02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 9 ARALIK 2020 ÇARŞAMBA HABER teji, yönetme krizlerinin çözümüne değil, derinleşmesine işaret eder. İki mesele Kamulaştırma Bu noktada iki başat mesele karşımıza çıkmaktadır. İlki, ve yeniden otoriter iktidarların kurmaya çalıştıklaplanlama zamanı rı baskıcı rejime milliyetçi bir kılıf yaratmalarına, buna daTimothy Snyder’in tarihçi Tony Judt ile gerçekleştirdiği söyleşiler çok yararlı. Nurettin Elhüseyni tarafından çevrilen ve YKY tarafından Yirminci Yüzyıl Üzerine Düşünceler başlığıyla yayımlanan kitabın bir yerinde Judt şöyle diyor: “Faşizm, dönemin demokratik solunun kendine özgü bir zayıflığından yararlanarak gelişti: Sosyal demokratların bir ekonomi politikası yoktu.” Bilinen bir tez; ilave olarak, sosyal demokrasinin faşizmin tarihsel yükselişini hafife almasında, enerjisini kendisini sosyalist soldan ayrıştırmaya harcamasında aranabilir hatalar. Hatta bizdeki demokratik solun, en azından 70’lerin sonunda Bülent Ecevit siyasetinin inişe geçmesinde bu faktörlerin daha belirleyici olduğunu söylemek mümkün. Yoksa Ecevit öncülüğünde halkçı solun o dönem için halk sektörüyle, üretim kooperatifleriyle, yoldan ve kamu hizmetlerinden mahrum bırakılmış köylüye dönük ulaşım projeleriyle (KUP), bağımsız sanayiyi geliştirmeyi hedefleyen planlama anlayışıyla bir ekonomi politikasının olmadığını kim söyleyebilir? Dönemin tüm olumsuz koşulları yanında bir neden de bu ekonomi politikasına karşı duran ve faşizmden medet uman geniş cepheye aynı genişlikte karşı koyacak kararlı bir hegemonya stratejisinden, uygulatıcı iradeden yoksunluktur. Programsızlık değil. Oysa çok partili yaşamda Türkiye sağının kendisini önce “merkez”de göstermiş her siyasetinin genel özelliğidir: Başta liberal, demokrat, adaletyalı bir cephe stratejisi izlemelerine karşı, demokratik muhalefetin en geniş ittifak zeminini yaratmak gerekir. Bu açıdan CHP’nin, siyasal yelpazenin farklı alanlarındaki partilerle bu temelde kurduğu geniş ittifak önemli bir kazanım. Belediye seçimlerinde de sınanan bu stratejinin başarılı olabildiği görüldü. İktidarın denge merkezi kaydı. Baskıcı düzen karşısında demokratik bir anayasal sistem arayan tüm siyasal aktörlerin bu dar programda bir araya getirilmesi, birliğin dağıtılmadan genişletilmesi bu nedenle önemli. İkinci mesele ise bizi yine Judt’un saptamasına getiriyor. Demokratik solun bir ekonomi politikası olmalı ve bu, kendisinin, siyasal ittifaklarının daha ilerisinde bir yerden çizgiyi çekmesine olanak sağlamalı. Uzun süredir ana muhalefetin temel eksiği burada. İktidarın ekonomi politikası duvara tosladı; Covid’le birlikte halk sağlığını tehdit eder hale geldi. Yoksulluk, işsizlik, geçim dertleri aldı başını gitti. “Önce iyiydiler, sonra bozdular”dan öte bir perspektif gerek. Tam da burada, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Meclis’teki bütçe görüşmelerinde açık açık kamulaştırmadan bahsetmesi, Ankara başta olmak üzere büyükşehir belediyelerinin, kamu kaynaklarını, yani halkın yarattığı ve halka hizmet olarak dönmesi gereken değerleri bu iktidarın nasıl ve kimler için kullandığını açıktan gündeme taşımaya başlamaları yeni bir aşama olarak görülmeli, desteklenmelidir. Kamu kaynaklarının nasıl kullanılması gerektiği tarten yana görünür; koşullar olu tışması ilerici bir tartışmadır; şunca otoriterleşir, itirazlar ço her sosyal kesimin kendi taleğalınca da bunları “gayri milbiyle varlığını hissettirebileceli”, “iç düşman”, “hukukun dışı ği, iktidar ve ortaklarının ise na çıkılarak mücadele edilme yanıt üretemeyecekleri bir zesi gerekenler” olarak göstermek mindir. Madencilerin ücret, kaiçin başlarlar milliyetçiliğe sarıl dınların yaşam, köylülerin topmaya. Demokrat Parti’nin son rakları, doğaları için yürüttükyıllara doğru Vatan Cepheleri, aşağıdan gelişen toplumsi kurması, Adalet Partisi’nin sal ekonomi ve ekoloji mücaderadikal sağ ile birlikte Milli leleri, yukarıdan bu yeni kamuyetçi Cephe siyasetine yönel sal perspektifle çelişmez, bümesi, yine AKP’nin, başta her tünleşir. türlü eleştiriyi yaptığı MHP ile Burada kalmamalı. Şimdi kabugün benzer bir stratejiyle muyu, kamulaştırmayı ve yeni“Cumhur İttifakı” oluşturması, den planlamayı gündeme getirbu açıdan tarihsel bir devam mek (çok kıymetli Bilsay Kuruç lılık arz eder. Türk sağı, krizle Hocamızın kulakları çınlasın), rini milliyetçi cephe stratejisiyle eleştirilenin yerine somut bir çözmeye yazgılıdır. Ve bu stra model yerleştirmek gerek. Yolsuzlukları açıklayan Yavaş’a ‘Yola gel’ diye seslendi Gökçek’ten tehdit Görevden el çektirilen eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, belediyedeki yolsuzlukları açıklayan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ı, “Ya kendiliğinden yola geleceksin ya da yola getirileceksin” sözleriyle tehdit etti. ABB Başkanı Yavaş, önceki gün, Melih Gökçek döneminde belediyenin uğradığı zararları tek tek anlatmış, “Bizim elimizde 3 katrilyonluk yolsuzluk dosyası var ve savcılığa verdik” demişti. Gökçek, Yavaş’ın açıklamalarının ardından sosyal medyada Yavaş’ı tehdit etti. Gökçek, “Bak Mansur, başkanlık makamında oturup despotluk yapmaya çalışıyorsun. AK Partililer aslan terbiyecisidir, değil ki senin gibi birini terbiye etmesinler... Ya kendiliğinden o mecliste yola geleceksin ya da yola getirileceksin” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet IĞNELI FIRÇA ZAFER TEMOÇIN ARSLAN: MILLI IRADEYE MÜDAHALE KARARLARI VERIYOR AKP, AYM’yi hedef aldı AKP Tokat Milletvekili Mustafa Arslan, TBMM Genel Kurulu’ndaki bütçe görüşmelerinde Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarını hedef alarak “Anayasa mahkemeleri dünyanın birçok ülkesinde değişik isimler altında demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü gibi evrensel değerler temelinde görev yaparken geçmiş yıllarda, maalesef, ülkemizde milli iradeye müdahale niteliğinde kararlar vermiştir” dedi. Arslan, “367 kararı, 411 oyla kabul edilen başörtüsü düzenlemesinin iptal kararı, hafızalardan silinmemiştir. Verilen bu kabil kararlar Türkiye’nin derin, sosyal ve ekonomik krizlere girmesine sebep olmuştur. AYM’yi tartışmaların odağı haline getirmiştir” ifadelerini paylaştı. Mahkemeyi hedef alan Arslan, “AYM’ye verilen yetki, yüksek mahkemeler dahil mahkeme kararlarına yönelik bir denetim mekanizması değildir. AYM’nin kendisini süper temyiz mahkemesinin yerine koyarak yerindelik denetimi yapması, anayasa ve yasalarla çizilen sınırların dışına çıkması kabul edilemez” diye konuştu. AKP İstanbul Milletvekili Tü‘KÖROĞLU’NUN ÖLÜMÜ INCELENIYOR’ Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Genel Kurul’da milletvekillerinin sorularını yanıtladı. Devlet Tiyatroları dekoratörü Ali Cem Köroğlu’nun koronavirüs nedeniyle ölümüne ilişkin konuşan Ersoy, “Bir ihmal varsa gereğini yaparım. Konuyla ilgili müfettiş göndererek inceletme başlattım. Sonuçlarını en kısa sürede paylaşacağım” dedi. Müzik sektörüne yardım Ersoy ayrıca,“Pandemi döneminde geliri olmayan, desteğe ihtiyacı olan müzisyen, müzik emekçileri, yorumcu ve eser sahiplerini kapsayan bir projeyi 11 Aralık’ta ilan edeceğiz” açıklamasını yaptı. Ankara Sanat Tiyatrosu’nun kapanmasına ilişkin konuşan Ersoy, “Özel tiyatrolarla ilgili bir çalışma grubu oluşturduk. Bu seneki yardım alan tiyatrolar arasında AST de yer aldı ve biz ödemesini yaptık. Haberler çıkınca ‘Araştırın’ dedim. Mal sahibi şu an dönüş yapmadı, herhalde başka bir hedefi var. Sürecin takipçisi olacağız” dedi. lay Kaynarca ise internet yayın İYİ Parti İstanbul Milletvesektörünün Radyo ve Televiz kili Yavuz Ağıralioğlu ise şunyon Üst Kurulu’na (RTÜK) be ları kaydetti: “Kültür Bakanlıyan ettikleri brüt ticari iletişim ğı aslında eskiden imparatorgelirlerinin 3 milyar 355 milyon luk olmuş, müesses bir nazim olduğunu söyledi. kurmuş bir milletin bugün niçin bunları yapamadığının da ‘RTÜK yardım alıyor’ hesabını vermek zorunda olan Kaynarca, “Üst kurulun yayın bakanlıktır. Türk kültürünlisans ücretleri, frekans kullanı de bir savrulma varsa bunları mı gibi birçok geliri var ama biz da mukayese etmek mesuliyedüzenlemelerle bu oranlarda in ti altında olan bir bakanlığa fadirim yaptığımız için önceki dö ize verdiğinizin 30’da 1’ini venemlerde artan gelir fazlasını riyorsunuz. 6 milyarlık bir bütgenel bütçeye aktaran RTÜK, bu çeye 180 milyar faiz mukabeledönemden itibaren artık Hazine sinde bulunuyoruz.” yardımı alıyor” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet İSTANBUL İL BAŞKANLIĞI HDP dinleme cihazı buldu Oluç CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Dinleniyoruz” açıklamasının ardından HDP İstanbul İl Başkanlığı, Tarlabaşı’ndaki il binasında yaptırdıkları aramada “böcek” bulunduğunu açıkladı. Konuya ilişkin HDP İstanbul Başkanlığı’nda düzenlenen basın toplantısında konuşan HDP Grup Başkan Vekili Saruhan Oluç, “Arkadaşlarımızın yaptığı çalışma sonucunda il binasının çeşitli odalarında dinleme cihazlarının bulunduğu tespit edildi. Bulunan suç aletleri priz arkalarında, lambalarda ve üçlü prizde bulundu. Çok ciddi bir teknik çalışma ile yerleştirilmesi gereken bu suç aletleri nasıl yerleştirildi? Bu sorunun bizim açımızdan bir cevabı var. İl binalarımıza hukuksuz bir şekilde baskınlar yapılıyor. Emniyet güçleri yanlarında il yöneticilerimiz, muhtar, avukatlar olmadan il binalarımıza giriyor ve bu suç aletlerini yerleştiriyorlar” dedi. ‘Paralel yapı yöntemi’ Oluç, “Paralel yapının yöntemlerini uygulayan bir iktidarla karşı karşıyayız. İktidarınızın güvenliği ve bekası için bunları yapıyorsunuz. Peki, bunu hangi mahkeme kararı ile yapıyorsunuz” diye konuştu. Oluç, olayla ilgili olarak suç duyurusunda bulunacaklarını söyledi. l İç Politika GEREKÇE AÇIKLANMADI HDP’li yönetici gözaltına alındı HDP Mersin il yöneticisi Ali Bilen, önceki gün gözaltına alındı. Ali Bilen’in Kahramanmaraş Cumhuriyet Savcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında gözaltına alındığı öğrenildi. Mersin İl Emniyet Müdürlüğü’ne götürülen Bilen’in gözaltı gerekçesi ise açıklanmadı. l İç Politika Birleşik Kamu İş’ten dayanışma ziyareti DAYANIŞMA Basın İlan Kurumu’nun belgeli haberleri nedeniyle Cumhuriyet Gazetesi’ne uyguladığı resmi ilan kısıtlamasını kınıyoruz. KURTULUŞ ARI Birleşik Kamu İşgörenleri Sendikaları Konfederasyonu (Birleşik Kamu İş) yöneticileri gazetemize dayanışma ziyaretinde bulundu. Gazetemizin Şişli merkez binasında, genel yayın yönetmenimiz Aykut Küçükkaya ile biraya gelen Birleşik Kamu İş Başkanı Mehmet Balık ve konfederasyonun çeşitli temsilci ve şube yöneticileri Cumhuriyet’e verilen ilan kısıtlama cezalarını kınadı. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un şikayetleri sonucu Basın İlan Kurumu’nca verilen ilan kesme cezalarıyla Cumhuriyet’in baskı altına alınmaya çalışıldığını ancak, Cumhuriyet’in bu zorluğun da üstesinden geleceğini belirten Balık, emekçilerin gazetinin yanında olacağını vurguladı. Hasan Boran, Hakan Uzun, Veli Fırat Şimşet, Ufuk Özdemir, Sevinç Sevinç, Alkoç Turan Başgönül, Mehmet Yeşildağ, Kadir Toruş ve Yusuf Kenan Duman, Cumhuriyet gazetesinin yanında olduklarını ifade etti. Basın özgürlüğünü yok sayan kararı protesto ediyoruz. Haber alma özgürlüğümüz için C’in yanındayız. İSTANBUL TIP FAKÜLTESİ 1979 MEZUNLARI DAYANIŞMA Basın İlan Kurumu’nun belgel haberler neden yle Cumhur yet Gazetes ’ne uyguladığı resm lan kısıtlamasını kınıyoruz. Basın özgürlüğünü yok sayan kararı protesto ed yoruz. Haber alma özgürlüğümüz ç n C’ n yanındayız. TED ANKARA KOLEJİ 1965 MEZUNU 6G FEN SINIFI DAYANIŞMA Basın İlan Kurumu’nun belgel haberler neden yle Cumhur yet Gazetes ’ne uyguladığı resm lan kısıtlamasını kınıyoruz. Basın özgürlüğünü yok sayan kararı protesto ed yoruz. Haber alma özgürlüğümüz ç n C’ n yanındayız. DİNÇ YAZICIOĞLU ORMAN YÜKSEK MÜHENDİSİ Cumhuriyet Okuru
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle