02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER 9 9 ARALIK 2020 ÇARŞAMBA ANTALYA VE ISPARTA’DA AV IHALESI IPTAL EDILDI. HAYVANSEVERLER MEMNUN 47’si 4 Av ihalesinin “bilimsel verilere dayanılmadan tesis edildiğini” vurgulayan Isparta İdare Mahkemesi, “mevzuat hükümlerine, kamu yararı ve hizmet gereklerine uyarlık bulunmadığı” gerekçesiyle davalı Tarım ve Orman Bakanlığı’nın av ihalesini iptal etti. 4 Ekim ayında davaya müdahillik başvurusunda bulunan Vegan Derneği Türkiye (TVD), Hayvanlara Adalet Derneği (HAD), Yunuslara Özgürlük Platformu, Hayvan Hakları ve İzleme Komitesi (HAKİM) ve Hayvan Hakları ve Etiği Derneği dava sonrası süreci takip edeceklerini, kararın diğer av ihalelerine karşı açılan davalar için örnek olmasını umduklarını belirtti. daha kurtuldu Antalya ve Isparta’da 47 yabankeçisinin değerleri zedeleyen bir durumdu. Bu katledilmesinin durumun Antalya ve planlandığı av ihalesi Isparta’da yabankeçileri, iptal edildi. Doğa hatta Tunceli’de de koruma ve hayvan hakları örgütleri KAYHAN AYHAN dağkeçileri için ortadan kalkmış olması da kararı memnuniyetle çok önemli. Ancak ne karşılarken kararın diğer yazık ki bu iç acıtıcı durum av ihalelerine karşı açılan Türkiye’nin diğer illerinde davalar için örnek olmasını başka türler için halen devam umduklarını belirtti. ediyor. Bu kabul edilebilir bir “Bu karar Türkiye’nin durum değil. Mahkeme kararı hukuka, uluslararası bu acı gerçeğe bir tokat sözleşmelere ve etik olmuştur. Bu tokat, Türkiye değerlere uyması gerektiği çapında Av Turizmi Uygulama gerçeğini ortaya koyan Talimatı aracılığıyla pek bir karar” diyen Salda İçin çok hayvanı öldürmek için Türkiye Grubu’ndan A sırasını bekleyen tüm kamu Platformu Sözcüsü Hediye kurumları ve av şirketleri Gündüz, “Dünyayı birlikte için de geçerli olmalı ve av paylaştığımız canların para katliamından bir an önce için öldürülmesi de insani vazgeçilmelidir” dedi. PALA, KARANTİNANIN 14 GÜNDEN 10 GÜNE DÜŞÜRÜLMESİNİ DEĞERLENDİRDİ: Emek sömürüsü var BAKIMEVINDE ISTISMAR IDDIASI Görme engelli kız: Gizlemeye çalıştılar Çocuk yaşta evde başlayan şiddet ve istismar olayı sığındığı bakımevinde devam etti. KÜBRA KÖKLÜ Babası cezaevine girdikten sonra annesinin şiddeti sonucu 8 yaşında gözünü yitiren S.A. (20) kaldığı özel bakımevinde hasta bakıcının cinsel istismarına uğradığını ve bakımevinin olayı gizlemeye çalıştığını ileri sürdü. S.A’nın şikâyeti üzerine hasta bakıcı K.Ş., 7 Kasım’da tutuklandı. Bakımevinin olayı kolluk kuvvetlerine haber vermediği iddiasının doğru olmadığını savunan bakımevi müdürü Hojin Demirel, “İddialar gerçeği yansıtmamaktadır. S.A. olayı bize anlattıktan sonra K.Ş’nin işine son verdik” dedi. Suç duyurusu Bir gözü tamamen görmeyen, diğer gözü ise yüzde 40 görebilen ve yüzde 85 engeli raporlu S.A’nın başka bir kuruma yerleştirildiği öğrenildi. S.A’nın avukatı Aydın Mantar, bakımevinde çalışan görevlilerin olayı öğrendikten sonra polise haber vermediğini iddia ederek haklarında suç duyurusunda bulunacağını belirtti. Bakımevi müdürü Demirel ise iddiaları reddederek “Bakımevine yöneltilen iddialar asılsızdır. Kadının beyanı esastır diye K.Ş’nin işine son verdik. Daha sonra savcılığa kamera kayıtlarını vererek, bakanlığı da bilgilendirdik. Kurum olarak üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirdik” dedi. Çocuk yaşta tanıştı Dağılan bir ailenin çocuğu olan S.A., şiddet ve istismarla çocuk yaşta tanıştı. Beş yaşındayken babasının cezaevine girdiği ve annesinin şiddetine maruz kaldığını anlatan S.A., “8 yaşındayken, annem gözümü şemsiyeyle çıkardı. Annemden görmüş olduğum şiddet nedeniyle 10 yaşındayken öğretmenlerim yurda gönderilmemi sağladı. Zihinsel ve bedensel engelliler bakımevlerinde kaldım” dedi. Bakımevinde aşadığı cinsel istismarın ilk olmadığını belirten S.A., “2014 yılında erkek kardeşim tarafından cinsel istismara uğramıştım. Bu dava Yargıtay’da devam ediyor. 2016 yılında ise ailemin yanına gitmek için yurttan kaçtım. Çaresiz kaldım, uzanacak bir yardım eli ararkan K.Y. isimli bir erkek beni eve kilitleyerek cinsel istismarda bulundu. Ne yazık ki zanlı beraat etti. Savcının itiraz etmesiyle beraat kararı bozuldu” ifadelerini kullandı. l İSTANBUL Sağlık Bakanlığı’nın karantina süresini 14 günden 10 güne düşürmesini değerlendiren Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala, “Bilimsel araşSİBEL tırmaya göre kişinin buBAHÇETEPE laştırma özeliği 10. günde sona erer. Bu bakımından doğru bir karar. Ancak hasta olmakla bulaştırıcı olmak farklı. Kişinin bulaştırıcılığı geçmiş olabilir ama hastalığı daha 3 hafta devam edebilir. Dolayısıyla bulaştırıcılığı geçti diye 10 gün sonra hemen işe göndermek yerine, hastalığın daha kolay seyretmesi ve kişinin sağlığının bozulmasını engellemek için çaba göstermek gerek. Bu karar emekçilerin sağlıklarını değil, sermayenin kazancını ön plana çıkaran bir karar. Emek sömürüsüne devam edilmesi anlayışı var” dedi. Başka sorunlar var Prof. Pala, Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada, “Karantina süresinin 10. günde test yapılmaya gerek olmaksızın sona ermesinde bir problem yok. Ancak bunun dışında başka problemler var” diyerek bakanlığın karantina süresinin 14 günden 10 güne düşürülmesi dışında iki ayKayıhan Pala ‘DOĞRU DEĞIL’ Pala, özetle şunları söyledi: “Her ne kadar rehberde ‘semptom gelişmeyen’ biçiminde yer alsa da burada kişilerin ateşi, öksürüğü, kas ağrısı, halsizliği gibi bulguları devam ederken 5. gün sonrasındaki test üzerinden 7. gün bitince işe gitmeye zorlanmaları doğru bir şey değil. Emekçilerin iş güvencesi yoksunluğu nedeniyle semptomları olsa bile çalışmaya zorlandıklarını biliyoruz. Hastaların dinlenerek iyi beslenerek ve stresten uzak durarak hastalığı geçirmeleri için uygun koşulları hazırlamak gerekir. Covid19 hastaları, hastalığı geçirdikten 36 ay sonra bile özellikle akciğerlerindeki birtakım sıkıntılar nedeniyle sorun yaşayabiliyor.” BAKANLIK: YANLIŞ YORUMLANDI Sağlık Bakanlığı yaptığı açıklamada, “ ‘Yakın temaslıların karantina süresine’ ilişkin yapılan değişikliklerin yanlış yorumlara sebep olduğu görülmüştür. Bilimsel çalışmalar doğrultusunda Hastalık Kontrol Önleme Merkezi ve Avrupa Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi tarafından yapılan güncellemeler, anlık olarak takip edilmektedir. Yakın temaslıların karantina süresinin 14 günden 10 güne düşürülmesi ve PCR testi sonucuna göre 7. günün sonunda sonlandırılabilmesine ilişkin düzenlemeler de yukarıda sayılan güncellemelere paralel olarak yapılmıştır” denildi. rı düzenleme daha yaptığını anımsattı. Pala, “Birincisi, beşinci günden itibaren test yapılarak kişilerin 8. gün itibarıyla işe dönmesine olanak sağlanması meselesi. İkincisi, PCR sonucuna göre yedinci günün sonunda karantinanın sonlandırılması. Karantinanın test yapılmaksızın 14 günden 10 güne indirilmiş olması kabul edilebilir ancak beşinci günde test yaptırıp tekrar bu kişileri sekizinci günden başlayarak çalıştırmaya zorlamak doğru bir karar değil. Bu kararla karantina süresi fiilen yedi güne indirilmiş oluyor. Bu durum hem hastalığın bulaştırıcılık süresi bakımından uygun değil hem de PCR testlerinin hastaları gösterme oranının yüzde 6070’lerde olduğu unutulmamalı” dedi. PAZARDA ‘HES’ KUYRUĞU 8 ARALIK SALI 201 BIN 219 33 BIN 198 6593 211 5245 tablo 20 MILYON 89 BIN 966 552 BIN 304 15 BIN 314 5882 %3.1 441 BIN 515 Burdur’da salı günleri kurulan pazara girmek isteyen yurttaşlar, 5 ayrı kontrol noktasında HES kodlarını okutarak giriş yaptı. Yurttaşlar, HES kodu sorgulaması sırasında metrelerce uzunlukta kuyruk oluşturdu. Polis ve zabıta ekipleri pazar girişinde yurttaşları maske, sosyal mesafe ve hijyen konularına dikkat etmeleri konusunda uyarırken, HES kodunu bulmakta zorlananlara ise ekipler yardımcı oldu. l DHA ‘İSTANBUL’DA 198 ÖLÜM’ İBB Mezarlıklar Daire Başkanlığı kaynaklarına göre, İstanbul’da bulaşıcı hastalık nedeniyle dün 198 kişi hayatını kaybetti. Sağlık Bakanlığı ise Türkiye’de 211 kişinin öldügünü açıkladı. l İSTANBUL Uçurumun kenarında Türk Yoğun Bakım Derneği, birçok kentte yoğun bakım doluluk oranlarının yüzde 7075’leYOĞUN BAKIM man sorunumuz, pandemi ortamında daha da belirgin hale gelmiştir. Tüm ülkede pandemi dönemleri ri aştığını belirterek “Yoğun bade dahil yoğun bakım ünitesi çalışkımlar olarak uçurumun kenarındadaha kötüsü ölüm oranlarının artışı anlamıma koşullarının standardize edilmeyız. Pandemide sağlık sistemine binen na gelmektedir. si gerekmektedir. Yoğun çabalarla altyapı yük artmış, özellikle yoğun bakım ünitelerinin doluluk oranlarının artması ve yeni yoğun bakım ünitelerinin açılması ile çalışanlar etkin ve yararlı sağlık hizmeti sunamayacak hale gelmiştir” uyarısını yaptı: n Acilde ve servislerde yoğun bakım Kayıplar artar uyarısı n Yoğun bakım hizmeti sunumundaki tıbbi kalitenin düşmesi, yurtdışı gibi ülkemizde de ölüm oranlarının artışına neden olacaktır. Yoğun bakımlarda iş açıstandardizasyonu konusunda yol alınmasına karşın, üstyapı ve yetişmiş kalifiye sağlık çalışanlarında niteliksel ve niceliksel olarak standardizasyon olduğunu söylemek zordur. Çalışanlardaki tükenmişlik durumunun yanı sıra son dönemde gözlenen çözülme bekleyen hastalar göz önüne alınarak ye sından kaliteden taviz verilerek etkin bir bu sorunu daha da derinleştirmektedir. ni yoğun bakım yataklarının açılması çözüm değildir. Bu hastaların bakımını üstlenecek kalifiye sağlık personeli eksikliği göz ardı edilmemeli ve bu personelin çok kısa sürelerde yetişmediği gerçeği de bilinmelidir. Tüm yatırıma karşın hastaların yoğun bakım hizmetinden yarar görememesi ve sonuca ulaşılamayacağı kabul edilmesi gereken bir gerçektir. Kalite demek, gereken niteliklere sahip tıbbi ekipman ile üst düzey nitelikte ve yeterli sayıda sağlık çalışanları ile üretilen sağlık hizmetidir. n Yoğun bakım ünitelerini yönetecek ve bu alanda hizmet verecek yetişmiş elen Yoğun bakım doluluk oranları ve şu anki iş yükü, çalışma koşulları yoğun bakım çalışanları açısından uzun dönem sürdürülebilir değildir. Sürecin ilerlemesiyle kalifiye insan kaynağının mutlak olarak yetersiz kalacağı açıktır. l Haber Merkezi Ankara Sanat Tiyatrosu hepimizindir... Koronavirüs salgını ile mücadelenin neresinde olduğumuzu, gerçek rakamların ne olduğunu, aşının ne zaman geleceğini tartışırken gündeme bir haber düştü: Ankara Sanat Tiyatrosu (AST) kapatılıyor! Haberin ayrıntıları vahim; salgın nedeniyle mülk sahibi ile anlaşmazlık, oyunların oynanamaması sonucu AST yönetiminin içine düştüğü darlık, iktidarın sanata verdiği önemin sırası... Hepsi bir araya gelince 1963 yılından beri sahnesini açık tutan AST, perdeyi çekmek durumunda kaldı. Asaf Çiyiltepe’lerden, Rutkay Aziz’lerden gelen AST, elbet kendine bir yer bulur, nefes almaya devam eder. Ancak AST’nın İzmir Caddesi Ihlamur Sokak’taki sahnesi bir semboldür. Bu sahne son yarım yüzyılın sanatla direniş, sanatla yaşam sembolüdür. 6 Aralık’ta kurulan AST, yine bir 6 Aralık günü sahnesini kapatıyor. AST kurulduktan 9 yıl sonra 1972’de Hitler’i eleştiren oyunu “manalı” bulunduğu için kapatılmıştı. 1974’te yeniden açılan AST, 12 Eylül’den de payını almış, ancak pes etmemişti. HHH Darbe dönemlerine direnen AST, salgında nefes darlığı çekiyor. Sanatın, sanatçıların salgın nedeniyle karşı karşıya kaldığı durum ne yazık ki hak ettiği ölçüde gündeme gelmiyor. Devletin verilerinin tartışmalı olduğu bir ülkede, sanatla, sanatçılarla ilgili sağlıklı bilgi edinmek zor. Ancak MüzikSen’in verilerine göre salgın sürecinde 100’ü aşkın müzisyen intihar etti. Sanatçılar bu süreçten iki türlü etkileniyorlar: Maddi ve manevi olarak. 6 Kasım 2020’de kalp krizi sonucu 74 yaşında yaşamını yitiren Timur Selçuk’un son aylarında çevresine şu tür yakınmalarda bulunduğu söyleniyor: “Artık hiçbir işe yaramıyoruz... Sanatımızı icra etmek bir yana öğrencilerimizle de buluşamıyoruz...” Buna benzer yakınmaların pek çok sanatçı tarafından dile getirildiğini biliyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığı deyince akla öncelikli olarak “turizm” boyutu geliyor. Bakanlığın zaman zaman açıkladığı destekler, toptancı ve sanatçı onuruna da yakışır şekilde değil. Yerel yönetimlerin de bu konuda yapabilecekleri var. Geçen gün uzaktan sohbet ettiğimiz, tiyatro grubu da olan bir sanatçı, “Günün koşulları içinde en azından sahneleri bize açsalar, yeter” diyordu. HHH Bir söz vardır; futboldan, siyasetten ve tababetten herkes anlar! Salgın ister istemez herkesi tıbbın bir parçası yaptı. En ciddi sorun nefes alamamak. Koronavirüse yakalananlar için durum bu aşamaya gelince yoğun bakım zorunlu hale geliyor. Aslında toplumun nefes alıp vermesi de en az bireyinki kadar önemli. Bunu sağlayan unsurların başında sanat geliyor. Gerek merkezi yönetimin gerekse yerel yönetimlerin bu konuya “destek” kavramından öte yaklaşması gerekiyor. Bir sorumluluk ve zorunluluk olarak görmeleriyle ancak toplumun nefes alıp vermesini sağlayabiliriz. Yerelgenel yönetimlerin sorumluluğunu anımsattık ama burada toplumun, hepimizin üzerine düşenler var. AST’yı yaşatmalıyız, yaşatabilmeliyiz... Tiyatro, en eski sanat dallarının başında geliyor. Anadolu’daki 3 bini aşkın antik kentin büyük çoğunluğunda tiyatro var. Üstelik bugüne kadar ayakta gelmiş... Tiyatro, insanın tabiata ek olarak yarattığı bir tabiat. Tiyatro, toplumun aynası... Kırılırsa kendimizi nasıl görebiliriz? 7 TAKSİTTE ÖDEYECEK ‘FETÖ’cü dedi, 7 bin TL verecek Koronavirüs denetimleri sırasında yurttaşlara yönelik ifadeleriyle gündeme gelen Uşak Valisi Funda Kocabıyık’a “FETÖ’cü” dediği için “tehdit ve hakaret” suçlarından yargılanan K.S.T’ye 7 bin lira para cezası verildi. Para cezası 7 taksit halinde ödenecek. Uşak Valisi Funda Kocabıyık, Nisan 2020’de koronavirüs denetimleri yaptığı sırada yurttaşlara yönelik sert ifadeleriyle gündeme gelmişti. Twitter’dan yaptığı paylaşımla Kocabıyık’a ve eşine “FETÖ’cü” diyen K.S.T. hakkında “hakaret ve tehdit” suçlamasıyla Uşak 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açılmıştı. Davanın karar duruşması 26 Kasım’da yapıldı. Duruşmada K.S.T. suçlamaları kabul etmedi. l Haber Merkezi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle