18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ [email protected] TASARIM: SERPİL ÜNAY 11 12 ŞUBAT 2020 ÇARŞAMBA TEB’e göre yurttaş ilaç almak için daha fazla para ödemek durumunda kalacak Yurttaş hapı yutacak Türk Eczacıları Birliği, çok sayıda ilacın geri ödeme listesinden çıkarılacağı ve eşdeğer ilaca SGK tarafından ödenen fark uygulamasının yüzde 5’e düşürüleceği duyumlarını aldığını açıkladı. Yurttaşın sağlık hizmetlerine ödediği para giderek artarken, ilaca yeni bir zam göründü. Gelecek hafta içinde ilaç fiyatlarına zam yapılması gündemdeyken, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) hastaları mağdur edecek yeni bir uygulamaya da imza atması bekleniyor. Türk Eczacıları Birliği (TEB), çok sayıda ilacın geri ödeme listesinden çıkarılacağı ve eşdeğer ilaca SGK tarafından ödenen fark uygulamasının yüzde 10’dan yüzde 5’e düşürüleceği yönünde duyumlar aldığını açıkladı. TEB, yaptığı açıklamada, “Her şeyden önce bu uygulamadan halk sağlığının, yerli ilaç politikasının, yerli ilaç üreticilerinin ve eczacıların zarar göreceği aşikârdır” ifadesini kullandı. İlaca ulaşım zorlaşacak Açıklamada, “Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ödenen kısmın yüzde 5’e çekilmesi, vatandaşın cebinden ilaca ödenen kısmın artması, ilaç alanının ve ilaç alım gücünün daraltılması anlamına geliyor. Bunun yanı sıra geri ödeme listesinden çıkarılacak ilaçlar, vatandaşın daha pahalı ilaçlara yönelimine sebep olacak, halkın alım gücünü düşürecek ve halk sağlığına olumsuz etki edecek” denildi. Eşdeğer ilaçların ise büyük oranda yerli ilaçtan oluştuğuna işaret edilen açıklamada, eşdeğer ilaca ödenen payın azaltılmasının Türkiye’nin yerli ilaç politikasına ve yerli ilaç sanayisine zarar ve receği vurgulandı. Açıklamada, her iki durumda da halkın ilaca ulaşımını zorlaştıran bir durumun ortaya çıkacağına dikkat çekildi. Öte yandan her yıl şubat ayında ilaca zam yapıldığı için firmalar bu zammı bekliyor ve şu an tansiyon, epilepsi, göz ilaçlarını ve ağrı kesicileri bile eczanelerde bulmak zor. Eczacılara göre firmalar depolara ilaç vermek istemiyor. l Ekonomi Servisi Gıdaya güven kalmadı Cem Rodoslu Emine Erdem Tarımdaki kadın girişimciye destek Tarım sektöründeki kadın girişimcilere destek vermeyi amaçlayan Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER), Kadın Girişimci Geliştirme ve Hızlandırma Programı’nın, Migros işbirliğinde iki günlük kampla gerçekleştirildiği açıklandı. Kampa, tarımdaki faaliyetlerini en az bir, en çok üç yıldır sürdürmekte olan 75 kadın girişimci katılırken, sektörden uzmanlar, başarılı girişimciler ve Migros’un pazarlama yöneticileri konuları masaya yatırdı. KAGİDER Başkanı Emine Erdem, “Bizim öncelikli hedefimiz kırsalda gıda, tarım, hayvancılık, arıcılık ve balıkçılık gibi farklı alanlarda kadın girişimcileri desteklemek ve sayılarının artmasına katkıda bulunmak” dedi. Migros İcra Kurulu Üyesi Cem Rodoslu, eğitim ve danışmanlık hizmeti vereceklerini, üretilenlere de mağazalarında yer açacaklarını belirtti. İkinci elde temel sorun güven Borusan Araç İhale Genel Müdürü Sinan Barutçuoğlu, ikinci el araç satışlarındaki güven sorununa dikkat çekti. Dün, kullanıcılara sundukları “2. El Araç Fiyatlama” servisinin tanıtım toplantısında konuşan Barutçuoğlu, “2019’da 7.5 milyon araç el değiştirdi. Bugünlerde sıfır araç stokları erimiş durumda. İkinci elde ise arz sıkıntısı var, o yüzden fiyatlar çok yukarıda. Devasa bir sektör ama regüle değil, güven en büyük sorun’’ dedi. Yeni servisleriyle ilgili bilgi de veren Barutçuoğlu, geliştirdikleri yapay zekâ uygulamasını, Turkcell’in iletişim platformu BİP aracılığıyla kullanıcılara sunduklarını belirtti. Barutçuoğlu, ayrıca 2. el araç arayanların “sıfır” arayanlara göre internette yüzde 40 daha fazla vakit geçirdiklerini kaydetti. l Ekonomi Servisi ‘Değerli konut’ta 5 milyon TL sınırı TBMM Genel Kurulu’nda görüşülen İmar Yasası’nda değişiklik teklifine 5 yeni madde eklendi. Kabul edilen maddelere göre, değeri 5 milyon liraya kadar olan mesken nitelikli taşınmazlar “değerli konut vergisi”ne tabi olmayacak. Değeri 5 ile 7.5 milyon lira arasında olan konutlarda, 5 milyon lirayı aşan kısım için binde 3; değeri 7.5 ile 10 milyon lira arasında olan konutlarda, 7 milyon lirayı aşan kısım için binde 6; değeri 10 milyon liradan fazla olan konutlarda 10 milyon lirası için 22 bin 500 lira, fazlası içinse binde 10 oranında vergilendirme yapılacak. Değerli konut vergisine ilişkin mükellefiyet 2021’den itibaren başlayacak. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü tarafından değer belirleme uygulamasına son verilecek, Emlak Vergisi Kanunu’na göre belirlenen bina vergi değeri esas alınacak. Yasa yürürlüğe girmeden önce yıkım kararı alınmış ancak ilgili yerel idarelerce yıkımı gerçekleştirilmemiş binalar artık Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca yıkılacak. l ANKARA/Cumhuriyet İGA borç için Çinliler ve Arap bankalarla görüşüyor İstanbul Havalimanı’nın işletmecisi Cengiz, Kalyon, MAPA ve Limak’ın hissedarı olduğu İGA, 5.7 milyar Avro’luk borcunu yapılandırmak için Çinli ve Arap bankalarla görüşüyor. Bloomberg’in aktardığı bilgilere göre, İGA borçlarını bu yılın ilkyarısına kadar yapılandırmak istediğini doğrularken inşaat maliyetlerini de azaltma yı amaçlıyor. İGA tarafından yapılan yazılı açıklamada, Avrupalı bankaların da refinansman projesiyle ilgilendiği belirtildi. Geçen kasım ayında İGA’dan yapılan açıklamada, Londra merkezli Dome Group ile borçların yeniden yapılandırılması için görüşüldüğü ifade edilmişti. İstanbul Havalimanı’na Ziraat Bankası, Halkbank, VakıfBank, DenizBank, QNB Finansbank ve Garanti Bankası kredi vermişti. Kredilerin vadesi 2031 yılında dolacak. İGA havalimanı için devlete toplamda 22.1 milyar Avro ödeyecek. Geçen yıl açılan havalimanını firma 25 yıllığına işletecek. l Ekonomi Servisi Yükte ağır pahada hafif ihracat İnşaat malzemeleri ihracatı, 2018’den 2019’a miktar olarak 10 milyon ton arttı. Buna karşın inşaat malzemeleri sanayisinin, ağırlığını ihracata verdiği 2019’un toplam ihracat değerinde artış olmadı. Geçen yıl değer olarak yüzde 0.3 gerileyen inşaat malzemeleri sanayi ihracatı, 2019’u 21.5 milyar dolar ile kapattı. Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği’nin (Tür kiye İMSAD) verilerine göre, inşaat malzemeleri sanayi ihracatı, 2019’da miktar olarak bir önceki yıla göre yüzde 25.8 arttı ve 51.7 milyon tona yükseldi. 2019 yılı ihracat ortalama birim fiyatı, 2018’e göre yüzde 20.8 düştü ve 0.42 dolar/ kilogram olarak gerçekleşti. İç talepteki keskin daralma nedeniyle 2019 yılında sanayi, ihracata ağırlık verdi ancak yoğun rekabet ihracat bi rim fiyatlarını düşürdü. Türkiye İstatistik Kuru mu’na göre ise inşaat maliyet endeksi geçen yıl aralıkta kasıma göre yüzde 1.01, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 10.76 yükseldi. Aylık bazda malzeme endeksi yüzde 1.23, işçilik endeksi yüzde 0.57 arttı. Aralık 2018’e göre malzeme endeksinde yüzde 4.93, işçilik endeksinde yüzde 25.55 artış oldu. l Ekonomi Servisi KPMG’ye göre, gıdada sahtecilik her yıl 100 milyar dolar kaybettiriyor. Danışmanlık şirketi KPMG’nin araştırmasına göre, geçen 10 yılda yaşanan gıda sahtekârlıkları sektörde büyük bir güven kaybı yarattı. 8.1 trilyon dolar değerinde olduğu tahmin edilen dünya gıda sektörü, piyasaya sokulan şaibeli ürünler nedeniyle her yıl 100 milyar dolar kaybediyor. Dünyada son 10 yılda gıda ürünleriyle ilgili sahtecilik büyük artış gösterdi. Bazı ürünlerin maliyetini düşürmek için içine yabancı veya daha ucuz ürünler ekleniyor. En büyük sahtekârlık örnekleri deniz mahsullerinde tespit ediliyor. 10 yıl içinde dünyada satışa sunulan deniz mahsullerinin yüzde 30’unda taklit ve tağşiş tespit edildi. AB bölgesinde, daha taze görünmesi için pembe boya ile renklendirilmiş 227 milyon dolarlık konserve ton balığı satıldığı araştırmada yer aldı. İtalya’da 2019’un son çeyreğinde yumurta, zeytinyağı ve şarap gibi ürünlerde yanlış etiketleme ve menşe gizleme vakaları tespit edilmiş. Risk büyük KPMG Türkiye Özel Kapsamlı İncelemeler ve Ticari Uyuşmazlık Danışmanlığı Şirket Ortağı Oytun Önder, “Türkiye’de et ve süt ürünleri, zeytinyağı, bal ve gıda üretimlerinde kullanılan katkı maddeleri sağlık için risk taşıyor. Örneğin; işlenmiş kırmızı et ürünlerinde kanatlı eti kullanımı, tüketiciyi yönlendirmek ve yanıltmak amacıyla boya kullanımı ve tüketicinin kalitesini ayrıştırmakta güçlük çektiği zeytinyağı ve bal gibi ürünlerde düşük kalite ürün kullanılıyor” dedi. l Ekonomi Servisi İBB’de çoğunluğu sağladı bakanlık yetki vermiyor MUSTAFA ÇAKIR Türkİş’e bağlı Belediyeİş Sendikası, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ile iştiraklerinde çalışanların büyük çoğunluğunu örgütlemesine rağmen 6 aydır yetki alamıyor. İBB ve iştiraklerinde örgütlenme çalışmalarına hız veren Belediyeİş, yüzde 75’in üzerinde örgütlenme sağladı. Sadece İBB’de 3 bin 718 çalışandan 2 bin 275’i Belediyeİş’e üye oldu. Belediyeİş Sendikası ilgili yasa gereği yetki için Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na başvurdu. Bakanlık, işçi sendikasının yetkili olduğunu tespit ettiğinde, 6 iş günü içerisinde bildiriyor. Son rasında da sendika itiraz olmaması halinde yetki için başvuruda bulunuyor. İtiraz olursa da konu mahkemeye taşınıyor. Alınan bilgiye göre bakanlık 6 ay önce başvuru yapılmasına karşın Belediyeİş’e daha yetki tespiti için de bildirim yapmadı. Yetki için başvuracak olan sendika kendisine tespit bildiriminin yapılmasını bekliyor. Belediyeİş itiraz olması halinde de dava açacak. Ancak tüm bu süreçler için bakanlığın adım atması gerekiyor. Bakanlık tespit bildiriminde bulunmadığı için de süreç beklemeye girdi. Belediyeİş’in bağlı olduğu Türkİş de girişimlerde bulundu. Ancak şu ana kadar bir ilerleme sağlanamadı. l ANKARA Ahmet Canbeyli Türkiye’de kullanımdaki 600 bin traktörün yaşı 35’i geçti. Aykut Özüner Çiftçinin traktörü yaşlandı TürkTraktör Genel Müdürü Aykut Özüner, Türkiye’deki traktör parkının 1.9 milyon adet olduğunu, bunun da yüzde 46’sının 24 yaş üstü araçlardan oluştuğunu söyledi. Geçen yıl traktör pazarının yaklaşık 26 bin adede gerilediğini, bu rakamın 2018’de 48 bin adet olduğunu hatırlatan Özüner, finansal belirsizliğin süreci etkilediğini belirtti. Bu yıl bir miktar iyileşme beklediğini açıklayan Özüner’in verdiği bilgiye göre dünya traktör pazarı da Türkiye ve Hindistan nedeniyle küçüldü. Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Canbeyli ise traktör parkının 1.21.3 milyonunun kullanıldığını öngördük lerini, yaşlı araçların maliyet artışından verim düşüklüğüne kadar bir dizi sorunlara yol açtığını belirtti. Canbeyli, “Örneğin daha çok mazot kullanılıyor. Birlikte kullanılan ekipmanların teknolojik anlamda yetersiz kalmasına neden oluyor. Ama tabii bu bir yatırım aracı. Ekonomik sorunlardan çiftçiler de etkileniyor” dedi. 2019’da traktör üretiminin yüzde 77’sini, ihracatın yüzde 90’ını yapan TürkTraktör, pazar payını yüzde 45’e yükseltti. Şirket bu yıl 12 bin 50015 bin 500 adet iç satış, 14 bin15 bin 500 ihracat ve 175225 milyon lira yatırım planlıyor. l Ekonomi Servisi Finans kapitalizminin yeni normalleri “Parasal genişleme son yıllarda büyümenin ana kaynaklarından birisi olageldi; ancak ‘ucuz para’ politikalarıyla yola devam edilmesi durumunda artık düşük gelirli ülkeler zarar görmeye başlayabilir, yatırımlar ‘aşırı riskli’ alanlara kayabilir ve tasarruf sahipleri olumsuz etkilenebilir...” Bu sözler IMF İcra Direktörü Kristalina Georgieva’ya ait. Georgieva ayrıca ekliyor: ekonomiler “ağır aksak büyüme” içinde ve ana riskler de çok düşük faiz oranları, düşük üretkenlik kazanımları ve düşük enflasyon olarak görülüyor. Gerçekten de 2009’un küresel krizi sonrasında, örneğin ABD ekonomisi son elli yılın belki de en uzun süren pozitif büyüme sürecine girdi. Ne var ki, 2010’dan bu yana düzenli süreklilik gösteren pozitif büyüme oranlarının bir başka ayırt edici özelliği var: büyümenin tarihsel olarak çok düşük düzeyde seyrediyor olması! Uzun süreli, ancak düşük tempolu büyüme St. Louis Federal Reserve araştırmacılarının da dikkatini çeken bir olgu. Aşağıdaki Şekil’de ABD’nin İkinci Dünya Savaşı sonrasında geçirmiş olduğu büyüme salınımlarının süresi (aylar olarak, yatay eksen) ve elde edilen birikimli milli gelir artış (dikey eksen) düzeyleri var. Bundan evvelki dönemlerle karşılaştırıldığında ABD’nin mevcut büyüme döngüsünün uzun süreli olmasına ve tüm olumlu parasal konjonktürlere rağmen, ne kadar yavaş ve durgun olduğu hemen göze çarpıyor. Kaynak: Federal Reserve Bank of St. Louis, https://fred.stlouisfed.org UNCTAD’ın eski direktörlerinden Yılmaz Akyüz Hoca InterPress Service sitesinde geçen hafta yayımladığı yazısında da söz konusu durağan yatırım harcamaları, durgun büyüme, derinleşen gelir eşitsizliği, düşük enflasyon ve faiz oranları ve hızla artan borçluluğun hemen tüm küresel ekonominin ortak özelliklerini oluşturduğunu dile getirmekteydi. “Eşitsizlik, durgunluk ve istikrarsızlık” unsurlarının, finansal kapitalizmin yeni normali olduğunu vurgulayan Yılmaz Hoca’ya göre, bu unsurlar birbirine bağlıdır ve hepsinin merkezinde de “ücretlerin baskılandırılmasına dayanan gelir eşitsizliği” yer almaktadır. Yılmaz Hoca şiddetlenen gelir eşitsizliğini üç ana nedene bağlamakta: Birincisi, neoliberal esnekleştirme politikaları emeğin kurumsal kazanımlarını geriletmiş, emek örgütlerini sermaye örgütleri karşısında güçsüz kılmıştır; ikinci olarak, finansallaşan kapitalizm bir yandan gelir ve servet eşitsizliğini körükler, toplam efektif talebi geriletirken, bir yandan da kıt tasarruf kaynaklarını üretken olmayan spekülatif alanlara yönlendirerek ekonomilerin potansiyel büyüme oranlarının gerilemesi neden olmuştur. Üçüncü olarak neoliberal küreselleşmenin getirdiği dayatmalar ve Sovyet sisteminin çöküşü ile birlikte Çin ve Hindistan’da büyük miktarlarda işgücünün küresel işgücü pazarlarına katılması sonucunda ücretli emeğin konumu büyük sermaye karşısında güçsüzleşmiştir Gerçekten de gelişmiş, gelişmekte olan bütün ekonomilerde (Çin H. C. dahil) emeğin milli gelirlerden almakta olduğu pay sürekli gerileme göstermektedir. Bu da efektif talebin düşmesiyle sonuçlanmakta; düşük enflasyon gerileyen kâr oranları (bkz. 8 Ocak tarihli yazımız) düşük yatırım temposu ve gerileyen üretkenlik kazanımlarıyla birlikte bir bütün olarak küresel ekonomiyi durgunluk kıskacında tutmaktadır. Yılmaz Hoca’ya göre Keynesgil mali genişleme, para basmaya yönelik genişleyici para politikalarıyla birlikte anca günü kurtarmaya yetebilir. Ancak, toplam talebin yetersizliğini ve üretkenlikteki durgunluğun aşılmasını sağlamak için üst sınıfların vergilendirilmesiyle finanse edilecek genişleyici mali politikalar, üretici sektörlerde ve genel olarak ekonominin kontrolünde devletin daha fazla söz sahibi olması, ücretyönlü birikim rejimine geçiş ve finans sermayesinin dizginlenmesi gereklidir. Aklıma hep Korkut Hoca’nın o sözleri geliyor: “Aykırı düşünmeye hazır mıyız”? AVM’lerde ziyaretçi sayısı yüzde 1 azaldı AVM’lerde 2019 yılında toplam ziyaretçi sayısı, bir önceki yıla göre yüzde 1 azaldı. Alışveriş Merkezleri ve Yatırımcıları Derneği ile Akademetre Research tarafından oluşturulan AVM Perakende Ciro Endeksi’nin 2019 yılsonu rakamlarına göre, ciro endeksi Aralık 2019’da bir önceki yılın aynı ayına kıyasla enflasyondan arındırılmadan incelendiğinde yüzde 17.2 artış kaydederek 375 puan oldu. Endeks yıllık bazda ise yüzde 15.9 artarak 2019’da 299 puana ulaştı. 2018’e göre 2019’da metrekare başına toplam ciro yüzde 16.2 artarak 1187 TL’ye yükseldi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle