17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ [email protected] 11 3 KASIM 2020 SALI İki yıldır yüzde 4+4 zamma mahkum olan işçileri, kamu bir kez daha mağdur etti Sistem sendikaya karşı Kadroya alınan 400 bin taşeron işçi, 1 Kasım itibarıyla yeni sendikalarına üye olacaklardı ama üyelik sistemi çöktü. Oysa tarih 2 yıldır biliniyordu. Hükümet, 2018’de kamudaki taşetireceğinin düşünülmediği” savunmasını yaptı. Sorunun 1 ron işçileri kadrohafta kadar süreceği ya, belediyelerdeki taşeron işçileri MUSTAFA belirtiliyor. ÇAKIR Oysa 2018’de işçiise belediye şirketler kadroya geçirilirlerine geçirdi. Ancak bu ken 1 Kasım 2020’de yeişçilerin ücretleri Yükni dönemin başlayacağı sek Hakem Kurulu’nun biliniyordu. İşçiler yeni (YHK) bağıtladığı sözleş sendikalarına üye oldukmelere endekslendi. Bu larında bunların imzalanedenle yüz binlerce işçi, dığı sözleşmelerin kapiki yıldır altı ayda bir al samına girecekler. Sendıkları yüzde 4’lük zam dikalar da işverene başla geçinmeye çalışıyordu. vurarak bu işçilerin kapBu işçilere enflasyon far sama alınmasını isteyekı da verilmedi. cek. Ancak işçiler yeni sendikalarına üye olaBir tuhaf savunma madıkları için hak kaBu sıkıntılı süreç bele yıpları oluşuyor. diye işçileri için 30 Haziran, kamudaki işçiler Sendikalardan tepki için 30 Ekim’de sona erSendikalar sistemdi. Yeni dönem kapsade yeni işçileri göremimında bu işçilerin artık yor. Konuyu değerlendiasıl işin girdiği işkolun ren sendika yöneticileda bulunan sendikalara ri, şunları vurguladı: “Bu üye olmaları gerekiyor. durum iki yıl öncesinKamuda kadroya alınan den biliniyordu. Hiçbir yaklaşık 400 bin taşeron hazırlık yapılmamış. Neişçi de dün itibarıyla ye den hazırlık yapılmadı? ni sendikalarına üye ol Bunun böyle olacağı bimak için eDevlet üzerin linmiyor muydu? Bir hafden işleyen üyelik sista sonra işçilerimiz haktemine girmeye çalıştı. lı olarak ‘Ben sözleşmeAma sistem çöktüğü için den yararlanamadım. 10 işçiler yeni sendikaları günlük alacağım var’ dina üye olamadı. Bunun yeceklerdir. Buna naüzerine işçiler, sendika sıl çözüm bulunacak? Yilara, sendikalar da Aile, ne sendikalar bazı işyerÇalışma ve Sosyal Hiz lerinde yetki için başvumetler Bakanlığı’ndan racaklar. Ancak şu anbilgi almaya çalıştı. Yet da sendika kendi üyesini kililer, “sistem kurulur bilemiyor. Soruna bir an ken yüz binlerce işçinin önce çözüm bulunmasını bir anda sendika değiş bekliyoruz.” l ANKARA Bimeks işçileri Boğaziçi Üniversitesi önünde eylem yaptı Hakkını isteyen emekçiye gözaltı Birikmiş maaşlarını ve tazminatlarını alamadan işten çıkarılan Bimeks işçileri, şirketin patronlarından Vedat Akgiray’ın ders verdiği Boğaziçi Üniversitesi önünde eylem yaptı. İşçilerden 7’si gözaltına alındı. Üniversitenin kapısına polislerce barikat kurulurken, işçiler “Vedat Akgiray ders verme, hakkımızı ver” yazılı pankart açtı. Bimeks işçileri adına açıklama yapan Emine Soysal, 1500 işçi olarak şirket bünyesinde yıllarca çalıştıklarını belirterek 2016’da maaşlarını alamadıklarını anımsattı. Soysal, “Vedat Akgiray tek bir çizik almadan Boğaziçi Üniversitesi’nde finans profesörlüğüne iş etiği dersi vermeye devam ediyor. 2018 Kısa çalışmada hile uyarısı: FAIZIYLE ÖDER Kısa çalışma ödeneğiyle ilgili işverenlere uyarılarda bulunan Avukat Nazlıcan Birer, işyerlerinin uygulamada hile yaptığının tespit edilmesi durumunda işçiye ödemediği ücretleri faiziyle ödemek durumunda kalacağına dikkat çekti. Birer, “İşçiyi kısa çalışma kapsamında gösterdiği halde, işçinin işgücünden haftalık çalışma süresinde herhangi bir azaltma yapmaksızın yararlanmaya devam eden işveren gerçekle uyuşmayan beyanda bulunmuştur. Hem işçisine hem İŞKUR’a faiziyle ödeme yapmak durumunda kalırlar” dedi. Öte yandan, Türkİş Başkanı Ergün Atalay, 25 yaş altı ve 50 yaş üstündeki çalışanlar için belirli süreli sözleşmelerin iki yıla kadar koşulsuz olarak yapılmasına imkân veren düzenlenmenin TBMM’den geri çekilmesini talep etti. sonu itibarıyla Bimeks Yönetim Kurulu dağıtılarak 1500 işçinin içerde kalan maaş ve tazminatı üzerine çöküldü. Davaları kazandık, icra takipleri de yapıldı. Hakkımızı alamıyoruz. Artık yeter” dedi. l Ekonomi Servisi DÜN, DOLARIN DEĞERI 8.44 LIRAYI, AVRO’NUN DEĞERI 9.82 LIRAYI AŞTI Türk Lirası fren tutmuyor İSTANBUL VE ÇANAKKALE İlk 9 ayda 60 bin gemi İstanbul ve Çanakkale boğazlarından yılın 9 ayında 59 bin 670 gemi geçti. En fazla geçiş 3 bin 480 ile eylülde, en az geçiş ise 2 bin 786 ile haziran ayında gerçekleşti. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Denizcilik Genel Müdürlüğü verilerine göre, söz konusu dönemde İstanbul Boğazı’nı 28 bin 564 gemi kullandı. En fazla geçiş 3 bin 480 ile eylülde, en az geçiş ise 2 bin 786 ile haziran ayında gerçekleşti. Çanakkale Boğazı’ndan ise ocakeylül döneminde 31 bin 106 gemi geçişi oldu. En fazla geçiş 3 bin 625 gemiyle ocakta, en az gemi geçişi 3 bin 202 ile haziran ayında görüldü. l AA 7.5 MILYARI KARTLARDAN Kredilerden alınan faiz 225 milyar TL Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, bankalar, 2020 OcakEylül döneminde kredilerden 225.6 milyar lira faiz geliri sağladı. Söz konusu gelirin 52 milyar lirası tüketici kredilerinden, 7.5 milyar lirası kredi kartlarından, 26.5 milyar lirası taksitli ticari kredilerden ve 139.5 milyar lirası diğer kredilerden alınan faizlerden oluştu. Öte yandan, Türk bankacılık sektörü, 2020 OcakEylül döneminde 46.3 milyar lira ile tüm zamanların en yüksek 9 aylık kârını elde etti. Geçen yılın 9 aylık döneminde 35 milyar 925 milyon lira kâr elde edilmişti. l AA FIYATLAR SON 25 AYIN ZIRVESINDE Ekonomik büyümenin öncü göstergesi olarak nitelendirilen İstanbul Sanayi Odası (İSO) Türkiye İmalat PMI (Satın Alma Yöneticileri Endeksi) ekimde 53.9’a yükseldi. Endeks, bir önceki aya göre 1.1 puan artış kaydetti. Eşik değer olan 50’nin üzerinde ölçülen tüm rakamların sektörde iyileşmeye işaret ettiği Endeks, yaz aylarında 56.9’ a kadar çıkmıştı. İSO verileri, TL’deki hızlı erimenin imalatçıyı vurduğunu ortaya koydu. Verilere göre: 4 TL’deki zayıflık, ekim ayında da hem girdi maliyetleri hem de nihai ürün fiyatlarında keskin artışlara yol açtı. İmalatçıların girdi fiyatları, tarihsel ortalamalardan çok daha hızlı şekilde Ekim 2018’den bu yana en hızlı artışı kaydetti. Üretim düşecek 4 Girdi maliyetleri son iki yıllık dönemin en belirgin artışını gösterirken, nihai ürün fiyatlarındaki yükseliş de son 25 ayın en güçlü oranında gerçekleşti. 4 10 sektör içerisinde en güçlü büyüme yine ana metal sanayi ile kimyasal, plastik ve kauçuk sektörlerinde kaydedildi. 4 Üretim ve istihdamdaki en yüksek oranlı artış ana metal sanayi sektöründe yaşandı. Ekim verilerini değerlendiren IHS Markit Ekonomi Direktörü Andrew Harker, “IHS Markit, Covid19 kaynaklı olarak yılın başlarında yaşanan sert düşüşe karşın, sanayi üretiminin 2020 yılı genelinde sadece yüzde 0.8 azalacağını öngörüyor. Bu olumlu görünüm, Türk Lirası’nda devam eden zayıflık nedeniyle enflasyonist baskıların artmasına rağmen gerçekleşiyor” dedi. l Ekonomi Servisi Mali piyasalar, dün yeni haftaya da güçlü bir dalgalanmayla başladı. Türk Lirası’ndaki erime, Merkez Bankası’nın (TCMB) yeni sıkılaştırma adımlarına rağmen bütün hızıyla sürerken, özellikle bugün ABD’de yapılacak başkanlık seçimleri bu süreçte yaşanan gerilimi artırıyor. Süreç, TCMB’nin politika faizini sabit tutup sıkılaştırmayı faiz koridorunu genişleterek yapması, bölgesel jeopolitik gelişmeler, AB ve ABD ile gerilimin artabileceği endişeleri ve iç siyasetteki tartışmalardan da olumsuz etkileniyor. Dönüşüm gerekli Ağustos ayından bu yana TL karşısında rekordan rekora koşan dolar, dün 8.35378.4411 lira arasında yukarı yönlü hareket etti ve günü 8.44 seviyesinde kapattı. Benzer şekilde 9.77199.8257 lira arasında fiyatlanan Avro, günü 9.82 lirada tamamladı. Ayrıca Türkiye’nin 5 yıllık risk primi (CDS), dün diğer gelişmekte olan ülkelere paralel olarak 563 baz puana yükseldi. Finans ve kredi derecelendirme dünyasının önemli isimlerin Sesmir Başkanı Orhan Ökmen, TL’deki erimeye farklı bir vurgu yaparak şöyle konuştu: “Maliyet enflasyonuna, borç artışına, talep azalmasına, alım gücünün düşmesine, bütçe açıklarına yol açan TL’nin dış değerindeki erime, risk algısındaki artışın doğal reaksiyonu. Asıl olan, faiz oranlarını artırmakla başlanacak süreçte eşzamanlı olarak yatırımcı güvenine hitap edebilecek dönüşümler yapılmalı. TL’deki erime aynı zamanda para ve maliye politikasının işlevini de zayıflatıyor.” Öte yandan TCMB likidite kanalıyla para politikasında sıkılaştırma yapmaya devam ederek kendi bünyesinde bulunan Bankalararası Para Piyasası’nda bankaların borç alabilme limitlerini bugün itibarıyla sıfıra indirdi. l Ekonomi Servisi DIŞ TICARET AÇIĞI YÜZDE 36 ARTTI Ekonomideki hareketlenme ithalatı ihracattan fazla büyütüyor. Ticaret Bakanlığı ve Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) birlikte açıkladığı verilere göre, ekim ayında geçen yılın aynı ayına kıyasla ihracat yüzde 5.6 artarak 17.3 milyar dolar, ithalat yüzde 8.5 artarak 19.7 milyar dolar ve ticaret açığı yüzde 35.7 artarak 2.4 milyar dolar oldu. İhracatın ithalatı karşılama oranı da yüzde 90.3’ten yüzde 87.9’a düştü. İlk 10 ayda ise ihracat yüzde 9.1 düşerek 135.7 milyar dolar, ithalat ise yüzde 2.2 artarak 175.9 milyar dolara çıktı. Dış ticaret açığı da yüzde 76.1 artarak 40.3 milyar dolar oldu. İhracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 86.7’den yüzde 77.1’e indi. Sonuçları değerlendiren Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, ekim ayında ihracatta yakalanan trendin bu alanda artışın devam edeceğinin bir teyidi anlamında olduğunu bildirdi. İhracat verisini yorumlayan TİM Başkanı İsmail Gülle de “Ekim ayı ihracatı, hem bu yılın en yüksek aylık ihracat rakamı hem Cumhuriyet tarihi aylık ihracat rekoru olarak, tarihe geçti” dedi. l Ekonomi Servisi Depremde ölüm, yıkım, kirli siyaset, rant rekorları.. bizde Depremde, özellikle son yüzyılın, kendi gazetecilik tanıklıklarımın 54 yılının, belleğime kazılı anıları ile istatistiklere dayalı verileri, yüreğimizi dağlayan, kayıtlara saat 14.51 olarak geçen, artçıları nefes aldırmayan 30 Ekim tarihli İzmir depremi sonrası yaşadıklarımızı birleştirip düşündükçe, karabasanımız büyüyor. Yaşadıklarımızdan bu kadar çok ders alınacak acıyı paylaşmışken, dünyanın geçiş merkezinde, bu kadar çok bilgi, birikim sahibi de olmuşken, olumlu düzeltmeler yerine, dünya ölçeğinde olumsuz geriye gitme rekorunu kırma noktalarına gelmişiz.. Bu işi nasıl becermişiz? Bizden çok daha olumsuz koşullarda, geri birikim koşullarına karşın depremden canı yanan Meksika gibi ülkeler bile aldıkları önlemlerle bizden çok daha iyi konumlara geçiş yapabilmişlerken? “Hoyrat kentleşme ile mucize deprem sonrası kurtarma operasyonlarında” birbirinin tam tersi, zıt gidişte yürüyüşün kaosundan çıkamayacak mıyız? Çok olumlu, moral yükseltici ve de en çok kendi kendimizi kandırmayı becermeye dönük de sonuçlar üretebilecek, İzmir depremi sonrası başarılabilenler, kaostan çıkış için umut olabilir mi? Daha dürüst bir sorgulama ile birbirinden kirli, kara siyaset, rant uğruna geçmiş büyük depremler sonrası beslenen umutların kırılması tuzakları, oyunları artık bozulacak mı? “Yetti gayri” denebilecek mi? HHH Birkaç çarpıcı somut örnekten yürümek gerek.. İlk gazeteci olarak gönderildiğim Adapazarı depremi anıları gözlerimin önünde.. Bilindiği üzere tarımda çok verimli, patates yetiştiriciliğinde ünlü topraklar üzerinde yapılmış, sonrakilere göre masum ama yine de olumsuz teknikte, yükseklikte yapılar kent merkezinde yıkım yaratmıştı. Elbette ders çıkarılmıştı, sonraki depremleri de yaşayan sanayicilerin başkanına göre, duvarlar daha kalın, sağlam örülmüştü. Bir de uluslararası yatırımı ile patates tarlasında büyük bir otomobil fabrikası kurmakla içtenlikle övünen işadamımızla bir televizyon açıkoturumunda, “Uygarlaşmanın neresindeyiz” sorusuna yanıt aranırken, yaptığımız tartışmayı anımsıyorum.. Övünçle, patates eken köylünün aldığı düşük gelire karşın işçisine vermekte olduğu yüksek ücreti açıklıyordu? O hesabın öyle yapılamayacağını, yörede ekilen patatesin ülke halkına dağıtımı ile sağlanan beslenme gereksiniminin işin içine katılması gerektiğini anımsatmıştım. Sonuçta tek başına fabrikanın kazancı ile ülke ekonomisine kazandırılan yarar olsa da sınırlı sayıda işçiye sağlanan yüksek ücret ile yüksek sermaye kârının rantı üzerinden yapılmış bir hesap varsa, uygarlaşmanın değil, haksızlığın örneğiydi... Elbette uzlaşamamıştık ancak yıllar sonra 17 Ağustos büyük depreminin ardından yaşanan büyük felaketler döneminde ünlü işadamımızın “Bir daha patates tarlasına fabrika dikmek mi? Tövbe” dediğini anımsıyorum. Ancak büyük bir yatırım yok sayılamayacaktı. Fabrika üretimi için gerekli inşaat donanımı ile yola devam edilecekti. Uzman mühendisliklerin TMMOB çatısı altından bilimsel itirazlarına yine kulak kabartılmayacaktı. Fabrikada çalışacak işçinin konutlarının koşullarının da hesaplanması gerekliydi.. Ancak o depremden sağlam çıkmış gibi görünen ama ilk sıradan depremde yıkılma riski olan yapılar, yani Adapazarı’nın bugünkü yüzde altmışları bulan yapılaşması gerçeği hâlâ yok sayılmakta.. Öte yandan büyük depremin ekonomik yıkımında kamu yatırımları feda edilmek üzereydi. Demiryolları işçilerini, sendikaları önderliğinde depremde parçalanmış trenleri tek tek yeniden yaparak demiryolları işletmeciliğinin kapatılmasına karşı dik duruşlarını olumlu bir çıkış olarak anımsıyorum.. Direnişleriyle işletmelerini kapattırmamayı başarmışlardı. HHH Sonrasında araya kirli siyasi rant hesapları, oyunları giriverdi. Köşe yazısına sığmayacağı için geçişleri çok hızlı atlayarak Amerika’nın Irak’ı işgali, kendi 12 Eylül travmasından çıkış arayışlarına geçmek gerekiyor. Hani aslında 17 Ağustos büyük depreminden doğrudan en az sorumlu sayılabilecek Ecevit koalisyon hükümetine ödetilen büyük siyasi bedeli anımsarsak, 2002 öncesinin gelişmelerine sıçrarsak.. Meclis’te iş güvencesi üzerinden yaşanan sıkı tartışmalarda Amerika’nın ünlü BOP’un sahneye sokulmasını tüm ayrıntıları ile anımsayabiliriz.. Ekonomik krizden çıkış formülü adına Derviş’in getirilişi ile yeni siyaset arayışlarını unutmuş olabilir misiniz? Milli Görüş içinden koparılan kadrolar eliyle, iş güvencesi yasası tartışmalarındaki süreç içinden AK Parti’yi doğuracak kopuşu... Irak işgalinde Türkiye topraklarının kullanılması projelerini... ön anlaşmaları, o zaman için çağdaş ittifak gerekçeli Gülen cemaati ile ortaklık dönemlerini... BOP ortaklığının ilan edildiği ittifak dönemlerini bir daha anımsayın.. Bugünlerin gelgitlerini daha sağlıklı okumaya da çok yarayabilir..
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle