02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER 5 9 ARALIK 2020 ÇARŞAMBA Belediye, tabela işini bina yapımı ile benzer kabul etti, ihaleyi AKP’li aday adayının kardeşine verdi Beykoz’da ihale skandalı AKP’li Beykoz Belediyesi’nin “tabela yapım işi” ihalesini AKP’den Beykoz Belediyesi başkan aday adayı avukat Kemal Kaya’nın kardeşi Kamil Savaş Kaya’nın aldığı ortaya çıktı. Sadece inşaat işleri yapan Kamil Savaş Kaya’nın tabela yapım ihalesini alabilmesi “bina yapımı ile tabela yapım işini” benzer kabul etHAZAL OCAK mesiyle sağlandı. Kamil Savaş Kaya’nın işyeri adresi olarak gösterdiği yer ise Kemal Kaya’nın ikamet yeri olarak gösterilen adres çıktı. Kayıtlara göre iki kardeş başka bir şirkette de ortak. Kemal Kaya’nın AKP Genel Başkan Vekili Prof. Dr. Numan Kurtulmuş yakın dostluğu olduğu belirtiliyor. Beykoz Belediyesi’nin CHP’li meclis üyesi Cemal Sataloğlu, “İşin yüklenicisi tarafından üçüncü bir firmaya yaptırılacağının açıkça görülmesine rağmen idare yüksek bir maliyete neden katlanmıştır” diye sordu. Beykoz Belediyesi, 18 Mayıs’ta 2020 yılı park ve bahçeler müdürlüğü ihtiyaçlarında kullanılmak üzere tabela yapım işi ihalesini 386 bin 425 TL yaklaşık maliyet hesabıyla açtı. İhaleyi 304 bin 200 lira bedelle Kamil Savaş Kaya aldı ve 15 Haziran’da sözleşmeyi imzaladı. Kayıtlara göre Kaya’nın ihale kapsamında işyeri olarak verdiği adreste bir villa görünüyor ve kardeşi Kemal Kaya’nın ikameti de bu adreste bulunuyor. ‘İhale bedeli nasıl hesaplandı?’ Konuyu ilçe belediyesi meclis gündemine verdiği soru önergesiyle taşıyan CHP’li meclis üyesi Cemal Sataloğlu, ihalenin idari şartnamesinde ihalede benzer iş olarak kabul edilen işlerden birinin bina işleri olduğuna dikkat çekerek “Söz konusu ihalenin yapım işinin konusu ise tabela yapım işidir. İhale işlerinin tabela yapım işi ile ne tür bir benzerliği vardır? Hazırlanan idari şartnamede benzer iş olarak sadece işin tanımına uygun işler neden gösterilmemiştir? Yüklenici firmanın, iş merkezi olarak görülen adresin ikamet alanı olarak gösterildiği halde ve ayrıca ana faaliyet konusuna uymayan ihale konusu işin yüklenicisi tarafından üçüncü bir firmaya yaptırılacağının açıkça görülmesine rağmen idare yüksek bir maliyete neden katlanmıştır? İhale konusu iş için toplamda 150 adet tabela piyasada daha az maliyetle yaptırılacağı halde idare, ihale bedelinin yüksek çıkmasına neden olan yaklaşık maliyet nasıl hesaplanmıştır” diye sordu. CHP lideri Kılıçdaroğlu, yerel yönetimin İzmir depremi sonrası çalışmalarını değerlendirdi: Belediyelerimiz tarih yazdı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 30 Ekim depreminin ardından inceleme ve temaslarda bulunmak üzere İzmir’e geldi. Kılıçdaroğlu, öncelikle İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, depremden etkilenen Bayraklı ilçesinin belediye başkanı Serdar Sandal, Bornova ilçesinin belediye başkanı Mustafa İduğ ve Seferihisar ilçesinin belediye başkanı İsmail Yetişkin ile bir araya gelerek depremin ardından yerel yönetimlerin yürüttüğü çalışmalarla ilgili bilgi aldı. Toplantının ardından açıklama yapan Kılıçdaroğlu, İzmir depreminin Türkiye’nin ortak acısı haline geldiğini belirterek, şunları söyledi: “Acıların sarılması, acıların sonlandırılması için belediye başkanlarımız gerçekten seferber oldular, ellerinden gelen bütün çabayı gösterdiler. Şu açık ve nettir: İzmir Büyükşehir Belediyemiz ve belediye başkanlarımız burada bir tarih yazmışlardır. Hiç kimsenin en ufak ihtiyacı göz ardı edilmemiştir. Ayakkabısından tutun buzdolabına, çamaşır makinesine, televizyondan tutun kadar elektrik süpürgesine kadar bütün ihtiyaçlar belediyelerimiz tarafından karşılanmıştır. Yiyecek, içecek, giyim ihtiyacı karşılanmıştır. Ben bütün medya organlarının huzurunda belediye başkanlarımıza bu çabaları dolayısıyla teşekkür ediyorum. Bundan sonraki süreçte kentsel dönüşüm konusunda da merkezi hükümet engel çıkarmadığı sürece her türlü sorunu kısa sürede çözecekler.” Kılıçdaroğlu, daha sonra Bayraklı Belediyesi Meclis Salonu’nda apartman görevlileriyle bir araya geldi. Kılıçdaroğlu, yaptığı konuşmada, “Bizim belediyelerimiz hizmet götürüyor, iktidar bizim belediyeler hizmet vermesin diye engelliyor. Bunu yapanlarda akıl mı var? İntikamla hareket ediyorlar” dedi. l İZMİR /Cumhuriyet ANTALYA BELEDİYESİ İyileşen Böcek görevine başladı Koronavirüs tedavisi sonrası akciğerlerinde oluşan hasar nedeniyle 64 gün yoğun bakımda kalan ve 108 günlük tedavisinin ardından taburcu edilen Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı CHP’li Muhittin Böcek dün görevine başladı. Önceki akşam yerel bir kanalın canlı yayınına bağlanan Böcek, “Salıdan itibaren tüm yurttaşlarımızın hizmetindeyim” dedi ve mücadelesinde yanında olan sağlık çalışanlarına teşekkür etti. l İç Politika İNCE, PORTAKAL’A KONUŞTU ‘Kararı, Millet İttifakı verecek’ CHP lideri Kılıçdaroğlu ve eşi Selvi Kılıçdaroğlu, depremden 65 saat sonra enkaz altından kurtarılan Elif Bebek ve 91 saat sonra kurtarılan Ayda Bebek ile ailelerini ziyaret etti. CHP’DE KILIÇDAROĞLU’NUN TBMM’DEKİ KONUŞMASI YORUMLANDI: Adaylık çıkışı iktidar hedefine vurgu MAHMUT LICALI CHP’de, genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun önceki gün TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı bütçe konuşmasında, AKP’lilerin sataşması üzerine “Aday olup olmayacağımı size kim söyledi” çıkışının anlık gelişen bir yanıt olduğu değerlendirmeleri yapılırken parti içinde bu çıkışın “bilinçli yapıldığı” yorumları da dile getirildi. Parti kaynakları, Kılıçdaroğlu’nun söz konusu çıkışıyla, hem parti içine hem ittifak içine hem de kamuoyuna, “Cumhurbaşkanı aday olmayacak” algısının geçerli olmadığını gösterdiğini ifade etti. Kaynaklar, Kılıçdaroğlu’nun bu çıkışıyla kamuoyuna “Umutsuz olmayın” mesajı da verdiğine dikkat çekti. Kılıçdaroğlu’nun ittifakı bir arada tutabilme gücüne vurgu yapan parti kaynakları, “Aday olmak Kılıçdaroğlu’nun en doğal hakkıdır, buna kimse karşı çıkmaz. Ancak o kendi siyasal ikbalini değil, ülke için en doğrusuna zamanı geldiğinde hem parti içi kurulları hem de ittifak içi iletişim mekanizmalarını çalıştırarak karar verecektir” ifadelerini kullandı. l ANKARA CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı adaylığı yorumlarına ilişkin “Kararı verecek olan Millet İttifakı’nın iradesidir” dedi. Kılıçdaroğlu’nun Meclis’teki bütçe görüşmeleri sırasındaki konuşması, Cumhurbaşkanı adayı olacağı yönünde yorumlanmıştı. Adaylık iddialarına ilişkin Olay TV’ye konuşan Kılıçdaroğlu, “Benim adaylığıma benim karar vermem kadar yanlış bir şey olamaz. Biz bir ittifak oluşturduk, adı Millet İttifakı. Bu ittifakın hedefi güçlendirilmiş parlamenter sistem. İlkelerden yola çıkarız, meseleleri kişiye indirgemek yanlıştır. Olay cumhurbaşkanı değil, Türkiye olayıdır. Kararı verecek olan Millet İttifakı’nın iradesidir. Vakti gelince oturup konuşacağız, güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş nasıl olacak, ne kadar sürecek, bunlara karar vereceğiz. Olayın Kılıçdaroğlu aday olacak mı düzeyine indirgenmesi doğru da akılcı da değil” ifadelerini kullandı. Adaylık iddialarına AKP ve MHP’den gelen yorumlara dair ise Kılıçdaroğlu, bütçeye ilişkin konuşmasını anımsatarak, “Konuşmamdan son derece rahatsız oldular. O nedenle konuyu başka yerlere çekmeye çalışıyorlar” ifadelerini kullandı. l ANKARA/Cumhuriyet BORSA İSTANBUL’DAN ALDIĞI 18 BIN TL’LIK ‘HUZUR HAKKI’NA ILIŞKIN AÇIKLAMA Altun, hayır işleri için harcamış! Borsa İstanbul’dan 18 bin TL’lik “huzur hakkı” aldığı ortaya çıkan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, bu ücrete dokunmadığını öne sürerek “Hayra hasenata harcadım” dedi. CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Altun’un, Borsa İstanbul’dan aldığı maaşa zam yaptığını açıklamış ve “Fahrettin Altun, İletişim Başkanlığı’ndan maaş alıyor, Borsa İstanbul’dan maaş alıyor, Kırgızistan Türkiye Manas Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanlığı’ndan alıyor. Üçünün toplamından vergi çıkacak, onu da Borsa İstanbul ödeyecek. Fahrettin Bey’in evine bir de eşi hanımefendi üzerinden Marmara Üniversitesi’nden maaş, Türk Hava Yolları (THY) Yönetim Kurulu üyeliğinden maaş, TÜRGEV Fahrettin Altun Başkanlığı’ndan huzur hakkı varsa toplam 6 maaş, yoksa 5 maaş. Millet kırılıyor, bu kibirli Saray efradı kendi maaşına zam yapıyor” demişti. Sabah gazetesi yazarı Hilal Kaplan, Altun’un konuya ilişkin “İHL grubuna” yazdığı mesajı, sosyal medya hesabından paylaştı. Mesajda, “tek bir maaşı olduğunu” ileri süren Altun, şunları kaydetti: “2 yıldır Borsa İstanbul Yönetim Kurulu üyesi olarak aldığım huzur hakkının tek bir kuruşuna dokunmadım. Hayra hasenata harcadım. Bir de Manas Üniversitesi var. Bu güzide üniversitenin mütevelli heyet başkanlığını yapıyorum. Bu görev ücretli bir görev değil. Dolayısıyla bu görev karşılığında tek bir kuruş almadım. Eşim de sadece Marmara Üniversitesi’nden ücret alıyor. THY Yönetim Kurulu üyeliğinden herhangi bir ücret almıyor. Bu yalanlar kanımıza dokunsa da bizi kamçılıyor. Şahsıma ve aileme karşı yürütülen ahlaksız kampanyalara karşı yasal haklarımızı sonuna kadar kullandığımızı siz dostlarım bilin.” l ANKARA/Cumhuriyet Tehlikeli olan aşı değil insan Nobel Barış Ödülü veren ülkelerin silah ürettiği... Seçim kampanyalarını reklam şirketlerinin yürüttüğü... Reklam arası haber veren ve değerlerini artık baştan sona ekonomik kazanca sabitleyen medyanın seçmen iradesini şekillendirdiği bir dünyada; Şu anda sağımızda solumuzda ölüp giden milyonların gerçekten salgın yüzünden mi yoksa... Yanlış sağlık politikalarından mı... İnsanı hiçe sayan ekonomi öncelikli iradeler yüzünden mi... Hayvan eti tüketmeye devam etmekteki ısrardan mı... Sinsice hesaplanmış kasıtlı bir nüfus planlamasından mı öldüğünü... Hatta belki de öldürüldüğünü düşünebilecek kadar kuşkularla çevrilmiş bir karmaşanın ortasında hayatta kalmaya çalışıyoruz. Aşı korkusu Sağlık hizmetlerinin parayla, hem de fahiş fiyatlara satıldığı bu dünyada; Aşı tartışmaları almış başını gitmişken... Aşı karşıtlarıyla aşı savunucuları birbirlerine girmişken... İktidarların sağlık politikalarına hiç güvenilmezken... Bir avuç insan insanlara aşı aracılığıyla çip yerleştirileceğinden adı kadar eminken... Çoğunluk da “Sizde çip yerleştirilecek kadar önemli nasıl bir özellik var ki telaşlandınız? Hem zaten o çip size sosyal medyayla çoktan yerleştirildi” diyerek onları küçümserken... Aşı ile kafa karışıklıklarının, paranoyaların ve komplo teorilerinin alıp başını gitmesi doğaldır. Çünkü, kurduğumuz sistemden kendi aklımıza ve vicdanımıza kadar her şey bizi gerçeğin görünenden farklı niyetler içerebileceğine ikna edebilecek kadar kötü sicillidir. Üniversitelerde ders olarak okutulan ve ilmi yapılan pazarlamacılık, reklamcılık, halkla ilişkiler gibi kürsülerde öğretilen, insan psikolojisindeki zaafları ve ihtiyaçları şuursuz bir tüketime yönlendirme yöntemlerinin etik dışı olup olmadığını sorgulamadan onları faydacı bir ahlakla kabullenmemiz... Görev tanımı habercilik olan medyanın iş dünyasına ve o dünyayla sıkı bağları olan siyasete hizmet eden bir uşak haline gelmesini doğal karşılarken kendimizi nasıl bir tehlikeye attığımızı fark etmememiz; Özgürlüğün sadece tüketim özgürlüğüyle tarif edilmesine hiç itiraz edilmeyen bir dünyada bize birey değil tüketici olmayı emreden ahlaktan hiç şüphelenmememiz; Sanal sisteme bizi bizden önce ekonomi dünyasına tarif etme yetkisi veriyor. İşaretli kutucuklar Politik görüşlerimizden hassasiyetlerimize, haz odaklarımızdan şiddete tolerans sınırımıza, gerçek ihtiyaçlarımızdan hırslarımızın ihtiyaçlarına, canımızın kıymetinden korkularımıza, neşemizden acımıza tüm duygularımız o sistemde tespit ediliyor. Üstelik bu bir devlet sırrı da değil. Biz sanal ortamda girdiğimiz sayısız sitede sadece ve sadece bir kutucuğu farkında olarak ya olmayarak işaretlediğimiz için; Hangi partiye oy vereceğimizi... Siyasi vaatlerin hangisine aldanacağımızı, hangisini yutmayacağımızı... Neyle korkutulup neyle yatıştırılacağımızı bilen ve hem dünya hem de ülke siyasetini yeri geldiğinde ona göre yönlendiren global aklın rehberliğinde yiyor, içiyor, seviyor, sevişiyor, eğleniyor, eğlendiriyor, tüketiyor ve tükeniyoruz. Ve bunlar olurken algoritma nedir, nasıl oluşur ve neye yarar hepimiz gayet iyi biliyoruz. Buna rağmen, kendi aklımızla ve gerçek ihtiyaçlarımızla kurduğumuz bağları koparan ve yerine bambaşka bağlar oluşturan bu düzende, tehlikeli olanın salgın ya da aşı değil bizzat insanın kendisi olduğunu hâlâ kabullenmiyoruz. Komplo teorilerine kulak vermek çoğu kez aptalca ve hatta tehlikelidir. Ama insanlığın kendisini sınırsız komplo teorisi üretilebilen bir sisteme mahkum etmesi her zaman aptalca ve çok tehlikelidir. ‘Parti kuracağım’ ‘Memleket Hareketi’ adı altında Türkiye’yi dolaşan Muharrem İnce, gazeteci Fatih Portakal’ın YouTube kanalına konuk oldu. İnce, “Parti kuracağız. CHP’de demokrasi kalmamıştır artık. Onun için bunlara meydan okuyacağım. Hemen hemen isim belli. Tek başımıza 50+1 alacağız. CHP’den görüştüğüm isimler var” dedi. CHP ile ittifak yapabileceklerini de söyleyen İnce, “Cumhur İttifakı’nda olmayacağım kesin” diye konuştu. l İç Politika GELECEK PARTİSİ YÖNETİCİSİ Üstün’ün evine kurşun Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve eski AKP Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün’ün Sakarya’daki evi dün öğle saatlerinde kurşunlandı. Evin camları kurşunlarla kırılırken saldırgan gözaltına alındı. Silahlı saldırıda Üstün’e ait evin camları kırılırken Üstün ve ailesinin saldırı sırasında Ankara’da olduğu öğrenildi. Saldırıyı yapan şahıs gözaltına alındı. l İç Politika AKP’den ‘dinleme’ iddialarına yanıt ‘Belgeleri varsa savcılığa versinler’ AKP Sözcüsü Ömer Çelik, muhalefet liderlerinin telefonlarının dinlendiğine ilişkin iddialara, “İçişleri Bakanı tarafından bu iddialar çürütüldü. Ellerinde bilgi, belge, delil varsa savcılığa götürsünler” karşılığını verdi. AKP MKYK ve MYK toplantılarının ardından konuşan Çelik şunları söyledi: ‘Teşkilatlara ödeme yapılmıyor’ iddiası: Ödenmemiş bir il, ilçe binası kirasıyla ilgili bir durum, çalışanlarımızın maaşının ödenmemesi diye bir şey sözkonusu değildir. AKP’nin bir borcu yoktur. Yunanistan’a tepki: AB zirvesi öncesi 20 Ekim’den itibaren Yunanistan 11 navtex 12 nota ilan etti. Sivil gemimizin orada gaz araştırması yapması ise provokasyon olarak kabul ediliyor. Bu AB tarafından makul karşılanmamalıdır. CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı: CHP’de Cumhurbaşkanlığı adaylık meselesi ithalatihracat meselesine dönmüş. Her seferinde nereden aday bulabiliriz tartışmaları yapılıyor. Kılıçdaroğlu çok iddialı şeyler söyledi. Aday olacaksa bu tutarlılık anlamına gelir. Ama ithal aday olacaksa, bu da iddiasızlığının altının çizilmesi anlamına gelir. l ANKARA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle