23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: İLKNUR FİLİZ 13 26 ŞUBAT 2020 ÇARŞAMBA Mercan Selçuk, Timur Selçuk şarkılarını klasik bale ve modern dansla birleştirip sahneliyor Babayla DANS... Mercan Selçuk, Selçuk ailesinin üçüncü kuşak sanat temsilcisi. Dedesi ve babası gibi ses sanatçılığına değil de, tango eğitmeni annesi Ay şegül Betil gibi dansa doğru çizmiş yolunu. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Bale bölümünden AYÇA mezun olduktan sonHAN ra, Londra’da modern dans eğitimi almış. Ardından “Burası benim evim” dediği İstanbul’a dönüp, kendi adını verdiği Mercan Selçuk Dans Topluluğu’nu (MSDT) kurmuş. Babasının şarkılarını klasik bale ve modern dansla birleştirip sahnelemek, MSDT’yi kurduğu günden beri aklında. Uzun bir süre hep ertelemiş bu hayali; altından kalkamamaktan, dönemin ruhunu yansıtamamaktan korkmuş. Aklında dolaşıp duran “acaba”ları, desteğini hep yanında hissettiği Timur Bey’in “Korkma!” sözüyle unutup şarkıyla dansın yolunu birleştirmiş: “De Mercan Selçuk ve Timur Selçuk. demin ve babamın hayatlarında yer etmiş soylu sanat ahlakını nasıl sürdürebilirim diye düşündüm hep. Evet başka bir branş seçtim ama neden babamın şarkılarıyla birleşmesin ki yolum? Bu şarkılar çocuk YETMIŞ KIŞILIK KADRO İki perdelik bir gösteri “Babamın Şarkıları.” Timur Bey’in “İspanyol Meyhanesi”, “Ayrılanlar İçin”, “Ekonomi Tıkırında”, “Pireli Şarkı”, “Beyaz Güvercin” gibi akıllara kazınmış şarkıları, ana kadro ve çocuk kadrosundan oluşan yetmiş kişilik bir ekiple sahnede olacak. Münir Nurettin Selçuk’un “Beni Kör Kuyularda Merdivensiz Bıraktın” eseri için de koreografi hazırlanmış olsa da, Zorlu PSM’de yapılacak gösteride yer almayacak: “Önce bunu başarayım da, belki ikinci temsilde cesaret edebilirim Münir Baba’nın eserini sahnelemeye” diyor Mercan Hanım. Çok yönlü bir bestecinin şarkıları, çocukluğundan beri o şarkılarla büyümüş kızına ve Mercan Selçuk Dans Topluluğu’na emanet. “Babamın Şarkıları”nı 2 Mart’ta Zorlu PSM’nin ardından, 16 Mart’ta Caddebostan Kültür Merkezi’nde izleyebilirsiniz. luğumdan beri benim her hücremde, her zerremde var. Babama duyduğum hayranlığın yanında, hem bu aile bağını, hem üç nesil sanatı hem büyük bir bestecinin eserlerini klasik bale ve modern dansla birleştirerek sahneye taşımak istedim.” Gecenin hayali Timur Selçuk hiç yönlendirmemiş gösterinin hazırlık sürecini, sadece her akşam kızıyla buluştuğu sohbet masalarında gecenin hâyâline ortak olmuş: “Sadece pencere açtı bana, ‘Son söz senin, istersen kapat o pencereyi’ dedi hep. Zaten güvenmese asla emanet etmezdi, kızı olmanın önemi yoktur” diye anlatıyor Mercan Selçuk. Ki her zaman böyle bir babaymış Timur Bey, sadece hafta sonları olan özlem dolu buluşmalarında hep istediği yolda yürümesi için cesaretlendirmiş küçük kızını “Nasıl mutlu olacaksan öyle yap” demiş. Sanatçı bir ailede yetişmiş olmanın kendisini hep motive ettiğinden bahseden Mercan Selçuk, hiçbir zaman dedesinin ve babasının isminin altında da ezilmemiş: “Müziği seçseydim ne olurdu bilemiyorum tabii, babam müziği seçtiğinde Münir Baba’yla kıyaslandı muhtemelen o dönem. Ama hepimizin sahnesi, renkleri farklı. Babamın konserlerini izlediğimde, o keyifli kulislerde vakit geçirdiğimde aklımda sadece daha çok çalışmak ve işimi iyi yapmak vardı.” “Babamın Şarkıları”nın yolculuğu Timur Selçuk’un, babası Münir Nurettin Selçuk’un şarkılarını yeniden yorumlamasıyla başlıyor. 2003 yılında yayımlanan 12 şarkılık albümde, “Beni Kör Kuyularda Merdivensiz Bıraktın”dan “Endülüs’te Raks”a Münir Bey’in unutulmaz eserleri yer alıyor. KEDI SÖYLEŞIDE: Faruk Şüyun’un yönettiği ‘Doruktakiler’in konuğu Ataol Behramoğlu’ydu Ortak hayatlar buluşması... NURDURAN DUMAN o dönemde, o şairlerin dorukta olduğu dönemde, yüksek sesle bir şiirin müjde Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Evi yepyeni bir etkinlik dizisine ev sahipliği yapıyor. Şiş leyicisi olarak hayatımıza geldi ve bunu sürdürdü. Üretkendir, hâlâ yazıyor olması, hâlâ heyecan dolu olması çok se li Belediyesi’nin düzenlediği, Faruk vindirici, Türkiye için gönendirici” dedi. Nedim Gürsel ve Yazgülü Aldoğan. Şüyun’un yönettiği etkinlikler serisi Faruk Şüyun ise hem Nedim Gürsel, başına gelecekleri düşünememiş! “Doruktakiler” 24 Şubat gecesi ilk olarak şair Ataol Behramoğlu’nu konuk etti. Nebil Özgentürk’ün Behramoğlu hakkında hazırladığı belgeselin gösterildiği programa, yaşamına ve sanatına yakından değen isimler olarak Adnan Özyalçıner, Atilla Aşut (video), Ay Ataol Behramoğlu torunuyla... “Doruktakiler”in önceki yolculuk sürecine hem de Ataol Behramoğlu’na ilişkin şunları söyledi. “30 seneye yaklaşan bir süredir kültür sanat alanlarındaki ustalara özellikle hayattayken, eğer kaybetmişsek aileleriyle birlikte anılarına saygı etkinlikleri yapma Kıraathane’nin İstanbul Edebiyat Evi bölümünde bu kez Paris’te yaşayan şe Emel Mesci, Barış Behramoğlu (video), Dilek Türker, Elif Akkaya, Figen maktan uzaklaşırım. Hem bizimle çok ya çalıştım. Ta yıllar önce Kadıköy’de, çok erken kaybettiğimiz dostum Enver Nedim Gürsel’in son kitabı “Baba Bak Deniz” kızına mektup kıvamında ama Yılmaz, Haluk Şahin, Hasan Öztoprak, Kemal Anadol (video), Nazım Alpman, ortak paydada hem de şiirlerle insan meramını çok daha kolay anlatıyor. O Ercan’la birlikte düzenlediğimiz Gençlik Kitabevi’ndeki söyleşilerle başla daha çok otobiyog Hülya Behramoğlu, Orhan Aydın, Sali yüzden bu gecede, ilkte Ataol Bey ile dı bu süreç. Biz başlatmış olduk. Son rafik bir dene Turan, Ülker İnce, Zülfü Livaneli (video) buluşma nedenimiz budur. Genel anla ra Oktay Akbal başkanlığındaki Türkiye me olup, bi konuşmacı olarak katıldı. mıyla ise amacımız Şişli’yi yeniden sa Yazarlar Sendikası için üç yıla yakın bir raz da gezi iz Ataol Behramoğlu Cumhuriyet’e yap natın, kültürün merkezi yapmak. Bura süre “Ustalara Saygı” etkinlikleri yap lenimi eklen tığı açıklamada “Doruktakiler”in ilk ko da yaşayan, ya da buraya yolu düşen, tım. On yıl aradan sonra “Ustalara Say miş kitabının nuğu olarak Faruk Şuyun’un kendisi ya da buradan herhangi bir nedenle ge gı” yeniden başladı ve on üç yıl boyun söyleşisi var ni seçmiş olmasından duyduğu mem çen misafirlerimizi de kültür, edebiyat ca aralıksız olarak yüz altmış toplan dı. Mode nuniyeti belirterek “Bu toplantıyı bir or ve sanatın tüm dallarıyla buluşturmak tı sürdü. Yine iki yıla yakın bir ara oldu. ratörlüğü Kültür Sanat Servisi’nin [email protected]. atHliatarydbaetuğılmiuldşızimr,taebsküıtboüalnaşrıbnaikar görüyokendihayattır. yeni Şefi Yazgülü Aldoğan ya Çevremizdekilerle, arkadaşlarımızla, pacak, gidip bakayım ne soracak, iki sa dostlarımızla birlikte oluşturduğumuz tır yazar, gözüne girerim diye gittim! Ke bir hayattır” diyerek duygularını anlattı. dileri seviyor zaten, bana sayfalarda yer Şişli Belediye Başkanı Muammer bile verdi. Konuşmalardan anladığım Keskin de “Doruktakiler programına ilk kadarıyla Nedim Gürsel’in iki karısı, iki olarak günümüzün yaşayan önemli şa kızı, iki evi, iki ilişkisi var, bu kitabı 5 ya irlerinden, Ataol Behramoğlu ile baş şındaki ikinci kızına yazmış, ortalık ka lamak istedik. Ben de her sıkıştığımda rışmış, kimse memnun olmamış. Bana onun şiirinden bir bölüm okuyup, ken kalırsa biraz kaşınmış! Yazgülü Hanım da öyle söyledi, ağabeyi Seyfettin Gür dimle baş başa kalır, saatlerce konuş istiyoruz” dedi. Çok özel bir şair Haluk Şahin ise “Ataol ile dostluğumuzun kökleri 1960’lı yılların başlarına gider, hayatı beraber keşfettiğimiz dostlardan biridir. O şiirler okurdu, ben ona hikâyeler okurdum. O gün bu gün Ataol’un hayatı ile benim hayatım iç içe gitmiştir. Ataol çok özel bir şairdir, çünkü şiirin hâlâ yüksek sesle okunabileceğini yeniden kanıtlayan bir şairdir. Çünkü İkinci Yeni ile birlikte şiir geriye çekilmiş ve sessizliğe bürünmüştü, Ataol Şimdi Şişli Belediyesi için “Doruktakiler” toplantılarına başlıyoruz. İlk konuğumuz Ataol Behramoğlu, ne söylense ne yapılsa üstüne bir şey daha koyulabilecek genişlikte bir okyanus; edebiyatçı, yazar, çevirmen. Sanıyorum ki bu gece de daha önce yapılmış olan bazı gecelerden daha farklı biçimde insanların Ataol Behramoğlu’nu hissettikleri bir gece oldu.” “Doruktakiler” yıl boyunca her ay farklı dallarda başka isimlerle devam edecek. sel bile öyle söylemiş. Nedim Gürsel biraz saf galiba, o bu kitabı yazarken aklına gelmemiş mi hiç, ortalığın karışacağı? Acaba biraz da karışsın mı istemiş? Ne bileyim, in Gerilimin ustası Ankara’da sanın aklına geliyor tabii. Kızımın an nesi kızdı diyor, kızar tabii, kadının adı yok mu, kitapta hep kızımın annesi diye geçiyor! Gerçi Yazgülü, güle söyleye çok sıkıştırdı Nedim Gürsel’i, o da şaşırdı kaldı, bu kadar ayrıntısına nasıl girdin diye hayret etti. O sandı ki, kitabın arka kapak tanıtımından iki soru gelecek. Oysa bütün kitabın altı çiziliydi, ben gördüm! Ne Eserleri 30’dan fazla dile çevrilen polisiyegerilimin dünyaca ünlü ustası Fransız gazeteci, yazar ve senarist JeanChristophe Grange 14. Ankara Uluslararası Kitap Fuarı’nın Uluslararası Onur Konuğu olarak 1 ve 2 Mart tarihlerinde ATO Congresium’da Ankaralı okurlarıyla buluşacak. Grange, Doğan Kitap tarafından yayımlanan yeni kitabı “Son Av”ın tanıtım çalışmaları kapsamında 1 ve 2 Mart tarihlerinde iki gün boyunca kitaplarını imzalayacak. dim Gürsel, 50’ye yakın kitabı, 14 ödü lü olan, kitapları 25 ülkede satılan ve çok okunan bir yazar. Okuru bu kita ISTANBUL den temin edilebilir. bı da merak edip okuyacaktır. Ama kitabın ithaf edildiği Dilay, büyüdüğünde n Narcity Müzik Topluluğu konseri 29 Şubat saat IZMIR okuyup kızacak mıdır, büyük kızı Leyla, 19.00’da Türkan Saylan Konser n İzmir Ödemiş Belediyesi, 29 Şu şimdiden kızgın mıdır, yazar bu yaşında Salonu’nda düzenlenecek. Kon bat saat 12.00’de Metin Arolat’ı küçük bir kızı olup, insanlar onu torunu ser ücretsizdir. “365+1 Kış Festivali” kapsamın sandıkça ölüm korkusuna mı kapılmış, n İBB Kültür Merkezleri’nde da ağırlayacak. Gölcük’te düzenle kitabı bir tür terapi gibi mi yazmıştır, yarın yetişkin tiyatroları, tiyat necek festivalde dans gösterileri ve onu başkaları tartışsın. Beni aşar! Her roseverlerlere perde açacak. çocuklar için özel etkinlikler de ola kes ev sıcaklığındaki sohbeti gülerek, il Biletler, ücretsiz olarak kültür merkezi gişelerin cak. Konser ücretsizdir. giyle dinledi, bu kadarı bana yetti! İş Sanat’ta dramatik bir konser İş Sanat’ta geçen hafta mezzosoprano Vivica Genaux ve şef Fabio Biondi yönetimindeki Europa Gallante topluluğundan baştan sona bir Vivaldi programı dinledik. Genaux’nun adını ilk kez 2009’daki bir Viyana gezimde duymuştum. Opera binasındaki kitap ve plak satan dükkân onun sesiyle inliyordu. Ben ise girip Cecilia Bartoli’nin son kaydını sormuştum. Tezgâhtaki adam: “Ne yapacaksın artık Cecilia’yı, o yeterince şöhret oldu, bak şimdi yeni bir ses doğuyor” diyerek Vivica’yı bana tanıtmıştı. İyi bir müşteri olarak o CD’yi de satın aldım. Europa Galante’ı Fabio Biondi yönetiyordu. Şef ve topluluk İstanbul’un yabancısı değillerdi. Leyla Gencer onları yıllar önce, 1999’da İstanbul Festivali’ne getirtmiş ve birlikte Vivaldi’nin Bayezit Operasını sahnelemişlerdi. Genaux, Vivaldi’nin ünlü opera aryalarından ikisini ve Stabat Mater’ini söyledi. Onun şarkı söyleme stili, Barok dönemdeki yaylı çalgıları çeneye dayamadan, bilekten yay çekme tekniği gibiydi. Bu tip yorumlar barok stilinde inşa edilmiş veya tümüyle ahşap malzemeden yapılmış bir salonda çok daha yumuşak duyulabilirdi. Bizim İşSanat’ın sahnesi bu stili daha iyi anlamak için fazla modern kaldı. Deneyimli soprano ve şan hocamız Ayşe Sezerman, Genaux ile A.B.D. Bloomington’daki Indiana Universitesi’nde birlikte master yapmışlar. Nicola RossiLemeni ve Virginia Zeani ile çalışmışlar. Ayşe’ye Genaux’un dudak uçlarındaki titreşimden elde ettiği vibrato stilini sordum. “Ben de bu şarkıların daha legato (bağlı) söylenmesini tercih ederim. Ama bu sitili de uygulayan pek çok sanatçı var. Vokalde yaylı sazları özellikle viyolayı taklit eden bir akım. Bir yerde enstrümantal sesteki titreşimin taklidi oluyor. Vivicaux eskiyi yeniden diriltme görüşüne meraklı bir sanatçı. Vibratosuz (titreşimsiz) söyleyen birçok sopranodan farklı. Belirli bir akımın benimsediği bu tarzı kayıttan dinlerken canlı performans kadar hissedilmiyor. Ama bazı sopranolar var ki, örneğin Emma Kirkby, canlı söylerken de titreşimlerde barok şan tekniğinin örneklerini verir.” Konserin ikinci yarısında Vivaldi’nin ünlü yapıtı Mevsimler’i dinledik. Tarihte müzikle resim yapmanın en önemli öncüsüdür Vivaldi. Olgun Barok döneminde ve sonraki dönemlerde nice besteciye bu konuda örnek olmuştur. Bu yapıt aslında birinci kemancının solist olduğu bir keman konçertosu. Her biri üç bölmeden oluşan dört bölüm var. Özellikle iki şey dikkat çeker: Birincisi sürekli baştaki temaya dönüşle eserde bir bütünlük elde etmesi, ikincisi gölgeışık karşıtlığı ile canlı bir atmosfer yaratması. Bunlar barok dönemin başlıca karakteristiği olmuştur. Müzikle doğrudan ilgisi olmayan nice dinleyiciye sorun en çok hangi dönemi seversin, diye. “Barok Dönem” yanıtını alırsınız. Peki, hangi yapıt? “Vivaldi’nin Mevsimleri”. Evet, Fabio Biondi’nin hem şef hem solist olarak yer aldığı konserde, son derece dramatik bir yorumla, Vivaldi’nin ünlü Mevsimler’inde kuşlar cıvıldadı, sinekler vızıldadı, karda kayıp düştük, şimşekler çaktı, gök gürledi, köpekler havladı. ÇDSO’dan opera gecesi Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası (ÇDSO) Adanalı sanatseverlere opera ziyafeti vermeye hazırlanıyor. ÇDSO’dan yapılan açıklamaya göre, bu haftaki konseri İtalyan orkestra şefi Lorenzo Castriota Skanderberg yönetecek. Konserde, Leo Jiseop Kim (bariton) ve Davide Younghyun Ryu ayrıca onlarla birlikte, Burçin Çilingir Savigne (soprano) ve Asude Karayavuz (mezzo) sahne alacak. Programda opera aryaları ve uvertür ve intermezzolardan seçmelerin yer alacağı konser, 28 Şubat saat 20.00’de Adana Büyükşehir Belediyesi Konser Salonu’nda düzenlenecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle