02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2POLİTİKA, EKONOMİ 9 ARALIK 2020 ÇARŞAMBA [email protected] OLAYLAR VE GÖRÜŞLER GveÜDNUSVEALRİAÖTOZSKLAAYMAA’NSyeetçImimNeizs!temeKk AYBI Erdoğan, yola çıktıklarını yolda bulGençliSkiyTaesşaklillaitdı’enrılnerk,uörzueclulilkuğleunekaonodmakiik8a2l0anündiavekrosnituedşue rblualruknemnaçkotkaddıri.kkartak İstanbul duklarıyla değiştirerek... Damadı dama atarak... PGolitiüknysaeşlai mÖdzkaahyaam, aTsüert,kcieysea’dreet,kyaiğitlik Ancueatnkksidciulçüeırinyylbaedhronüıaşns,.kıöb2ltyai5allrişemıyımykıdlaloeenTnnrüevuureçskzouhakKnakl,sdakıhadkkaıbnermaislrasaimströleıanltenrtıairnş. iıyaBnirkloinğiu’şnminalgaernınegl ebçaeşrkliaonlmlığaıdnığı ıyaalpatnı.ekoöPeK(Jtnaaak1rcndi9tTünıei6Dnaltiü0kbmkaKkolrtöooieknneçd:lk)utloca2amoşekr0zrmlıs1oiaınşkin3rraatgıcauli2rarüakkn0ı.rnal“1dagyrlJ9deaeaşalrYadınpadnıkındtzlerınloadığalDrrearıırk.rarıediıuPç.rmAl'misAEornvoualrkıekizcşCstorcrt”ıiHmnnıaakrtdPo.aeamckıKtiebaşnimklblaleaegBkrKSısnnşiaiaMtaçdyışevçdliaılahieısnıesknrnianabaşmtstlmuıhaDas”haraasmiüHaakşklsşfktaeliteıiakzltrnırnarimo.kdnır.rGneaıeHunbnınat,enye,tŞtylarldaügieanmraelzSiıkbsdhınşaelieıeçfmazlrkenei.fYasmiktsl“iuamnoKırrginvtaaioyeodfçblıamıkninzHadüiudsaalşıikns,nnıeleale(r$Blkrliida)kaka*1setrlı9KıeolM6rmsoi0umniılşseleiittoteıdBnkrse.iiirnygeadıyÇAFBTMreıaaaveramukeirrntzha.ulkuz.aifa.p.ihsamn.la.eıariz’tıfblşyıeerbiatıftspeieiragnBtfcceöaaiuadzikrzmyaeakeacnrhığrışsn’upıdıanrışplapbıdoanakıftrsöşoeamirkkpfrüaeamabnndkruüeıı.epl.ddo.takueltuaaeğğmrrniuaşamakntkir,ru.aae.y.kriakleaHtvÖKrokn.a.ea.izkrdkasmıafönıeynzlaatlder’ŞyarMniaimGaabşriüeştenısknostıleenalnlesi önzelneri: Günseli Özkaya 1980’den sonhaklarının gerçekleşmesi yolunda bir üyesi Binbaşlaısuçlayıp Biden’a giden yolu bulmak için 13.000 ra milletve1k2il.i5o1la9rak TBMM’de kaaktivist olan Günseli Özkaya’nın ya Şükran ÖzkaWashington’a heyetler yollayarak... Sırtında mermiyi taşıyan analar dın1h2.a5k0l0arının savunu1cu2l.u5ğ9u6nu yap yımlanmış 11 kitabı vardır. ya ile evlendniı Günde bildirip 1D0iyvaarbkiatkBıra’dhaçeylei’nyieabraayğışlıllaıkrlaargıBiüyük Ata’ya kalpten inandılar noBmuidsiür.rEekzoanrofımnid;ayaDlaünnıy, baiKlimaddınışlıaörnBeirrm e mış1t2ır.0. 0K0adınların 5 yıl erken emek“Siyasetin Savurduğu Kadınlar”, ve bir kız çorerek... Onların yetiştirdikleri çocuklar lerliğvieysöönyeletmimleirnieksaeldçıirlmenazÖ. zAkçaıkyçaa,sbıubigliöm liliğ1i1b.5a0ş0ta olmak üzere, birçok hak “Resimler Çığlık Atarsa”, “Atatürk serledvaiydanea9ktyaınl byaokşasurınylsaöyyleerminleer gçeotkirhdais.sas larının kazanılmasında etkin rol oy10,949Dönemi Ankara Cumhuriyetin Tacukları oldud. inHhaakkaerdaiyşainni işçileri haklayıp katlayarak... 5 müteahAhitatürk yolundan ayrılmadılar Türkiye, kadDıenvahmaekdliyaorrı.,..laiklik, huoylılödaonınlreaİ.tesnBiktmuaoGnini;ülbobknmuielslgiöekiHzl,ieaulilÖlylkaizankukkldkeaaatyeFtvkaeaeor,ksnCyüoeeHlmtttkeePinisyKiyeöğamanepdeeadıtzrkai.umyöKnayianuimçmiunanam11ış.0tı0r0. “From Captivity to Freedom Wo1m0.e5a0n0's Fight” (Esaretten Özgürlütemöreglübtiür nkduerahldeırr.kademeye seçimle ge ğe K10a.d0ı0n0 Mücadelesi) adlı kitabı tüm CleurmekhuçrablaışmkaınşıtıRr.ec1e9p6T0aöynyicpeEsirdgoüğnalne,rb u dünyada kadın örgütlerinde kabul temdeeleitlkienyifaözaelilyliektlleesrognöysıtlelarrmdaişa,lMtüislltietti. görm9.ü5ş0t0ür. Bu çalışma halen dünyanık K1a0d,ı8n2l1arı”, “1Z0ir,5v1ed4eki Siyaset ve Yamaçtaki Kadınlar” gibi çalışmalarının yanı sıra, “Toprak da Ağlar” ve “Sazan Balığı” roman9l,a3r7ın0ın da yazarı olan Özkaya, avukat olakdauikyidkeavylebtei tktioNG.neitruteiğlyiaeyrekıraneddkaaar?dbarHi!rHöHncü feŞehirden köye giden yollarda Türk kadınları tek vücut oldular Kadınlar, AtBautütarbkloç, üde, yAişyyderıinndlaeynsme taam muhaTürk Kadınları Birliği çatısında devrimlerinildenıfketstaea,dvdeuavihnriapudycoeuğrisrnuueagnöelnalmtcımeüklabi,sitikertyidenarpı saartniY alnız Ata türküsünü çağırdılar l9id,1e2ri8ni yitirlderie. göre. Ekonomik alanlarla ilgili olarak; faiz, enflas9.000 Dün bu konuda son dönemin en net yon, işsizlik ve istihdam konularında birbiri ile çelişen konuşmalar yaptı. Oysa piyasa ve ekonomik alan çok hassastır, böylesi konuş8.500 8.000 mesajı verildi. İYİ Parti Genel Merkezi’nde bir araya gelen Kılıçdaroğlu ve Akşener Türkiye’ye seslendi: “Biz seçim istiyoruz!” malardan etkilenir. 2013 2014 2015 2016 2017 2018 2019 Siyasette gelenektir, seçimden kaçılBu yazımızda özellikle faiz ve dalgalanan maz. Zaten Türkiye’de seçimler çoğunlukkurlar üzerinde durulacaktır. Bu girişten sonra, AKP’nin izlediği ekonomik politikaların temel çizgileri üzerinde özetle duralım. İktidara geliş * Kaynak: Dünya Bankası ortam, öte yandan denetimli mali politika ve üretime dayalı fabrika ve kuruluşların satışından elde edilen yüksek gelir, AKP siyasal ğı Hükümet Sistemi”nde bütün yetkileri tek adamda toplandı. Erdoğan konuşmalarında, “Benim asıl mesleğim ‘ekonomi’dir. Ben ekola “kaçtı demesinler” diye bütün partilerin mutabakatıyla yapılır. Özellikle iktidar partileri seçim dedi mi, buradan dönüş olmaz. Bu çağrıyı muhalefet yaparsa elbette sonuç almak daha zordur ama oyun kurma açısından avantajdır. 2001 yılı ağustos ayında kurulan ve 3 Ka iktidarına göreceli rahat bir ekonomik alan ve nomistim” demeye başladı. Bu yetmedi, ideKılıçdaroğlu ile Akşener’in dünkü ortak DAYANIŞMA sım 2002’de seçimlerden birinci parti çıkan AKP iktidara geldi. Siyasal hedefi belliydi. Ancak, IMF ve dışa borçlu bir ekonomik yapı devralmıştı. IMF’ye ve diğer yabancı kaynaklara olan borçların ödenmesi için sorumluluk ve taahhüt altına girilmişti. Bu nedenle sıkı bir mali denetimin sürdürülmesine özen gösterildi. Sonunda IMF’ye olan borçlar ödenmiş, enflasyon tek haneli rakamlarda tutulmuş ve “ekonomik istikrar” kabul edilir bir düzeye ulaşmıştı. Üretim ekonomisi Küreselleşmenin başladığı 1990’lı yıllarortam yarattı. AKP, Cumhuriyet’in 80 yıllık birikimlerini satıyor, har vurup harman savuruyordu. AKP,Cumhuriyet’in 80 yıllık kazanımlarını satan bir siyasi parti olarak tarihe geçecektir. Türkiye’de Süleyman Demirel, Turgut Özal dahil bütün sağcı iktidarlar Başkanlık Sistemi’ni kurmak istediler. Bu isteği AKP gerçekleştirdi. Ancak kurulan sistem; dünyada bir olojik olarak iç benliklerinde yer etmiş olan “faiz” konusunu gündeme getirmeye başladı. Faiz ve enflasyon Faiz, ekonomi biliminde kısaca şöyle tanımlanıyor: “Belli miktardaki bir paranın, iade şartı ile belli bir zaman kullanılmasına karşılık verilen paraya, kiraya faiz denir.” Enflasyon ise şöyle tanımlanıyor: “Fiat düzeyinin sürekli artması ve para değerinin düşmesi.” Erdoğan, bu konuları çok iyi bilen bir “uzman” olduğunu belirten konuşmalar yapıyordu. Tüm televizyon konuşmalarında ünlü “Faiz sebep, enflasyon neticedir” sloganını yineçağrısı Cumhur İttifakı’nın aylardır sürdürdüğü, “Millet İttifakı’nı parçalama, en azından çatlatma, o da olmadı yıpratma” siyasetinin de tutmadığını gösteriyor. Hatta ters teptiği bile söylenebilir. Daha da ötesi, iktidar ve medyası Millet İttifakı’nda çatlama beklerken Cumhur İttifakı’nda dişlerin sıkıldığı dikkati çekiyor. Açıklanan, açıklanmayan anket sonuçları ise her iki ittifaka da banko umut vermiyor. Cumhur İttifakı’nda toplam oylar yüzde 40 civarında. Millet İttifakı’nın toplam oyları da yüzde 50’yi bulmuş görünmüyor. Aslında bu tablonun çok da yadırganacak yönü yok. Seçim için düğmeye basılıncaya kadar kararsız oylar ciddi bir orana ulaşır. Düğmeye basıldıktan sonra da seçmenin en az yarısında şu soru başlar: dan itibaren Türkiye kamuya dayalı üretim örneği olmayan, hukuk devleti lemeye başladı. Bu sefer kime oy verelim? ekonomisini terk etmiştir. Turgut Özal’la başlayan, Tansu Çiller’le devam eden kamuya ait fabrikaların satılması AKP’nin ekonomi politikasının da temel ilkesi oldu. O günden bugüne ekonomiden siyasete, hukuktan adalete ve güvenliğe kadar birçok alanda büyük değişimler yaşandı. AKP iktidarı, Türkiye’nin büyük ekonomik kamu kuruluşlarını, fabrikalarını, otellerini, limanlarını, enerji üretim tesislerini, elektrik ile doğalgaz dağıtım şebekelerini ve arazilerini yerli ve yabancı özel şirketlere sattı. Basın İlan Kurumu’nun ve demokrasi ilkelerine aykırı, kuvvetler ayrılığı kuralını tahrip eden bir sistemdi. Oysa günümüz karmaşık mali ve ekonomik yaşamında, konular böylesine basit formüllerle çözümlenemez. Maliye ve ekonomi alanı ve konuları günümüzde çok boyutludur. Burada sihirli sözcük “bu sefer”dir. Zira bu, aynı zamanda seçmenin “değiştirme iradesi”ni gösterir. Gözlemimiz o ki seçmende değiştirme iradesi yükseliyor. Açıkçası “ucube” bir modeldi ve Örneğin Erdoğan’ın ileriye sürdüğü tezin HHH seçilen kim olursa olsun, onu “tek adamlığa”, “otoriterliğe” tersi de geçerlidir. Şöyle ki; “Enflasyon yükselirse buna dayalı olarak döviz fiyatları da Millet İttifakı’nın taraflarının “biz seçim istiyoruz” demesi bir özgüven gösterisi ama bu yeter mi? belgeli haberleri nedeniyle yöneltecek unsurları olan bir sistemdi. Parlamenter demokratik sistemde siyasal yaşamın unsurları göreceli olarak alanlara yükselir, denge kurmak için faizlerin artırılması kaçınılmazdır.” Günümüz ekonomi dünyası çok karmaşıktır. Enflasyonu etkileyen tek değil, onlarca faktör vardır. Aynı döviz yükselmelerini ve Yetmez... En az seçim kadar önemli olan birinci unsur şudur: Seçmenin iktidarı değiştirme kararının netleştirmesini sağlamak. Bu, iktidarın yaptıklarını halka anlataCumhuriyet Gazetesi’ne uyguladığı 268 kuruluşta kamu payı sıfırlandı 2002 yılından bu yana 273 kuruluşta hisse senedi veya varlık satış devir işlemleri yapıldı. Bu kuruluşlardan 268’inde kamu payı kalmadı. 1986 yılından AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılına kadar 16 yıllık dönemde 8.2 milayrılmıştı. Özellikle ekonomi ve maliye, konuyla ilgili uzmanlık alanından gelen deneyimli bakanların sorumluluğu ve denetimindeydi. faizin yükselmesini etkileyen onlarca faktör olduğu gibi. Ama Erdoğan bu ideolojik “faiz” saplantısından kurtulamadı. Siyasal liderler, özellikle ekonomik alanda konuşurlarken çok dikkat etmek zorundadırlar. Ekonomi alanı hassastır. Hele bizim gibi rak, olumsuzlukları tek tek sıralayarak sağlanmaz. İkinci unsur da şudur: Seçmene hangi iktidarı istediğini söyletmek! Seçmen bu iklime geldiğinde bunu o kadar güzel söyler ki... Tarihimizde çok örneği vardır. yar dolarlık özelleştirme yapılırken, 2002’den günümüze 18 yılda, 70 milyar doları aşan satış gerçekleştirildi. resmi ilan kısıtlamasını kınıyoruz. Parçalayarak sattılar AKP, iktidara gelir gelmez ilk önce ‘fabrika kuran fabrikaları’ elden çıkardı. 2003 yılında iki kamu şirketi, Ortadoğu ve Balkanlar’ın en büyük tezgâh üreticisi TAKSAN ile sanayi tesisi üretimi yapan GERKONSAN satıldı. AyBasın özgürlüğünü yok sayan kararı nıyılTürkiyeDenizcilikİşletmeleri’neaitlimanlar, SEKA’nın kâğıt fabrikaları, özellikle ellerinde tuttukları kamu arazileri de satılarak sıfırlandı. Büyük kamu işletmelerini parçalayarak elden çıkardılar. Türk Telekom, Tekel, Eti Baprotesto ediyoruz. kır, Eti Krom, Eti Gümüş, şeker fabrikaları ve Sümerbank bu politikanın sonucunda satıldı. Üreten kamu iktisadi kuruluşları elden çıkarılıyordu. Bu satışlardan elde edilen gelirin bir kısmı ile dış borç ödenirken asıl olarak yandaş şirketler ve müteahhitler güçlenHaber alma özgürlüğümüz için dirildi. Bununla da yetinilmedi, yabancı şirketler finanstan enerjiye, sağlıktan eğitime ve gıdaya kadar birçok sektörde ağırlık ve etkisini artırdı. Bankacılık sektörünün yüzde 50’den fazlası, sigortacılık sektörünün yüzde 70’ten fazlası yabancıların denetimine geçti. Yabancı payı, C’in ilaç sektöründe yüzde 70, akaryakıt dağıtımında yüzde 70, doğalgaz ve elektrik dağıtımında sıfırdan yüzde 20 düzeyine çıktı. Varlık fonu AKP döneminde 125 büyük özelleştirme yapıldı. Diğer küçük özelleştirmelerle birlikte toplam 70 milyar dolara yakın gelir elde edildi. 80 yılda elde edilen Cumhuriyet eserleri 10 yılda satılarak açıklar kapatılmaya çalışıldı ama buna rağmen Türkiye’nin iki yakası bir araya gelmedi. Geçen 10 yılda 170 milyar doları aşan bütçe açığı verildi. Yükseliş ve düşüş Nasıl yerçekimi kuralına göre cisimler bırakıldığında yere düşüyorsa, siyasal sistemde iktidara gelen parti de bir süre sonra yıpranıp grafik eğrisinde başını aşağıya doğru sarkıtmak zorunda kalmaktadır. Cumhurbaşkanlığı sisteminin kabul edilmesiyle başladı Türkiye’de Süleyman Demirel, Turgut Özal dahil bütün sağcı iktidarlar Başkanlık Sistemi’ni kurmak istediler. Bu isteği AKP gerçekleştirdi. Ancak kurulan sistem, dünyada bir örneği olmayan, hukuk devleti ve demokrasi ilkelerine aykırı, kuvvetler ayrılığı kuralını tahrip eden bir sistemdi. Açıkçası “ucube” bir modeldi ve seçilen kim olursa olsun, onu “tek adamlığa”, “otoriterliğe” yöneltecek unsurları olan bir sistemdi. Parlamenter demokratik sistemde siyasal ülkelerde çok kırılgandır. Politikacı bilgiçlik taslarken, ülke ekonomisine zarar vermekten kaçınmak zorundadır. Konu, tespit ettiğimiz kadarıyla ilk kez yurtdışında, Erdoğan’ın 15 Mayıs 2018’de Londra ziyareti sırasında Bloomberg International’a verdiği bir söyleşide ortaya çıktı. Orada, “Sebep netice ilişkisine baktığımız zaman; faiz sebep, enflasyon neticedir” dedi. O gün 4.33 olan dolar ertesi gün 4.41 ve mayıs ayında 4.47’ye yükseldi. Bu söylem o derece ileriye gitti ki, 2015 tarihinden bugüne Merkez Bankası beş yıldır, siyasal iktidarın gündeminden düşmüyor. Örneğin, 17 Mart 2015 tarihinde Erdoğan, “Faiz işsizliğe neden oluyor” diyerek Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’ya yüklendi. Sonunda Merkez Bankası başkanı değiştirildi ve 2016 yılında Başçı yerine göreve Murat Çetinkaya getirildi. Çetinkaya, üç yıl kadar dayanabildi. Yine faiz tartışması ve uygulamaları nedeniyle görevden alındı ve yerine 2019’da yardımcısı Murat Uysal getirildi. Murat Uysal’ın görev süresi çok kısa sürdü ve 7 Kasım 2020’de Murat Uysal da görevinden alındı. Yerine Naci Ağbal getirildi. Merkez bankaları, Avrupa’nın demokratik ülkelerinde bağımsız kuruluşlardır. Siyasal iktidarlar, fiyat istikrarını sağlayan bu kuruluşların başkanlarını değiştirmezler. Bugünkü yazımızda, genel olarak AKP’nin ekoAli Babacan dün Yeniçağ gazetesine şöyle demiş: “Eskiden Demirel’e, ‘Kurtar bizi baba’ diyorlardı, şimdi ‘Kurtar bizi Babacan’ diyorlar...” İYİ Parti ise “Millet bizi çağırıyor” sloganını yerleştirmeye çalışıyor. CHP de 25 Temmuz’daki 37. olağan kurultayını, “Hedef iktidar” sloganıyla başlattı. Mesele, partilerin iktidar istemlerini dile getirmesi değil, halkın o sloganı kendine mal etmesi. Demirel, seçim sahasında kendisini iktidara çağıran meydanları görünce gazetecilere döner, şöyle derdi: “Halkın ağzına laf vereceksin!” VEFAT (E.) P. Yb. (1965244), Cumhuriyet Halk Partisi üyesi BAHRI GÖKMEN’I yitirdik. 26 Kasım 2020 günü Bornova, Tarihe geçecek Bununla da yetinilmedi, Samsun ve Bandırma limanları, Tekel’in Çamaltı ve Ayvalık tuzlaları ile birçok elektrik dağıtım kuruluşları satıldı. Özetle bir yandan dünyadaki genel politik yanındayız. yaşamın unsurları göreceli olarak alanlara ayrılmıştı. Özellikle ekonomi ve maliye, konuyla ilgili uzmanlık alanından gelen deneyimli bakanların sorumluluğu ve denetimindeydi. nomi politikaları ve faizenflasyon konularına değindik. Yarın, Merkez Bankası politika faizinin yükseliş ve indirilişinin ekonomiye etkileri tablolar verilerek incelenecektir. 21 Ocak 2017 tarihinde yapılan anayasa değişikliği ile kabul edilen “CumhurbaşkanlıDEVAM EDECEK Hacılarkırı Mezarlığı’na gömülecektir. Acımız büyük. Suzan, Işık, Özgür Gökmen Not: Cenaze töreni düzenlenmeyecektir. Sevenlerinin Türk Eğitim Vakfı’na (TEV) bağış yapmaları rica olunur. KUMPAS DAVALARLA ÖZGÜRLÜKLERI GASP EDILEN TÜRK ASKERLERI ADINA KUMPASDER
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle