18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 8 ŞUBAT 2020 CUMARTESİ HABER EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: SERPİL ÜNAY Kötülük sorunu eskiden beri felsefi tartışmaların odağında yer alır. Hatta kötülüğün kaynağını açıklama mücadelesi, dünyevileşme ile uhrevileşme geriliminin de merkezindedir. Batı düşüncesinde bu gerilim uzun sürmüş, Aydınlanma devrimleriyle birlikte belirli oranda çözüme kavuşturulmuştur. Tartışmanın kaynağında, yaşanan olumsuzlukların ya da kötülüklerin kaynağını açıklama mücadelesi yatar. Belki de bu anlamda fitili ateşleyen eser, 17. yüzyılda filozof Leibniz tarafından kaleme alınan Teodise’dir. Tanrı ve adalet sözcüklerinin birleşiminden oluşan bu sözcüğü, “İlahi Adalet” olarak anlayabiliriz. Leibniz, mevcut dünyanın tüm kötülüklerine rağmen, mümkün dünyaların en iyisi olduğu düşüncesinden hareket etmişti. Ancak Leibniz’in bu düşüncesinin gerçek anlamda tartışma konusu olması, 1755’te Lizbon’u vuran depremle birliktedir. Binlerce insanın yaşamını yitirdiği, şehrin neredeyse yok olduğu bu depremden sonra, başta Voltaire gibi Aydınlanmacı düşünürler tarafından olmak üzere, Leibniz’in yaklaşımına eleştiriler yoğunlaşır. Burada Aydınlanmacı eleştirinin merkezinde özetle şu sorgulama yatar: “Madem Tanrı her türlü kudrete sahiptir; dünya yüzeyinde bunca kötülüğün gerçekleşmesine niye izin vermekte, neden engellememektedir? Mesele ahlaki çöküntü ya da iman yoksunluğu karşısında bir imtihan ya da uyarı ise ahlaki çöküntü ya da iman yoksunluğu bakımından Lizbon’dan çok daha kötü yerler yok mudur?” İslam fikir dünyasında da Teodise ya da “mümkün dünyaların en iyisi” tartışması yaşanmıştır. En bilineni, Gazali ile İbni Rüşd arasındadır. Bu aslında daha genel anlamıyla, “iman ile felsefe birbiriyle çelişir mi?” tartışmasıdır. Endülüslü İbni Rüşd, bu noktada İslami teodise anlayışına felsefe savunusuyla yanıt üretir. Öyley Siyasal İslamcı Teodise se İslam geleneğinde teodise karşıtı tartışma, Batı’daki canlanıştan epey önce başlamış, yazık ki sürdürülememiştir. Şimdi yeni bir tür teodise ile karşı karşıya olduğumuzu söyleyebiliriz. Bu, siyasal İslamcı teodisedir. Batı’daki teodise, dünyadaki kötülüklere bakarak Tanrı fikrini sorgulamaya kalkanlara karşı bir savunma mekanizmasıydı. Emekleme halindeki demokratik çağ öncesinin, egemenliğin hâlâ ilahi olarak meşrulaştırıldığı dönemin ürünüydü. Bizdeki yeni teodise ise, demokrasi ve halk egemenliği çağında dünyadaki kötülükleri, fenalıkları bu dünyayla açıklamama, ihmali olan yönetici sınıf mensuplarının dünyevi sorumluluğunu ilahi otoriteye atma arayışıyla inşa ediliyor. Bu açıdan Batı’daki teodise tartışmasından farklıdır. Bizdeki siyasal İslamcı teodise, uhrevi görünmekle birlikte oldukça dünyevi bir nitelik taşıyor. Zira bu dünyadaki iyilikleri, güzellikleri yöneticilere; fenalıkları, kötülükleri ise dine, ilahi otoriteye yüklüyor. Esenyurt’ta AVM inşaatında çadırda kalan, ısınmak için soba yakarken can veren 11 işçi için “Kader mi? Evet, kader” diyorlar. Soma’da 301 işçi ihmalle, kâr hırsıyla, denetimsizlikle göz göre göre yerin altında can veriyor; “Bu işin fıtratında var” diyorlar. Mecidiyeköy’de rezidans inşaatında 10 işçi can veriyor; “şehit” diyorlar. Tıpkı Elazığ depreminden sonra yaptıkları gibi. Diyanet de “Deprem kıyametin bir örneğidir, alıştırmasıdır” sözüyle tamamlıyor tabloyu. Farklar Batı’daki teodise, dinden uzaklaşmayı önlemek içindi. Bizdeki siyasal İslamcı teodise ise halkın iktidardan uzaklaşmasını önlemek için kuruluyor. İktidarın hataları, yanlışları nedeniyle dünyevi siyaset konusunda eleştirileri artan inançlı kesimleri; insan hatalarını, yanlışlarını kadermiş, ilahi bir emirmiş gibi göstererek iktidar çizgisinde, denetiminde tutma görevinin uzantısı bu yeni teodise. Bu yüzden de her Müslüman, siyasal İslamcı değildir. Ayırmak gerek. Bir fark daha var: Batı’da teodise tartışmasının tarafları da filozoftu. Bizdeki teodise, felsefeyi doğrudan dışarıda bırakıyor, neredeyse yasaklıyor. İlahiyat fakültelerinin programlarından dışlanıyor, ilk ve ortaöğretim programlarında varla yok arası bir ezber dersine indirgeniyor felsefe. Bilinçli elbette. Öyleyse siyasal İslamcı teodise, İbni Rüşd gibi İslam aydınlarının izinde olmayan, düşünmeyi yasaklayan bir anlayışı yerleştirmek istiyor. Siyasal İslam bunu yaparak dine mi iyilik yapıyor, kendisine mi? İyilikleri bu dünyadaki yöneticilerle, kötülükleri ilahi kararla açıklayanlar, insanları dine yaklaştırıyor mu, uzaklaştırıyor mu? Gerçekten samimi dindar herkesin sorması gereken soru budur. Bu dünyanın “mümkün dünyaların en iyisi” olduğuna, şükredip “kaderdir” diyerek eleştiride bulunmamak gerektiğine bizi inandırmak isteyenler; mal, mülk, servet, gösteriş, ihtişam ve makam yığınakları yapmaktan niye geri durmuyor? İşte Türkiye’nin yeni aydınlanma mücadelesi tam da bu sorularla başlayacak. Yeni aydınlanma, inançları da istismardan kurtaracak. Var mıdır başka yolu? KILIÇDAROĞLU, CNN TÜRK’Ü BOYKOT KARARINI DEĞERLENDIRDI: Tuzak politikası izlediler KiyThçoıüiiznlçrıublk“dai’Rryuüiürnsü”şizvvddeeeiorrtyiğdnmerinduğeeikKdnCaeılHnyğıiaçiPlzdp”mhaıilrafaaaobsndğeınletrurslıaen,innr“biCisnafkNieşunNrklalandı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’nin CNN Türk’ü boykot etme kararı ile ilgili “CHP’lilere nasıl tuzak kurabiliriz diye özel bir yayın politikası izlendiğine tanık olduk. Bu televizyon kanalı objektif haber yapmıyor. ‘CNN Türk de A Haber gibi olmaya başladı. Bu kanalın CHP’ye yönelik verdiği haberlerin hiçbirisi doğru değil, inanmayın’ diyoruz” dedi. Kılıçdaroğlu, salı günü partisinin grup toplantısında FETÖ’nün siyasi ayağını açıklayacağını söyledi. ‘Yayına müdahele etmiyoruz’ Kılıçdaroğlu, dün Kafa Radyo’da katıldığı canlı yayında gazeteci Candaş Tolga Işık’ın gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. CHP’lilerin CNN TÜRK yayınlarına çıkmama kararının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, rahatsızlıklarının seçim öncesinde başladığını belirterek “Bir televizyon doğrudan doğruya CHP’yi hedef alıp yanlı haberler, yanlı yorumlar yapıyorsa bu doğru değil. O televizyon kanallarına çıkmamız onlara meşruiyet kazandırır. Biz de böyle bir meşruiyet kazandırma ayağı değiliz. Biz CNN TÜRK’ün yayın politikasına müdahale etmiyoruz. Sadece ‘Biz sizin televizyonlarınıza çıkmayacağız’ diyoruz. ‘İzlemeyin’i de biz kendi partililerimize diyoruz. Onun dışındaki insanlar izleyebilirler” dedi. Gazetecilerin evrensel kurallar çerçevesinde iktidar ya da muhalefeti eleştirebileceğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Muhalif gazeteler var. Kılıçdaroğlu Cumhuriyet, BirGün... Objektif yayın yapmaya çalışan gazeteler ve yorumcular var. Bunlara Basın İlan Kurumu’ndan reklam verilmeme cezası verildi. İlk kez AKP iktidarları döneminde oluyor. Basın İlan Kurumu’nda toplanan paralar belli objektif kurallara göre gazetelere veriliyorsa burada ayrım yapamazsınız, verirsiniz. Eğer bu gazete habercilik dolayısıyla sağlıklı ve tutarlı bir gazete değilse zaten okuyucu kitlesini kaybediyor. Medyanın ana işlevi, gücü denetlemektir” ifadelerini kullandı. ‘Rüşvetin başka yolu’ Kılıçdaroğlu, deprem sonrası ziyaret ettiği Elazığ’da “Kızılay çadırı görmediği” yönündeki sözlerinin hatırlatılması üzerine, “Kızılay çadırı görmedim, dedim. Onlar AFAD’ın çadırı. Bir tarafında AFAD, bir tarafta Kızılay yazıyor. 152 yıllık bir kurumu, Kızılay’ı AFAD’ın kapsama alanına sokamazsınız” diye konuştu. Kılıçdaroğlu, gönüllülerden oluşan Kızılay’ın üst yönetimindekilerin maaşlarının milletvekillerinden fazla olduğunu, dolar bazında kiralar ödendiğini, büyük harcamalar yapıldığını anlattı. Kılıçdaroğlu, “Kızılay Başkanı’ndan şunu isteyelim o zaman. Kızılay’ın bütün hesaplarını kamuoyuna açsın. Bağış alan bir kurum başka bir yere bağış mı verir? Kızılay üzerinden vergi kaçırıyorlar. Para alınıyor ve başka bir yere harcanıyor. Niçin? Siyasi iktidar öyle talimat vermiş. Bu aslında rüşvet mekanizmasının bir başka yoludur. Ensar Vakfı, Manhattan’da yurt yapacak TÜRKEN Vakfı’na parayı vermiş. Akıl var, mantık var. Bari milletin aklıyla alay etmesinler” dedi. ‘Oldubittiye getirildi’ Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ’un “FETÖ’nün siyasi ayağı” konusundaki açıklamaları ve AKP’li milletvekillerinin Başbuğ hakkında suç duyurusuna ilişkin soru üzerine Kılıçdaroğlu şu yanıtı verdi: “Gece yarısı 01.00 sıralarında bir yasal düzenlemenin, Milli Savunma Bakanlığı’ndan, ordudan, muhalefetten gizlenerek bir oldubittiyle kabul edilmesi, bu yasal düzenleme sonucunda terfi ettirilen ya da yeni yerlere getirilen kişilerin 15 Temmuz darbe girişiminden sonra neredeyse tamamının tutuklanıp hapse atılması, herhalde sıradan bir olay değildir. Salı günü grup toplantısında FETÖ’nün siyasi ayağını açıklayacağım” diye konuştu. Kılıçdaroğlu, Saadet Partisi’nin yarın İstanbul’da düzenleyeceği Kudüs mitingine de katılacağını belirtti. l İç Politika ADANA BÜYÜKŞEHIR BELEDIYE BAŞKANI ZEYDAN KARALAR AÇIKLADI Belediyelerden kooperatif atağı ABİDİN YAĞMUR Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, CHP’li belediyelerin zorlu ekonomik şartlar altında hizmet vermeye çalıştığını belirterek “Devletin parasının, milletin parasının nasıl kullanması gerektiğini gösterdiler” dedi. “Bereketli Topraklar Üzerinde Akıllı Kentlere Doğru” konulu çalıştay Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar’ın ev sahipliğinde yapıldı. Toplantıya İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfi Savaş, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün, Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak katıldı. Karalar, “Görevimiz sadece şehirlerimizle sınırlı değil. Bütün Türkiye’nin gözü bizlerin üzerinde” diye konuştu. Çalıştayın açılışında konuşan Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, “Türkiye bir tarım ülkesi. Ama Türkiye toplumu şu an ne yediğini bilmiyor. Zehir mi yiyor, ilaç mı yiyor, başka şey mi yiyor, bilmiyor. Bu belediyeler kooperatifler sayesinde sağlıklı, hızlı, zamanında, uygun fiyatlı ürünleri sunacak. Büyük işler bizi bekliyor” dedi. l ADANA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle