16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR 13 3 KASIM 2020 SALI İyilik İçin Sanat Derneği, pandemi sürecini yakından takip etti Sanatçılar kaygılı İyilik İçin Sanat Derneği 2016 yılında kuruldu. Genç sanatçıların üretimlerine destek vermek isbi gelecek kaygısı idi. Sanatçıların eserlerinin satışı olamadığı için ertelenen sergiler ve projeteyen dernek, tamamı kadın olmak üzere 50 üye sayısına ulaştı. Koronavirüs salgını baş gösterene kadar ORHUN ATMIŞ ler de hem maddi hem de manevi yönden sanatçıları etkiledi. Bize gelen talepler ise şöyleyher hafta sanatçıları atölyelerinde di: Sanatçılar, bir avukat, bir dokziyaret eden dernek, 233 “Sanat Buluş tor ya da diğer sanat dallarında olan saması” düzenledi. Pandeminin ardından natçılar gibi bir tiyatrocu veya bir bestebu buluşmalar her çarşamba günü dijita ci gibi gözetilmeye ihtiyaç duyduklarıle taşındı ve sanatçılarla söyleşiler yapıl nı ifade etti. Bir diğer noktada ise beledidı. Tüm dünyada vaka ve ölüm sayıları yelerin, sanata alan tanıyan mekânların nın yükseldiği, tekrar karansanat alımı yapmaları ve sertina ve kapatmaların günde Sanatçıların gileme için kendilerine izin me geldiği bugünlerde derneğin yönetim kurulu başkanı eserlerinin verilmesi yönünde talepleri olduğunu gördük. Selin Bozkurt’la sanatçıların satışı olamadığı n “Sanat Buluşmaları” şimdi durumunu konuştuk. için ertelenen dijitale söyleşi olarak taşındı. n Salgın sanatçıları nasıl etkiledi? Her gün düzenli olasergiler ve projeler de hem İlgi nasıl, memnun musunuz? “Sanat Buluşmaları”na dijitalde devam etmemiz, sanatrak gerçekleştirdiğimiz Cer maddi hem de çılar ve sanat izleyicileri taraSohbetleri’nde de gördük ki manevi yönden fından ilgiyle karşılandı. Norbazı sanatçılar bu dönemi fırsat bilerek sanatlarına odaksanatçıları malde atölyelerini fiziksel ortamda ziyaret ettiğimiz sanatlanarak geçirirken, bazı saetkiledi. çıların yanı sıra dijital ortanatçıların ise kaygıya kapılıp ma taşına sanat buluşmalaüretim yapamadıklarını ifade ettiklerini rı ile sık sık bir araya gelme fırsatı bulagördük. Ancak günümüze baktığımızda madığımız Anadolu’daki sanatçıları da pek çok sanatçının yeni normale ayak tanıma fırsatı yakaladık. Pandeminin ilk uydurduğunu, üretimlerine başladıkla günlerinde 5060 izleyici ile başlayan bu rını ve dijital kanalları da daha fazla sa buluşmalar kısa bir süre sonra 300’e yahiplendiklerini görüyoruz. kın izleyiciye ulaştı. ‘Talepleri var...’ n Atölye Cer’de üretim sürüyor gördüğümüz kadarıyla, talep ve ilgi nasıl? n Plastik sanat alanında çalışmala Şubat ayında çalışmalarını başlattığırını yürüten sanatçılar ne gibi zorluk mız Atölye Cer, kısa sürede gördüğü yolarla karşılaştılar ve karşılaşıyorlar bu ğun ilgi sayesinde 17 sanatçının yer alsüreçte? dığı kapsamlı bir kolektif çalışmaya döGenel olarak karşılaşılan zorluklanüştü. Şu ana kadar Atölye Cer’de 54 tarı toparlayacak olursak; gelecek kaygı ne eser üretildi. Düzenlemeyi planladısı, üretim sıkıntısı, pandemi süresinin ğımız bir sergi ile de Atölye Cer sanatçıuzaması ile birlikte malzemeye ulaşma larını ve eserlerini sanat izleyicileri ile zorluğu... Ama bu duruma çok hazırbuluşturmaya başlayacağız. Şu ana kalıklı girenler, malzemeleri yeterli olan dar projede yer alan sanatçıları, ürettiklar ise herhangi bir sıkıntı yaşamadan leri eserlerini ve bugüne kadar uzanan eser üretimlerine devam ettiler. Yaşa hikâyelerini @atolyeceristanbul Intagnan zorlukların en önemlisi dediğim gi ram hesabı üzerinden izleyebilirsiniz. Derneğe gelen talepler dikkat çekici: Sanatçılar, bir avukat, bir doktor ya da diğer sanat dallarında olan sanatçılar gibi, bir tiyatrocu veya bir besteci gibi gözetilmeye ihtiyaç duyuyorlar. Selin Bozkurt ‘Teşvikler artmalı’ n Derneklere destek ne kadar önemli? İyilik İçin Sanat Derneği olarak Ege Yapı ile yapmış olduğumuz Atölye Cer projesinin diğer kurum ve sektörlere örnek olmasını diliyoruz. Türkiye’de halen sanata alan ayrılmasının, sanat izleyicisinin sanatla buluşmasının ne denli önemli olduğunu ve ihtiyaç teşkil ettiğini görüyoruz. Sanat alımına yapılacak teşvikler ile üretimin artması doğru orantılı olacağı için bu alanda da yine yurtdışındaki ülkelerin örnek alınabileceği düşüncesindeyiz. Sanata her ne düzeyde olursa olsun ilgi duyan ve yakın hisseden her bireyin, kurum ve kuruluşların derneğimizi desteklemelerinden mutluluk duyarız. Fatih Kurunaz ‘Bir Mahallenin Nesrin Ermiş Pavlis Hafızası’ Kentsel mekânlara ve yaşam kültürüne ilis¸kin yapılan görsel çalışmalar ve sözlü anlatılar, degˆis¸im ve dönüşümün çok hızlı yaşandığı günümüzde, kentlerin geçmişteki ve/veya bugünkü durumlarına dair kayıtlı olmayan, sadece o kente özgü olan bilginin üretilmesini, belgelenmesini sağlaması açısından önem taşıyor. Bu amaçla Sarı Denizaltı Sanat İnisiyatifi tarafından planlanan “Mahallenin Hafızası: Kale” sanat projesi, Bergama’da Kale Mahallesi’nde açıldı. Proje, İzmir’in Bergama ilçesindeki Pergamon Akropolü’nün eteklerinde, yüzlerce yıllık bir süreçte Rumların, Ermenilerin, Müslüman muhacirlerin, mübadillerin ve günümüzde sayıları giderek artan metropol kökenli yeni nesil göçmenlerin yaşadığı üç mahalleyi kapsayan halk arasındaki ismi “Kale Mahallesi” olarak geçen bölgeye odaklanıyor. Sarı Denizaltı Sanat İnisiyatifi’nden Günseli Baki ve Yücel Tunca’nın koordinatörlüğünde yürütülen projeye katılan sanatçılar şöyle: Arzu Ece Şahin, Ayfer Yıldız, Burcu Işık, Eren Sulamacı, Fatih Kurunaz, Nesrin Ermiş Pavlis, Pınar Boztepe Mutlu, Rabia Başa, Seda Tulun, Tuğba Yılmaz. Sergi 12 Kasım’a kadar Bergama’da; Konak, İzmir’deki K2 Güncel Sanat Merkezi’nde ise 18 Kasım 5 Aralık tarihleri arasında görülebilecek. ÇANKAYA BU AY SANAT DOLU Çankaya, kasım ayında da birçok etkinliği halkla buluşturmaya hazırlanıyor. l Piyanist Maxime Zecchini’nin Debussy ve Ravel Resitali, bu akşam Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde Çankayalılarla buluşacak. Pandemi nedeniyle 60 kişi ile sınırlandırılan ücretsiz etkinliğin katılım kaydı için sanatseverler kultur.ankara@ifturquie. org adresine başvuruda bulunabiliyor. l Çağdaş Sanatlar Merkezi, 4 Kasım’da ise karikatür günlerine ev sahipliği yapacak. Karikatür Atölyesi altında sanatçı Emre Yılmaz’ın hazırladığı “Karantina Karikatürleri” sergisi, 429 Kasım tarihleri arasında dev merkezde sanatseverleri ağırlayacak. l Çankaya Belediyesi, 10 Kasım haftasında ise çok anlamlı bir fotoğraf sergisini Başkentlilere sunmaya hazırlanıyor. Sanatçı İbrahim Demirel’in Atatürk’ün hayatta iken kullandığı, ünlü tren penceresi pozunu verdiği tren vagonunun eskimiş görüntülerinden elde ettiği, soyut kompozisyonlardan oluşan fotoğraf sergisi 1029 Kasım tarihleri arasında Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi Andrey Gennadiyeviç Karlov Sergi Salonu’nda sanatseverlerle buluşacak. Nasıl Derler Bilirsin soruyor... Alternatif müzik grubu Nasıl Derler Bilirsin, üretimlerine devam ediyor. En son yayımladıkları “Tertemiz Delirdim” şarkısıyla beğeni toplayan grup, şimdi de “Nereye Düştüm” şarkısını Sony Music etiketiyle çıkardı. Vokalde Alper Altıntaş, gitarda Ergin Kandemir, klavyede Cevdet Berkay Yavuz, bas gitarda Naci Erdem Berkan ve davulda Cüneyt Cenkci’den oluşan “Nasıl Derler Bilirsin”, her grup üyesinin kendisinden farklı bir parça bulduğu şarkının kariyerlerinde özel bir yeri olduğunu söylüyor. Asil, ‘İzole’ ile döndü Asil, yeni albümün ayak sesi olan ilk çalışması “İzole”yi dinleyiciyle buluşturuyor. Sony Music Türkiye etiketiyle bugün yayımlanan şarkının sözü ve düzenlemesi Asil, müziği ise Burak Alkın’a ait. “İzole” şarkısı, izole hayatlar yaşadığımız günümüze odaklanıyor. BAYTAN’DAN ‘İNCILER’ Şarkıcı Onur Baytan yeni çalışması “İnciler”i dinleyiciyle buluşturdu. Sony Music Türkiye etiketiyle önceki gün yayımlanan, sözü ve bestesi Yiğit Mahzuni imzası taşıyan “İnciler”in düzenlemesi Esat Fidan ve Yiğit Mahzuni’ye ait. Kariyerinde ilk kez yönetmenliğini de kendisinin yaptığı bir klip olma özelliği taşıyan “İnciler”in videosu sanatçının YouTube kanalında yayında. Misi Akademi’ye Sakman konuk oldu Nilüfer Belediyesi’nin düzenlediği Misi Akademi atölyesine Nil Sakman konuk oldu. Sakman, “20. Yüzyılın İlk Yarısı Kadın Yazınına Poetik Yaklaşımlar” konulu söyleşide, edebiyatta poetikanın gelişimini, kamusal ve özel alan arasındaki ifade biçimlerini ele aldı. Yoğun ilgi gören etkinlik, çevrimiçi olarak yapıldı. Söyleşide, Katherine Mansfield, Virginia Woolf, Simone de Beauvoir, Anais Nin, Darris Lessing, Ingeborg Bachmann ve Clarice Lispector gibi kadın yazarların, poetik yaklaşımlarını katılımcılarla birlikte incelendi. Kişi dışılığın olumsuz bir özelliğe dönüşmesinin, kamusal alanın çöküşünde önemli bir faktör olduğuna değinen Sakman, “Kamusal alanda bizim gibi düşünmeyen insanlarla özelleşmeden, duygusallaşmadan, benliği koruyarak gerçekleştirdiğimiz ifade yeteneğimizi, dünya genelinde kaybettik” diye konuştu. ANTALYA’NIN ILK SANAL SERGISI Antalya Kültür Sanat’ın (AKS) yeni sergisi “NisyanKadim Antalya’nın Güncel Portresi” sanatseverlerle sanal dünyada buluşuyor. Çalışmalarını kent ve çevre odağında sürdüren şehir plancısı, akademisyen, sanatçı Murat Germen’in objektifinden Antalya’ya bakan sergi, izleyicinin dikkatini kentin “kadim zamanlardan bugüne taşınan emanetleri” ile “bugünden geleceğe aktarılan ihanetler”e çekmeyi amaçlıyor. l İHA ‘Yapıcılığın Gücü Türkan Saylan’la Söyleşiler’ Alman okuyucularla buluşuyor Değerli bilim insanı, doktor, hoca ve aynı zamanda Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin (ÇYDD) kurucusu olan Türkan Saylan’ın aramızdan ayrıldığı Mayıs 2009’dan birkaç yıl önce Zehra İpşiroğlu’nun yazmış olduğu “Yapıcılığın Gücü Türkan Saylan’la Söyleşiler” kitabını köşemde tanıtırken, bu çalışmanın sadece o döneme değil, yarınlara da önemli mesajlar verdiğini belirtmiştim. Güncelliğini hiçbir zaman yitirmedi. Eleştirel bakış Kitapta, “Yapıcılık”, “Kadınlardaki Gizil Güç”, “Geleceği Biçimlendirme” başlıkları altında toplanan söyleşiler, Türkan Saylan’ın ülkeyi kuşatan çeşitli sorunların temeline inen eleştirel bakışının izleğini sürdüğü gibi bu sorunlara ürettiği yapıcı çözümlerin de üzerine gidiyor. Soruyanıt ve tartışma biçiminde gelişen söyleşi ve sohbetler birlikte düşünmek ve tartışmak gibi alanları tetikliyor. Ne ki bu, hele de günümüzde, her alanda eksikliğini duyduğumuz, yaşadığımız bir olgu. Bu bağlamda, söyleşinin bir yerinde, “Dinin eğitimde belirleyici olması çok sakıncalı bir şey” diyor Türkan Saylan ve din odaklı yanlış algıların yüzyılımızda belirleyici olmasının ne demokrasi ne de insan haklarıyla bağdaştığını ileri sürüyor. Fazla uzağa gitmeye gerek yok: İzmir depreminin acısını ülkece yüreğimizde hissettiğimiz, bu acıyla adeta kenetlendiğimiz, türlü politikaların sebep olduğu korkunç yıkımlarda, enkazlar altından, insanlık adına canla başla çalışarak onca canı kurtaran tüm arama/kurtarma ekiplerine şükranlarımızı ilettiğimiz şu günlerde bile çevremizde uçuşan çirkin söylemler, Saylan Hocamızın da her fırsatta vurguladığı gibi din adına yeşertilen yanlış algıların, yanlış öğretilerin bir örneği değil mi? Hele de cehaletin tavan yaptığı şu yıllarda nasıl da konuşuyor sözde din adına, iman adına kimi kendini bilmez karanlık kafalar! Yapıcı bir kişilik Yine “Yapıcılığın Gücü”ne dönüyorum: Kitap, Türkan Saylan’ın yapıcı kişiliğinin taşıdığı evrensel değerleri ortaya koyuyor. Bu açıdan, Zehra İpşiroğlu’nun Almancaya çevirdiği ve eşi Norbert Mecklenburg’un editörlüğünü yaptığı kitabın Almanca olarak yayımlanması önemli. Frankfurt Rüsselsheim’da yapılan tanıtıma Alman okurun ilgisinin yoğun olduğunu İpşiroğlu’ndan öğreniyoruz. Ayrıca yakın zamanda Essen, Mannheim ve Stuttgart’ta da tanıtım programları yapılacak. Frankfurt’taki etkinlikten sonra Alman basınında çıkan yazılarda Türkan Saylan’ın yapıcı kişiliğinin ve yoğun empati yetisinin üzerinde durulduğunu ve de çocuk hakları, kadın hakları, kadınların eğitim hakları gibi alanlarda verdiği inanılmaz mücadeleden söz edildiğini de yine İpşiroğlu paylaşıyor. Evrensel sorgulamalar Kitaplarıyla Türkiye ve Almanya arasında köprü kurmayı amaçlayan Zehra İpşiroğlu, bu çalışmasıyla da Türkiye’yi son yıllardaki politik gelişmelerle özdeşleştiren dar bakışı kırmayı amaçladığını söylüyor. Nitekim, Almanlara yönelik diğer kitaplarında da sözgelimi “Eine Andere Türkei (Başka Bir Türkiye)” yıllardır demokratikleşme mücadelesi veren yazarların, sanatçıların izini sürerken bu tür gelişmelerin Almanya’da yeterince görünürlük kazanamadığını dile getiriyor. Kuşkusuz bir ülkeyi eleştirmek o ülkedeki olumsuz gelişmeleri ve bu gelişmelere karşı koyanların mücadelelerini bir bütün olarak kavramayı koşulluyor. Aksi halde eleştiri kolaylıkla ötekileştirme ya da karalamaya dönüşebiliyor. “Yapıcılığın Gücü” kitabında gündeme gelen bazı sorunlar ise kadınların ezilmesi, yükselen dinci ve milliyetçi görüşlerin insanları kıskaç altına alması, göç sorunları vb. Alman toplumunun da yabancı olmadığı konular. Öte yandan Türkan Saylan’ın kutuplaşmaya geçit vermeyen duruşu, ırkçılığın, ayrımcılığın, ataerkilliğin ve popülist politikaların dünya genelinde korkutucu boyutlarda yükseldiği şu dönemde büsbütün değer kazanıyor. Bu açıdan bu değerli kitabın sadece Türkiye’deki gelişmeleri anlayabilmek açısından değil, insan haklarına, kadın ve çocuk haklarına sahip çıkan örnek bir duruşu görünür kılmak açısından da başka dillere çevrilmesinin anlamlı olacağını düşünüyorum.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle