel film çekimi yapılacağı belirtilmiş, filmlerden idarenin belirlediği 50 adet belgesel filmin televizyon kanalında bir defa yayımlanacağı belirtmiştir. Geriye kalan 675 film neden çekilmektedir, çekilen bu 675 film için ödenecek tutar nedir” diye sordu. l İSTANBUL AKP’ye yakın vakıf inşaatININ MÜHÜRLENMESİNE İZİN VERİLMEDİ Aziz Hüdayi Vakfı’na verilen Acıbadem’deki arazide bulunan yurt inşaatına karşı çıkan bölge sakinleri soğuk havaya karşın günlerdir nöbet tutuyor. Cemaate polis desteği HAZAL OCAK Üsküdar Belediyesi tarafından 49 yıllığına bedelsiz AKP’ye yakın vakıflardan Aziz Hüdayi Vakfı’na verilen Acıbadem’deki Şehit Mete Sertbaş Parkı’na komşu arazideki yurt inşaatının mühürlenmesine karşın inşaatın sürdüğü tespit edildi. Bölgedeki yurttaşların itirazları üzerine inşaata tekrar gelen İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) yetkilileri polis tarafından içeri alınmadı. Bölge sakinlerinin nöbeti ve tepkisi sürüyor. Türkiye İş Bankası AŞ Mensupları Emekli Sandığı Vakfı (TİBAŞ) tarafından park ve bitişiğindeki arazi “belediye hizmet birimi” ve park olarak kamu yararına bedelsiz terk edildi. Arazinin Üsküdar Belediyesi tarafından Aziz Mahmut Acıbadem’deki Şehit Mete Sertbaş Parkı’na komşu arazideki yurt inşaatı mahkeme kararına karşın sürüyor. Bölge sakinlerinin nöbeti sürerken İBB’nin mühürleme girişimi polis tarafından engellendi. Hüdayi Vakfı’na verildiği ortaya çıktı. Vakfın araziye yurt yapmasının da önü açıldı. Bölge sakinleri açtığı davayı kazandı. İstanbul 7. İdare Mahkemesi ne uygulama imar planında ne de açıklama raporunda belediye hizmet birimleri alanı fonksiyonunun kesin kullanım türünün somut olarak belirtilmediğine dikkat çekerek hukuka uyulmadığına hükmetti. Telafisi güç zararlar doğabileceğini vurgulayan mahkeme, ruhsatın yü rütmesinin durdurulmasına 25 Aralık’ta oybirliğiyle karar verdi. İBB de binayı mühürledi ancak inşaatta çalışmaların sürdüğü tespit edildi ve tutanak tutuldu. Bölge sakinleri de geçen günlerde inşaat önünde eyleme başladı. ‘Dışarı çıkarıldık’ Bölge sakinlerinin itirazları üzerine önceki gün İBB zabıtası ve teknik elemanları tekrar inşaata geldi. Tutulan tutanakta mührün sökülerek inşai faaliyetlere devam edildiği belirtildi. Bu yüzden inşaata gidildiği anlatılan tutanakta özetle “06.02.2020 tarihinde yerine gidilmiş ancak Emniyet Müdürlüğü yetkilileri tarafından tespit yapmamız engellenmiş ve inşaat alanından dışarı çıkarıldık” denildi. Bölge sakinlerinin eylemi sürüyor. l İSTANBUL Danıştay’ın ‘eğitim devredilemez’ kararına karşın MEB, yeni protokol imzaladı TÜGVA’ya sınırsız izin MEBTÜGVA protokolünün kapsamı sadece imam hatip okullarıyla da sınırlı değil, TÜGVA artık resmiözel tüm temel eğitim ve ortaöğretim kurumlarında faaliyet yürütebilecek. İlk etkinlik tüm müdürlüklere iletildi. OZAN ÇEPNİ Danıştay’ın “kamusal eğitim devletin görevidir, devredilemez” kararına karşın Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB), Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) ile yeni bir protokol imzaladığı ortaya çıktı. MEB, görevlerini Bilal Erdoğan’ın yöneticisi olduğu TÜGVA’ya devretmeye devam ediyor. Okulları dini vakıf ve derneklere açan MEB’in TÜGVA ile tüm ortaokulları kapsayan yeni bir protokolü imzaladığı ortaya çıktı. Okullarda değerler eğitimi ve sosyal etkinlikler düzenlemesi için yeni imkânlar yakalayan vakıf, Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’nden de onay aldı. MEB’e bağlı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü ile protokolünü 5 YARIŞMA İÇİN Astronomik ödül VAADİ Protokolle TÜGVA, ortaokul öğrencileri için “Peygamberin genç arkadaşları” isimli kitabın da aralarında bulunduğu listeyle okuma projesini yarışmaya dönüştürdü. Öğrenciler bireysel veya 5 kişilik ekipler halinde yarışmaya katılabilecek. Her öğrenci ve grubun başında “danışman öğretmenler” bulunacak. Ancak MEB’in izin verdiği şartnameye göre “öğretmen” kavramı sadece MEB’e bağlı olarak kalmayacak. Şartnamede, “danışman öğret men” için “TÜGVA gönüllüsü, MEB kadrolu/sözleşmeli vs. öğretmeni veya öğrenci ebeveynleri olabilcektir” tanımı yapılarak öğrencilerin öğretmenler dışında kişilere emanet edilmesinin de önü açıldı. Kitapları öğrencilerin kendi satın alarak temin edeceği belirtilirken gerçekleştirilecek sınavın ardından birinci olan öğrenciye 9 bin TL, danışmanına da 5 bin TL ödül vaat edildi. Ödül törenine katılım ücretlerinin de ailelere ait olduğu vurgulandı. yıllık sürelerle uzatan TÜGVA şimdi de Din Öğretimi Genel Müdürlüğü ile yeni bir protokol imzaladı. Protokolün kapsamı ise sadece genel müdürlüğe bağlı imam hatip okullarıyla sınırlı kalmadı. MEB’e bağlı resmiözel tüm temel eğitim ve ortaöğretim kurumlarında TÜGVA’nın faaliyet yürütmesinin önü açıldı. İlk olarak da protokolle Türkiye geneli ortaokul ve imam hatip ortaokulu 5, 6, 7 ve 8. sınıftaki öğrencileri kapsayan “TÜGVA Kitap Kurdu” yarışmasının düzenleneceği tali matı il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerine iletildi. Karar hiçe sayıldı MEB ile TÜGVA arasındaki “değerler eğitimi ve sosyal etkinlikler” kapsamlı protokolün yargı kararlarıyla çelişmesi de hiçe sayıldı. Danıştay daha önce Hizmet Vakfı ile imzalanan protokole ilişkin verdiği emsal kararda anayasaya aykırılığı vurgulayıp “kamusal eğitim devletin görevidir, devredilemez” kararı vermişti. l ANKARA GAZETECİLİK ÖRGÜTLERİ: BİK, cezaları kaldırmalı Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ), Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ), Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) ve Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) temsilcilerinden oluşan bir heyet, Evrensel ve BirGün gazetelerine kamu ilanlarında uygulanan ilan durdurma cezasının kaldırılması için Basın İlan Kurumu’na (BİK) çağrıda bulundu. IPI Türkiye Program Yöneticisi Oliver MoneyKyrle, RSF Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, TGS Başkanı Gökhan Durmuş, EFJ Yönetim Kurulu üyesi Mustafa Kuleli, CPJ Türkiye Temsilcisi Özgür Öğret, 6 Şubat günü Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Rıdvan Duran ile yaptıkları konuşma hakkında dün Şişli’de bulunan TGS binasında basın toplantısı düzenledi. Toplantıya BİK tarafından basın ilan durdurma cezasına maruz kalan Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat ve BirGün Gazetesi Yönetim Kurulu üyesi Leyla Koç Üzüm katıldı. Oliver MoneyKyrle, “BİK Genel Müdürü, heyete ilan durdurma cezalarının yayın politikaları ve eleştirel tutumlarından kaynaklanmadığını vurgulayıp, ilan hakkı için kriterleri karşılayıp, gerekli düzenlemeler yapılınca cezaların kaldırılacağının sözünü verdi. BİK düzenlemelerine göre, gazetelere uygulanan ucu açık ilan durdurma cezası altı ayı geçtiği takdirde, gazeteler kamu ilan yayımlama hakkını kaybediyor. Evrensel ve BirGün için süre martta doluyor. Gazetelerin tekrar ilan hakkını elde edebilmeleri için en az üç yıl beklemesi gerekiyor. Bu ekonomik sürekliliği ve yayım hayatını ciddi tehlikeye sokar” diye konuştu. ‘Vazgeçmeyiz’ Leyla Koç Üzüm ise konunun mevzuat konusu olmadığına dikkat çekerek “Bunlara çok boyun eğmeyiz ve habercilikten vazgeçmeyiz. Şimdi ekonomik ambargoyla deyim yerindeyse hizaya çekme çalışması bu. Kararlar siyasidir. Derhal bu kararlarından vazgeçmelerini istiyoruz” ifadelerini kullandı. Fatih Polat ise “Van’da çığ olmuş, Sabiha Gökçen’de uçak kazası... Biz bunları bütün unsurlarıyla gören, düzgün bir gazetecilik yapmakla sorumlu insanlarız. Ama BİK’le uğraşıyoruz. Rıdvan Bey’in meslek örgütlerine ifade ettiği şeylerin gerçeğe dönüşmesini istiyoruz” dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet ÇHD’Lİ AVUKATLAR: Ezilenlerin yanındayız Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) tarafından genel başkan Selçuk Kozağaçlı ile üyeler Aycan Çiçek, Aytaç Ünsal, Barkın Timtik, Ebru Timtik, Engin Gökoğlu, Ayşegül Çağatay ve Oya Aslan’ın tutuklu bulundukları hapishanelerde açlık grevine başlaması nedeniyle basın açıklaması yapıldı. İstanbul Barosu’nda dün düzenlenen basın toplantısına ÇHD’li avukatların yanı sıra HDP İstanbul Milletvekilleri Züleyha Gülüm ile Musa Piroğlu, insan hakları örgütleri ve diğer avukatlık örgütleri üyeleri katıldı. ÇHD İkinci Başkanı Ümit Büyükkan, tutuklu meslektaşlarının toplamda 159 yıl hapis cezasına çarptırıldığını anımsatarak “Gizli tanıklar ve itirafçılarla yangından mal kaçırırcasına kurulan hüküm, istinaf makamınca derhal onandı, şimdi de Yargıtay süreci aynı hızla devam ediyor. Direnişleri sadece kendilerinin karşı karşıya kaldığı hukuksuzlukla ilişkili değil. Aksine bu coğrafyada hâlâ vicdanı ve insanlığını yitirmemiş her bir bireyin ortaklaşacağı talepleri dile getiriyor, ezilen ve sömürülenlerin, doğanın ve yaşamın avukatlığından vazgeçmeyeceklerini ilan ediyorlar” dedi. Avukat Didem Baydar Ünsal ise avukatların dava süresince de girdiği açlık grevini hatırlatarak, adil yargılanma taleplerinin devam ettiğini söyledi ve taleplerini sıralayarak şunları kaydetti: “Mücadeleler sonucu elde edilmiş yargılama ilkelerinin hayata geçirildiği, savunma ve adil yargılanma hakkının gereklerinin yerine getirildiği; somut, bilimsel delillere dayalı olarak “suçun” ispat edildiği; belirli, öngörülebilir, açık, halktan yana ve halk için bir yargılama faaliyeti istiyoruz.” l Haber Merkezi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle