18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 4 ŞUBAT 2020 SALI EDİTÖR: ALPER İZBUL HABER Mahalle bekçisi mahalle baskısı İlk çocukluk anılarımdan biri de yağmurlu, fırtınalı bir geceyi yırtan bir düdük sesi üzerine korkarak uyanıp ağlamaya başlamamdır. Anneannem gelip, öpüp okşayarak ne olduğunu sorunca, dehşetimin nedeni düdük sesini söylediğimde şu yanıtı almıştım: Korkma evladım, o bekçi amca “Ben buradayım, hırsızdan, uğursuzdan sizi uzak tutuyorum. Rahat rahat uyuyun korkmayın!” diyor bize düdüğüyle, korkma uyu hadi! O geceden sonra bekçi amcanın düdüğü bana hep ninni gibi geldi. O günlere yetişmiş olanlar için, mahalle bekçisi olmayan bir düzen düşünülemezdi. Cumhuriyet, polise yardımcı silahlı güç olan “mahalle bekçisini” Osmanlı’nın mirası olarak devraldı. 1967 yılına kadar da onu mahallenin rüknü haline getiren statüsü de (müesses örf ve âdete göre bekçinin ücreti halktan toplanırdı) 1303 tarihli (1914) kanunla belirtildiği şekliyle sürdü. Zamanla mahalle kavramı, güvenlik ile birlikte değişime uğrarken çarşı ve mahalle bekçileri de durumdan nasiplerini aldılar. Geçen hafta iktidarın oylarıyla TBMM İçişleri Komisyonu’ndan geçen, 772 sayılı yasayı değiştiren 18 maddelik Çarşı ve Mahalle Bekçileri Yasa Tasarısı’nın bekçilerin yetkilerini belirleyen maddeleri tartışmalara neden oldu. HHH Yine polise yardımcı silahlı güç statüsünü koruyan çarşı ve mahalle bekçilerince, kimlik sorma yetkisi verileceği ve üst aramanın vücudun elbise üzerinden sıvazlanma yöntemiyle yapılacağını belirtilen maddedeki ifadeye gelince sıra, kıyamet koptu. Neyse, tartışmalar sonrasında “sıvazlama” tabiri çıkarıldı da ortalık yatıştı. Ama önümüzdeki günlerde genel kurulda görüşülecek yasanın, bekçilere kimlik sorma ve üst arama yetkisi de vermesi, kimi uzmanlarca eleştirildi ve bekçilerin yeni bir kolluk haline gelmesi anlamını taşıyacak bu durumun sıkıntıya yol açacağı ileri sürüldü. Doğrusu, AKP’nin, yurttaşın yaşamının, beşikten mezara kadar her anını denetim altında tutmak isteyen totaliter yaklaşımını bilenlerin bu endişelere katılmalarını yadırgamamak gerek. Eğitimi imam hatipleştirerek, işin fidanlarının yetiştirilmesi yanını MEB tarikatlar işbirliği ile çözme yolunu tutmuş olan iktidarın, icazetini büyük âlim Hayrettin Karaman’dan çoktan almış olduğu mahalle baskısı etkenini etkin biçimde etkileyip denetlemek üzere, muhtarlardan sonra mahalle bekçilerini devreye sokmasına şaşırmak anlamsızdır. Lise mezunu adayların yazılı sınav ve mülakkattan (ne anlama geldiğini belirtmeye gerek var mı?) geçtikten sonra 1.5 3 aylık, bir eğitim alarak göreve başladıkları zaman, yetkilerini kullanırken zaman zaman durumdan vazife çıkararak sivil mahalle baskısına, karınca kaderince kendi katkılarını da koyarak işin resmi ayağını da tamamlamalarına, kısa eğitim dönemlerinde görecekleri insan hakları konusundaki kursların engel olacağını sanmak safdilliktir. HHH Bu açıdan, çarşı ve mahalle bekçilerinin, kimlik sorma ve üst arama yetkilerinin, bu tasarının genel kurulda görüşülmesi sırasında bir kez daha gözden geçirilmesinde sayısız yarar vardır. Eğer yapılmak istenen, polise (jandarmanın olduğu yerde jandarmaya bağlanıyor) bağlı yardımcı bir güç oluşturmak ise bu kimlik denetimi ve arama yetkisine gerek yoktur. Unutumamak gerekir ki gelişmiş demokrasilerde, hatta ABD’de bile değil yardımcı gücün, polisin bile makul bir gerekçesi olmadan bir vatandaşı durdurup kimlik sorma ya da üstünü arama yetkisi yoktur. Yeni düzenleme ile sayıları (halen 70’i kadın olmak üzere 21 bin 318) 30 bine çıkacak olan çarşı ve mahalle bekçilerini, “bekçi amca” döneminde olduğu gibi, mahallenin gece güvenliğinin simgesi olarak tutmak istiyorsak, mahalle bekçilerini, mahalle baskısının resmi uzantısı haline sokma olanağını sağlayacak yetkilerle donatmamak gerek. Bırakın “bekçi amca”nın düdüğü, rahat uykularımızın simgesi olarak kalsın! Eski CHP’li vekilin bürosuna saldırı CHP’nin 22 ve 23. dönem milletvekillerinden ve Urla’nın eski belediye başkanlarından Bülent Baratalı’nın, avukat oğulları Yusuf ve Yiğit Baratalı ile çalıştıkları avukatlık bürosuna silahla ateş edildi. Baratalı’nın, Bülent Baratalı Bulvarı üzerindeki avukatlık ofisine dün sabaha karşı kimliği henüz belirlenemeyen kişi ya da kişilerce ateş açıldı. Olaya ilişkin polis, ofisin duvarlarında mermi çekirdekleri tespit etti. Yiğit Baratalı’nın, Çeşmealtı’ndaki evinin önünde park ettiği otomobili de 28 Ocak’ta kimliği belirlenemeyen kişi ya da kişilerin silahlı saldırısına uğramış, otomobile 3 kurşun isabet ettiği tespit edilmişti. l Haber Merkezi Hukuk içinde kalamazlarCHP’den kamuoyunda tartışma yaratan Çarşı ve Mahalle Bekçileri Yasa Teklifi’ne şerh: CHP, TBMM İçişleri Komisyonu’nda kabul edilen Çarşı ve Mahalle Bekçileri Yasa Teklifi’ne ilişkin muhalefet şerhi verdi. CHP’nin teklife ilişkin şerhinde dikkat çeken “Bekçiler hukuk içinde tutulamaz. Siyasi iradeyi ‘işverenle ri’ gibi görürler. Kendilerini siyasi idareye tabi hissederler. Devletin ahlak polisliğini yaparlar” gibi uyarılar yer aldı. SELDA CHP’nin şerh metninde GÜNEYSU teklife ilişkin özetle şu tespitler bulunuyor: Temel hak ve özgürlükleri tehdit ediyor: Teklifin hangi sebeple bekçileri “genel kolluk teşkilatları” bünyesine dahil ettiği belirsiz. Teklif, anayasanın açık hükmüne rağmen, çarşı ve mahalle bekçileri yardımcı kolluğunun örgütlenmesi, özlük işleri ve çalışma şekillerini düzenlemiyor. Teklif metni, temel hak ve özgürlükleri tehdit edecek şekil CHP’nin yasa teklifine koyduğu şerhte dikkat çeken gerekçeler yer aldı. Şerhte bekçilerin, işveren gibi göreceği hükümete tabi ahlak polisine dönüşeceği belirtildi. de, bir hukuk devletinin temel taşlarından olan hukuki belirlilik ve güvenlik ilkelerine aykırılıklar içeriyor. Bekçiler hukuk içinde tutulamaz: Soyut ve genel bir kanunun yarattığı objektif bir hukuki rejim tarafından düzenlenmeyen böyle bir silahlı kolluğun uygulamalarını hukuk içinde tutmanın mümkün olmadığı açıktır. Tamamen yürütmenin tercihleri tarafından istihdam edilecek silahlı bekçilerin kendilerini kanuna değil, özellikle işsizliğin böylesine yüksek oranlarda seyrettiği bir dönemde, işverenleri olarak görecekleri siyasi iradeye tabi hissetme riskleri büyüktür. CHP, bekçilik kurumuna değil, bekçilik teşkilatının kanun düzeyinde güvenceli şekilde düzenlenmeyip yürütmenin keyfiliğine tabi silahlı bir kolluk haline getirilme sine karşıdır. Devletin ‘ahlak polisliğini’ yapar: Tek lifteki birçok düzenleme, hukuki belirlilik ve güvenlik ilkelerine aykırı, keyfî durumlar yaratmaya elverişli. Her ne kadar, Avrupa İnsan Hakları hukukunun temel ilkelerinden olan kişisel özerklik ilkesi uyarınca, kişinin hayatını, kendi tercihleri istikametinde özgürce yaşayabilmesi gerekse de, kanun teklifi, muhtelif maddelerinde kullandığı belirsiz ifadeler ve bekçilere tanıdığı kapsamı belirsiz yetkilerle “devletin ahlak polisliği yapması”, gece saatlerinde dışarıda olan bireylerin hayat tarzına müdahale etmesi ve daha genel olarak, kendisini hukukla bağlı addetmeyen ve yürütmeye bağımlı silahlı bir yapının doğması risklerini içermektedir. l ANKARA NECATİ SAVAŞ Kızılay protestosuna polisten çok sert müdahale Ankara’da, Başkentgaz’ın “vergiden kaçınmak” için adı daha önce çocuklara yönelik cinsel istismar skandalları ile gündeme gelen Ensar Vakfı’na yaptığı yardıma “aracı” olan Kızılay’ı protesto etmek isteyen sendika ve meslek örgütü üyelerine polis müdahale etti. 16 kişi gözaltına alındı. DİSK, KESK, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, Ankara Tabip Odası ve Ankara Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası’nca, Kızılay Genel Müdürlüğü önünde “Verdiğimiz vergilerin, ödediğimiz fa turaların yandaşa, sermayeye, gerici vakıflara aktarılmasına izin vermeyeceğiz” eylemi düzenlendi. Polis, valilik izni olmadığı gerekçesiyle eyleme izin vermezken, genel müdürlük önüne çelenk bırakmak isteyen kitleye de müdahale etti. İlk müdahalede, aralarında Sol Parti ve KESK üyesi olan 5 kişi gözaltına alındı. Müdahalelere tepki gösteren kitle, “Zam zulüm işkence, işte AKP”, “Tecavüzcü Ensar kapatılsın”, “Faşizme karşı omuz omuza” sloganları ile Mithatpaşa Caddesi’ndeki EğitimSen 5 Nolu Şube önünde toplandı. Burada, “yolun trafiğe kapanması” nedeniyle polisle tartışan kitleyle polis yeniden karşı karşıya geldi. Bu kez de Sakarya Caddesi’ne yürümek ve basın açıklaması yapmak isteyen grup, eyleme izin verilmeyeceğinin belirtilmesi üzerine KESK’e bağlı BES önüne yürüme kararı aldı. Polis müdahalesi sürünce grup oturma eylemi yapmak istedi. Polis, oturma eylemine de müdahale etti. Toplamda 16 kişi gözaltına alındı. Sendika binasında yapılan açıklamada ise polisin sert müdahalesi kınandı. l ANKARA / Cumhuriyet Mısıroğlu’nu eleştiren savcıya HSK soruşturma açmıştı ‘YAPTIĞINIZ YANLIŞTAN DÖNÜN’ Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) Atatürk düşmanlığı ile bilinen tarihçi Kadir Mısıroğlu’nun cenaze törenine bakanların katılmasını eleştiren Şanlıurfa Cumhuriyet Sacısı Taner Temur hakkında soruşturma açması tepki çekti. Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) ve Ankara Barosu, HSK önünde durumu protesto ederken Yargıçlar Sendikası da açıklama yaptı. Yargıçlar Sendikası’ndan yapılan açıklamada, sendika üyesi Cumhuriyet Savcısı Taner Temur’un bahsettiği Mısıroğlu’nun, “Şeriat gelsin de isterse Türkiye batsın, ben razıyım” diyen Atatürk düşmanı bir kişi olduğuna işa ret edildi. Açıklamada, şöyle denildi: “Başındaki püsküllü fesi ile boy gös teren bu zat, Cumhuriyetin kurucu değerlerine düşman olup her konuşmasında milli değerlerimize hakaret içeren sözler söyleyen biri. Sözlerini duymazdan gelen Cumhuriyet savcıları varken Taner Temur mesleğinin hakkını vererek özel sayfasında bundan duyduğu rahatsızlığı dile getirmiş ve ifade özgürlüğü kapsamında görüşlerini açıklamıştır. HSK eleştiri sınırında kalan bu açıklamaya soruşturma izni vermekle bir kez daha hak ve özgürlükler konusunda çağın ne kadar gerisinde kaldığını, yargıç ve Cumhuriyet savcılarının teminatı olmadığı nı, yürütmenin arzu ettiği, hedeflediği sistemi getirmek için yargıya nasıl bir rol biçildiğini göstermiştir. Yaşadığımız dönüşümde HSK’nin yargının bağımsızlığını tesis etmedeki görev ve yetkilerinin bulunduğunu, aksi halde yargı tarihinin kendilerini kapkara harflerle yazacağını hatırlatarak yaptığı yanlıştan dönmeye çağırıyoruz.” HSK önünde eylem Ankara Barosu ve ADD üyeleri de dün HSK önünde basın açıklaması yaparak, savcı Temur’a soruşturma açılmasını eleştirdi. l ANKARA / Cumhuriyet İMAMOĞLU’NDAN GENEL SEKRETER YARDIMCISI YEŞİM MELTEM ŞİŞLİ HAKKINDA AÇIKLAMA: Soruşturma var, yargısız infaz yapılıyor İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Genel Sekreter Yardımcısı Yeşim Meltem Şişli hakkında bazı medya organlarında dile getirilen iddialarla ilgili kurum içinde inceleme başlatıldığını duyurdu. İBB Sözcüsü Murat Ongun da Şişli’nin, hakkındaki iddiaların incelenmesi ve gerekli görüldüğü takdirde soruşturulması için kendi rızası ve imzasıyla müfettiş incelemesi talep ettiğini duyurdu. İmamoğlu, İBB tarafından 2 yıl aradan sonra yapımına yeniden başlanan “KaynarcaPendikTuzla Metro Hattı” için düzenlenen törene katıldı. Pendik’teki törende konuşan İmamoğlu, İdlib’de şehit olan askerlere başsağlığı diledi. Göreve geldiklerinde seçim sürecinde söz verdikleri gibi ulaşıma ve raylı sistem yatırımlarına öncelik verdiklerin belirten İmamoğlu, “Kaynarca PendikTuzla Metro Hattı”nın İstanbul’un doğusundaki en önemli raylı sistemlerden biri olduğunu söyledi. AKP’li İBB yönetiminin hatta çalışmaları durdurmasıyla 730 milyon liraya yakın zarar edildiğini kaydeden İmamoğlu, Fransız Kalkınma Ajansı’ndan elde ettikleri 86 milyon Avro kredi ile yatırımı başlatacaklarını söyledi. İmamoğlu, “MahmutbeyEsenyurt hattının ihalesi yapılmış. Hiç başlanmamış ne yazık ki. Ama daha ilginci, MahmutbeyEsenyurt hattının projesi yok. Projesi olmadan ihalesi yapılmış” diye konuştu. ‘Süreci inceliyoruz’ Törenin ardından İmamoğlu, gazetecilerin sorularını yanıtlayarak İBB Genel Sekreter Yardımcısı Yeşim Meltem Şişli’nin İSMEK’te kadın çalışanlara yönelik sarf et tiği iddia edilen sözlerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. İBB’de konuya ilişkin soruşturma başlatıldığını anlatan İmamoğlu, “Bu sürecin harekete geçirildiği an itibarıyla bir kadına manşetten, ‘ahlaksız kadın’ diye başlık atan bir gazeteye, direkt yargısız infazla beyanda bulunan insanlara karşı, o sözüm ona kadın hakları savunucularının bir şeyler söylemesini beklerdim. İBB ile farklı organik ilişkileri üzerinden yıllarca fayda elde etmiş medya kuruluşları yapıyor bunları. Benim şahsıma da yapılıyor. Utanmadan, erkek müsveddesi bir insan, annemin de ismini kullanarak, o isim ve o kavram üzerinden sözüm ona topluma mesaj veriyor, ahlaksızca. Ne kadar ahlaksızca ifadeler varsa, onlar da bizim takibimizde hem hukuki olarak hem vicdani olarak” ifadelerini kullandı. l İç Politika YAVAŞ, GÖKÇEK DÖNEMINE BÜYÜK FARK ATTI SERTAÇ EŞ Yerel seçimlerin ardından belediyelerdeki anlayış farklılığı kamuoyuna pek fazla yansımıyor. Yerel düzeyde çok ciddi değişimler gerçekleşse de basına yansıması sınırlı oluyor. Başkentteki gelişmeler, anlayış farkını işleme zorunluluğunu gündeme getirdi. CHP’li Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş “çılgın” değil, gerçekçi projelerle başkentlilerin yaşamını kolaylaştırma arayışında. Daha önce yapılan şikâyetlerin hemen hiçbirinin sonuç vermediği, gelen yanıtların da sonucu değiştirmediği bir “Mavi Masa” uygulaması vardı. İktidar değişti, anlayış değişti. Şimdi her Ankaralı, yaşadığı sorunu rahatlıkla sonuç alabileceği umuduyla Mavi Masa’ya bildiriyor. Belediyenin gündeme getirdiği yenileme ve koruma bölgeleri tamamlanıp uygulanmaya başladığında kentin merkezi bölgelerindeki değişimi de herkes görmüş olacak. Ayrıca Yavaş’ın birkaç ayağı bulunan Halk Market projesi de alanında ilk. Ankara’nın üreticisi, satıcısı ve tüketicisinin kazanacağı bir proje. Ankara kırsalında üretilen ürünler, belediyenin öncülüğünde kent merkezinde yoğunlaşan tüketicilere ulaştırılacak. Uygun fiyatla satılması hedeflenen ürünlerin bakkallarda da bulunması için çalışma yürütülüyor. Proje gerçekleşirse Ankaralı’nın parası yine Ankaralı’ya gitmiş olacak. Para kazanan belediye Yerel iktidarın el değiştirmesinin ardından AKP Ankara İl Başkanlığı Yavaş’ı çeşitli konularda eleştirmek için basın toplantıları düzenlemeye başladı. Ancak Yavaş’a yönelik büyükşehir belediye meclisindeki engelleme girişimleri de sonuç vermiş değil. Uygulamalar sonuna kadar saydam olunca ve engelleme girişimindeki partilerin belediye meclis üyeleri eninde sonunda seçmenle yüz yüze kaldığı için bu tutumları da en fazla “vaziyeti kurtarma” düzeyinde kalıyor. Belediye uygulamalarını geçmiş dönemle kıyaslama şansı da yeni yeni yakalanmaya başladı. Öğrendik ki belediye taşınmazlarında kiracı olup uzun süre kirasını yatırmayan bazı esnaflar toplu olarak borçlarını ödemeye başlamış. Bu kalemler belediyenin kazanç hanesine yazılıyor. Peki, belediye para kazanıyor mu? Evet kazanıyor... Bu konunda çok çarpıcı bir örnek yaşandı Ankara’da... Gökçek döneminde inşa edilen çok katlı Ankara büyükşehir binasının zemin katında bir kantin bulunuyor. Kantin kiralama yöntemiyle çalıştırılıyor. Binanın A blok zemin katında 69 metrekarelik kantin alanı 2014 yılından bu yana ihaleye çıkılmadan bir kişiye 32 bin 500 TL yıllık bedelle veriliyordu. Yeni dönemde kantin işletmesi için açık ihale yapıldı. İhale diğerlerinde olduğu gibi yine isteyen herkes tarafından internetten izlendi. İhaleyi, katılan 9 istekli içinden yıllık 391 bin 750 TL veren istekli kazandı. Kazanan, kantini yıl boyunca işletmeye hak kazandı. İşte anlayış farkı burada... Önceki yönetimin ihale yapmadan kiraya verdiği bedel yıllık 32 bin 500, yeni yönetimin ihale yaparak belediyeye kazandıracağı para yıllık öncekine göre yaklaşık 12 kat daha fazla. CHP’li Mansur Yavaş’ın yaptığı tasarrufu “ti”ye alanlar, kantin ihalesindeki farklılığı açıklayabilir mi? Önümüzdeki dönemde benzer örneklerin artacağı anlaşılıyor... l ANKARA ‘TERÖR ÖRGÜTÜNE TAVIZ VERILMEMELI’ Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Türkiye’de yeni bir çözüm sürecine ihtiyaç olup olmadığıyla ilgili bir soruya, “Uyuşturucu kaçakçılığı yapıp Avrupa’yı zehirleyen, bebekleri öldüren bir terör örgütüne hiçbir şekilde taviz verilmemesi gerektiğini düşünüyorum” dedi. Yavaş, Londra’da düşünce kuruluşu Chatham House’da “Türkiye’de demokrasinin durumu” başlıklı konuşma yaptı. Türk insanının demokrasiyi tartışmasız bir biçimde benimsediğini belirten Yavaş, “2019 yerel seçim sonuçları, Türk halkının çoğulcu demokrasiye ne kadar güçlü bir biçimde sahip çıktığını herkese gösterdi” ifadelerini kullandı. Türkiye’de yeni bir çözüm sürecine ihtiyaç olup olmadığıyla ilgili bir soruya Yavaş, hükümetin bunu denediğini ancak sonuç alınmadığının görüldüğünü belirtti. PKK’nin bir “narko terör örgütü” olduğunu söyleyen Yavaş, “Zaman zaman Avrupa’da bazı ülkeler sanki bir başka anlam yüklemeye çalışıyorlar. Uyuşturucu kaçakçılığı yapıp Avrupa’yı zehirleyen, bebekleri öldüren bir terör örgütüne taviz verilmemeli” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle