18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 21 ŞUBAT 2020 CUMA EDİTÖR: DOĞAN ERGÜN HABER Almanya’da aşırı sağcı bir kişinin, iki kafeye saldırısında 5’i Türk 9 kişi yaşamını yitirdi ‘Şahsım Yargısı’ Artık, hayatın her alanında aynı şeyi konuşuyoruz. Adliyeden uluslararası ilişkilere, eğitimden sağlığa, sanayiden medya âlemine kadar her konu başlığı ile ilgili, her köşe başında dönüp dolaşıp laf aynı yere geliyor. Kural ya da “düstur” şu: Yargı, hâkim ve savcılara bırakılamayacak kadar ciddi bir iştir. Savaş, muvazzaf askerlere bırakılamayacak kadar ciddi bir iştir. Dışişleri, diplomatlara bırakılamayacak kadar ciddi bir iştir. Medya, gazetecilere bırakılamayacak kadar ciddi bir iştir. Bu kuralı başka alanlara da teşmil etmek mümkün. Ama herhalde en önemlisi birinci maddede yazılı olan, yani yargı alanı. Nedeni de belli. Hep söylüyoruz. Yazmaktan elimiz, söylemekten dilimiz yoruldu. Ama bıkmadan usanmadan da söylemeye devam edeceğiz. Hukukun olmadığı bir yerde, yani hukukun temeli olan “yargı bağımsızlığı”nın olmadığı bir yerde, zaten başka herhangi bir şeyi konuşmanın anlamı da yoktur. Demokrasinin her alanda ağır yaralar aldığı, kuvvetler ayrılığı ilkesinin dibine dinamit koyulup patlatıldığı ülkemizde yargının geldiği durum, hemen her gün başka bir davada kendini bütün ağırlığı ile hissettiriyor. Hâkim ve savcıların, attıkları her adımda, verdikleri her kararda, yazdıkları her satır yazıda verdikleri her mütalaada, gözlerini “bir yerlere” (şahsım diyelim) dikmeleri, aynı “yüksek yerlere kulak kabartmaları” görüntüsü ülkemizi 3’üncü, 5’inci, belki de 15’inci sınıf bir rejim görüntüsüne sokuyor. Son Gezi davası kararı ve sonrasında yaşananlar, özellikle de davanın tek tutuklu sanığı Osman Kavala’ya yönelik skandal nitelikli uygulamalar, artık tartışmasız biçimde bu konunun geldiği noktaya işaret ediyor. Lafı eğip bükmenin hiçbir anlamı yok. Hâkim bağımsızlığı denen şey artık tamamen yok olmuş, tamamen ayaklar altına alınmıştır. Bu ülkenin en yüksek (tek yüksek?) siyasi makamında oturan kişi, yani iktidar partisi AKP’nin genel başkanı, hâkimlerin verdiği bir kararla ilgili olarak “...bir manevra ile onu dün beraat etmeye kalktılar...” ifadesini kullanarak, olaya son noktayı koymuştur. Bağımlı ve siyasi telkin altındaki yargı, sadece 8 sözcükle, bundan açık ifade edilemezdi. Sayın AKP Genel Başkanı, teorik olarak “babasının oğlunu bile tanımaması gereken bir mesleğin” mensuplarını yani teorik olarak “kimsenin telkinini dinlememesi gereken” yargıçları “manevra” yapmakla, hatta istenmeyen bir şeyi yapmaya “kalkmakla” suçluyor. Ve daha da ileri giderek, herkesin gayet iyi anlayacağı biçimde “bu kararın kendisinin hoşuna gitmediğini, gerekenin yapılacağını” ima etmiştir. Hemen ardından da, kendisine bu konuda sorular soran gazetecilere (onların kulis izlenimlerinin yalancısıyım) bu yargıçlarla ilgili “kuşkularının bulunduğunu” aktarmıştır. Bir iki saat sonra da söz konusu hâkimlerle ilgili “HSK (Hâkimler ve Savcılar Kurulu) soruşturması” gündeme gelmiştir. Olayın muhtevası kimsenin yadsıyamayacağı kadar alenidir. Tipik bir “sen misin benim istemediğim yönde karar veren!..” uygulamasından söz ediyoruz. Daha ötesi var mı? Söylenecek söz kalmamıştır artık. Durum sadece bir anayasal arızaya değil (ki, bunu rejim değişikliğinden bu yana, hatta 2010 referandumundan bu yana anlatıyoruz) bir uluslararası soruna da işaret etmektedir. Durup dururken “uluslararası boyutu” nereden çıktı diye soran olabilir. Artık uluslararası yargıtemyiz sistemi niteliğindeki AİHM vb. mercilere başvurunun temel şartı olan iç hukuk yollarının tüketilmesi gereği de otomatikman ortadan kalkmış demektir. Çünkü, onlarca hatta yüzlerce yargı(!) (insanın içi kan ağlıyor ama sonuna şu ünlem işaretini eklemeden yazamıyorum artık) kararı yukarıda aktardığım arıza ile maluldür. Bir başka deyişle, yani tersten bakmak gerekirse, Strasburg’daki hâkimler, “Buraya gelmeden önce, sonuna kadar uğraştığınızdan emin misiniz” sorusunu soramazlar artık. Bırakın sonunu, “başından sonuna kadar” yargı olmaktan çıkmış ve sistem tek bir odağın, tek bir otoritenin ağzının içine bakan bir sisteme dönüşmüş görüntü arz etmektedir. İşin bir vahim yanı da, sistemin bu hale dönüşmesine alkış tutan yandaşlar, candaşlar, sırdaşlar ve borazan soytarıların, “İşinize gelen karar çıkınca alkışlıyorsunuz ama...” diye yılışık yorumlarıdır. Çünkü artık “işimize gelen ya da gelmeyen” ayrımı da ortadan kalkmış, yerden kalkana anında başka bir “tekme” atılır hale gelmiştir. Bu siyasi davalar için de böyledir, “iktidara yakın olmayan” herhangi birinin en ufak bir ticari davasında da. Bugün Osman Kavala, öteki gün Selahattin Demirtaş, beriki gün Eren Erdem ve başkaları... Örneklemeye devam etsek bu sütunlar ve sayfalar yetişmez. Yandaş borazanların bir başka aşağılık “salvosu” da, “FETÖ ve PKK bağlantılı, iltisaklı kişilerin” yargılandıkları davalarda yapılan hukuksuzlukların da eleştirilmesi konusundadır. Demokrasi ve hukukun böyle bir şey olduğunu, “düşmanın” (ki, üç gün öncesine kadar bizim değil pekâlâ sizin can dostunuzdu bunlar bizim hiçbir zaman ilişkimiz olmadı) bile hukukun evrensel ilkeleri çiğnenmeden yargılanması gerektiğini maalesef hatırlatmak zorunda kalıyoruz. Evet... Savaş hukukunda bile düşmanını eğer “sağ” ele geçirdiysen, “kitabına göre” yargılayacaksın. Aksi, “infaz” olur. Aksi, sağ yakaladığın anda “kafasına sıkmak”tan farklı değildir. Aksi, “hukuksuzluk” olur. Aksi, daha açık söyleyeyim, “Şahsım Yargısı” olur. Gelinen nokta maalesef budur. “Geziciydi onlar, çapulcular, yaktılar yıktılar, ülkeye ve millete karşı bir kalkışmaydı...” yalanlarını artık kimse yemediği gibi, mahkemede “şanlı bir direnişi aslanlar gibi üstlenen ama iftirayı, çamuru reddederek onurlu savunmalar yapan Gezicilerin” o örnek duruşundan biraz ders almalısınız. Yarın, devran dönüp de bugünkü hukuksuzluklarınız nedeniyle yargı önüne çıktığınızda (ki canı gönülden dilerim) sizlerin de hukukunu aynı hassasiyetle savunacağıma ve o gün birileri çıkıp da benzer bir “Şahsım Hukuku”na tevessül ettiğinde, onun da önüne dikileceğime namusum ve şerefim üzerine söz veriyorum. Kes bu yazıyı sakla. İnşallah hepimizin ömrü vefa eder. O gün, bu yazıyı masaya koyar hesaplaşırız. IRKÇI KATLİAM OKTAN ERDİKMEN / HANAU Almanya’nın Hessen eyaletindeki Hanau şehrinde aşırı sağcı bir Alman tarafından düzenlenen silahlı saldırıda, 5’i Türk 9 kişi hayatını kaybetti. Arkasında saldırının sorumluluğunu üstlendiği bir mektup ve video bırakan 43 yaşındaki Alman saldırgan, kaldığı evde annesi ile birlikte ölü olarak ele geçirildi. Hanau’da, Türk vatandaşları tarafından işletilen 2 ayrı nargileye kafeye silahlı saldırı düzenlendi. Aşırı sağcı Tobias R. isimli saldırganın, ilk olarak Heumarkt Caddesi’ndeki bir nargile kafede oturan gençlere ateş açtığı ve 4 kişinin ölümüne neden olduğu belirtildi. Daha sonra yakınlarda bulunan Kurt Schumacher Caddesi’ndeki başka bir nargile kafeye giden saldırgan, burada da 5 kişiyi öldürdükten sonra, aynı şehirdeki evine gitti. Emniyet, 72 yaşındaki annesiyle birlikte ölü olarak bulunan saldırganın evinde bir itiraf mektubu ve yabancı düşmanı bir video kaydı ele geçirildiğini açıkladı. 6 kişinin yaralandığı saldırıda ölenlerden birinin Bulgaristan vatandaşı olduğu açıklandı. Türkiye’nin Berlin Büyükelçisi Ali Kemal Aydın “Acımız büyük. Artık sözün bittiği noktadayız. Bu olayın tüm yönleriyle soruşturulup açıklığa kavuşturulması temel beklentimizdir” dedi. Aydın, saldırıda yaralanan Muhammed Beyazkendir’i hastanede ziyaret etti. Katliam anını gözyaşlarıyla anlatan Beyazkendir, “Bir baktım sarı ceketli adam, silah elinde herkesi öldürüyor. Ben saklandım arkadaşlar üstüme atladı. İki Afgan arkadaşım vuruldu” dedi. Aşırı sağcılara operasyon yapılmıştı Önceki gece yerel saatle 22.00 sularında meydana gelen saldırılar, Hanau şehrinde şok etkisi yaratırken olay yerine çok yakın bir noktada dükkânı bulunan esnaf Kadir Köse, “Silah seslerini duyduktan sonra polisi aradım. Saldırgan dükkana girip kime ait olduğunu sormuş. Sonra ateş açmış. Bu insanlar silahları nereden buluyor? Korku içerisindeyiz” şeklinde konuştu. Almanya’da iç savaş çıkarmak amacıyla camilere yönelik saldırı hazırlığında oldukları tespit edilen 12 aşırı sağcı Tobias R. isimli kişinin kanlı eylemi öncesinde yabancı nefreti içeren bir video yayımladığı da iddia edildi. MERKEL: TOPLUMDAKI ZEHIR geçen hafta tutuklanmıştı. NSU cinayetleri akla geldi Almanya tarihine kara bir leke olarak geçen ırkçı saldırı, ülkede aşırı sağcı terör örgütü NSU tarafından 20002006 ara Son dönemde aşırı sağın gerek sokakta gerekse siyasette güçlendiği yönün sında düzenlenen katliamları akla getir de değerlendirmeler yapılan Almanya’da di. 8’i Türk 10 kişinin öldürüldüğü bu ci Hanau saldırısı kaygıların da artmasına nayetler sonrasında, yetkililer ilk olarak kurbanların ailelerinden şüphelenmiş ve ailelerin hayatlarını cehenneme çevirmişlerdi. Cinayetlerin ırkçı teröristler tarafından işlendiğinin ortaya çıkması üzerine, Alman hükümeti özür dilemiş ve ailelere tazminat ödemişti. NSU cinayetlerinden sorumlu tutulan Uwe Mundlos ve Uwe Böhnhardt, neden oldu. Almanya Başbakanı Angela Merkel, saldırının aşırı sağcı terör eylemi olabileceğinin anlaşılmasının ardından yaptığı açıklamada, “Irkçılık zehirdir, nefret de zehirdir ve bu zehir toplumumuzda vardır” ifadelerini kullandı. NSU’nun işlediği cinayetlere, geçen yıl Kassel Bölge Valisi Walter Lübcke’nin öldürülmesini, Halle kentinde bir sinagoga ve döner büfesine yapılan saldırıları hatırlatan Merkel, 2011’de saklandıkları karavanda yaka Almanya’yı “köken ve dine göre bölme landıklarını anlayınca intihar etmişti. Te ye çalışanlara tüm güçle karşı du rör hücresinin 3. üyesi olduğu racaklarını” belirtti. Alman belirtilen Beate Zschaepe ise ya Dışişleri Bakanı He yargılanarak müebbet ha iko Maas, ırkçı terö pise mahkum edilmişti. rün ülkede yeniden Cinayet şebekesi ta bir tehlike haline rafından, Kassel’de katledilen internet kafe işletmecisi Halit Yozgat cinayetinin gerçekleştiği esnada, olay yerinde bir istihbaratçının bulunduğu ortaya çıkmış; bu olayla ilgili istihbarat dosyasına 120 yıl erişim yasağı getirilmişti. İçişleri Bakanı Seehofer’in de aralarında olduğu yetkililer bölgeyi ziyaret etti. geldiğini belirtti. Maas, Türk kökenli bir Twitter kullanıcısının “Korkuyoruz. Sağcı teröre karşı bu kadar çaresiz miyiz?” paylaşımına “Korkunuz korkumuzdur. Sizi tehdit eden bizi tehdit etmiştir” yanı tını verdi. Almanya Cumhurbaşkanı FrankWalter Steinmeier, olay yerine çiçek bırakarak hayatını kaybedenler için saygı duruşunda bulundu. Steinmeier, ziyareti sırasında vatandaşların “Çiçek bırakmak yetmez, önlem alın” tepkisiyle karşılaştı. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Avusturya Cumhurbaşkanı Alexander Van der Bellen, İtalya Başbakanı Giuseppe Conte NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Hollanda Başbakanı Mark Rutte, AGİT Genel Sekreteri Thomas Greminger Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel ve Avrupa Parlamentosu Sözcüsü David Sassoli de saldırıyla ilgili kınama açıklamaları yaptı. Ankara’dan tepki Türkiye kökenlilerin de hayatını kaybettiği saldırıya ilişkin Ankara’dan da üst üste açıklamalar yükseldi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “Alman makamlarının (saldırıyı) tüm boyutlarıyla aydınlatmak için her türlü çabayı göstereceğine inanıyorum” ifadelerini kullandı. Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasında ise Avrupa’da yükselen ırkçılığa dikkat çekildi. “Bu saldırılara dur deme zamanı gelmiştir. Aksi takdirde, ırkçılık çok daha vahim boyutlara ulaşacaktır. Artık tüm Avrupa ülkelerinin, ırkçılık ve yabancı düşmanlığına karşı birleşmesinin zamanı gelmiştir” denildi. Turizm sektöründe İdlib endişesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriye İdlib’deki olaylarla ilgili “Bir gece ansızın gelebiliriz” şeklindeki konuşması TürkiyeRusya ilişkilerinin gerilmesine neden olurken, Türk turizm sektöründe 2020 sezonu için endişeleri de artırdı. Rusya Tur Operatörleri Birliği (ATOR) Başkanı Maya Lomidze, Türkiye’ye tur satışları iki ülke arasındaki gerginliğin artması nedeniyle azaldığını açıklayarak “İnsan lar dış politika ile ilgili olacakları bekliyor” dedi. Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği Başkanı Erkan Yağcı da başta Rusya ile ilişkilerinde yaşanmaya başlayan sıkıntıların turizm sektöründe endişelere neden olduğunu belirtti. Türkiye İstatistik Kurumu’ndan yapılan açıklamada, Türkiye’yi yüzde 15.7 pay ile en çok Ruslar ziyaret ederken Rusları, yüzde 11.2 ile Almanlar, yüzde 8.6 ile Batı Asya ülkeleri takip etti. l ANTALYA Londra’da bıçaklı saldırı İngiltere’nin başkenti Londra’da, koşarak camiye giren bir kişi namaz kılan din görevlisini boynundan bıçakladı. İngiliz basınında yer alan haberde, bıçaklanan din görevlisinin müezzin olduğu ileri sürüldü. Londra polisinden dün yapılan açıklamada, Regent’s Park Camisi’nde bıçaklanan kişinin 70’li yaşlarda olduğu belirtildi. Yaralının hayati tehlikesinin bulunmadığı kaydedilen açıklamada, saldırıyı yapan kişinin gözaltına alındığı bildirildi. l AA T.C. MALATYA 1. AİLE MAHKEMESİ’NDEN ESAS NO: 2018/308 Esas KARAR NO: 2019/901 Davacı SANİYE DEMİREL aleyhine mahkememizde açılan Boşanma (Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeni İle Boşanma (Çekişmeli)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda; HÜKÜM: 1 BİNGÖL İli, KARLIOVA İlçesi, KAŞIKÇI Köyü/mah. Cilt 20, hane 11’de nüfusa kayıtlı, HÜSEYİN ve FATMA’den olma, 01/01/1977 doğumlu davacı SANİYE DEMİREL ile aynı hanede nüfusa kayıtlı İBRAHİM ve PERİZADE’den olma 01/11/1978 doğumlu davalı TEKİN DEMİREL’in T.M.K.nun 166/1 maddesi gereğince BOŞANMALARINA, küçükler Sercan ve Helin Demirel’in velayetinin anneye verilmesine, baba ile çocuklar arasında görüş tesisine, şeklindeki karar davalı Tekin DEMİRE’e yapılan her türlü adres araştırmalarına rağmen tebliğ edilemediğinden ilanen tebligine karar verilmiştir. İlan tarihden itibaren iki hafta içerisinde istinaf incelemesi için Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesine başvurulmadığı taktirde kararın kesinleşeceğinin tebliğ yerine geçmek üzere ilanen teblig olunur. 17/02/2020 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1136019) T.C. İSTANBUL 14. SULH HUKUK MAHKEMESİ’NDEN Sayı: 2019/613 Esas İSTANBUL 14. SULH HUKUK MAHKEMESİ’NDEN İLANEN DUYURULUR Davacı AYŞE ÇELİK tarafından açılan ve mahkememizde görülmekte olan Gaipliğe Karar Verilmesi davası nedeniyle; Davacı 14/03/2019 tarihli dava dilekçesiyle, eşi Binali Çelik’in 04/11/2011 günü evinden ayrıldığını ve kendisinden bu tarihten beri her hangi bir haber alınamadığını, tüm aramalara rağmen de bulunamadığını belirerek 20/01/1963 doğumlu ve 31453631916 T.C. Nolu BİNALİ ÇELİK’in gaipliğine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Gaipliği talep edilen Hasan ve Şerife’den olma, 20/01/1963 doğumlu ve 31453631916 T.C. Nolu BİNALİ ÇELİK hakkında bilgi ve malumatı olanların bu gazetenin yayın tarihinden itibaren 6 ay içinde İstanbul 14. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2019/613 Esas sayılı dosyasına bilgi vermeleri hususu TMK’nun 33 ve mütakip maddeleri gereğince ilan olunur. 11/02/2020 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1135826) T.C. PAZAR(RİZE) 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN ESAS NO: 2017/70 Esas Aşağıda tarafları yazılı mahkememizde görülen Tapu İptali ve Tescil davası nedeniyle Rize ili, Çamlıhemşin ilçesi, Kadıköy mevkii, 153 ada, 1 parsel sayılı taşınmazlar hakkında HMK’nın 713/4 maddesi uyarınca askıya çıkarılan ilandır. Davacı adı soyadı: NECATİ ESKİVAR Davalı adı soyadı: KARAYOLLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ, ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ PAZAR ORMAN İŞLETME MÜDÜRLÜĞÜ Dava: TAPU İPTALİ VE TESCİL ( ZİLYETLİĞE DAYALI) Tarafları ve nitelikleri belirtilendava konusu yer hakkında hak iddia edenlerin Mahkememizin yukarıda esas sayılı dosyasına dilekçe ile başvurarak müracaat edebilecekleri hususu Medeni Kanunun 713/4 Maddesi gereğinceİLAN olunur. 17/02/2020 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1135936) T.C. KÜÇÜKÇEKMECE 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN ESAS NO: 2019/610 KARAR NO: 2020/83 HÜKÜM: MALATYA ili, YEŞİLYURT ilçesi, MULLA KASIM Mahallesi, Cilt 4, Hane 98, bsn:46’da nüfusa kayıtlı, AHMET CAVİT ve ZEHRA kızı, 01/01/1990 doğumlu,davacı NEGİHAN MUKADDES KARAMAN’ın, NEGİHAN MUKADDES olan ön isminin NAGİHAN olarak değiştirilip nüfusa kayıt ve tesciline, karar verildiği ilanen tebliğ olunur. 19/02/2020 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1136035) T.C. HEKİMHAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN Esas No İli İlçesi Mahallesi Mevkii Parsel No 2019/73 Malatya Hekimhan Davulku 993 Yukarıda tapu kaydı yazılı bulunan taşınmazlar Maliye Hazinesi tarafından kamulaştırılmış olup, kamulaştırıma bedelinin tespiti ile taşınmazın idare adına tescili için malikleri aleyhine mahkememize dava açıldığı 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunun 10/4. maddesi gereğince ilan olunur. 17/06/2019 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1135912) T.C. KÜÇÜKÇEKMECE 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN ESAS NO: 2019/522 KARAR NO: 2020/91 HÜKÜM: ZONGULDAK ili, ÇAYCUMA ilçesi, SAZ Mahallesi, Cilt 88, Hane 8, bsn: 86’da nüfusa kayıtlı, SEBAHATTİN ve AYNUR kızı, 31/08/1993 doğumlu davacı AYSUN YILMAZ’ ın, AYSUN olan ön isminin AYSUN CEREN olarak değiştirilip nüfusa kayıt ve tesciline, karar verildiği ilanen tebliğ olunur. 19/02/2020 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1136034) T.C. KÜÇÜKÇEKMECE 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN ESAS NO: 2019/442 KARAR NO: 2020/86 HÜKÜM:ŞANLIURFA ili, BİRECİK ilçesi, AKARÇAY Mahallesi, Cilt 8, Hane 95, bsn:67’de nüfusa kayıtlı, MAHMUT ve RABİA oğlu, 10/07/1994 doğumlu, davacı MEHMET NURİ KAYA’nın, MEHMET NURİ olan ön isminin MİRAN EFSAN olarak değiştirilip nüfusa kayıt ve tesciline, karar verildiği ilanen tebliğ olunur. 19/02/2020 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1136042)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle